Şiilerin kökeni İddiası

Aleviliğin tanımı, tarifi temeliyle ilgili konuları burada paylaşabilirsiniz.
afitab
Mesajlar: 37
Kayıt: 29 Eki 2011, 15:40

Re: Şiilerin kökeni İddiası

Mesaj gönderen afitab »

Sabırla bekliyorum ve net cevabınız için teşekkür ederim Mekzun kardeşim. Cevabınızı ise bilahare göz önüne alıp irdeleyelim. Fi emanillah.
alone_man
Mesajlar: 1769
Kayıt: 13 Oca 2008, 21:28

Re: Şiilerin kökeni İddiası

Mesaj gönderen alone_man »

afitab yazdı:Sabırla bekliyorum ve net cevabınız için teşekkür ederim Mekzun kardeşim. Cevabınızı ise bilahare göz önüne alıp irdeleyelim.

Bektaşilerin çoğuna ne delil getirirseniz getirin namazı kabul etmez
Sünnilerin çoğunada ne delil getirirseniz getirin Ali nin imametini kabul etmez
zaten çok azı kurtulacaktır denmiyormu?
Hangi delil gelirse gelsin afitap arkadaş irdeleyip reddedecektir kendi bildiğini okuyacaktır)))))

ben bu kitabı çok okudum sonu hep öyle bitiyor))))
bu ata dini yokmu bu putu yıkmak çok zor çok
Hasan Akça
Mesajlar: 1745
Kayıt: 05 May 2008, 22:02

Re: Şiilerin kökeni İddiası

Mesaj gönderen Hasan Akça »

afitab yazdı:

Hz. Aişe validemiz konusunda size,

33- AHZAB 6. Peygamber, Mü’minlere kendi canlarından daha yakındır (Mü’minler O’nu kendi nefislerinden fazla sevmelidir). Eşleri, onların analarıdır.

Hatırlatmakla yetiniyorum.


Afitab can
Kuranı anlamanın yöntemi vardır bazen bir ayeti diğer ayetle anlamak yada tefsir etmek gerekir bazen bir hadise işaret edilir bazen bir olay bilinmezse ayet anlaşılamaz
Ramazan ayına ulaşan orucunu tutsun denilir ama bazılarının tutmayacağıda ayrıca belirtilir
hacca gidin denilir ama bu hükmün herkesi kapsamadığı açıktır
Ahzap 6 da peygamber eşlerinin sıfatı veriliyor burada eşlere tek başına övgü yok tümünün ayrı ayrı müminlerin annesi sayıldığı belirtiliyor buradan bunların masum olduğu değerli olduğu çıkmaz
sizde biliyorsunuzki tarihteki bazı peygamberlerin eşleri zalimlerden olmuşlardır (lutun hanımı) yani o sıfata sahip olmak ayrı şeydir o sıfatı bir ömür boyu korumak ayrı şeydir
Baştan müslüman olupta peygamberden sonra dönenler yola davaya ihaünet edenler olmamışmıdır?

Peki Ahzap suresinin devamıyla birlikte bu ayeti ele neden almıyorsun?
Ahzap 30 da sizden kim edepsizlik yaparsa kendisi için azap iki katına çıkar denmiyormu?

Ahzap 31 de kim Allaha ve resulüne itaat eder iyilik yaparsa onada ücretini iki kat olarak veririz denmiyormu?
Ahzap 32 de siz kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz derken onları mı kutsuyor yoksa evlendikleri kişinin makamınamı dikkat çekiliyor? Dikkat çekilen kadın değil özel bir kadın olmalarıda değil dikkat çekilen şey evlendikleri kişinin makamıdır ve bu surette onların sorumluluklarına dikkat çekilmektedir,
sıradan bir insan her konuda dikkatli olmayabilir ama bu sıradan birisi çok özel birisinin yakınlarında yer alırsa artık buna uygun olarak herşeyine dikkat etmelidir işte peygamber eşlerinin durumu böyledir

bu ayetlerde peygamber eşleri özellikle uyarılıyorlar hemde iki kat ceza ve mükafatla uyarılıyorlar,yani buradaki müminlerin analarıdır cümlesine bakıp bunları masum yada kutsal ilan edemezsin,öyle olsaydı bunca uyarı hatta iki kat azap hükmü olmazdı

Tahrim suresinide okurmusun Allah bir olay nedeniyle peygamberin hanımları hakkında ne diyor

Tahrim 4- Allaha tövbe ederseniz ne iyi çünkü kalpleriniz kaydı
peygambere karşı olmaya kalkışmayın bizzat Allah onun desdekçisidir diye hanımlarına işledikleri günahtan dolayı uyarı gelmiyormu?Tarafsız ve objektif bakın gerçeği görürsünüz yoksa helak olursunuz bu sizin seçiminize bağlıdır
Mekzun
Mesajlar: 259
Kayıt: 09 Ağu 2010, 15:35

