İslam Alimleri & batınilik

Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

İslam Alimleri & batınilik

Mesaj gönderen Dede-baba »

Degerli canlar,

Bugün Alevi/batıni Nazariyenin yani Alevi teolojisinin izdüşümleri üzerinde duracağız Söylenebilirki Alevi teorisi Farabi ve İbni Sina'nin Batıni görüşlerinde birebir karşımıza çıkmaktadır..

Bu nedenle Sünni islam ekolleri ibn-i Sina ve Farabi' ve İbn-i Rüşt'ü kafir kabul ederler.. Şimdi neden Bu ilim adamlarının tekfir edildiğini ve Alevilik düşüncesinin temellerini göreceğiz..


FARABİ


1-Gerçek ismi, Ebu Nasr b. Muhammed b. Turhan b. Uzluğ el-Farabi'dir..

2- Farabi İnsanlığın ilk öğretmeni olarak Aristo’yu kabul eder. (Muallim’ul Evvel) Farabi'ye göre en mükemmel insan Aristo’dur ve filozoflar peygamberlerden üstündür... Fakat her peygamber aynı zamanda bir Filozof olduğundan mutlak anlamda peygamber'lerin üstünlüğünüde kabul eder..

3-Bu görüşündeki delili de peygamberin, isteği ve arzusu olmadığı bir durumda sadece seçilmiş olmasından dolayı vahiy aldığı, halbuki filozofun/ Eren /Evliya veli Kul'un ise çalışıp, gayret sarf ederek İlâhi bilgiyi (hakikati) elde ettiği, bu nedenle çalışanın çalışmayandan her zaman üstünlüğünü savunur.

Farabi, peygamberleri Vahiy alan kimseler değil de, hayal kuran kimseler olarak tanımlamaktadır, şöyle ki:

“Farabi’nin üzerinde durduğu ikinci önemli konu nübüvvettir. Ona göre nübüvvet tabiatüstü bir olay değildir. Yalnızca bir insan olan peygamberin muhayyile gücünün kemalin doruğuna ulaşması halidir.

Ona ( Tanrı'ya) Münfail Akıl ulaşır. Peygamber işte bu yolla, şimdi ve gelecekteki cüz’i bir takım bilgileri, haberleri feyiz yoluyla alır..

vahiy, akıllar arası ilişkiden doğan bir şeydir. Ayrıcalıklı başka bir özelliği yoktur. Peygamber ise vahyi elde etmiş kişi olarak saadeti elde etmiş birisidir.. Burada Allah Aklı-Küll'dür yani ulaşılmaya çalışılan ve bütün gerçeklerin sırların oluduğu yer...


4- Farabi, peygamberlerin ameli ve ahlâki hikmeti bildiğini, filozofun ise hem ameli ve ahlâki hikmeti bunun yanı sıra, birde nazari hikmeti bildiğini ve bu nedenle filozofun üstünlüğünün tartışılamaz olduğunu savunur..

Alevi/bektaşi teoloji dede hatırlanacağı üzere Benzer durum söz konusudur.. örneğin, Hz. Muhammed'in Miraca çıkışını konu alan, Kırklar söylencesinde Peygamber Kırklar meclisine hemen alınmaz sorgulanır, ve gerekli izin verildikten sonra içeri girebilir.. Burada peygamber sınanır..

Kırklar söylencesinde bu gerçeğe işaret vardır. Peygamber Muhammed, “Ben peygamberim” dediği için üç kez Kırklar Meclisi’nin kapısından geri çevrilmiştir. Kendisine, “Sen git peygamberliğini ümmetine yap” denmiştir. Muhammed, ancak “Ben fakir bir kulum” diyerek o meclise girebilmiştir



Yine Kur'an-ı kerim'de Hz. Musa'nın Keyf Suresinde hz. Hızır ile sınanması ve Hz. Hızır'dan ilmi Ledun'u öğrenmek için yola çıkması hatırlanmlıdır... Yüce Allah O veli kulunun hz. Musa'dan daha üstün olduğunu açıkça belirtmiştir.




