Kitap Okuyalım ...Ailesi İNANLI 'nın İzinde ....

[beyazgül12]

Merhamet : Evet ,bu dikkatsizlik yüzünden kendi kusurlarımızı görmek için bize bir fırsat verilmiştir.Böylece Rabbin inayetinin zenginliği bize açıklanmış oldu.Çünkü görüyoruz ki ,biz rica etmeden bile o şefkatle bizi takip etti ve bizi sırf kendi iyi rızasından dolayı bizden güçlü olan o adamların elinden kurtardı.

İşte böylece bir süre daha konuştuktan sonra ,bu kitabın birinci bölümünde hakkında hayli bahsedilen bir eve yaklaştılar. Bu ev Yeruşalim yolcularının istirahati için yol üzerinde inşa edilen Yorumcu nun evidir. Eve doğru yürüyüp kapıya gelince ,içerde büyük bir konuşmanın seslerini duydular.Kulak verdiler ve İnanlı Hanımın isminin anıldığını işitir gibi oldular. Şunu bilmelisiniz ki İnanlı Hanım ile çocuklarının Yeruşalim Yolculuğuna çıkışlarının haberi kendileriyle birlikte ve hatta kendilerinden önce gidiyordu. Bu onları çok memnun etti. Ayrıca bir süre önce Yeruşalim yolculuğunun sözünü bile dinlemek istemeyen bu kadının İnanlı nın karısı oluduğunu da söylediklerini işittiler.Bunun için onlar orada durdular ve içerdeki iyi yürekli insanların İnanlı Hanımı övüşlerini dinlediler.Evdekiler ise onların kapının önünde olduklarının farkında olmayarak konuşmalarına devam ediyorlardı.Nihayet öteki kapıda ettiği gibi ,İnanlı Hanım kapıyı çaldı.Çaldığı gibi Masume Hanım adında bir genç kız geldi ,kapıyı açtı ,baktı ve işte orada iki kadın vardı. Onlara :

" Burada kiminle görüşmek istiyorsunuz ? " diye sordu.

İnanlı Hanım : Buranın Yeruşalim Yolcuları için ayrıcalıklı bir yer olduğunu anlıyoruz. İşte biz de bu yolun yolcuları sıfatıyla bu kapıya geldik. Bunun için ,buranın ayrıcalıklarından şu anda gelen bizlerin de ortak olmamıza izin verilmesini rica ederiz.Çünkü gördüğün gibi gün bitmek üzeredir ve bu gece daha ileri gitmek istemiyoruz.

Masume Hanım : İçerdeki Efendime söyleyeyim diye lütfen adınızı bildirin.

İnanlı Hanım : Adım İnanlı Hanım .Birkaç yıl önce bu yoldan geçen Yeruşalim Yolcusu İnanlı nın karısıyım. Bunlar da onun dört çocucu .Bu hanım Merhamet de benim arkadaşım. O da Yeruşalim Yolcusudur.

Bunun üzerine Masume Hanım içeri koşarak ,içerdekilere dedi ki :

Kapıda kim olduğunu tahmin edebilir misiniz ? İnanlı Hanım ,çocukları ve arkadaşı ! Hepsi de burada konaklamak istiyorlar.

Bu sözler üzerine hepsi sevinçlerinden sıçradılar ve koşup Efendilerine haber verdiler. Efendi kapıya gelerek İnanlı Hanım a baktı ve :

" İnanlı adındaki o iyi adamın Yeruşalim Yolculuğuna çıktığı zaman geride bıraktığı İnanlı Hanım sen misin ?"dedi....

[beyazgül12]

İnanlı Hanım : Evet ,kocamın sıkıntı ve elemlerini önemsenmeyecek derecede yüreği katı olan ve yolculuğunda onu yalnız başına bırakan o kadın benim ! Bunlar da onun dört çocuğu.Ama şimdi ,işte ben de geldim.Çünkü yalnız bu yolun doğru yol olduğunu anladım.