Re: Şiilerin kökeni İddiası

Mesaj gönderen Mekzun »

afitab yazdı:Sabırla bekliyorum ve net cevabınız için teşekkür ederim Mekzun kardeşim. Cevabınızı ise bilahare göz önüne alıp irdeleyelim. Fi emanillah.
En büyük delil Kuran’ın kendisidir. Bakara suresinde Allah’ın Halili olan Hz. İbrahim’in kıssasında, üç büyük imtihan (can, mal, evlat)’dan sonra -ki bu bütün tefsirlerce kabul edilmiş ve ispatlanmıştır- Allah-u Teâla bu büyük makamı O’na lütfetmiştir. Allah-u Teâla Hz. İbrahim’e nübüvvet, risalet, ulu'l- azm’lık ve halillik makamından daha üstün olan bu makamı vermiştir. Eğer bu makam onlardan daha üstün olmasaydı bu makamın terfi unvanıyla verilmesinin manası olmazdı. Allah-u Teâla Bakara suresinin 124. ayetinde Resul-ü Ekrem (s.a.a)’e şöyle haber vermektedir.

“Hani Rabbi İbrahim’i bazı sözlerle sınadı. O da bunları yerine getirdi. (O zaman Allah Teala İbrahim’e) ‘Ben seni insanlara İmam kılacağım.’ İbrahim, ‘Soyumdan olanları da İmam kıl’ dediğinde (Allah) Zalimler benim ahdime erişemez dedi.”

Bu ayet-i şerifeden bir takım sonuçlar ortaya çıkmaktadır; onlardan birisi de İmamet makamının ispatıdır. Bu makam nübüvvet makamından daha üstündür. Çünkü Allah Teala İmamet makamını nübüvvet makamından sonra Hz. İbrahim’e verdi. Yukarıdaki delillerden alınan netice İmamet makamının nübüvvet makamından üstün oluşudur.

Nübüvet iki kısımdır.
1-“nübüvvet-i amme” (genel nübüvvet)
2-“nübüvvet-i hasse” (özel nübüvvet)
“Nübüvvet-i amme” (genel nübüvvet) ile “nübüvvet-i hasse” (özel nübüvvet) arasında çok büyük fark vardır. İmamet makamı nübüvvet-i amme’den üstündür. Ama nübüvvet-i hasse’den aşağıdır. Peygamberimizin yüce makamı da nübüvvet-i hasse makamıydı.

Şimdi siz diyeceksiniz ki, bütün peygamberler Allah tarafından gönderilmiş ve aynı makama sahip insanlar değiller miydi? Nitekim Kur’ân bu konuda şöyle buyuruyor: “O’nun peygamberleri arasında hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz.” (Bakara, 285)
Öyleyse siz neden nübüvveti “Âmme ve Hasse” diye iki kısma ayırdınız?

Bu sorunun yanıtı ise şöyle;
Bu ayet kendi yerinde doğrudur. Bütün peygamberlerin peygamberliklerindeki hedef; halkı terbiye etmeleri, onları mebde ve maada davet etmeleridir. Bu açıdan bütün peygamberler eşittirler. Ama fazilet, kemal, peygamberlik etme şekilleri, derece ve rütbeleri açısından birbirlerinden farklıdırlar.

Peygamberlerin Mertebelerindeki Farklılık
Acaba bin kişi için peygamberlik yapmak üzere seçilen bir peygamberle, bütün insanlığa peygamberlik yapmak üzere seçilen peygamber bir midir? Misal arz edecek olursak, acaba ilk okul birinci sınıfı okutan öğretmenle, altıncı sınıfı (orta biri) okutan öğretmen veya lisede ders veren bir öğretmenle üniversite profesörü bir midirler? Göreve getirdikleri bakanlık ve belli toplulukları yetiştirip terbiye etme açısından bakarsanız hepsi birdirler. Ama bildikleri ve ilmi kariyerleri açısından bakarsanız kesinlikle eşit değillerdir. Her birisi sahip olduğu ilim, fazilet ve görev yaptıkları yer itibariyle birbirlerinden farklı derecelere sahiptirler.
Peygamberler de davet etme makamı açısından eşittirler. Ama makam ve bilgi açısından farklıdırlar. Aynı surenin başka bir ayetinde Allah-u Teala şöyle buyuruyor:

“O peygamberlerden bazısını bazısına üstün kıldık. Onlardan Allah’ın kendileriyle konuştuğu ve derecelerini yükselttiği vardır.” (Bakara, 253)

Sizin büyük müfessirlerinizden olan Zemahşeri “Keşşaf” tefsirinde şöyle diyor: “ayetteki bazı peygamberden kasıt, bizim peygamberimizdir. Sahip olduğu fazilet hususiyetleri diğer peygamberlere oranla çok fazlaydı; bunların en önemlisi “Hatemiyet” makamıydı.

