Bizim laiklerin tanrı tasavvuru..!!!

Cevapla
Kullanıcı avatarı
MERDAN
Mesajlar: 956
Kayıt: 01 May 2007, 22:14

Bizim laiklerin tanrı tasavvuru..!!!

Mesaj gönderen MERDAN »

Bizim laiklerin tanrı tasavvuru..!!

“Kamusal alana karışma!”

“Siyasete karışma!”

“Ticarete de karışma!”

“Devlete hiç karışma!”

“Eh artık anla Tanrım, dünyaya, dünyamıza, hayatımıza karışma!”

Kendilerini doğuştan imtiyazlı sınıf olarak gören bizim laiklerin içerisinden tanrıtanımazları çıkın, geriye kalanın hatırı sayılır bir kısmının tanrı tasavvuru bu.

Bu öyle bir tanrı tasavvuru ki, bu tasavvurda Tanrı onların ne yapacağını değil onlar Tanrı’nın ne yapacağını belirler. Tanrı onlara değil onlar Tanrı’ya emir verirler.

Bunun anlamı “Tanrı atamak”tır. Düşünün hele bir, “atanmış” bir Tanrı, Tanrı mıdır? Gerçekte onu atayan kendini tanrılaştırmış değil midir? Bu durumda en basit anlamıyla bile bir “Tanrı” inancının varlığından söz edilebilir mi?

Bu resmen nefsini putlaştırmak, kendini tanrılaştırmaktır. Atayan atanandan üstündür. Görev tayin eden, görev tayin edilenden yetkindir. Sınır çizen sınır çizilenden büyüktür. O halde bizim laiklerin “şuna karışma, buna dokunma” dercesine alan belirledikleri Tanrı tasavvuru aslında egoyu tanrılaştırmanın öteki adıdır. Bu tür bir egoizm ise, paganizmin en tehlikeli türüdür.

Bir kişi haddini aşmadan böyle dehşet bir günaha girişemez. Tanrı tayin etmeye kalkacak kadar haddini aşan ve Tanrı’sına emir verecek cüreti gösteren biri, hemcinsi olan insanlara neler yapmaz ki?

Tanrısına talimat veren bu haddini aşmış akıl için insanlara sınır koymak, onların hak ve özgürlük alanlarını daraltmak işten bile değil. Böylesi bir aklın insanların neyi nasıl yapacaklarına, ne giyeceklerine, nerede nasıl bulunacaklarına, hatta neye ne kadar inanacaklarına varana dek belirleme hakkını kendinde görür. Cüreti bu raddeye varan biri insanlara alan tayin etmeyi, onlara kedi kişisel takıntılarından, önyargılarından, ideolojik dogmalarından yola çıkarak sınırlar çizmeyi anasının ak sütü gibi helal sayar.

Kur’an, haddini bilmezliğin bu türüne “Tağut” adını verir. “Tüm anlam ve çeşitleriyle azgınlığın dibini boylamak” demektir.

Tağut olmaya aday her akıl Tanrı’ya layık görmediği vasıfları kendine layık görmeye başlar. İnsanların ne giyeceği konusunda onları yaratan, besleyip, yaşatan ve dolayısıyla insanın zaaflarını çok iyi bilen Tanrı’nın kural koyma yetkisi yoktur onlara göre. Ama Tanrı’ya çok gördükleri bu yetkiyi kendilerine asla çok görmezler. Onların insanların ne giyeceği konusunda kural koyma ve bu kuralı zorla uygulama yetkileri vardır. Ölçü, herkesin kendileri gibi olmasını sağlamaktır. Çünkü herkes onlar gibi olmaya mecburdur.

Oysa Allah kural koyarken kendisini merkez olarak almaz, insanı merkez olarak alır. Dolayısıyla –haşa- tanrı tesettürlü olduğu için tesettürü emretmez. Bu gülünç olur. Tesettürü emretmişse bunu insan için, yarattığı insanın içgüdülerini, şehevi dürtülerini, ayartıcı benliğini bildiği için yapmıştır.

Yani Allah’ın insan için koyduğu her kuraldan bir tek tarafın çıkarı vardır; o da insan.

Fakat bizim laiklerin hemcinsleri için koydukları kurallar hep kendi çıkarlarınadır. Onlar kural koyarken kendilerini merkez alırlar. Ölçü onlardır.
Onlara uymayan yanlıştır. Cebren, kanun zoruyla, dayatmayla da olsa onlara uymak zorundadır.

