Namaz = Salat demektir sekli yoktur!

[beyazgül12]

Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuşlardır: "Yer, benim için secdegah ve temizleyici kılınmıştır." [1]

Hz. İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuşlardır: "Yenilen bitkilerle, pamuk ve keten hariç, secde ancak yere ve yerden biten bitkiler üzerine yapılabilir." [2]

Yine, O Hazret şöyle buyurmuşlardır: "İnsanın yiyeceği, içeceği ve giysisi olabilen hiçbir şey üzerinde namaz kılmak ve onların üzerine secde etmek caiz değildir. Ama dokunmadan önce ürünsüz olan yer bitkileri hariç, dokunduktan sonra ise, zaruret hali hariç, onların üzerinde de namaz kılmak caiz değildir." [3]

Yine, Hişam bin Hakem diyor; İmam Cafer Sadık (a.s)'a: "Neyin üzerine secde etmenin doğru olduğu ve neyin üzerine secde etmenin doğru olmadığını sordum. İmam (a.s) şöyle buyurdular: "Secde ancak yere ya da yerden bitip de yenmeyen ve giyilmeyen bitkiler üzerine yapılabilir."Ben "size feda olayım bunun sebebi nedir?" dedim. Bunun üzerine İmam (a.s) şöyle buyurdular:
"Çünkü secde Yüce Allah'a baş eğmektir. Bu yüzden de yenilen ve giyilen şeylere olmamalıdır. Zira dünya çocukları yediklerinin ve giydiklerinin kulu, köleleridir. Oysa secde eden Allah'a kulluk etmektedir. Bu yüzden de alnını, dünyanın aldatmasına kanıp da dünyaya tapanların mabudu üzerine koymamaları gerekir. Buna ilaveten, secde Allah'a boyun eğmekdir; alnın yere konması, Allah'a karşı tevazu ve huzuyu daha iyi ifade etmektedir. " [4]

Hz. İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurmuşlardır: "Alnın başın tüylerinin çıktığı yerden kaşlara kadar olan bölümü secde yeridir. Bu miktardan, bir dirhem veya bir parmağın ucu kadar olsa bile, ne kadarı yere (toprak ve benzerine) konursa, yeterlidir." [5]

Ehlibeyt izcilerinden Muaviyet bin Ammar diyor; Hz. İmam Cafer Sadık (a.s)'ın sarı ipekten olan bir mendili vardı. Onun içerisinde İmam Hüseyin (a.s)'ın mezarından alınan bir miktar toprak bulunduruyordu. Namaz vakti olunca, o toprağı seccadesi üzerine koyar ve onun üzerine secde ederdi. Sonra da şöyle buyururdu: "Hüseyin'in türbeti üzerine secde etmek, yedi hicabı da ortadan kaldırır." [6]

[1] - El-Vesail, c. 3, s. 593.
[2] - Bihar'ül Envar, c. 85, s. 149, 154.
[3] - Bihar'ül Envar, c. 85, s. 149.
[4] - Bihar'ül Envar, c. 85, s. 145, El-Vesail, c. 3, s. 591.
[5] - Furu'ul Kafi, c. 3, s. 33, El-Vesail, c. 4, s. 963.
[6] - Bihar'ül Envar, c. 85, s. 153.

[beyazgül12]

İmam Ali (a.s) teşehhüdün anlamı hakkında şöyle buyurmuşlardır:"Teşehhüt okumanın anlamı; imanını ve İslam'a girişini yenilemen ve ölümden sonra yeniden dirileceğine ikrar etmendir.
(Teşehhüt esnasında), sol yanın üzerine oturup sağ ayağını sol ayağının üzerine çıkarmanın anlamı: "Allah'ım, hakkı ayakta tut, batılı ise yok et", anlamındadır." [1]


