Şiilerin kökeni İddiası

Aleviliğin tanımı, tarifi temeliyle ilgili konuları burada paylaşabilirsiniz.
alone_man
Mesajlar: 1769
Kayıt: 13 Oca 2008, 21:28

Re: Şiilerin kökeni İddiası

Mesaj gönderen alone_man »

afitab yazdı:
alone_man yazdı:
afitab yazdı: Peki, varisler olan Şia alimleri hakkında "masumdurlar" diyor musunuz?
hayır
bunuda nerden çıkardınız hangi eserimizde böyle bir şey var?
Böyle bir iddiada bulunmadım. Soruyorum sadece...

bence masum bir soru değil
afitab
Mesajlar: 37
Kayıt: 29 Eki 2011, 15:40

Re: Şiilerin kökeni İddiası

Mesaj gönderen afitab »

Sitede yeni olduğum için bendenizi tam tanımıyorsunuz. Zamanla tanırsınız inşallah. "Öğrenmek için soruyorum" dedim. Aksi ise yalan olur. Müslüman her hatayı işler, ancak asla ve kat'a yalan söylemez.

Allah'a emanet. Dua ediniz.
Mekzun
Mesajlar: 259
Kayıt: 09 Ağu 2010, 15:35

Re: Şiilerin kökeni İddiası

Mesaj gönderen Mekzun »

afitab yazdı: Artı bir ricam daha: 12 İmamın masum olduğuna dair Kur'an'dan delilleriniz var mıdır?

Allah'a emanet. Dua ediniz.
Evet, Ehlibeyt imamlarının masum olduğuna dair Kur'an da deliller var.
İşlerimin yoğunluğundan dolayı daha sonra sizinle paylaşacağım.

Allah'a Emanet olunuz.
"İlmin cevherini ehlinden men etmeyin, ilmin cevherinin ehline zulmetmiş olursunuz. İlmin cevherini ehlinden olmayanlara vermeyiniz, aksi takdirde ilmin cevherine zulmetmiş olursunuz."

İmam Hz. Cafer-i Sadık (a.s)
afitab
Mesajlar: 37
Kayıt: 29 Eki 2011, 15:40

Re: Şiilerin kökeni İddiası

Mesaj gönderen afitab »

Mekzun yazdı:
afitab yazdı: Artı bir ricam daha: 12 İmamın masum olduğuna dair Kur'an'dan delilleriniz var mıdır?

Allah'a emanet. Dua ediniz.
Evet, Ehlibeyt imamlarının masum olduğuna dair Kur'an da deliller var.
İşlerimin yoğunluğundan dolayı daha sonra sizinle paylaşacağım.

Allah'a Emanet olunuz.
Sabır ile beklediğimizi bildirelim.
Mekzun
Mesajlar: 259
Kayıt: 09 Ağu 2010, 15:35

Re: Şiilerin kökeni İddiası

Mesaj gönderen Mekzun »

Kur’an-ı Kerim, Ehl-i Beyt (a.s)’ten bahsederken iki üslup kullanmıştır:

1- Onlara özel bir unvan vererek onlardan bahsetmiştir. Tathir Ayeti’nde (Ahzap 33) “Ehl-i Beyt” olarak, Meveddet Ayeti’nde de (Şura 23) “Kurba­” (Peygamber’in yakınları) olarak onlardan söz edilmesini buna örnek olarak verebiliriz. Bu konuda birçok ayet nazil olmuş ve Sünnet-i Nebevî o ayetleri açıklamıştır; müfessirler ve raviler de, onları kendi hadis ve tefsir kitaplarında nakletmişlerdir.