Yorumcu : Şu halde temsilde oğluna ,"Oğlum git ,bu gün bağımda işle " diyen ve oğlunun " İstemem " deyip de sonra pişman olduğunu söyleyen meseldeki adam hakkında yazılanlar yerine gelmiş oldu demektir.

İnanlı Hanım : " Öyle olsun amin !"dedi.Dilerim ki ,Allah bu sözü benim hakkımda doğru saysın ve son günde esenlikle Onun huzurunda lekesiz ve kusursuz olarak görünmeyi bana ihsan etsin."

Yorumcu : " Ama neden böyle kapıda duruyorsun ? İçeri gel ,ey İbrahim kızı ! Biz de şimdi senden söz ediyorduk.Senin Yeruşalim yolculuğuna çıkışının müjdesi senden önce bize geldi.Gelin çocuklar ,içeri gelin ! Gel erdemli kız ,sen de gel içeri !"diyerek hepsini evin içine aldı.

Böylece içeri girdiklerinde oturup dinlenmelerini söyledi. Onlar böylece oturup dinlenirken evde Yeruşalim yolcularına hizmet edenler ,onları görmek için içeri girdiler.

İnanlı hanım ın Yeruşalim yolculuğuna çıktığını görerek önce biri ,sonra öbürü ve daha sonra hepsi sevinçlerinden gülümsemeye başladılar. Çocuklara da baktılar .Onları şefkatle kabul ettiklerine işaret olarak yanaklarını okşadılar.Aynı muameleyi sevgiyle Merhamet e de gösterdiler. Ve hepsine ," Efendimizin evine hoş geldiniz !" dediler.

Az sonra akşam yemeği henüz hazır olmadığından ,Yorumcu onları Anlamlı Odalarına götürerek ,bir zamanlar İnanlı Hanım ın kocası İnanlı nın gördüklerini onlara da gösterdi.Böylece onlar burada kafesteki adamı ,öteki adamla rüyasını,düşmanları arasından yolunu yarıp açan adamı ve En Yüce Olanın resmini gördükleri gibi ,daha önce İnanlı ya yararlı olan daha başka şeyleri de görmüş oldular...

[beyazgül12]

Bunların anlamları üzerinde İnanlı Hanım ile arkadaşları bir parça düşündükten sonra ,Yorumcu onları tekrar yanına aldı. Önce onları sadece aşağıya bakabilen ve elinde bir gübre tırmığı olan bir adamın bulunduğu odaya götürdü. Bu adımın başı üzerinde de biri duruyordu. Elinde göksel bir taç tutuyor ve elindeki gübre tırmığı yerine bu tacı o adama takdim ediyordu.Fakat adam ne başını kaldırıp yukarı bakıyor,ne de ona önem veriyordu.Ancak kendi kendine samanları ,çöpleri ve yerin tozlarını karıştırıyordu.

İnanlı Hanım :Bunun ne demek olduğunu biliyorum gibi geliyor bana. Çünkü bu ,şimdiki dünya adamlarının bir örneğidir. Öyle değil mi ,Efendim ?

Yorumcu : Doğru söyledin. Elindeki gübre tırmığı da onun bedensel düşüncesine işarettir .Siz de görüyorsunuz ki ,elinde göksel taçla yukardan kendisine seslenen Rabbin söylediklerini dinleyeceği yerde ,saman ,çöp ve yerin tozlarını karıştırmakla meşgul olmaktadır. Bu gösteriyor ki ,bazılarının gözünde cennet bir masal gibidir. Onlar için yalnız bu dünyadaki şeyler önemlidir. Şimdi ,bu adamın aşağıdan başka hiçbir tarafa bakmaması ,dünya şeylerinin insan üzerinde egemen olmasıyla ,Allah ın onların yüreğinden tamamen uzaklaşmış olduğunu göstermek içindir.

İnanlı Hanım : Ah ya Rab ,sen beni bu gübre tırmığından kurtar .

