Bektaşi İslam Ekolünde Abdest

Dinin ana direği namazdır...
Ebu Hasaneyn
Mesajlar: 383
Kayıt: 13 May 2009, 03:47
Konum: Hatay'lıyız Hak Muhammed Ali'ye Can feda'yız

Re: Bektaşi İslam Ekolünde Abdest

Mesaj gönderen Ebu Hasaneyn »

omur boyu bozulmayan abdest mi alemsin alo men kardesim yav gercektende bunlar hep derler bizim namaz kilmamiza gerek yok hacca gitmemize gerek yok abdes almamiza gerek yok imam Ali a.s herseyi yapmis ohhhh gel keyfim gel yaw seytan diyor git bektasi ol yan gelip yat var mi benden keyiflisi vallah isim almanyadan bile guzel :lol:
LA İLAHE İLLALLAH (celle celelehu) - MUHAMMEDEN (sallallahu aleyhi ve alihi vesellem) RESULULLAH - ALİYYEN (aleyhisselam) EMİR-EL MÜ'MİNİN VELİYULLAH -(KURTULUŞ YOLU) Allah (c.c) Hz.MUHAMMED (s.a.a.v) Hz.12 HAK İMAMLAR (a.s)
alone_man
Mesajlar: 1769
Kayıt: 13 Oca 2008, 21:28

Re: Bektaşi İslam Ekolünde Abdest

Mesaj gönderen alone_man »

Ebu Hasaneyn yazdı:omur boyu bozulmayan abdest mi alemsin alo men kardesim :lol:
bu bektaşilerin tarikat abdesti bir yıl bozulmuyor her yıl yeniden alıyorlar
bildiğim kadarıyla ömür boyu bozulmayanını henüz keşfedemediler ama yakında birinin aklına gelir sanırım sbu dedebaba olabilir çok hevesli görünüyor yeni keşiflere :D
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Re: Bektaşi İslam Ekolünde Abdest

Mesaj gönderen Dede-baba »

MÜCAHİD yazdı: İyi uydurmuşsun aferin: ))
Salat dua anlamınadır diyen siz değil miydiniz, şimdi ne oldu da salat, bedenen yapılan ibadetlere karşılık gelir diyorsunuz? Cevap verdiğinizi sanmayın, daha cevap alamadım.
Sorum şuydu: Bir insan dua etmezse günahkar mı oluyor, cehenneme mi gidecektir?
Veya son açıklamana göre sorumu sorayım:
Salat bedenen yapılan ibadettir demişsiniz. Şimdi bu bedenen yapılan ibadet sizce farz mıdır, farz ise nasıl yapılması gerekir, onu yapmayan günah işlemiş mi oluyor, cehenemde cezasını çekmesi mi gerekiyor?
Şu sorularıma da cevap vermemişsiniz:
İmam "Zeynulabidin"e neden Zeynulabidin ve "Seccad" lakabı verilmiştir?
bu defa cevabı fazla bekletmezsiniz inş.


1- :D Aferininizi öğrencilerinize yaparsınız.. bana değil..

2- hayır yanlış anlamışssınız.. İbadet salat ve Zikirden oluşur.. uzun uzun yazmıyayım açıklaması geride.. İbadet yapmaları kulların Kur'anda istenir..

3- Yüce Allah İman edenlerin ibadet yaptıklarından bahseder.. yani Tanrıya inanlar Allah'ı zikreder. tesbih ederler.... 18 bin alemin zikrinden ibadetinden bahseder Kur 'an yani yaratılmış olan herşey. halince Allah'a yönelir..

4- Peki ibadet yapmamanın cezası var mıdır* Kur'ani anlamda ceza vardır demek mümkün değil.... yani namaz kılmayanın veyahutta oruç tutmayanın ceheneme atılacağı, yada eksik yapanın kafir olduğu konusunda herhangi bir şey söylenemez.. Bu yönde Kur'andan delil yoktur..

5- yüce Allah İman'ın varlığını sorgular.. yani, Allah'a iman yoksa cehennem vardır ve haktır.. fakat kişi Allah'a inanıyorsa İbadetleri kabul ediyor fakat eksik yapıyorsa bu kişi için cehenneme gider denemez..

6- yine imanın varlığı şart olmak kaydıyla İbadetin şeklindede farklılıklar olabilir...İbadette belli bir şekil şartı getirilemez.. yanlız Kur'anın birçok ayetinde salat yani bedenen yapılan ibadetler konusunda SECDE-RUKU-KIYAM hareketlerinden bahsedilir..

fakat bunların, sünni ve şii ekolündekiler gibi belli kurallar içinde formülize edlip her salat secde kıyam ve rükünün olma koşuluna Kur2andan yine delil getirilemez..

Çünkü bazı ayetlerde sadece secdeden bahsedlip namaz ayeti açıklanırken kimisinde salata kıyam kimisinde ruku ile birlikte anılmıştır..


Nitekim hadis kaynakları araştırıldığında, peygamber'in kimi zaman secde, kimi zaman ruku, kimi zaman kıyam halinde namaz kıldığı bilinir..

bilinmesi gerekirki su andaki namaz biçimselliği abbasiler döneminde uyduruldu... yani rekat sayılarından tutunda, ruku-secde-kıyam hareketlerinin birlikte yer aldığı namaz biçimselliği peygamber sünneti değil abbasi alimlerinin marifetidir..

zaten sünni ve şiiilerin bugünki namaz biçimselliği Kur'an ayetleriyle bizzat çürütülür..

1- Kur'anın hiçbir yerinde namaz ruku-kıyam-secde üçlüsüyle ifade edilmez.. sadece biri anılır..yer alır..

2- namazın yatarken, yürüken, kılınabileceği açıkça Kur'anda yer alır..

