sabateizm ve ünlü! sabataylar
Gönderilme zamanı: 28 Kas 2008, 15:36
SABETAY SEVİ KİMDİR - SABETAYCILAR KİMLERDİR ?
Yahudi dönmelerinin Peygamber kabul ettikleri Sabetay Sevi 1600'lerde İzmir'de yaşamış bir hahamdır. Yahudilerin mistik kitabı Kabala'yı kendisine göre yorumlayıp sinegoglarda vaazlar vererek çevresine kalabalık bir Yahudi cemaati toplamıştır. Bu cemaatin sayısı artıp önemli bir güç olunca yabancı devletler tarafından manipüle edilmeye başlamış, zamanla devleti bölmeye yönelik kanunsuz hareketlerin odağı haline gelmiştir. Bu yasadışı faaliyetleri nedeniyle Osmanlı Devleti'nin takibatına maruz kalınca Sabetay Sevi stratejisini tamamen değiştirmiştir. Müslüman olduğunu iddia etmiş, Müslüman ismi almış, Müslümanlar gibi giyinmiş ve Müslümanlar gibi davranmıştır. Onun cemaatindeki herkes de onun gibi isimlerini değiştirerek görünüşte Müslüman bir yaşam sürmeye başlamışlardır. Ama sıkı sıkıya bağlı oldukları Yahudi inancını ve geleneklerini hiç terketmemişlerdir.
Sabetaycılık
Sabetaycılık 17. yüzyılda İzmir ve çevresinde ortaya çykan Sabetay Sevi'nin kurucusu olduğu, onu mesih (kurtarıcı son peygamber) kabul eden , Yahudi Mistizmine (Kabbala) dayanan gizli bir inançtır.
Gizliliğin sürdürülmesi amacıyla bu inanca inananlar bulundukları ülkenin yaygın dininde görünmeyi tercih ederler. Sabetaycılar, belli kurallar dahilinde tamamen Müslüman ismi almakta ve kendilerini her bakımdan "Şüphe edilmeyecek ölçüde" Müslüman göstermektedirler. Kendilerini Yahudiliğe bağlı bir fraksiyon olarak tanımlasalar da Yahudiler tarafından resmi olarak bu dine bağlı kabul edilmezler. Kur'an da ise inanmadıkları halde Müslümanım diyenler Münafikun Suresi'nde ele alınmaktadır. Taraftarları Sabetayistler, Sabetaycı, Sabetaycı, Avdedî, Dönme, Selanikli, Meamin, Maminim, Takiyyeci, Munafık gibi farklı isimlerle de anılır. İlk dönemlerde Musevi ibadet ve ayinlerine sadık kalmışlarsa da asıl Yahudilerden tamamen ayrılmış ve onlara "koferim" (kafirler) ismini vermişlerdir. Yahudiler ise renkleri değişen bir balık olduğundan "Sazanikos" (Sazan) demişlerdir. Sabetay Sevi bağlıları çeşitli ülkelerde günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Kutsal şehirleri Selanik'tir.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 07.08.2000 tarih B02.1.DIB.0.10-21/1119 nolu yazısına istinaden Sabetaycılığın bir İslam mezhebi ya da tarikati olmadığı ve İslam düşüncesi içinde de yer almadığı açıkça belirtilmiştir.
Sabatay Sevi’nin Hayatı :
1626’da İzmir’de doğdu. Dine olan eğiliminin ailesi tarafından fark edilmesi ile din adamı olarak yetiştirilmesine karar verildi. Aldığı klasik Yahudi eğitiminden giderek ayrıldı ve Yahudi mistisizmine yöneldi. Kabala ve Zohar’ı tetkike başladı. Geçirdiği depresyon ve nöbetler nedeniyle giderek daha içine kapandı ve mistik yaşamı tüm yönleriyle yaşamaya başladı.
O sırada tüm Yahudi dünyası bir kaos içerisindeydi. Çekilen tüm bu sıkıntılar Yahudileri Kabbala’nın mistik dünyasına itmişti. Artık bir kurtarıcı gelmeli diye düşünüyordu herkes. İşte tam bu yıllara tekabül eden yıllardan biri olan 1665, Sabetay Sevi’nin hayatının dönüm noktası olmuştur. İşte bu yıl o, kendisinin Mesih olduğuna inanan Gazze’li teolog Natan’la tanışmıştır.