Saygı ve sevgilerimle

Kaynaklar

1- Vahiyden Kültüre,Yazan, Celaleddin Vatandaş Pınar Yayınları 1991 Baskısı Sayfa 127-128
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Re: İslam Alimleri & batınilik

Mesaj gönderen Dede-baba »

Farabi Öğretisinde Tanrı ve Vahdet-i Vucut Anlayışı



1-“...Tanrı kendi kendisini biliyor demek, kendi kendisini düşünüyor demektir. Tanrı kendi kendisini düşünüyor demek, yaratıklara varlıklarını veriyor demektir. Yaratıklar, Tanrı’ya en yakın varlıklar olan “Akıllar” halinde Tanrıdan çıkıp varlığa gelirler. “Sudûr” ederler. Tanrıya en uzak olan varlık, belirsizlik demek olan “Madde” dir.”

2-Farabi ve İbn Sina, tanrı görüşünde de ufak farklılıklarla üstatlarını takip ederler. Onlara göre tanrıdan ilk akıl, ondan da ikinci, ikinciden de üçüncü... akıllar sûdur etmiştir. Tanrının evreni yaratmasının bu akıllar aracığıyla gerçekleştiği görüşündedirler. Onlara göre ilk akıldan başlayarak safha safha diğer akıllara bağlı olarak yaratma gerçekleşir.

3- Bu şekliyle Tanrı vardır ve yaratıcıdır. Ancak bu yaratmanın yoktan var etme biçiminde anlaşılmaması gerekir. Çünkü onlar yoktan var etmenin imkânsız olduğunu ve bu imkansızlığın tanrıyı da kapsadığını belirtirler.”

4-Farabi’nin iddialarına göre, Allah hiçbir şeyi yoktan yaratmamıştır, Allah'ı Bizzat kendisinden tezahür etmiştir...her şeyin Allah’tan çıkarak meydana geldiğini “sudur” ettiğini söylemektedir

Degerli canlar

bilindiği üzre Alevi/bektaşi öğretide yaratan ve yaratılan ikiliği yoktur.. Var olan herşey Tanrı'nın birer yansıması ve tezahürüdür. yaratan ve yaratılan anlayışının kabulü Alevi/bektaşi ekolünde, Şirktir küfrün kendisidir...

Tanrı'dan gelen heşey yine tanrıya dönecektir... Kuşkusuz ebedi döünüş Hakk'adır... İnsan-ı kamil olma aşamasının en son aşaması. Hakk İle hakk olmaktır.

Saygı ve sevgilerimle


Kaynaklar

1-Felsefeye Giriş M.E.B. Yayınları 1992 baskısı S. 78 Yazarları, Heyet.)

2-Vahiyden Kültüre,Yazan, Celaleddin Vatandaş Pınar Yayınları 1991 Baskısı Sayfa 129
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Re: İslam Alimleri & batınilik

Mesaj gönderen Dede-baba »

Farabi Öğretisinde Ahret İnancı



1- Farabi, Peygamberlerin halkı ahlak ve erdeme çekebilmek için, cennet, cehennem, hesap günü gibi aslı olamayan sembolik şeyleri kullandığını savunur.

2-Farabi ve İbn Sina’nın, sünni islam bilginlkerince Kafirliklile suçlanmalarının bir diğer nedenide ölüm ve mahşer ile ilgili görüşleridir.

3-Farabi ve İbn Sina'ya göre, ölümsüz olan vücut değil, ruhtur. Ancak tekrar dirilecek olan ruhlarda herkesin ruhları değil sadece seçkin, üstün insanların ruhlarıdır. Farabi ve İbn-i Sina böylelikle böylelikle cismani dirilişi açıkça reddederler...

4- İbni Sina, Bu konuyla ilgili “Risalet’ül Adhaviye” isimli bir kitap yazar. Ona göre bedenin dirilmesi peygamberin zihninden doğan hayali bir “mit”ten başka bir şey değildir. O, peygamberin bu mit’le kitleleri kontrol altında tutmaya çalıştığını iddia eder..

5- İbn-i Sinaya Göre, göre Kur'an-ı Kerim'deki Cennet, Cehennem ve kabir'in manası şudur; akla uygun yaşamak cennet, hayâl alemi ise cehennemdir. Hisler ise kabir alemidir. Dolayısıyla bu yaşanan hayattan başka bir hayatın olamayacağını iddia eder.

