Kitap Okuyalım ...Ailesi İNANLI 'nın İzinde ....

[beyazgül12]

İnanlı Hanım : Korkak Efendinin bu öyküsü bana çok faydalı oldu. Kimsenin benim gibi olduğunu sanmazdım. Ama şimdi benimle bu iyi adam arasında bir benzerlik olduğunu görüyorum. Sadece iki şeyde farklıyız.Onun güçlükleri o kadar çoktu ki ,en sonunda patlak verdiler. Ama ben ,benimkilerini içimde saklarım.Onunkiler onu o kadar sıkıştırıyordu ki ,kensini konuk etmek için hazırlanan evlerin kapılarını bile çalamıyordu.Benim sıkıntım ise ,her zaman daha yüksek sesle kapıyı çalmama denen oluyor.

Merhamet : Ben de eğer kalbimi anlatacak olsam , ondaki korkuların bazılarının benim içimde de var olduğunu söylemeliyim.Çünkü ben ateş gölünden ve cennetteki yerimin kaybolmasından korktuğum kadar başka hiçbir şeyi kaybetmekten korkmadım.Ah,diyordum ,acaba orada bir konut sahibi olma saadetine kavuşacak mıyım ? Onu kazanmak için bütün dünyadan vazgeçecek olsam bile ,bu bana yeterlidir.

Matta : Korku beni kurtuluşla yüreğe gelen inayetten uzak olduğumu düşündüren bir şeydi.Ama onun gibi iyi bir adamın sonu böyle iyi olduktan sonra ,neden benim de sonum iyi olmasın ?

Yakup : Korku yoksa inayet de yok. Her ne kadar cehennem korkusunda olanlara daima inayet yoksa da ,Allah korkusunda olanlara her zaman inayetin var olduğundan emin olabiliriz.

Büyük Yürek : Çok iyi söyledin. Yakup ! Tam gerçeği söyledin.Çünkü Allah korkusu hikmetin başlangıcıdır.Emin olmak için diyebiliriz ki ,kendilerinde hikmetin başlangıcı olmayanlarda onun ne ortası ,ne de sonu olur.Ama şimdi şu selamı arkasından göndererek ,Korkak efendinin konusunu kapayalım.

Evet Korkak Efendi sen korktun Allah ından ,
Bu dünyada bulunurken hep korktun.
Seni ele verecek bir şeyi yapmaktan.

Hem korkmadın mı ateş gölünden ,cehenmem kuyusundan ?
Ah keşke başkaları da edeydi öyle hep !
Çünkü sendeki bu hikmetten yoksun olanlar ,
Hazırlarlar helaklarını kendi elleriyle !!!!

[beyazgül12]

Yine kendi sohbetlerine devam ettiklerini gördüm. Çünkü Büyük Yürek,Korkak efendinin konusunu kapattıktan sonra Dürüst Efendi onlara başka birinden söz etmeğe başladı. Onun adı İnat Efendi idi.Bu adam kendisini Yeruşalim Yolcusu gibi göstermek isterdi.Dürüst Efendi :

" Ama ben ,onun bu yolun başındaki kapıdan gelmemiş olduğuna eminim ." dedi.

Büyük Yürek : Bu konuda onunla hiç konuştun mu ?

Dürüst : Evet , hem birkaç kez. Fakat o ,her zaman kendi ismi gibi inatçı idi. O ne insanlara ,ne ikna edici düşüncelere ,ne de örneklere önem verirdi.Aklına geleni yapardı. Ona başka hiçbir şey yaptırmak mümkün değildi.


Büyük Yürek : Rice ederim söyle,o ne gibi kurallara dayanmaktadır ? Çünkü zannedersem anlatabilirsin.

Dürüst : O ,insanın Yeruşalim yolcularının erdemleriyle beraber kötü alışkanlıklarını da taşıyabileceği düşüncesinde.Ve bunların her ikisini yaşasa bile ,gene kurtulacağına emindi.