Sonuç olarak, İbadet etmenin farz olduğunu fakat yapmayanında dinden çıkmadığını söyleyelim.. her ne şekilde kişi ibadet ediyorsa Niyetin asıl olduğunu ve kabulününde Allah tarafından olacağını hatırlatalım..

yine İbadetin belli bir şeklinin olmadığını, şii-sünni namaz şekillerinin abbasi döneminde uydurulduğunu görelim..


söyldiklerim ile ilgli bakın Hz. Mevlana ne diyor:

"...İman ve Allah'a inanmak namazdan daha değerlidir, zira namaz belli vak**lerdedir halbuki iman daima farzdır; ve namaz kılındıktan sonra değersiz yani geçmiş olur, ve tehirine (ertelenmesine) izin vardır.. Ancak İmanın hiçbir özür geçersiz olaması yada ertelenmesine izin yoktur...

Namazsız iman mümkün iken...iki yüzlülerin ve münafıkların namazı gibi imansız namaz fayda vermez..ve namaz herbir dinde bin türlüdür.. her çeşidi vardır tek bir çeşidi olmaz....Ancak İman her dinde tekdir değişmez..."


Ne Ka'be vü ne mescit, ne rukü ve ne sucud,
Hakk ile daim becit olur münacaatımız.

Bundan içeri haber iş**, söyleyeyim ey zahid:
Hakikatın kafiri, Ol Şeriatın evliyasıdır.

(Yunus Emre)


İmam Zeynel Abidin'in Seccad ismi çok fazla namaz ve ve zikir halinde olmasındandır... İmam sürekli göz yaşı ve ibadet halindeydi...

fakat kimse İmam 'ın inanlara beş vakit kılın farz olan budur gerisi nafile isteyen kılsın isteyemeyen kılmasın diye bir telkini olduğunu söyleyemez..

işte karışı çıkılması gereken budur. kişi kendi iradesiyle riyadan uzak ne kadar ibadet yaparsa yapsın buna karışmak kimin haddine.. fakat kişilere günde 3 vakit beş vakit kılacaksın yoksa dinden çıkarsın bu dinin emridir demek SAÇMALIĞIN DORUĞUDUR..

BUüç vakit beş vakit uydurması dinden değil sadece sonradan yapılmış bir yorumdur..

Üstelik insanlara bu vakitli namazı zorunlu kılmak büyük vebal getiri çünkü ibadet riyasız olmalıdır. gönülden gelmeen başkasının zoruyla kılanacak namaz gösteriş ve riya namazdır.. böyle ibadet yapanda,, yaptıranda KUR'ANDA LANETLENİR..

Allah riyadan arınmış ibadeti ister.. bu ibadetin çokluğunu ister.. yoksa riya karışmış gönülden gelmeyen kılınması gerek diye formalite icabı kılınan gönülsüz namaz kur2ani değildir..

insanları riyaya ve iki yüzlülüğe sürükler..

simdi gönülden gelerek 12 İmamlar gibi isterse kişi bütün gün alnı secdede olsun daim ibadet halinde olsun.. buna kimse karışamaz.. fakat herkestende kendi gibi ibadet yapmalarını bununda islamın şartı olduğunu iddia etmesi Kur'an dışdır..

umarım anlamışssınıdır..

3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: Bektaşi İslam Ekolünde Abdest

Mesaj gönderen 3nokta »

alone_man yazdı:canlar
ona böyle zor sorular sormayın
daha basit sorun
mesela bektaşilikte
ömür boyu bozulmayan abdest varmıdır? gibi
yada semahta soldan sağa doğrumu yoksa sağdan sola doğrumu dönmek daha sevaptır gibi
yada tersi yapılırsa günah olurmu? gibi

yada cemde herkesin içinde haccı namazı orucu inkar eden
dedenin yüzüne tükürsem hükmü nedir ? gibi
Benim bir yığın sorum vardı arada kaynadı gitti işte... BAna ne ya... Ağlarım ha...
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
Ebu Hasaneyn
Mesajlar: 383
Kayıt: 13 May 2009, 03:47
Konum: Hatay'lıyız Hak Muhammed Ali'ye Can feda'yız

Re: Bektaşi İslam Ekolünde Abdest

Mesaj gönderen Ebu Hasaneyn »

http://alevisesi.com/haberler/yazar.asp?yaziID=484
AL BAK SEVGiLi TEOMAN $AHiN ABiMiZ SiZiN SAFSATALARINIZ iCiN NE YAZMI$ Bi BAK OKU,OKUDA KENDINE GEL ALEVi'LiGiN $ii'LiGiN CAFERi'LiGiN NE OLDUGUNU iYiCE ANLADA SONRA BiZ iSLAMIZ DE... bekta$ bey
LA İLAHE İLLALLAH (celle celelehu) - MUHAMMEDEN (sallallahu aleyhi ve alihi vesellem) RESULULLAH - ALİYYEN (aleyhisselam) EMİR-EL MÜ'MİNİN VELİYULLAH -(KURTULUŞ YOLU) Allah (c.c) Hz.MUHAMMED (s.a.a.v) Hz.12 HAK İMAMLAR (a.s)
ali muhsin
Mesajlar: 3121
Kayıt: 24 Nis 2007, 18:41

Re: Bektaşi İslam Ekolünde Abdest

Mesaj gönderen ali muhsin »

okurmu hic islerine gelmez.. zaten Delillerimizi cürütemedikleri gibi Siyrilmak icin "Yaw Bunlar Sii kaynakli seyler biz Sii degiliz" deyip sinsice kacarlar okadar..
Aleviler, Al-i Muhammedin Yetim ( UNUTULAN ) Evlatlarıdır
Allahume Salli Ala Muhammed ve Al-i Muhammed
------
Insana Secde etmek ,insanlik onurunu ayaklar altina almak demektir !
Insana Secde etmek ise insanlik icin bir Zillettir !
Ebu Hasaneyn
Mesajlar: 383
Kayıt: 13 May 2009, 03:47
Konum: Hatay'lıyız Hak Muhammed Ali'ye Can feda'yız

