Ramazan Ayının Faziletleri Ve Amelleri

Alevilikte Ahlak, İrfan gibi manevi konuları bu bölümde paylaşabilirsiniz.
Kullanıcı avatarı
MERDAN
Mesajlar: 956
Kayıt: 01 May 2007, 22:14

Mesaj gönderen MERDAN »

Arkadaşlar 19 – 21 ve 23. geceler dışında herhangi bir gecenin kadir gecesi olamayacağına dair elimizde sahih ve kesin olan bir bilgi varmı ? ya 18. 22. gece ise?? 24 yada 25. gece ise?? Ya son on gün içerisinde başka bir gecede ise ne olacak?

Sonuçta kadir gecesi kesin olarak belirtilmemiş, gizlenmiştir ve gizlenmesinde de birçok hikmetler vardır elbette.

Evet İmamlarımızdan (a) gelen rivayetlerde 19 - 21 ve 23. gecelerde aranması tavsiye edilmiştir.Bu tavsiye tabiî ki bizim için bir ipucudur, bunu göz önünde tutarak bu geceleri ihya etmede daha bir gayretli olabiliriz ama diğer geceleri de tamamen boşlamamak gerekir diye düşünüyorum.

Birde şu var:
Ehlibeyt nuru sitesinde gördüm ordada geceleri belirlemede daha farklı bir yöntem uygulanmış.yani örneğin 19. geceyi (18 i 19 a bağlayan gece olarak almış)

Diğerleride aynen şöyle:
19. Gece: (18. günü 19. güne bağlayan gece,) Kadir Gecesi olma ihtimali bulunan ilk gece.

19. Gün: Bu günün sabah namazında Hz. Emir-ül Mu'minin Ali (a.s), Mel'un İbn-i Mülcem Muradi tarafından Kûfe Mescidi'nde Mübarek başına aldığı zehirli kılıç darbesiyle yaralandı.

21. Gece: (20. günü 21. güne bağlayan gece,) Kadir Gece'si olma ihtimali bulunan ikinci gece.

20. Gün: Hicret'in 8. Yılında, Mekke'nin fethedildiği gün

21. Gün: Hz. İmâm Emir-ül Mu'minin Ali'nin (a.s) aldığı zehirli darbenin etkisiyle şehid olduğu gün.

23. Gece: (22. günü 23. güne bağlayan gece,) Kadir Gecesi olma ihtimali olan üçüncü gece. (En güçlü ihtimal bu gece için verilmiştir.)
Allahım bana adaletinle değil, merhametinle davran. İMAM ALİ (A.S)
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

Merdan kardeş, Allah razı olsun, güzel açıklamalarda bulunmuşsunuz. Kadir gecesi Ramazanın 19. 21. ve 23. gecelerinin birinde olma ihtimali daha çoktur ama Ramazanın 27. gecesinde olma ihtimali de hadislerde geçer. Aslında Ramazan'ın son on günün geceleri çok önemlidir.
Şunu da belirteyim; İslam'a göre geceler gündüzlerden öncedir. Ramazanın 19. gecesi dediğimizde 18i 19a bağlayan gecedir. Bizim buradaki yazdıklarımızala ehlibeyt nuru sitesindeki yazılar arasında yöntem olarak fark yoktur.
Allah Teala ibadet ve itaatlarınızı kabul buyursun inş.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

RAMAZAN BAYRAMI


Gecesinin Amelleri


Çok değerli ve faziletli gecelerden birisi de, ramazan bayramı gecesidir. Bu gecenin ibadet ve ihyası konusunda birçok hadis zikre-dilmiştir. Hatta bazı hadislerde bu gecenin faziletinin Kadir gecesin-den az olmadığı vurgulanmıştır. Bu gece için şu ameller rivayet edilmiştir:
1- Güneş battığı sırada gusletmek.
2- Geceyi sabaha kadar ihya edip, namaz, dua istiğfar ile meşgul olmak ve (mümkün) mertebe geceyi camide geçirmek.
3- Akşam namazı, yatsı namazı, sabah namazı ve bayram nama-zının ardından şu zikrin okunması:


اللهُ اَكْبَرُ اللهُ اَكْبَرُ لا اِلـهَ إلاّ اللهُ وَاللهُ اَكْبَرُ، اللهُ اَكْبَرُ وَللهِ الْحَمْدُ، الْحَمْدُ للهِ عَلى ما هَدانا وَلَهُ الشُّكْرُ على ما اَوْلانا.

"Allah en büyüktür; Allah en büyüktür. Allah'tan baş-ka ilâh yoktur ve Allah en büyüktür. Allah en büyüktür ve bütün hamd ve övgüler Allah'a mahsustur. Bizi hidayet ettiği için Allah'a hamdolsun ve bize verdiği (nimet ve lü-tuflarından) dolayı O'na şükürler olsun."

4- Akşam namazı ve sünnetini kıldıktan sonra elleri göğe kaldı-rarak şu zikri söylemek:


يا ذَا الْمَنِّ وَالطَّوْلِ يا ذَا الْجُودِ، يا مُصْطَفِيَ مُحَمَّد وَناصِرَهُ، صَلِّ عَلى مُحَمَّد وَآل مُحَمَّد، وَاغْفِرْ لي كُلَّ ذَنْب اَحْصَيْتَهُ ا وَهُوَ عِنْدَكَ في كِتاب مُبين.

"(Allah'ım!) Ey nimet ve ihsan sahibi; ey cömertlik sahibi; ey MUHAMMEDi seçen ve ona yardımda bulunan, MUHAMMED ve Ehlibey-t'ine rahmet et; benden saydığın ve indinde açık bir kitapta kaydedilen bütün günahlarımı bağışla."

Sonra da secdeye kapanıp yüz defa "Etûbu ilALLAH" (Allah'a tövbe ediyorum) söyler ve ardından da hacetlerini Hak Tealâ'dan isterse, inşALLAH kabul olur.
Merhum Şeyh Tusî, bu ameli biraz değişiklikle şöyle rivayet et-miştir: Akşam namazından sonra secdeye gidilirken şu zikir söylenir:


يَا ذَا الْحَوْلِ يَا ذَا الطَّوْلِ، يَا مُصْطَفِياً مُحَمَّداً وَنَاصِرَهُ، صَلِّ عَلي مُحَمَّدٍ وَآلِ مُحَمَّدٍ، وَاغْفِرْلي كُلَّ ذَنْبٍ اَذْنَبْتُهُ وَنَسيتُهُ اَناَ وَهُوَ عِنْدَكَ في كِتَابٍ مُبينٍ.

"(Allah'ım!) Ey hareket/güç sahibi; ey ihsan sahibi; ey MUHAMMED'i seçen ve ona yardımda bulunan, MUHAMMED ve Ehlibeyt'ine rahmet et; yaptığım ve unuttuğum, fakat indinde açık bir kitapta kaydedilmiş olan bütün günahlarımı bağışla."

Ardından yüz defa "Etûbu ilALLAH" söylenir.
5- Bu gecede İmam Hüseyin'i (a.s) ziyaret etmenin çok fazileti vardır. Bu geceye ait ziyareti, kitabımızın ziyaretlerle ilgili bölümünde kaydedeceğiz inşALLAH.
6- On defa Cuma gününün amellerinde geçen şu zikri söylemek:


يَا دَائِمَ الْفَضْل عَلي الْبَريَّةِ، يَا بَاسِطَ الْيَدَيْن بِالْعَطِيَّةِ، يَا صَاحِبَ الْمَوَاهِبِ السَّنِيَّةِ، صَلّ عَلي مُحَمَّدٍ وَآلِهِ خَيْر الْوَر¸ي سَجِـيَّةً، وَاغْفِرْ لَنَا يَا ذَا الْعُلي في هذِهِ الْعَشِيَّةِ.

"Ey yaratıklarına sürekli fazl u keremde bulunan; ey (kullarına) lütuf ve bağış ellerini açan; ey büyük bağışların sahibi! (Güzel) vasıflarda varlıkların en üstünü olan MUHAMMED ve Ehlibeyt'ine rahmet et ve bizi bu gece bağışla; ey yücelik sahibi (Rabbim)!"

7- Ramazanın son gecesinin amellerinde zikrettiğimiz, on rekâtlık namazı bu gecede de kılmak.
8- İki rekât namaz kılmak. Bu namazın kılınış şekli şöyledir: Birinci rekâtta Fâtiha'dan sonra bin defa, ikinci rekâtta ise bir defa İhlâs Suresi okunur. Selâm verdikten sonra da secdeye kapanarak yüz defa "Etûbu ilALLAH" (Allah'a tevbe ediyorum) söylenir, ardından da şu dua okunur:


يا ذَا الْمَنِّ وَالطَّوْلِ، يا مُصْطَفِيَ مُحَمَّد صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ، صَلِّ عَلى مُحَمَّد وَآلِهِ وَافْعَلْ بي كَذا وَكَذا.

“Ey nimet ve cömertlik sahibi, ey nimet ve ihsan sahibi; ey Mu-hammed'i (sallALLAHu aleyhi ve alih) seçen, MUHAMMED ve Ehlibeyt'ine rahmet et ve benim şu, şu hacetlerimi yerine getir.”