Hz. İmam Cafer Sadık (a.s) ise şöyle buyurmuşlardır: "Teşehhüt, Allah Teala'ya sena etmektir. Öyleyse, sözde ve iddiada ona kul olduğun gibi, batında da O'na kul ol, eylemde de O'na boyun eğ. Dilinin doğruluğunu, sırrının doğruluğunun sefasına kavuştur. Çünkü seni O yaratmış ve kalbinle, dilinle ve azalarınla O'na kulluk etmeni, O'nun Rabliğini kabullenmekle kendi kulluğunu gerçeğe dönüştürmeni emretmiştir…"
İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuşlardır: "İkinci rekâtta teşehhüt okumayı unutur da üçüncü rekâtta hatırlarsan, rükûa eğilmemiş isen, öylece otur ve teşehhüdü oku. Ama eğer rükûa vardıktan sonra hatırlarsan, namazına devam et; selam verdikten sonra iki sehiv secdesi yapar ve terkedilmiş olan teşehhüdünü de kaza edersin." [2]

[1] - El-Vesail, c. 4, s. 988, Mizan'ül Hikmet, c. 5, s. 395.
[2] - Bihar'ül Envar, c. 88, s. 151

Hz. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuşlardır: "Teşehhütte kifayet edecek en az miktar iki şahadettir." [1]

Allah Resulü (s.a.a) ise şöyle buyurmuşlardır: Kim namaz kılar da bana ve Ehlibeytim'e salâvat getirmezse, namazı onu cennet dışındaki bir yola götürür." [2]

[beyazgül12]

Yine O Hazret şöyle buyurmuşlardır: "Peygambere salâvat getirmek, namazın tamamlayıcı unsurudur. Kim, namazda kasten salâvat getirmeği terkederse, onun namazı geçersizdir." [4]

Hz. İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuşlardır: "İlk iki rekâtta okunan teşehhüt şöyledir: "Elhamdülillah. Eşhedu en la ilahe illallah vehdehu la şerike leh. Ve eşhedu enne Muhammed'en ebduhu ve resuluh. Allahumme salli êla Muhammed'in ve Âl'i Muhammed. Ve tekabbel şefaetehu ver'fe dereceteh" [5]
Keza, Ehlibeyt Ekolü'nce hadis metni olarak telakki edilen "Felah'us Sail" kitabında şöyle yazmıştır:
"Teşehhütte ise şöyle der: "Bismillah ve billah ve'l Esmau'l Hüsna külluha lillah. Eşhedu en la ilahe illallah vehdehu la şerike leh. Ve eşhedu enne Muhammed'en ebduhu ve resuluh. Allahumme salli êla Muhammed'in ve Âl'i Muhammed. Ve tekabbel şefaetehu fi ümmetihi ver'fe dereceteh"
Ve eğer sırf Allah Teala'nın birliğine ve Muhammed'in resullüğüne tanıklıkla, Muhammed ve Ehlibeyti'ne salâvat getirmekle yetinse de yeterlidir." [6]
[1] - Bihar'ül Envar, c. 85, s. 281.
[2] - Bihar'ül Envar, c. 85, s. 288.
[3] - Bihar'ül Envar, c. 85, s. 280.
[4] - El-Vesail, c. 4, s. 999.
[5] - El-Vesail, c. 4, s. 989.
[6] - Bihar'ül Envar, c. 85, s. 287.

Hz. İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuşlardır: "Namazın girişi, tekbir; bitişi ise selamdır." [1]

Hz. İmam Hasan Askeri (a.s) şöyle buyurmuşlardır: "Namaz kılan kimse, namazının selamını verince, Allah ve melekleri de ona selam verirler."[2]

İmam Ali (a.s) selamın anlamı hakkında şöyle buyurmuşlardır:"Esselamü Aleykum ve rahmetullahı ve berekâtuh" diyerek selam vermenin anlamı, Allah'tan rahmet dilemek ve bu (namaz), kıyamet gününün azabına karşı bir güvencedir, demektir." [3]