Re: Bektaşi İslam Ekolünde Abdest

Mesaj gönderen Ebu Hasaneyn »

ali muhsin karde$im bu gibi virusler cikacakta bizim mertebemiz buyuycek.in$aallah mevlalarimiz ehli beyt a.s'in yaninda,yoksa bunlarda olmasa biz ne yapardik i$ler kes at :D
LA İLAHE İLLALLAH (celle celelehu) - MUHAMMEDEN (sallallahu aleyhi ve alihi vesellem) RESULULLAH - ALİYYEN (aleyhisselam) EMİR-EL MÜ'MİNİN VELİYULLAH -(KURTULUŞ YOLU) Allah (c.c) Hz.MUHAMMED (s.a.a.v) Hz.12 HAK İMAMLAR (a.s)
ali muhsin
Mesajlar: 3121
Kayıt: 24 Nis 2007, 18:41

Re: Bektaşi İslam Ekolünde Abdest

Mesaj gönderen ali muhsin »

Bunu daha evelde yazmistim yine yaziyorum ..
Öyle birgün gelecekki bu Sahtekarlar (Alevilik kisvesindeki Bektasiler ) kendi Yalanlarinin icinde bogulacaklardir !!
Aleviler, Al-i Muhammedin Yetim ( UNUTULAN ) Evlatlarıdır
Allahume Salli Ala Muhammed ve Al-i Muhammed
------
Insana Secde etmek ,insanlik onurunu ayaklar altina almak demektir !
Insana Secde etmek ise insanlik icin bir Zillettir !
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: Bektaşi İslam Ekolünde Abdest

Mesaj gönderen f_altan »

Dede-baba yazdı:
2- hayır yanlış anlamışssınız.. İbadet salat ve Zikirden oluşur.. uzun uzun yazmıyayım açıklaması geride.. İbadet yapmaları kulların Kur'anda istenir..
Hayır yanlış anlamamışım, siz Bektaşiler her yerde salat dua anlamınadır diyorsunuz. Siz de öyle yazmıştınız, ben yazınızı okudum, ama yanlış anlamışsınız dedikten sonra tekrar baktım o yazı yoktu, ya değiştirilmiş veya silinmiştir.
Bakın meşedi313 de size şöyle yazmıştır:

“Dede baba inanki sana inanamıyorum ayette açıkça salat ve dua kavramları geçiyor daha önce salat= dua diyordun şimdide salat niyaz dua da zikirdir diyorsun.
Yuhhh yani bu kadar da olmaz. Hani salat= dua idi ve ker şekilde yapılırdı.
Hani salatın şekli olmazdı şimdi de salatın niyaz olduğunu ve bedeni (şekli) olduğunu yazıyorsun. Bu kadar çelişki olur mu ya sen ne yazdığını bilmiyorsun ya da bizi çocuk sanıyorsun! Sen bu yalanlarınla bizi değil ancak cemevinde bektaşileri kandırabilirsin.”


Bu yazı da sizin salatı dua anlamına geldiğini yazmış olduğunuzu gösteriyor. Artık bundan sonra cevap yazınca alıntı yağacağım inş. İbadet sadece salat ve zikirden ibaret değil, Allah için yapılan her şey ibadettir bunu da artık anlayın. Ailenin geçimini sağlaman, çalışman, hatta uyuman bile Allah rızası için olursa bunların hepsi ibadettir.

Küçük bir açıklama:
Şunu da hatırlatalım ki, bazı lafız ve sözcüklerin hem lugat, hem de ıstılah manaları vardır. Istılah anlamını taşıyan yerlerde lugat anlamı getirilirse, tamamiyle yanlış ve çarpıtma olur. Öreneğin, “kafir” lügatta bir şeyin üzerini örtmek, kapatmak anlamına gelir ama ıstılahta Allah’ı, Peygamberleri ve ahreti kabul etmeyen kimselerdir. "Hacc" da luğatta, kasıt manasınadır ama ıstılahta (şeriatta), Allah rızası için O'nun evini (Kabe'yi) ziyaret etmek ve gereken amelleri yapmaktır. "Savm" (oruç) da lugatta; bir işten kendini tutmaktır ama ıstılahta; belli vakitlerde sabah ezanından akşam ezanına kadar yemek ve içmekten ve cinsi münasebetten geri durmaktır. "Zekat" da lugatta; temizlik, fazlalık manasınadır ama ıstılahta; kişinin kendi malından Allah yolunda gereken yerlere infak ettiği muayyen miktarda bir maldır. Söz konusu olan "Salat" da lugatta; dua, rahmet vs.manalara gelebilir ama ıstılahta; belli vakitlerde Allah rızası için kılınan namazdır.
İşte bundan dolayı bazı lafız ve sözcükleri lugat manasına yorumlamak yanlış ve saptırma olur. Kalplerinde hastalık olanlar, işlerine gelmediğinden kelimenin ıstılah manasını değil lugat manasını alırlar.
Dede-baba yazdı: 3- Yüce Allah İman edenlerin ibadet yaptıklarından bahseder.. yani Tanrıya inanlar Allah'ı zikreder. tesbih ederler.... 18 bin alemin zikrinden ibadetinden bahseder Kur 'an yani yaratılmış olan herşey. halince Allah'a yönelir..
Bunun salatla ne alakası vardır. Evet bütün yaratıklar kendi hal dilleriyle Allah’ı zikreder, onu kutsarlar. Ama salat belli zamanı, şartı ve erkanları olan bir ibadettir. Sizin yeni sözünüze göre de bedensel ibadettir.