Yorumcu : Bu tür dua hemen hemen küfleninceye kadar terkedilmiş ve kullanılmamıştır. " Bana zenginlik verme duası on binde bir kişinin bile duası değil ! " Bu zamanda çoğunun aradığı şey saman ,çöp ve tozdur .


Bu sözler Merhamet ve İnanlı Hanım ın gözlerini yaşarttı.Her ikisi birden," Ah ,ah çok doğru ." dediler.

[beyazgül12]

Yorumcu bunu onlara gösterdikten sonra onları evin içindeki en iyi odaya götürdü.Çok görkemli bir oda idi. Onlara etraflarına bakmalarını ve orada yararlı olabilecek bir şey bulup bulamayacaklarını sordu. O zaman tekrar tekrar her tarafa bakındılar ,ama duvarda duran bir büyük örümcekten başka göze ilişecek hiçbir şey bulamadılar. Onlar ise ,bu örümceğe önem vermediler.

Merhamet :" Efendim ,ben bir şey göremiyorum.," dedi. İnanlı Hanım da susuyordu.

Yorumcu : " Öyle ise bir daha bakınız " dedi. böylece Merhamet tekrar baktı ve :" Burada şu duvara kollarıyla asılmış duran çirkin bir örümcekten başka bir şey yok " dedi. Yorumcu şöyle cevap verdi:


" Bu koca odada sadece bir tane mi örümcek var ?" dedi. Bu soru üzerine İnanlı Hanımın gözleri yaşardı. Çünkü çabuk farkedebilien bir kadındı ve odadaki şeyleri görmüştü: " Evet ,efendim ,burada birden fazla örümcek var ," dedi. " Evet hem öyle örümcekler ki ,zehirleri buradakinden çok daha öldürücü !" Yorumcu ona hoşnutlukla bakarak ," doğru söyledin ," dedi. Bu söz Merhametin yüzünü kızarttı. Çocuklar da yüzlerini elleriyle kapattılar. Çünkü artık onlar da sırları farketmeye başlamışlardı.


Yorumcu : Burada gördüğünüz gibi ,kertenkele misali ," örümcekler elleriyle duvara yapışır ve Kral saraylarında bulunurlar " İşte bu söz ,günah zehiri ile ne kadar dolu olsanız da yine iman eliyle Kralın yukardaki evinin en güzel odasının içinde tutunup oturabileceğinizi göstermek için yazılmıştır.

İnanlı Hanım : Ben de azıcık böyle düşünmüştüm,ama herşeyi tam olarak anlayamadım.Ben de kendimizin örümceklere benzediğimizi ve bulunduğumuz güzel odada birer çirkin yaratığı andırdığımızı düşündüm.Ama bu örümcek ,bu zehirli ve çirkin mahluk aracılığıyla ,iman ile hareket etmeyi öğreneceğimiz hiç aklıma gelmemişti.İşte ,gördüğüm gibi her şeye rağmen bu örümcek ,elleriyle duvarlara yapışmış ve evin en iyi odasında bulunuyor. Allah hiçbir şeyi boş yere yaratmamış ! ....

[beyazgül12]

Hepsi hoşnut görünüyorlardı,ama hepsinin gözleri yaşarmıştı.Birbirlerine baktılar ve Yorumcunun önünde hürmetle eğildiler.

Sonra Yorumcu onlaır ,içinde bir tavuk ile piliçleri bulunan bir odaya götürdü. Onlara bir süre dikkatle bakmalarını söyledi. Bu sırada piliçlerden birisi su oluğuna gitti ve her su içişinde başını vve gözlerini yukarı doğru kaldırdı.

Yorumcu : " Bakın ,bu piliçin ne yaptığını görün .Yukarı bakmakla aldığınız inayetlerinizin nereden gelidğini bu piliçten öğrenin. Yine de tekrar bakın ve dikkat edin !" dedi. Böylece dikkat ettiler ve tavuğun yavrularına şu dört farklı davranışta bulunduğunu gördüler:

1- Hepsine genel bir çağrısı var ki bunu her gün tekrarlıyor.
2- Özel çağrısı var ki ,onu arasıra yapıyor.
3- Kuluçka sesi vardı (1)
4-Bir de bağırma sesi vardı.

