Bunlar sonradan müzeye konulan unsurlardır,Bektaşiler açısından tarihi hiçbir anlamları yoktur,bunların oraya konulmasının temel sebebi 1945 lerde yazılan Bektaşiliğin içyüzü isimli kitap olduğunu düşünüyorum zira o kitapta Caferilerin kıldığı namazda mühre secde edildiği kerbela toprağı kullanıldığı yazılmıştır,sanıyorum bu bilgiden sonra menderes döneminde veya sonrasında o mühür oraya müzeye konulmuştur,zaten kimsede orada sergilenmesi dışında bu mühürleri kullanmamıştır.meshedi313 yazdı:Benim anlayamadığım şeyler var. Hacı Bektaş'a ait olduğu söylenen eserler incelendiğinde - bu başlığın ilk yazısında- açık bir şekilde görülüyor ki bu kitapların yazarı bir sunnidir. O kitaplarda sunni inanışa yönelik motifler mevcuttur. ayrıca osmanlı-bektaşi ilişkisi kafamı iyice karıştırıyor.
İşte alevi genci-aydını böyle olmalıdır,sormalıdır,soruşturmalıdır,aldığı yanıtları mukayese etmelidir,bir fikrin dört yanını eleştiriye tabi tutmalıdır ve sonuçta ayakta kalana sahip çıkmalıdır.Yoksa atalarının yoluna uyar gider ve helak olanlardan olur.
Evet sevgili kardeşim Osmanlı ve cumhuriyetin devamında Bektaşilikle ilgili yazanların tamamına yakını sünnidir ve bunda artık şaşılacak bir şey olmadığını biliyoruz.1960 lardan sonra işin içine alevi kökenli yazarlarda girmeye başlamıştır.
Osmanlı Bektaşi ilişkisinde kafa karıştıracak bir yön yoktur 1826 yılına kadar Osmanlı Bektaşi tarikatını resmen sahipleniyor destekliyordu çünkü onu kendinden bir parça kabul ediyordu hatta üç büyük tarikatten birisi kabul ediyordu.
İhtimal:
Hacı bektaşeğer bir Aleviyse, ona ait olduğu söylenen bu eserler ya tahrif edildi ya da ona ait değildi..
Eser tahrif edilmiş olma ihtimali mümkün değil çünkü eğer eserlerinde ehli beyt fıkhına ait bir pratik olsaydı bu durum mutlaka yazılı bir yerlere yansırdı,bir izi olurdu yada edebiyata yansırdı o izi buralarda bulabilirdik oysa buralarda da ehli beyt fıkhına dair iz bulamıyoruz.yani anadoluya pir sultan ve şah hatayi ile 12 imamların ismi giriyor ama bilgisi giremeden katliamlar nedeniyle isimlerin içi boş kalıyordu.yine bu tür bir tahrifatı hiçbir kaynak yazmadığı gibi hiçbir anlatıda da tahrifat iddiası bulunmuyor yani böyle bir olasılık bilimsel değildir.
Ama eserlerin ona ait olmaması ise mümkündür,zaten biz tezlerimizi bu ihtimalide düşünerek “ona ait ise “böyledir şöyledir diye ihtimalli olarak kuruyoruz.
Eğer bu eserlerin ona ait olmadığı veya ona aitse tahrif edildiği ispat edilmediği sürece, onu bir sunni mutasavvıfçı olarak kabul etmek zorundayım. çunkü akıl ve ilmi veriler buna işaret ediyor...
Diğer taraftan Ehli Beyt Mektebinden olduğu herkesçe kabul edilen pir Sultan'a ait olduğu söylenen bazı şiirlerde "pirim hacı bektaş veli" gibi ifadeler var. Can yayınlarından çıkmış bir buyruk da(Eski bir baskıydı) seyyid olmayan birini pir edinmek yoldan sapmaktır diyor. Oysa hacı bektaşın seyyid olduğuna dair kaynaklar arasında da bir çok çelişki mevcut.