Bakın İmam Muhammed Baqır (a.s) ayetleri nasıl açıklamıştır:
İmâm Muhammed Bâkır'a; "Onlar ki salâtlarını muhafaza ederler" [Müminûn (23): 9] âyetindeki salâtlar hangileridir? diye sorulduğunda, buyurdular ki: "Buradaki salât farz olan namazlardır."
"Onlar ki salâta devam ederler" [Meâric (70): 23] âyetindeki salât hangisidir? denildiğinde ise, "Nâfile namazlardır" buyurdular.
İmâm Muhammed Bâkır'a soruldu: "Allâh kaç vakit namaz farz kılmıştır?"
Buyurdular: "Gece ve gündüzde toplam beş vakit namaz farz kılmıştır."
Soruldu ki: "Yüce Allâh bu beş vakit namazı isimlendirerek kitâbında (Kur'ân'da) açıklamış mıdır?
Buyurdular: "Evet. Açıklamıştır." Yüce Allâh Nebîsine emreder ki: "(Ey Resûlüm!) Güneşin dulûkundan, gecenin ğasakına kadar namaz kıl.." [İsrâ (17): 78]
"Dulûk; güneşin zevâli, öğle vaktidir. Bu dulûk ile ğasak arasında dört vakit namaz vardır ki Allâh onları isimlendirmiş ve vakitlerini belirtmiştir. Gecenin "ğasakı" ise, gece yarısıdır.
Yine Yüce Allâh buyurdu ki: "...Fecrin Kur'ân'ını da (unutma)!, Muhakkak ki Fecrin Kur'ân'ına (Sabah namazında okunan Kur'ân'a)(hem gece hem de gündüzün melekleri ) şâhit olurlar" [İsrâ (17): 78]
İşte bu da beşinci farz namazdır. Yine Allâh buyurur ki: "Gündüzün iki tarafında (tarafeyi'n nehâr) namaz kıl." [Hûd(11):114]
"Tarafeyi'n nehâr: akşam ve sabahtır. "...ve gecenin yakın saatlerinde (zülefen minelleyli) de namaz kıl" [Hûd (11): 114]
Bu da yatsı namazıdır. Yine Allâh buyuruyor: "Namazları ve orta namazı koruyunuz. Gönülden ve saygı ile Allâh'ın huzuruna durunuz." [Bakara (2): 238]
Orta namazdan kastedilen de öğle namazıdır."
Dede-baba yazdı: 4- Peki ibadet yapmamanın cezası var mıdır* Kur'ani anlamda ceza vardır demek mümkün değil.... yani namaz kılmayanın veyahutta oruç tutmayanın ceheneme atılacağı, yada eksik yapanın kafir olduğu konusunda herhangi bir şey söylenemez.. Bu yönde Kur'andan delil yoktur..
Bakın nasıl anlamadan cahilce konuşuyorsunuz. Namaz kılmamanın cezası yoktur değil mi? Peki şu ayete ne diyorsunuz:

"Onlar cennettedirler. Suçlulara: "Sizi bu yakıcı ateşe sürükleyen nedir?" diye sorarlar. Onlar derler ki: "Namaz kılanlardan değildik." [Müddessir, 40-43]

Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki: "Müslüman ve kafir arasında farz namazı kasten terketmesi veya hafife alarak kılmaması dışında bir mesafe yoktur." [Sevab'ul A'mal, 275/1]

İmam Sadık (a.s) kendisine, "Neden zina eden kimse değil de namazı terkeden kimse kafir olarak adlandırılmıştır?" diye sorulunca şöyle buyurmuştur: "Zira zina ve benzeri iş yapanlar şehvetin galebe çalması sebebiyle bu işe başvururlar ama namazı terkeden kimse sadece onu hafife almak sebebiyle terketmektedir." [İlel'uş Şerayi', 339/1]

İmam Bakır (a.s): "Namazı hafife almayın, zira Peygamber (s.a.a.) vefat etmek üzereyken şöyle buyurmuştur: "Namazı hafife alan kimse benden değildir." [el-Kafi, 3/269/]

Ebu Basir: "Ben İmam Sadık'ın (a.s) vefatı sebebiyle başsağlığı dilemek için Hamide'nin huzuruna vardım. Hamide ağladı ve şöyle dedi: "Ey Eba Muhammed! Keşke imam vefat edince sen yanında olsaydın. İmam gözlerinin birini yumduktan sonra bana şöyle dedi: "Akrabalarımı ve yakınlarımı yanıma çağır." Hepsi imamın etrafına toplanınca şöyle buyurdu: "Namazı hafife alan kimseler şefaatimize nail olamazlar." [Müstedrek'ul Vesail, 3/25/2923]

İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz kulun hesaba çekildiği ilk şey namazdır. Eğer namaz kabul görürse diğer amelleri de kabul görür.”

Resulullah (s.a.a) camide namaz kılma hususunda ağır davranan Müslüman bir grup hakkında şöyle buyurmuştur: "Bir grup mescidde namaz kılmaya çağırılıyorlar (ve erteliyorlar). Nerede ise bir miktar odun toplanmasını, odunların kapılarına konularak ateş yakılmasını ve böylece evlerinin ateşe verilmesini emredeceğim." [Vesail, 3/478/2]

Resulullah (s.a.a): "Her kim beş vakit namazı cemaatle kılarsa kendisine iyi zanda bulununuz."[ el-Kafi, 3/371/3]

Hakeza Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Namaz dinin direğidir ve namazda on haslet vardır: “Yüzün süslenişi, kalp nuru, beden rahatlığı, kabir dostu, rahmet indiren, göklerin kandili, terazinin ağırlığı, rabbin hoşnutluğu, cennetin pahası, ateşten koruyan bir perde. O halde kim namaz kılarsa şüphesiz dini ikame etmiştir. Kim de namazı terk ederse, şüphesiz dini tahrip etmiştir.” (Mevaiz’ul-Adediyye, s. 371)