Büyük Yürek : Nasıl ? Eğer o, en iyi kişilerin dahi Yeruşalim yolcularının erdemlerine sahip olmaları mümkün olduğu gibi ,bazı kötü yönlerini de taşıyabileceğini iddia ettiyse ,yanılmış sayılmazdı.Çünkü doğrusu biz tamamen kusurlardan temizlenmiş değiliz.Ancak uyanık durup bunlara karşı durmamız şarttır!! Ama sanırım mesele bu değil. Eğer dediğinizi doğru anlıyorsam siz onun ,kötü alışkanlıklara müsaade edilir düşüncesinde olduğunu söylemek istiyorsunuz.

Dürüst : Evet ,evet benim de demek istediğim buydu. Çünkü o öyle inanıyor ve öyle davranıyordu.

Büyük yürek : Ama neye dayanıyordu da bu şekilde konuşuyordu?

Dürüst : Kutsal Kitaba dayandığını söylüyordu.

Büyük Yürek : Rica ederim Dürüst Efendi onun öne sürdüğü öğretinin bazı ayrıntılarını bize açıkla ...

[beyazgül12]

Dürüst : Peki açıklayayım.O dedi ki ,başkalarının karısına göz dikmek ,Allah ın sevgilisi olan Davut un yaptığı bir şeydi.Onun için kendisi de böyle yapabilirmiş.Hem dedi ki ,birden fazla kadına sahip olmak Süleyman ın yaptığı bir şeydi.Bundan dolayı o da bunu yapabilirmiş.Sara ve Allah tan korkan Mısır ın ebeleri yalan söylediler.Hem Rahap yalan söylediği halde kurtuldu. Şu halde o da bunu yapabilirmiş.Rabbin emriyle resuller gidip sahipli bir eşekle sıpasını alıp getirdiler. Öyleyse o da bu şekilde hareket edebilirmiş.Yakup ,babasının mirasını hile ve riya ile ele geçirdi .O halde o da öyle yapabilirmiş.

Büyük Yürek : Alçak ,gerçekten ! Onun bu fikirde olduğundan eminsin değil mi ?

Dürüst : Bunu iddia ettiğini , bunun için ayetler ,örnekler vs.verdiğini işittim.

Büyük Yürek : Öyle bir düşünce ki ,dünyada kesinlikle hoş görülemez.

Dürüst : Beni yanlış anlamayınız.O herkesin böyle yapabileceğini söylemedi. Fakat yukarıda belirttiğim şeyleri yapan kişilerin sahip olduğu aynı erdemlere sahip olan insanların da aynı onlar gibi bu tür şeyleri yapabileceğini söylemek istemişti.

Büyük Yürek : Ama sıraladığı şeylerden böyle bir sonuç çıkarmak kadar büyük hata olabilir mi ? Çünkü önceki iyi insanlar zayıflıklarından dolayı günah işlemişlerdi.Bundan dolayı da küstah bir düşünceyle aynı günahları işlemek için kendini özgür görmesi demektir bu .Yahut bir çocuk rüzgar zoruyla ya da ayağını bir taşa çarparak çamura düşüp üstünü kirletmişse ,o da bile bile manda gibi çamura yatıp yuvarlansın mı ?( Rabbin eşek ve sıpasını bir getirmesini bir hırsızlığa benzetecek kadar kör ) Bir insanın ,arzularının başkasıyla bu derece gözleri körleşebileceğini kim düşünebilirdi ?

Ama yazılan doğru olmalıdır :

" Onlar kelama itaat etmeyerek sürçerler ; ve bunun için bellenmişlerdir." Kötü alışkanlıklara tutuklu kişilerin ,Allah tan korkan kişilerin erdemlerine sahip olabileceklerini sanması da bunu kadar büyük bir aldanmadır.

Tıpkı köpeğin ,çocuktan çıkan pisliği yaladığı için çocuğa benziyorum ,yahut benzeyebilirim demesi gibidir !

Köpeğin pislik yaladığı gibi kişinin ,Allah ın halkının günahını yutması ,onların erdemlerine sahip olduğuna dair bir işaret değildir.Ne de bu düşüncede olan bir kimsede iman ve sevgi olabileceğine inanabilirim.Fakat senin ona karşı kuvvetli itirazlarda bulunduğunu biliyorum.Rica ederim söyle ,kendisini nasıl müdafaa ediyordu?