Yorumcu : Şimdi bu tavuğu kralınıza ve piliçleri de Onun itaatli kullarına benzetiniz. Çünkü tıpkı bu tavuk gibi , O da kullarına karşı özel bir şekilde davranıyor. Genel çağrısı ile henüz onlara hiçbir şey vermiş değil.Özel çağrısı ile de mutlaka verecek bir şeyi vardır. Kanadı altında olanlar için de kuluçka sesi vardır. Düşmanın geldiğini gördüğü vakit de tehlikeyi haber vermek için bağırma sesi vardır. Yavrularım ,siz kadın olup ve bunları kolayca anlayabildiğiniz için ,sizi bu tür şeylerin bulunduğu odalara götürmeyi tercih ettim.

İnanlı Hanım : " Riça ederim efendim ,izin verin daha başka şeyler de görelim," dedi. Bunun üzerine onları kasabın bir koyunu kesmekte olduğu mezbahaya götürdü.İşte koyun sessizce duruyordu,ölümünü sabırla kabullenmişti.O zaman Yorumcu dedi ki : Haksızlık çekmeği ve mırıldanmadan ,şikayet etmeden tahammül etmeği bu koyundan öğrenmelisiniz .Bakın ölümünü ne kadar sessizce kabulleniyor.Derisinin yüzülmesine karşı koymadan katlanıyor.Kralınız da sizi kendi koyunları diye çağırmaktadır....

[beyazgül12]

Buradan onları kendi bahçesine götürdü.Bahçede çok çeşitli çiçekler vardı." Bunların hepsini görüyor musunuz ?" dedi.

İnanlı Hanım : Evet .

Yorumcu : Bakınız ,çiçeklerin boyları ,türleri ,renkleri ,kokuları ve güzellikleri başka başka .Bazıları öbürlerinden daha güzel.Aynı zamanda bahçivan onları nereye dikmişse orada dururlar ve hiç birbirleriyle kavga etmezler.

Tekrar onları buğday ve arpa ektiği tarlasına götürdü.Fakat tarlada bütün ekinlerin ,başakları kesilmiş ,sadece saplarının kalmış olduğunu gördüler.

Yorumcu : " Bu toprak gübrelenmiş ,sürülmüş ve ekilmişti.Ama meyvesiz olan bu ürüne ne yapacağız ?"

İnanlı Hanım : Bir miktarını yakınız ,kalanını da gübre yapınız.

Bunun üzerine Yorumcu : Görüyorsunuz ki ,aranan şey üründür. Ürün olmayınca da onu ateşe atarsın ,insanların ayakları altında çiğnenir.Dikkat ediniz ki bunda kendi aleyhinize hüküm vermiş olmayasınız.

Sonra tarladan eve gelirken ufacık bir serçe gördüler. Ağzında büyük bir örümcek vardı. Yorumcu : " Buraya bakın " dedi.Hepsi birden baktılar. Merhemet hayret etti.

Ama İnanlı Hanım : Kırmızı boyunlu serçe gibi ufacık ,güzel bir kuş için bu ne kadar aşağılayıcı bir durum .Onu öbür kuşlardan üstün biliyordum! İnsanlarla hoş geçinen ve ekmek kırıntılarıyla yahut başka zararsız şeylerle yaşayan bir kuş sanıyordum. Şimdi onu önçekinden az seviyorum.