Hakeza Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Namaz için ayağa kalkıp kıbleye yöneldiğinde, Fatiha suresini ve Kur’ân surelerinden mümkün olan bir sureyi okuyup rükuya gittiğinde, rüku, secde, teşehhüd ve selamını tamamladığında, gelecek namaza kadar seninle kıldığın namaz arasındaki bütün günahların (kul hakkı hariç) bağışlanmış olur.” (Emali’yi Saduk, s. 549, 22. hadis; Mizan’ul-Hikmet, c. 7, s. 3096; Salat, 10556. Hadis)

Savaş Meydanında Namaz

Aşura günü öğle namazı vakti, Ebu Semame-i Saydavi İmam Hüseyin (a.s)’a şöyle arz etti:
“Ya Eba Abdullah! Canım size feda olsun! Düşmanın ordusu size yaklaştı, Allah’a ant olsun ki, ben senin huzurunda öldürülmedikçe sen öldürülmeyeceksin; gönlüm, seninle öğle namazı kıldıktan sonra Rabbimi mülakat etmeyi (şahadet şerbetini içmeyi) istiyor.”
İmam Hüseyin (a.s) göğe doğru bakarak şöyle buyurdular:
“Bize namazı hatırlattın, Allah seni namaz kılanlardan etsin. Evet, namazın ilk vaktidir. Bu halktan, namaz kılmamız için savaşı durdurmalarını isteyin.”
Hasin bin Numeyr, İmam Hüseyin’in sözünü duyunca şöyle seslendi: “Sizin namazınız Allah katında kabul değildir.”
Habib bin Mezahir onun bu sözüne karşılık şöyle dedi: “Ey alçak! Resulullah’ın oğlunun namazının kabul olmayıp da senin namazının kabul olacağını mı zannediyorsun?!...”
Daha sonra Züheyr bin Kayn ve Said bin Abdullah, İmam Hüseyin (a.s)’ın namaz kılması için Hazreti korumak amacıyla O’nun önünde durdular; İmam (a.s) da az bir yareniyle namaz kıldılar. Said bin Abdullah, kendisini İmam’a taraf atılan oklara siper ediyordu, bedenine o kadar ok isabet etti ki, ayak üstünde duramayıp yere düşerek şöyle dedi:
“Allah’ım! Âd ve Semud kavmine lanet ettiğin gibi bu kavme de (Kufe halkına da) lanet et! Allah’ım! Benim selamımı Peygamberine ulaştır; O’nu bunca yaraların acısından haberdar et; çünkü bu işten hedefim, Peygamberinin oğluna yardım etmektir.”
Said, bu olaydan sonra şahadete erişti. Allah’ın rahmet ve rızvanı ona olsun. (Bihar, c. 45, s. 21)
Dede-baba yazdı: 5- yüce Allah İman'ın varlığını sorgular.. yani, Allah'a iman yoksa cehennem vardır ve haktır.. fakat kişi Allah'a inanıyorsa İbadetleri kabul ediyor fakat eksik yapıyorsa bu kişi için cehenneme gider denemez..

6- yine imanın varlığı şart olmak kaydıyla İbadetin şeklindede farklılıklar olabilir...İbadette belli bir şekil şartı getirilemez.. yanlız Kur'anın birçok ayetinde salat yani bedenen yapılan ibadetler konusunda SECDE-RUKU-KIYAM hareketlerinden bahsedilir..

fakat bunların, sünni ve şii ekolündekiler gibi belli kurallar içinde formülize edlip her salat secde kıyam ve rükünün olma koşuluna Kur2andan yine delil getirilemez..

Çünkü bazı ayetlerde sadece secdeden bahsedlip namaz ayeti açıklanırken kimisinde salata kıyam kimisinde ruku ile birlikte anılmıştır..

Nitekim hadis kaynakları araştırıldığında, peygamber'in kimi zaman secde, kimi zaman ruku, kimi zaman kıyam halinde namaz kıldığı bilinir..

bilinmesi gerekirki su andaki namaz biçimselliği abbasiler döneminde uyduruldu... yani rekat sayılarından tutunda, ruku-secde-kıyam hareketlerinin birlikte yer aldığı namaz biçimselliği peygamber sünneti değil abbasi alimlerinin marifetidir..
Benim cahil kardeşim, niye kendinizi ve diğerlerini aldatmaya çalışıyorsunuz. Kuran’da namazla ilgili ayetler oldukça çoktur ama bütün ayrıntıları anlatılmamıştır, onları da Hz. Peygamber ve onun Ehlibeyti anlatmış ve açıklamışlardır. Onlar Kuran’ı senden daha iyi anlıyorlardı. Hz. Peygamber’in sözü de vahiydir. Nitekim Allah Teala şöyle buyurmaktadır:

"O, heva ve hevesten (kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz; söyledikleri yalnızca O'na vahy olunan şeyden başka bir şey değildir."(Necm: 3)

Her şeyden önce şunu bilmeliyiz ki Allah'ın yüce Resulü (s.a.a) vahyi telakki ve tebliğle görevli olduğu gibi, onu en sahih şekilde insanlara açıklama ve ayetlerin muradını tefsir etmekle de görevliydi. Bu konuda Kur'an'ın şu ayeti bize ışık tutmaktadır:

"Biz o peygamberleri mucizelerle ve kitaplarla gönderdik. Ey Peygamberim! Sana da Kur'ân'ı indirdik ki, insanlara vahyedileni açıklayasın. Belki onlar da düşünürler." (Nahl, 44)

"De ki, siz gerçekten Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok esirgeyici ve bağışlayıcıdır."(Al-iİmran/31)

"Peygamber size ne verdiyse onu alın. Size neyi yasakladıysa ondan sakının ve Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı şiddetlidir."(haşr/7)

"Andolsun ki, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok anan kimseler için Allah Resulü’nde güzel bir örnek vardır.” (ahzab/21)