2- Onlarla ilgili olaylar ve vakıaları kaydetmiş, onların fazilet ve makamlarını anlatmış, onları övmüş ve ümmeti onlara yöneltmek istemiştir. Bu konularda birçok ayet inmiştir. Bu ayetlerin bazılarında, Mübahele Ayeti (Âl-i İmran, 61) ve İt'am Ayeti'nde (İnsan, 8 ) olduğu gibi, Ehl-i Beyt (a.s)’den toplu olarak söz edilmiş, bazılarında ise Ehl-i Beyt (a.s)’ın bazı fertlerinden bahsedilmiştir. Örneğin; Maide Sûresi'nin 55. ayeti olan ve “Velâyet Ayeti” diye adlandırılan, “Sizin veliniz, yalnız Allah, O'nun Peygamberi ve iman eden, namaz kılan ve rükû halinde zekât verenlerdir.” ayetinde Hz. Emir'ül-Müminin Ali (a.s)’dan bahsedilmektedir.

Bu ayetlerden kısaca ve özetle bahsedeceğim. Daha sonra ayrı bir başlıkta ayrıntılı olarak bahsedebiliriz.

1- Tathir Ayeti
“Allah, yalnızca siz Ehl-i Beyt’ten her çeşit pislik ve kötülüğü giderip sizi tertemiz kılmak ister.”(Ahzab Sûresi, 33)

Birçok tefsir ve hadis kitaplarında bu ayet-i kerimedeki “Ehl-i Beyt”ten maksadın, Peygamber’in Ehl-i Beyti ve onların da, “Hz. Muhammed (s.a.a.v), Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (a.s)" olduğu açıklanmıştır. Bu ayet Ehlibeyt'in ve Ehlibeyt imamlarının ismetini anlatmaktadır.

2- Meveddet Ayeti
“(Ey Peygamber! Müslümanlara) De ki: Sizden tebliğime karşılık bir ücret istemiyorum; istediğim, ancak yakınlarıma (Ehl-i Beytime) sevgidir.” (Şûra Sûresi, 23)

Hz. Peygamber (s.a.a.v), bu ayetten kimlerin kastedildiğini ve sevgileri ve itaatleri farz olanların kimler olduğunu Müslümanlara beyan etmiştir.

Tefsir, hadis ve tarih yazarları bu ayetteki “Kurba” (Peygamber'in yakınları) kelimesinden maksadın, “Hz. Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin (a.s)" olduğunu nakletmişlerdir.

3- Mübahele Ayeti
“(Ey Peygamber!) Sana gelen bilgiden sonra, kim seninle bu hususta tartışacak olursa, de ki: Gelin, çocuklarımızı ve çocuklarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra Allah’ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmran Sûresi, 61)

Tarihçiler ve müfessirler, İslâm tarihinde meydana gelen çok önemli bir olayı nakletmişlerdir ki, bu olay, Hz. Peygamber (s.a.a.v)'in Ehl-i Beyti’nin (Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin) Allah (c.c) katında olan değerlerini ve Müslümanların arasında olan makamlarını açıkça ortaya koymuştur.

4- Salâvat (Salât) Ayeti
“Şüphe yok ki Allah ve melekleri Peygamber’e salât (rahmet) ederler. Ey inananlar, siz de ona salât edin ve tam teslimiyetle ona selâm verin.” (Ahzap Sûresi, 56)

Daha önce zikrettiğimiz ayetler, Ehl-i Beyt (a.s)’ın pak ve tertemiz olduğunu, onları sevmenin farz olduğunu ve onların Hz. Peygamber'in Ehl-i Beyti olduğunu açıklamıştır. Kur’an müfessirleri de, Hz. Peygamber'in hadislerinden faydalanarak Ehl-i Beyt (a.s)'ın kimler olduğunu isimleriyle belirlemiş, onların “Hz. Ali (a.s), Hz. Fatıma (a.s), Hz. Hasan (a.s), Hz. Hüseyin (a.s)" olduklarını açıklığa kavuşturmuşlardır.

Bu ayet ise, Hz. Peygamber (s.a.a.v)'e ve Ehl-i Beyti (a.s)'a salât ve selâm göndermeyi emrediyor ve bunu yalnızca onlara mahsus kılıyor, onlardan başkalarına değil. Böylece ümmetin, onların rehberlik liyakatlerini kavrayabilmeleri için, onların makam ve değerlerini çok ince ve zarif bir şekilde ortaya koyuyor.