Natan’ın iddia ve Israrlarına dayanamayan Sevi, 31 Mayıs 1665’te Mesihliğini ilan eder. Kaos ortamında olan Yahudi dünyası Mesih’i beklemekte olduğundan inananları hızla artar. Bu durumdan hoşlanmayan Ortodoks kilisesi Sevi’ye tepki gösterir. Bu tepkiye aldırmayan halk ona inanmaya devam eder. İnananları arasında Osmanlı topraklarında yaşayanların yanı sıra diğer dünya ülkelerinde yaşayan Yahudiler de bulunmaktadır.
Bu gidişe bir dur demek isteyen Ortodoks hahamlar son çare olarak Sevi’yi Osmanlı padişahına şikayet ederler. Sadrazam bu konuyla yakından ilgilenir. Sabetay divana çıkarılır. Hayatı ve iddiaları arasında bir seçim yapması istenir. O, hayatını kurtarmayı tercih eder ve Sultan’ın isteğiyle Müslüman olur. Mesih diye bildikleri kişinin, Müslüman olması, hatta Aziz Ahmet, ismini alması tüm dünyasında şok etkisi yapmıştır. Birçoğu onun sahte Mesih olduğuna inanarak eski Ortodoks inancına geri döner.
İki yüz ailelik bir topluluk ise din değiştirerek onun yolundan gidecektir. Selanik’e yerleşen bu toplum, pratikte Zohar’a dayanan mistik bir yaşamı benimser, Yahudi inancını sürdürür, fakat resmiyette İslâm dinine bağlı olarak yaşar.
BAZI ÜNLÜ SABATEİSTLER :
Nazım Hikmet Ran,Sedat Simavi,Cem Boyner,Bülent Eczacıbaşı,Abdi İpekçi,Talat Hamlan,Çevik Bir,İsmail Cem,Cem Kozlu,Dinç Bilgin,Ali Kırca,Altan Öymen,Eser Karakaş,Güneri Civaoğlu,Hulusi Kentmen,Haldun Dormen,Rutkay Aziz,Kemal Gürüz,Ali Baransel,Orhan Pamuk,Güngör Mengi,Kenan Işık,Haluk Bilginer, Ali Sirmen, Çetin Emeç ,Gazi Erçel, Cemil İpekçi, Kemal Derviş, Mehmet Ali Birand…
Kaynak: YAHUDİLİK ve MASONLUK/ Harun Yahya (Adnan Oktar)
Kim bu sabeteistler ?
Türkiye’de Sabatay Sevi’nin târikatına bağlı yüzbinlerce insan yaşamaktadır. Bunlar tarihte ve günümüzde hâdiselerin gelişmesinde önemli rol oynayan çok tesirli bir güç teşkil ediyorlar. Gizli bir cemaat oldukları için kimliklerini ortaya çıkarmak oldukça zor olmakla beraber zamanla yapılmış bazı ifşaatlar, olaylar karşısındaki tutum ve davranışları, mevki ve ünvanlari ile kullandıkları tipik isimler bize bâzı ipuçları verebiliyor. Bu şekilde deşifre olan yüzlercesinin arasından, kamuoyunun tanıdığı sabatayist isimleri aşağıda sunuyoruz.
Bu bir “kara liste” değildir. Onları kimliklerinden ötürü yargılıyor da değilim. Antisemitizm yapmak gibi bir niyetim asla yoktur. Maksadım sadece gerçeklerin gün ışığına çıkarılması ve insanların hakiki kimliklerini saklamadan rahatça yaşabilecekleri bir toplum oluşmasına katkı sağlamaktır. Bu listeyi uzatmak mümkündür, zaten ileride onu da yapacağım. Bu konuda araştırması olanların yardımlarını bekliyorum.
