HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Hüsnüye bunları söyleyince ,Harun Reşit ve Yahya Bermeki ve erkanı devlet cümle gülmeye başladılar .İbrahim Halid kızgınlıktan ölüm derecesine geldi. Hüsnüye ,sözüne devam etti:

-Kendi fiiline kadir olmadığı taktirde Allahu Taalaya gafur ve rahim demek doğru olamaz .Gafurluk ve rahimlik günah işleyen ve azaba müstehak olan kul hakkındadır. Günah bendenin fiili olmayıp kaderullahtan sadir olan fiil olursa gafur ve rahimlik husule gelmez .Halbuki Allahu Taala her halde gafur ve rahimdir. Ey İbrahim ;bir insan ,kendi aklı ve görüşü ile kendi işleğine bir delil arayıp bulması gerektir.Ancak bu suretle ,dünyada övünce ahrette sevaba hak kazanmalı .İşte dinin ve imanın hakikatı budur.
Ve Cenabı Kibriya Hazretleri ,bendesinde istediği şey'i halk etmeğe kadirdir.Velakin ,Allah ın muradı şöyledir :Bende kendi arzusu,hareketi ve işleği ile mümin ve muti olsun.Eğer bir insan kendisinde mevcut olan irade ve kabiliyet ve kudret ile imanı bulamazsa,onun işleği onun tuttuğu yol asla kaza ve kader değildir......

Ey İbrahim , daha başka deliller istersen göstereyim.Velakin biraz ferikaynın rivayet edegeldikleri ehadis ve delail kitaplarınızda yazılanlara göre konuşmak lazım geldi.Şöyle ki :
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Bir gün Ömer in Oğlu Abdullah ra'vi olarak dedi ki :Resulullah buyurdular :

Elkadiriyetü Mecusiyin hazehil ümmete in maradu fela teuduhum ve in matu fela tusallumu ileyhim kıl men hum ya Resulullah kale elleziyne ya'melune bilması sümme yeza 'munune ileyha minallahi ketabeha aleyhim.
Türkçesi :Kadere inanıp boyun eğenler bu ümmetin Mecusileridir.Hasta olurlarsa hallerini sormayınız.Ölünce namazlarını kılmayınız.Ve karşılaşınca selam vermeyiniz.

Sual ettiler,ya Resulullah Kaderiye kimlerdir.Peygamberimiz buyurdular ki :Hem asilik edip hem de bu hallerini Allah ın işleği olarak kabul edenlerdir.Bu çeşit inançların menedilmesinde ayet dahi vardır:
Ma esa'beke min hasenetin feminallahi ve ma esabeke min seyyietin femin nefsike (32)
Size iyi,güzel işlerden her ne erişirse onu Allahu Taala dan bilesiniz.Kötü işleri ise Allahu Taala ya isnat etmeyiniz,kendi nefsinizden bilesiniz.

Buna benzer ayeti şerife çoktur.Allahu Zülcelal Hazretleri küfr ve maasiyeti kullarına isnat etmektedir.Şu ayet dahi İblis hakkındadır:
Lağviyennehüm ecmeığne (33)
Ve eğer Allah ın fiili olsaydı,kendi fiili ile İblis hakkında lanet eder miydi .
Ve inne aleyke la 'netiy ila yevmiddiyla'netimni (34)
Ve şüphesiz ki ceza gününe kadar la 'netim senin üstündedir.

Ey İbrahim Halid, Hazreti Adem bu mahalde olsaydı der miydi :
Kale rebbena zalemna enfüsena ve in lem tağfirlena ve terhamna lenekünne minel hasirtyne (35)
Ey rabbimiz kendimize yazık ettik .Eğer bizi bağışlamaz ,bizi esirgemezsen her halde maddi ve manevi en büyük zarara uğrayanlardan oluruz.
Hazreti Musa dermiydi :
Rabbi inniy zalemtü nefsiy fağfir liy (36)Tamamı :
Dedi "Rabbim ,ben cidden kendime yazık ettim .Beni yargıla "Bunun üzerine (Allah )o nu yargıladı.Çünkü O çok yargılayıcı ,çok esirgeyici olanın ta kendisidir.
Ve Hazreti Yunus Aleyhisselam bulunsaydı :
La ilahe illa ente süphaneke inniy küntü minezzalimiyne (37)
O balık sahibini de hatırla .Hani O kavmine öfkelenmiş olarak gitti de bizim kendisini hiçbir zaman sıkıştırmayacağımızı sanmıştı.Derken o ,karanlıklar içinde kalıp :"Senden başka hiçbir Tanrı yoktur.Seni tenzih ederim.Hakikat ben haksızlık edenlerden oldum"

Söyler miydi ?