Uyarı: "Keza ve keza (şu, ve şu)" kelimeleri yerine hacetler iste-nir.
Bir rivayette de şöyle nakledilmiştir:
Hz. Emirü'l-Müminin Ali (a.s) bu namazı bu şekilde kıldıktan sonra başını secdeden kaldırıp şöyle buyurdu: "Canımı yedi kudre-tinde tutan Allah'a and olsun ki, kim bu namazı kılarsa, Allah her hacetini yerine getirir ve günahlarını bağışlar."
Merhum Şeyh ve Merhum Seyyid, bu namazdan sonra şu duanın da okunmasını rivayet etmişlerdir:


يا اَللهُ يا اَللهُ يا اَللهُ، يا رَحْمنُ يا اَللهُ، يا رَحيمُ يا اَللهُ، يا مَلِكُ يا اَللهُ، يا قُدُّوسُ يا اَللهُ، يا سَلامُ يا اَللهُ، يا مؤْمِنُ يا اَللهُ يا مُهَيْمِنُ يا اَللهُ، يا عَزيزُ يا اَللهُ، يا جَبّارُ يا اَللهُ، يا مُتَكَبِّرُ يا اَللهُ، يا خالِقُ يا اَللهُ، يا بارِئُ يا اَللهُ، يا مُصَوِّرُ يا اَللهُ، يا عالِمُ يا اَللهُ، يا عَظيمُ يا اَللهُ، يا عَليمُ يا اَللهُ، يا كَريمُ يا اَللهُ، يا حَليمُ يا اَللهُ، يا حَكيمُ يا اَللهُ، يا سَميعُ يا اَللهُ، يا بَصيرُ يا اَللهُ، يا قَريبُ يا اَللهُ، يا مُجيبُ يا اَللهُ، يا جَوادُ يا اَللهُ، يا ماجِدُ يا اَللهُ، يا مِليُّ يا اَللهُ، يا وَفِيُّ يا اَللهُ، يا مَوْلى يا اَللهُ، يا قاضي يا اَللهُ، يا سَريعُ يا اَللهُ، يا شَديدُ يا اَللهُ، يا رَؤوفُ يا اَللهُ، يا رَقيبُ يا اَللهُ، يا مَجيدُ يا اَللهُ، يا حَفيظُ يا اَللهُ، يا مُحيطُ يا اَللهُ، يا سَيِّدَ السّاداتِ يا اَللهُ، يا اَوَّلُ يا اَللهُ، يا اخِرُ يا اَللهُ يا ظاهِرُ يا اَللهُ، يا باطِنُ يا اَللهُ، يا فاخِرُ يا اَللهُ، يا قاهِرُ يا اَللهُ، يا رَبّاهُ يا اَللهُ يا رَبّاهُ يا اَللهُ يا رَبّاهُ يا اَللهُ، يا وَدُودُ يا اَللهُ، يا نُورُ يا اَللهُ، يا رافِعُ يا اَللهُ، يا مانِعُ يا اَللهُ، يا دافِعُ يا اَللهُ، يا فاتِحُ يا اَللهُ، يا نَفّاحُ يا اَللهُ، يا جَليلُ يا اَللهُ، يا جَميلُ يا اَللهُ، يا شَهيدُ يا اَللهُ، يا شاهِدُ يا اَللهُ، يا مُغيثُ يا اَللهُ، يا حَبيبُ يا اَللهُ، يا فاطِرُ يا اَللهُ، يا مُطَهِّرُ يا اَللهُ، يا مَلِكُ يا اَللهُ، يا مُقْتَدِرُ يا اَللهُ، يا قابِضُ يا اَللهُ، يا باسِطُ يا اَللهُ.
يا مِحيي يا اَللهُ، يا مُميتُ يا اَللهُ يا باعِثُ يا اَللهُ، يا وارِثُ يا اَللهُ، يا مُعطي يا اَللهُ، يا مُفْضِلُ يا اَللهُ، يا مُنْعِمُ يا اَللهُ، يا حَقُّ يا اَللهُ، يا مُبينُ يا اَللهُ، يا طَيِّبُ يا اَللهُ، يا مُحْسِنُ يا اَللهُ، يا مُجْمِلُ يا اَللهُ، يا مُبْدِئُ يا اَللهُ، يا مُعيدُ يا اَللهُ، يا بارِئُ يا اَللهُ، يا بَديعُ يا اَللهُ، يا هادي يا اَللهُ، يا كافي يا اَللهُ، يا شافي يا اَللهُ، يا عَلِىُّ يا اَللهُ، يا عَظيمُ يا اَللهُ، يا حَنّانُ يا اَللهُ، يا مَنّانُ يا اَللهُ، يا ذَا الْطَّوْلِ يا اَللهُ، يا مُتَعالي يا اَللهُ، يا عَدْلُ يا اَللهُ، يا ذَا الْمَعارِجِ يا اَللهُ، يا صادِقُ يا اَللهُ، يا صَدُوقُ يا اَللهُ، يا دَيّانُ يا اَللهُ، يا باقي يا اَللهُ، يا واقي يا اَللهُ، يا ذَا الْجَلالِ يا اَللهُ، يا ذَا الاِكْرامِ يا اَللهُ، يا مَحْمُودُ يا اَللهُ، يا مَعْبُودُ يا اَللهُ، يا صانِعُ يا اَللهُ، يا مُعينُ يا اَللهُ، يا مُكَوِّنُ يا اَللهُ، يا فَعّالُ يا اَللهُ، يا لَطيفُ يا اَللهُ، يا غَفُورُ يا اَللهُ، يا شَكُورُ يا اَللهُ، يا نُورُ يا اَللهُ، يا قَديرُ يا اَللهُ، يا رَبّاهُ يا اَللهُ يا رَبّاهُ يا اَللهُ يا رَبّاهُ يا اَللهُ يا رَبّاهُ يا اَللهُ يا رَبّاهُ يا اَللهُ يا رَبّاهُ يا اَللهُ يا رَبّاهُ يا اَللهُ يا رَبّاهُ يا اَللهُ يا رَبّاهُ يا اَللهُ يا رَبّاهُ اَسْاَلُكَ اَنْ تُصَلِّيَ عَلى مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد، وَتَمُنَّ عَلَيَّ بِرِضاكَ، وَتَعْفُوَ عَنّي بِحِلْمِكَ، وَتُوَسِّعَ عَلَيَّ مِنْ رِزْقِكَ الْحَلالِ الطَّيِّبِ، وَمِنْ حَيْثُ اَحْتَسِبُ وَمِنْ حَيْثُ لا اَحْتَسِبُ، فَاِنّي عَبْدُكَ لَيْسَ لي اَحَدٌ سِواكَ، وَلا اَحَدٌ اَسْأَلُهُ غَيْرُكَ يا اَرْحَمَ الرّاحِمينَ، ما شاءَ اللهُ لا قُوَّةَ إلاّ بِاللهِ الْعَلِيِّ الْعَظيمِ


Ya Allah! ya Allah! ya Allah! Ey Rahman, ya Allah! Ey Rahim, ya Allah! Ey (kâinatın) padişahı, ya Allah! Ey çok mukaddes, ya Allah! Ey esenlik veren, ya Allah! Ey eman ve güven veren, ya Allah! Ey koruyup gözeten, ya Allah! Ey izzet sahibi, ya Allah! Ey Cebbâr, ya Allah! Ey Mütekebbir, ya Allah! Ey yaratan, ya Allah! Ey var eden, ya Allah! Ey (varlıkları) şekillendiren, ya Allah! Ey (her şeyi) bilen, ya Allah! Ey azamet sahibi, ya Allah! Ey (her şeyden) bilen, ya Allah! Ey azamet sahibi, ya Allah! Ey (her şeyden) haberdar, ya Allah! Ey kerem sahibi, Ya Allah! Ey hilim sahibi, ya Allah! Ey hikmet sahibi, ya Allah! Ey (her şeyi) duyan, ya Allah! Ey (her şeyi) gören, ya Allah! Ey yakın, ya Allah! Ey (duaları) kabul eden, ya Allah! Ey asalet ve şeref sahibi, ya Allah! Ey dost, ya Allah! Ey (ahdine) vefa eden, ya Allah! Ey Mevla, ya Allah! Ey (hacetleri) veren, ya Allah! Ey (istediğini) hemen yapabilen, ya Allah! Ey şiddet sahibi, ya Allah! Ey şefkat sahibi, ya Allah! Ey gözetleyen, ya Allah! Ey (her şeyi) kuşatan, ya Allah! Ey efendiler efendisi, ya Allah! Ey (her şeyden) evvel (var olan), ya Allah! Ey (her şeyden) sonra (bâki kalan), ya Allah! Ey zâhir, ya Allah! Ey bâtın, ya Allah! Ey iftihar eden, ya Allah! Ey (her şeye) galip gelen, ya Allah! Ey Rabbim, ya Allah! Ey Rabbim, ya Allah! Ey Rabbim, ya Allah! Ey çok sevençok sevilen, ya Allah! Ey Nur, ya Allah! Ey yücelten, ya Allah! Ey mani olan, ya Allah! Ey defeden, ya Allah! Ey açan, ya Allah! Ey menfaat veren, ya Allah! Ey celal sahibi, ya Allah! Ey cemal sahibi, ya Allah! Ey tanık olan, ya Allah! Ey tanıklık yapan, ya Allah! Ey icat eden, ya Allah! Ey temizleyen, ya Allah! Ey (kâinatın) hâkimi/padişahı, ya Allah! Ey iktidar sahibi, ya Allah! Ey tutan/toplayan, ya Allah! Ey açıp dağıtan, ya Allah!
Ey dirilten, ya Allah! Ey öldüren, ya Allah! Ey (kabirlerden ölüleri) ayağa kaldıran, ya Allah! Ey (varlıklardan sonra onlara) vâris olan, ya Allah! Ey Hak, ya Allah! Ey aşikâr, ya Allah! Ey tertemiz, ya Allah! Ey (yaratılışı) başlatan, ya Allah! Ey (varlıkları) tekrar (kendisine) geri döndüren, ya Allah! Ey (yoktan) var eden, ya Allah! Ey örneksiz yepyeni yaratan, ya Allah! Ey hidayet eden, ya Allah! Ey yeten, ya Allah! Ey şifa veren, ya Allah! Ey ulu, ya Allah! Ey büyük, ya Allah! Ey şefkatli, ya Allah! Ey ihsan eden, ya Allah! Ey nimet sahibi, ya Allah! Ey yüceler yücesi, ya Allah! Ey adaletin özü, ya Allah! Ey yücelikler sahibi, ya Allah! Ey Sâdık, ya Allah! Ey doğru söyleyen, ya Allah! Ey karşılık veren, ya Allah! Ey celal sahibi, ya Allah! Ey kerem sahibi, ya Allah! Ey beğenilen, ya Allah! Ey yardımcı, ya Allah! Ey (yaratışı) oluşturan, ya Allah! Ey fa'âl, ya Allah! Ey Latif, ya Allah! Ey bağışlayan, ya Allah! Ey (amelleri) karşılıksız bırakmayan, ya Allah! Ey Nur, ya Allah! Ey (her şeye) gücü yeten, ya Allah! Ey Rabbim, ya Allah! Ey Rabbim, ya Allah! Ey Rabbim, ya Allah! Ey Rabbim, ya Allah! Ey Rabbim, ya Allah! Ey Rabbim, ya Allah! Ey Rabbim, ya Allah! Ey Rabbim, ya Allah! Senden MUHAMMED ve Ehlibey-t'ine rahmet etmeni, hoşnutluğunla bana minnette bulunmanı, hilminle beni bağışlamanı, umduğum ve ummadığım yollardan bana helâl ve temiz rızkını çoğaltmanı diliyorum. Çünkü ben, senin kulunum; senden başka kimsem yoktur; senden başka el açacağım birisini tanımıyorum; ey merhametlilerin en merhametlisi. Allah'ın dilediği olur. Yüce ve ulu Allah'a dayanmayan hiçbir güç ve kuvvet yoktur."

