Burjuvanın savaşında benim ne işim var

Cevapla
AZADİ
Mesajlar: 125
Kayıt: 24 Ara 2006, 20:57

Burjuvanın savaşında benim ne işim var

Mesaj gönderen AZADİ »

Burjuvanın savaşında benim ne işim var

Ülkemizde sosyal statüsünü başkalarının

boyunduruğu altında yaşamak olarak

kabullenen büyük halk yığınlarının

beyinlerine sıkıştırılan din savaşında

neden yer alıyoruz hala anlamak mümkün

değil.

Bu ülkede eğerki maddi varlık mevcut

ise başınız açık ya da kapalı bir

şekilde en iyi okullarda tahsil görüp

geleceğe umutla bakabilirsiniz. Peki ya

maddi imkanlarınız kısıtlıysa. O zaman

sizin dinli yada dinsiz olmanızın

hiçbir anlamı yoktur. Çünkü siz her iki

olasılıktada geleceği karanlık ve

umutsuz yaşamaya mecbursunuz.

medyatik gündemin ötesinde kendisine

bir gündem belirleyemeyen halkın bugün

kör dövüşü gibi kendi kapı komşusunun

giyimine eleştiride bulunduğu günümüzde

neden insanlar bir tarafta yer almak

gibi bir gaflete düşerler.

Eğerki Özgürlükten yana isek o zaman

Özeleştiri hakkımızı kullanalım

diyorum.
Yıllardır beynimize empoze edilen yaşam

standardında özeleştiri gereksiz olarak

gösterilmiştir. Birileri dil ile ifade

etmesede hayatın akışında özeleştiriye

pek fazla yer yoktur. Şimdi biz bir

halk olarak oturup düşünelim ve Önce

kendimizi eleştirelim.

Çevremizde türban giyimi olarak

tanıtılan çarpık din anlayışının sonucu

olarak bazen sıkıca giyilen etek ve

pantolonun üzerine bağlanan gösterişli

örtüler ve kadının erkek karşısındaki

çekiciliğini arttıran boyalar kokular.

Bunada İslami örtünme diyorlar.

özeleştiri özgürlüğünü kullanıp acaba

bu giyim ile hangi İslama hizmet

ediliyor diye soramıyormuyuz.

Diğer taraftan ekmeğini kazanma

derdindeki halkın bu çarpık din

anlayışına eleştiride bulunurken hedef

şaşırıp kendi kapı komşusunu din

bezirganlarıyla bir tutması.
Dini kendisine geçim kaynağı yapmış

azınlığın hizmetine layık değilizi biz.

Bize düşen bu savaşta kendi tarafımızı

oluşturmaktır. Biz burjuvanın kirli

oyununa alet olmamalıyız.

Tarafsız olmak mümkün değil; ama her

iki tarafın da yani dinci ve sözde laik

kesimin de sadece mutluluğu

başkalarının sırtından kazanan bir

azınlık olarak bizim le aynı değerleri

savunmaya niyeti yok.

Halk olmanın verdiği o gücü yine halka

saldırarak kullanmak ancak kendi

bindiği dalı kesmektir.

Özeleştiriye açık ve geleceği umutla

karşılamak isteyenler bu karanlık kör

dövüşünde iki seçeneğe tabi

olmamalıdır. Kendi tarafını yani özgür

halk olma bilincini kavramalıdır.

Din ne bazılarının tekelindedir nede

hayatımızdan ayrıdır.
hayatın gerçeği olan dini ancak Kur'an

ve ehli beyte bağlılıkla yaşayabiliriz.

Biz din savaşı değil adalet savaşı

vermeliyiz.
Adil olam en büyük şiarımız olmalı.

İster bizden olsun ister karşı taraftan

hak kiminse onun olmalı.
Ve eğerki bizimde hakkımız var ise her

şartta bunu dile getirmek zorundayız.

İmamlarımızın öğretisi de bu

doğrultudadır.
Eğer iman etmiyor ve Allahtanda korkmuyorsanız bari şu dünyada özgür kişiler olun.

Şehidlerin Efendisi Hz.İmam Huseyin (a.s)
Cevapla

“İç Siyaset (Politika)” sayfasına dön