Ey İbrahim cümle enbiya ,Allahu Taala nın katında tövbe edip nedamet getirmişlerdir.Eğer asi kulun isyanı Allah ın fiil ve takdiri olmuş olsaydı bu kadar enbiya kendi nefslerine tövbekar olurlar mıydı?
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

İbrahim Halid bu sırada bir itiraz noktası bulup dedi ki :

-Ey Hüsnüye sen burada kendi mezhebinin iptaline yol açıyorsun .Zira enbiyanın cümlesinin masum olduğuna inanırsınız,sizin itikadınız böyledir. Şayet masum olsalardı bunlardan asla asilik meydana gelmezdi.O halde ne sebepten bunlar tövbe ve istiğfar etmişlerdir ?

Bu söz üzerine Yahya Bermeki gülmeye başladı.Dedi ki :

-Ey İbrahim sen evvel ki bahislere cevap vermeyi bırakıp enbiyanın temiz ve dürüstlüğü meselesini konuşmak istiyorsun .Bu hareketin yersizdir ve şaşılacak bir haldir.

Mecliste bulunanlar birden gülmeye başladılar. Hüsnüye sözüne şöyle devam etti :

-Ey İbrahim , senin bu bahsi burada açman usulsüzdür,adaba uygun değildir. Senin bu yersiz müdahalene ,kaza ve kader bahsine ait olan konuşmamız bitince cevap vereceğim. Bunu böyle bilmiş ol .....
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Ey İbrahim , şöyle bil ki İslam dan önce Kureyşin müşriklerinin hepsi Cebri Mezhebine bağlı idiler.İslamiyetin meydana çıkmasıyla o mezhep ortadan silinmişti.Resulü Ekrem in ölümünden ve Emirülmüminin Ali nin şahadetinden sonra Muaviye ve Yezit aleyhüllane ve onların gürusu Beni Ümeyye hükümete geçtikleri zaman eski mezhepleri olan Cebriye mezhebini Müslümanlar arasında tekrar canlandırmaya çalıştılar.Gerek onlardan gerekse onlara tabi bulunanlardan miras kalan Cebri mezhebi sizlere mal olmuştur.Sizler bu mezhebe bağlısınız ve sizden meydana gelecekler de bu mezhebe gireceklerdir ,bunda hiç şüphe yoktur.Hazreti Zülcelal e kasem olsun ki ,Ehli Beyti Resul ve ahsabı kiram hazreti ve İman sahibi olanlar asla bu mezhebe girmemişlerdir.

Hüsnüye nin bu sözleri üzerine ,toplantıda bulunanlar ona aferin dediler.

İbrahim dedi ki :

-Ey Hüsnüye , beyan ettiğin ayet ve sair hadisler cümlesi doğrudur.,makbuldür .Amma ,tabiinden pekçok kişi ,kulun hareketlerinde serbest olmadığı fikrindedirler.Ve bunlar Allahu Taala ya şerik koşulmasını kabul etmezler. Senin kanaatına göre şirk koşmak lazım gelir.
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Hüsnüye cevap verdi :
-Niçin Allah a şirk koşmak lazım gelsin .Allahu Taala kulunu kahr ve idama her halde kadirdir.Mesela :

Bir padişah kendi hükümetinde bir adamı hakim ve vali naspetse ,ol vali zülmen müslümanların malını yağma kılsa ve padişah da kendi hükümetinde mustakil bulunsa ,ol valinin zülmen aldığı malı alıp onu dahi katleylese ol hakimin padişah ile ortak olması lazım gelmez ve hakim sultanın ortağıdır,diye söz etmek mümkün olmaz.

Ey İbrahim , ahkamı ilahi ve hadisi Resulü Muhtarı aklen olan delil ve bürhanları bir yana bırakıp kendini bu mesele ehil ve yetkili gösteriyor ve bazı tabiin şöyle böyle itikat etmişlerdir,diyorsun...Doğrusu bu şaşılacak bir haldir....