Sonra secdeye kapanarak şöyle devam edilir:


يا اَللهُ يا اَللهُ يا اَللهُ، يا رَبُّ رَبُّ رَبُّ يا مُنْزِلَ الْبَرَكاتِ بِكَ تُنْزَلُ كُلُّ حاجَة، اَسْاَلُكَ بِكُلِّ اسْم في مَخْزُونِ الْغَيْبِ عِنْدَكَ، وَالاَْسْماءِ الْمَشْهُورةِ عِنْدَكَ، الْمَكْتُوبَةِ عَلى سُرادِقِ عَرْشِكَ، اَنْ تُصَلِّيَ عَلى مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد، وَاَنْ تَقْبَلَ مِنّي شَهْرَ رَمَضانَ، وَتَكْتُبَني مِنَ الْوافِدينَ اِلى بَيْتِكَ الْحَرامِ، وَتَصْفَحَ لي عَنِ الذُّنُوبِ الْعِظامِ، وَتَسْتَخْرِجَ لي يا رَبِّ كُنُوزَكَ يا رَحْمـنُ.

"Ya Allah, ya Allah, ya Allah! Ya Rabbi, ya Rabbi, ya Rabbi! Ey bereketleri indiren! Her hacet seninle iner; indinde gayb hazinesinde bulunan bütün isimler, indinde meşhur olan ve Arş'ının perdesine yazılan isimlerin hakkına senden, MUHAMMED ve Ehlibeyt'ine rahmet etmeni, ramazan ayını benden kabul buyurmanı, beni Beytü'l-Harâm'ına giden ziyaretçilerden yazmanı, büyük günahlarıma göz yummanı ve hazinele-rini benim için meydana çıkarmanı diliyorum; ey Rabbim, ey Rahman!"

9- On dört rekât namaz. Her rekâtta bir Fâtiha, bir Âyete'l-Kürsî ve üç İhlâs Suresi okunur. Kim bu namazları kılarsa, kırk yıl ibadetin sevabını ve ramazan ayında oruç tutanların sevabını almış olur, inşaALLAH.
10- Merhum Şeyh, "Misbah" adlı eserinde gecenin sonlarına doğ-ru gusledip ibadet mihrabında oturmanın sünnet olduğunu da rivayet etmiştir.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

Ramazan Bayramı Gününün Amelleri

Bugün için de şu ameller rivayet edilmiştir:
1- Bayram gecesinde farizalardan sonra okunan tekbirleri sabah namazı ve bayram namazından sonra da okumak.

2- Sabah namazından sonra Seyyid İbn Tavus'un rivayet ettiği şu duayı okumak:


اَللّـهُمَّ اِنّي تَوَجَّهْتُ اِلَيْكَ بِمُحَمَّد اَمامي…

Şeyh Tusî bu duayı bayram namazından sonra zikretmiştir.

3- Fitre zekâtını bayram namazından önce ayırmak gerekir. Adam başına 3 kilogram yiyecek ve gıda sayılan (buğday, arpa, hurma, pirinç, ekmek, un, vb.) şeylerin kendisini veya fiyatını öğleye kadar (mümkün olduğu takdirde) fakire ulaştırması gerekir. Bu konuda detaylı bilgi edinmek isteyenler, ilmihâl kitaplarına müracaat etmeli-dirler. Evet, fitre zekâtı müekket bir farizadır ve ramazan orucunun kabul olması için gerekli bir şarttır. Gelecek yıla kadar insanın belâ-lardan korunmasına da vesile olur. Ve Allah Teala, "Doğrusu, mutluluğa ermiştir zekât veren; Rabbinin adını anıp namaz kılan" (A'la, 14-15) ayetlerinde zekatı namazdan öne geçirmiş -ve böylece bunun önemini bildirmiştir-.

4- Gusletmek. (Bu guslün mümkün olduğu takdirde nehir suyunda yapılması daha iyidir.) Guslün vakti ise sabah ezanından başlayıp Bayram Namazı öncesine kadar devam eder. Bir rivayette ise şöyle geçmektedir: Guslü çatılı bir yerde yap ve gusletmek istediğin vakit ise şu duayı oku:


اَللّـهُمَّ اِيماناً بِكَ وَتَصْديقاً بِكِتابِكَ، وَاتّباعَ سُنَّةِ نَبيِّكَ مُحَمَّد صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ.

"Allah'ım! Sana iman, kitabını tasdik ve Peygamber'in Muhammad'in (Allah'ın rahmeti onun ve Ehlibeyt'inin üzerine olsun) sünnetine uymak üzere (gusül yapıyorum)."

Sonra da "Bismillah" deyip guslet ve gusülden sonra da şöyle dua et:


اَللّـهُمَّ اجْعَلْهُ كَفّارَةً لِذُنُوبي وَطَهِّرْ ديني، اَللّـهُمَّ اَذْهِبْ عَنِّي الدَّنَسَ.

"Allah'ım! Bu guslü günahlarımın kefareti kıl; dini-mi tertemiz kıl ve her türlü pisliği benden uzaklaştır."

5- Güzel elbise giymek, güzel koku sürmek ve açık bir alanda namaz kılabilmek için çöl ve sahraya gitmek.

6- Günün başında namaz kılmadan önce iftar etmek. Bu, hurma veya tatlı bir şeyle olursa, daha iyi olur. Merhum Şeyh Müfid, çok az bir miktarda, Hz. Hüseyin'in (a.s) mübarek türbetinden şifa maksadıyla yemenin müstehap olduğunu söylemiştir.

7- Namaza güneş doğduktan sonra çıkmak ve dışarı çıkmadan önce Seyyid İbn Tavus'un "İkbal" adlı kitabında naklettiği duaları okumak. Bunlardan biri Seyyid'in, Ebu Hamza Sumalî kanalıyla İmam MUHAMMED Bâkır'dan (a.s) rivayet ettiği duadır; İmam buyurmuştur ki: Ramazan ve Kurban bayramında ve de Cuma günü namaz için hazırlandıktan sonra dışarı çıkmadan önce şu duayı oku:


اَللّـهُمَّ مَنْ تَهَيَّأَ في هذَا الْيَوْمِ اَوْ تَعَبَّأَ اَوْ اَعَدَّ وَاسْتَعَدَّ لِوِفادَة اِلى مَخْلُوق رَجاءَ رِفْدِهِ وَنَوافِلِهِ وَفَواضِلِهِ وَعَطاياهُ، فَاِنَّ اِلَيْكَ يا سَيِّدي تَهْيِئَتي وَتَعْبِئَتي وَاِعْدادي وَاسْتِعْدادي رَجاءَ رِفْدِكَ وَجَوائِزِكَ وَنَوافِلِكَ وَفَواضِلِكَ وَفَضائِلِكَ وَعَطاياكَ، وَقَدْ غَدَوْتُ اِلى عيد مِنْ اَعْيادِ اُمَّةِ نَبيِّكَ مُحَمَّد صَلَواتُ اللهِ عَلَيْهِ وَعَلى آلِهِ، وَلَمْ اَفِدْ اِلَيْكَ الْيَوْمَ بِعَمَل صالِح اَثِقُ بِهِ قَدَّمْتُهُ، وَلا تَوَجَّهْتُ بِمَخْلُوق اَمَّلْتُهُ، وَلكِنْ اَتَيْتُكَ خاضِعاً مُقِرّاً بِذُنُوبي وَاِساءَتي اِلى نَفْسي، فَيا عَظيمُ يا عَظيمُ يا عَظيمُ اِغْفِرْ لِيَ الْعَظيمَ مِنْ ذُنُوبي، فَاِنَّهُ لا يَغْفِرُ الذُّنُوبَ الْعِظامَ إلاّ اَنْتَ يا لا اِلـهَ إلاّ اَنْتَ، يا اَرْحَمَ الرّاحِمينَ.

"Allah'ım! Kim bugünde senin yarattığın birinin ihsan ve bağışını umarak, bahşiş ve ihsanını arzulayarak ona gitmeye hazırlanırsa hazır-lansın, ey efendim ben senin ihsanını, ödüllerini, fazl u keremini, fazilet ve bağışını umarak sana gelmeye hazırlandım. Bu sabah Peygamber'in MUHAMMED'in (ona ve Ehlibeyt'ine Allah'ın selâmı ve rahmeti olsun) ümmetinin bir bayramına girmiş bulunuyorum. Ben daha önce yapmış olduğum iyi bir amele güvenerek veya yarattığın herhangi bir kula güvenerek sana gelmedim; ey yüce, ey yüce, ey yüce (Rabbim)! Büyük günahlarımı bağışla; çünkü kuşkusuz büyük günahları ancak sen bağış-larsın; ey kendisinden başka bir ilâh olmayan; ey merhametlilerin en merhametlisi!"