Fakat İbn-i Sina, İbn Sina ölüm sonrası cismani dirilişi Peygamberin mit’i olarak nitelemesine karşılık halk için yazdığı bazı kitaplarında Kur’an ayetlerini kullanarak, cismani diriliş ve hesap gününün gerçek olduğundan bahseder. İnsanların yaşantılarına çekidüzen vermeleri gerektiğini belirtir.

6-Farabi ise hiçbir yoruma yer bırakmayacak şekilde cismani dirilişin Kur’an’da geçen bir teşbih olduğunu, bunun imkânsızlığını savunur.

Alevi Bektaşi Ekolünde, ölüm Hakk'a yürüme olarak ifade edilir... Bu anlamda Ölüm Bireyin Hakk ile Hakk olması anlamındadır... ölüm Mevlana 'da şeb-i Aruz olarak adlandırılır.. Alevi İnancında Ebedi dönüş Hakk'dır..

2- Sünni ekolündeki, cehennem miti ve cennet vaadi şiddetli biçimde yer yer eleştirilir.. Bunun ile ilgili Başta Yunus Emre olmak üzere birçok Pir'in değişi mevcuttur...

3- Aleviler Hakk ile Bir olma, üzerine öğretisini kurar.. Hiç kuşkusuz bu teoloji en berrak biçimde farabi ve İbn-i Sina 'da açık şekilde ifade edilir..


kaynaklar


1-Vahiyden Kültüre,Yazan, Celaleddin Vatandaş Pınar Yayınları 1991 Baskısı Sayfa 126-130
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Re: İslam Alimleri & batınilik

Mesaj gönderen Dede-baba »

Degerli canlar Sünni İslam Alimlerince kafirlikle suçlanan diğer bir batıni/Alevi bilgin ibn-i Sinadır..

Şimdi İbni Sina'yı tanımaya çalışalım..


1- Asıl adı, Ebu Ali el-Hüseyin İbn Abdullah'dır. Aristo felsefesini benimser... İbni Sina, İslâmi kavramlara batini manalar getirerek açıklar zahiri birçok islami hükmü red eder.

2- İbn-i Sina Kur'an ve peygamber'in sözlerinin gerçek değil, sembolik olduğunu da iddia eder. Bu nedene Zahir değil batın önemlidir. İbn-i Sina yaşamı Boyunca şeriatın şekli ibadetlerine lakayıt davranmış, ve bu nedenle birçok kez hapis ile cezalandırılmıştır... kafirlikle suçlanmıştır...

İbn-i Sina İbadet anlamında geceleri, saatlerce tefekür etmekte. dua ve münacaatlarda bulunmaktadır...

3- İbn-i Sina, Peygamberin Cebrail gibi bir varlıkla görüşmesinin imkânsız olduğunu, çünkü peygamberliğin bir tür parapsikolojik ve metapsişik olay olduğunu belirtir.. Buna Cebrail bir varlık değil İlhamın yada Vahiy'in bizzat kendisidir yani mutlak Akıl feyz'in yani ilham'ın bizzat kendidir.

4- İbn-i Sina farabi gibi, Tanrı vardır ve yaratıcıdır. Ancak bu yaratmanın yoktan var etme biçiminde değil Tanrı'nın bizzat kendinin Tezahürü olduğunu yani yansımzası olduğunu kabul eder.

5- İbn-i Sina'ya göre Alem Tanrı'nın Tezahürüdür. yani yansımasıdır.. Bu anlamda âlem Allah’la birlikte daima vardı... Allah âlemde zaman itibariyle değil, fakat tıpkı sebebin sonucundan önce olduğu gibi, öz (zat) ve sıra önceliği itibariyle önce vardır. ve mutlak Olan sadece Allah'tır.. var olan herşey Allah'ın Tezahürüdür.

“İbn Sina sisteminde, âlem, ilk sebep ve sebeplerin sebebi olan Allah’tan yayılır. Ancak bu oluşta Allah için bir gaye söz konusu değildir.” Çünkü Allah gaye ve amac edinen değildir.. o herşeye sahip olandır..


