Cok ilginc bir yazi.Okumanizi tavsiye ediyorum

Cevapla
ali muhsin
Mesajlar: 3121
Kayıt: 24 Nis 2007, 18:41

Cok ilginc bir yazi.Okumanizi tavsiye ediyorum

Mesaj gönderen ali muhsin »

Arkadaslar Debrem ile bir haber arastirdigimda bir Siteye rastladim ..Yazi öyle cok ilginc ve düsündürücüydü.ki Sizlerele Paylasmak istedim ..yazinin uzun olmasina ragmen okumanizi tavsiye ediyorum... cok ilgin ve düsündürücü tespitler var ..ve insanin aklina böyle bir sey olabilirmi ? diye soru isareti cikiyor.. yaziyi aynen aktariyorum ...

17 AGUSTOS 1999 DEPREMI BILINMEYEN VE GIZLENEN GERÇEKLER


Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 76 yillik tarihinde Rütbe Devir-Teslim Törenleri Uluslar arasi olmamasina ragmen Israil’li Subaylar neden geldi.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 76 yillik tarihinde, Israil’li Subaylarin TSK devir teslim törenlerinin hiç birine katilmamislar iken, neden 17 Agustos 1999 tarihindeki Donanma Komutanligi’nin devir teslim törenine katildilar.Ruslar’in yardim için gelen gemisi neden bogazlardan içeri alinmadi.(Çünkü Ruslar ABD ve Israil’in TESLA Deprem Makinesini denedigini anlamisti ve kanitlar olabilecegi düsüncesi ile Gölcük’e acilen bir gemi göndermislerdi fakat patlama sonucunda cesetler ve makine parçalarinin açiga çikmasi sebebi ile bunlari birilerinin görmesini istemiyorlardi.)Gölcük’ten Istanbul Avcilar’a kadar genis bir alanda insanlarimiz tarafindan görülen “Ates Topu”nun ne oldugunun hala açiklanamamasi. (HAARP-TESLA Makinesi sayesinde iyonosfer tabakasindan yeryüzüne yansitilan isik)Depremde görülen bu
“Ates Topu”nun, bilim adamlarinin “Deprem Isimasi” oldugunu söylemelerine ragmen, neden diger depremlerde benzeri bir isima yasanmamistir.Furkan Dergisi Temmuz 1999 sayisinda, yer alan ifadeler aynen söyledir. “Mesela basina verilmeyen, ancak istihbarat kapsaminda edindigimiz bilgilere göre, Gölcük askeri tesislerinde oldukça garip olaylar meydana gelmektedir.

Kapilar kendi kendine açilmakta, mühimmat depolari içinde, siyahi ziyaretçiler görülmekte, arabalar durduk yerde çalismakta..” Yazinin Devami Için TiklayinizDepremden sonra bir çok teoriler ortaya atilmisti fakat içlerinde en ilginç olani Future Times’da yayinlanan arastirma dizisinde yer alan hikaye söyleydi : Kaliforniya San Andreas fay hattinda meydana gelebilecek büyük bir depremin Amerikan ekonomisine çok büyük zarar verecegini bilen ABD, yer kabugundaki degisimleri izleyerek, daha deprem olusmadan tektonik katmanlar arasinda artan basinci degisik noktalardan patlatip bosaltarak, büyük depremi küçük depremler halinde dönüstürmenin yolunu bulmustu. Yillar önce Sirp asilli Amerikali bilimadami mucit Nicola TESLA tarafindan gelistirilen bu “düsük frekansli elektromanyetik isinimla yüksek enerji nakli” teknigini, hem Ruslar hem de Amerikalilar uzun zamandir bir silah olarak kullanmanin yolunu ariyorlardi. Bu yöntemle çok uzaktan, hatta uzaydan genis alanlarda tahribat yapabileceklerdi.ARASTIRMA :(ABD’nin üçüncü uzay teleskobu Chandra’yi yörüngeye tasiyan Columbia uzay mekigi 23 Temmuz 1999 tarihinde Kennedy üssünden Türkiye saatiyle 07:31’de firlatildi.NASA tarihinde ilk kez kadin pilot Eileen Collins’in komutasinda uzay görevine baslayan Columbia firlatildiktan birkaç saat sonra Chandra X-ray teleskobunu yörüngeye birakti.