8- Bayram namazı kılmak. İki rekat olan bu namaz şöyle kılınır: Birinci rekâtta Fâtiha Suresi'nden sonra A'lâ Suresi okunur ve beş tekbir alınır ve her tekbirden sonra kunut tutarak şu dua okunur:


اَللّـهُمَّ اَهْلَ الْكِبْرِياءِ وَالْعَظَمَةِ، وَاَهْلَ الْجُودِ وَالْجَبَرُوتِ، وَاَهْلَ الْعَفْوِ وَالرَّحْمَةِ، وَاَهْلَ التَّقْوى وَالْمَغْفِرَةِ، اَسْاَلُكَ بِحَقِّ هذَا الْيَومِ الَّذي جَعَلْتَهُ لِلْمُسْلِمينَ عيداً، وَلُِمحَمَّد صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ ذُخْراً وَشَرَفاً وَمَزيْداً، اَنْ تُصَلِّيَ عَلى مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد، وَاَنْ تُدْخِلَني في كُلِّ خَيْر اَدْخَلْتَ فيهِ مُحَمَّداً وَآلَ مُحَمَّد، وَاَنْ تُخْرِجَني مِنْ كُلِّ سُوء اَخْرَجْتَ مِنْهُ مُحَمَّداً وَآلَ مُحَمَّد صَلَواتُكَ عَلَيْهِ وَعَلَيْهِمْ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ خَيْرَ ما سَأَلَكَ مِنْهُ عِبادُكَ الصّالِحُونَ، وَاَعُوذُ بِكَ مِمَّا اسْتعاذَ مِنْهُ عِبادُكَ الْصّالِحُونَ.

"Allah'ım! Ey ululuk ve azamet sahibi; ey cömertlik ve ceberût sahibi; ey af ve rahmet sahibi; ey takva ve mağfiret sahibi! Müslümanlar için bayram ve MUHAMMED (sallALLAHu aleyhi ve âlih) için birikim, şeref ve artış vesilesi kıldığın bu gün hakkına senden MUHAMMED ve Ehlibeyt'ine rahmet etmeni, MUHAMMED ve Ehlibeyt'ini soktuğun her hayıra beni de sokmanı ve MUHAMMED ve Ehlibeyt'ini (Allah'ın selâm ve rahmeti ona ve onların hepsine olsun) çıkardığın her kötülükten beni de çıkarmanı diliyorum. Allah'ım! Senden, salih kullarının istediği şeylerin en iyisini istiyorum ve salih kullarının sana sığındığı şeylerden ben de sana sığınıyorum."

Sonra altıncı tekbir de söylenip rükûa gidilir, rükû ve secdeden sonra ikinci rekâta kalkılır. İkinci rekâtta Fâtiha suresinden sonra "Şems Suresi" okunur; sonra da dört tekbir getirilir ve her tekbirin ara-sında kunut tutularak, birinci rekâtta okunan dua okunur; bitirdikten sonra beşinci tekbir alınıp rükûa gidilir ve namaz bittiken sonra, Hz. Fatıma (a.s) tesbihi söylenir.
Bayram namazının ardından okunması için birçok dua rivayet edilmiştir. Belki de bu duaların en mükemmeli Sahife-i Seccâdiye'nin 46. duasıdır. Bayram namazının çatısız bir alanda, her hangi bir sergi olmaksızın yer üzerinde kılınması ve dönüşte gidilen yoldan değil, başka bir yoldan dönülmesi ve mümin kardeşlerin amellerinin kabulü için dua edilmesi müstehaptır.

8- İmam Hüseyin'i (a.s) ziyaret etmek.

10- İleride kaydedeceğimiz meşhur "Nüdbe" duasının okunması. Merhum Seyyid'in rivayetine göre bu duadan sonra secdeye gidilerek şöyle söylenir:


اَعُوذُ بِكَ مِنْ نار حَرُّها لا يَطْفى، وَجَديدُها لا يَبْلى، وَعَطْشانُها لا يُرْوى.

"(Allah'ım!) Ateşi sönmeyen, yenisi eskimeyen ve susamışının susuzluğu (hiçbir zaman) giderilmeyen (cehennem) ateşinden sana sığınırım."

Sonra sağ yüz toprağa koyularak şöyle söylenir:


اِلهي لا تُقَلِّبْ وَجْهي في النّارِ بَعْدَ سُجُودي وَتَعْفيري لَكَ بِغَيْرِ مَنٍّ مِنّي عَلَيْكَ بَلْ لَكَ الْمَنُّ عَلَيَّ.

"Ey mabudum! Sana secde edip yüzümü toprağa sürdükten sonra, yüzümü ateşte çalıp çevirme; sana hiçbir minnet hakkım yoktur benim; aksine, sen, benim üzerimde minnet hakkına sahipsin."

Ardından sol yüz toprağa koyularak şu dua söylenir:


اِرْحَمْ مَنْ اَساءَ وَاقْتَرَفَ وَاسْتَكانَ وَاعْتَرَفَ.

"(Allah'ım!) Kötülük yapıp günaha düşen; ardından kendini zelil görüp itiraf eden (bu kuluna) merhamet eyle."

Sonra tekrar secde haline dönüp şu cümlelerle Allah'a yalvarılır:


ان كُنْتُ بِئْسَ الْعَبْدُ فَاَنْتَ نِعْمَ الرَّبُّ، عَظُمَ الذَّنْبُ مِنْ عَبْدِكَ فَلْيَحْسُنِ الْعَفْوُ مِنْ عِنْدِكَ يَا كَريمُ.

"(Allah'ım!) Ben kötü kulun olsam da sen çok iyi bir Rabsin. Kulunun günahı büyüdü; şu halde senin affın güzel olsun, ey cömert (Allah)!"

Ardından yüz defa "el-âf" (af diliyorum ya Rabbi) diye Hak Teâlâ'ya yalvarılır.
Merhum Seyyid İbn Tâvûs bayram amellerinin sonunda şu cümleleri de kaydeder:
"Ey Müslüman! Bu gününü, Lehv-u la'b ve boş şeylerle geçirmek-ten kaçın; zira sen Hak'kın huzurunda kabul veya reddedildiğini nerden biliyorsun; eğer kabul olmuş isen buna güzel bir şükür ile karşılık vermen lâzım. Eğer reddedilmiş isen o halde de çok büyük imkân ve fırsatları kaçırdığın için uzun uzun üzülmen lâzım."
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
MERDAN
Mesajlar: 956
Kayıt: 01 May 2007, 22:14

Mesaj gönderen MERDAN »

MÜCAHİD yazdı:Merdan kardeş, Allah razı olsun, güzel açıklamalarda bulunmuşsunuz. Kadir gecesi Ramazanın 19. 21. ve 23. gecelerinin birinde olma ihtimali daha çoktur ama Ramazanın 27. gecesinde olma ihtimali de hadislerde geçer. Aslında Ramazan'ın son on günün geceleri çok önemlidir.
Şunu da belirteyim; İslam'a göre geceler gündüzlerden öncedir. Ramazanın 19. gecesi dediğimizde 18i 19a bağlayan gecedir. Bizim buradaki yazdıklarımızala ehlibeyt nuru sitesindeki yazılar arasında yöntem olarak fark yoktur.
Allah Teala ibadet ve itaatlarınızı kabul buyursun inş.
Mücahid Hocam Allah (cc) senden de razı olsun. Konu yeterince aydınlandı sanırım.
Aslında gün belirlemede gecelerin önce geldiğini bende biliyorum ama aksi anlamda (yani 19. gece deyince 19’u 20’ye bağlayan gecedir diye) görüş belirten arkadaşlarda olmuştu.Yöntem farklılığı meselesini böyle olmadığını belirtmek için yazmıştım.

Allah (cc) tüm canların oruçlarını ve diğer ibadetlerini kabul etsin inşallah.. amin.
Hocam Allaha emanetsiniz. İlminize bereket… Selam ve dua ile..
Allahım bana adaletinle değil, merhametinle davran. İMAM ALİ (A.S)
lonely falcon
Mesajlar: 10
Kayıt: 22 Ağu 2007, 00:59

Mesaj gönderen lonely falcon »

MÜCAHİD yazdı:3- Ramazan Ayının Sahur Vakti Amelleri

1- Az da olsa sahurda bir şeyler yemek müstehaptır. Bir hadis-i şerifte şöyle rivayet edilmiştir:
"Allah ve melekleri sahur vakitlerinde istiğfar eden ve sahur yeme-ği yiyen kimselere salâvat getirirler."

2- Sahur ve iftar vakitlerinde Kadir Suresi'ni okumak.