6-İbn Sina düşüncesinde, Allah hem bilgin (âlim) hem de hayat sahibi (Hayy)dir. Böylece onun sistemi Allah-da ilim ve hayatı birleştirmiştir. O, bilen ve yaşayandır. Bu yönden Allah’a nisbet edilebilecek tek bilgi, külli bir bilgidir. O, Allah olarak değişikliği kabul etmez; cüzileri cûz’i ve değişen olarak bilmez, fakat onları külli olarak bilir. Allah’ın özünde, bilgisi ile bilgisinin nesnesi arasında arasında ayrılık söz konusu değildir.

7- Sünni İslami inanışa göre, aynen dünyada olduğumuz gibi, beden ve ruh ile dirileceğiz, İbn Sina ise bedeni dirilmeyi inkar etmektedir... Dirilecek olanın ancak Ruh olduğunu söyler..

8-İbn Sina ölüm sonrası cismani dirilişi Peygamberin mit’i olarak nitelemesine karşılık halk için yazdığı bazı kitaplarında Kuran ayetlerini kullanarak, cismani diriliş ve hesap gününün gerçek olduğundan bahseder. İnsanların yaşantılarına çekidüzen vermeleri gerektiğini belirtir. Farabi ise hiçbir yoruma yer bırakmayacak şekilde, cismani dirilişin Kuran’da geçen bir teşbih olduğunu, bunun imânsızlığını savunur.

9-İbni Sina, Ahiret konusunda; Cehennem azabının ebediliğini de inkar etmektedir. Ona göre, Ahiret olsa dahi, bir ceza ve mükafat yeri değil, nefislerin bedenden ayrıldıktan sonra dünyada yapamadıkları temizliği yapma yeridir.. Ebedih Dönüş Hakk'adır.

Allah Eyvallah



Kaynak:

1-Vahiyden Kültüre,Yazan, Celaleddin Vatandaş Pınar Yayınları 1991 Baskısı Sayfa 128-129

2-İbni Sina metafiziği, Prof. Dr. Hayrani ALTINTAŞ. Sayfa 24 -82 T.C Kültür Bakanlığı Yayınları 1997 - Ankara
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Re: İslam Alimleri & batınilik

Mesaj gönderen Dede-baba »

Ibn-i Rüşd ( 1126 - 1198 )

--------------------------------------------------------------------------------

Degerli Canlar

Alevi bektasi Islam Ekolunun temellerini ve islam dusurlerindeki batini gelenegi uzerindeki izdusumlerini aciklamaya devam edelim...

Kur' an-i Kerim'i batıni yorum ve tevillerinin nerden geldigini kokenlerini aciklayalim..

İBN-İ RÜŞD ( 1126 - 1198 )

İbn Rüşd (Averroes) Künyesi Ebū 'l-Velīd Muhammed ibn Ahmed ibn Muhammed ibn Rüş. Endülüslü-Arap felsefeci ve hekimdr, felsefe, fıkıh, matematik ve tıp alimidir. Kurtuba'da doğdu ve Marakeş, Fas'ta öldü.

Kitapları İbrani ve Latin dillerine çevrildikten sonra Batı’da yaygın olarak bir “İbn Rüşd Felsefeciliği (Averroisme) ortaya çıktı. Aristo’nun eserleri daima İbn Rüşd’ün şerhleri ile birlikte anılırdı.

Ernest Renan ona “Şarih-i Azam : En büyük Şarih” unvanını verir. İtalya’da Pado İlahiyatında ise İbn Rüşd’e “Filozofların Emiri” denilirdi. Aristo felsefesine derin vukufiyeti ona “Aristo’nun Ruhu ve Aklı” denmesini hakkedecek kadar felsefe çevrelerinde teslim edilen bir gerçekti. Batı’da Ortaçağın en büyük filozofu kabul edilen İbn Rüşd’ün yüzyıllarca özgür düşüncenin sözcüsü ve bağnaz tutucu dini inançlara karşı bir filozof şeklinde telakki edilmesi gayet anlamlıdır:”

İbn-i Rüş, Aristo ekolune baglidir.İbn Rüşd kendisine Muallim el-Evvel adını verdiği Aristo’nun hakikate vahiy olmaksızın ulaştığına inanıyordu. Onun gözünde Aristo, hikmeti kavramada adeta erişilmez doruk noktasını temsil ediyordu.”

