Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Artık yollarına devam etmeğe hazır olduklarında (çünkü henüz yolculuklarının sonuna varmamışlardı ) yine yemek yiyip su içtikten sonra hareket ettiler.

Rüyamda gördüm ki ,onlar biraz yolculuk ettikten sonra bir süre için nehir ile yolları birbirinden ayrıldı.Buna çok üzüldüler. Fakat yine de yoldan çıkmağa cesaret edemediler.Nehirden ayrılan yol sarptı.Yolda yürürken ayakları berelenmiş olduğundan yolcuların cesareti kırılmıştı.(2) Bunun için hem yürüyor ,hem de yolun düzelmesini ümitle bekliyorlardı.Biraz ileride,yolun sol tarafında bir çimenlik vardı. Oraya gitmek için de bir geçit vardı. Bu çimenliğin adı Kestirme Yol Çimenliği idi. İnanlı arkadaşına dönerek:

" Bu çimenlik bizim yolumuz boyunca devam ediyorsa ,gel oraya geçelim " dedi ve bakmak için geçide girdi.Çitin öbür tarafında yol boyunca uzanan bir patika gördü.İnanlı :

" Tam istediğim gibi " dedi.İşte burası en rahat yoldur. Gel Ümitli kardeşim ,o tarafa geçelim .

Ümitli : Ya bu patika bizi yoldan çıkarırsa ,ne olur ?

İnanlı : Hiç öyle görünmüyor,bak yol boyunca gitmiyor mu ?

Böylece arkadaşının sözüne kanan Ümitli onun ardından geçidi geçti. Patikaya çıktıkları zaman ayaklarına çok rahat olduğunu gördüler.Biraz ileriye bakınca önleri sıra kendileri gibi bir adamın oradan yürüdüğünü gördüler.Bu adamın ismi Boş İtimat' tı. Arkasından seslenerek yolun nereye gittiğini sordular.O da ," Göksel Kapıya !" cevabını verdir.

İnanlı : "Bak,ben sana demedim mi ? Haklı olduğumuzu bununla bilmelisin " dedi. Böylece o adam önden gidiyor,onlar da onu izliyorlardı.Fakat biraz sonra gece oldu. Ortalık çok koyu karanlığa boğuldu. Böylece arkadan gelenler ,önden gideni kaybettiler.

Önden gitmiş olan Boş İtimat , önündeki yolu görmeyip o yerlerin beyi tarafından gururlu ahmakları düşürmek için kazılan derin bir çukura düştü ve parça parça oldu.(1)

İnanlı ile Arkadaşı onun düştüğünü işittiler.Ne olduğunu anlamak için seslendiler ,fakat cevap veren olmadı.Ancak inilti sesini duydular.Bunun üzerine Ümitli :

Şimdi neredeyiz ?dedi.

Arkadaşı onu yoldan çıkardığı için cevap veremiyordu.Son derece üzülmüştü. Ondan sonra yağmur yağmağa ,gök gürlemeğe ve korkunç derecede şimşekler çakmağa başladı. Sular yükseldi. Bunu görünce Ümitli :

Ah ,keşke ben yolumda kalsaydım ,diye derin derin inledi.

İNanlı : Bu patikanın bizi yolumuzdan çıkaracağını kim düşünebilirdi? dedi.

Ümitli : Ta başta ben bundan korktum ve sana yumuşakça ihtarda bulundum . Sana daha açık bir dille söyleyebilirdim. Ama sen benden yaşlısın diye söyleyemedim.

İnanlı : Değerli kardeşim ,gücenme .Seni yoldan çıkardığıma ve böyle büyük tehlikeye düşürdüğüme çok üzülüyorum.Sana yalvarırım kardeşim ,beni bağışla .Ben bunu kötü bir niyetle yapmadım.

Ümitli : Teselli bul ,kardeşim .Ben seni bağışladım. Hem de bunun iyiliğimiz için işleyeceğine inanıyorum.


İnanlı : Beraberimde ,merhametli bir kardeşimin olduğuna seviniyorum.Ama burada hiç durmayalım.Tekrar geri dönmeğe gayret edelim.

Ümitli : Değerli kardeşim ,izin ver de ben önden gideyim.