3- İmam Rıza'dan (a.s) İmam Bâkır'ın (a.s) sahurlarda okuduğu rivayet edilen "Seher Duası" isimli şu değerli ve derin muhtevalı duayı okumak:


SEHER DUASI

اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ بَهائِكَ بِاَبْهاهُ وَكُلُّ بَهائِكَ بَهِىٌّ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِبَهائِكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ جَمالِكَ بِاَجْمَلِهِ وَكُلُّ جَمالِكَ جَميلٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِجَمالِكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ جَلالِكَ بِاَجَلِّهِ وَكُلُّ جَلالِكَ جَليلٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِجَلالِكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ عَظَمَتِكَ بِاَعْظَمِها وَكُلُّ عَظَمَتِكَ عَظَيمَةٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِعَظَمَتِكَ كُلِّها، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسَأَلُكَ مِنْ نُورِكَ بِاَنْوَرِهِ وَكُلُّ نُورِكَ نَيِّرٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِنُورِكَ كُلِّهِ.
اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ رَحْمَتِكَ بِاَوْسَعِها وَكُلُّ رَحْمَتِكَ واسِعَةٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِرَحْمَتِكَ كُلِّها، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ كَلِماتِكَ بِاَتَمِّها وَكُلُّ كَلِماتِكَ تامَّةٌ.
اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِكَلِماتِكَ كُلِّهَا، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ كَمالِكَ بِاَكْمَلِهِ وَكُلُّ كَمالِكَ كامِلٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِكَمالِكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ اَسمائِكَ بِاَكْبَرِها وَكُلُّ اَسْمائِكَ كَبيرَةٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِاَسْمائِكَ كُلِّها.
اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ عِزَّتِكَ باَعَزِّها وَكُلُّ عِزَّتِكَ عَزيزَةٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِعِزَّتِكَ كُلِّها، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ مَشِيَّتِكَ بِاَمْضاها وَكُلُّ مَشِيَّتِكَ ماضِيَةٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِمَشِيَّتِكَ كُلِّها، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ قُدْرَتِكَ بِالْقُدْرَةِ الَّتي اسْتَطَلْتَ بِها عَلى كُلِّ شَيْء وَكُلُّ قُدْرَتِكَ مُسْتَطيلَةٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِقُدْرَتِكَ كُلِّها، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ عِلْمِكَ بِاَنْفَذِهِ وَكُلُّ عِلْمِكَ نافِذٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِعِلْمِكَ كُلِّهِ.
اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ قَوْلِكَ بِاَرْضاهُ وَكُلُّ قَوْلِكَ رَضِيٌّ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِقَوْلِكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ مَسائِلِكَ بِاَحَبِّها اِلَيْكَ وَكُلُّ مَسائِلِكَ اِلَيْكَ حَبيبَةٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِمَسائِلِكَ كُلِّها.
اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ شَرَفِكَ بِاَشْرَفِهِ وَكُلُّ شَرَفِكَ شَريفٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِشَرَفِكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ سُلْطانِكَ بِاَدْوَمِهِ وَكُلُّ سُلطانِكَ دائِمٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِسُلْطانِكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ مُلْكِكَ بِاَفْخَرِهِ وَكُلُّ مُلْكِكَ فاخِرٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِمُلْكِكَ كُلِّهِ.
اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ عُلُوِّكَ بِاَعْلاهُ وَكُلُّ عُلُوِّكَ عال، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِعُلُوِّكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ مَنِّكَ بِاَقْدَمِهِ وَكُلُّ مَنِّكَ قَديمٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِمَنِّكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ اياتِكَ بِاَكْرَمِها وَكُلُّ آياتِكَ كَريمَةٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِآياتِكَ كُلِّها، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِما اَنْتَ فيهِ مِنَ الشَّأنِ وَالْجَبَرُوتِ، وَاَسْاَلُكَ بِكُلِّ شَأْن وَحْدَهُ جَبَرُوت وَحْدَها، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِما تُجيبُني بِهِ حينَ اَسْاَلُكَ فَاَجِبْني يا اَللهُ.


"Allah'ım! Aydınlığının en aydın mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin aydınlığının bütün mertebeleri parlaktır. Allah'ım! Aydınlığının bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Cemalinin en güzel mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin cemalinin bütün mertebeleri güzeldir. Allah'ım! Cemalinin bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Celalinin en yüce mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin celalinin bütün mertebeleri yücedir. Celalinin bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Azametinin en büyük mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin azametinin bütün mertebeleri büyüktür. Allah'ım! Azametinin bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Nurunun en nurlu mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin nurunun bütün mertebeleri nurludur. Allah'ım! Nurunun bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum.

Allah'ım! Rahmetinin en geniş mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Muhakkak senin rahmetinin bütün mertebeleri geniştir. Allah'ım! Rahmetinin bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Kelimelerinin en mükemmelini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin kelimelerinin hepsi mükemmeldir.

Allah'ım! Bütün kelimelerin hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Kemalinin en kâmil mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin kemalinin bütün mertebeleri kâmildir. Allah'ım! Bütün kemal mertebelerinin hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! İsimle-inin en büyüğünü vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin bütün isimlerin büyüktür. Allah'ım! Bütün isimlerinin hakkına (hacetlerimi) senen diliyorum.

Allah'ım! İzzetinin en yüce mertebesini vasıta kılarak sana el açı-orum. Elbette senin izzetinin bütün mertebeleri yücedir. Allah'ım! Bütün izzet mertebelerin hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Meşiyyetinin en etkili mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin meşiyyetinin bütün mertebeleri etkili ve kesindir. Allah'ım! Meşiy-etinin bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Kudretinin her şeyi kuşatan mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin kudretinin bütün mertebeleri (her şeyi) kuşatıcıdır. Allah'ım! Kudretinin bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! İlminin en etkili mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin ilminin bütün mertebeleri etkilidir. Allah'ım! İlminin bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum.

Allah'ım! En beğenilmiş sözünü vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin bütün sözlerin beğenilmiş ve güzeldir. Allah'ım! Bütün sözlerin hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Mes'elelerinin en sevilenini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin bütün mes'elelerin sevilendir. Allah'ım! Bütün mes'elelerin hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum.

Allah'ım! Şerefinin en üstün mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin şerefinin bütün mertebeleri şeriftir. Allah'ım! Şerefinin bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! En sürekli saltanat ve hâkimiyetin hakkına sana el açıyorum. Elbette senin saltanat ve hâkimiyetinin hepsi sürekli ve ebedidir. Allah'ım! Hâkimiyet ve saltanatının hepsi hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! En muhteşem mülkünün hakkına sana el açıyorum. Elbette senin bütün mülkün muhteşemdir. Allah'ım! Bütün mülkün hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum.

Allah'ım! Ululuğunun en yüce mertebesi hakkına sana el açıyorum. Elbette senin ululuğunun bütün mertebeleri yücedir. Allah'ım! Ululuğunun bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! İhsa-ının en kadimi hakkına sana el açıyorum. Elbette senin bütün ihsanların kadimdir. Allah'ım! Bütün ihsan ve lütufların hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Ayetlerinin en değerlisi hakkına sana el açıyorum. Elbete senin bütün ayetlerin değerlidir. Allah'ım! Bütün ayetlerin hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Sahip olduğun şan ve ceberutun hakkına sana yalvarıyorum. Başlı başına bütün şan ve bütün ceberutlar hakkına senden (hacetlerimi) diliyorum. Allah'ım! Reddetmeyeceğin ve kabul edeceğin şeyleri vasıta kılarak sana el açıyorum. O hâlde (dualarımı) kabul buyur ya Allah!"

4- Merhum Şeyh Tusî, "el-Misbâh" kitabında Ebu Hamza Sumâ-î'den şöyle nakletmiştir:
İmam Zeynülabidin (a.s) ramazan ayında gecenin büyük bir kıs-ını namaz kılmakla geçirir, sahur vakti olduğunda ise şu duayı okurdu:


bu duanın mp3 formatında dosyasını bulma şansım var mı? gerek sitede gerek internette aramam gerekirse hangi isimle aramalıyım?
Allah'ım, emrinden çıkmaktan, dîninde fitneye uymaktan, senin katından gelen hidâyeti bırakıp dileklerimize uymaktan sana sığınırız. (Hz.Ali a.s.)
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

Nudbe Duası

Bu duayı dört bayramda, yani Ramazan bayramında, Kurban bayramında, Gadir-i Hum bayramında ve Cuma gününde okumak müstehaptır. Bu dua şöyledir:

"Hamd alemlerin Rabb'i olan Allah'a mahsustur, Allah'ın salatı ve kamil selamı O'nun Peygamberi efendimiz Hz. Muhammed'e (s.a.a) ve O'nun soyuna olsun.
Allah'ım! Kendin ve dinin için, seçkin ve halis kıldığın dostların hakkında uygulanan kaza ve takdirin hususunda sana hamd olsun. Sen kendi katında olan zevalsiz, kalıcı nimetlerini onlara ayırdın, ama bu nimetler vermenin karşılığında alçak dünyanın rütbe ve makamlarına, yaldız ve süslerine aldırış etmeyip, züht edecekleri hususunda onlardan söz aldın. Onlara da bu hususta sana söz verdiler ve Sen onların vefalı olduğunu bildiğin için onları kabul ettin ve kendine yaklaştırdın ve onların isimlerini, zikirlerini yücelttin ve övgülerini aşikar edip yaydın, meleklerini onlara indirdin ve onlara vahyinle ikramda bulundun, ilminle onları destekledin ve onları kendine ulaşmanın ve rızanı kazanmanın vesilesi kıldın.
Bazılarını (Hz. Adem'i -a.s-) çıkarıncaya dek cennetinde yerleştirdin, bazısını (Hz. Nuh'u -a.s-) gemide taşıdın ve kendi rahmetinle onu ve onunla beraber iman edenleri helak olmaktan kurtardın. Bazısını da (Hz. İbrahim -a.s-) kendine dost edindin, o ise sonradan gelen ümmetlerde kendisine bir lisani sıdk (doğru dil) istedi ve sen icabet ederek onu yüce kıldın. Bazılarıyla (Hz. Musa -a.s-) bir ağaç vasıtasıyla konuştun, kardeşini ona destek ve yardımcı kıldın. Bazılarını (Hz. İsa -a.s-) babasız dünyaya getirdin, ona apaçık nişanelerini verdin ve onu Ruhu'l-Kudüs ile destekledin.