Bu teleskop kara delikleri, çarpisan galaksileri ve supernovalarin kalintilarini incelemek için kullanilacak. Kasim 1998'den beri ertelenen görev, sadece bu hafta iki kere ertelenmisti).ABD dünyanin ve kendi insanlarinin tepkisini almamak için bu projeyi barisçi “deprem indirgeme” sistemi diyerek, bir yandan tepkileri azaltip diger yandan fonlama devamliligini saglamayi amaçliyordu. Bu nedenlerle proje önce Avustralya’nin çiplak ve seyrek nüfuslu kirsal bölgelerinde denendi ve gelistirildi. Daha sonra degisik zamanlarda Kafkaslar’da, Okyanus tabaninda ve Güney Amerika’daki Ant daglarinda denendi ve büyük asama kaydetti.Bu arada Türkiye, Japonya ve benzeri deprem kusagindaki ülkelere sismik ag sebekeleri kurularak bu bölgelerin tektonik verileri saniyesi saniyesine devasa bilgisayarlarin kayitlarina gönderilmeye baslandi.

Üniversitelerle ortak projeler gelistirildi, yüzlerce bilimadamina Amerika’da deprem konusunda arastirma yapma bursu verildi. Ancak projenin gizliligi esasti. Bu nedenle tüm iliskiler paravan arastirma kurumlarinda yürütülüyordu. Ancak zaman zaman bilgi sizintisina olanak verilerek halkin bu konu hakkinda bilgi sahibi olmasi istendi. Kobe’de ve baska yerlerde meydana gelen depremlerin arkasindaki gariplikler çikar gruplarinca terör ve mafya örgütlerinin isi gibi gösterilmek istendi ve bunda da basarili olundu.Ve gün geldi bu sistem Türkiye’de denenmek istendi. Zaten bölge bu amaçla yillardir sismik espiyonaj altindaydi. Nitekim gelismeleri takip edenler, depremden hemen sonra, Milli Istihbarat Teskilati’nin girisimleriyle Türk Telekom’un Türkiye’nin sismik bilgilerini Pentagon’a ileten NATO Üssü’nün iletisimini nasil kestigini hatirlayacaklardir.ABD’nin asil hedefi, Kuzey Anadolu fay hattindaki deneyden elde edecegi tecrübe ve bulgulari,Kaliforniya San Andreas fay hattina uygulamakti.

Bu is yine çok yüksek askeri gizlilik tasidigindan yürütme isi Israil’li uzmanlara verilmisti. Gerekli makine ve donanim gizlice denizaltilarla Gölcük Üssüne getirilerek oradaki, yeralti-denizalti korunaklarina kuruldu. Türk makamlari durumdan detay bazda haberdar degillerdi. Bunu Israillilerle yürütülen askeri tatbikatin bir parçasi olarak düsünüyorlardi. (Zaten Israillilerle yapilan askeri tatbikat bu operasyon dogrultusunda önceden planlanmistir. Çünkü dünyanin ve Türk Milletinin dikkatlerini çekmemek için tatbikat adi altinda HAARP-TESLA Deprem Makinesini getirip rahatça kurdular.) Böyle bir makinenin denenecegini zamanin Cumhurbaskani, Basbakani, Genel Kurmay Baskani biliyordu, fakat ABD (Siyonistler tarafindan yönetiliyor) ve Israil’liler (Siyonistler) bizimkileri makinenin denenmesi için su sekilde ikna ettiler : olasi Istanbul merkezli bir depremde 100.000 kisinin ölümü, yüz milyar dolari asan maddi kayip ve Türkiye’nin en az 25-30 yil geri gitmesi demektir, diyerek bizimkileri ikna ediyorlar.Israilliler Amerikali’larla gece sartlarinda elektro-sismik haberlesme tatbikati yapacaklardi.