Dürüst : O ,bir şeyi inanıp ta yapmak ,inanmayarak yapmaktan daha dürüst bir harekettir diyordu.Bununla beraber düşüncede bedenin şehvetlerine karşı idi.

Büyük Yürek : Çok kötü bir cevap! Düşüncede beden şehvetlerine karşı olduğumuz halde onların dizginlerini koyuvermek kötüdür.Ama günah işleyip de sonra günah işlemeye bahane bulmak ta en kötüsüdür.Biri ,görenlere istemeyerek tökez nedeni olur,öbürü ise onları tuzağa götürür.

Dürüst : Bu adam gibi düşünen bir çok kimse var ama ,onlar bunun gibi açıkca konuşmaktan çekiniyorlar. İşte bu , Yeruşalim yolculuğunun itibarını bir hayli küçültüyor.

Büyük Yürek : Gerçeği söyledin. Bu gerçekten ağlanacak bir durum. Ama cennetin Kral ından korkan ,onların hepsinin arasından çıkıp ayrılacaktır.

[beyazgül12]

İnanlı Hanım : Dünyada acaip düşünceler vardır! Öleceğimiz zamanda da tövbe edersek ,gene yeteri kadar fırsatımız olur diyen birisini tanıyorum.


Büyük Yürek : Bu gibiler hikmetli kişiler değiller.O kişi ,hayatında otuz kilometre koşmak için kendisine bir hafta fırsat verilmişken ,bu koşusunu o haftanın son saatine bırakmayı asla arzu etmez.

Dürüst : Doğru söylüyorsun. Bununla beraber kendilerini Yeruşalim Yolcusu sananların büyük bir kısmı gerçekten de böyle yapıyorlar.Görüyorsunuz ki ,ben yaşlı bir adamım.Bu yolda hayli zamandan beri seyahat ediyorum ve çok şeyler dikkatimi çekmiştir.

Ben öylelerini gördüm ki ,sanki bütün dünyayı önlerinden sürüp atacaklarmış gibi hararetle yola çıkarlar ve birkaç gün içinde İsrail gibi çölde ölüp giderler.Böylece vaadolunan diyarı hiç görmüyorlar.Ben yine öylelerini gördüm ki ,Yeruşalim yolcusu olarak yola koyuldukları zaman kendilerinden hiçbirşey ümit edilmezken ve onların ancak bir gün dayanabilecekleri sanılırken ,zamanla çok iyi Yeruşalim yolcusu olduklarını ispat ederler. Öylelerini gördüm ki ,hızla ileri doğru giderlerken az bir zaman sonra aynı hızla tekrar geri dönerler. Öylelerini de gördüm ki ,başlangıçta yolculuk hayatından iyi söz ederlerken biraz sonra aynı derecede o hayatı kötülemeye başlarlar. Öylelerini işittim ki ,cennete gitmek üzere yola çıktıları zaman olumlu olarak böyle bir yerin var olduğunu söylerlerken ,hemen hemen oraya varacakları sırada geri dönerler ve böyle bir yerin olmadığını iddia ederler. Öylelerini de duydum ki ,yolda kendilerin karşı konulduğunda böyle böyle yapacaklarını söyleyerek öğündükleri halde ,yalancılıktan bir tehlike haberiyle bile ,imanı ve Yeruşalim yolunu ,her şeyi terkederek kaçmışlardır....

[beyazgül12]

Böylece onlar yollarına devam ederlerken birisi onlara doğru koşarak geldi ve:

"Efendiler ve siz kadınlar ,çocuklar ,eğer hayatınızı seviyorsanız ,canınız için kaçın ,çünkü eşkiyalar önünüzdedir!"dedi.