Bunlardan her birine bir şeriat ve bir açık yol koydun ve onlara vasiler seçtin; bu peygamber ve vasiler belirli süreler için dinin koruyucu-luğunu üstlenmiş ve onu ayakta tutmuşlardır. Bunları, kullarına hüccet olması, hakkın kendi yerinden ayrılmaması ve batılın hak taraftarlarına galip olmaması ve kimse niye bize korkutucu bir Resul göndermedin ve hidayet edici bir nişane dikmedin de biz yolumuzu şaşırıp zillet ve bedbahtlığa duçar olmadan senin nişanelerine tabi olaydık dememesi için gönderdin. Nihayet peygamberlik işini habibin, üstün kıldığın Muham-med (s.a.a) ile sona erdirdin. O senin üstün ve soylu kıldığın gibi yaratıklarının efendisi ve seçtiklerinin en seçkini ve beğendiklerinin en faziletlisi ve güvendiklerinin en kerametlisi idi. Onu tüm peygamberlerin-den öne geçirdin ve onu bütün cin ve insanlara meb'us kıldın, doğu ile batıyı onun emrine soktun.

Burak'ı (gökte seyretme vesilesini) onun emrine verdin, onu göklere çıkardın ve yaratıkların yok oluncaya dek olmuş ve olacakların ilmini ona verdin, sonra da ona düşmanlık edenlerin kalbine korku düşürerek ona yardım ettin. Cebrail, Mikail ve yüce makamlı meleklerinle onu muhafaza eyledin ve müşrikler istemese de dinin bütün dinlerden üstün kılacağını vaad ettin. Bu vaadini, Peygamber'i (ailesinden ayrılıp Mekke'den hicret ettikten sonra tekrar onu- ailesinin bulunduğu doğruluk yuvasına (Mekke'ye) fetihle geri döndürerek gerçekleştirdin. Âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulmuş ilk ev olan Mekke'yi (Ka'be'yi) onun ve onlar için -ibadet yeri- kıldın. Orada apaçık nişâneler ve İbrahim'in makamı vardır. Kim o eve girerse emniyette ve emanda olur ve buyurdun ki, "Ancak Allah siz Ehl-i Beyt'ten her kötülüğü gidermek ve sizleri tertemiz kılmak ister." Yine Kitab'ında Muhammed'in -salavatın onun ve Ehl-i Beyti'nin üzerine olsun- mükafatını, Ehl-i Beyt'ine itaatle birlikte sevmek olduğunu açıklayarak şöyle buyurdun: "De ki: Ben, buna karşılık sizden yakınlarıma itaatle birlikte sevgi göstermekten başka bir mükafat istemiyorum" Yine dedin ki: "Ben, sizden peygamberliğimin mükafatı olarak bir şey istediysem, o da yine sizler içindir (kendi yararı-nızadır)". Ve buyurdun ki, "Sizden peygamberliğim için bir karşılık istemi-yorum; sadece o kimse ki Rabbine doğru bir yol alıyor." O halde onlar (Ehl-i Beyt) sana ve rızana ulaşmak için bir yoldurlar.
Onun (Peygamber'in) ömrünün günleri sona erince, velisi Ali b. Ebitalib'i (a.s) hidayetçi olarak tayin etti. Çünkü Peygamber korkutucu idi ve her kavmin bir hidayetçisi vardı. O halde Resulullah (s.a.a), halk önünde toplu olarak bulunduğu bir halde buyurdu ki, "Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır. Allah'ım! Onunla dost olanla dost ol; ona düşman olana düşman ol, ona yardım edene, ondan yardımını keserek onu yalnız bırakanı yalnız bırak."

Yine buyurdu ki: "Ben kimin peygamberi isem Ali onun emiri (ön-deri)dir." Ve yine buyurdu ki: "Ben ve Ali bir ağaçtanız, diğer insanlar ise ayrı ayrı ağaçtandırlar." Yine Resulullah (s.a.a) Ali'nin kendisine oranla Harun'un Musa'ya (a.s) olan konumunda olduğunu bildirerek ona hitaben şöyle buyurmuştur: "Sen bana oranla Harun'un Musa'ya olan konumundasın; şu farkla ki, benden sonra peygamber yoktur." Allah Resulü (s.a.a), onu âlemdekilerin en üstünü olan kendi kızıyla evlendirdi, mescidinde kendisine helal olanı ona da helal etti ve onun kapsından başka -mescide açılan- bütün kapıları kapattı. Sonra ilmini ve hikmetini ona teslim etti ve buyurdu ki: "Ben ilmin şehriyim; Ali de onun kapısı-dır. Kim şehre birmek ve hikmet istiyorsa o kapıdan gelsin." Daha sonra buyurdu ki: "Sen -ey Ali!- benim kardeşim, vasim ve varisimsin. Senin etin, benim etimdendir; senin kanın, benim kanımdandır; senin barışın benim barışımdır; senin savaşın benim savaşımdır. İman be-nim etim ve kanımla karıştığı gibi senin etin ve kanınla da karışmıştır.
Sen yarın (kıyamet günü) Kevser havuzunun başında benim halifem-sin. Sen, benim borçlarımı ödeyecek ve vaatlerimi yerine getireceksin. Senin Şiilerin, yüzleri ak olarak nurdan olan minberler üzerinde cennette benim yanımda yer alacaklar; onlar benim komşularımdır. Ey Ali, sen olmasaydın, benden sonra müminler tanınmazlardı."

Hz. Ali (a.s), Resulullah'tan (s.a.a) sonra ümmeti dalaletten kutra-ran bir hidayetçi ve körlüğü önleyen bir nur idi. O -ümmet içerisinde- Allah'ın sapasağlam ipi ve dosdoğru yolu idi. Kimse Peygamber'e akra-balık ve dinde öncelik yönünden ondan öne geçemez. Hiç kimse herhangi bir menkıbesinde ona ulaşamaz. O, Peygamber'in (s.a.a) adı-mının yerine, adım koyuyor ve (Kur'an'ın) tevili üzerine (münafıklarla) savaşıyordu. Allah yolunda hiçbir kınayıcının kınamasına aldırış etmiyor-du. Arab'ın büyüklerinin onun hakkında sinirleri gerildi. -Zira- onların kahramanlarını öldürdü, kurtlarıyla tutuştu. Böylece Bedir, Hayber, Huneyn ve diğer savaşların kinlerini onların kalplerine soktu. Böylece ona kin beslediler, onunla muhalefet etmeye başladılar. O da -mecburen- Nakisin (ahitlerini bozanlar) ve Kasitin (zalimler) ve Marikinle (dinden çıkanlar) savaşarak onlardan birçoğunu öldürdü. Eceli yetiştiğinde de, sonuncuların en şakisi, öncekilerin en şakisine uyarak onu şehit etti.

Resulullah'ın -Allah'ın salatı onun ve Ehl-i Beyti'nin üzerine olsun- ardarda gelen hidayet imamları hususunda emrine itaat edilmedi. Onların hakkına riayet etmek konusunda vefalı davranan az bir grup hariç ümmet ısrarla onlara karşı düşmanlığa koyuldular, Peygamber'in akrabalarının iyi ilişkiyi kesmek ve evlatlarını uzaklaştırmak için toplandılar. Nihayet onlardan bir grubu öldürüldü, bir grubu esir edildi ve bir grubu -vatanlarından ve haklarından- uzaklaştırıldılar. Ve Allah'ın kazası onlar hakkında, güzel mükafat umulacak şeyde cereyan etti; çünkü yeryüzü Allah'ındır ve ona kullarından istediğini mirasçı kılacaktır; akibet muttaki-lerindir. Rabbimiz münezzehtir; O'nun vaadi kesinlikle gerçekleşecektir; Allah vaadine aykırı davranmaz. O, aziz ve hikmet sahibidir.

O halde ağlayanlar Muhammed ve Ali'nin -Allah'ın salatı onların ve evlatlarının üzerine olsun- Ehl-i Beyt'inden olan tertemiz kişilere ağlasın-lar, ağıt yakıp figan edenler onlar için ağıt yakıp figan etsinler ve onlar gibisine göz yaşı döksünler, feryat edenler feryat etsinler, inleyenler inle-sinler, haykıranlar haykırsınlar -ve desinler ki:- Nerededir Hasan, nere-dedir Hüseyin, nerededir Hüseyn'in evlatları, nerdedir birbirinden sonra gelen salih ve sadık kişiler, nerededir birbirinden sonra -insanları- Allah'a götüren yollar, birbirinden sonra seçkin kişiler? Nerededir parlak güneş-ler, nerededir ışıklı aylar, nerededir ışıldayan yıldızlar, nerededir dinin nişaneleri, nerededir o ilim direkleri, nerededir yeryüzünün boş kalmaya-cağı hidayet edici itretten olan Allah'ın bâki kıldığı kimse?

Nerededir zalimlerin kökünü kesmek için hazırlanan, nerededir eğ-rilikleri düzeltecek beklenilen, nerededir zulüm ve düşmanlığı bertaraf etmesi ümit edilen, nerededir farzları ve sünnetleri yenilemek için sakla-nılan, nerededir din ve şeraiti geri getirmek için seçilen? Nerededir Kitab ve hududlarını ihya etmek için ümit edilen, nerededir din öğretilerini ve dindarları ihya edecek olan, nerededir azgınların izzetini kıracak olan, nerededir şirk ve nifak binalarını dağıtacak olan, nerededir fısk-u fücur, isyan ve tuğyan ehlini yok edecek olan, nerededir sapıklık ve inat dallarını biçecek olan? Nerededir batıl düşünce ve nefsanî heveslerin eserlerini silecek olan, nerededir yalan ve iftira bağlarını (komplolarını) kesecek olan, nerededir azgın mütekebbirleri ve haddi aşanları yok edecek olan, nerededir düşmanlık, saptırma ve ilhat ehlinin kökünü kazıyacak olan, nerededir -Allah- dostlarını aziz ve -Allah- düşmanlarını zelil edecek olan? Nerededir dağınık sözleri takva üzerine bir araya toplayacak olan, nerededir Allah'ın kendisinden girilecek olan kapısı, nerededir dostların kendisine yöneleceği Allah'ın veçhi, nerededir yeryü-züyle gökyüzünü birbirine bağlayan sebep (vesile), nerededir fetih ve zafer gününün sahibi ve hidayet bayrağını dalgalandıracak olan, nerede-dir halkın perişanlıklarını ıslah edip kalpleri hoşnut edecek olan? Nerede-dir peygamberlerin ve peygamberlerin evlatlarının intikamını alacak olan, nerededir Kerbela şehidinin kanının intikamını alacak olan, nerededir kendisine zulüm ve iftira edene karşı muzaffer kılınacak olan, nerededir dua ettiğinde duası icabet edilen muztar (perişan), nerededir iyilik ve takva sahibi insanların başında gelen? Nerededir Muhammed Mustafa peygamberin oğlu, nerededir Ali Murtaza'nın, yüce makam sahibi Hatice-'nin ve Fatima-i Zehra'nın oğlu?