İhtimal:
Hacı bektaşın soyuna dair çelişkiler ortadan kaldırılmadıkça -onun hakkındaki üstteki iddialara bir cevap bulunduğunu ve aleviliğinin delil olunduğunu farz edersek bile- onu kendimize pir edinmemiz doğru olmayacaktır... Şimdi eğer hacı bektaşın Alevi olduğuna kanaat edersek bile Pirliğinde sorun vardır. şayet o bir seyyid değildir. Peki pir sultana abdal nasıl böyle bir hata yapmış da hacı bektaşı kendine pir edinmiştir. Eğer hacı bektaşın seyyid olmadığı gerçeğini kabul edeceksek (ki deliller bunu gösteriyor) pir sultanın da pirliği hakketmeyen birine pir diye hitap etme yanlışını yapma olasılığının düşüklüğünü de gözönüne alırsak, pir sultana atfedilen ve hacı bektaşı pir diye öven bu şiirler pir sultana ait değillerdir.
şimdi durum buyken bu mantıkla veya daha değişik verilerle pir sultan abdala ait olduğu iddia edilen şiirlerin elekten geçirilmesi şarttır. Ona ait olmayanları bir şekilde elenmelidir. Bu sayede pir sultanın hacı bektaşa yazdığı iddia edilen şiirler de gerçkeliğe kavuşacaktır....
Neden Pir sultan ile hacı bektaş arasında bir çelişki varmış gibi düşündüm?
Bir devlet pir sultanı asıyor aynı devlet hacı bektaşa sahip çıkıyor... İşte bu veriden kaynaklanan bir olguyla bu sonuca varmak mümkün değil midir?
Evet aynen öyledir,aynı Osmanlı pir sultanı asıyor,ismini ve izini silmeye çalışıyor,onu düşman kabul ediyor,adını bile anmamak için her türlü titizliği gösteriyor ama aynı devlet hacı bektaş konusunda tam tersini yapıyor.o halde Osmanlıda pir sultan ile hacı bektaşı birbirinden farklı görüyor,bizde bu farkı ortaya koyuyoruz,birisi alevidir diğeri sünnidir.
Dikkat edin hacı bektaşa sünnidir diyen pek çok Osmanlı Sünni yazarı vardır ve hiç kimse hacı bektaşa rafizi yada Kızılbaş dememiştir.Pir sultanı ise şii casusluğundan kızılbaşlığa kadar hep suçlamışlardır.Yani aklı başında herkes bu gerçeği görebilir,göstermeye çalışıyoruz.göstermeliyiz.
Yada şöyle düşünün Osmanlı Kızılbaş kelimesini sürekli kötülemek için kullanırken eğer hacı bektaş(değil ya) aleviyse! ve yolun büyük öncülerinden ise ! ona osmanlınında Kızılbaşların önderi demesi gerekmezmiydi ve bu şekilde bir hitap herkesçe pek çok kaynakta kullanılması gerekmezmiydi?
Basit bir emsal ile açıklayım,
İslamdan nefret edenler Peygamberi sevebilirmi?
Marksizmden nefret eden birisi marksı seviyorum diyebilirmi?
PKK yı düşman bilen birisi Apoyu sevebilirmi?
Peki Osmanlı kızılbaştan ,şiiden nefret ettiğini her zaman söylemiş ve kanıtlamışken nasıl oluyrda hacı bektaşı seviyorlar?
Cevap çok basit çünkü hacı bektaşı Kızılbaş şii kabul etmiyorlar Sünni olduğunu biliyorlar….
Şimdi ortada tarihin karanlıklarına gömülmek istenen bazı gerçekler olduğu aşikar oldu... Peki bu gerçekler neden yokedilmek isteniyor?