İnanlı : Hayır ,lutfet ki ,ben önden gideyim. Çünkü benim yüzümden her ikimiz de yolumuzdan çıkmış bulunuyoruz. Eğer bir tehlike olursa,ona önce ben düşeyim.

Ümitli : Hayır ,sen önden gitmeyeceksin. Çünkü bu olaydan dolayı düşüncede rahatsız olduğun için yolu tekrar kaybedebilirsin....
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Bu sırada onların teşviki için bir sesin kendilerine " yüreğini büyük yola ,gittiğin yola koy ; geri dön ,"(2) dediğini işittiler. Fakat bu arada sular hayli yükselmiş ve geri dönmek çok tehlikeli bir durum almıştı. ( o zaman yoldan sapmanın ,saptıktan sonra yola dönmekten daha kolay olduğunu düşündüm.)

Bununla beraber dönmeği göze aldılar. Fakat ortalık o kadar karanlık , sular da o kadar yüksekti ki geri dönerken dokuz on defa boğulma tehlikesi atlattılar.

Bütün gayret ve çabalarına rağmen ,o gece tekrar içinden saptıkları o geçide varamadılar.En sonunda sabaha kadar küçük bir siper altında sığındılar. Fakat çok yorgun olduklarından uykuya daldılar.Yattıkları yerden biraz ötede Dev Ümitsizliğ in malı olan Şüphe Kalesi vardı.İşte İnanlı ile Ümitli bu devin toplaklarında uyuyorlardı. Sabahleyin erkenden kalkıp tarlalarında öteye beriye gezinen dev, İnanlı yla Ümitli yi kendi toprağında uyurken yakaladı. Sert ve kaba bir sesle uyanmalarını emretti. Sonra nereden geldiklerini ve kendi toprakları içinde ne yaptıklarını sordu. İnanlı yla arkadaşı, Göksel Yeruşalim in yolcuları olduklarını ve yollarını kaybettiklerini söylediler.Bunun üzerine dev:

"Bu gece benim arazime girip yatmanızla bana saldırmış oluyorsunuz. Bu yüzden benimle beraber gelmelisiniz " dedi.

Dev kendilerinden kuvvetli olduğu için gitmeğe mecbur oldular. Kabahatli olduklarını bildiklerinden de söyleyecek bir söz bulamıyorlardı. Böylece dev onları önüne katarak kalesinde çok karanlık ,küf kokulu ve ruhlarına çok pis kokan bir zindana koydu. Burada ağızlarına bir lokma ekmek koymadan ,bir damla su içmeden ,aydınlık yüzü görmeden ve hallerini soracak bir kimse bulmadan Çarşamda günün sabahından Cumartesi gecesine kadar yattılar. Burada kötü bir durumda ,dosttan ,tanıdıklardan uzak bulunuyorlardı. (1) Kendi akılsızca hareketi yüzünden bu felakete düştükleri için İnanlı nın burada iki kat üzüntüsü vardı.

Yerişalim Yolcuları burada bedeni hoşnut etmek için,
Ararlar ona bir rahat yol ;
Ama ah ! Bilmezler ki yeni yeni ,
Elemlere sürüklerler kendilerini ...
Bedeni hoşnut eden helak eder kendini !....
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Dev Ümitsizliğin , İtimatsızlık isminde bir karısı vardı.. Yatmağa gittiğinde ne yaptığını ,yani iki esiri yakaladığını ve toprağına saldırdıkları için onları zindanına attığını ona anlattı.Sonra da onlara daha ne yapmasının uygun olacağını ona anlattı. Sonra da onlara daha ne yapmasının uygun olacağını kendisine sordu .Kadın bunların neci olduklarını ,nereden geldiklerini sordu.O da söyledi.O zaman karısı ,sabahleyin kalktığında onları merhametsizce dövmesini salık verdi. Dev de kalkınca inciten bir kızılcık sopası elde edip doğru aşağıya zindana indi. Onların ağzından hiçbir acı söz işitmediği halde ,önce onları sanki köpekmişler gibi iyice azarladı. Sonra da üzerlerine atılarak güçsüz ve kımıldamayacak bir hale getirinceye kadar onları korkunç şekilde dövdü. Bundan sonra ,onları orada kendi sıkıntıları içinde ağlamaya ve sefaletlerine matem tutmağa bırakarak çekilip gitti.