Bu çerçevede Tesettürlü “öteki”, tesettürsüz “beriki” için “baskı unsuru” olma ihtimaline binaen tesettür yasaklanmalıdır. Fakat açık “beriki” için, tesettürlü “öteki”ne resmen ve dahi cebren baskı icra etmek mubahtır.

Laik aklın adaleti budur. Bu ülkenin laikleri “iyi olan kazansın” diyemedikleri ve bunun fiilen gerçekleştirecek adımları içlerine sindiremedikleri sürece, haktan, hukuktan, adaletten, dürüstlükten, eşitlikten söz etmeye asla hakları yoktur.

Laisizmin bu topraklardaki üç kutsalı “çıplaklık, faiz ve içki”dir. Ve hepsi de haram olan bu günahlara ilişkin laik hassasiyetlerin arka planında bencillik ve “günah savunması” yatar.

Bizim laiklerin yukarıda dile getirdiğimiz tanrı tasavvuru, Rasulullah’ın davetine karşı savaşan Mekke kodamanlarının Tanrı tasavvuruna ne kadar da benziyor. Allah Rasulü’nün “La ilahe illallah deyin kurtulun!” çağrısına neden Mekke’nin imtiyazlı sınıfı kılıçlarını çekerek cevap verdiler? Bu tek cümleyi söylemek çok mu zordu?

Evet, onlar bununla “Allah’tan bağımsız hiçbir varlık ve hayat alanı yoktur” gerçeğini itirafa çağrılıyorlardı. Onlarsa bu çağrıya evet demenin kendi sınıfsal imtiyazlarının sonu demeye geleceğini çok iyi biliyorlardı. Onun için Allah’tan gelen her talimata karşı histerik bir hırçınlıkla karşı çıkıyorlar, vahyin dediğinin tam tersini yapmayı marifet biliyorlardı.

Allah’ın gözetiminde bir hayatı kabullenmek, hesabı verilebilir bir hayat yaşamayı kabul etmekti. Onlarsa sınıfsal imtiyazlarının devamını sağlayan zulüm ve baskı dahil, hesabı verilemeyecek bir hayatı tercih etmişlerdi. Onun için de “hesap soracak” hayata müdahil aktif bir Tanrı inancı yerine “hesap sormayacak” hayat dışı pasif bir Tanrı inancını yeğlediler.

Bizim laiklerin “iç çelişkilerinin” kaynağı işte bu tasavvurdur.

M.İslamoğlu
Allahım bana adaletinle değil, merhametinle davran. İMAM ALİ (A.S)
mamilik
Mesajlar: 30
Kayıt: 08 Tem 2008, 18:47

Mesaj gönderen mamilik »

Ben laik düşünceyi savunan biriyim. Türkiye de yaşıyorum. Atatürk ilke ve inkilaplarına inanıyorum. Laikliğin asla sizin izah ettiğiniz gibi olmadığını ve türkiyede de öyle uygulanmadığını biliyorum. Laikllik karşıtlarının zaman zaman cumhuriyeti ve kemalizmi karalamak için laikliğe bu tür saldırılar yapmasıda herkesin malümudur.

Türkiye nin cumhuriyetten bu yana genelde barış içinde yaşamasının laik yapısından kaynaklandığı görüşündeyim. Bu barışın geçmişte zaman zaman bozulmasını laikliği delmek isteyen şeriatcı karanlık güçler tarafından tertiplendiği kanaatindeyim.

Laikliğe ve laiklere bu kadar iftira atılmışta keşke birde şeriatla ilgili fikirlerinizi yazsa idiniz. Şeriatla idare edilen ülkelerde kadının yerini anlatsaydınız. Oradaki adaletten örnekler verseydiniz. Bizide aydınlatmış olurdunuz.

Tesettürü savunurken keşke son yıllarda tesettür fikrinin hakim olduğu ülkemizin durumu ile geçmişte o tesettür fikrinin alevilere uyguladığı katliamlarada bir değinseydiniz. bizlerde daha etraflı bilgilenmiş olurduk.