Büyük Yürek : " Bunlar belki daha önce Az İman a hücum eden o üç kişidir. Peki , biz onları karşılamaya hazırız "dedi.Böylece yollarına devam ettiler. şimdi bu kötü adamlarla her an karşılaşırlar diye her dönemeçte dikkatle bakıyorlardı.Fakat onlar ya Büyük Yürek efendinin geldiğini haber almış ,yahut da başka bir yerde meşgul olmuşlardı ki,yolcuların üzerine gelmediler.

Yorulmuş olduklarından İnanlı Hanım kendisini ve çocuklannı dinlendirmek için bir hana gitmeyi arzu etti.

Dürüst : Az ilerde bir ev var. Orada Gayus adında çok muhterem bir Mesih öğrencisi oturur .

Bunun üzerine oraya gitmeğe rarar verdiler. Bu kararı daha çok ihtiyarın oradaki öğrenci hakkında verdiği iyi haber üzerine aldılar. Kapıya varınca hiç çalmadan içeri girdiler. Çünkü halk hanın kapısını çalmaz.Hancıyı çağırdılar.Geldi. Geceyi orada geçirip geçiremeyeceklerini sordular.

Gayus : Geçirebilirsiniz ,efendiler ! Doğru insanlar iseniz ,burada yatabilirsiniz. Çünkü benim evim Yeruşalim Yolcularından başka hiç kimse için değildir.

Bundan İnanlı Hanım ,Merhamet ve çocukları çok memnun oldular. Özellikle hancının Yeruşalim yolcularının dostu olduğuna sevindiler.Böylece oda istediler. Gayus da İnanlı Hanım ,çocukları ve Merhamet için bir oda ,Büyük yürek efendi ile ihtiyar adam için de ayrı bir oda gösterdi.


Büyük Yürek : Sevgili Gayus ,akşam yemeği için neyin var ? Çünkü bu yolcular bugün çok uzaktan geliyorlar. Hem de yorgundurlar.

Gayus : Vakit geç ,bunun için dışarı çıkıp kolayca yiyecek bulamayız! Ama kanaat edilecekse ,neyimiz varsa onu memnuniyetle paylaşırız.

Büyük Yürek : Evde neyin varsa ,onunla yetiniriz. Çünkü seni ne kadar denedimse ,evinde uygun olan şeyleri bulundurursun. Onları evinden hiç eksik etmezsin.

O zaman Gayus aşağı inerek iyi olanı Tat adındaki aşçıya yolcularının sayısına göre yemek hazırlamasını söyledi.Bunu yaptıktan sonra tekrar yukarı çıkarak şöyle dedi:

Gelin sevgili dostlarım,evime hoş geldiniz ! Sizleri kabul edecek bir evim olduğuna mutluyum.Eğer arzu ederseniz,yemek hazırlanırken biz de birbirimizi bazı iyi sözlerle teselli edelim.

Böylece hepsi razı oldular

Gayus : Bu yaşlı hanım kimin karısı,bu genç hanım da kimin kızı ?...diye sordu ...

[beyazgül12]

Büyük Yürek : Bu kadın ,eski zaman Yeruşalim Yolcularından İnanlı adında birinin karısı ,bunlar da onun dört çocuğudur.Kız da kadının dostlarındandır.Birlikte Yeruşalim Yolculuğuna çıkması için onu ikna etmiş. Çocukların hepsi babalarına benzerler.Onun izinde gitmeye çok arzuludurlar.Evet ,babaları olan o eski yolcunun yattığı bir yeri veya ayağının bir izini görseler ,yürekleri sevinçle doluyor.Onlar da aynı yerde yatmayı ,aynı izlerden yürümeyi arzu ediyorlar.

