Şiilik ile Alevilik Aynı mıdır?

3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: Şiilik ile Alevilik Aynı mıdır?

Mesaj gönderen 3nokta »

Dede-baba yazdı:
meshedi313 yazdı:çarpıtma o katliamları yapanlar ayetullahlar mollalar değil. Siyonist ajanlarının gazına gelen cahiller yaptı o katliamları. Ve bu katliamları yapanlara Allah lanet etsin. Ama sen çarpıtıyorsun. Yok ayetullahlar mollalar yaptırmış. Hadini aşma! Terbiyesizlik etme!
Allah Eyvallah...

Bu söz doğrudur.. fakat yazının geneline bakarsan... benzeri örgütlerin ve söylemlerin şiilik içindeki fraksiyonlar içindede olduğunu görürsün..

yani esasında ralarında pek fark yoktur.. ikisindede kendi gibi inanmayanları kafir ilan etme yok etme vardır.. ölüm fetvaları vardır.. bu inkar edilemez..
çarpıtıyorsun. Bugün İranda her düşünceden insan kendi ibadetleri yapma kendi inanç hukukundan sorumlu olma, kendi okulunu ve ibadethanesini yapma konusunda özgürdür bu İran anayasasında güvence altına alınıştır.
Ama sen suç sahibini yanlış gösterip bilerek insanları Ehl-i Beyt âlimlerine düşman yapmak istiyorsun. Haddini aşmayacaksın. Sınırını bileceksin!
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Alevi Kur'an'daki Maide-48 Suresinin Sırrını Bilendir..

Mesaj gönderen Dede-baba »

" İslam demek dinden bizim analadığımız demektir. O halde bizim ak dediğimize kara,iyi dediğimize kötü diyenler otomatik olarak islam dışıdır. karşı çıkış gerekçeleri, kanıtları ne olursa olsun, fark etmez. Biz Allah'ın askerleri, temsilcileriyiz. (Hizbullah) Allah'ın temsilcilerine din ve Allah adına kanıt gösterilemez. Müzlümanlık belgesi, bizim defterimize kayıtlı olmanın ta kendisidir. öteki yollar, İslam'a ve cennete değil, patates dinine çıkar."

".. Müslüman vardır ve o biziz; kafir vardır ve o da bize karşı olanlardır. Ve biz, bize karşı olanlara her şeyi yapma hakkına sahibiz.."


Ve Kur'an Şeriat hakkında ne Diyor?.. Allah ne Emrediyor?..

"..Sizlerden her biriniz için, ayrı bir yol ve bir yöntem/şeriat belirledik Allah dileseydi sizleri elbette bir tek ümmet yapardı. Ama size vermiş olduklarıyla sizi imtihan etsin diye böyle yapmamıştır.. " (MAİDE Suresi: 48)

Gerçek apaçık ortadadır ki.. ağızlarından salyalar saçan, ellerinde Kur'an.. dillerinde "Allahü Ekber" nidalarıyla insanları yakanların şeriatı ne Kur'an dır ne islamdandır.. uyduruk bir dinin uydurk inananlarıdır ve şeytanın şeriatıtır bunlarınki..

Maide Suresi incelendiğinde, Tanrı kelamı Yüce Kur'an, Şeriatı izafilikleri olan beşeri (Kullara ve zamana göre değişebilen) bir kurum ve kavram olarak belirlemiştir..

Ayetten açıkça anlaşılan şudur: şeriat insandan insana, toplumdan topluma değişen tavırları, tarzları, yöntemleri, kabulleri ifade etmektedir. Her peygamber'in şeriatı ayrıdır... Bu bağlamda, hz. Muhammed'in de izlediği bir şeriatı vardır. Bir dinin içindeki değişik birey ve guruplarında birer şeriatı olacaktır. olabilir, Örneğin, her mezhebin dinden anladığı, o mezhep için ayrı bir şeriattır.. ama bu anlayış şekilleri yada yorumlamalar bizatihi dinin kendisi değildir..Yani "Şeriat= islam "değildir.. Şeriat her hangi bir mezhebin islami yorumudur. Bu nedenle, Afganistandaki talibanın şeriatı ayrı.. Arabistandaki vahabinin şeriatı ayrı, İran şiisinin ayrı, Alevi-bektaşinin Şeriatı ayrıdır..