Deney basarili olacagindan sonunda kimse normal disi bir seyin oldugunu farketmeyecekti. Bu amaçla Gece Sahini Tatbikati’nin (Operation Night Hawk) saat 03:00’te baslamasi planlandi. Gece saat tam 03:00’te dügmeye basilacak ve Gece Sahini devreye girecekti. O an uzay filmini andirir devasa cihazlar çalismaya baslayacak ve 1-2 dakika içinde de olusturduklari muazzam enerjiyle Marmara’nin altindaki tektonik tabakayi zayif yerlerinden kirip, aylardir olusan basinci disari atacaklardi. Böylece büyük bir deprem önlenmis olacakti. Ama o gece sabaha karsi birseyler yanlis gitti. Ve beklenen gerçeklesmedi. Hersey bir anda olup bitmisti. Cenab-i Hakk’in Dogasi kendini yönetmeye kalkanlardan bir kez daha intikam almisti. 45 saniye süren deprem, beklenenin 10,000 kat üstünde bir güçle gelmisti. Her yeri bir anda yerle bir etmisti. Zayiflayan ve titreyen elektrikler az sonra geri geldiginde, gece saat 03:05’i gösteriyordu. Daha birkaç dakika öncesine kadar korunagin içinde SAMPANYA patlatmayi bekleyenler, simdi korkudan buz gibi donmus, hareketsiz ayakta duruyorlardi. Kimsenin agzini biçak açmiyordu. On binlerce insan, çoluk çocuk, o an enkaz altinda can çekisiyor veya cansiz yatiyordu. Bu düsünce ile hepsi ürperdi.

Bu asrin en büyük felaketiydi; hem de insan eliyle yapilan bir felaket…Sessizligi Israilli komutanin buz gibi emri bozdu: “Lets pack! We’re moving out! Call operation-Q! Right now! Immediately! Stop whinning! Move, move, move!” (Toplanin! Kaçiyoruz! Q planina geçiyoruz. Simdi..Hemen! Hadi, hadi!!!)Iste o andan sonra çantalardan çikan “Q plani” çalismaya basladi. Ilk önce bölgedeki tüm haberlesme ve elektrik enerjisi felç edildi. 4 dakika içinde Israil Baskani Barak ve ABD Baskani Clinton ile irtibat kuruldu. O anda Israil’de Ben Gurion’un Lod askeri havaalanindan 4 adet savas uçagi esliginde 2 nakliye uçagi havalaniyordu. 2 dakika sonra da Israil Deniz Kuvvetleri ve NATO Güney Deniz Saha Komutanligi’na bagli tüm birlikler DEFCON-4 acil durumuna geçirildi. Amerikan 6’nci filosuna bagli gemiler de rotalarini Istanbul’a çevirmek için Pentagon’dan emir aldilar.Bu arada ilginç bir sey daha olmustu.

Depremle ilgili haberler birbiri ardina gelirken, bir haber önce görünüp sonra kayboldu. 20 Agustos Cuma aksami televizyonlar bir Israil uçaginin Ataköy açiklarinda denize düstügünü duyurdu. (bu bize Cenab-i Hakk’in bir lütfu ki, bu olaylari kimin yaptigini anlamamiz için isaretler gönderiyor) Ancak bir süre sonra haber kesildi ve uçagin akibeti ile ilgili bir daha haber alinamadi.Olaydan bir gün sonra Deniz Kuvvetleri’nden bir dostum beni aradi ve bu olayda birtakim soru isaretleri bulundugunu, bu konunun perde arkasini arastirmami rica etti. Kisa süre sonra ulastigim bilgiler, gerçekten ilginçti. Uçak, düstükten kisa süre sonra teknesiyle o sirada Ataköy açiklarinda olan balikçi Abdullah KAPLAN tarafindan kurtarilmisti. Abdullah Kaplan olayi su sekilde anlatmisti : “Uçagin düstügünü görünce derhal yardima gittik.