İbn-i Rüş, Kur' an-i Kerim'i batıni yorum ve teviller getirmek suretiyle yorumladi. Bu nedenle kaf'irlikle suclandi/ ve bircok sunni Alimlerce dislandi kabul gormedi. Vahdet-i Vücut ekolune bagli kaldi. Tanrı’yla birlikte Madde ve Suret’in ezeli olduğunu ve bu ezeliliğin “oluş” biçiminde açığa çıktığını söyler.

İbn-i Rüşd’e gore, ``aklın etkin rol almadığı bir din düşüncesi kabul edilebilir değildir, Hikmet ve Şeriat, (Batin& Zahir) biri diğerine muhtaç iki düşünme ve bilgilenme yöntemidir; her iki tarza muhtaç insanlar vardir. Din ve felsefe, aynı memeden süt emen iki kardeştir...”Kuran’ın sembolik bir dil ile yazildigini, bildirdiklerinin zahiri olarak algilanmamasi gerektigini ileri sürer.

ona göre dinin mecazları halktan cahil kimselere zahir mana ile anlatilmalı, seçkinler ise asıl olanın batın olduğunu bilmelidir. cunku Halk idrak duzeyleri farkli kitlelerden olusur.

“Onun asıl doktrini, Kuran’da ve Hadis’te avamın (halkın çoğunluğu) anlamaya güç yetiremediği bir takım içeriklerin olduğunu ve bunları tevil ile ancak filozofların anlayabilecekleri düşüncesine dayanıyordu. O, avama ilk olarak bu anlamların zahir (dış) ifadelerini aşmamalarını şart koştu ( seriat makami ), bâtın (iç) anlamları kavrama işini seçkinlerin (havass) görevi saydı ( Tarikat- Marifet-Hakikat).”

İbn-i Rüşd, Allah konusunda 'se Farabi ve Ibni Sina ile Aynı görüştedir. Ona göre, Allah’ın varlık üzerindeki tek etkisi ilk hareketi vermekle sınırlı olup, kainatı asıl yöneten, Allah’tan sudur eden akıllardır/ Bu anlamda yaratma yoktur\ var olan hersey Allah'in Tezahuru ve Ondan yansiyandir. Sudur edendir..

Allah Eyvallah


Kaynaklar

1- Ali Bulaç, İslâm Düşüncesinde Din-Felsefe/Vahiy-Akıl İlişkisi, Sayfa 227- 228-229, Beyan Yayınları 1994.

2- Felsefenin Evrimi, Prof. Macit GÖKBERK, sayfa 32 M.E.B. Yayınları 1979.

3-Vahiyden Kültüre,Yazan, Celaleddin Vatandaş Pınar Yayınları 1991 Baskısı Sayfa 136-137

4- http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0bn_R%C3%BC%C5%9Fd
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Re: İslam Alimleri & batınilik

Mesaj gönderen Dede-baba »

Alevi-bektaşi Yaratılış/Nur Teorisi ve Kur'an-ı Kerim Dayanakları



Degerli canlar


Bilindiği üzere Alevi/bektaşi öğretide yaratan ve yaratılan ikiliği yoktur.. Var olan herşey Tanrı'nın birer yansıması ve tezahürüdür. yaratan ve yaratılan anlayışının kabulü ikilik anlamına gelir ki bu anlayış, Alevi/bektaşi ekolünde, Şirktir... küfrün Ta kendisidir...


Tanrı'dan gelen heşey yine Tanrıya dönecektir... Kuşkusuz ebedi dönüş Hakk'adır... İnsan-ı Kamil olma aşamasının en son aşaması. Hakk İle Hakk olmaktır.


Vahdet-i Vucut olarak adlandırılan bu batıni yorum nerden gelir? Kur'an-ı Kerim'de vahdet-i Vucut'un kanıtlarını şimdi hep beraber görelim..