SANAYİCİ – İŞADAMI
Nejat Eczacıbaşı
Bülent Eczacıbaşı
Feyyaz Berker
Feyyaz Tokar
Cem Boyner
Ali Koçman
Dinç Bilgin
Can Paker
Ömer Çavuşoğlu
Halil Bezmen
Dilber Ailesi
Rona Yırcalı
Selahattin Göktuğ
Fuad Sâdıkoğlu
Ferdi Vardarman
Öner Akgerman
M. Cemil Merzeci
Ziya Taşkent
Cem Uzan
Ali Koç
YAZARLAR
Hâlide Edip Adıvar
Orhan Pamuk
Yaşar Kemal
Muazzez Berkand
Nâzım Hikmet Ran
Azra Erhat
Vedat Nedim Tör
Yaşar Nâbi Nayır
Celal Sâhir Erozan
Emil Galip Sandalcı
Ali Cânip Yöntem
A. Hamid Tarhan
Şinasî
ÜNiVERSİTE
Kemal Gürüz
Kemal Alemdaroğlu
Nermin Abadan-Unat
Sulhi Dönmezer
Talât Halman
Gündüz Gedikoğlu
Eser Karakaş
H.Veldet Velidedeoğlu
Sıddık Sâmi Onar
İlhan Arsel
Sâhir Erman
Bülent Tanör
Nur Serter
Tunç Erem
ASKERLER
Çevik Bir
Ali Fuad Cebesoy
Amiral. Sait Halman
Tuğg. Halit Göktuğ
Yarb. Selim Soley
Tümg. Ömer Z. Dorman
Kur.Alb. Osman Köksal
Tümg. Sırrı Öktem
Gen. Cahid Tokgöz
Gen. Zeki Soydemir
Güven Erkaya
Refik Tulga
* İsmail Toker
Güneri Civaoğlu
Cüneyt Arcayürek
Ahmed Emin Yalman
Nazlı Ilıcak
Cengiz Çandar
Canan Barlas
Altan Öymen
Örsan Öymen
Abdi İpekçi
Nail Güreli
Güngör Mengi
Yusuf Ziya Ortaç
Ali Sirmen
Aydin Emeç
Çetin Emeç
Ülkü Arman
Sedat Simâvî
Erol Simâvî
Ali Nâci Karacan
Nadir Nâdi Abalıoğlu
Yunus Nâdi Abalıoğlu
Ali Gevgilli
Ruhat Mengi
Leyla Umar
İlker Sarıer
Hasan Tahsin
Murat Birsel
Fazlı Necib (Necip Fazıl değil)
Necmi Tanyolaç
Yılmaz Çetiner
EĞLENCE
Sezen Aksu
Nilüfer
Burak Kut
Neco
Sibel Egemen
Ciğdem Talu
Egemen Bostancı
Murat Arkan
Perran Kutman
Harika Avcı
Ozan Orhon
Işıl Özışık
SERBEST MESLEK
Atilla Dorsay
Cemil İpekçi
Uğur Civelek
Yıldırım Mayruk
Muvaffak Benderli
KARİKATÜRİSTLER
Cemal Nadir Güler
Semih Poroy
Ali Ulvi Ersoy
Altan Erbulak
Tekin Aral
Oğuz Aral
Piyale Madra
Bedri Koraman
SİYÂSİLER
Rahşan Ecevit
İsmail Cem
Tansu Çiller
Şükrü Sina Gürel
Ercan Karakaş
Bülent Tanla
Coşkun Kırca
Kemal Derviş
Câvid Bey
Nuri Conker
Ahmet İsvan
Osman Kibar
Hayrettin Erkmen
Turan Güneş
Sebâti Ataman
Emre Gönensay
Naim Talû
Salih Bozok
Aka Gündüz
Turhan Kapanlı
Mithad Şükrü Bleda
Sümer Oral
Ali Dinçer
Ekrem Alican
Cem Kozlu
Fatin Rüştü Zorlu
Sabiha Sertel
Ş. Hüsnü Değmer
Kıbrıslı Kâmil Paşa
Ahmed Vefik Paşa
Faik Nüzhet
Tayyibe Gülek
SİNEMA-TİYATRO
Haldun Dormen
Hulûsi Kentmen
Ayhan Işık
Kenan Işık
Aziz Rutkay
Doğa Rutkay
Aziz Basmacı
Yıldız Kenter
Müşfik Kenter
Leyla Gencer
Halûk Bilginer
Memduh Yükman
TELEVİZYON
Ali Kırca
Ali Baransel
M. Ali Birand
Murat Birsel
Deniz Arman
BÜROKRASİ
Gazi Erçel
Metin Yalman
Osman Olcay
Osman Kulin
Sadun Terem
Kaya Toperi
Gaazi Yaşargil
S. Kâni İrtem
Onur Öymen
Özdem Sanberk
Hüseyin Poroy