Uçagin kanatlari yara almisti. Hemen uçagi bagladik ve Zeytinburnu limanina çektik. Tesekkür beklerken küfür yedik. Ne oldugunu bile anlamadik.”Bu konu o gece o bölgede görev yapan Sahil Güvenlik 4. Botunun sorumluluk alanindaydi. Arastirmalar Sahil Güvenlik’in bu konuyla ilgilenmedigini ortaya çikardi. Olay yerine gelen televizyon ekipleri ise sasirtici bir sekilde çekim yapmaktan vazgeçmislerdi. [patronlarindan (Israil-Siyonistler) aldigi emir geregi] Daha sonra uçagi Zeytinburnu’na yanastiran balikçi Abdullah Kaplan, olayi Kumkapi’daki Gümrük Muhafaza’ya iletti.Kisa süre sonra tutanak tutuldu. Ancak Gümrük Muhafaza da tutanak tuttuguna pisman oldu.Uçagin sahibi Israil asilli biriydi. O gece ne oldugu ise bir türlü anlasilamadi.Deprem için 1900’lerin basindan beri Nicola TESLA adindaki Sirp asilli bir bilimadaminin bulusu olan “elektromanyetik endüksiyon teknigi” (TESLA Makinesi) kullanildi. Makinenin ABD Kaliforniya San Andreas fay hattinda olacak muhtemel bir deprem öncesi kullanilmasi düsünüldü. (ABD’lilerin asgari zarar ve ölümlerinin azaltilmasi için bazi denekler gerekiyordu, onlarin gözünde bir hayvandan bile daha degersiz olan bizim gibi insanlar üzerinde denenmesi normaldi.)

Neden Türkiye diye soracak olanlar için ise; - Türkiye de ne yaparsan yap kimsenin umurunda olmaz, birkaç tane yetkiliyi ikna ettikten sonra her türlü deneyi yapabilirsiniz, bilinçli insan sayisi azdir, genelde okumamis cahildir, arastirmazlar kadercidirler, Kaliforniya San Andreas fay hattinin dünyada tek esi benzeri özelliklere sahip olan ikiz kardesi Kuzey Anadolu fay hattidir, karakterleri aynidir.Ancak ABD-Israil’in bölge ile ilgili bu hareketliligi ne kadar gizli olursa olsun bazi kaynaklara sizmasini engelleyemedi. Kanadali bir bilimadami her nasilsa bu gizli verilere ulasarak, bölgede bir deprem olacagini ve bunun için bölgenin takip altina alindigini anladi. Ve bunu kendi amaçlari dogrultusunda yaklasik 48 gün ve 240 km hata ile yayinladi. Ancak ne bu bilimadamina, ne de yayinina daha sonra nedense kimse dikkat etmedi.Gölcük Donanma Komutanligi’nda görevli asker, astsubay ve subaylar, Donanma karargahinda garip birseyler oldugunu farketmislerdi. Bu konuyla ilgili bilgiler de nasil olduysa yukarida ismini zikrettigimiz dergide yer almisti. Peki Israil askerlerinin bu projedeki yeri neydi? Israilli askerler ve üst düzey subaylar o gece Gölcük’te ne ariyorlardi? Bu devir teslim töreni her yil yapilan rutin bir ulusal törendi. Uluslar arasi bir kimligi yoktu.

Ama Israilli subaylar ve üst düzey yetkilileri oradaydi! Peki ne ariyorlardi Gölcük’te?Bunun nedenini simdi daha iyi kavrayabiliyoruz. Çünkü bu proje Israile ihale edilmisti. Bizimkilerin ise bir seyden haberi yoktu (Cumhurbaskani, Basbakan, Genel Kurmay Baskani hariç). Bize güvenen de yoktu zaten. Ancak o gece nedense hiç kimse Israillilere, bugüne kadar hiç katilmadiklari bu devir teslim törenine neden katildiklarini sormadi. Ya saskinliktan ya da telastan, enkaz altinda kaç Israil askerinin öldügü, kaçinin yaralandigini da soran olmadi. O felakette kaç Israil askerinin öldügünü ne Genelkurmay yayinladi ne de Israil böyle bir bilgiyi açiklamak nezaketinde bulundu. Herkese verdikleri imaj ise oraya bize yardim için geldikleri seklindeydi.