NEBİLER İMAMLAR MASUMDUR

Şimdi ,enbiya ve evsiya hakkında biraz önce itraz buyurduğun söze gelelim.Ey İbrahim cümle enbiya ve evsiyanın asilikten uzak ve masum olduklarına itikadım vardır.Ta çocukluklarından nübüvvete erişinceye kadar hepsinin de günahtan masum ve nisyandan masum olmaları her halde vacip ve lazımdır.Çünkü enbiya ve evsiya esrarullahın eminleridir.Cenabı Kibriya tarafından reddedilen ve kovulan mahlukatın en alçağı olan İblis e ne veçhile ona uyabilirler ,ona inanabilirler .Şeytan hiçbir zaman enbiya ve evsiyaya yanaşmaya muvaffak olamaz.O halde onlardan şeytan işleği meydana gelmez.Şayet onlardan şeytan işleği çıkarsa kendilerine bağlı olanların nefretini kazanırlar. İyi bilmiş ol ki asla böyle bir vaziyet ortaya çıkmaz.
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Esasen Peygamber ve vasii olan kimsenin diğer halktan üstün olması icabeder.Gerek tedbirat bakımından ve gerek kemalat ve fezail bakımından ilerde bulunmaları ve her çeşit menfaattan uzak olmaları lazımdır.Onların babaları ve anaları hakkında da bir ayıp bulunmamak gerektir.Bu suretle evlatlarına üzüntü verecek bir hal bulunmaya....

İlmi nübüvvet ve velayet tarikinde ümmet arasında anlaşmazlık olduğundan ,bazıları kemali münasebet ve safayı fırsat cihediyle mu'cizat istemeğe muhtaç değildirler.Fakat halkın çoğunluğu mucize beklerler.

Ey İbrahim ,bilmelisin ki :İnsanın kemali ve insanlık alemeti mebde ve miad ilmi iledir.Bu söylediklerim akli ve nakli delillerle sabittir.Ve miad ilminin meydana gelmesi ise ancak nakle müstehid olup ve naklin çoğusu dahi tevile ihtimali olduğundan yakın hasıl edemez.Binaenaleyh inayetullah iktiza etmiştir ki ,fiiline ve kavline güvenilecek masum bir zatı meb'us buyura ve bu vesile ile maksat hasıl ola....

Ey İbrahim , masum olmayan zattan hata çıkması mümkündür.Enbiya ve evsiya maasiyetkar oldukları taktirde yalan dahi söyleyebilirler.Bu sebepten onların kavline güvenilmez.Ve İmamın ismeti dahi nakl ile isbat olunacağı gibi muciz ile dahi isbat olunup ,nebi ve gerek İmam ve Vasii baba ve anasından temiz olarak meydana gelmeli , dellat ve hacamatçı takımından olmamalıdır..Başka bir şart ise İmam olan sıfatı zemimeden uzak bulunmalıdır.Kin,haset,buhul,cehil hırstan uzak olmalıdır.Vücudunda aza noksanlığı olmamalı cüzzam vs gibi hastalık sahibi olmamalı.Yalancı ve aşık olmamalıdır.Halk ve reayanın nasp ve tayin kıldıkları kimse İmamet ve hilafete müstehak ve layık olamaz. Ve amma masum olup Allah ın emri ile imamete nas ve tayin olundukta halk ona tabi olmaktan çekinmez.İmam Allah tarafından tayin edilmeyip gayri masum olursa zulmü irtikap eder.Ve Allahu Taala buyurmuştur :

La yenalü ahdiyzalimiyne (38)tamamı :
Hatırlayın o zamanı ki Rabbi ,İbrahim i birtakım kelimeleriyle emirleriyle imtihan edip de o, bunları tamamen yerine getirince :"Seni insanlara İmam (rehber ) yapacağım. "buyurmuş (İbrahim ): "Zürriyetimden de "demiş,Allah ise :"Zalimler benim ahdime (rahmetime ,imametime ,taatime )eremezler "demişti.
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Harun Reşid bu sözleri işitince vücudunu tuhaf bir titreme sardı. Çünkü Hüsnüye nin saydığı vasıflardan birisi bile kendisinde yoktu. Ve bu sebepten de haksız yere halife olduğu açıkça meydana çıkıyordu. Bu durumu Yahya Bermeki anladı.İbrahim Halid e bakıp dedi ki :

-Ey İbrahim canı çıkmış cesede döndün .Artık kürsüden in ve Hüsnüye nin mezhebini kabul et.Böyle yapmak senin hakkında daha hayırlıdır.