Birde sizin deyiminizle allahın gözetiminde bir hayatı tercih eden (herhalde şeriatla yönetilen ülkeleri kastediyorsunuz) ülkelerle ilgili bir durum değerlendirmesi yapsaydınız daha teferruatlı bilgilenmiş olurduk.

Saygılarımla.
alone_man
Mesajlar: 1769
Kayıt: 13 Oca 2008, 21:28

Mesaj gönderen alone_man »

Kod: Tümünü seç

Ben laik düşünceyi savunan biriyim. 
Bende ne olduğunu bilmediğim bir düşünceyi savunmuyorum çünkü hukukçu ağabeylerim laikliğin yasalarda tanımı olmadığını söylüyorlar o halde tanımı olmayan bir ilkenin peşinden gidemem.


Kod: Tümünü seç

Türkiye de yaşıyorum. Atatürk ilke ve inkilaplarına inanıyorum.

Bende aynı üykede yaşıyorum ve 12 imamların ilkelerine inanıyorum,liderimde Hz.Alidir.

Kod: Tümünü seç

 Laikliğin asla sizin izah ettiğiniz gibi olmadığını ve türkiyede de öyle uygulanmadığını biliyorum.
ne güzel laikliği biz aleviler savunalım kaymağını sünni diyanetçiler yesin böyle paylaşımı kabul etmiyoruz.sünni diyanetin işi ne bu ülkede madem özgürlükçüyüz madem din devlet işleri ayrıysa diyanet ne oluyor?kusura bakma bu oyunlara gelmeyiz.

Kod: Tümünü seç

Laikllik karşıtlarının zaman zaman cumhuriyeti ve kemalizmi karalamak için laikliğe bu tür saldırılar yapmasıda herkesin malümudur. 

Bizi Sünnilerle karıştırmayın.doğru doğrudur yanlış yanlıştır biz bunu diyoruz.


Kod: Tümünü seç

Türkiye nin cumhuriyetten bu yana genelde barış içinde yaşamasının laik yapısından kaynaklandığı görüşündeyim.
Eğer öyleyse bunca yıldır alevi katliamlarını nasıl açıklıyorsun?

Kod: Tümünü seç

Bu barışın geçmişte zaman zaman bozulmasını laikliği delmek isteyen şeriatcı karanlık güçler tarafından tertiplendiği kanaatindeyim. 
demekki uygulanan laiklik barışı sağlamıyormuş eksiklikymiş her suçu her şeyi karanlık güçlere atmayın demekki bu tür laiklik anlayışında şeriatçı karanlık güçler yok olmuyormuş o halde bu tür bir laiklikte ısrar neden?

Kod: Tümünü seç

Laikliğe ve laiklere bu kadar iftira atılmışta keşke birde şeriatla ilgili fikirlerinizi yazsa idiniz. Şeriatla idare edilen ülkelerde kadının yerini anlatsaydınız. Oradaki adaletten örnekler verseydiniz. Bizide aydınlatmış olurdunuz. 
sitenin tamamında bu anlatılıyor bir göz at istersen

Kod: Tümünü seç

Tesettürü savunurken keşke son yıllarda tesettür fikrinin hakim olduğu ülkemizin durumu ile geçmişte o tesettür fikrinin alevilere uyguladığı katliamlarada bir değinseydiniz. bizlerde daha etraflı bilgilenmiş olurduk. 
Katliamların tesettürle ne ilgisi var?ayrıca kuranda yazılı her kuralı her alevi savunmak zorundadır,kuran örtünün diyorsa alevide örtünmek zorundadır sen ayetin ne olduğunu kimden kime emir olduğunu bilmiyormusun?

Kod: Tümünü seç

Birde sizin deyiminizle allahın gözetiminde bir hayatı tercih eden (herhalde şeriatla yönetilen ülkeleri kastediyorsunuz) ülkelerle ilgili bir durum değerlendirmesi yapsaydınız daha teferruatlı bilgilenmiş olurduk. 
Valla yanıbaşımızda iran var nükleer enerjisi var bombası var uydusu var bağımsız ekonomisi var gerekirse dünyanın tüm batıllarına meydan okuyacak cesareti var bağımsızlığı var uzaya uydusu var daha dün lübnanda abd ve israili nasıl yerle bir ettiğinide gördün eee daha ne istiyorsun?

Saygılarımla.
Cevapla

“Araştırma ve Makaleler” sayfasına dön