Hemen bir hastane kurdular. Yaralarimizi sarmaya yardimci olmak için daha sonra o bölgede bir yerlesim merkezi kuracaklarini açikladilar. (Israilliler bizim kara kasimiza kara gözümüze mi hayranlar, bizi çok mu seviyorlar, bizi çok sevdikleri için mi Türkiye’nin dogusunu kendi topraklari olarak gösteriyorlar. Arz-i Mev-ud, Vaad edilmis topraklar Büyük Israil Devleti). Esas amaçlari enkaz altindaki askerlerini ve önemli askeri malzemeleri çikararak götürmekti. Gerisi paravan operasyondu. Bizde “Bak su Israil’e, helal olsun, hemen yardimimiza kostu” diyerek sevindik.Bu operasyon neden gündüz degil de gece olmustu? Çünkü olacaklari kimsenin görmemesi ve gözlemci riski ise en az düzeyde oldugu için gece oldu. Gece saat 03:00’te operasyonun baslamasi için yesil isik yakildi. TESLA Cehennem makinesi yer altindaki siginakta ve deniz altinda çalismaya baslamisti. En geç 1-2 dakika içerisinde gücü en üst düzeye ulasmis olacakti. Aynen de öyle oldu. Makine gürültüyle enerji toplamaya baslamisti. Bu sirada, Avustralya’da ve Okyanusta bu tür suni depremler öncesinde görülen elektrik bosalmasi, hava yarilmasindan olusan isiklar ve patlamalar olustu atmosferde. Ve arkasindan da makinenin bosalmasi ile birlikte yer yarildi ve olusturulan enerji dogaya aktarildi.Ancak hesapta doganin (Cenab-i Allah’in) oyunu yoktu. Olusan deprem hem beklenenden çok uzun süreli, hem de çok daha güçlü çikti. Siddeti 7.4’e ulastiginda Amerika’da aletler 7.8’i gösteriyordu. Ve büyük bir patlamayla her sey kontrolden çikti. TESLA deprem makinesi, depremin enerji gerilimine dayanamayip parçalandi ve ortaya çikan güç yeraltinda muazzam bir patlamaya neden oldu.

Ve bu yer alti labaratuvarinin tam üstündeki, herseyden habersiz uyuyan yüzlerce askeri barindiran ve 8 siddetindeki depreme dahi dayanikli olmasi gereken askeri tesisler un-ufak olarak dagildi. (demek ki deprem 8’den daha siddetli oldu) (ABD’li ve Israilli Siyonistler bir insan olarak Cenab-i Allah’in doga olaylarina karisamayacaklarini anlayamamislardi,)Bir tedbir olarak tüm bölge ve hatta bütün Istanbul 4 saat süreyle bir haberlesme ablukasi altina alindi. Elektrikler kesildi ve telefonlar iptal edildi. Kimsenin birbiri ile haberlesmesi istenmiyordu. Cumhurbaskani dahi sabahleyin “benim de telefonlarim kesikti” (Türkiye’de bütün her yerin telefonlari dahi kesilse önemli kurumlarin kesilmez çünkü uydu telefonlari vardir. Ama uydu iletisimini dahi kestiler) seklinde garip bir açiklama yapacak ve biz de buna bir anlam veremeyecektik. Demirel tam bir saskinlik içindeydi. (Cumhurbaskani’nin saskinligi normaldir çünkü o na böyle bir seyin olacagi ihtimali söylenmemisti. Bu olay duyulur ise Türk halkina nasil izah edecegini bilmedigi için saskinlik içinde idi.) (Hos bu olay ortaya çiksa bile bu olayi terör örgütü veya mafyanin yaptigi açiklamasi yapilacakti.)Ne yapacaklarini bilmedikleri için ne Cumhurbaskani, ne de Basbakan saatlerce bir sey diyemedi, demeç veremediler. “Üzgünüz” dahi diyemediler.