Yüce Allah Kur'an da Maide Suresinde şeriatın, her birimize göre değişen, bir din anlayışını ifade ettiğini açıkça bildirmektedir ki, Hiç kimse dinden anladığını kendi yorumunu İslamın yani Dinin bizzat kendisi ilan etmesin..

Sonuç olarak Şeriat, Beşerin yani kulların nazarında subjektiftir, Allah katında ise değişmez yol ve gerçeklerdir..

Bu anlayış Alevi-bektaşi islam ekolünde

".. Yol Bir, Sürek Bin"
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Sünnilik ve Şiilik

Mesaj gönderen Dede-baba »

Sünnilik ve Şiilik

1-sünnilik ve şiilik zaman zaman birbirini kafi ilan etme noktaslarına gelmişken günümüzde . sünniler şiileri kendilerine yakın bulmaktadır..

2-Sünniler şiilere laf söyledndiğinde "Ehl-i kıble tekfir edilemez." söylemini geliştirmiştir. Ehl-i kıbleden kasıt kabeye yönelip namaz kılanlardır... Yani islam dışı göstermezler... birbirlerini İSLAM KABUL EDERLER


Sünnilik ve Alevilik

1-Sünniler alevileri "Gulat-ı Şia" olarak nitelemiştirler.. bu ifade "aşırı,sapkın,dın dışı şiilik" anlamındadır.

2- Alevilerle birlikte bu başlık altında görülenler.. Ehlihak, Lahçi, Bedredini,Baktaşi, Torlaklar,ışıkcılar,sarılı,kakai, şebek, Dürzi vb) lerdir.

3- kabeye dönüp namaz kılma biçiminde ibadet yapmamaları nedeniyle bu topluluklar sünnilerce kafir görülmüştür.

Tarih boyunca Alevi katliamları ve OSMANLI FERMANLARI...


PİR SULTANLAR.. ALEVİLER.. BEKTAŞİLER NEYLE SUÇLANDI NEDEN KATLEDİLDİLER.. OSMANLI ARŞİVLERİNDEN BELGELERLE

1-Ar, namus tanımazlar, bilmezler

2-Şeriata aykırı düşünce ve inanç içindediler

3- üç halifenin halifeliğini inkar eder Ebubekir, osman ve ömere aişeye söverler.

4- Kafir ve ehli fesattırlar, dinden dönmüşlerdir. balarındaki kırmızı örtüler kafirliklerinin işaretidir.

5- Nikaları geçersizdir. çocukları veled-i zinadır... ehli din olmadıklarından miras hakları yoktur. kestikleri hayvanlar murdardır... topluca öldürülmeleri gerekir.

6- Onları öldürmek için yapılan savaş en büyük ve en kutsal savaştır. Bu uğurda ölmek şehitliğin en ulusudur. tamamnı öldürmek müslümanlık için farzdır.

7- Onlara eğilim duyanlar, onlara katılmak isteyipte yakalananlar, onlara yardımcı olanlar, onlar gibi kafirdir. öldürülmeleri vaciptir.

8- Kızılbaşların malları, çocukları ve karıları müslümanlara helaldir. ganimettir.



***Ne Yapmıştı Alevi-Bektaşiler.. Suçları neydi? Aleviler kendi gibi olmayanları İnançları nedeniyle Öldürmüşler mi? yada yakmışlar mıydı? niye bu fermanlar?.. Hangi Katliamda Aleviler Yer Almış.. Kime karışmış?.. kime kin duymuşlar?...

Halifeliğin osmanlıya geçişi... alevi katliamlarının başlangıdır.. şafiii kürtler ve sünniler baş aktörleridir...tarih boyunca yaşanan bir tarajedinin devamıdır bu fermanlar.. Hz. Ali'ler.. İmam Hüseyin'ler.. emevi saraylarında 12 İmamlar.. Nesimiler.. Halacı Mansurlar ne yaptıysa alevilerde? onu savundu ve yaptı....


Bir gidersek... bin geliriz...

Dönmedik yolumuzdan dönmeyizde.. İmam Hasan gibi.. İmam Hüseyin gibi, Şeyh Bedreddinler... Pir Sultanlar gibi zalimin karşına dikildik.. DİKİLECEĞİZDE
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Hangi İslam?