Öncelikle Yüce Tanrı kendini, Işık (Nûr= Tanrısal Işık) olarak açıklar. Bu bağlamda Evren Bütünüyle Tanrısal Işığın kendisi olduğu gibi. Tanrı Evrendeki Bütün yaratılanların diğer bir anlatımla ışıkların Tümüdür.

Işık Anlamındaki Nûr Sözcüğü Tanrı'nın isimlerinden biridir. Kur'an Surelerinden birinin de adıdır... Kur'an-ı Kerim Tanrı-Işık gerçeğini kendi uslubu içinde şöyle ifade eder, açığa vurur..


"..Allah Göklerin ve yerin Nûrudur..." Nur Suresi ayet 35



Yine Tanrı Bakara Suresinde,


"...Doğuda batı da yanlız Allah'ındır! O halde nereye dönerseniz orada Allah'ın Yüzü vardır. Allah vâsidir, Sürekli genişler/ varlığı sürekli genişletir; Alimdir herşeyi en iyi bilendir..." Bakara 115


Kur'an, doğayı Allah'ın vucudu gibi görür. Allah Süreci sadece izlememekte, sürecin bizzat içinde yer almaklada kalmamaktadır. Kur'an-a göre Allah sürecin bizzat kendisidir. O'nun isim sıfatlarından birisi Vasi 'dir ki; sürekli genişleyen demektir... Birçok sünni Alim Vasi kelimesini genişleten olarak çevirmesine karşın vasi genişleyen demektir...


Tanrı-İnsan birlikteliği ve ayrılmazlığına Kur'an-ı kerimde kanıt pek çoktur. Örneğin; Yüce Allah var oluşu/ tezahürü anlatırken "Ben" yerine "Biz" kelimesini kullanarak evrendeki varlıkların tümünü kendisiyle birlikte anarak kendisinin (yaratma /tezahür/yansıma) sürecin bizzat içinde bu eylemi gerçekleştirdiğini söylemektedir.

"....Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alak’tan (embriyo), sonra yaratılış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkca göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz de, bildikten sonra hiç bir şey bilmeme durumuna gelmesi için ömrün en aşağı ucuna (yaşlılığa) geri çevrilmektedir. Yeryüzünü kupkuru ölü gibi görürsün, fakat biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve her güzel çiftten (ürünler) bitirir...." (Hac Suresi , 5)


Yaratma/Tezahür eyleminde, Doğadaki, meniye, kana, ete, süte kadar birçok çevre unsuru devreye girer, yani bir yaratıcı eylem, yaratıcının isim ve sıfatlarının her birinin tabiatta bir yansıma ve yankılama bulmasıyla birçok aşamada gerçekleşir.


Yaratıcı irade açısından yaratma/ tezahür etme eylemi "ol" emri kadar zaman alan, bir anlık iş isede matematik-astronomik zaman bağlı insan idraki için her yaratma/tezahür fiili birden çok aşamanın birbirini izlediği bir süreçtir.

Bugün kör olanlar, yarında kördür
Hak-Muhammed-Ali manada birdir.
Ukba'da görürüm deme, küfürdür.
Allah'ı görmeli, burada insan.

Yazan: Turgut Koca Baba


Allah Eyvallah




Yararlanılan kaynaklar


Yasar Nuri Öztürk,http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...sp?yazarid=277
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Re: İslam Alimleri & batınilik

Mesaj gönderen Dede-baba »

El- Kindi (801-873)



Kindi, İslam aleminde ilk Arap filozofu olarak bilinir. Felsefeyi İslam düşüncesinin bir parçası olarak ileri sürmüştür... Farabi, İbn Sina ve İbn Rüşd, El Kindi'nin açtığı yolda yürümüştür.

Felsefe-i Ülâ” adlı risalesinde dinin temelde felsefe ile çelişmediğini ortaya koymaya çalışır...

El Kindi'ye göre:

"...“İlahiyat felsefenin bir bölümüdür ve ilahiyatla uğraşmak mantıksal bir yükümlülüktür. Peygamberin tebliğ ettiği vahiy ile felsefenin işaret ettiği ve bizi kendisine yönelttiği hakikat bir ve aynıdır; her ikisi birbirleriyle uyum ve birlik içindedirler...”