Bunun üzerine Yorumcu şu cevabı verdi:

Bu serçe ,İnanlı zannedilen bazı insanları göstermek için çok uygun bir misaldir! Çünkü onların da görünürde ,bu serçe gibi güzel görünüm ,renk ve cesaretleri vardır. Gerçek inanlılara büyük bir sevgi besliyorlarmış gibi görünürler. Herkesten çok onlarla ilişkide bulunmağı ve daima onlarla arkadaşlık etmeği arzu ederler. Sanki iyi adamın kırıntılarıyyla yaşayabileceklermiş gibi . Bunun için onlar kutsalların evine ve Allah a ibadet edilen yerlere çok giderler.Ama yalnız başlarına kaldıkları zaman bu serçe gibi örümcekleri tutup yutabilirler. Yiyeceklerini değiştirip kötülük içebilirler. Evet ,günahı su yutar gibi yutabilirler.....

[beyazgül12]

Böylece tekrar eve döndüler.Ama yemek henüz hazırlanmamış olduğundan İnanlı Hanım ,Yorumcuya daha başka yararlı şeyler göstermesini veya söylemesini rica etti.

Bunun üzerine Yorumcu söze başlayıp dedi ki :

Domuz ne kadar besili olursa , o derecede çamuru arzu eder. Öküz de ne kadar besili olursa ,kasaba o derece oynaya oynaya gider. Şehvetli adam ne kadar besili olursa ,günaha o kadar çok meyillidir.

Kadınlarda temiz ve saf yaşamak için bir arzu vardır.Allah ın gözünde büyük armağanı olan böylesi faziletlerle süslenmiş olmak sevimli bir şeydir. Bütün yıl sakınarak yaşamaktansa ,bir iki gece uyanık görünmek daha kolaydır. Aynı şekilde sonuna kadar dayanmaktansa ,çokları için iyi bir şehadetle başlamakla yetinmek daha kolay olmaktadır.

Her kaptan fırtınaya tutulduğu zaman gemide yük teşkil eden değersiz eşyayı memnuniyetle atar. Ama önce en iyi şeyleri kim atar ? Bunu Allah tan korkmayandan başka kimse yapmaz !

Bir sızıntı gemiyi batırır ve bir günah da günahkarı mahveder.

Dostunu unutan ,ona karşı nankörlük etmiş olur. Ama kurtarıcısını unutan kişi kendi canına merhametsizlik etmiş olur.

Günah içinde yaşayıp da cennette mutluluk bekleyen kişi ,deliceler ekip de ambarını buğday veya arpa ile dolduracağını zanneden adama benzer.

Eğer bir insan kutsal bir hayat yaşamayı arzu ediyorsa ,son gününü daima gözünün önünde bulundursun ve onu her an kendine arkadaş yapmalıdır.

[beyazgül12]

Fısıltılar ve fikir değişikliği ,günahın bu dünyada var olduğunu kanıtlarlar.

Eğer Allah ın değer vermediği şimdiki dünyaya insanlar o kadar çok kıymet verirlerse ,Allah ın övdüğü cennet kimbilir ne kadar kıymetlidir ?

Bu kadar çok zahmetlerle dolu olan bu hayatı terketmek bize o kadar zor geliyorsa ,yukarıdaki hayatın yüceliğini kim tarif edebilir ?

İnsanların iyiliğini herkes bağırarak över .Ama gerektiği gibi Allah ın iyiliği ile etkilenmiş olan insan nerede bulunabilir ?

Biz sofraya oturup da yemek yedikten sonra çok kere önümüzde birşey artakalmaz. Ama Mesih İsa da bütün dünyanın ihtiyacından fazla erdem ve salah vardır.

Yorumcu bu sözleri söyledikten sonra onları tekrar bahçesine götürdü ve onlara içi büsbütün çürümüş olduğu halde üzerinde hala yaprakları bulunan ve hayatta olduğu görünen bir ağacı gösterdi.

Merhamet : " Bu nedir ?" dedi.

Yorumcu : Bu dışı güzel ve içi çürük olan ağaç ,Allah ın bahçesinde bulunan bir çoklarına benzetilebilir.Onlar ,dilleriyle Allah için büyük sözler söylerler .Fakat pratikte Allah için hiçbirşey yapmazlar. Bunların yaprakları güzel ,ama yürekleri İblis in çöp kutusunda yakacak olmaktan başka bir şeye yaramaz.