Ancak sabah saat 09:00 sularinda televizyon ekranlarinin karsisina geçip halka üstün körü bir açiklama yapabildiler. Durum vahimdi. Hatta belki de Clinton dahi o anda konuya ilk kez vakif olan yardimcilarindan ve olaganüstü Milli Güvenlik konseyinden görüs aliyor ve Türkiye’ye nasil yardim edilecegini hesapliyordu. Hemen gerekli sihhi yardim ekipleri organize ediliyor ve bölgedeki tüm Amerikan askeri birlik ve filolarina Türkiye’ye dogru hareket emri veriliyordu. Amerika diyetini Türkiye’ye tam destek vererek ödemeye çalisiyordu adeta.Bu arada devreye Avrupa ülkelerinin liderleri de giriyor ve belki de onlardan da Türkiye için sözler aliniyordu. Yunanistan bile harekete geçirilerek Türkiye’ye karsi olan hasmane tutumuna son vermesi saglaniyordu. Tüm Bati baskentleri hareket halindeydi, panik yoktu. Hersey kontrol ve koordinasyon altindaydi; bir tek Türkiye disinda. Bizde ise sanki bu emrivaki felakete karsi nasil tavir almalari gerektigine bir türlü karar verilemiyor; kararsizlik içinde bocalayarak büyük bir gizlilik içerisinde ne oldugunu anlamaya çalisiyorlardi.Sabah saat 03:05 ile 06:30 arasinda Bati’da bu hareketlilik yasanirken bölgede de çok hizli ve çok gizli bir askeri hareketlilik hakimdi.

Ancak herkes kendi derdine düsmüs oldugundan bu olaganüstü gizli operasyondan kimsenin haberi olmuyordu. Böylece bu isi planlayanlar, gecenin karanligindan da yararlanip denizaltindan parçalari yüzeye vuran TESLA makinesinin kalintilarini toplayip, yer alti ve yerüstündeki tüm delilleri de yok ediyorlar ve hatta belki de insanlari canli canli gömerek tüm izleri yok etmeye çalisiyorlardi. Ve bölgeye son hizla Rus arastirma gemisi dahi sabah saat 06:30’da bölgeye vardiginda, havanin aydinlanmasiyla birlikte etrafta delil olabilecek tek bir cisim bile kalmamisti. Deniz altinda olusan radyasyon anlasilmasin, dibe çöken kalintilar arastirilmasin ve patlama sonucu meydana gelen denizalti krateri ve çukur ortaya çikarilmasin diye bu bölge derhal askeri karantinaya alinarak dalisa yasak bölge ilan ediliyordu.Ancak bütün bu temizlikler yapildiktan sonra Ecevit ve daha sonra da Demirel’in bölgeye gitmelerine izin veriliyordu. Onlarin dahi ne bölgeye uçuslarina, ne de telefon irtibati kurmalarina izin vardi.

Sanki koskoca Istanbul ve Kocaeli bölgesi uzaydan gelen yaratiklar tarafindan abluka altina alinmisçasina tam bir haberlesme karanligina sokulmustu. Tek bir telefon dahi çalismiyor, elektrikler verilmiyordu.Ancak Ecevit ve Demirel, belki de olan biteni içlerine sindiremediklerinden (olmayan vicdanlarinin azabi çektikleri için, yillardir bu milletin sirtindan geçindikleri için) olsa gerek, evleri kendilerine mezar olan binlerce insanimizin da acisiyla bir türlü rahat hareket edip halkla bütünlesemiyorlardi.(Eger olay ortaya çikmis olsa idi bu olay PKK terör örgütünün üzerine atilmak sureti ile geçistirilecekti. Bu dogrultuda CNN haber spikeri Patronlari olan ABD-Israilli Siyonistlerden aldigi emir dogrultusunda Ecevit’e su soruyu yöneltiyordu.) CNN haber spikerinin “depremin ardinda PKK mi var?” sorusuna, Ecevit ona “siz ne saçmaliyorsunuz, deprem ile PKK’nin ne alakasi var? Bu deprem Cenab-i Allah tarafindan gönderilen bir doga olayidir!!” demesi gerekir iken, diyemiyordu.