SABETAYCILIK VE MASONLUK
Masonluğun ikrara dayalı gizli örgütler içinde,tarih boyunca kendisinden ençok söz edileni olduğunu belirtmek herhalde onun değer ve önemini abartmak olarak görülemez.O kadar ki belkide hiç bir örgüte nasip olamıyacak bir kaderi vardır,hem doğuda ve hemde batıda etkili olmuş,pek çok ülkede siyasi,toplumsal ve ekonomik olaylardan sorumlu tutulmuştur
Bilindiği gibi masonluk kökenini eski medeniyetlerden ve özellikle de ortadoğunun kadim kültürlerinden almış felsefi bir harekettir.Ana prensibi hiç bir ayrım gözetmeksizin üyeleri arasında dünya kardeşliğini sağlamaktır.Fakat her inanca açık olması,serbest düşünceleri desteklemesi ve hiçbir etnik ayrım gözetmemesi nedenleriylede özellikle tek sesli kültürler tarafından dışlanmış ve adeta afaroz edilmiştir.Nitekim Türk milliyetçiliğinin de çok uzun bir süre masonluk ile uğraşması ve bunu bir tehlike olarak algılanmasınında temel nedeni bundan kaynaklanmaktadır.
19.yy Osmanlı ülkesini etkisi altına alan milliyetçi ve özgürlükçü akımlarla beraber batılı kavramların imparatorluk içinde yaygınlaşmış olduğunu görmekteyiz.Fakat bu kavramların tartışılabilmesi herşeyden evvel bunları kavrayabilecek bilgi seviyesindeki insanların varlığı ile mümkün olacaktı.Bu da her açıdan devletin farklı kültürleri bünyesinde toplayan ve etnik olanın dışlanmayacağı kent merkezlerinde yenilikçi fikirlerin yeşermesine yol açacaktı.Üstelik böylesine bir siyasi merkezin baskıcı bir devlet yönetiminin otoritesinin giderek azaldığı bir noktada olmasıda çok daha özgürlükçü bir yapının varlığını da beraberinde getirecekti.İşte o yıllarda İmparatorluğun batıya açılan penceresi durumunda gözüken Selanik şehrinin hem başkentten uzak olması,hem bünyesinde çok sayıda etnik unsuru barındırıyor olması sonucunda çok önemli bir siyasi rolü üslenmesi belkide kaçınılmaz bir zorunluk olarak onu ortaya çıkarmıştır.
SABATAYİST İSİMLERİNİN KAYNAĞI:
Türkiyede Sabetaycılar ve Museviler isimleri şöyle seçilmiştir:
1- ibranice ve türkçe arasındaki ses benzeşmeleri vasıtasıyla en yakın isim alınarak,
2- Tevratta geçen ismin Arapça ismin türkçe karşılığı olarak,
3- ibranice ve türkçe aynı sessiz harflerden oluşan isimler yakınsatarak (çünkü ibranice, sadece sessiz harflerle de (yani sesli harfleri temsil eden noktaları koymadan da) yazılabiliyor böylece sessiz harfler aynı olduğundan okunuşlar aynı kabul edilebiliyor)
4- Soyisimler, bir sonraki jenerasyonda isim olarak seçilerek,
5- Ladino dilindeki musevi isimlerin türkçesi kullanılarak.
6-Tevrat’ta varolan isimlerin sonuna -zade, -gil, -han, -oğlu vb. ek getirerek.