Böylece bütün günü ahlarla ve acı acı iniltilerle geçirdiler. Ertesi gece devin karısı onlarla konuşup da onların hala sağ olduklarını öğrenince onlara ,kendi kendilerini öldürmelerini söylesin diye kocasını teşvik etti. Sabah olunca ,dev önceki gibi yine canavarcasına onların yanına gitti ve bir gün önceki değnek yaralarından inlediklerini görünce ,onlara buradan çıkmalarına olanak olmadığından derhal kendilerini ya bıçak ,ya ip ve yahut da zehirle öldürmekten başka çareleri olmadığını söyledi." Çünkü bu kadar acılarla dolu bir hayatı ne diye tercih edesiniz ?" dedi. Fakat onlar ,kendilerini özgür bırakmasını rica ettiler. Bunun üzerine dev onlara kötü kötü bakarak ,tekrar üzerlerine saldırdı ve eğer ara sıra kendisine gelen sara nöbetlerinden birine o anda tutulmamış olsaydı ( çünkü güneşli havalarda bazen sara nöbetleri geçirirdi) onları kendi eliyle öldüreceği kesindi. Bu baygınlığın sonucu olarak bir süre elini kullanamadı.Böylece önceki gibi yine onları ne yapacaklarını düşünsünler diye bırakarak çekilip gitti.Tutuklulak da devin nasihatlarını kabul etmek mi ,yoksa etmemek mi daha iyi diye kendi aralarında konuşmaya başladılar....
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

Mesaj gönderen beyazgül12 »

İnanlı : Kardeş ne yapacağız ? Şimdi yaşadığımız bu hayata artık dayanılmaz. Bana sorarsan ,böyle yaşamak mı ,yoksa ölüp de onun elinden kurtulmak mı daha iyi kestiremiyorum. Canım daha çok ölümü tercih ediyor,Mezar bana zindandan daha rahat geliyor. (1) Yoksa dev tarafından merhametsizce yöneltilmiş mi olalım ?

Ümitli : Gerçekten şimdiki halimiz çok kötü ! Devamlı böyle yaşamaktansa ölmeğe çoktan razıyım. Ama bir kere düşünelim! Gitmekte olduğumuz ülkenin Kralı " Öldürmeyeceksin " demiştir. Bu emre göre başka birini öldürmek bir yana ,kendimizi öldürmek ne kadar ziyade yasaklanmıştır. Bundan başka ,bir başkasını öldürmek ,onun sadece bedenini öldürmektir .Oysa bir adam kendi kendisini öldürürse ,hem bedenini hem de canını öldürmüş olur.Sonra mezardaki rahattan söz ediyorsun ,kardeşim. Ama katillerin mutlaka gidecekleri yerin cehennem olduğunu unutuyor musun ? Çünkü " Hiçbir katilde sonsuz hayat yoktur " diye yazılıdır.Şunu da düşünelim ki ,tüm yargı ve adalet Dev Ümitsizliğin elinde değildir! Anladığım kadarıyla başkaları da onun pençesine düşmüşler ,ama yine de onun elinden kaçmayı başaramamışlardır.Bu dünyayı yaratan Allah ın Ümitsizlik Dev ini öldürmeyeceğini kim bilir ? Ya da Dev Ümitsizliğin günün birinde üzerimize kapıyı kilitlemeyi unutmayacağını ,yahut bir gün burada yanımızda iken yine onu bir sara nöbeti tutup kollarının ,bacaklarının kullanılmaz hale gelmeyeceğini bu dünyayı yaratan Allah ımdan başka kim bilebilir ? Böyle bir şey olursa ben kendi payıma ,onun elinden kurtulmak için bütün gücümü kullanmağa çalışacağım. Akılsızmışım ki , kurtulmak için tüm gücümü önceden kullanmadım ! Her ne ise kardeşim ,sabırlı olalım ve biraz daha dayanalım. Bize özgürlüğümüzü verecek mutlu an gelmiş olabilir. Ama kendi kendimizin katili olmayalım.