İbrahim Halid ,kendini küçük düşüren bu çeşit sözlere ehemmiyet vermiyormuş gibi Hüsnüye ile konuşmaya devam etti ve dedi ki :
-Ey Hüsnüye ! Adem ile Havva haklarında nazil olan ayeti şerifeye cevabın nedir ki :

Ya Adem üskün ente ve zevcükelcennete ve küla minha reğaden haysü şi'tüme ve la takreba hazihişşecerete fetekuna minezzalimiyne (39)

Şüphesiz Adem ile Havva yasak olan meyveden yiyip sitemkar oldular.

Hüsnüye cevap verdi :

-Ey İbrahim ,Allahu Taala nın bu babda olan yasağı nehyi tahrimi olmayıp belki muradı nehyi tenzihidir.Zira nehyi tahrimiyi mürtekip olan kul dünyada melamet ve azabı ahrete müstahak olur.Ve nehyi tenzihiyi irtikap eden adam ,ancak kendine ait olacak faide ve iyiliği kaybeder.Melameti dünya ve azabı ahirete müstahak olmaz.Hazreti Adem,memnu meyvadan kaçınsa idi herhalde fazlasıyla lütuf ve sevap kazanırdı.Adem her ne kadar memnu meyveyi yedi ise de bir işkenceye ve eziyete düşmedi.
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

İbrahim sordu :
-O halde niçin hakkında zalim olduğunu belirten ayet nazil oldu ?
Fetekuna min ezzalimiyne (40) buyurdular .

Hüsnüye cevap verdi :
-Ey İbrahim zulmün manası bir şeyi kendi yerine bırakmamaktır.Yani bir işi yerine getirmek lazım iken yapmamak ,gerekli olanı meydana getirmemek yahut mekruh bir işi irtikap edip ondan kaçnmamak .İşte bu gibi şeyler zulüm adledilir. Mesela bağ ve bahçe ve bostan hakkında şöyle söylenir :

Ve lem tazlim minlü şey 'en (41)tamamı :
Bu iki bağ ve her sene aleddevam mahsulünü vermiş bundan bir şeyi eksik bırakmamıştı.Onların arasından bir de ırmak fışkırtmıştık.

Yani her sene verdiği meyveden bu sene dahi noksan vermedi .Bu ayette zalimiynden murat o kimselerdir ki ,kendi nefislerinin hazzını sevap ve amelden noksan ederler.

İbrahim dedi ki :
-Onların mendubu terkeylemeleri günah olmadığı halde :
Rabbena zalemna enfüsena ve in lem tağfirlena ve terhamna lenekunnenne minel hasiriyne (42 )dediler.

Hüsnüye sözlerine şöyle devam etti :
-Hazreti Adem ve Havva kendi nefislerine ettikleri zulmü kabul edip açıkladılar ve Allahu Taala Hazretlerinden af dilediler.Af dilemek günaha delil sayılmaz.Çünkü onların kaybettikleri faide kendileri için bir zulüm olmuştur. Onların rahmet ve af dilemeleri ise kendileri için bir ibadettir.Bu sebepten sevaba hak kazanmışlardır.Asla günahkar değildirler.Resulullah Hazretleri buyurdular :
Ene estağfurullahe fi küllü yevmi seb'iyne merreten.
Ben her gün Allah ıma yetmiş defa istiğfar ederim.

Halbuki Hazreti Resulden asla günah meydana gelmedi. Büyük enbiya ve evliyalar kendilerinin birçok ibadetlerini azımsarlar ve edebi azıcık bir zerre olsun terk etmeyi kendileri için büyük günah bilirler.Onlar her ne kadar kendilerini günahkar yerine korlarsa da onların zulmü itiraf etmeleri ve af dilemeleri kendilerinin günah işlediklerine delil tutulamaz.
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

İbrahim dedi ki :
-Çünkü böyledir:Hazreti Ademe asi ve azgın demek lazım gelmez idi.Zira Allahu Zülcelal Hazretleri hakkında :
Ve asa ademü rabbehu figava (43)tamamı :
İşte bunun üzerine ikisi de ondan yediler .Hemen ayıp yerleri açılıverdi.Üstlerini cennet yaprağından yamamıya başladılar.Adem rabbine karşı geldi ve şaşırıp kaldı.