Babam, anam sana feda ve canım sana siper ve himaye olsun. Ey -Allah'a- mukarrep olan yüce imamların oğlu, ey en yüce asil kişilerin oğlu, ey hidayet eden ve hidayet edilmiş kişilerin oğlu, arındırılmış en üstün kişilerin oğlu, ey soylu önderlerin oğlu, ey tertemiz pâk kişilerin oğlu, ey seçkin cömertlerin oğlu, ey saygın şanı yücelerin oğlu, ey ışık saçan dolun ayların oğlu, ey aydınlık saçan kandillerin oğlu, ey parlak ve aydın yıldızların oğlu, ey apaçık yolların oğlu, ey açık nişanelerin oğlu, ey en mükemmel ilimlerin oğlu, ey meşhur sünnetlerin oğlu.

Ey bize aktarılan öğretilerin oğlu, ey mevcut mucizelerin oğlu, ey görünen kılavuzların oğlu, ey sırat-ı müstakimin oğlu, ey büyük haberin oğlu, ey Allah'ın yanındaki ümmü'l-kitabtaki yüce ve hikmet sahibinin oğ-lu, ey ayetlerin ve açık ilâhi hüccetlerin oğlu, ey apaçık delillerin oğlu, ey aşikar ve açık burhanların oğlu, ey Allah'ın yetkin hüccetlerinin oğlu, ey kamil olan nimetlerin oğlu, ey Tâ Hâ ve Kur'an'ın muhkem (açık-net) ayetlerinin oğlu, ey Yâ Sîn ve ez-Zariat'ın oğlu, ey Tur ve Adiyat -Sure-sinin- oğlu, ey yücelerin yücesine özel bir yakınlık ve yaklaşımla yakla-şan, (Allah ile arasındaki mesafe) iki yay uzunluğu kadar yahut daha az kalanın oğlu. Keşke bilseydim iradeler (kalpler) nerede senin zuhurunla sakinleşecek veya hangi yerin ya da toprağın seni taşıdığını? Rezva dağında mısın veya onun dışında bir yerde misin veya Tur'da mısın? Halkı görüp seni görmemem, senin sesini ve fısıldayışını duymamam bana ağır geliyor. Sıkıntı ve belaların seni kuşatması, benim inilti ve şika-yetimin de sana ulaşmaması bana ağır geliyor.

Canıma andolsun ki sen bizden uzak olmayan gizlisin, canıma an-dolsun ki sen bizsen hiç ayrılmayan bir ayrısın, canıma andolsun ki sen her kalbin anarak iştiyaktan feryat ettiği mümin erkek ve kadınların temennisi olan kalbimin arzususun, canıma andolsun ki sen hiç kimsenin kendisiyle boy ölçüşemeyeceği izzet mayasındansın. Canıma andolsun ki sen eşi olmayan yüce asaletlisin, canıma andolsun ki sen Allah'ın eşi benzeri olmayan eski nimetlerindensin, canıma andolsun ki sen eşi olmayan şeref örtüsündensin.

Ne zamana kadar sende şaşkın kalayım ey mevlam, ne zamana ka-dar ve hangi hitapla seni tavsif edeyim ve hangi fısıldayışla seninle konu-şayım?! Senden başkasından cevap almak bana çok ağır geliyor, ben sana ağlarken diğerlerinin seni yalnız bırakmaları bana çok ağır geliyor; bunların başkasına değil, senin başına gelmesi bana çok ağır geliyor.
Acaba uzun uzadıya kendisiyle feryat edip ağlamam için bana yar-dım edecek bir kişi var mı? Acaba bir figan eden var mı ki, o sustuğunda ben figanına yardım edeyim? Çörçöp düşen bir göz var mı ki, çörçöple dolan gözüm onun ağlamasına yardım etsin?

Ey Ahmed'in oğlu! Acaba seni mülakat etmenin bir yolu var mı? Aca-ba bugünümüz yarına ulaşacak mı ki, cemalini görmekle şereflenelim? Ne zaman rahmet çeşmelerine girip suya kanacağız? Susuzluğumuz uzadı; ne zaman senin zülal çeşmenden yararlanacağız? Ne zaman seninle birlikte sabahlayıp seninle birlikte akşamlayacağız ve gözümüz cemalinle aydınlanacak? Zafer bayrağı açılınca ne zaman sen bizi ve biz de seni göreceğiz? Bizim senin etrafında toplandığımızı ve senin halkın imamlığını üstlenip yeryüzünü adaletle doldurduğunu, düşmanlarına aşa-ğılık ve azabı tattırdığını, azgınları ve hakkı inkâr edenleri yok ettiğini, mütekebbirlerin kökünü kestiğini, zalimlerin temelini kazıdığını ve bizim de alemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun dediğimizi görecek misin?

Allah'ım! Şüphesiz Sen gam ve musibetleri giderensin. Ben, peri-şanlığımı sana şikayet ediyorum; şüphesiz sen şikayetlere bakansın ve Sen şikayete yetişensin ve Sen ahiret ve dünyanın Rabbisin. O halde ey imdat dileyenlerin imdadına yetişen, müptela olmuş zayıf kulunun imda-dına yetiş ve efendisini ona göster, ey büyük güç sahibi; onun (zuhuru) vesilesiyle ondan gam ve kederden yanıp tutuşmayı gider ve ey arşa istivâ eden, ey kendisine dönülecek olan ve ey nihai varılacak yer kendisi olan, onun susuzluk ve hararetini yatıştır.

Allah'ım! Biz hakir kulların, bize Seni ve Peygamberini hatırlatan veli-nin zuhurunu iştiyakla beklemekteyiz; Sen onu bizim korunmamız ve kendisine sığınmamız için yarattın, onu bizim kıvam ve sığınağımız ve biz müminler için imam kıldın. O halde bizden ona tahiyyet ve selam ulaştır ve onunla ey Rabbim bize ikramını artır. O'nun istikrar ettiği yeri bizim istikrar edeceğimiz yer kıl, onu bize imam kılarak bize nimetini tamamla, tâ ki, bizi cennetine götürsün ve halis kullarından olan şehitlerle arkadaş etsin.

Allah'ım! Muhammed ve Ehl-i Beytine salat eyle; onun ceddi ve bü-yük efendimiz olan senin peygamberin Muhammed'e ve küçük efendimiz olan onun babasına ve büyük annesi sıddıka-i Kübra Muhammed kızı Fatıma'ya ve onun seçmiş olduğun iyi babalarına ve de ona yarattıkların-dan seçtiğin ve beğendiğin kişilerden birine ettiği en üstün, en mükem-mel, en tam, en sürekli, en fazla ve en çok salat eyle. Ve ona, onu sayısının sonu olmayan, müddetinin nihayeti olmayan ve zamanının sonu olmayan bir salat eyle.

Allah'ım! Onun vesilesiyle hakkı ayakta tut, batılı yok et, onun vesile-siyle dostlarına kılavuzluk et ve düşmanlarını zelil et. Allah'ım! Bizimle onun geçmişleriyle (babalarıyla) arasında birlikte olmamızı sağlayacak bir bağ kur. Bizi onların eteğinden yapışan, onların gölgesinde duran (ya-şayan) kişilerden kıl. Ve onun haklarını edâ etmemiz ve ona itaat etme konusunda çaba harcamamız ve ona itaatsizlik etmekten kaçınmamız için bize yardım et. Onun razı oluşuyla bize minnet bırak; Senin geniş rahmetine ve Senin yanındaki saadete ulaşmamız için bize onun şefkatini, rahmetini ve duasını bahşet. Onun vesilesiyle namazımızı ka-bul edilmiş, günahlarımızı bağışlanmış ve duamızı icabet edilmiş kıl. Onun vesilesi ile rızkımızı genişletilmiş, gam ve kederlerimizi bertaraf olmuş, hacetlerimizi reva olunmuş kıl ve bize kerim veçhinle dön, sana yaklaşmamızı kabul buyur ve bize rahmet bakışınla bak; tâ ki, bu rahmet bakışınla senin yanındaki saygınlık ve yüceliği kemale eriştirelim. Sonra kendi cömertliğinle o rahmet bakışını bizden hiçbir zaman çevirme. Bizi onun ceddi (Muhammed)in -Allah'ın salatı onun ve Ehl-i Beyt'inin üzerine olsun- havuzundan, onun kasesi ile ve onun eli ile suya kanacağımız ve boğazımızdan rahatlıkla geçecek öyle bir şekilde su içir ki ondan sonra asla susamayalım. -Rahmetinle duamı kabul et- ey merhametlilerin en merhametlisi."


Sonra daha önce dediğimiz şekilde ziyaret namazı kıl ve istediğin duaları et; inşallah icabet olur.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

lonely falcon yazdı:
MÜCAHİD yazdı:3- Ramazan Ayının Sahur Vakti Amelleri

1- Az da olsa sahurda bir şeyler yemek müstehaptır. Bir hadis-i şerifte şöyle rivayet edilmiştir:
"Allah ve melekleri sahur vakitlerinde istiğfar eden ve sahur yeme-ği yiyen kimselere salâvat getirirler."