Artık yemek hazırdı. Sofra kurulmuş ,herşey sofranın üzerine konmuştu. Böylece sofraya oturdular. İçlerinden biri şükran duası ettikten sonra yemeğe başladılar. Yorumcu genellikle konuklarını yemekte müzik ile kabul ettiğinden çalgıcılar müzik çalmağa başladılar. Aralarında gayet güzel sesle ilahi söyleyen bir vardı. Söylediği ilahi şuydu :


Rabdir benim tek dayanağım,
Odur beni her an besleyen .
O zaman hiç olur mu eksiğim ?
Hiç muhtaç kalır mıyım ben ?....

[beyazgül12]

Müzik ve ilahi bitince Yorumcu İnanlı Hanım a başlangıçta kendisini Yeruşalim yolculuğu hayatına sürükleyen nedeni sordu .

İnanlı Hanım : İlk önce kocamı kaybettiğimi düşünmeye başladım. Bu benim kalbimi çok mahzun etti. Ama bunların hepsi doğal sevginin sonucuydu. Ondan sonra aklıma kocamın Yeruşalim yolculuğu ,çektiği zorluklar ve ona karşı takındığım kaba davranışım geldi. Böylece suçluluk aklımı sarmış oldu. Bu durum beni o kadar çok üzmeğe başladı ki ,kendimi göle atacak oldum. İşte o anda kocamın iyi durumda olduğunu rüyamda gördüm. Sonra da kocamın bulunduğu diyarın Kralı ,onun yanına gideyim diye bana bir mektup gönderdi. Rüya ile mektup ,ikisi üzerimde öyle etki yaptılar ki beni bu yola çıkmak zorunda bıraktılar.

Yorumcu : Evinden çıkmadan önce sana karşı duran olmadı mı ?

İnanlı Hanım : Evet ,oldu. Komşularımdan ,Korkak hanım adında biri ( kendisi arslanların korkusundan kocamı geri çevirmeğe çalışanın akrabasıdır .)bana engel olmak istedi.Kendisinin sandığı gibi bu korkunç maceradan dönmeğe neredeyse beni ikna etmişti.Kocamın yolda karşılaştığı zahmetler ve zorluklardan söz ederek cesaretimi kırmak için elinden geldiğince uğraştı.Bunların hepsini gayet iyi bir şekilde atlattım.Ama yolculuğumda başarısızlığa düşmem için bana suikast yapmayı düşündüklerini farkettiğim o iki kötü adamı rüyamda görmem beni çok korkuttu.Evet ,bana bir kötülük yaparak beni yolumdan çıkaracaklar diye hala düşünüyor ve rastladığım her adamdan korkuyorum. Evet ,herkesin bilmesini istemekle beraber ,efendime söyleyeyim ki ,yola girdiğimiz kapı ile burası arasında her ikimiz de ," cinayet cinayet" diye bağıracak kadar saldırıya uğramışız.Bize saldıran iki kişi tıpkı rüyamda gördüğüm adamlara benziyordu.

Yorumcu : " Başlangıcın iyidir ,sonunda iyi olacaktır." dedi ve Merhamete dönerek şunu sordu :

Sen söyle kızım ,seni buraya gelmeğe sürükleyen neydi ?

Merhamet bu soru karşısında kızardı ,titredi ve bir süre sustu.

O zaman Yorumcu ona :

"Korkma ; ancak iman et ve düşünceni olduğu gibi söyle." dedi.

Merhamet : Gerçekten efendim,deneyimsizliğim beni susmağa sevkediyor. Bir de bu tecrübesizliğimden sonunda layık sayılmayacağım diye yüreğim korku ile doludur. Arkadaşım İnanlı Hanım gibi ben de rüyalar ve vahiyle gördüm diyemem. Ne de ,iyi akrabaların öğüdünü reddettiğim için benim de onun gibi mahzun olduğumu söyleyebilirim.