5- İnsan (Dehr) Sûresi
"Şüphesiz ki iyiler, karışımı kâfur olan bir kadehten içerler. Bir kaynak ki, Allah’ın kulları ondan içerler ve onu fışkırtarak akıtırlar. Onlar, adaklarını yerine getirirler ve şerri (kötülüğü) yaygın olan bir günden korkarlar. Kendi canları çektiği halde, yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler. “Biz size, ancak Allah rızası için yediriyoruz; sizden ne bir karşılık istiyoruz, ne de bir teşekkür. Biz, asık suratlı, sert bir günden dolayı Rabbimizden korkuyoruz.” Böylece Allah, onları o günün şerrinden korumuş ve onları bir parlaklığa ve bir sevince kavuşturmuştur. Sabretmelerine karşılık da, onları cennetle ve ipekle ödüllendirmiştir. Orada tahtlar üzerine yaslanmış olarak bulunurlar. Ne yakıcı bir sıcak görürler orada, ne de dondurucu bir soğuk. (Cennet ağaçlarının) Gölgeleri üzerlerine sarkmış ve (meyvelerinin) devşirilmesi kolaylaştırıldıkça kolaylaştırılmış. Çevrelerinde gümüşten kaplar ve billûr kupalar dolaştırılır. Gümüşten billûrlar ki, belli bir ölçüde belirlemişlerdir onları. Orada onlara bir kadeh içirilir ki, karışımı zencefildir. Oradaki bir pınardan ki, "Selsebil" olarak adlandırılır. Çevrelerinde ölümsüz gençler dolaşır durur. Onları gördüğünde, saçılmış inciler sanırsın. Nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün. Üzerlerinde ipekten ince ve kalın yeşil elbiseler vardır; gümüşten bileziklerle de bezenmişlerdir. Rableri onlara tertemiz bir içki içirmiştir. Bu, sizin için bir mükâfattır ve gayretiniz karşılığını bulmuştur." (İnsan Sûresi, 5-22)

Hiç kuşkusuz, bu ayetlerde cennet ile müjdelenen Ehl-i Beyt’tir. Onlara uyan ve onların yolunda hareket eden kimseler de onlarla birlikte mahşur olur.
"İlmin cevherini ehlinden men etmeyin, ilmin cevherinin ehline zulmetmiş olursunuz. İlmin cevherini ehlinden olmayanlara vermeyiniz, aksi takdirde ilmin cevherine zulmetmiş olursunuz."

İmam Hz. Cafer-i Sadık (a.s)
afitab
Mesajlar: 37
Kayıt: 29 Eki 2011, 15:40

Re: Şiilerin kökeni İddiası

Mesaj gönderen afitab »

Tek tek delillerinizi ele alacağız. Biraz zaman alabilir. Ancak hemen bildireyim ki "Ehl-i Beyt, yani Hz. Ali efendimiz, Hz. Fatıma annemiz, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin efendilerimizin MASUM olduğuna dair Kur'an'dan delil nedir?" diye sormadık.

"12 İmamların masumiyetine dair Kur'an'dan deliliniz nedir?" diye sormuştuk. Verdiğiniz Ayet-i Kerimelerde kendinizce yaptığınız yorumlardan başkaca biz bir delil göremedik...

Şunu dikkate alınız: Ehli Beyt'in soyundan kimseler sadece 12 İmamlar değildir; Ehli Sünnete ve diğer yollara bağlı yüz binlerce Seyyid ve Şerif vardır. Ehli Sünnetin de "Ehli Beyt soyundan" İmamları vardır. Eğer TATHİR Ayetini, MEVEDDET Ayetini vs. delil olarak getiriyorsanız, "Ehli Sünnet içinde de binlerce Seyyid ve Şerif Alim var ve ne yapacağız şimdi?" deriz. Öyleyse, iddianıza göre, Ehli Sünnetin Seyyid ve Şerifleri de masumdur, tathir edilmiştir, onlara da sevgi emredilmiştir; öyleyse Ehli Sünnet'in yolu da o Ayetlerde geçiyor ve siz onu 12 İmamlara tahsis edemezsiniz diye bir karşı delil getiririz ve siz de susup kalacaksınız. Çaresiz. Tahsis olunamayan bir Ayet elbette belli kişilere delil değildir.