Mesaj gönderen Dede-baba »

" İslam demek dinden bizim analadığımız demektir. O halde bizim ak dediğimize kara,iyi dediğimize kötü diyenler otomatik olarak islam dışıdır. karşı çıkış gerekçeleri, kanıtları ne olursa olsun, fark etmez. Biz Allah'ın askerleri, temsilcileriyiz. (Hizbullah) Allah'ın temsilcilerine din ve Allah adına kanıt gösterilemez. Müzlümanlık belgesi, bizim defterimize kayıtlı olmanın ta kendisidir. öteki yollar, İslam'a ve cennete değil, patates dinine çıkar."

".. Müslüman vardır ve o biziz; kafir vardır ve o da bize karşı olanlardır. Ve biz, bize karşı olanlara her şeyi yapma hakkına sahibiz.."


Bu şeriat anlayışıdır ki.... " Yedi Alevi öldüren cennete gider.." alevi-kızılbaşların cümlesi kafirdir, malları canları kadınları size helaldir" fetvalarını verendir... bu Kur'an dan ve islamdan en ufak zerre taşımayan YEZİT MUAVİYE islamı şeriatı budur..

Degerli canlar..


İnsanları "Allah", "şeriat" ve "islam" adıyla kandıranlar,, bu kavramları kendi kişisel ve dünyevi çıkarları için kullananlar tarihin her devrinde var olmuştur..

Belki de Bu şidddet ve kin dinini yayan ilk kimseler Muaviye ve yezitlerdir, ve onların soyu emevilerdir..


Hz. Ali, bakın Emeviler için ne diyor:

"..Emeviler din elbisesini giydiler, ama Tersine çevirip öyle giydiler.."

"...Ağzını açan herkesi, Allah ile susturmaya kalkanlar, din elbisesini bütün topluma tersine giydire giydire İnanalrı felaketlerin kucağına ittiler. Elbise mükemmel ama giyen tersine giydiği için sahibini vezir etme yerine rezil ediyor. Ve bu rezilliği gören gayri-müslim kitleler islamdan ve müslümanlardan nefret ediyor... Yaşar Nuri öztürk- Allah ile Aldatmak-"

İbretle bakınız.. bugün islam ve Müslümanlık, şiddetle, kinle, nefretle eş anlamlı sayılıyor, İlk emri oku olan bir dinin temsilcileri, (para içinde yüzmelerine rağmen) cehalet, geri kalmışlık ve kabile kültürü içinde yaşıyorlar, ilim ve bilim deseniz, adları bile okunmuyor?


Şimdi sorarlar adama? Hani sizin dininiz, en son gelen ve en mükemmel dindi? ne bu haliniz? En mükemmel dinin temsilcileri ve toplumuda en mükemmel olması gerekemez mi?.. ya dininizi inkar edeceksiniz? bu din uyduruk bir bedevi (arap ve fars kültürüdür islam değildir) diyeceksiniz? (haşa, Allah katındaki din yani islam bu değildir?)

Yada Bu gördüğünüz yezit ve muaviye dinidir? İslam değildir* asırlarca müslümanlar sünni ve şiilerin uyduruklarını din sandı* oysa bu iki islam akımıda ne Kur'andan ne İslamdan zerre alakalı değildir?tamemn şekle spmış, özünden ayrılmış bir ritieller ve hikayer dinine dönüşmüştür.. öylesine ki Kur2an okurlar dilini bilmedikleri için anlamazlar.. namaz kılarlar, namaz surelerinin anlamını bilmezler.. orucu aç kalmak ve zekatı köpeğe kemik niyetine malından altınından şu kadar vermek sanırlar.. ve sonuç mu* adı islam ve kendi islamdan zerre nasiplenmemiş.. uyduruk ve safsatalarla doludünyaya tapan bunun için Allah'ı ve Kur'anı kulllanan,hatta siyasi amaçları için araç yapan bir inanış..

Oysaki asıl aldananlar kendileri...Allah'ın kanunlarından ayrılanlar kendi elleriyle rezillik zincirini boyunlarına geçirirler..

İslam böyle bir vahşet, geri kalmış, ilkel ve bedevi bir din anlayışı değildir...

Bugün Kur'anın da İslamında gerçek yorumu 12 İmam nesli Seyid dede-babalarımızla Alevi-bektaşilik olarak günümüze kadar gelmiş.. ve kıyamete kadar var olacaktır...