Gayus : Bu İnanlı nın karısı ,bunlar da onun çocukları mı ? ben ,senin kocanın babasını ,evet babasının babasını da tanırım.Bu aileden bir çok iyi adamlar gelmiştir.Önceleri onların ataları Antakya da yaşarlardı.İnanlı nın ataları ( sanırım kocan size onlardan söz etmiştir) Çok değerli insanlardı.Tanıdıklarımın hepsinden ziyade kendilerini,Yeruşalim yolcularının efendisine ve onun yollarına ,Onu sevenlere çok büyük erdem ve cesaret sahibi olduklarını göstermişlerdir.Kocanın akrabalarından pek çoklarının gerçek uğruna bütün tecrübelere göğüs gerdiklerini işittim.Kocanın geldiği ailenin ilk kişilerinden biri olan İstefanos ,başına taş atılarak öldürülmüştü.Kocanın geldiği aileden ,eski zamanlardan olan Pavlus ile Petrus ,aslanlara atılan İgnatiyus ,etleri kemiklerinden ayrılan Romanos ,ateş içinde erkekçe davranan Polikarp hakkında da söz söylemeye gerek yok ! Bu ailede eşekarıları tarafından yenilmek üzere bir sepete konup güneşe asılan biri,ve bir çuvala konup boğulmak üzere denize atılan başka biri de vardı.Bu ailede Yeruşalim Yolculuğu hayatına olan aşk ve sevgilerinden dolayı zarar çeken ve ölenlerin hepsini saymak olanaksızdır.Kocanın ,arkasından böyle dört çocuk bıraktığını görmekten de pek çok mutluluk duyuyorum.Ümit ederim ki,onlar da babalarının adını taşırlar ve babalarının izlerini takip ederek onun kavuştuğuna kavuşurlar.

Büyük Yürek : Gerçekten efendim ,böyle olacaklarına benziyorlar. Babalarının yolunu bütün yürekleriyle seçtikleri görünüyor.

Gayus :Benim de söylediğim bu ! Bunun için İnanlı nın ailesi yeryüzüne yayılıp dünya üzerinde çoğalacaktır. Babalarının adının ve atalarının evinin bu dünyada unutulmaması için İnanlı Hanım ,oğullarına birer kız aramalı ve onları evlendirmelidir.

Dürüst : Bu ailenin düşüp sönmesi yazık olur.

Gayus üşmesine olanak yok !Ama küçülebilir. İnanlı Hanım benim nasihatımı dinlemelidir.Bu aileyi ayakta tutmanın yolu budur.

İnanlı Hanım a dönerek şöyle dedi :

Seni ve arkadaşın Merhamet i burada birlikte gördüğüme memnunum.Sevimli bir çiftsiniz.Eğer size öğüt verebilirsem Merhamet i kendinize daha yakın bir akraba yapınız. Eğer arzu ederse ,onu en büyük oğlun Matta ya al.Dünyada neslin devamı için yol budur.

Böylece bu evliliğe karar verildi ve bir süre sonra Matta yla Merhamet evlendiler.Ama daha sonra bu konuya yine döneceğiz...

[beyazgül12]

Gayus sözlerine devam ederek dedi ki :

Şimdi ise utançlarını kaldırmak için kadınlar lehine konuşacağım.Her ne kadar ölüm ve lanet kadınla dünyaya geldiyse de ,hayat ve sağlık da aynı şekilde onun aracılığı ile gelmiştir.Allah peygamberini kadından doğmuş olarak dünyaya gönderdi.Evet Havva dan sonra dünyaya gelen kadınlar,ilk annenin günahından ne kadar çok nefret ettiklerini ispat etmek için Eski Ahitte dünyanın kurtarıcısının annesi olurum ümidiyle dünyaya çocuk getirmeye şiddetli bir arzu göstermişlerdir.

Tekrar ederim ki kurtarıcı doğacağı zaman erkeklerden ve meleklerden önce kadınlar ," Sen kadınlar arasında mübareksin " diyerek sevinçlerini gösterdiler. Bir erkeğin Mesih e tek bir kuruş bile verdiğini okumadım.Ama kadınlar onun ardınca gidip kendi malları ile ona hizmet ederlerdi.Onun ayaklarını göz yaşlarıyla yıkayan bir kadındı.Gömülmesi için onun bedenini yağla mesheden bir kadındı.İsa çarmıha gerilmeye giderken ağlayanlar da kadınlardı.Yine kadınlar ,çarmıha gerilmesinden sonra onu takip ederek mezara konulduğu zaman mezarının baş ucunda durdular.Dirildiği sabah ilk olarak onunla beraber bulunanlar yine kadınlardı.Onun diriliş müjdesini öğrencilerine getiren de kadınlardı.Bunun için kadınlar son derece lütfa layıktırlar.Bu şeyler ,kadınların da bizimle beraber hayatın nimetlerine ortak olduklarını gösterir.

