Sekaleyn Hadisi

Alevikte 4 büyük hadis kitabı ve diğer hadis kaynaklarının paylaşıldığı forum.
Cevapla
Ali
Mesajlar: 636
Kayıt: 24 Ara 2006, 08:34

Sekaleyn Hadisi

Mesaj gönderen Ali »

Alıntıdır...

Bütün raviler ve bilhassa muteber Ehlisünnet kaynaklarından Sahih-i Buharî, Sahih-i Müslim ve hakeza Ah-med b. Hambel ve Malik b. Enes bu hadisi nakletmiş ve sahih olduğunu ifade etmişlerdir.

Resulullah şöyle buyurmuştur:

"Ben sizin aranızda iki büyük, değerli ve muteber şey bırakıyorum ki, siz ümmet olarak o iki şeye sarılacak olursanız, benden sonra dalalete düşmezsiniz, onlardan birisi Allah Tebarek ve Tea-la'nın kullarına gönderdiği sağlam bir ip olan yüce Kur'ân ve diğeri de benim Ehlibeytim, itretimdir. Bu ikisi (Kur'ân ve Resulullah'ın Ehlibeyt'i) havuzda bana ulaşıncaya kadar birbirlerinden ayrılmazlar. Aranızda bıraktığım iki değerli ve aziz şeyi nasıl gözettiğinize bakacağım."

Yine bütün ümmet Resulullah'ın (s.a.a) bıraktığı iki değerli emanetten birisi olan itretinin sadece Emirü'l-Mü-minin Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin olduğunda ittifak et-miştir. Çünkü bu hadisi rivayet eden İbn-i Habban şöyle diyor: Ben bu hadis hakkında Mesruf'la birlikte gidip Zeyd b. Erkam'dan Resulullah'ın pak zevcelerinin de itretin kapsamına girip girmediğini sorduk. O, "Hayır, itretin içine girmez; (zira) birisi eşini boşadığı zaman zevcesinin, babasının itretine girdiğini görmüyor musunuz?" diye cevap verdi.

Bu hadis-i şerif Hz. Ali'nin (a.s) üstünlüğünü nasıl ispatlamaktadır. Evet, akıllı bir kişi önemli bir yolculuğa çıkarken kendisine ait olan şeylerin en önemlisini vasiyet ve emanet eder. Resulullah (s.a.a) da irtihal vaktinin -yaklaş-tığını- hissettiğinden olacak ki, Kur'ân-ı Kerim ve Ehlibeyti olan iki değerli ve önemli şeyi ümmetine emanet etmiştir.

Burada dikkat edilmesi gereken şey şudur: Acaba Re-sulullah (s.a.a) bu işi kendi isteği üzere mi, yoksa Allah Teala'nın emriyle mi yapmıştır? Elbette Resulullah (s.a.a) kendi nefsinden bir şey söylemez, bilâkis Allah'ın emriyle yapmıştır bu işi. Acaba yüce Allah ve Resulü her şeyden daha üstün, aziz ve değerli olan bir şeyi mi emanet bıraktı, yoksa emanet bıraktığı şeyin pek fazla değer ve önemi yok muydu? Elbette Resulullah (s.a.a) çok üstün ve değerli bir şeyi emanet ve vasiyet etmiştir. Bu durumda ancak iki şey değer taşımaktadır ve o da ancak ve ancak Kur'ân-ı Kerim ve Resulullah'ın (s.a.a) Ehlibeyti'dir. O hâlde bu ikisi Re-sulullah'tan (s.a.a) sonra ümmet arasında bırakılan şeylerin en değerlisi ve en üstünüdür.

Mezkur hadis, bu iki emanetin kıyamete kadar birbirlerinden ayrılmayacaklarını açık bir şekilde ifade etmektedir. Yani Allah'ın kelâmının olduğu yerde Resulullah'ın (s.a.a) Ehlibeyt ve itretinin itaati de olacak ve Ehlibeyt'in sevgisinin olmadığı yerde de hiç şüphesiz Allah'ın kelamının saygınlığı da olmayacaktır.

Örneğin, Emirü'l-Müminin Ali'ye (a.s) isyan eden ve kendisi gibi birçok azgınları etrafına toplayarak büyük fesatlar çıkaran Muaviye b. Ebu Süfyan, Sıffin'de mağlup duruma düşünce Kur'ân-ı Kerim'i mızrakların ucuna geçirerek Emirü'l-Müminin Ali'nin (a.s) taraftarlarına göstermiş ve "Biz, sizleri Allah'ın kelâmı olan Kur'ân'a davet ediyoruz." demiştir.

Zavallı sefiller Resulullah'ın (s.a.a) itretini terk etmekle Kur'ân'a sarılmanın -imkânsız denilecek kadar- çok zor olduğunu unutmuşlardır. Resulullah (s.a.a), "(Bu ikisi) kıyamete kadar birbirinden ayrılmazlar." buyurmasına rağmen Sıffın'de Ali'ye, Hasan ve Hüseyin'e kılıç çektikleri hâlde Kur'ân-ı Kerim'e saygı duyduklarını iddia etmeleri gerçekten şaşılacak bir durumdur!

Bundan daha kötüsü Muaviye'nin o kadar cinayet, hıyanet, zulüm ve hatta defalarca, insanı dinden çıkaran şeyleri hiç çekinmeden işlemesini birtakım saçma mazeretler getirerek örtmeye çalışan ve onu hayırla anan din adamlarının davranışlarıdır. Evet, Muaviye kendi dünyasını kazanmak için o cinayetleri işledi; ama bu açık hakkı inkâr etmeye çalışan hocalara ne diyelim!
Cevapla

“Ehli Beyt'ten Hadisler” sayfasına dön