On iki evladın, 12 milyon oldu,
Uyan İmam Ali bak neler oldu
Bir değil beş değil, yezidin kahrı
Senin çadırına Mervanlar doldu

Hüseyinler lanet olmuş geziyor
Çok Hasanlar, ömer olmuş ders veriyor
Soyundan nice hafız osman çıkıyor,
Uyan Şahı Merdan bak neler oldu,


Ben mürşid görmedim senden ziyade
On İki İmam Hüseyinden ziyade
Çok mezhepler çıktı dinden ziyade
Uyan İmam Ali çadırına, yezitler doldu

On İki evladın senin yolundan gitti.
Pek çokları yolu-erkanı inkar etti
Mahsuni doğruca yolunu güttü,
Uyan İmam Ali, çadırına mervanlar doldu.

(Aşık Mahsuni Şerif)


Allah Eyvallah
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Şİİ İnancında Kırklar İnancı Yoktur

Mesaj gönderen Dede-baba »

Kırklar Meclisi

Alevi / Bektaşi inancında kırk ulu kişiden oluştuğuna inanılan meclistir. Bu kırk kişinin arasında H.z. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Selman Farisi gibi önder kişilikler vardır. Sünni İslam anlayışında hiç söz edilmeyen Kırklar Meclisi, Alevi / Bektaşi inancında çok önemlidir. Kırklar Meclisinin başkanı H.z. Ali’dir. Anlaşıldığı kadarıyla “Ashab - ı Suffa “ nın temelini oluşturduğu bu meclis, İslam öğretisinin öğrenildiği bir kutsal kurumdur.

Alevi / Bektaşi inancındaki temel ibadet biçimi olan cem ayininin ve bu ayinin en önemli unsuru olan semahın kaynağı Kırklar Meclisidir. Diğer bir ifadeyle ilk cem ayini Kırklar Meclisini oluşturan bu kırk ulu kişi ve Hz. Muhammed tarafından icra edilmiş, ilk semah da bu cemde dönülmüştür. Hz. Muhammed’in bu meclise miraç dönüşü katılması Alevi / Bektaşi nefeslerinde / deyişlerinde sıkça işlenmiştir. Bu nefeslere “ Miraçname “ ya da “ Miraçlama “ denilmektedir. Alevi / Bektaşi inancının teolojik kökenini oluşturan Kırklar Meclisi inacına dair geliştirilen eleştirel yaklaşımlara; İslami kaynaklarda ( Kur’an ve Hadisler kastediliyor. ) kendisinden hiçbir şekilde bahsedilmemiş olduğu yönündeki savlara çalışmamızın ileriki bölümlerde değinilecektir

Şimdi Aşık Geda Feyzi’nin uzun miraçnamesinden bazı bölümleri örnek olarak sunalım: Kırklar inancı Hz. muhammed'in Miracını anlatır.. ve ibadet olarak halka namazını, semahı Allah katından geldiğine inanılır

Miraç okudu Cebrail,

Muhammed Mustafa mahi.

Hak emrine oldu kail,

Eyledi hem azm-i rahi.

Gaipten yandı bir çerağ,

Çünkü yakın oldu ırak,

Cebrail getirdi Burak,

Bindi ol habibullahi.

Burak kadem bastı arşa,

Erişti fevk ile Ferş’e,

Hak kadirdir cümle işe,

Eyledi gez nigahi.

(…)

Yolda irast geldi bir şir,

Ya nedir bu işe tedbir,

Hatemini ağzına vir,

Sundu iki cihan şahi.

(…)

Anda gördü bir nevcivan,

Yüzü şems-i mah-i taban,

Cemaline oldu hayran,

Nazar kıldı ol Allahi.

(…)

Vardı Kırkların cemine,

Oturdu hak makamına,

Hüü dedi gerçek demine,

Dem be dem Resulullahi.

(…)

Kırklar bir şerbet içtiler,

Can ile baştan geçtiler,

Cezbe- i aşka düştüler,

Ettiler Kırklar Semahi.