Bu sözleriyle Ümitli ,kardeşinin düşüncesini o an için bile olsa biraz sakinleştirdi. Böylece bütün gün karanlıktı ,o üzüntü verici ve acıklı durumda geçirdiler.

Böylece ,akşama doğru Ümitsizlik devi, tutuklularının kendi öğütlerini dinleyip dinlemediklerini öğrenmek için tekrar aşağıya zindana indi.Orada onların sağ,açlığa ,susuzluğa ve dövülmekten aldıkları yaralara rağmen hala nefes alabilecek kadar canlı olduklarını görünce korkunç bir gazapla doldu....

Öğüdünü dinlemediklerini görünce :

" Sizi doğduğunuza pişman edeceğim " dedi.
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Bu söz üzerine ziyadesiyle titrediler.Sanırım İnanlı korkusundan bayıldı. Biraz kendisine gelince devin öğüdünü tutup tutmamak konusunda tekrar konuşmağa başladılar . İnanlı yine bu öğüdü kabul etmeğe taraftardı,ama Ümitli ona şu ikinci cevabı verd:

Kardeş ,şimdiye kadar ne büyük cesaret gösterdiğini unutuyor musun ? Ne Apollyon ,ne de Ölüm gölgesi Vadisinde gördüğün ,işittiğin ve hissettiğin tüm şeyler seni ezebildi ! Bu ana kadar ne türlü zahmetlerden ,korkulardan ve şaşkınlıklardan geçtin ! Şimdi ise sadece korku kesildin.Doğal yönden senden çok daha zayıf olan benim de seninle beraber bu zindanda olduğumu görüyorsun..Bu dev senin gibi beni de yaraladı. Sana ettiği benim de suyumu ekmeğimi kesti. Ben de senin gibi karanlıkta yas tutuyorum.Biraz daha sabredelim. Boşluk Sergisinde ne kadar erkekçe hareket ettiğini ,zincirden ,kafesten ,hatta o kanlı ölümden bile korkmadığımı hatırına getir ! Bunun mümkün olduğu kadar sabırlı olalım ve dayanalım .Hiç değilse ,bir inanlıya yaklaşmayacak bir utanca düşmeyelim.

Yine gece oldu. Dev ile karısı yatağa girince ,karısı deve ,tutukluların onun nasihatini tutup tutmadıklarını sordu.O şöyle cevap verdi:

"Bunlar inatçı herifler . Kendilerini öldürmektense bütün bütün eziyetlere katlanmağı tercih ediyorlar " dedi.

Karısı : Öyle ise ,yarın onları kalenin avlusuna götür,kendilerinden önce öldürdüklerinin kemiklerini ,kafa taslarını onlara göster.Öbür arkadaşları gibi onları da bir haftaya kadar parçalayacağına inandır.

Bunun üzerine sabah olunca dev tekrar yanlarına gitti. Karısının kendisine dediği gibi ,onları kalenin avlusuna götürdü.Ölülerin kemiklerini onlara göstererek dedi ki :

Bunlar da bir zamanlar sizin gibi Göksel Yeruşalim yolcuları idiler. Sizin gibi benim topraklarıma saldırmışlardı. İşte canım istediği zaman onları böyle parçaladım. On gün içinde size de böyle edeceğim. " Haydi , zindanınıza inin !" diyerek zindana kadar onları kırbaçladı. Böylece önceleri gibi Cumartesi gününü acınacak bir durumda geçirdiler. Gece olduğunda itimatsızlık hanımla kocası dev,yatağa girince yine tutuklular hakkında konuşmağa başladılar.Tecrübeli dev ne dayağın ne de nasihatın onları kendi hayatlarına son vermeyi ikna etmediğine şaşıyordu. Bunun üzerine karısı :

" Korkarım ki onlar ,birisi gelir de onları kurtarır ümidiyle yaşıyorlar.Yahut üzerlerinde kilidi açacak bir aletleri var ki onunla kurtulmayı ümit ediyorlar " dedi.