Kindi'ye göre,

felsefe aklın ürünü olan bir zihin faaliyetidir; buna karşılık din ise Vahiy ürünüdür. Felsefe mantık yöntemine, din iman yoluna dayanır..
felsefe ve Din arasındaki ilişki..

“Felsefe Hakikat’in ( Din Allah'ın koyduğu İlahi kanun ve kurallar) bilgisi ve onu araştıran bir faaliyettir..

Saygı ve sevgilerimle

kaynaklar:

1-Felsefe-i Ülâ, Ali Bulaç İslâm Düşüncesinde Din-Felsefe/Vahiy-Akıl İlişkisi, Sayfa 121, Beyan Yayınları 1994.
Ebu Hasaneyn
Mesajlar: 383
Kayıt: 13 May 2009, 03:47
Konum: Hatay'lıyız Hak Muhammed Ali'ye Can feda'yız

Re: İslam Alimleri & batınilik

Mesaj gönderen Ebu Hasaneyn »

sen kendini Alevi zannediyorsun ama genellikle bakiyorum hep omerci adamlarindan ornekler veriyorsun ahmak
LA İLAHE İLLALLAH (celle celelehu) - MUHAMMEDEN (sallallahu aleyhi ve alihi vesellem) RESULULLAH - ALİYYEN (aleyhisselam) EMİR-EL MÜ'MİNİN VELİYULLAH -(KURTULUŞ YOLU) Allah (c.c) Hz.MUHAMMED (s.a.a.v) Hz.12 HAK İMAMLAR (a.s)
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Re: İslam Alimleri & batınilik

Mesaj gönderen Dede-baba »

Ebu Hasaneyn yazdı:sen kendini Alevi zannediyorsun ama genellikle bakiyorum hep omerci adamlarindan ornekler veriyorsun ahmak
Aksine o kitaplara bir baksaydın sünnilerin islam alimlerini kafir zındık.. islam dışı ilan edildiklerini görürdün..Zaten islam alimleri yaşarkende tarih boyuncada hep böyle anıldılar

Niye acaba?.. Alevi/ batıni olduklarından olmasın...

Alevi-Bektaşi teolojisi İbna sina, farabi Teololjine dayanır.. zaten kitaplarını okuyan herkes bunu bilir..

gerek sünni yada şiiler. bu gerçeği bildikleri halde saklarlar.. sanki Farabi, İbn-i Rüşt beş vakir namz kılan 30 gün ramazan tutan dır.. Halbuki yaşarken bu ibadetleri yapmadıkları için zındık.. kafir ilan edilmiş ve hapsedilmişlerdir.

neden mi* Yukardaki görüşlerinden dolayı yani Alevi/ batıni oldukları için..

Eğer yazdıklarımı çürütebiliyorsan yaz.. yada gerçekleri bilmiyorsan araştır..
Ebu Hasaneyn
Mesajlar: 383
Kayıt: 13 May 2009, 03:47
Konum: Hatay'lıyız Hak Muhammed Ali'ye Can feda'yız

Re: İslam Alimleri & batınilik

Mesaj gönderen Ebu Hasaneyn »

sen batini kolay mi zannediyorsun :!: veya bizim bilmedigimizi mi :?: haha $a$arim sana
ya Ali SIRRINI yedi derya bile KAVRAYAMADI
ama ne yazikki bu dede-baba bozuntulari sarho$lar herkese vermeye basladi sanki SIR heryerde ve her tarafta soylenirde SIR olurmu$-ahmak yaa cocuksun sen bekta$ :lol:
LA İLAHE İLLALLAH (celle celelehu) - MUHAMMEDEN (sallallahu aleyhi ve alihi vesellem) RESULULLAH - ALİYYEN (aleyhisselam) EMİR-EL MÜ'MİNİN VELİYULLAH -(KURTULUŞ YOLU) Allah (c.c) Hz.MUHAMMED (s.a.a.v) Hz.12 HAK İMAMLAR (a.s)
Cevapla

“Felsefe, Sosyoloji, Psikoloji” sayfasına dön