2- Sahur ve iftar vakitlerinde Kadir Suresi'ni okumak.

3- İmam Rıza'dan (a.s) İmam Bâkır'ın (a.s) sahurlarda okuduğu rivayet edilen "Seher Duası" isimli şu değerli ve derin muhtevalı duayı okumak:


SEHER DUASI

اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ بَهائِكَ بِاَبْهاهُ وَكُلُّ بَهائِكَ بَهِىٌّ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِبَهائِكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ جَمالِكَ بِاَجْمَلِهِ وَكُلُّ جَمالِكَ جَميلٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِجَمالِكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ جَلالِكَ بِاَجَلِّهِ وَكُلُّ جَلالِكَ جَليلٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِجَلالِكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ عَظَمَتِكَ بِاَعْظَمِها وَكُلُّ عَظَمَتِكَ عَظَيمَةٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِعَظَمَتِكَ كُلِّها، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسَأَلُكَ مِنْ نُورِكَ بِاَنْوَرِهِ وَكُلُّ نُورِكَ نَيِّرٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِنُورِكَ كُلِّهِ.
اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ رَحْمَتِكَ بِاَوْسَعِها وَكُلُّ رَحْمَتِكَ واسِعَةٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِرَحْمَتِكَ كُلِّها، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ كَلِماتِكَ بِاَتَمِّها وَكُلُّ كَلِماتِكَ تامَّةٌ.
اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِكَلِماتِكَ كُلِّهَا، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ كَمالِكَ بِاَكْمَلِهِ وَكُلُّ كَمالِكَ كامِلٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِكَمالِكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ اَسمائِكَ بِاَكْبَرِها وَكُلُّ اَسْمائِكَ كَبيرَةٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِاَسْمائِكَ كُلِّها.
اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ عِزَّتِكَ باَعَزِّها وَكُلُّ عِزَّتِكَ عَزيزَةٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِعِزَّتِكَ كُلِّها، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ مَشِيَّتِكَ بِاَمْضاها وَكُلُّ مَشِيَّتِكَ ماضِيَةٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِمَشِيَّتِكَ كُلِّها، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ قُدْرَتِكَ بِالْقُدْرَةِ الَّتي اسْتَطَلْتَ بِها عَلى كُلِّ شَيْء وَكُلُّ قُدْرَتِكَ مُسْتَطيلَةٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِقُدْرَتِكَ كُلِّها، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ عِلْمِكَ بِاَنْفَذِهِ وَكُلُّ عِلْمِكَ نافِذٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِعِلْمِكَ كُلِّهِ.
اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ قَوْلِكَ بِاَرْضاهُ وَكُلُّ قَوْلِكَ رَضِيٌّ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِقَوْلِكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ مَسائِلِكَ بِاَحَبِّها اِلَيْكَ وَكُلُّ مَسائِلِكَ اِلَيْكَ حَبيبَةٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِمَسائِلِكَ كُلِّها.
اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ شَرَفِكَ بِاَشْرَفِهِ وَكُلُّ شَرَفِكَ شَريفٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِشَرَفِكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ سُلْطانِكَ بِاَدْوَمِهِ وَكُلُّ سُلطانِكَ دائِمٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِسُلْطانِكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ مُلْكِكَ بِاَفْخَرِهِ وَكُلُّ مُلْكِكَ فاخِرٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِمُلْكِكَ كُلِّهِ.
اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ عُلُوِّكَ بِاَعْلاهُ وَكُلُّ عُلُوِّكَ عال، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِعُلُوِّكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ مَنِّكَ بِاَقْدَمِهِ وَكُلُّ مَنِّكَ قَديمٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِمَنِّكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ اياتِكَ بِاَكْرَمِها وَكُلُّ آياتِكَ كَريمَةٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِآياتِكَ كُلِّها، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِما اَنْتَ فيهِ مِنَ الشَّأنِ وَالْجَبَرُوتِ، وَاَسْاَلُكَ بِكُلِّ شَأْن وَحْدَهُ جَبَرُوت وَحْدَها، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِما تُجيبُني بِهِ حينَ اَسْاَلُكَ فَاَجِبْني يا اَللهُ.


"Allah'ım! Aydınlığının en aydın mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin aydınlığının bütün mertebeleri parlaktır. Allah'ım! Aydınlığının bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Cemalinin en güzel mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin cemalinin bütün mertebeleri güzeldir. Allah'ım! Cemalinin bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Celalinin en yüce mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin celalinin bütün mertebeleri yücedir. Celalinin bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Azametinin en büyük mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin azametinin bütün mertebeleri büyüktür. Allah'ım! Azametinin bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Nurunun en nurlu mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin nurunun bütün mertebeleri nurludur. Allah'ım! Nurunun bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum.

Allah'ım! Rahmetinin en geniş mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Muhakkak senin rahmetinin bütün mertebeleri geniştir. Allah'ım! Rahmetinin bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Kelimelerinin en mükemmelini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin kelimelerinin hepsi mükemmeldir.

Allah'ım! Bütün kelimelerin hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Kemalinin en kâmil mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin kemalinin bütün mertebeleri kâmildir. Allah'ım! Bütün kemal mertebelerinin hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! İsimle-inin en büyüğünü vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin bütün isimlerin büyüktür. Allah'ım! Bütün isimlerinin hakkına (hacetlerimi) senen diliyorum.

Allah'ım! İzzetinin en yüce mertebesini vasıta kılarak sana el açı-orum. Elbette senin izzetinin bütün mertebeleri yücedir. Allah'ım! Bütün izzet mertebelerin hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Meşiyyetinin en etkili mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin meşiyyetinin bütün mertebeleri etkili ve kesindir. Allah'ım! Meşiy-etinin bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Kudretinin her şeyi kuşatan mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin kudretinin bütün mertebeleri (her şeyi) kuşatıcıdır. Allah'ım! Kudretinin bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! İlminin en etkili mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin ilminin bütün mertebeleri etkilidir. Allah'ım! İlminin bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum.

Allah'ım! En beğenilmiş sözünü vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin bütün sözlerin beğenilmiş ve güzeldir. Allah'ım! Bütün sözlerin hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Mes'elelerinin en sevilenini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin bütün mes'elelerin sevilendir. Allah'ım! Bütün mes'elelerin hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum.

Allah'ım! Şerefinin en üstün mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin şerefinin bütün mertebeleri şeriftir. Allah'ım! Şerefinin bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! En sürekli saltanat ve hâkimiyetin hakkına sana el açıyorum. Elbette senin saltanat ve hâkimiyetinin hepsi sürekli ve ebedidir. Allah'ım! Hâkimiyet ve saltanatının hepsi hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! En muhteşem mülkünün hakkına sana el açıyorum. Elbette senin bütün mülkün muhteşemdir. Allah'ım! Bütün mülkün hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum.

Allah'ım! Ululuğunun en yüce mertebesi hakkına sana el açıyorum. Elbette senin ululuğunun bütün mertebeleri yücedir. Allah'ım! Ululuğunun bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! İhsa-ının en kadimi hakkına sana el açıyorum. Elbette senin bütün ihsanların kadimdir. Allah'ım! Bütün ihsan ve lütufların hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Ayetlerinin en değerlisi hakkına sana el açıyorum. Elbete senin bütün ayetlerin değerlidir. Allah'ım! Bütün ayetlerin hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Sahip olduğun şan ve ceberutun hakkına sana yalvarıyorum. Başlı başına bütün şan ve bütün ceberutlar hakkına senden (hacetlerimi) diliyorum. Allah'ım! Reddetmeyeceğin ve kabul edeceğin şeyleri vasıta kılarak sana el açıyorum. O hâlde (dualarımı) kabul buyur ya Allah!"

4- Merhum Şeyh Tusî, "el-Misbâh" kitabında Ebu Hamza Sumâ-î'den şöyle nakletmiştir:
İmam Zeynülabidin (a.s) ramazan ayında gecenin büyük bir kıs-ını namaz kılmakla geçirir, sahur vakti olduğunda ise şu duayı okurdu:
bu duanın mp3 formatında dosyasını bulma şansım var mı? gerek sitede gerek internette aramam gerekirse hangi isimle aramalıyım?
Arapçası mp3 olarak büyük ihtimalle sitelerde vardır ama türkçesinin mp3 olarak olup olmadığını bilemiyorum. Siz Seher Duası olarak arayabilirsiniz.
Şu siteye de bakın belki orada bulunur inş: www.kevsersuyu.nl
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
lonely falcon
Mesajlar: 10
Kayıt: 22 Ağu 2007, 00:59

Mesaj gönderen lonely falcon »

Allah razı olsun. Sitede arapça okunuşunu buldum. Bu kadarı yeterli...
Allah'ım, emrinden çıkmaktan, dîninde fitneye uymaktan, senin katından gelen hidâyeti bırakıp dileklerimize uymaktan sana sığınırız. (Hz.Ali a.s.)
lonely falcon
Mesajlar: 10
Kayıt: 22 Ağu 2007, 00:59

Mesaj gönderen lonely falcon »

başka bir siteden daha buldum. Aşağıya linki veriyorum :
http://mp3.duas.org/Ramdhan%20Special/Sahar-2baha.mp3

bu siteden aldığım url yi media player de açıp farklı kaydet komutu ile mp3 olarak kaydedebilirsiniz.
Allah'ım, emrinden çıkmaktan, dîninde fitneye uymaktan, senin katından gelen hidâyeti bırakıp dileklerimize uymaktan sana sığınırız. (Hz.Ali a.s.)
Cevapla

“Alevi Ahlak ve İrfanı” sayfasına dön