Not: Bu yazı internetteki çeşitli kaynaklardan derlenmiştir.
Yahudi dönmelerinin Peygamber kabul ettikleri Sabetay Sevi 1600'lerde İzmir'de yaşamış bir hahamdır. Yahudilerin mistik kitabı Kabala'yı kendisine göre yorumlayıp sinegoglarda vaazlar vererek çevresine kalabalık bir Yahudi cemaati toplamıştır. Bu cemaatin sayısı artıp önemli bir güç olunca yabancı devletler tarafından manipüle edilmeye başlamış, zamanla devleti bölmeye yönelik kanunsuz hareketlerin odağı haline gelmiştir. Bu yasadışı faaliyetleri nedeniyle Osmanlı Devleti'nin takibatına maruz kalınca Sabetay Sevi stratejisini tamamen değiştirmiştir. Müslüman olduğunu iddia etmiş, Müslüman ismi almış, Müslümanlar gibi giyinmiş ve Müslümanlar gibi davranmıştır. Onun cemaatindeki herkes de onun gibi isimlerini değiştirerek görünüşte Müslüman bir yaşam sürmeye başlamışlardır. Ama sıkı sıkıya bağlı oldukları Yahudi inancını ve geleneklerini hiç terketmemişlerdir.
Sabetaycılık
Sabetaycılık 17. yüzyılda İzmir ve çevresinde ortaya çykan Sabetay Sevi'nin kurucusu olduğu, onu mesih (kurtarıcı son peygamber) kabul eden , Yahudi Mistizmine (Kabbala) dayanan gizli bir inançtır.
Gizliliğin sürdürülmesi amacıyla bu inanca inananlar bulundukları ülkenin yaygın dininde görünmeyi tercih ederler. Sabetaycılar, belli kurallar dahilinde tamamen Müslüman ismi almakta ve kendilerini her bakımdan "Şüphe edilmeyecek ölçüde" Müslüman göstermektedirler. Kendilerini Yahudiliğe bağlı bir fraksiyon olarak tanımlasalar da Yahudiler tarafından resmi olarak bu dine bağlı kabul edilmezler. Kur'an da ise inanmadıkları halde Müslümanım diyenler Münafikun Suresi'nde ele alınmaktadır. Taraftarları Sabetayistler, Sabetaycı, Sabetaycı, Avdedî, Dönme, Selanikli, Meamin, Maminim, Takiyyeci, Munafık gibi farklı isimlerle de anılır. İlk dönemlerde Musevi ibadet ve ayinlerine sadık kalmışlarsa da asıl Yahudilerden tamamen ayrılmış ve onlara "koferim" (kafirler) ismini vermişlerdir. Yahudiler ise renkleri değişen bir balık olduğundan "Sazanikos" (Sazan) demişlerdir. Sabetay Sevi bağlıları çeşitli ülkelerde günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Kutsal şehirleri Selanik'tir.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 07.08.2000 tarih B02.1.DIB.0.10-21/1119 nolu yazısına istinaden Sabetaycılığın bir İslam mezhebi ya da tarikati olmadığı ve İslam düşüncesi içinde de yer almadığı açıkça belirtilmiştir.
Sabatay Sevi’nin Hayatı :
1626’da İzmir’de doğdu. Dine olan eğiliminin ailesi tarafından fark edilmesi ile din adamı olarak yetiştirilmesine karar verildi. Aldığı klasik Yahudi eğitiminden giderek ayrıldı ve Yahudi mistisizmine yöneldi. Kabala ve Zohar’ı tetkike başladı. Geçirdiği depresyon ve nöbetler nedeniyle giderek daha içine kapandı ve mistik yaşamı tüm yönleriyle yaşamaya başladı.
O sırada tüm Yahudi dünyası bir kaos içerisindeydi. Çekilen tüm bu sıkıntılar Yahudileri Kabbala’nın mistik dünyasına itmişti. Artık bir kurtarıcı gelmeli diye düşünüyordu herkes. İşte tam bu yıllara tekabül eden yıllardan biri olan 1665, Sabetay Sevi’nin hayatının dönüm noktası olmuştur. İşte bu yıl o, kendisinin Mesih olduğuna inanan Gazze’li teolog Natan’la tanışmıştır.
