Ehli Sünnet Alimlerinin Şia İnancına Geçişi
Gönderilme zamanı: 07 Eyl 2010, 23:44
Bu Yazida bazi Ehli Sünnet Alimlerinin Hak Mezhebine (Kuran ve Ehli Beyte ) nasil gectiklerini ve nasil hidayete erdiklerini anlatmaktadir. Düsünmesini bilenler icin ibret verici bir yazi .
----------
1- Allame Şeyh Muhammed Mer’i: Suriye’nin Halep kentinde gaziy-il Guzat (şehrin yargıçlarının başı) makamını yürüten El- Ezher Üniversitesinden mezun. İlmi ve toplumsal bir konuma sahipti ki Allah Teâlâ onu Ehl-i Beyt (aleyhimu’s selam) mektebine hidayet etti.
“لماذا اخترت مذهب الشیعه” “Neden Şia Mezhebini Seçtim?” adında bir kitap yazarak yayınladı. Ondan sonra Halep ahalisinden binlerce kişi Şia mektebini seçti. Allame Muhammed Mer’i Ehl-i Beyt (aleyhimu’s selam) mektebini seçmesine sebep olan illet ve sebepleri şöyle açıklamakta: “İlk olarak ilmin Şia mezhebinde muczi ve yeterli olduğunu gördüm ve ayrıca mükellefin boynundaki teklifleri kati olarak kaldırdığını müşahade ettim. Bir çok ehli sünnet uleması da bunların doğruluk ve sıhhatine dair fetvalar yayınlamıştır… ikinci olarak: Güçlü deliller, yakin getirici burhanlar ve vazih ve anlaşılır kanıtlar benim için güneşin öğlen vakti parlaması gibi sabit oldu ki Ehl-i Beyt (aleyhimu’s selam) mektebi haktır. Bu mezhebi Şia, Ehl-i Beyt’ten (aleyhimu’s selam) almıştır, Ehl-i Beyt’te Allah Resulünden, o da Cebrail’den, o da Celil Allah’tan almıştır… Üçüncü olarak: Vahiy onların evlerine indi ve ev halkı evde ne olduğunu başkalarından daha iyi bilir. Bundan dolayı Ehl-i Beyt’ten (aleyhimu’s selam) elimize ulaşan delilleri; düşünceli, akıllı insan terk etmeyerek başkalarının nazarlarını takip etmemelidir. Dördüncü olarak: Bir çok Kur’an ayeti bizleri Onların velayet ve dini merceiyetine davet etmektedir. Beşinci olarak: Peygamber Efendimizden (sallallahu aleyhi ve alih) bir çok rivayet nakledilmiştir ki bizleri Ehl-i Beyt’e (aleyhimu’s selam) tabi olmaya davet etmektedir. Bunlardan bir çoğunu “الشیعه و حججهم فی التشیع” bu kitabımda getirdim.
2- Allame Şeyh Ahmet Emin Antaki: Seyyid Şerefuddin Amuli’nin kaleme aldığı “el- Müracaat” kitabını okuyarak oradaki konular üzerinde düşünüp, tefekkür ederek mezhebinden ayrılarak Şia mezhebini seçen Şeyh Muhammed Emin’in kardeşidir. O da “فی طریقی إلی التشیع” (Şia yolunda) kitabının mukaddimesinde şunları yazmakta: “Benim Şia olmamın sebebi tüm İslam mezheplerinin üstünde ittifak ettikleri Allah Resulünün (sallallahu aleyhi ve alih) şu buyruğudur: “Ehl-i Beytimin meseli Nuh’un gemisine benzer, her kim ona binerse kurtulur ve her kim ondan gaflet ederse boğulur.” Düşündüm ki eğer Ehl-i Beyt’e (aleyhimu’s selam) tabi olup dini hükümleri onlardan alırsam hiç şüphesiz kurtulurum. Yok eğer onları bırakır ve dini hükümlerimi onların dışındaki başkalarından alırsam yoldan çıkanlardan olurum… Başka bir yerde ise şöyle yazmakta: “Caferi mezhebini seçtikten sonra tüm benliğim ve iç dünyam sakinleşerek aram oldu. Öyle bir mezhep ki gerçekte Nübüvvet –aleyhimu’s selam- ailesinin mezhebidir. Allah’ın selamı ve bereketi kıyamet gününe kadar onların üzerine olsun. İtikadıma göre Allah Resulünün ailesinin velayetini kabul ettikten sonra Allah’ın azabından kurtuldum, çünkü kurtuluş onların velayetinden başka bir şey değildir.”