" Dev : Karıcığım ,madem ki böyle diyorsun ,yarın sabah ben onların üzerlerini ararım " dedi...
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Böylece tutuklular Cumartesi günü gece yarısına doğru duaya başladılar ve hemen hemen sabaha kadar devam ettiler.Gün doğmadan biraz önce zavallı İnanlı yarı şaşırmış bir halde heyecanla şöyle dedi :

Ne anlayışsız adamım ! Tamamiyle özgür olarak yürümem gerekirken bu kokmuş zindanda yatıyorum! Koynumda Vaat denilen bir anahtar var ki ,eminim Şüphe Kalesinin bütün kilitlerini açabilir.

Ümitli : Bu iyi haber ,sevgili kardeşim ! Onu hemen koynundan çıkar ve dene !

O zaman İNanlı anahtarı derhal koynundan çıkardı ,zindanın kilidini açmağa çalıştı. Anahtarı çevirmeye başlayınca kilidin sürgüsü derhal düştü.Kapı da kolayca açıldı ve İNanlı yla Ümitli zindandan dışarı çıktılar. Ondan sonra kalenin avluya açılan kapısına gittiler. Bunun kilidi pek çok zorluk çıkardıysa da sonunda aynı anahtarla açıldı. Çabuk kaçmak için kapıyı dibine kadar itip açtıklarında öyle gıcırdadı ki ,onun sesinden Ümitsizlik Devi uyandı. Tututluları kovalamak için hemem kalkmak istedi ,fakat yine sarası tuttu ve bacakları kuvvetsiz kaldığından onları kovalayamadı. Böylece İnanlı yla Ümitli Kral caddesine çıkarak yollarına devam ettiler ve esenliği buldular. Artık devin hakimiyetinden çıkmışlardı.



Geçidi geçtiken sonra ,arkalarından geleçek yolcuları Ümitsizlik Devi nin eline düşmekten korumak için ne yapmak gerektiğini düşünüp konuştular. Böylece oraya bir direk dikmeğe ve onun üzerine şu cümleyi kazımağa karar verdiler: "Bu geçit Göksel Vatanın Kralını hor gören ,onun yolcularını mahvetmeye çalışan Ümitsizlik Devinin arazisinde bulunan Şüphe Kalesine gider ! " Böylelikle onlardan sonra gelenlerden birçoğu bunu okuyarak tehlikeden kurtuldular.Direği dikip üstündeki yazıyı bitirdikten sonra şöylece terennüm ettiler :

Yoldan dışarı çıktık ve ondan sonra gördük ,
Yasak yerde yürümenin nelere mal olduğunu !
Bizden sonra gelenlerin hepsi dikkat etsinler ,
Olmaya ki ,dikkatsizlik başlarına getirsin ,başımıza geleni ,
Olmaya ki ,topraklarına tecavüz edip onun mahkumu olsunlar ,
O ki Şüphedir kalesi ,Ümitsizliktir adı ....
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

Mesaj gönderen beyazgül12 »

SEKİZİNCİ BÖLÜM


Böylece yollarına devam ettiler.Önceden söz ettiğim gibi sahipleri Rab olan Hoş Dağlara vardılar. Bahçeleri ,meyvalıkları ,bağlarını ve su pınarlarını seyretmek için dağlara çıktılar. Orada pınarlardan su içtiler ,yıkandılar,bağlardan da istedikleri gibi ücretsiz üzüm yediler. Bu dağların tepelerinde sürülerini güden çobanlar vardı.Yolun kenarında duruyorlardı. Yolcular onların yanlarına gittiler ve yorgun yolcuların yol kenarında duran birisiyle konuşurken ettikleri gibi ,sopalarına dayanarak:

" Bu Hoş Dağlar ve bu dağların üzerinde otlayan koyunlar kimindir ?" diye sordular.

Dağlar ,hoş olarak yükselen dağlar ,
Orada yolculara nasihat eden Çobanlar var ;
Çekici şeyler ,ihtar gerektiren şeyler var orada ;
Yeruşalim yolcuları iman ve korku ile devamlı korunurlar .



Çoban : Bu dağlar Emanuel in topraklarıdır,bunlardan onun şehri görünür. Bu koyunlar da Onundur. O bu koyunlar uğruna kendi hayatını verdi (1)

İnanlı : Göksel Şehrin yolu bu mu ?

Çoban : Tam onun yolundasınız .

