Atatürk ne kadar dindardı?

Cevapla
Muhammed
Mesajlar: 545
Kayıt: 29 Oca 2007, 11:41
Konum: Galu Bela...

Atatürk ne kadar dindardı?

Mesaj gönderen Muhammed »

Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920 Cuma günü açılmıştır. Bu açılışın 21 Nisan 1920’de tüm Türkiye’ye gönderilen bildirgesi, bildirgeyi kaleme alan Atatürk’ün samimi dindarlığını gösteriyormu acaba? Acaba bunlara inanmalımıyız? İnternette gezinen bu yazıları paylaşmak istedim. Selametle...

1. Allah’ın yardımıyla 23 Nisan Cuma günü, Cuma namazından sonra Ankara’da Büyük Millet Meclisi açılacaktır.

2. Vatanın bağımsızlığı, yüksek halifelik ve saltanat makamının kurtarılması gibi çok önemli vazifeleri olan Meclisin açılış gününü, Cumaya tesadüf ettirmekten maksat, o günün kutsallığından faydalanmak ve açılmadan önce sayın milletvekilleriyle Hacı Bayram Camii’nde Cuma namazı kılmak, Kuran ve namazın nurlarından faydalanmaktır. Namazdan sonra Peygamberimiz (sav)’in sakalı ve sancağı el üstünde olduğu halde Meclis binasına gidilecektir. Camiden buraya kadar olan merasim için Kolordu Komutanlığı’nca özel olarak askeri tertibat alınacaktır.

3. O günün kutsallığını güçlendirmek için bugünden başlayarak valiliklerde, vali beyefendinin düzenlemesiyle hatim indirilecek, muhayiri şerif okunacaktır. Hatmin son kısımları Cuma namazından sonra Meclis binası önünde tamamlanacaktır.

Ayrıca Atatürk'ün şu sözleride kayıtlarda;

4. “Türk milleti daha dindar olmalıdır... Dinime bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam, öyle inanıyorum.”

5. Atatürk, 7 Şubat 1923 tarihinde, Balıkesir’deki Paşa Camii’nde verdiği hutbede kendisini dinleyenlere İslam’ın yüceliğini şöyle açıklamıştır:

"Ey millet, Allah birdir, şanı büyüktür. Allah’ın selameti, sevgisi üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri Allah tarafından insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir. Bunun temel esası, hepimizce bilinmektedir ki, Yüce Kuran’daki anlamı açık olan ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir. En mükemmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, gerçeğe tamamen uyuyor ve uygun düşüyor." (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, cilt 2, S.93)
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Gerçek

Mesaj gönderen biralevi »

Genç arkadaşlar;
Siz Alevilik fikrinin geleceğisiniz ve bu nedenle edinebileceğiniz en üst düzeyde ahlakilik,tutarlılık ve bilgiye sahip olmalısınız.
Dürüst olmalısınız,doğmalara,peşin hüküm yada önyargılara karşı bilinçli olmalısınız.
Üstten verilen ajitasyonlara,akıl tutulmalarına karşı dirençli ve akıllı olmak zorundasınız.Verilere,olaylara,kanıtlara yada kaynaklara Ali bakışıyla bakabilmeyi öğrenmek zorundasınız.
Tarihteki insanların bir kısmının dünyevi kurtarıcı olduğunu ama mahşerde faydaları olmayacağını bir kısmının da belki dünyada nesnel bir kazanım vermeyeceği ama mahşerde kurtarıcı olacağı fikrine alışmak zorundasınız.Ve eğer hedefiniz sonsuz yaşamdaki mutluluk ise size bunu verecek önderlere önem ve öncelik vermek zorundasınız.Allah korusun yok eğer ebedi yaşama inanmıyorsanız zaten tüm bu sözlerin sizin için bir anlamı olmayacaktır.
Arkadaşımız buraya klasik bazı anlatıları aktarmış ve bunlarla hüküm vermemiz isteniyor.
Dürüst olacak isek bu anlatımların doğru ve gerçek olduğunu da söylemeliyiz.Evet gerçekte Balıkesir hutbesi doğrudur,meclisin açılışındaki dua töreni de doğrudur.
Peki bu iki doğruyla bir insanın tüm yaşamının analizi yapılabilir mi? Yani buradaki iki görüntü ile bir genelleme yada sonuç çıkarabilir miyiz?
Her insanın hayatında aykırı yada değişik kareler yok mudur?
Milli mücadele döneminin tüm önderleri ve katılanları bu tür dua meclislerinde bulunmuştur,meclis açılırken dua töreni yapılmıştır ve kimse o ortamda aykırı fikir geliştirmemiştir çünkü ortam ancak buna müsaittir.
Peki milli mücadele önderinin hayatında tek adam olduktan sonra neden bu tür kareler yoktur?
Verilen örnekler sadece O ANDIR.O anı ve o anki atmosferi yansıtır sadece bu kadar.Sözlerde sadece O AN SÖYLENMESİ GEREKEN SÖZLERDİR.Sadece bu kadar.Sonrası yoktur çünkü……..
Burada bir bilmece yok,bir gizem yada bilinmeyende yoktur.Milli mücadele önderi M.Kemalin hayatında din hiçbir zaman belirleyici bir unsur olmamıştır.Defalarca gaibten gelen seslere değil bilime inandığını söyleyen milli mücadele önderini bu gerçeklikle tanımalısınız.Bu şekilde sevin yada sayın ama bu gerçeklikten ayrılıp riyakarlık,popülizm,makyavelizm batağına da düşmeyin.
Yaşam pratiğinde en küçük dini unsurlara bile yer vermeyen bir dünyevi kurtarıcıyı kendi öz gerçekliğiyle tanımalısınız.
Aleviler dürüst olmalıdır,doğru analizi yapabilmeli,doğru bilgi kimden ve nereden gelirse gelsin almalıdır.
Bizi diğerlerinden ayıran en önemli unsur bunlardır.
Bu nedenle bu tür ve benzer türden akıl yıkamalarına karşı doğru analizlere sarılarak gerçeklikten ve doğrudan kopmamayı başarabilirsiniz.
Eğer bunu başarabilirseniz yani yaşama Ali bakışıyla bakabilmeyi öğrenebilirseniz,kimse sizi bir tek söz yada bir iki demogojik cümleyle kandıramaz,aldatamaz.
Milli mücadele önderini kendi gerçekliğiyle kabullenmeliyiz.
Bu bakış cumhuriyete zarar vermez tam tersi ikiyüzlülükten kurtarır.
Cevapla

“Serbest Kürsü” sayfasına dön