mevlana celaleddin rum-i(mesnevi)

Cevapla
can
Mesajlar: 332
Kayıt: 12 Şub 2007, 14:14

mevlana celaleddin rum-i(mesnevi)

Mesaj gönderen can »

Duy şikayet etmede her an bu ney,
Anlatır, hep ayrılıklardan bu ney.

Der ki feryadım kamışlıktan gelir.
Duysa her kim, gözlerinden kan gelir.

Ayrılıktan parçalanmış, bir yürek,
İsterim ben, derdimi dökmem gerek

Kim ki aslından ayırmış canını,
Öyle bekler, öyle vuslat anını.

Ağladım her yerde hep ah eyledim.
Gördüğüm her kul için ’dostum’ dedim.

Herkesin zannında dost oldum ama,
Kimse talip olmadı esrarıma.

Hiç değil feryadıma sırrım uzak,
Nerede bir göz, nerede bir can kulak.

Aynadır ten can için, can ten için.
Lakin olmaz can gözü her kimsenin.

Ney sesi tekmil, hava oldu ateş,
Hem yok olsun kimde yoksa bu ateş.

Aşk ateş olmuş dökülmüştür neye,
Cezbesi aşkın karışmıştır meye.

Yerden ayrı dostu ney, dost kıldı hem.
Perdesinden perdemiz yırtıldı hem.

Kanlı yoldan ney sunar hep arzuhal,
Hem verir mecnunun aşkından misal.

Ney zehir, hem panzehir ah nerede var?
Böyle bir dost, böyle bir özlem var.

Sırrı bu aklın, bilinmez akıl ile,
Tek kulaktır müşteri, ancak dile.

Gam dolu günler, zaman hep aynı hal.
Gün tamam oldu yalan yanlış hayal.

Gün geçer, yok korkumuz her şey masal.
Ey temizlik örneği sen gitme kal.

Kanar her şey tek balık kanmaz sudan.
Gün uzar, rızkın eğer bulmazsa can.

Olgunun halinden anlar mı ham?
Söz uzar kesmek gerektir ve’s-selam

(Çeviri: Feyzi Halıcı)
------------------------------------------------------





MESNEVİ’DEN

Oraya gitme demedim mi sana
Seni yalnız ben tanırım demedim mi

Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi benim
Bir gün kızsan bana, alsan başını yüzbin yıllık yere gitsen

Dönüp kavuşacağın yer benim demedim mi
Demedim mi şu görünene razı olma

Demedim mi sana yaraşır otağ kuran benim asıl.
Onu süsleyen bezeyen benim demedim mi

Ben bir denizim demedim mi sana.
Sen bir balıksın demedim mi,

Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın.
Senin duru denizin benim demedim mi?

Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi
Demedim mi senin uçmanı sağlayan benim,

Senin kolun kanadın benim, demedim mi
Demedim mi yolunu vururlar senin,

Demedim mi tövbeni bozarlar senin.
Oysa senin ateşin benim, sıcaklığın benim demedim mi

Türlü şeyler derler sana demedim mi.
Ölmezlik kaynağını kaybedersin, yani

Ben’i kaybedersin demedim mi?
Söyle, bunları sana hep demedim mi?

--------------------------------------



MESNEVİ’DEN

Her gün bir yerden göçmek ne iyi
Her gün bir yere konmak ne güzel

Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş
Dünle beraber gitti cancağızım,

Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
------------------------------------------------



MESNEVİ’DEN

Bir tatlı ömür gibi gitmeye niyetlendim
Ayrılık atına eğer vurdum inadına

Ama bizi unutma, hatırla ama
Sana temiz dostlar, iyi dostlar, vefakar dostlar

Yeryüzünde de var, gökyüzünde de var.
Eski dostunla ettiğin yemini hatırla ama

Sen her gece ay değirmisini başına yastık edince yollarda
Dizime yattığın geceleri hatırla ama.

Sen ey hüsrevi kendine kul, şirin gibi bir nice güzeli esir eden
Aşkının ateşi ile tıpkı Ferhat gibi ayrılık dağını delmede olduğunu hatırla ama.

Bir deniz kesilen gözlerimin kıyısında, bir aşk ovasını görmüştün hani,
Safran dallarıyla, ağustos gülleriyle sarmaş dolaş, bunu unutma hatırla ama.

Ey Tebrizli Şems, dinim aşktır benim senin yüzünü gördüm göreli.
Benim dinim senin yüzünle övünür ey sevgili, bunu unutma hatırla ama
----------------------------------------------------------------------



MESNEVİ’DEN

Müslümanlığın kafirliğin dışında bir ova
Uçsuz bucaksız ovada sevdamız uzar gider

Arif olan geldi mi usulca başını kor
Ne Müslümanlığa yer var orada ne kafirliğe yer.

Ne aklım kaldı benim, ne dinim
Ne kararım kaldı benim ne sabrım

Gel ne olur gel artık,
Ne gönlümün derdini sor bana,

Ne sararan yüzümü sor bana
Ne içimin ataşini sor bana

Gel gözünle gör, gel artık.
Sıcağınla pişmiş bir somun gibi, o kıpkızıl al al yüzümü sorma

Gene ekmek gibi bayatlayıp bayatlayıp gene ekmek gibi ufalana ufalana
Çaresiz dökülmüşüm yollara.

Gel topla beni, gel artık...
Bir vakitler bir oyaydım, yüzünden izler toplamadaydım.

Şimdi buruştum, şimdi sarardım,
Gel gör beni, gel artık.

Dere gibi akıyorum sağa sola, ayrılık her yanımda pusuda.
Sabahları yalvarırım yakarırım rüzgarların karşısında.

Gel ne olur, gel artık.
Başın kirle ıslaksa da, ayağına diken batmışsa da,

Durma gel, Allahaşkına.
Gel demeden kurtar beni, ey aşıklar peygamberi,

Gönül ateşinde yanmışım ben, boğulmuşum gözyaşına,
Git sor Allahını seversen

Ne yol gösterir sevgili, ne çare yazar bana.

---------------------------------------------
Cevapla

“Şiir, Ağıt ve Sinezenler” sayfasına dön