Ya da siz açık olarak, yorumsuz, 12 imamların MASUMİYETİNE delil diye yazdığınız yerleri ya da başka delillerinizi sarih olarak bize gösterir misiniz?

Not: Ehli Sünnette, Peygamberler haricinde hiç kimsenin masumiyeti yoktur. Lakin Ehli Beyt, Ashab ve Velilerin mahfuz (korunmuş) olunduğuna dair bir inanç vardır. Ehli Beyt de Ashab da Peygamber efendimize isnadlı olmaları şartıyla dinin alınacağı kaynaklardır. Hata etmeleri, daha edebli bir ifadeyle kendi görüşlerinde isabet edememeleri ya da Peygamberimizden bir haberi duymamaları ya da bir delili unutarak görememeleri ya da günah işlemeleri mümkündür. Bu durum, onların insanlık içinde Peygamberlerden sonra en zirve olmalarına da engel değildir.

İkinci bir husus, 12 İmam gibi temel bir inancınızın Kur'an'da AŞİKAR geçmemesi sizin için büyük bir boşluktur. Çünkü 12 İmamın nezdinizdeki işlevi ve önemini çok iyi bilmekteyim.
Musa Özateş
Mesajlar: 1205
Kayıt: 17 Mar 2007, 01:17

Re: Şiilerin kökeni İddiası

Mesaj gönderen Musa Özateş »

afitab yazdı:Tek tek delillerinizi ele alacağız. Biraz zaman alabilir. Ancak hemen bildireyim ki "Ehl-i Beyt, yani Hz. Ali efendimiz, Hz. Fatıma annemiz, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin efendilerimizin MASUM olduğuna dair Kur'an'dan delil nedir?" diye sormadık.

"12 İmamların masumiyetine dair Kur'an'dan deliliniz nedir?" diye sormuştuk. Verdiğiniz Ayet-i Kerimelerde kendinizce yaptığınız yorumlardan başkaca biz bir delil göremedik... .

Yani Hz.Alinin Hz.Hasan ve Hüzeynin masumiyetlerini kabul ediyorsan 12 imamların üçünü kanıtladık demektir geriye kalıyor 9 imam

şimdi ilk üçünün masumiyetini kabul ediyormusun
Allahın bunları masum ilan ettiğini kabul ediyormusun?
afitab
Mesajlar: 37
Kayıt: 29 Eki 2011, 15:40

Re: Şiilerin kökeni İddiası

Mesaj gönderen afitab »

Lütfen not kısmını okuyunuz. Orada sorunuza cevap vardır.

Yine de kısaca:

Ashab-ı Kiram ve hususen Ehli Beyt, aziz, mübarek, tebşir edilmiş, üstün insanlardır. Veliler, salihler, sadıklar dahil İnsanlığın en üstünde, ümmetin başı gözü üzerinde yer alırlar. Lakin Peygamberler gibi masum değillerdir. Peygamberlik, Ehli Beytlikten ve Ashablıktan daha yüksek bir makamdır. Çünkü Peygamberler, içinde yanılma ve hata etme ihtimali olmayan VAHİYLE desteklenmişlerdir. Ne söyledilerse, ne yaptılarsa hepsi hatasız amenna doğrudur, haktır, Allah'ın bizzat muradıdır, onu terk etmek zarardır, inkar etmek İmandan eder.