İNanlı : Buradan ne kadar uzaktır ?

Çoban : Gerçekten oraya gidecek olanlardan başkasına çok uzaktır.

İnanlı : Yol güvenli mi , yoksa tehlikeli mi ?

Çoban : Tehlikesiz olması gerekli olanlar için emniyetlidir,ama asiler onda düşeceklerdir (2)

İnanlı : Yolda yorulan ve güçsüz düşen yolcular için burada bir rahatlama yeri var mı ?

Çoban : Bu dağların Rabbi ,gariplere karşı konuksever olmayı unutmamamızı bize emretmiştir. (3) Bunun için buranın bütün nimetleri sizin içindir....
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Yine rüyamda gördüm ki ,onların yolcu olduklarını gören çobanlar ,onlara :" Nereden geliyorsunuz ?, Bu yolu nasıl buldunuz ? Buraya gelmek isteyenlerden pek azı bu dağlara ayak basabildikleri halde ,buraya kadar siz bu yolda nasıl sabit durabildiniz ? " gibi sorular sordular.Başka yerlerde cevap verdikleri gibi ,burda da onlara cevap verdiler. Çobanlar ,onların bu sorulara verdikleri cevapları dinledikten sonra son derece memnun oldular.Onlara sevgi ile bakarak :"Hoş Dağlara hoşgeldiniz " dediler.


Adları Bilgi , Tecrübe ,Uyanık ve Ciddi olan çobanlar ,onları ellerinden tutarak çadırlarına götürdüler ve hazır bulunan yiyeceklerden onlara ikram ettiler. Bundan başka :

" Burada bir süre daha kalıp bizimle iyice tanışmanızı ve bu Hoş Dağların bereketleriyle kendinizi teselli etmenizi arzu ediyoruz " dediler. Onlar da kalmağa razı oldular.Böylece gece epeyce ilerlemiş olduğundan istirahate çekildiler.

Ondan sonra rüyamda gördüm ki ,sabahleyin beraberce dağlarda dolaşmak için çobanlar İnanlı yla Ümitli yi çağırdılar. Böylece onlarla beraber çıktılar ve etrafta güzel manzaraları seyrederek bir süre gezdiler. Sonra çobanlar birbirlerine :

" yolculara bazı harikalar gösterelim mi ?" dediler .

Göstermeye karar verdikten sonra onları önce öbür tarafı sarp bir uçurum olan Yanlış adındaki dağın tepesine götürerek aşağıya ,uçurumun dibine bakmalarını söylediler.İNanlı yla Ümitli aşağıya baktılar. Orada ,tepeden düşüp parça parça olmuş bir kaç kişi gördüler.

İnanlı : " Bu ne ?" dedi .

Çobanlar : Bedenin dirilişiyle ilgili iman hakkında İmeneos ile Filitos u dinleyip yanlış yola sapanlar hakkında hiç işitmedin mi (1)

İnanlı : Evet ,işittik.

Çobanlar : Bu dağın dibinde parça parça olarak yatanlar işte bunlardır.Gördüğünüz gibi bunlar ,kendilerini çok yükseltmesinler ve bu dağın kenarına çok yakın gelmesinler diye başkalarına birer ibret olmak üzere bugüne kadar gömülmemiştir.

Sonra onları başka bir yere ,adı İkaz olan dağa götürdüklerini ve epeyce uzağa bakmalarını onlara söylediklerini gördüm.Bakınca,oradaki mezarların arasında bazı adamların ileri geri gezindiklerini gördüler. Bunların kör olduklarını fark ettiler. Çünkü bazen mezarların üzerine tökezleyip düşüyor ve mezarların arasından bir türlü çıkamıyorlardı. İnanlı bunların ne olduğunu sordu :

Çobanlar : Bu dağların biraz aşağısında ,yolun sol tarafında bir çayıra giden bir geçit görmediniz mi ?