Natan’ın iddia ve Israrlarına dayanamayan Sevi, 31 Mayıs 1665’te Mesihliğini ilan eder. Kaos ortamında olan Yahudi dünyası Mesih’i beklemekte olduğundan inananları hızla artar. Bu durumdan hoşlanmayan Ortodoks kilisesi Sevi’ye tepki gösterir. Bu tepkiye aldırmayan halk ona inanmaya devam eder. İnananları arasında Osmanlı topraklarında yaşayanların yanı sıra diğer dünya ülkelerinde yaşayan Yahudiler de bulunmaktadır.
Bu gidişe bir dur demek isteyen Ortodoks hahamlar son çare olarak Sevi’yi Osmanlı padişahına şikayet ederler. Sadrazam bu konuyla yakından ilgilenir. Sabetay divana çıkarılır. Hayatı ve iddiaları arasında bir seçim yapması istenir. O, hayatını kurtarmayı tercih eder ve Sultan’ın isteğiyle Müslüman olur. Mesih diye bildikleri kişinin, Müslüman olması, hatta Aziz Ahmet, ismini alması tüm dünyasında şok etkisi yapmıştır. Birçoğu onun sahte Mesih olduğuna inanarak eski Ortodoks inancına geri döner.
İki yüz ailelik bir topluluk ise din değiştirerek onun yolundan gidecektir. Selanik’e yerleşen bu toplum, pratikte Zohar’a dayanan mistik bir yaşamı benimser, Yahudi inancını sürdürür, fakat resmiyette İslâm dinine bağlı olarak yaşar.
BAZI ÜNLÜ SABATEİSTLER :
Nazım Hikmet Ran,Sedat Simavi,Cem Boyner,Bülent Eczacıbaşı,Abdi İpekçi,Talat Hamlan,Çevik Bir,İsmail Cem,Cem Kozlu,Dinç Bilgin,Ali Kırca,Altan Öymen,Eser Karakaş,Güneri Civaoğlu,Hulusi Kentmen,Haldun Dormen,Rutkay Aziz,Kemal Gürüz,Ali Baransel,Orhan Pamuk,Güngör Mengi,Kenan Işık,Haluk Bilginer, Ali Sirmen, Çetin Emeç ,Gazi Erçel, Cemil İpekçi, Kemal Derviş, Mehmet Ali Birand…
Kaynak: YAHUDİLİK ve MASONLUK/ Harun Yahya (Adnan Oktar)
Kim bu sabeteistler ?
Türkiye’de Sabatay Sevi’nin târikatına bağlı yüzbinlerce insan yaşamaktadır. Bunlar tarihte ve günümüzde hâdiselerin gelişmesinde önemli rol oynayan çok tesirli bir güç teşkil ediyorlar. Gizli bir cemaat oldukları için kimliklerini ortaya çıkarmak oldukça zor olmakla beraber zamanla yapılmış bazı ifşaatlar, olaylar karşısındaki tutum ve davranışları, mevki ve ünvanlari ile kullandıkları tipik isimler bize bâzı ipuçları verebiliyor. Bu şekilde deşifre olan yüzlercesinin arasından, kamuoyunun tanıdığı sabatayist isimleri aşağıda sunuyoruz.
Bu bir “kara liste” değildir. Onları kimliklerinden ötürü yargılıyor da değilim. Antisemitizm yapmak gibi bir niyetim asla yoktur. Maksadım sadece gerçeklerin gün ışığına çıkarılması ve insanların hakiki kimliklerini saklamadan rahatça yaşabilecekleri bir toplum oluşmasına katkı sağlamaktır. Bu listeyi uzatmak mümkündür, zaten ileride onu da yapacağım. Bu konuda araştırması olanların yardımlarını bekliyorum.