(…)


Saygı ve Sevgilerimle
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

şii ve Sünninin Cami'si ve Alevilerin Cem evi Bilimsel Anali

Mesaj gönderen Dede-baba »

CAMİ VE CEM EVİ


Cami kelimesi, Arapça "CEM" (toplanma, bir araya gelme) kelimesinden sonradan türetilmiştir… Bu anlamda. Kur’an-ı Kerim’ de ne cami kelimesi ne de cem evi kelimesi, sözcük olarak geçmez.

Kur'an ‘da ibadethane olarak secde edilen yer anlamına gelen, “mescit” sözcüğü geçer. İlk mescid Hz. Peygamber Efendimizin Mekke’den Medine’ye hicretinde kurulmuştur. Medine girişinde konakladığı KUBA köyünde yapılmıştır. Bu mescid yapılış öyküsü ise şöyle anlatılır: Peygamberimiz Hz. Muhammed Medine’de “tef” çalınarak karşılanır ve devesini serbest bırakılır, deve iki yetim çocuğa ait olan bir yere konaklar. Bu yere ”Peygamber Mescidi” yapılır. İşte Kuba köyünde yapılan ilk mescid’in öyküsü böyledir.

Daha önce Peygamberimiz ibadetlerini evinde veya Ashab-ı Kiram’dan olan Erkan Bin Ebu’l Erkan’ın evinde yapardı. (İslam Ansiklopedisi “mescit” bölümüne bak.)
Medine’ye hicretinden hemen sonra ashabıyla birlikte bina ettiği, Peygamber mescidi: -Mescid-i Resul, Mescd-i Şerif, Mescid-i Saadet ve en çok bilinen ismiyle “Mescid-i Nebevi” adlarıyla anılmıştır.


Bu mescidte şunlar yapılıyordu:

1-Gündüzleri bir eğitim – öğretim yeri idi.

2- Geceleri ise, evsiz kimseler ve misafirlerin barınması için “Suffa” denilen üzeri kapalı bir bölüm eklenmişti

3- Hz.Muhammed dersler veriyordu. Yeni gelen insanlara okuma yazma bile öğretiliyordu. Savaş esirleri 10 kişiye okuma yazma. Öğretmeleri karşılığında serbest bırakılıyordu.

4- Buranın ihtiyaçları da sahabelerce karşılanıyordu. İslam’da ilk üniversite diyebileceğimiz bu okul sayısız alim yetiştirmiştir.

5- Bu mescit aynı zamanda, kurulan devlete ait bütün faaliyetlerin yürütüldüğü merkez niteliğinde idi.

6- Hz. Muhammed, ashabıyla sohbet ediyor savaş ve barış kararları orada alınıyordu. Elçileri orada kabul ediyordu. Savaşa çıkacak orduları orada techiz ederek yola çıkarır, topluma ait bütün meseleler orada çözüme kavuşturulurdu.

7- Medine de bir evi ve ailesi olmayan fakir kimseler de Suffa’da yatıp kalkıyor, ihtiyaçları buradan sağlanıyordu


Hz. Muhammed Mustafa’nın Temiz soyu Ehl-i Beyt’in ibadetini yaptığı mekana, yani

Alevilerin ibadet ettiği yere secde edilen yer anlamında “cemevi” denir.


Cem evi; Alevi İslam inancının ibadet yeridir. Geçmişte de tekke, zaviye, dergah olarak adlandırılmıştır. Farsça’da, dayanma anlamına gelen tekke (tekye) sözcüğü İslam’da inançsal etkinliklerin yürütüldüğü yapıyı anlatmak için kullanılır. Tekke insanlığın mabedidir, gönül gözünün aydınlandığı, kalp gözüyle görmeye başlanılan yerdir.

Tarihimize baktığımız da; Ahmet Yesevi Dergahın da, Hacı Bektaş dergahın da ve 1207 tarihinde yapılan Seyit Gazi Dergahın da “Kırklar Meydanı” veya “Meydan Evi” olarak anılan “Cemevi” ni göreceğiz. Bu dergahlara “Cami” sonradan eklenmiştir.