İnanlı : Evet .....
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Çobanlar :O geçittin doğru Dev Ümitsizliğin elinde bulunan Şüphe Kalesine bir patika gider. Bunlar (mezarların arasındakileri göstererek ),bir vakitler sizin gibi Yeruşalim yolcusuydular. Tam o geçide kadar gelmişlerdi.Ama burada doğru yol sarp olduğundan ,yoldan çıkarak çayıra saptılar. Orada Ümitsizlik Devi tarafından tutulmuş ,Şüphe Kalesine atılmışlardı. Orada bir süre zindanda kaldıktan sonra sonunda deve gözlerini kör etti ve onları getirip bu mezarların arasına bıraktı. Bu güne kadar öylece dolanmaktalar. Öyle ki,Hikmetli adamın" Anlayış yolundan sapan ,ölülerin cemaatinde kalır .(2)"dediği yerine gelsin.


O vakit İnanlı yla Ümitli birbirlerine bakarak gözleri yaşla doldu.Fakat çobanlara bir şey demediler.

Sonra rüyamda çobanların onları başkabir yere ,derin bir vadiye götürdüklerini ve orada tepenin yamacında bir kapı olduğunu gördüm. Kapıyı açtılar .Onlara içeri bakmalarını söylediler. İçeri baktılar ,içerisi çok karanlık ve dumanlıydı. Orada bir de ateş gürlemesi gibi bir ses duydular ve işkence edilen bazı kimselerin bağrışlarını işittiler.Hem de kükürt kokusu geliyordu.

İNanlı : Bunun anlamı ne ?

Çobanlar : Bu ikiyüzlülerin ,yani Esav(1) ile birlikte ilk oğulluk haklarını ve Yahuda (2) ile birlikte Efendilerini satanların ,İskender (39 ile birlikte İncile küfredenlerin ve Hananya ve karısı Safira (4) ile birlikte yalan söyleyip ikiyüzlülük edenlerin girdiği cehenneme giden karanlık bir yoldur.

Ümitli ,çobanlara : " Görüyorum ki ,bunların hepsi şimdi bizim gibi ,Yeruşalim yolcusu ünvanını taşıyan kimselerdi,öyle değil mi ? dedi.

Çobanlar : Evet ,hem uzun bir süre bu ünvanı taşıdılar.

Ümitli Böyle sefil bir şekilde cehenneme atılıncaya kadar bu yolculuğa ne kadar devam edebildiler ?

Çoban : Bazıları daha ileri gittiler ; bazıları da bu dağlara varamadılar.

Bunun üzerine yolcular birbirlerine ," Bize güç vermesi için Kudretli olana yalvarmalıyız " dediler.

Çobanlar : Evet ,hem de o güce sahip olduktan sonra onu kullanmanız gerekecek ....
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Artık yolcular yollarına devam etmeyi arzu ediyorlardı. Çobanlar da onların devam etmelerini istiyorlardı. Böylece dağların bitimine kadar birlikte yürüdüler.Burada çobanlar birbirlerine :

"Bizim dürbünlerimizle bakabilecek yetenekleri varsa ,gelin ,yolculara Göksel Şehrin kapılarını gösterelim "dediler.

Yolcular bu düşünceyi sevinçle kabul ettiler.Bunun üzerine çobanlar onları Berrak adında yüksek bir dağın tepesine götürdüler.Baksınlar diye onlara dürbünlerini verdiler.İnanlı ile Ümitli bakmağa çalıştılar.Fakat çobanların gösterdikleri son şeyleri hatırladıklarından elleri titriyor ve dünbünle sabit bir şekilde bakamıyorlardı. Bununla beraber kapı gibi bir yeri ve oranın yüceliğinin bir parçasını gördüklerini sandılar.Sonra oradan ayrılarak şu ilahiyi söyleyip yollarına koyuldular:

Öylece çobanlar tarafından sırlar açıklanmış oldu.
O sırlar ki ,diğer bütün insanlardan gizlenmişti.
Öyleyse gelin çobanlara eğer görmek isterseniz,
Derin şeyleri ,saklı şeyleri ,sır olan şeyleri ..

Ayrılmak üzere iken çobanlardan biri onlara yolu tarif etti. bir başkası ,Övücüden sakınmalarını söyledi. Üçüncüsü ,Büyülü Yerde uyumamağa dikkat etmelerini tenbih etti. Döndüncüsü de ," Allah yardımcınız olsun ! " dedi.

Böylece uyandım.....
Cevapla

“Kitaplar” sayfasına dön