Sadece spikerle göz göze gelmemeye dikkat ederek “sanmiyorum” gibi o günlerde bizi epeyce sasirtan bir ifade kullaniyordu.Peki, Amerika ne yapti sonra? Hemen tüm imkanlarini Türkiye için seferber etmedi mi? Clinton Amerikan halkindan Türkiye’ye yardim etmelerini istemedi mi? Kasim’da Türkiye’ye gelecegini ilan edip, Ecevit’in de bu arada Amerika’ya kendini ziyarete gelecegini haber vermedi mi? Ecevit belki de Amerika’ya bu felaketin ve binlerce sehidin diyetini konusmaya gidecekti. Nitekim gitti de. Ardindan Clinton Türkiye’ye gelerek deprem bölgesini ziyaret etti, insanlarla konustu, bizleri çok sevdigi imaji verdi, bebekleri kucagina alip sevdi, onlara hediyeler ve yardimlar verdirdi. (bizlerde; ABD-Israilli Siyonistler bizi ne kadar çok seviyorlar mis dedik) ABD’nin bu asiri ilgisi sadece bir müttefik olmasiyla açiklanamazdi.Bu arada, acaba hükümet içinden sizan bilgiler, bazi bakanlarin özellikle MHP kanadinin yabancilara karsi saldirgan tavir takinmalarina neden olmus olamaz mi? Ilk anda çok yadirgadigimiz Saglik Bakani Osman DURMUS’un “yabancilara tek hasta bile vermem ve onlardan kan da almam” demesini simdi yadirgayabiliyor musunuz?

ABD’nin saygin gazetelerinden New York Post’un haberine bir de bu gözle bakin:“Türk hükümeti, ABD’nin Deniz Hastanelerini kullanmiyor…Türkiye’deki siddetli depremde 27.200’den fazla kisi yaralandi. Ancak yetkililer tarafindan dün yapilan açiklamada, depremin meydana geldigi tarihten itibaren geçen iki haftalik süre içinde ABD tarafindan gönderilen Deniz Kuvvetleri’ne ait üç adet yüzer hastanede henüz tek bir hastanin bile tedavi edilmedigi bildirildi.Türkiye’ye gönderilmis olan uluslar arasi yardimin çogunun kullanilmamasi Ankara’daki hükümetin elestirilmesine neden oldu.Türkiye’de yayinlanan Radikal gazetesi dünkü sayisinda, 750 ton yardim malzemesiyle yüklü bir Israil gemisinin üç gün süreyle gümrükte tutuldugunu yazdi.ABD gemilerinin Izmit’e varisindan önce Türkiye Saglik Bakani Osman DURMUS’un, bu gemilere ihtiyaç olmadigina iliskin sözlerine genis bir sekilde yer verildi.Ancak ABD Büyükelçiligi, aralarinda 600’den fazla yatak tasiyan Kearsarge adli geminin de bulundugu üç adet yüzer hastaneyle ilgili olarak bir uyusmazlik yasanmadigini bildirdi.”Ne ölenler geri gelir, ne de anilarimiz.Ancak Izmit’te, Gölcük’te Yalova’da Halidere’de Avcilar’da,Bolu’da Düzce’de ve daha nice yerlesim merkezinde enkaz altinda hayatlarini yitiren binlerce Mehmet, Hatice, Ayse ve Ali’ye karsi bir vicdan borcumuzda mi olmayacak? Onlar geride gözleri yasli onbinlerce sevenlerini, sicakliklarindan mahrum birakirken, sirf Kaliforniya’da Jony’ler, Susan’lar ve Alice’ler yasasin diye yasamdan çalindiklarini dünya bilmesin mi? Emekli Bir Subay.


HAARP Nedir ? iste örnek bir Video

http://www.youtube.com/watch?v=oSABjN7gZyg[/youtube]

yazinin devami gelecek...
Aleviler, Al-i Muhammedin Yetim ( UNUTULAN ) Evlatlarıdır
Allahume Salli Ala Muhammed ve Al-i Muhammed
------
Insana Secde etmek ,insanlik onurunu ayaklar altina almak demektir !
Insana Secde etmek ise insanlik icin bir Zillettir !
Cevapla

“Serbest Kürsü” sayfasına dön