Bu mabetler değişik isimlerle anılmıştır; Mevlevilikte “huzur” ya da “huzur-ı pir” Alevilik’de “pir evi” yada “pir makamı” olarak adlandırılmıştır. Mutasavvıfcılarca ilk tekke, sufi adı ile anılan ilk kişi olan Ebu Haşim El-Kufi (ölüm 767) tarafından Şam yakınlarında Remle’de kuruldu ve İslam dünyasının her tarafına hızla yayıldı. 12. Yüzyılda Türkistan’da yetişen Ahmet Yesevi Hazretleri en büyük tekkeyi kurarak “Pir-i Türkistan” adı ile ünlenmiş oradan da küçük Asya dediğimiz Anadolu’ya Hacı Bektaş Veli tarafından taşınmış, Hacı Bektaş ilçesinde büyük bir dergah kurarak gönüller fethetmeye başlamışlardır.

Buralara “ışık dergahları” adı da verilmiştir. Çünkü burada doğan ışık Balkanlara, Budapeşte’ye kadar yayılmış ve gitmiştir. Işık dergahları olarak gönüller fethetmişlerdir. Bu dergahlardan yetişen dervişler dünyanın belirli yörelerine yayılarak irşatlarını sürdürmüşlerdir. Bu tekkelerde yetişen Yunus, Abdal Musa, Kaygusuz Abdal, Sarı saltık ve daha niceleri halen günümüzde de gönlümüzde de yaşayıp irşatlarını devam ettirmektedirler.

Türkiye’de II. Meşrutiyet ilanından (1908) sonra yapılan bir sayıma göre sadece İstanbul’da 311 tekke varmış. Ülkemizde tekkeler kullanım amaçlarının dışına taşındığı için 30 Kasım 1925 tarihinde, 677 sayılı yasa ile kapatılmış, tekke ve zaviyeler kapatılıp yasaklanınca o kelimeler yerine “Cemevi” kelimesi kullanılmıştır. Cem, birliğin ve beraberliğin adıdır. Cemin yapıldığı Cemevi ise sadece ibadet amaçlı kullanılmamış geçmişin mescitin işlevini yerine getirmiş ve getirmeye de devam etmektedir. Çok amaçlı olarak kullanılmaktadır.

Cem Evleri’nde neler yapılır.

1-İkrar ve iman, edeb ve erkan, tevella ve teberra, güvenin ve Birbirinden razı olanların toplandığı, Hakk'a temenna ve Hakk'ın tecelli yeridir

2-Barış, Huzur ve toplumsal birlikteliğin sağlandığı mekânlardır

3-Toplum içerisinde, suç işleyenlerin halk meclislerinde yargılandığı, Herkesin birbirinden rızalık aldığı meydanlardır. Bu manada, toplumsal yargı ve karar yeridir.

4-Alevi topluluğunun tapınma dışında toplumsal, bireysel sorunların çözüme kavuşturulduğu bir meclis işlevi de görmüş ve görmektedir.

5-Cem evleri, toplumsal kaynaşmanın birlikteliğin perçinleştirildiği, sohbet ve muhabbet ocağıdır

6-Hiçbir karşılık beklenmeksin (Veya sadece minimum maliyetler) eğitim-öğretim , kesintisiz devam ettiği mekanlardır. Bu mekânlarda, (saz, bağlama, semah, müzik, Bilgisayar kursu, dikiş-nakış, okuma, Vb birçok kurs verilmektedir)

7-Bir çok cem evi, ırk renk, dil, din gözetmeksizin bütün yoksullara aş evi olmuştur.. Bugün, herhangi bir cem evine gitseniz, farklı din ve mezheplerden fakir birçok insanın karnını doyurduğunu göreceksiniz.

8-Birçok cem evinde, hasta, ve doktora gidecek parası olmayanlara, bedava sağlık hizmeti sunulmakta, hastalara yardımcı olunmaktadır.. bu hizmetler renk, ırk, dil, din, mezhep ayrımı olmaksızın herkese bedava sunulmaktadır.


Allah Eyvallah

Kaynaklar:

1- İslam Ansiklopedisi, Bkz. “mescit”

2-M. Hamidullah, İslam Peygamberi, İstanbul, 1981,11,s. 832

3-Nesei, Mesacid, s. 21

4-İbn Sa’d Tabakatül- Kübra Beyrut, C.1, s.239

5-A. Rıza. UĞURLU, "CEM EVİ", http://www.habercem.com/haberdetay.a...5&Categoryid=4
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Şeriat ülkesinde kadın hakları

Mesaj gönderen Dede-baba »

ŞERİAT ÜLKESİNDE KADIN HAKLARI



Bir an Türkiye'de değil de 'şeriat'la yönetilen bir ülkede yaşadığınızı düşünün.