Çok basit herkes hacı bektaşı balımı abdal musayı bir kenara iterek 12 imam yolunu öğrense kerbelayı öğrense Caferi fıkhını öğrense bu insanları koyun yerine koyabilirmisiniz onları birdaha uyutabilirmisiniz?onları falanca ilkenin filanca partinin uşağı yapabilirmisiniz?birdaha sünnileştirebilirmisiniz?
İşte sır buradadır.
Kafamıza takilabilecek bir soru daha? Hacı Bektaşın turbesinde namaz mühürlerinin var olması onun aleviliğine delil oluşturur mu? Ancak bu namaz mühürlerinin hacı bektaşla bir ilgisi olduğunu düşünsek bu sefer yine kendileri Bektaşi olarak niteleyen grup bir açıdan köşeye sıkışmış olacaktır...
o mühür 1271 de ölen hacı bektaştan kalmış olamaz çünkü tahrifat yok ve bir toprak parçası onca süre bu şekilde kalamaz,dahası müze menderes döneminde açıldı ve mührü oraya bir işgüzar sonradan koydu yani kayıt defterlerinde önceden mühür yoktu,dahası böyle bir mühür namaz için kullanılmış olsaydı pek çok mühür olması gerekirdi dahası mühürlerin namazlarda kullanıldığı pek çok yazılı kaynakta geçmiş olması gerekirdi ve bu pratik halende bir kısım tarafından devam ettirilmiş olması gerekirdi,böyle olmadığına göre mührün oraya sonradan bir işgüzar tarafından yerleştirildiğini kabul ediyoruz.
Şimdi kafama takılan bu sorulara cevap istiyorum:
Pir sultandaki hacı bektaş övgülü şiirlerin bir açıdan çelişkili olduğunu, pir sultana ait olmadığını ispat etmeme rağmen yeterli olmadığı düşünüyorum. Daha geniş ve farklı bakış açılarından bu konuya açıklık getirebilir misiniz?
Pir sultanın tüm şiirleri bir araya toplanıp hangi konuların kaç kere işlendiği düşünüldüğünde hangi eserin ona ait olup olmadığı da ortaya çıkar.%80 i düvezi imam türündendir yani 12 imamların isimleri sayılır ve Osmanlının ve kurumlarının övülme ihtimali yoktur.kuranın inkar edilme ihtimali yoktur.
Ama böyle dahi olsa yinede pir sultanı müçtehit olarak kabul edemeyiz,onu alevi aydını olarak kabul etmeliyiz.
Diğer sorum:
Hacı bektaşa ait olduğu iddia edilen eserlerdeki çelişkiler değişik ihtimaller gözönüne alınırsa nasıl bir sonuca ulaşırız? Yani bu çelişkileri ortadan kaldıracak mantıklı bir açıklama bekliyorum...
Eserler Sünni vurgularla yazılmıştır yani ona ait olduğu iddia edilen eserler gerçekten onunsa o sünnidir,değilsede o zaman hiçbir eseri olmayan birisini neden alevi kabul edelim ki? bu durumdada ona bakış açılarıyla onun ne olduğunu düşünüyoruz ve karşımıza Sünni olduğu gerçeği yine çıkıyor ,bu konu yukarıda (forum başlığında yolu kısmında )işlenmiştir.
Hacı Bektaşın türbesinde var olan namaz mühürleri ne anlama geliyor? Bu hacı bektaşın aleviliğini ispat eder mi? yoksa sadece hacı bektaşın etrafındakilerinin aleviliğini mi ispat eder?
Teşekkürler...
Kasabada yaşayanların büyük çoğunluğu sünnidir köylerin ise 5 tanesi alevidir.Birileri 1826 da sürüldük diyor ama sürülen ailelerin izini bir türlü gösteremiyorlar sürülen sadece çelebi soyundan birkaç kişidir ve tokat Amasya ya yerleştirilmiştir.asıl böylesine önemli vurguları sorduğun için sana teşekkür etmeliyiz.