Hz. İmam Cafer Sadık (a.s) ise şöyle buyurmuşlardır: "Her namazın bitişinde selam vermenin anlamı, güvence sunmaktır. Yani, kim Allah'ın emrini ve Peygamberin sünnetini ihlâsla huşu üzere yerine getirirse, ona, dünya belalarına karşı güvence, ahiret azabına karşı ise berat verilir.
Ayrıca selam, Allah'ın isimlerinden biridir. Onu, yaratıklarına sunmuştur ki, onlar kendi aralarındaki muamelat, emanet ve hükümlerde onun anlamına riayet etsinler. Birbirleriyle olan birlikteliklerini doğru, geçimlerini dürüst yapsınlar.
Eğer sen de selamı, doğru yerine koyup hakkını vermek istiyorsan, Allah'tan sakın; dinin, kalbin ve aklın senin tarafından selamet üzere kalsınlar. Onları günah karanlığıyla kirletme.
Koruyucuların da senin tarafından selamette kalsınlar; kötü davranışlarınla onları usandırma, bıktırma, rahatsız etme.
Dostun ve düşmanın da senin açından selamet üzere olsun. Çünkü yakını elinden selamet üzere kalmayanın, uzağı pekâlâ selamette kalamaz. Kim selamı bu doğru yerlerine koymazsa, halk arasında selam verse bile, selam vermesinde yalancı sayılır. [4]
[1] - Bihar'ül Envar, c. 85, s. 310.
[2] - Bihar'ül Envar, c. 82, s. 221.
[3] - Mizan'ül Hikmet, c. 5, s. 395.
[4] - Bihar'ül Envar, c. 85, s. 307.

[BndD]

Namaz=Salât=Dua
Farça=Arapça=Türkçe

Namazdan maksat niyaz
Alevilerin namazı niyazdır

[Ali_Haydar]

Senin başka bir derdin yokmu, geceyarısı insanları rahatsız ediyorsun?

Bektaşi = yalancı = mason = sionist
Alevi = namaz = oruç = hac
BndD = inatçı = bilinçsiz = kendini kandıran

Bak gerçek aleviler, gerçek Ali`ciler bunlar. Kerbelaya Hüseyine (a.s.) koşuyorlar.

https://www.youtube.com/watch?v=ERx4aTdah4Q

[Ali_Haydar]

Şimdi ne yazıcağınıda biliyorum. Sahte Dedelerin beyin yıkamasının sistemi var. Namaz yok, bizim kıblemiz insan, eline beline diline hakim ol yeter, şii ve iran düşmanlığı, türk ırkçılığı vs.

Dünyayı yalanlarıylamı hakimiyet edeceklerini sanıyorlar? Gerçekden buna inanıyorlarmı? Onlar ancak kendi kendilerini kandırıyorlar. Bununla bir yere varmayacaklar. Sistemleri zaten yıkılmak üzere.

Bazı insanlar nasıl bukadar sahtekar ve vicdansız olurki, bu yalanları desteklerler? İnanıliacak gibi değil.

[BndD]

Sahte Dedelerin beyin yıkamasının sistemi var.

Allah'a şükür Kuranı kendi dilimde okuyup anlayıp amel ediyorum Mustafa Kemal Atatürk sağolsun

Hazreti Peygamberimiz Ahmet-i Muhtar Muhammed Mustafa buyurmuştur ki:
Müminlerin gönlü, Hakk'ın nazargahı'dır.
(baktığı, göründüğü, bulunduğun yerdir.)