Hadis-i şerif olarakta size menzilet hadisini söyleyebilirim.
Bu hadis hem sizin hem de bizim kaynaklarımızda birkaç kelime farkıyla mütevatir olarak nakledilmiştir. Bu hadise göre Peygamber efendimiz (s.a.a.v) defalarca çeşitli toplantı ve yerlerde Hz. Ali (a.s)’ye şöyle buyurmuşlardır:
“Acaba bana nispetle Harun’un Musa’ya olan menziletinde (konumunda) olmaya -şu farkla ki benden sonra peygamberlik yoktur- razı değil misin?”

Bazen de ashaba şöyle buyurmuştur:
“Ali bana nispetle Harun’un Musa’ya olan menziletindedir.”

Sahabelerin bir çoğu, az bir farklılıkla Resul-i Ekrem’in şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir:
“Ya Ali! Sen bana nispetle Harun’un Musa’ya olan menzileti (konumu) gibisin; şu farkla ki benden sonra bir peygamber yoktur.”

İsterseniz bu hadisi nakleden sahabelerden bazılarını söyleyebilirim. Bu arada geriye dönük bazı eleştirilerinizi fırsatım olursa yanıtlamaya çalışacağım.
Saygılar...
"İlmin cevherini ehlinden men etmeyin, ilmin cevherinin ehline zulmetmiş olursunuz. İlmin cevherini ehlinden olmayanlara vermeyiniz, aksi takdirde ilmin cevherine zulmetmiş olursunuz."

İmam Hz. Cafer-i Sadık (a.s)
afitab
Mesajlar: 37
Kayıt: 29 Eki 2011, 15:40

Re: Şiilerin kökeni İddiası

Mesaj gönderen afitab »

alone_man yazdı:
afitab yazdı:Sünnilerin çoğunada ne delil getirirseniz getirin Ali nin imametini kabul etmez
Hz. Ali efendimizin imametini Ehli Sünnet olarak kabul ediyoruz. Kendileri 4. Raşid Halifemizdir. İmamımızdır.
afitab
Mesajlar: 37
Kayıt: 29 Eki 2011, 15:40

Re: Şiilerin kökeni İddiası

Mesaj gönderen afitab »

Söz çoğalıyor, tabii ki hepsini konuşmak istiyoruz. Lakin öncelikle bizim ileri sürdüğümüz hususların Ehli Şia tarafından ele alınması, çürütülmesi gereklidir. Söz çoğaldıkça müzakerenin istikametinden uzaklaşmak istemeyiz.

Bu nedenle şimdiye kadar hangi istikamette bir müzakere yürüttüğümüzü müsaadelerinizle özetlemek istiyorum:
ammar murat
Mesajlar: 4
Kayıt: 16 Kas 2011, 13:24

Re: Şiilerin kökeni İddiası

Mesaj gönderen ammar murat »

Şiilerin kökü sedri islama dayalıdır. hz.ali henüz küçük ken hz. muhammed(sav) vasıtasıyla islam getirdikten sonra tüm mücahidetler ve maşakkatlreden sonra,haccetül vida da , kadiri hum mevkinde, hz.ali'yi kendinden sonra tüm müslümanlar ve müminlere veli ilan ettikten sonra , ali ve o çağdakı müminlere katılan tüm müslümanlara şii demekteyiz.
tabi ki ,peygamber efendi ,ALLAHc.c'ten buyruk almış ve hz.ali'yi veli yapmiş,oysa ali'nin velayeti Allah'tan miş .
12 masum imamlar,hz.ali'nin sülalesi olarak , tüm mümin ve müminelerle birlikte akar çağımıza dek şii müslüman olarak,hz.mehdi'nin zühürü ve kiyamete dek yaşamaktadır.
afitab
Mesajlar: 37
Kayıt: 29 Eki 2011, 15:40

Re: Şiilerin kökeni İddiası

Mesaj gönderen afitab »

İşlerimin yoğunluğundan dolayı nete sık giremiyorum. Zannedersem, birkaç hafta ya da daha uzun bu konuya ara veriyorum. İnşallah, bu konuya kaldığımız yerden devam etmek de istiyorum. Yoğunluk bir geçsin hele...

Fi emanillah. Dua ediniz.
Cevapla

“Aleviliğin Tanımı, Tarifi” sayfasına dön