SANAYİCİ – İŞADAMI
Nejat Eczacıbaşı
Bülent Eczacıbaşı
Feyyaz Berker
Feyyaz Tokar
Cem Boyner
Ali Koçman
Dinç Bilgin
Can Paker
Ömer Çavuşoğlu
Halil Bezmen
Dilber Ailesi
Rona Yırcalı
Selahattin Göktuğ
Fuad Sâdıkoğlu
Ferdi Vardarman
Öner Akgerman
M. Cemil Merzeci
Ziya Taşkent
Cem Uzan
Ali Koç
YAZARLAR
Hâlide Edip Adıvar
Orhan Pamuk
Yaşar Kemal
Muazzez Berkand
Nâzım Hikmet Ran
Azra Erhat
Vedat Nedim Tör
Yaşar Nâbi Nayır
Celal Sâhir Erozan
Emil Galip Sandalcı
Ali Cânip Yöntem
A. Hamid Tarhan
Şinasî
ÜNiVERSİTE
Kemal Gürüz
Kemal Alemdaroğlu
Nermin Abadan-Unat
Sulhi Dönmezer
Talât Halman
Gündüz Gedikoğlu
Eser Karakaş
H.Veldet Velidedeoğlu
Sıddık Sâmi Onar
İlhan Arsel
Sâhir Erman
Bülent Tanör
Nur Serter
Tunç Erem
ASKERLER
Çevik Bir
Ali Fuad Cebesoy
Amiral. Sait Halman
Tuğg. Halit Göktuğ
Yarb. Selim Soley
Tümg. Ömer Z. Dorman
Kur.Alb. Osman Köksal
Tümg. Sırrı Öktem
Gen. Cahid Tokgöz
Gen. Zeki Soydemir
Güven Erkaya
Refik Tulga
* İsmail Toker
Güneri Civaoğlu
Cüneyt Arcayürek
Ahmed Emin Yalman
Nazlı Ilıcak
Cengiz Çandar
Canan Barlas
Altan Öymen
Örsan Öymen
Abdi İpekçi
Nail Güreli
Güngör Mengi
Yusuf Ziya Ortaç
Ali Sirmen
Aydin Emeç
Çetin Emeç
Ülkü Arman
Sedat Simâvî
Erol Simâvî
Ali Nâci Karacan
Nadir Nâdi Abalıoğlu
Yunus Nâdi Abalıoğlu
Ali Gevgilli
Ruhat Mengi
Leyla Umar
İlker Sarıer
Hasan Tahsin
Murat Birsel
Fazlı Necib (Necip Fazıl değil)
Necmi Tanyolaç
Yılmaz Çetiner
EĞLENCE
Sezen Aksu
Nilüfer
Burak Kut
Neco
Sibel Egemen
Ciğdem Talu
Egemen Bostancı
Murat Arkan
Perran Kutman
Harika Avcı
Ozan Orhon
Işıl Özışık
SERBEST MESLEK
Atilla Dorsay
Cemil İpekçi
Uğur Civelek
Yıldırım Mayruk
Muvaffak Benderli
KARİKATÜRİSTLER
Cemal Nadir Güler
Semih Poroy
Ali Ulvi Ersoy
Altan Erbulak
Tekin Aral
Oğuz Aral
Piyale Madra
Bedri Koraman
SİYÂSİLER
Rahşan Ecevit
İsmail Cem
Tansu Çiller
Şükrü Sina Gürel
Ercan Karakaş
Bülent Tanla
Coşkun Kırca
Kemal Derviş
Câvid Bey
Nuri Conker
Ahmet İsvan
Osman Kibar
Hayrettin Erkmen
Turan Güneş
Sebâti Ataman
Emre Gönensay
Naim Talû
Salih Bozok
Aka Gündüz
Turhan Kapanlı
Mithad Şükrü Bleda
Sümer Oral
Ali Dinçer
Ekrem Alican
Cem Kozlu
Fatin Rüştü Zorlu
Sabiha Sertel
Ş. Hüsnü Değmer
Kıbrıslı Kâmil Paşa
Ahmed Vefik Paşa
Faik Nüzhet
Tayyibe Gülek
SİNEMA-TİYATRO
Haldun Dormen
Hulûsi Kentmen
Ayhan Işık
Kenan Işık
Aziz Rutkay
Doğa Rutkay
Aziz Basmacı
Yıldız Kenter
Müşfik Kenter
Leyla Gencer
Halûk Bilginer
Memduh Yükman
TELEVİZYON
Ali Kırca
Ali Baransel
M. Ali Birand
Murat Birsel
Deniz Arman
BÜROKRASİ
Gazi Erçel
Metin Yalman
Osman Olcay
Osman Kulin
Sadun Terem
Kaya Toperi
Gaazi Yaşargil
S. Kâni İrtem
Onur Öymen
Özdem Sanberk
Hüseyin Poroy
SABETAYCILIK VE MASONLUK