"Onlar ki, o ümmî peygambere uyarlar, yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılmış bulacakları o peygambere uyup, onun izinden giderler ki, o, onlara iyiyi emreder ve onları kötülüklerden alıkoyar, temiz ve hoş şeyleri kendilerine helâl kılar, murdar ve kötü şeyleri de üzerlerine haram kılar, sırtlarından ağır yükleri indirir, üzerlerindeki bağları ve zincirleri kırar atar, işte o vakit ona iman eden, ona kuvvetle saygı gösteren, ona yardımcı olan ve onun peygamberliği ile birlikte indirilen nuru izleyen kimseler var ya, işte asıl murada eren kurtulmuşlar onlardır."(A'raf/158)

"(Ey müminler!) Peygamberin davetini, aranızdan bazınızın bazınıza daveti gibi zannetmeyin. İçinizden, birini siper ederek sıvışıp gidenleri muhakkak ki Allah bilmektedir. Bu sebeple, O'nun emrine aykırı davrananlar, başlarına bir bela gelmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet etmesinden sakınsınlar."(Nur/63)

"Rabbine and olsun ki, kendi aralarında çıkan ihtilaflı konularda seni hakem kılıp sonra da senin verdiğin hükme hiçbir sıkıntı duymaksızın tam manasıyla kabullenmedikçe, iman etmiş olamazlar."(Nisa: 65)

“De ki: ‘Allah'a itaat edin; Peygambere itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki o peygamber, kendisine yükletilenden ve siz de kendinize yükletilenden sorumlusunuz. Eğer ona itaat ederseniz, doğru yolu bulursunuz, Peygambere düşen, sa¬dece apaçık tebliğdir.” (Nur/54)


Namazı ayakta, yürürken veya yatarken kılmak her zaman için geçerli değildir. Savaş anları ve hastalık dönemleri için ön görülmüştür. Yani mecbur olduğunuzda yürüyerek, oturarak, hatta yatarak bile kılabilirsiniz, ama terk etmeye asla hakkınız yoktur. Bilmediğiniz bir şeyi söylemeyin lütfen. Namazı Abbasi alimleri çıkarmışmış, ne kadar komik bir söz. Bu söze deliliniz de var mı bari?
Emevi ve Abbasi halifeleri, namazı, orucu vs. yok etmek istiyorlardı, ama muvaffak olamadılar, fakat sizler bunları terk ederek veya saptırarak onların hedeflerine katkıda bulundunuz. Onlarda Allah korkusu olmasa da kullardan utanarak namazı inkar etmeye cesaret edemiyorlardı, istemeyerek de olsa onu kıldılar ama siz Bektaşiler ne Allah’tan korkuyor ve ne de Peygamber ve onun Ehlibeytinden utanıyorsunuz, Yezitlerin vuramadığı darbeyi siz arkadan vurdunuz. İnkar edin, saptırın bakalım, nereye kadar böyle devam edeceksiniz. Hem dininizi, hem de ahretinizi mahvettiniz. Allah mazlum Alevi halkını sizin sapıklık ve fitnelerinizden korusun inş.
Dede-baba yazdı: İmam Zeynel Abidin'in Seccad ismi çok fazla namaz ve ve zikir halinde olmasındandır... İmam sürekli göz yaşı ve ibadet halindeydi...

fakat kimse İmam 'ın inanlara beş vakit kılın farz olan budur gerisi nafile isteyen kılsın isteyemeyen kılmasın diye bir telkini olduğunu söyleyemez..

işte karışı çıkılması gereken budur. kişi kendi iradesiyle riyadan uzak ne kadar ibadet yaparsa yapsın buna karışmak kimin haddine.. fakat kişilere günde 3 vakit beş vakit kılacaksın yoksa dinden çıkarsın bu dinin emridir demek SAÇMALIĞIN DORUĞUDUR..
Peki kardeş, İmam Zeyn’ul-Abidin ve diğer İmamlarımız, bizim önderlerimiz değil mi? İmam Ali (a.s) namaz kılmak için camiye giderek camide şehit edilmedi mi? İmam Huseyin (a.s) Aşura günü o zor an ve şartlarda bile öğle namazını cemaatle kılmadı mı? Onlar gibi yapamasak da onlara benzemeye çalışmamız gerekmez mi? Peki onlar neden, niçin böyle yapıyorlardı? Bizim namaza onlardan daha çok ihtiyacımız yok mu? Onlar hangi konularda bizim İmam ve önderlerimizdir? İmamlar semah mı döndü, cem mi yaptı, insana mı secde ettiler?!!
“Seccad” demek çok secde eden demektir. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) ve diğer Ehlibeyt İmamları sizin dediğiniz gibi mi abdest alıp namaz kıldılar, yoksa Allah’ın emrettiği şekilde mi? İmamlarımızın siresine bakarsanız onlara ne kadar benzeyip benzemediğinizi görürsünüz. Söz İmam Zeynul-Abidin’den açılmışken onun siresine bir göz atalım:

Kur'an'la Ünsiyeti

İmam Zeyn'ul- Abidin (a.s) buyurmuştur ki:
"Eğer doğuyla batı arasındaki bütün insanlar ölürse (ben de yalnız kalırsam), Kur'an benimle olduktan sonra vahşet etmem."
İmam Zeyn'ul- Abidin (a.s), "Malik-i yevmiddin" ayetini okuduğunda, onu o kadar tekrarlardı ki, neredeyse ruhu bedeninden ayrılırdı."[1]

Güzel Sesle Kur'ân Okuması

İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
"... İmam Zeyn'ul- Abidin (a.s), Kur'ân'ı herkesten daha güzel bir sesle okuyordu. Kur'ân okuduğunda, ev halkının duyup faydalanmaları için sesini yükseltiyordu."[2]