Aşçı yemeğin hemen hemen hazır olduğunu haber verdi.Sofra örtüsünü yaymak ,tabakları ,tuzluğu ve ekmekleri sofraya koymak için de birini gönderdi.

Matta : Bu sofra örtüsünün rengi ve yemekten önceki bu hazırlık daha önce duyduğumdan çok daha büyük bir iştah yaratıyor.

Gayus : Böylece seni teşvik eden bütün bu gösterişler ,büyük kralın ülkesinde Onun sofrasına oturmak için sende daha büyük bir arzu meydana getirsin.Çünkü bütün vaazlar ,kitaplar ve bu yoldaki emirler ,Rabbimizin evine gittiğimizde bize verilecek ziyafetle karşılaştırılırsa ,sofraya tabakların konmasından ve tuzun getirilmesinden başka birşey değildir.

[beyazgül12]

Sonra onlara bir tabak elma getirdiler.Çok lezzetli meyvaydı.

Matta : Elma yiyelim mi? Çünkü yılan ilk anamızı elma ile kandırmıştı!

O zaman Gayus şöyle cevap verdi :

Elmalar vasıtasıyla oldu aldatılmamız;
Ama elma değil ,günah kirletti canımızı .
Elma yasaklandı mı yenildiğinde bozar kanı ;
Tavsiye edilenden yemek ,bize o yarar ancak;
Ancak onun meyvasından ye Ey İnanlılar topluluğu ,Onun sevgilisi !
Ve ey sevgi hastası olanlar ,yiyin onun elmalarından !

Matta : Ben şahsen çekiniyorum. Çünkü bir süre önce yediğim meyva yüzünden hastalanmıştım.

Gayus : Yasaklanmış meyva seni hasta eder ,ama Rabbimizin izin verdiği hasta etmez.

Onlar böylece konuşurlarken önlerine başka bir tabak getirilmişti. Bu tabakta ceviz vardı . Sofradakilerden birisi :

" Ceviz ,kuvvetsiz dişleri bozar ,özellikle çocukların dişlerini !"dedi.

Gayus bunu işitince şöyle dedi :

Allah ın anlaşılması güç bazı sözleri ceviz gibidirler ancak,
Saptıran sözlerdir diyebilir miyiz onlara hiç!
Ancak sert kabuklarıdır onları yiyiciden koruyan,
Aç kabuklarını yiyebilirsin onları o zaman .
İşte onlar getirildi önüne ,kırıp yiyesin diye!

Büyük sevinçle birçok şeyler konuşarak uzun zaman sofra başında oturdular.Bu sırada ihtiyar adam Gayusa dönerek dedi ki :

Bizim sevgili ev sahibimiz ,biz cevizleri kırarken sen de bize şu bilmeceyi açıklama lütfunda bulunur musun ?

"Bir adam vardı,bazıları onu ahmak sayarlardı; ama ne kadar dağıttıysa malı o kadar artmış oldu."Evet ,bu bilmecenin anlamını bize lütfen açıklar mısın ?

Buna hepsi kulak verdiler.Saygılı Gayus un ne söyleyeceğini merak ettiler.Gayus bir süre sessiz oturdu.Sonra şöyle cevap verdi:

" Malını yoksullara dağıtana aynısı ,evet hatta on misli fazlası geri verilecektir."...

[beyazgül12]

Yusuf : Efendim ,diyebilirim ki bunu bulabileceğinizi hiç sanmıyordum.