3- Doktor Muhammed Ticani Semavi: Tunus’ta dünyaya geldi. Çocukluğunun ardından çeşitli ilim adamlarından dersler almak için batı ülkelerine seferler yaptı. Mısır’da el- Ezher Uleması kendisine orada kalarak değerli ilimlerinden el- Ezher’deki öğrencilere dersler verme isteğinde bulundu, ancak kabul etmedi. Irak’a yaptığı bir yolculuk sırasında Şia ulemasıyla yaptığı sayısız bahislerin ardından Şia mezhebini seçti. Şu anda dünyada Şia mezhebinin tanıtıcılarından sayılmaktadır. Şia mektebini savunan bir çok kitap kaleme aldı. Bu kitaplarının birinde şöyle yazmakta: “Şia sabit kademdir, sabırlıdır ve hakka sarılmaktadır… Ben tüm alimlerden rica ediyorum Şia ulemalarıyla oturup kalksınlar, onlarla bahisler yapsınlar; kesin olarak diyorum ki onların yanından Şia mezhebini seçerek basiretli bir biçimde ayrılacaklardır… Evet ben geçmiş mezhebimin yerine yeni mezhep seçtim bundan dolayı Allah’a şükürler ediyorum. Eğer Onun inayet ve hidayeti olmasaydı asla hidayet olmazdım. Beni “Fırkay-i Naciye”ye (Kurtulan fırka) ki yıllarca peşi sıra olduğum bu fırkaya kavuşturduğu için Allah’a sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Her kim Ali ve Ehl-i Beyti’nin velayetine sarılırsa kopmaz, çok sağlam bir ipe sarıldığına hiç şüphem yoktur. Peygamberimizin bu konu hakkında rivayetleri oldukça çoktur. Bir çoğu müslümanların icmasına şamildir.
Akıl bile bu konuda tek başına hak talep edenler için en üstün delildir… Evet, yerini doldurdum ve Emire’l Mümin’in ve Seyyidi’l Vasiyyin İmam Ali b. Ebu Talip – aleyhi selam- ve Allah Resulüne – Sallallahu aleyhi ve alih’e- bağlanarak iktida ettim. Ayrıca cennet gençlerinin efendisi iki imamı, en üstün hanım olan Hz. Fatımatu’z Zehra’yı ve İmam Hüseyin’den olan dokuz imamı masum imamlar olarak seçtim…”
Doktor Ticani “İlim şehrinin kapısı” hadisini zikrettikten sonra şöyle yazmakta: “Eğer Siz Peygamber ilminin kapısının Ali olduğuna inanıyorsanız; Neden din ve dünya işlerinde Ali’ye (aleyhi selam) taklit etmiyorsunuz? Neden Peygamberin ilminin kapısı olan Hz. Ali’yi bilerek terk edip Ebu Hanife, Malik, Şafii, Ahmet b. Hambel, İbni Teymiyyeyi taklit ediyorsunuz? Öyle kimseler ki ne ilimde, ne amelde, ne fazilette ve ne de şerefte asla ona ulaşamayacak kimselerin. Sonra Ehl-i Sünnete hitap ederek şöyle yazmakta: “Ey benim ahali ve kabilem! Sizleri hakkı araştırmaya ve incelemeye ve taassubu terk etmeye davet ediyorum. Bizler Ümeyye oğulları ve Abbasilerin kurbanlarıyız. Bizler siyah tarihin kurbanlarıyız. İnat, taassup düşüncesinin kurbanlarıyız ki geçmiştekiler bizlere bunu miras olarak bırakmıştır. Doktor Muhammed Ticani Ehl-i Beyt mektebini savunan bir çok kitap kaleme almıştır onlardan bazıları şunlardır:
“ثم اهتدیت, لأکون مع الصادقین, فاسألوا أهل الذکر, الشیعه هم أهل السنة, اتقوا الله و یا قومنا أجیبوا داعی الله"
Nasıl hidayete erdim, doğrularla birlikte, zikir ehline sorun, Gerçek Ehli sünnet Şiadır… bunlardan bazıları Türkçe’yede kazandırılmıştır.