KADINSANIZ Kanunlara göre haklarınız şöyle


Her türlü motorlu vasıta kullanmanız yasak.

"Bisiklete binmeniz yasak

"Yelkenli kullanmanız yasak.

"Sokaklarda başınız açık gezmeniz yasak.

"Bir topluluk içinde konuşmanız yasak.

"Erkeklerin elini sıkmanız yasak.

"Kocanız sizi döverse şikayet etmeniz yasak.

"Siyasete girmeniz yasak

"Derneklere üye olmanız yasak

Kocanızın veya aile büyüğü erkeğin izni olmadan şunları yapamıyorsunuz:
"Seyahat etmeniz yasak

"Otelde veya kiralık bir evde tek başınıza kalmanız yasak

"Çocuğunuza istediğiniz adı vermeniz yasak.

"Bir işte çalışmanız yasak.

"Çarşafınızın rengini değiştirmeniz yasak.

"Orta öğretim, lise veya üniversitede okumanız yasak.

"Yüzünüzü göstermeniz yasak..

"Kocanızdan boşanmanız yasak.

"Sevdiğiniz kişiyle evlenmeniz yasak.

"Boşandıktan sonra çocuklarınızı görmeniz yasak..

"Sosyal toplantılarda konuşmanız yasak.

"Kocasının ikinci bir kadınla evlenmesine itiraz etmesi yasak.


Kaynak

Suud'lu Gazeteci Hasna Al-Quna'nın Al-Riyadh Daily reportajından alınmıştır.
alone_man
Mesajlar: 1769
Kayıt: 13 Oca 2008, 21:28

Re: Şiilik ile Alevilik Aynı mıdır?

Mesaj gönderen alone_man »

Dede-baba yazdı:Şiilik, Arapça “ŞİA” kökeninden gelir.. “Taraflar” anlamında kullanılan ŞİA kelimesi. Alevi-bektaşi teolojisinde. Hz. Ali ve Ehli-i Beyt taraftarlığını ifade etmektedir.

tamam işte HZ.Ali taraftarı şii demektir şimdi sen şii, değilim dedikçe hz.Ali, dostu değilim demek istemiş oluyorsun


Şiilik, ilk bakışta Alevilikle pek çok ortak noktaya sahip gibi görünmekle birlikte gerçekte bu durum tümüyle yüzeysel ve simgeseldir. Çünkü Şiilerin inandığı hz. Ali ile 12 İmam ile Alevilerin inandığı Hz. Ali ve 12 İmam aynı değildir.
Aleviler, 5 vakit namaz kılan, 30 gün ramazan tutan, kadını ile erkeğini ibadette ayıran, kadını horlayan, çarşafa büründüren, Mutayı yani ücret karşılığı cinsel ilişkiyi savunan (Muta Nikahı) bir Ali’ye inanmazlar

inkarcısın diyoruz kabul etmiyorsun ulan insan ayetleri inkar ederde müslümanım dermi?



1-Bu bağlamda, günümüzde Şiilerin inandığı Hz. Ali ile Alevi-Bektaşilerin inandığı Hz. Ali, aynı olmadığını faklı Ali’lere inandığımızı açık açık dile getirmek gerekir.

farklı Ali değil sen bektaş peşindesin farklı Ali sözü kaçıştır gerçeklerden kaçış


Günümüzde Şiiler 5 vakit namaz kılan, 30 gün ramazan tutan. Kara çarşafı, şeriat kurallarını uygulayan bir Ali’ye inanmaktadır.


Hz.Alinin namaz kıldığını ramazan orucu tuttuğunu bildiğimize göre biz aleviyiz sen bektaşisin


Alevi-Bektaşi İnancında ise Hz. Ali, KIRKLAR İNANCIN’DA yerini bulan, kadın ve erkek karışık ibadet ettirren, halka namazı kılan, engür ezip içen,, Hz. Muhammed ile semah’a giren, kahraman, hoşgörülü masumun, mazlumun yanında bir Ali’ye inanmaktadır…

Hz.Ali senin yüzüne tükürürdü gittiğinde bakalım ne yapacak

en güzel ayrımı Emekçi’nin şu dörtlüğü en güzel biçimde dile getirir..