Bununla beraber, Peygamberler hariç geriye kalanların kimi sözü (görüşü) alınabilir, kimi (görüşü) bırakılabilir. Çünkü geri kalan hiç kimse VAHİYLE ve namuslu meleklerle desteklenmiş değildir. İlham alabilirler. İlham da Hak cihetinden olabilir. Ancak ilham, Vahiy gibi hatalardan korunmuş değildir. Bunun misallerini bulabilirsiniz. Kimi üstün insanların bir kısım ilhamları isabetsiz çıkabilmekte, mesela şu şu olacak dediklerinde yanılabildikleri görülmektedir.

Nitekim Mezhebler oluşurken böyle olmuş, Mezhebin yöntemine göre kiminden kimisi alınmış, bazıları bırakılmıştır. Ehli Beyt de olsa bu böyledir. Yine nitekim, Ehli Beyt'in de bazı görüşlerini, bazı nakillerini bırakan, bazılarını alan Mezheb sahipleri de olmuştur. Bu haşa bir hakaret değil, bir ölçüdür. Bir yöntemdir. Bir yoldur.

Sizin inancınıza gelerek şöyle söyleyelim: Peygamber efendimiz şeriatının tamamını açıklamıştır. Eksiklik bırakmamıştır. Hakkında "nass" olmayan konularda Ashabın, Ehli Beytin ve onların yolunda olan alimlerin KIYAS hakkı ve vazifesi vardır. Bu kıyaslar hakkında Ashabın ya da alimlerin çoğunluğu görüş birliğine varmışsa "Sadıklarla olun" emr-i şerifince o İCMA'ya uymak gerekir. Farzdır. Dikkat ediniz hiç bir Ashab ya da alim, şeriatı tamamlamaz; Şeriatın kendilerine tanıdığı yere kadar KIYAS ile hakkında açık bir nass olmayan yeni durumlara yeni hükümler koyarlar. Bu Şeriatı tamamlamak değil, bu bir takım gizlenmiş bilgileri öğrenip sonradan ortaya koymak değil; Şeriat'ı (Kitap ve Sünneti) izah etmek ve genişletmektir. "Akıl sahipleri ibret alsınlar" emr-i şerifi de kıyasın Kur'an'dan delilidir.
En son afitab tarafından 12 Kas 2011, 23:15 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Musa Özateş
Mesajlar: 1205
Kayıt: 17 Mar 2007, 01:17

Re: Şiilerin kökeni İddiası

Mesaj gönderen Musa Özateş »

afitab yazdı:Lütfen not kısmını okuyunuz. Orada sorunuza cevap vardır.

.
kardeşim zor bir soru sormadımki
Ahzap 33.ayetinde Ehli beyt tertemizdir deniliyor bu masumiyetin ilanıdır diyoruz ve Ehli beytten kabul edilen ve 12 imamlarında üçü olan kişilerin masum olduğunu kabul ediyormusun etmiyormusun

evet yada hayır diyeceksin
evet kabul ediyorum yada hayır kabul etmiyorum diyeceksin uzatmaya ne gerek var
afitab
Mesajlar: 37
Kayıt: 29 Eki 2011, 15:40

Re: Şiilerin kökeni İddiası

Mesaj gönderen afitab »

Kardeşim konuşuyoruz, konuşacağız da... Sırayla...

"Nefsini tezkiye eden (temizleyen) kurtulur" emr-i şerifine göre, Ümmetin nefislerinin de temizlenmesi istenilmektedir. Tathir Ayet-i Kerimesine geleceğiz. Ayrıntıyı sonraya bırakalım. Oradaki tathir edilmek ile ümmete emredilen "temizlenme" emrinin aynı olduğunu, buradaki temizliğin Peygamberler gibi MASUM olmaya bir delil olmayacağını söylüyoruz ve hayır masum değillerdir ama ahlakları, kalbleri ve nefisleri tertemizdir diyoruz.

TATHİR kelimesini siz MASUMİYET olarak algılıyorsunuz. Ancak bu bizce açık bir delil değildir.
Cevapla

“Aleviliğin Tanımı, Tarifi” sayfasına dön