Bektaşilik Hz. Muhammed’i peygamberliğin son halkası, Ali’yi ise velayetin şahı kabul eder. Velayet ve
nübüvetin nuru aynı kaynaktandır. Velisi olmayan zaman dilimini düşünemez. An-ı daim’i kabul eder.
Hiç bir şey için kahırlanmaz, her şeyi Hakk'tan bilir. Bu nedenle bir Bektaşi dervişi olan Yunus Emre;
Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni
Bektaşi menkıbelerinde mekân vardır, zaman yoktur. Zaman dilimleri biribirine karışmıştır. Zamanı iki
olay arasındaki izafi bir kavram olarak kabul eder. Hacı Bektaş-ı Veli’nin doğum ve ölüm tarihleri farklı
şekiller de kabul edilirse bile gerek yaşayan tarih olan günümüz Bektaşiliği, gerekse muhtelif tarihçiler
Orhan bey ile görüştüğünü Yeniçeri’yi kurduğunu kaydetmişlerdir. Bu tarihleri söylemek gerekirse
1209 ile 1337 arasındadır. J. K. Birge, The Bektashy Order of Dervishes kitabında syf. 36 Ahmed Rıf’at
efendi “Mir’at-il Makaasid” de 1337 tarihini verir. Murad Sertoğlu Hacı Bektaş-ı Veli adlı iki ciltlik
kitabında tarih arşivlerinde Orhan beyin ve Hacı Bektaş ı Veli’nin imzasını taşıyan dört maddelik bir
belgenin bulunduğundan söz ediyor (s.196). Hammer’in Osmanlı Devleti Tarihi adlı eserinin 8.
sayfasında da Hacı Bektaş-ı Veli'nin Orhan beyin Yeni asker için dua etmesini ve bir sancak bir de ad
vermesini ister. O da “Bu kurduğunuz askere Yeniçeri denilecektir, yüzü ak ve parlak , pazusu zorlu,
kılıcı keskin, oku tiz, dokunaklı olacaktır. Bütün savaşlarda üstün gelecek ve her zaman zaferle
dönecektir” demiş, kendilerine bereketi sembolize eden kara kazan hediye etmiştir. Ulufe dedikleri
maaşlarını alırken içine kendilerine Pir kabul ettikleri Hacı Bektaş-ı Veli'nin de adı çekilen gülbank
(Türkçe dua)'da geçerdi.
Hacı Bektaş-ı Veli’nin Anadolu’ya gelişi ile Hz. Muhammed’den Hz. Ali’ye oradan Onİki İmamlara
Horasan Mektebinden Hacı Bektaş-ı Veli’ye ulaşan ilahi nurun feyzi ile Anadolu’da irşad etmeye
insanlar arasındaki husumeti gidermeye başlamıştır. Arapların anladığı ırkçı, bağnaz bir anlayış Türk’ün
yapısına geleneklerine ters geliyordu.
Moğol istilalarından yılgınlığa düşmüş olan Anadolu’da Hacı Bektaş-ı Veli’nin himmeti ile Osmanlı
İmparatorluğu’nun temeli atılmış, Dünyanın ilk düzenli ordusu olan Yeniçeri Ocağı Orhan bey
zamanında bizzat Hacı Bektaş tarafından gülbank çekilmiş ve kurulmuştur. Yeniçeri Ocağının Bektaşi
oluşu Osmanlıyı kıl çadırdan çıkarmış Cihangir bir devlet haline getirmiştir.
Arkadaslar altdaki yaziyi okudugumuzda daha evel Bektasilerin Inkar yolunu sectigini ve Bugün Taktik degistirdiklerini fakat ayni zamanda celiski dolu sözleri ile karsilasiyoruz ..Osmanlı üç şey üzerinde yükselmişti. Yeniçeri, Bektaşilik, Saltanat. Sehpanın iki ayağı gidince saltanat
da uzun sürmedi.
2. Beyazıd zamanında Balım Sultan Hacı Bektaş kasabasına geldikten sonra Hacı Bektaş’ın irşad tarzını
gülbanklarını yazıya geçirip erkânnâmeyi oluşturdu ve günümüze ulaştırdı. Bu nedenle 2. pir sayılır.
Bektaşilik Balım Sultan'dan önce böyle değildi, o gelince bozuldu diye iddia edilirse de Bektaşiler bu
iddiayı asla kabul etmez. Aksine Balım Sultan untulma ihtimali olan Hacı Bektaş yolunu zabt-ı rabt
altına almış bu güne ulaştırmıştır.
.Bektaşi denilince akla elinden içki şişesi düşmeyen, hiç bir kayda bağlı olmayan serazad, hatta bazılarına
göre kâfir, katli vacib insan tipi akla gelebilir. Halbuki Bektaşilik öncelikle Kur’an ve sünnete dayanır.
Asla hiç bir ayet için uydurmadır, yanlıştır demek saygısızlığında bulunmaz. Allah kelamı kabul eder.
Ama Bektaşiliğin Hz. Muhammed’den Hz. Ali’ye oradan Oniki İmamlar vasıtası ile Ahmed Yesevi’ye
oradan Hacı Bektaş-ı Veli'ye oradan bugünkü Bektaşiliğe uzanan bakış açısına göre yorum getirerek
kabul eder.
Kur’an-ı Kerim’de de Bektaşiliğin eğitim tarzı gibi katlı anlatım mevcuddur. Eğer böyle olmasaydı
mezhebler ve tarikatlar ortaya çıkmazdı.