Masonluğun ikrara dayalı gizli örgütler içinde,tarih boyunca kendisinden ençok söz edileni olduğunu belirtmek herhalde onun değer ve önemini abartmak olarak görülemez.O kadar ki belkide hiç bir örgüte nasip olamıyacak bir kaderi vardır,hem doğuda ve hemde batıda etkili olmuş,pek çok ülkede siyasi,toplumsal ve ekonomik olaylardan sorumlu tutulmuştur
Bilindiği gibi masonluk kökenini eski medeniyetlerden ve özellikle de ortadoğunun kadim kültürlerinden almış felsefi bir harekettir.Ana prensibi hiç bir ayrım gözetmeksizin üyeleri arasında dünya kardeşliğini sağlamaktır.Fakat her inanca açık olması,serbest düşünceleri desteklemesi ve hiçbir etnik ayrım gözetmemesi nedenleriylede özellikle tek sesli kültürler tarafından dışlanmış ve adeta afaroz edilmiştir.Nitekim Türk milliyetçiliğinin de çok uzun bir süre masonluk ile uğraşması ve bunu bir tehlike olarak algılanmasınında temel nedeni bundan kaynaklanmaktadır.
19.yy Osmanlı ülkesini etkisi altına alan milliyetçi ve özgürlükçü akımlarla beraber batılı kavramların imparatorluk içinde yaygınlaşmış olduğunu görmekteyiz.Fakat bu kavramların tartışılabilmesi herşeyden evvel bunları kavrayabilecek bilgi seviyesindeki insanların varlığı ile mümkün olacaktı.Bu da her açıdan devletin farklı kültürleri bünyesinde toplayan ve etnik olanın dışlanmayacağı kent merkezlerinde yenilikçi fikirlerin yeşermesine yol açacaktı.Üstelik böylesine bir siyasi merkezin baskıcı bir devlet yönetiminin otoritesinin giderek azaldığı bir noktada olmasıda çok daha özgürlükçü bir yapının varlığını da beraberinde getirecekti.İşte o yıllarda İmparatorluğun batıya açılan penceresi durumunda gözüken Selanik şehrinin hem başkentten uzak olması,hem bünyesinde çok sayıda etnik unsuru barındırıyor olması sonucunda çok önemli bir siyasi rolü üslenmesi belkide kaçınılmaz bir zorunluk olarak onu ortaya çıkarmıştır.
SABATAYİST İSİMLERİNİN KAYNAĞI:
Türkiyede Sabetaycılar ve Museviler isimleri şöyle seçilmiştir:
1- ibranice ve türkçe arasındaki ses benzeşmeleri vasıtasıyla en yakın isim alınarak,
2- Tevratta geçen ismin Arapça ismin türkçe karşılığı olarak,
3- ibranice ve türkçe aynı sessiz harflerden oluşan isimler yakınsatarak (çünkü ibranice, sadece sessiz harflerle de (yani sesli harfleri temsil eden noktaları koymadan da) yazılabiliyor böylece sessiz harfler aynı olduğundan okunuşlar aynı kabul edilebiliyor)
4- Soyisimler, bir sonraki jenerasyonda isim olarak seçilerek,
5- Ladino dilindeki musevi isimlerin türkçesi kullanılarak.
6-Tevrat’ta varolan isimlerin sonuna -zade, -gil, -han, -oğlu vb. ek getirerek.
Not: Bu yazı internetteki çeşitli kaynaklardan derlenmiştir.