Yorumcu : Öyle ise ,sevgili çocuğum ,bu yolculuğa çıkman için seni etkileyen neydi ?

[beyazgül12]

Merhamet : Dostumuz İnanlı Hanım kentimizden ayrılmak üzere eşyalarını toplarken ,başka bir kadınla ben tesadüfen onu görmeğe gittik. Kapıyı çaldık. İçeri girip onun ne yaptığını görünce ,bunun anlamını kendisinden sorduk. O da bize ,kocasına gitmek üzere çağrıldığını söyledi. Sonra rüyasında kocasını harika bir yerde ,sonsuz hayata kavuşanların arasında gördüğünü, kocasının başına bir taç giydiğini ,harp çaldığını ,Kral ın sofrasından yiyip içtiğini ve kendisini oraya götürdüğü için Ona hamt ilahileri terennüm ettiğini anlattı. O bize bunları anlatırken içimde yüreğimin yandığını farkettim. Ve kendi yüreğimde :" Eğer bu doğru ise ,ben annemi ,babamı ve ülkemi terkeder ve mümkünse İnanlı Hanım ile bereber giderim. "dedim. Böylece bunların doğruluğu hakkında ondan daha fazla bilgi istedim ve kendisiyle beraber gelmeme izin verip vermeyeceğini sordum. Çünkü artık anlamıştım ki ,kentimizde yaşamak ,mahvolmak tehlikesiyle karşı karşıya kalmak demektir. Bununla beraber yine de yola mahzun bir yürekle çıktım. Üzüntüm şehirden çıkmak istemediğimden değil ,fakat geride bıraktığım birçok akrabam içindi.İşte şimdi bütün kalbimin arzusu ile geldim ve mümkünse İnanlı Hanım ile beraber onun kocasının yerine ve onun Kralına gideceğim.

Yorumcu : Gerçeğe inandığın için başlangıcın iyidir. Sen ,Naomiye ve onun Allah ına Beslediği sevgi uğruna daha önce hiç tanımadığı bir halkla beraber gitmek için annesini ,babasını ve vatanını terkederek yola çıkan bir Rut sun !"Rab senin işinin karşılığını ödesin ve kanatları altında sığınmak için geldiğin İsrail in Allah ı Rab tarafından ücretin dolu olsun."

Artık yemek bitmiş ,yatmak için hazırlık başlamıştı. Kadınlara ayrı yerde ,çocuklara da ayrı yerde yatak yapılmıştı.Merhamet yatakta sevincinden uyuyamıyordu. Çünkü kabul edilmemek şüpheleri artık kendisinden iyice gitmişti. Böylece kendisine bu kadar sevgi ve iilgi gösteren Allah ı övüp şükrederek yattı.

Sabahleyin güneşle beraber kalktılar. Hareket etmek için hazırlandılar. Fakat Yorumcu onlara ," Buradan tam hazırlanmış bir şekilde gitmelisiniz." diyerek onları bir süre alıkoydu.

O zaman ilk geldiklerinde onlara kapıyı açan kıza dönerek dedi ki :

Onları al,bahçeye banyoya götür.Yıka ve yolculuk ederken üzerlerine gelen tozlardan temizle. Bunun üzerine Masume onları aldı. Bahçeye ve oradan banyoya götürdü. Yıkanıp temizlenmelerini söyledi. Çünkü efendisinin ,Yeruşalim yolculuğuna çıkıp kendisinde konuk olan her kadının bu şekilde yapmasını arzu ettiğini söyledi. Banyoya girdiler,kadınlar da çocuklar da yıkandılar.Banyodan çıktıklarında sadece temiz ve güzel değil ,fakat daha rahat ,tazelenmiş ve güçlenmiş oldular. Böylece içeriye girdiklerinde yıkanmağa gitmeden öncekinden daha güzel görünüyorlardı.