------
Abna
----------
1- Allame Şeyh Muhammed Mer’i: Suriye’nin Halep kentinde gaziy-il Guzat (şehrin yargıçlarının başı) makamını yürüten El- Ezher Üniversitesinden mezun. İlmi ve toplumsal bir konuma sahipti ki Allah Teâlâ onu Ehl-i Beyt (aleyhimu’s selam) mektebine hidayet etti.
“لماذا اخترت مذهب الشیعه” “Neden Şia Mezhebini Seçtim?” adında bir kitap yazarak yayınladı. Ondan sonra Halep ahalisinden binlerce kişi Şia mektebini seçti. Allame Muhammed Mer’i Ehl-i Beyt (aleyhimu’s selam) mektebini seçmesine sebep olan illet ve sebepleri şöyle açıklamakta: “İlk olarak ilmin Şia mezhebinde muczi ve yeterli olduğunu gördüm ve ayrıca mükellefin boynundaki teklifleri kati olarak kaldırdığını müşahade ettim. Bir çok ehli sünnet uleması da bunların doğruluk ve sıhhatine dair fetvalar yayınlamıştır… ikinci olarak: Güçlü deliller, yakin getirici burhanlar ve vazih ve anlaşılır kanıtlar benim için güneşin öğlen vakti parlaması gibi sabit oldu ki Ehl-i Beyt (aleyhimu’s selam) mektebi haktır. Bu mezhebi Şia, Ehl-i Beyt’ten (aleyhimu’s selam) almıştır, Ehl-i Beyt’te Allah Resulünden, o da Cebrail’den, o da Celil Allah’tan almıştır… Üçüncü olarak: Vahiy onların evlerine indi ve ev halkı evde ne olduğunu başkalarından daha iyi bilir. Bundan dolayı Ehl-i Beyt’ten (aleyhimu’s selam) elimize ulaşan delilleri; düşünceli, akıllı insan terk etmeyerek başkalarının nazarlarını takip etmemelidir. Dördüncü olarak: Bir çok Kur’an ayeti bizleri Onların velayet ve dini merceiyetine davet etmektedir. Beşinci olarak: Peygamber Efendimizden (sallallahu aleyhi ve alih) bir çok rivayet nakledilmiştir ki bizleri Ehl-i Beyt’e (aleyhimu’s selam) tabi olmaya davet etmektedir. Bunlardan bir çoğunu “الشیعه و حججهم فی التشیع” bu kitabımda getirdim.
2- Allame Şeyh Ahmet Emin Antaki: Seyyid Şerefuddin Amuli’nin kaleme aldığı “el- Müracaat” kitabını okuyarak oradaki konular üzerinde düşünüp, tefekkür ederek mezhebinden ayrılarak Şia mezhebini seçen Şeyh Muhammed Emin’in kardeşidir. O da “فی طریقی إلی التشیع” (Şia yolunda) kitabının mukaddimesinde şunları yazmakta: “Benim Şia olmamın sebebi tüm İslam mezheplerinin üstünde ittifak ettikleri Allah Resulünün (sallallahu aleyhi ve alih) şu buyruğudur: “Ehl-i Beytimin meseli Nuh’un gemisine benzer, her kim ona binerse kurtulur ve her kim ondan gaflet ederse boğulur.” Düşündüm ki eğer Ehl-i Beyt’e (aleyhimu’s selam) tabi olup dini hükümleri onlardan alırsam hiç şüphesiz kurtulurum. Yok eğer onları bırakır ve dini hükümlerimi onların dışındaki başkalarından alırsam yoldan çıkanlardan olurum… Başka bir yerde ise şöyle yazmakta: “Caferi mezhebini seçtikten sonra tüm benliğim ve iç dünyam sakinleşerek aram oldu. Öyle bir mezhep ki gerçekte Nübüvvet –aleyhimu’s selam- ailesinin mezhebidir. Allah’ın selamı ve bereketi kıyamet gününe kadar onların üzerine olsun. İtikadıma göre Allah Resulünün ailesinin velayetini kabul ettikten sonra Allah’ın azabından kurtuldum, çünkü kurtuluş onların velayetinden başka bir şey değildir.”