Bektaşilerin en çok dem almasına kızarlar. Bektaşiliğin irşad yeri genellikle sofradır. Sofrada dem almak
asla herkesin istediği kadar içmesi şeklinde değildir. Sofrayı idare eden Baba veya Derviş dem almadan
dem alınmaz. Aşk olsun diye müsade etmeden asla yemeğe el sürülmez. Asker talimi gibidir.
Bektaşilikte hiç dem almayana da nasip verilmez, çok dem alan çevreyi rahatsız edecek kadar nefsine
hakim olmayana da nasip verilmez. Ağızda alınanın hiç önemi yoktur. Kulaktan alınan dem önemlidir. O
da sohbettir
Sünni Din Adamlari olan Ahmed yesevi , Haci Bektas Veli ,Balim sultanlarini Alevi diye sunan bu zihniyet herseyi carptirdiklari gibi ickiyide kendilerine Helal olarak görüyorlar ,
Nasil oluyor yani ??? Kuran Degistirilmistir diyen Bektasiler Simdi Kurana bagli olduklarinimi idia ediyorlar ??! ama Demlerindende (ickilerindende ) Vazgecmiyorlar ..bu celiskilerine ne demeli ...??!! oysaki kuranda ickinin Haram oldugu yazmaktadir. ohalde bune bicim bagliliktir ??
Devam ediyoruz
Cok ilginctir Arkadaslar .. Bugün Bektasilerin nasil taktik degistirip sinsi bir sekilde insan kazanmalarini saglamalari icin simdide Namazin var oldugunu acikliyorlar , oysaki Bektasilikte kendileri "Namaz Yok , Niyaz Var " sözcüklerini unutmus olacaklarki simdi Namaz vardir diyorlar ..Sahsen Sormak istedigim soru su olabilir ..Peki Namaz size göre var olabilir , bilmek istedigmiz kimin ictihadina ve Fikihina göre Namaz kiliyorsunuz ?Bektaşilikte iki mekân vardır. Birincisi ibadet mekânı olan ayn-i cem ikincisi ayin-i cem. Birincisi yalnız
nasiplilerin girdiği namaz kılınan yerdir. İkincisi ise Ali sofrası denilen nasiplilerin eğitilmeye müsait ve
bağnaz olmayanların da katılabileceği irşad sofrasıdır. Bu sofraya konulan dem, sofranın sigortasıdır.
Muhabbetin lezzetini kaçıracak kadar kafasında putları olanlar, bu sofraya demin varlığını hissedince
zaten gelmezler. Dem sembolik bir şeydir. Kırk kişi bir araya gelse bir kilo dem 5 saatte zor biter.
Bektaşi fıkraların da görüldüğü üzere, dini ve Tanrıyı eleştirmez. Tanrıyı ve İslamı yüceltmeyi amaçlar.
Ancak çarpık düşünceyi ve sapık yorumu eleştirir.
Cevap ise asagidaki Resimdedir
Bu Resim ise Bektasilerin Gercekte Sünni olduklarini Ve Caferi Meshebinden uzak oldugu gibi Aleviliktende alaklarinin olmadigini kanitlamaktadir !! oysaki Aleviler Caferidir Ehli Beyt izinden gidenlerdir .. Bu Resim Bektasilerin Aleviligi ve Alevileri kulandiginida acikca gözler önüne seriyor !!
Biz Sarhos Ayas Bektasi dedebabalari deyince Digeleri bizlere kiziyordu, oysaki Bektasilerin kendi sitelerinde Dem ( icki ) istiklerini acikca söyleyebiliyorlar ! Sarhoslarin izinden giden bir Toplum Yezit ve Muaviyenin izinden gitmis gibidir sünki Muavyie ve Yezit,de icki icip Sorfalarinda Zevkü Sefa cekiyorlardi degilmi , ´Bektasiler ise Imamlarimizin isimlerinden faydalanarak Toplumu sömürüp Sofralarinda Midelerini Doldurup, Masum Imamlarimizin isimlerinide ickili agizlari ile kirletiyorlar ....Ayrica
Sapik dedikleri Siilerdir, Ehli Beytci Alevilerdir ! sünki agizlarindan su cümleler hic eksik olmuyor
"irancilar, Yobazlar, Seytan sakalli mollacilarin izinden gidenler , Biz Sii degiliz.... ! vs gibi sözleri biz Alevilere ,Siilere (Ali Taraftarlarina ) sarf eden Bektasilerdir !! Sapkin ve Carpik görüslerini ortaya cikardigimizda kendi kusurlarina bakmadan baskalarinda kusur arayan Bektasilerde kendi görüslerini kabul etmiyenleride Sapkin olarak görürler ...!! Tipki Vahabiler gibi !!!
------
yani örnek "Alevi önderleri " imis .. Namaz kil sonra Mide doldur..Bektaşilikte iki mekân vardır. Birincisi ibadet mekânı olan ayn-i cem ikincisi ayin-i cem. Birincisi yalnız
nasiplilerin girdiği namaz kılınan yerdir. İkincisi ise Ali sofrası denilen nasiplilerin eğitilmeye müsait ve
bağnaz olmayanların da katılabileceği irşad sofrasıdır.
Yukardaki yaziyi okudugumuzda "Dogrusu Egrisi " sözcügü geciyor ..bunu düsünenler Bektasiligin icinde kimler hizmet ve kimler tarafindan yönetildigini idrak edebilirler ..ayrica Bektasilerin son dede babasi Bedri Noyanin da Mason oldugunuda yazmaliyiz ! tabiki Egrisinede Dua etmek Bektasilere göre dogaldir ...Simdilik bu kadar bizden ayrilmayin .Bu yola doğrusu ile eğrisi ile hizmet etmiş bulunan tüm Dervişlerin, Babaların, Halife babaların
Dedebabaların, Dedelerin ruhları şad u handan olsun