İki Ali vardır, Sizinki Arap,
Gönüllerde düştür. Bizim ALİ’miz.
Sizin ali devri eyledi, harap
Mazluma yoldaştır bizim ALİ’miz


emekçide senin kaynağın olur aynı zihniyettensiniz
alone_man
Mesajlar: 1769
Kayıt: 13 Oca 2008, 21:28

Re: şii/sünni MiraÇ Anlayışı Alevilikte Yoktur

Mesaj gönderen alone_man »

Dede-baba yazdı:Alevi-Bektaşi'nin Miraç İnancı Kırklar İncıyla dile getirilir.. şii'lerin Miraç anlayışı ise.. Kırklerı kabul etmez, Sünni Miraç anlayışını benimser

Şimdi bu konuyla ilgili Bilgi sunalım..

Yazın oluşturulurken yararlanılan kaynak: Mustafa cemil kılıç. "Hangi sünnilik?



bu palyoçoya elli kere uydurma dedim dinlemiyor
kopyalama yapma dedim dinlemiyor
kaynak yaz dedim dinlemiyor
renkli renkli yazma dedim dinlemiyor
soru soruyoruz çelişkilerini ortaya koyuyoruz tınmıyor
yazdıklarının değersiz olduğunu kanıtlıyoruz paçavraya çevirip rezil ediyoruz pişkinlik yapıyor
konuları birçok yere aynı kes kopyala şeklinde yazma diyoruz dinlemiyor arsızlığa getiriyor

bize 12 imam kaynakllarından kanıt göster diyoruz bu soysuz tıpkı kendisi gibi başka bir soysuz olan ırkçı sünni mustafa cemil kılıçtan kaynak veriyor
yani bu soytarının ne bilimle ne alevilikle nede doğruların peşinde olmakla ilgisi yok sieteye geldiğindede yazmıştım öbür sitelerdede aynı yüzsüzlükle yazıyor bu onun özel bir görevi olmalı özel görevi dışında
bu pinokyo siyonist olabilir sebatayist olabilir
ırkçı olabilir
bektaşi olduğu zaten belli
ama 12 imam düşmanı olduğu kesindir
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: Şeriat ülkesinde kadın hakları

Mesaj gönderen 3nokta »

Dede-baba yazdı:ŞERİAT ÜLKESİNDE KADIN HAKLARI



Bir an Türkiye'de değil de 'şeriat'la yönetilen bir ülkede yaşadığınızı düşünün.

KADINSANIZ Kanunlara göre haklarınız şöyle


Her türlü motorlu vasıta kullanmanız yasak.

"Bisiklete binmeniz yasak

"Yelkenli kullanmanız yasak.

"Bir topluluk içinde konuşmanız yasak.

"Erkeklerin elini sıkmanız yasak.

"Kocanız sizi döverse şikayet etmeniz yasak.

"Siyasete girmeniz yasak

"Derneklere üye olmanız yasak

Kocanızın veya aile büyüğü erkeğin izni olmadan şunları yapamıyorsunuz:
"Seyahat etmeniz yasak

"Otelde veya kiralık bir evde tek başınıza kalmanız yasak

"Çocuğunuza istediğiniz adı vermeniz yasak.

"Bir işte çalışmanız yasak.

"Çarşafınızın rengini değiştirmeniz yasak.

"Orta öğretim, lise veya üniversitede okumanız yasak.

"Yüzünüzü göstermeniz yasak..

"Kocanızdan boşanmanız yasak.

"Sevdiğiniz kişiyle evlenmeniz yasak.

"Boşandıktan sonra çocuklarınızı görmeniz yasak..

"Sosyal toplantılarda konuşmanız yasak.

"Kocasının ikinci bir kadınla evlenmesine itiraz etmesi yasak.


Kaynak

Suud'lu Gazeteci Hasna Al-Quna'nın Al-Riyadh Daily reportajından alınmıştır.
Ne güzel belirtmişsin suudlu gazeteci diye
o zaman yazının başına arabistanda bu böyledir diye yazzacaksın, ya da Suud Şeriat ülkesinde kadın hakları diye başlık atacaksın genelleme yapmayacaksın çünkü iranda bu yazdığın yasakların hiçbiri yok!
Başı açık gezme yasağı da sadece sembolik.
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
Cevapla

“Aleviler Şiimidir?” sayfasına dön