3- Doktor Muhammed Ticani Semavi: Tunus’ta dünyaya geldi. Çocukluğunun ardından çeşitli ilim adamlarından dersler almak için batı ülkelerine seferler yaptı. Mısır’da el- Ezher Uleması kendisine orada kalarak değerli ilimlerinden el- Ezher’deki öğrencilere dersler verme isteğinde bulundu, ancak kabul etmedi. Irak’a yaptığı bir yolculuk sırasında Şia ulemasıyla yaptığı sayısız bahislerin ardından Şia mezhebini seçti. Şu anda dünyada Şia mezhebinin tanıtıcılarından sayılmaktadır. Şia mektebini savunan bir çok kitap kaleme aldı. Bu kitaplarının birinde şöyle yazmakta: “Şia sabit kademdir, sabırlıdır ve hakka sarılmaktadır… Ben tüm alimlerden rica ediyorum Şia ulemalarıyla oturup kalksınlar, onlarla bahisler yapsınlar; kesin olarak diyorum ki onların yanından Şia mezhebini seçerek basiretli bir biçimde ayrılacaklardır… Evet ben geçmiş mezhebimin yerine yeni mezhep seçtim bundan dolayı Allah’a şükürler ediyorum. Eğer Onun inayet ve hidayeti olmasaydı asla hidayet olmazdım. Beni “Fırkay-i Naciye”ye (Kurtulan fırka) ki yıllarca peşi sıra olduğum bu fırkaya kavuşturduğu için Allah’a sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Her kim Ali ve Ehl-i Beyti’nin velayetine sarılırsa kopmaz, çok sağlam bir ipe sarıldığına hiç şüphem yoktur. Peygamberimizin bu konu hakkında rivayetleri oldukça çoktur. Bir çoğu müslümanların icmasına şamildir.
Akıl bile bu konuda tek başına hak talep edenler için en üstün delildir… Evet, yerini doldurdum ve Emire’l Mümin’in ve Seyyidi’l Vasiyyin İmam Ali b. Ebu Talip – aleyhi selam- ve Allah Resulüne – Sallallahu aleyhi ve alih’e- bağlanarak iktida ettim. Ayrıca cennet gençlerinin efendisi iki imamı, en üstün hanım olan Hz. Fatımatu’z Zehra’yı ve İmam Hüseyin’den olan dokuz imamı masum imamlar olarak seçtim…”
Doktor Ticani “İlim şehrinin kapısı” hadisini zikrettikten sonra şöyle yazmakta: “Eğer Siz Peygamber ilminin kapısının Ali olduğuna inanıyorsanız; Neden din ve dünya işlerinde Ali’ye (aleyhi selam) taklit etmiyorsunuz? Neden Peygamberin ilminin kapısı olan Hz. Ali’yi bilerek terk edip Ebu Hanife, Malik, Şafii, Ahmet b. Hambel, İbni Teymiyyeyi taklit ediyorsunuz? Öyle kimseler ki ne ilimde, ne amelde, ne fazilette ve ne de şerefte asla ona ulaşamayacak kimselerin. Sonra Ehl-i Sünnete hitap ederek şöyle yazmakta: “Ey benim ahali ve kabilem! Sizleri hakkı araştırmaya ve incelemeye ve taassubu terk etmeye davet ediyorum. Bizler Ümeyye oğulları ve Abbasilerin kurbanlarıyız. Bizler siyah tarihin kurbanlarıyız. İnat, taassup düşüncesinin kurbanlarıyız ki geçmiştekiler bizlere bunu miras olarak bırakmıştır. Doktor Muhammed Ticani Ehl-i Beyt mektebini savunan bir çok kitap kaleme almıştır onlardan bazıları şunlardır:
“ثم اهتدیت, لأکون مع الصادقین, فاسألوا أهل الذکر, الشیعه هم أهل السنة, اتقوا الله و یا قومنا أجیبوا داعی الله"
Nasıl hidayete erdim, doğrularla birlikte, zikir ehline sorun, Gerçek Ehli sünnet Şiadır… bunlardan bazıları Türkçe’yede kazandırılmıştır.
------
Abna