Ravi diyor ki:
"İmam Zeyn'ul- Abidin (a.s), bu ayeti okuduğunda: "Allah'ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu (bir genelleme yaparak bile) sayamazsınız."[3] şöyle buyuruyordu:
"Münezzehtir O Allah ki, nimetleri tanımaktan acizliğini itiraf etmekten başka kimseye nimetleri tanımayı mümkün kılmamıştır; nitekim O'nu idrak edemeyeceğini bilmekten ziyade, kendi künhünün idrak edilmesini kimseye müyesser etmemiştir."[4]

Secdeleri

İmam Bakır (a.s) buyurmuştur ki:
"Babam İmam Zeyn'ul- Abidin (a.s), Allah'ın bir nimetini andığında şükrederdi; Allah'ın kitabından secdeli olan bir ayet okuduğunda secde ederdi; Allah Teala, bir kötülüğü (tehlikeyi) veya bir hileyi ondan uzaklaştırdığında secde ederdi; farz namazı kıldıktan sonra secde ederdi; iki kişinin arasını uzlaştırmaya muvaffak olduğunda secde ederdi; onun bütün secde azalarında secde izi vardı; işte bundan dolayı "Seccad" (çok secde eden) diye adlandırıldı."[6]

Secde İzleri

İmam Bakır (a.s) buyurmuştur ki:
"Babamın secdegahında (alnında) şişkinlik eseri vardı (çok secde ettiğinden dolayı nasır bağlamıştı). Her yıl iki defa onu kesiyordu; her defasında beş kat nasır vardı; bundan dolayı "Ze's- Sefenat" (nasır sahibi) diye lakap almıştı."[7]

Abdest Alması

Ravi diyor ki:
"İmam Zeyn'ul- Abidin (a.s), abdest aldığında rengi sararıyordu. Ailesi; "Seni böyle sarartıp rahatsız eden nedir?" diye sorduklarında şöyle buyuruyordu: "Kimin huzurunda durmaya hazırlandığımı biliyor musunuz?"[8]

Namaz İçin Misk Sürmesi

Ravi diyor ki:
"İmam Zeyn'ul- Abidin (a.s)'ın, namaz kıldığı yerde bir şişe miski vardı; namaza başlamak istediğinde ondan biraz alıp kendisine sürüyordu."[9]

Namaz Kılışı

İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
"İmam Zeyn'ul- Abidin (a.s), namaz kılmak istediğinde sert elbise giyerdi, sert bir yerde namaz kılardı ve yere secde ederdi."[10]

Gece Namazı

Allame Meclisi nakletmiştir ki:
"İmam Zeyn'ul- Abidin (a.s), abdest almakta kimsenin ona yardım etmesini sevmezdi; kendisi abdest suyunu hazırlar ve yatmadan önce o suyun üzerini örterdi. Gece namazı için kalktığında ise önce dişlerini misvaklar, sonra abdest alarak namaza başlardı. İmam (a.s) gündüz kılmadığı nafile namazlarının kazasını kılarak şöyle buyururdu:
"Evlatlarım! Nafile namazlarını kaza etmek size farz değildir; ama hayır bir işe adet edenin, o işi sürdürmenizi seviyorum."
İmam (a.s) gece namazını, evinde ve seferde terk etmezdi."[11]

Gece-Gündüz Bin Rekat Namaz Kılması

İmam Bakır (a.s) buyurmuştur ki:
"İmam Zeyn'ul- Abidin (a.s), gece-gündüz bin rekat namaz kılıyordu; nitekim Emir'ul- Muminin Hz. Ali (a.s) da böyle yapıyordu."[12]

Yine İmam Bakır (a.s) buyurmuştur ki:
"İmam Zeyn'ul- Abidin (a.s), gece-gündüz bin rekat namaz kılardı; rüzgar bir sümbül gibi onu hareket ettirirdi. İmam (a.s)'ın beş yüz hurma ağacı vardı; her birinin kenarında iki rekat namaz kılardı. Namaza durduğunda rengi değişirdi. Namazda duruşu, büyük bir padîşahın önünde duran zelil bir kulun duruşu gibiydi. Azaları, Allah korkusundan titriyordu; namaz kıldığında, namazla vedalaşan ve artık ondan sonra hiçbir zaman namaz kılmayacak olan bir kimse gibi namaz kılardı.
Bir gün namaz kıldığında ridası (cüppesi) bir omzundan düştü, namazı bitirene kadar onu düzeltmedi. Ashabından birisi bunun sebebini sorduğunda şöyle buyurdu:
"Kimin karşısında durduğumu biliyor musun? Kulun namazı, kalbiyle Allah'a yöneldiği miktarca kabul olur ancak."
Derken o adam; "Biz helak olduk" dedi.
İmam (a.s) buyurdular ki: "Hayır, öyle değildir. Allah-u Azze ve Celle, nafile (müstahap) namazlarıyla onu tamamlıyor..."

Allah'a and olsun ki, İmam Seccad (a.s) çok namaz kıldığından dolayı her yıl yedi kez alnındaki nasırlar dökülüyordu."[13]
Eban bin Teğlib diyor ki:
Ben İmam Sadık (a.s)'a; "Ben, Ali bin Hüseyin (a.s)'ı, namaz için kalktığında renginin değiştiğini gördüm" dediğimde buyurdular ki:
"Allah'a and olsun ki, Ali bin Hüseyin (a.s), karşısında durduğu kimseyi (Allah'ı) hakkıyla tanıyordu."[14]

Müstehap Namazların Kazasını Kılması

İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
"İmam Zeyn'ul- Abidin (a.s), gecenin müstehap namazlarından biri fevt olduğunda gündüz onu kaza ederdi; günün müstehap namazlarından biri fevt olduğunda, o günün yarını veya gelecek Cuma günü veyahut sonraki ay onu kaza ederdi. Eğer fevt olmuş müstehap namazlar çoğalıp toplansaydı, yılın bütün müstehap namazlarının kamil olması için onları Şaban ayında kaza ederdi."[15]