Gayus : Aaa, .bu yolda ben uzun süredir eğitilmişim .Hiçbir şey tecrübe gibi öğretemez.Rabbimden merhametli olmayı öğrendim.Bununla bereketlendiğimi de tecrübe ile gördüm.Adam var ki ,dağıtır ve daha çok kendisine arttırılır; adam var ki aşırı derecede tutumludur ve yoksulluğa erer .Adam var ki bir şeyi yokken kendini zengin gösterir ve adam var ki çok malı varken kendini yoksul gösterir.


Samuel annesi İnanlı Hanım a yavaşça fısıldayıp dedi ki :

Anne ,burası çok iyi bir adamın evi .Burada çok kalalım ve daha öteye gitmeden kardeşim Matta yla Merhamet burada evlensinler.

Bunu işiten ev sahibi Gayus :

"Memnuniyetle yavrum " dedi.

Böylece orada bir aydan fazla kaldılar. Merhamet de Matta ya eş olarak verildi. Burada bulundukları sürece adeti üzere Merhamet yoksullara vermek için ceketler ve giysiler dikti.Bu hareketiyle Yeruşalim yolcuları hakkında iyi haberlerin yayılmasına neden oldu.



Biz yine öykümüze dönelim.Yemekten sonra ,çocuklar seyahatten yorgun olduklarından yatmak istediler.O zaman Gayus odalarını göstermek için onları çağırdı.Merhamet ," Ben onları yatırırım " diyerek onları yataklarına götürdü.Böylece çocuklar uyudular.Öbürleri ise sabaha kadar oturdular.Çünkü Gayus la o kadar iyi arkadaş olmuşlardı ki ,nasıl ayrılacaklarını bilemiyorlardı.Rablerinden ,kendilerinden ve seyahatlerinden uzun zaman konuşup söyleştikten sonra ,Gayus a bilmeceyi soran İhtiyar Dürüst uyuklamaya başladı. Bunun üzerine Büyük Yürek dedi ki :

Ne o ,efendim,uyuklamaya başlıyorsun! Haydi ,kendine gel,sana bir bilmece sorayım.

Dürüst: " Bilmeceyi işitelim " dedi....

[beyazgül12]

Büyük Yürek :

" Öldürmek isteyen önce kendisi yenilmiş olmalı;

Yabancı yerde yaşayacak olan önce kendi evinde ölmelidir ."

Dürüst : Aha ,zor bir bilmece bu ! Açıklaması zor olduğu gibi ,yaşanması daha da zor ! Ama gel de ev sahibim ,izin verirseniz ,açıklamasını size bırakayım.Siz açıklayın ,ben de dinleyeyim.

Gayus : Hayır .size soruldu,sizden cevap bekleniyor.

O zaman ihtiyar adam şöyle cevap verdi :

Günahı öldürmek isteyen inayet tarafından yenilmiş olmalı. Yaşadığına dair beni ikna etmek isteyenin ,önce kendi benliğine ölmüş olması şarttır.

Gayus :Doğru ! iyi öğretiş ,tecrübe de bunu öğretir.Çünkü birincisi:

İnayet kendisin göstermedikçe ve yüceliğiyle canı yenmedikçe ,insanda günaha karşı gelmek için hiçbir kuvvet yok olmaz.Bundan başka eğer günah insanın canını bağlayan Şeytan ın bağları ise,can bu zayıflıktan çözülmedikçe nasıl günaha karşı koyabilir ?İkincisi inayetin ve mantığın ne olduğunu bilen hiçbir kimse ,kendi kötü arzularına köle olan bir kişinin ,diri bir anıt olarak inayete tanık olacağına inanamaz.Şimdi de aklıma geldi ki ,size dinlemeye değer bir öykü anlatayım:

Yeruşalim yolculuğuna çıkan iki adam vardı.Biri gençken ,diğeri de ihtiyarlığında yola çıktı.Genç adam kuvvetli arzuları ile savaşmalıydı.İhtiyarın huyları ise yaşlılık etkisiyle zayıflamıştı.Genç adam aynı ihtiyar gibi doğru adım atıyor ve her konuda ihtiyar kadar yolda hafif gözüküyordu.Şimdi madem ki her ikisi de birbirine benziyordu,hangisinin inayeti daha açık bir şekilde parlıyordu ?.....