Siz gidin araplara yedirin paracıkları
Kuran oku bakalım Hac ziyaretine nasıl gidilirmiş
Şeriat kavmi, gücü yeterse yol yürürler, gidip Beytullahı tavaf ederler.
Uçak ile gidip Hacc ziyareti olmaz
Veysel karani Annesini Hacca sırtında da taşımadımı

[beyazgül12]

Gerçekte inançsız ve inançsız olduğundan da kendisi rahatsız ve rahatsızlık vermeye de devam ediyor...Hakkı kabul etmek zordur..Bize düşen Hakkı ısrarla vurgulamak..Ancak kabul etmeyene değil tabiki !!! haberi olmayana ,araştırıp doğruyu arayana ...!şimdiye kadar bize sadece temsili resimleri ve isimleri ulaşan 12 İmamların Aleyhisselam sözlerini de insanlara duyurmak ...İsteyen okur ,istemeyen okumaz.

Efendim İmam Hüseyin Aleyhisselam ın şu buyruğunu " Ben sizi Allah ın kitabına ve Muhammedin (saav)Sünnetine çağırıyorum ..Eğer sözüme kulak verirseniz sizi doğru yola hidayet ederim ...Şüphesiz sünnet öldürülmüş ve bidatlar diriltilmiştir.."Biz Muhammedin (saav) gerçek sünnetini masumların dilinden anlatmaya ,yazmaya devam edeceğiz,bidatlarla da savaşacağız...isteyen sesimizi duyar ,istemeyen duymaz...ve bu böyle canımı sıkmaya devam ederse ,delilsiz ,kaynaksız konuşmaya ,film paylaşmaya ,video izlettirmeye ,düzenbaz dedeleri konuşturmaya devam ederse , deliller de devam eder...ve bu başlık gündemden düşmez, takip edenler kendisi karar versin ,kim nefsinden konuşuyor ,kim hak sözleri tastik ediyor....

[beyazgül12]

Hz. İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuşlardır:

"Sizlerden kim, namazdan sonra ayağa kalkmadan, Fatimet'üz Zehra'nın zikrini okursa, mutlaka günahları bağışlanır." [1]

Yine O Hazret, Ebu Harun ismindeki bir yaranına şöyle buyurmuşlardır:

"Ey Ebu Harun, biz çocuklarımıza namazı emrettiğimiz gibi, Fatimet-üz Zehra'nın zikrini okumayı da emrederiz. Öyleyse, sen de ona müdavemet et. Çünkü ona müdavemet eden hiçbir kimse, bedbaht olmaz." [2]


[1] - El-Vesail, c. 4, s. 1022.
[2] - El-Vesail, c. 4, s. 1022.

Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuşlardır:

"Dünyada en uzun kunut tutanlarınız, kıyamet gününde mahşer yerinde en uzunca rahat edenleriniz olacaktır." [1]

Hz. İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuşlardır:

"Allah Resulü (s.a.a) vitir namazında (kunutta) yetmiş defa istiğfar eder ve yedi defa da"Ha'za makamu'l aizi bike minennar" [2] derdi." [3]

Hz. İmam Cafer Sadık (a.s) ise şöyle buyurmuşlardır:

"Her namazın ikinci rekâtında rükûdan önce kunut tutmak zorunlu sünnettir." [4]

Hz. İmam Muhammed Bakır (a.s) ise şöyle buyurmuşlardır:

Biri, birinci rekâtın rükûundan önce, diğeri de, ikinci rekâtın rükûundan sonra olmak üzere imam, Cuma namazında iki kunut tutar." [5]

Zürare bin Â'yun diyor Hz. İmam Muhammed Bakır (a.s)'a: "Unutarak kunut tutmaksızın rükûa giden kişinin durumunu sorduk.

İmam (a.s) şöyle buyurdular:

"Rükûdan kalktıktan sonra kunut tutar; hatırlamazsa da bir sorun yoktur." [6]

Hz. İmam Cafer Sadık (a.s) ise şöyle buyurmuşlardır: "Farkında olmadan kunutu terkeden kimse, namazdan sonra oturduk yerde kunut tutar."[7]

İsmail bin Fazl diyor; Hz. İmam Cafer Sadık (a.s)'a kunutta okunması gereken özel bir duanın olup olmadığını sordum. İmam (a.s) şöyle buyurdular:

"Hayır, Allah Teala'nın diline cari ettiği her duayı okuyabilirsin. Bunun için özel bir dua söz konusu değildir." [8]

Yine, O Hazret, aynı soruyu soran başka birisine:

"Rabbine sena et, Peygambere salâvat getir ve günahların için Allah'tan mağfiret dile"yanıtını vermişlerdir." [9]

Yine, O Hazret başka birisine de: "Kunutta üç defa "Sübhanellah" demen bile yeterlidir" cevabını buyurmuşlardır." [10]

[1] - Bihar'ül Envar, c. 85, s. 199,El-Vesail, c. 4, s. 919.
[2] - Anlamı: Bu, cehennem ateşinden sana sığınanın makamıdır.
[3] - El-Vesail, c. 4, s. 610.
[4] - Bihar'ül Envar, c. 85, s. 197.
[5] - El-Vesail, c. 4, s. 603.
[6] - El-Vesail, c. 4, s. 616.
[7] - El-Vesail, c. 4, s. 615.
[8] - El-Vesail, c. 4, s. 608.
[9] - El-Vesail, c. 4, s. 608.
[10] - El-Vesail, c. 4, s. 605.
[11] - Bakara/201.
[12] - Bihar'ül Envar, c. 85, s. 206, El-Vesail, c. 4, s. 607.

[beyazgül12]

Hz. İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuşlardır:

"Günlük farz namazlar; öğle dört rekât, ikindi dört rekât, akşam üç rekât, yatsı dört rekât, sabah iki rekât olmak üzere toplam on yedi rekâttır…" [1]


Hz. İmam Rıza (a.s) ise şöyle buyurmuşlardır:

"Allah Teala, insanlara bir gece ve gündüzde on yedi rekât namaz kılmayı farz etmiştir. Kim, bunları yerine getirirse, Allah, ondan bunun dışında başka bir namazı sormaz." [2]


Yine, Hz. İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuşlardır:

"Allah Teala (günlük) ikişer rekât olarak toplam on rekât namaz farz kılmıştır. Allah Resulü ise, bunlara ikişer rekât daha eklemiştir ve bu eklediklerini de farza eşdeğer kılmıştır. Dolayısıyla sefer hali hariç, onları terketmek caiz değildir. Akşam namazına ise bir rekât eklemiştir ve onu hem sefer, hem de hazarda baki bırakmıştır. Allah Teala da bütün bunları onaylamıştır. Böylece günlük farz namazlar on yedi rekât olmuştur.
Sonra da Allah Resulü ayrıca otuz dört rekât nafile namazını da koymuştur… Allah Resulü, yolcu hariç, farz namazlara eklediği ikişer rekâtı terketmeyi hiç kimseye ruhsat vermemiştir. O halde Allah Resulünün terkine müsaade etmediği bir şeye, kimsenin müsaade etme hakkı yoktur. Böylece Allah Resulünün emri Allah'ın emrine, nehyi de Allah'ın nehyine eşdeğer sayılmaktadır. Kullara düşen ise, Allah'a teslim oldukları gibi, Allah Resulüne de teslim olmalarıdır." [3]


Hz. İmam Rıza (a.s)'dan gelen gündelik farz ve sünnet namazların açıklandığı uzun bir hadiste ise, günlük farz namazlar şöyle açıklanmıştır:

"Bilesin ki, Allah sana rahmetini indirsin; bir gündüz ve gece zarfında Allah Teala'nın farz kıldığı ve sünnet olan namazlar ellibir rekâttır. Bunlardan on yedisi farz, otuz dördü ise sünnettir. Öğle dört rekât, ikindi, dört rekât, akşam üç rekât, yatsı dört rekât ve sabah iki rekât. Bunlar hazarda olan farzlardır.
Yolculukta ise, farz on bir rekâttır. Öğle iki rekât, ikindi iki rekât, akşam üç rekât, yatsı iki rekât ve sabah iki rekât…" [4]