Vitr Namazında Üç Yüz Defa "El-âf" Demesi

Ravi diyor ki:
"İmam Zeyn'ul- Abidin (a.s), seher vakti vetr namazında üç yüz defa; "el-âf" (Allah'ım beni af et) derdi."[16]

Ramazan Ayı Gecelerinde Okuduğu Dua

Ebu Hamza-i Sumalî şöyle diyor:
"Abitlerin efendisi İmam Zeyn'ul- Abidin (a.s), Ramazan ayında, gecenin hepsini (sehere kadar) namaz kılardı; seher olduğunda ise şu duayı okurdu:
"İlahî, kendi azabınla beni edeplendirme..."[17]

Ramazan Ayındaki Amelleri

İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
"İmam Zeyn'ul- Abidin (a.s), Ramazan ayı olduğunda, dua, tespih, istiğfar ve tekbirden başka bir şey söylemezdi; iftar ettiğinde ise şöyle derdi: "Allah'ım, yapmak istediğin takdirde, istediğin her şeyi yaparsın."[18]

Oruç Tutması

İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
"İmam Zeyn'ul- Abidin (a.s), Şaban ve Ramazan aylarının orucunu birleştirerek şöyle buyuruyordu: "İki ay artarda oruç tutmak, Allah'tan taraf tövbenin kabul olmasına sebep olur."[19]
__________________
Kaynakça:
[1] - Bihar, c. 46, s. 107; Belağat-u Ali bin Hüseyin -a.s- s. 221.
[2] - Vesail'uş-Şia, c. 4, s. 858.
[3] - Nahl/18.
[4] - Revzat'ul-Kafî, c. 8, s. 394; Belağat-u İmam Ali bin Hüseyin (a.s), s. 57.
[6] - Bihar, c. 46, s. 6, Menakıb-i İbn-i Şehraşub, c. 4, s. 167.
[7] - Bihar, c. 46, s. 6.
[8] - Bihar, c. 46, s. 74.
[9] - Bihar, c. 46, s. 58.
[10] - Bihar, c. 46, s. 108.
[11] - Bihar, c. 46, s. 98.
[12] - Bihar, c. 46, s. 61.
[13] - Hisal, c. 2, s. 517.
[14] - İlel'uş-Şerayi, s. 231; Bihar, c. 46, s. 79.
[15] - Vesail'uş-Şia, c. 3, s. 201.
[16]- Vesail'uş-Şia, c. 4, s. 910.
[17]- Bu dua Ebu Hamza-i Sumalî duasıyla meşhurdur; tercümesi Ehl-i Beyt Mesajı dergisinin 17 ve 18. Sayılarında yayınlanmıştır; okumak isteyenler oraya müracaat edebilirler. Vesail'uş-Şia, c. 5, S.174.
[18]- Kâfi, c. 4, s. 88, H. 8.
[19]- Kâfi, c. 4, s. 92, H. 3.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: Bektaşi İslam Ekolünde Abdest

Mesaj gönderen f_altan »

Bu gece İmam Muhammed Baqır’ın (a.s) doğum gecesi olduğu için o münasebetle onun siresine değinmek de yerinde olur inş:

Camiye Erken Gitmesi

Cabir diyor ki:
"İmam Bakır (a.s) cuma günleri erken saatlerde, (yani) güneş bir ok miktarınca yükseldiğinde camiye gidiyordu. Ramazan ayı olduğunda ise bundan daha erken camiye gidiyordu.”
(Vesail'uş-Şia, c. 5, s. 42, h. 2)

Gece İbadetleri

İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
"Babam – Allah'ın rızvanı ona olsun – ibadet için gece kalktığında, kıyamı (ayakta durmayı) uzatıyordu; rükûa ve secdeye gittiğinde onları uzatıyordu; öyle ki uykuya dalmış olduğunu sanıyorlardı ve ansızın onun "Lâ ilahe illellahu hakkan hakka..."dediğini duyuyorduk.”
(Bihar, c. 87, s. 227)

Gece Namazında Tevhid Suresini Okuması

İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
"Babam (İmam Bakır -a.s-), İhlas suresi (sevap açısından) Kur'ân'ın üçte biriyle eşittir" buyuruyordu...
Benim yerimle babamın yeri arasında bir kapı vardı; gece namazı kıldığında, son üç rekatta (yani şef' ve vitir namazlarında) İhlas suresini okuyordu.”
(Bihar, c. 87, s. 226, h. 39)

Kur'ân Okuması

İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
"Ebu Cafer (İmam Bakır -a.s-), Kur'ân'ı çok güzel bir sesle tilavet ederdi. Geceleyin kalkıp Kur'ân okuduğunda, su taşıyan ve diğer kimseler oradan geçerken durup onun kıraatini dinlerlerdi.”
(Bihar, c. 85, s. 82, h. 23)

Allah'ı Görürcesine İbadet Etmesi

Ravi diyor ki:
"İmam Bakır ve İmam Sadık (a.s) namaza durduklarında renkleri değişiyordu; bazen kızarır, bazen de sararıyordu; sanki apaçık gördükleri biriyle münacat ediyorlardı.”
(Bihar, c. 84, s. 248; Deaim'ul-İslam, c. 1, s. 159)

Şaban Ve Ramazan Aylarını Oruç Tutması

İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki :
"Babam, Şaban ayının orucu ile Ramazan ayının oruçlarının arasını bir günle ayırıyordu (yani bir gün hariç o ayların hepsini oruç tutuyordu).”
(Vesail'uş-Şia, c. 7, s. 367, h. 31)

Ramazan Ayında Kur'ân Okuması

Rivayete göre İmam Bakır (a.s), Kur'ân'ı Ramazan ayında on defa, yani her üç günde bir defa hatmediyordu.”
(Vesail'uş-Şia, c. 7, s. 219, h. 3)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Cevapla

“Namaz” sayfasına dön