Hüsnüye cevap verdi :
-Ey İbrahim Kur an ekser ayetinde zahirine hümolunmaz.Allahu Taala nın emri ve o Resulullah ve Ehlibeytin buyurdukları üzere tevilatına hükmolunur.İsyandan murad muhalefet olup ferayiz ve vacibatta olduğu misüllü şer'en işlenmesi caiz hallerde dahi olabilir.Şer'en işlenmesi caiz olan şeylerde ve adabda muhalefet vuku bulursa ,melamet ve azaba düşmek lazım gelmez.Ve gavayet kelimesi dahi azgınlık ,gümrahlık anlamınadır.Yani Hazreti Adem ,Allah ın terkini emrettiği şeye muhalefette bulundular.Bu sebeptendir ki ,kendisine ait olacak sevaptan mahrum kalmış ve nasibini alamamıştır.Gavayet sözü Arapça şiirlerde çok kullanılır.

Yine İbrahim şöyle dedi :
-Hazreti Adem ve Havva maasiyetkar olmasaydılar ,üryan oldukları halde cennetten ihraç birle yeryüzüne gelmezler idi.
Hüsnüye dedi :
-Hazreti Ademi ,Allahu Taala yeryüzünde halife olması için halk etti.Ve hakkında buyurdu :
İnniy caılün fiylardı haliyfeten (44)Tamamı:
Hani Rabbin meleklere :"Muhakkak ben yer yüzünde benim emirlerimi tebliğ ve infaza memur bir halife ,(bir insan ,bir adem )yaratacağım:"demişti. Melekler de :"Biz seni hamdinle tesbih ve takdis (ayıplardan ,eş koşmaktan ,eksikliklerden tenzih)edip dururken (yerde ) orada bozgunculuk edecek ,kanlar dökecek kimse mi yaratacaksın ?"demişlerdi.Allah da :"Sizin bilmeyeceğinizi herhalde ben bilirim"demişti.

Hazreti Adem, menedilmiş meyveyi yemeseydi,cennetten çırılçıplak çıkarılarak dünya hizmeti için gönderilmezdi.Ve cennetten çıkarılması ancak lüzumlu olup bir hikmete göredir.Günah ve suç sebebiyle değildir.Bu apaçık bir hakikattir.Şöyle ki :Bir insan fakirlik ve hastalık çekerse azaptan dolayı değildir ,geçim ve idare sebebiyledir.
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

İbrahim dedi ki :
-Ey Hüsnüye ! Hazreti Nuh Aleyhüsselam a ne dersin ki ,kendi kavmi helakine dua eyledikte ,duası kabul olundu.Allahu Taala ol kavmi boğup helak ettikten sonra Hazreti Nuh püşman olarak beşyüz sene ağladı.Çok yaşaması sebeyle ismine Nuh denildi.Evvelce asıl ismi Abdullah ya Abdülala idi.

Hüsnüye bunu işittikte gülerek dedi :

-Ey İbrahim bu hikaye kelamullah a göre yalandır.Nuh un kavmi helak olmadan beşyüz sene evvel isminin Nuh olduğuna dair ayeti şerife şahadet eder :

Buyurmuşlardır :
Ya nuhu kad cadeltena feekserte cidalena (45)tamamının türkçesi.
Dediler :"Ey Nuh , bizimle cidden uğraştın.Bizimle bu uğraşmanda ileri de gittin .Eğer sen doğruculardan isen bizi tehdit edip durduğun azabı haydi getir bize ."

Senin bu kelamında yalancılığın meydana çıktı.Hazreti Nuh un kavminin helakı için dua ettiğini sonra da püşman olduğunu anlatıyorsun.Bu söz iki cihetten de doğru değildir.Şayet,Nuh kavminin ehli iman oldukları halde,Nuh un dua ederek onları yok ettiği düşünülüyorsa bunun büyük bir küfür olduğu açıktır.Zira Şeyhelmürselin olan zat şu kadar bin ehli iman nüfusun gark olup tufana verilmesine razı olmaz.

Ve şayet kafir idilerse ,Allah a ve Resulü ne düşman idilerse,onların helakından dolayı tekrar Nuh un püşman olması,ona layık ve reva görülmeyecek bir haldir.Ve Hazreti Nuh ise büyük bir nebidir.Allahu Taala Hazreti Adem ve Nuh Aleyhüsselam haklarında şöyle buyurmuştur:
İnnallahastafa ademe ve nuhan ve ale ibrahime ve ale imrane alelalemiyne (46)
Allah Ademi, Nuhu,İbrahim hanedanını ,İmran ailesini- hepsi de birbirinden gelme,tek bir zürriyet olarak -alemlerin üzerine mümtaz kıldı.Allah hakkiyle işitici kemaliyle bilicidir.
Cevapla

“Ehlibeyt” sayfasına dön