Yeniçeri Sünni Osmanlının Ordusudur

Cevapla
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Yeniçeri Sünni Osmanlının Ordusudur

Mesaj gönderen biralevi »

Yeniçeri Ordusu ; Sünni Osmanlının Ordusudur

Aleviyim diyenler büyük fotoğrafı görseler ciddi denilen sorunların aslında çok basit çözümler olduğunu da görebilecekler.

Çoğu tarihçiler(Uzunçarşılı,İnalcık vs) Yeniçeri ordusunun kuruluş tarihini genellikle 1363 olarak kabul ederler.
Ordu Osmanlı Kara kuvvetlerinin Kapıkulu Piyadeleri denilen grubun bir bölümü olup Yeniçerilerin de kendi içlerinde bölük ve odaları vardı.
Yeniçerilere OCAK ta deniliyordu.
Osmanlının sünni saltanat olduğunu bile bile
Sayıları çeşitli dönemlerde 50 bine kadar varan bu orduyu alevi ordusu ! kabul etmek bilinçli olarak tarihi çarpıtmak değilse tam bir şaşkınlık yada cehalettir.

Yıkılış yılı olan 1826 yılına kadar tüm alevi katliamlarına katılan bu orduyu alevi kabul etmek alevileri saf yerine koymak değilse başka nedir?

Osmanlı sultanları Yavuz ve Kanuni gibi alevi düşmanlarına hizmet eden bu ordu nasıl alevi! kabul edilebilir?
Tarihçi Dukas
Yeniçerilerin
Osmanlı padişahları için canlarını feda ettiklerini belirtirken bu ordu alevi ! ordusu nasıl kabul edilebilir?

Yeniçerilerin çeşitli bayrak ve sembolleri vardı ve bunlar kutsal sayılıyordu.

Başbayraktarın taşıdığı ve ocağın en büyük bayrağının adı da İMAM-I AZAM bayrağıydı. Diğer tüm bayraklar bundan sonra gelirdi.
İmamı Azamın sünni hanefi mezhebi kurucusu kabul edilen kişi olduğunu da herkes bilir sanırım.......


Peki şimdi böyle bir ordu yada güç geleneklere uygun olarak bir tarikata bağlanacak ise bu tarikatın alevi mi sünni mi olması akla mantığa daha uygundur?

Siz sünni bir devletin başı padişahı emiri olsanız ordunuzu alevi bir merkeze mi yoksa sizin gibi sünni bir merkeze mi bağlarsınız?

Yeniçeri ordusu bektaşli tarikatına bağlanmıştı böyle kabul edilmişti çünkü bektaşi tarikatıda sünni bir tarikat olarak osmanlı tarafından kurulmuştu.

Bu gerçekleri hasır altı etmek için saçma sapan tezlerle uğraşanlar bu gerçeklerin öğrenilmesine asla engel olamayacaklar......

Sünni tasavvufta yer alan ve alevilikte de olan yani ortak kutsallar yada sembollere dikkat çekerek tarihi eyip bükenlerin çarpıtanların maskeleri düşüyor görüyor ve seviniyoruz,
Gerçek tarihçide sadece Allah rızası için çalışmalı sadece ve sadece gerçeklerin doğruların hakim olması için çalışmalıdır,
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Re: Yeniçeri Sünni Osmanlının Ordusudur

Mesaj gönderen biralevi »

Genç bir alvei kardeşimin gönderdiği yazıyı paylaşıyorum
Araştırmacı Yılmaz soyyerin yazısı
incelerseniz yeniçeri Bektaşi Osmanlı bağının ne kadar sıkı fıkı olduğunu daha iyi anlarsınız








Yeniçeri Ocağı'ndaki Bir Bektaşi Babasının Terekesi - Yard.Doç.Dr. Yılmaz Soyyer.

Babagân (Notlar) - 11 Şubat 2011 Cuma, 22:54...

Daha önceki yazılarımda da defalarca yazmıştım. Yeniçeri Ocağı'nın bir ya da birkaç ortasında sembolik anlamda Bektaşi Babaları bulunurdu.

Elimizdeki Osmanlı arşiv belgelerine göre, 99. ortada Babaların bulunduğu ve bunların tıpkı diğer Yeniçeriler gibi mevacib yani ücret aldıkları kesindir.

Osmanlı arşivinde yüzlerce Yeniçeri mevacib defteri bulunmakta ve defter özetlerinde çoğunun orta numarası bulunmamaktadır. Başka ortalarda Babaların bulunup bulunmadığı bütün defterlerin tek tek incelenmesiyle mümkün olabilir. Ancak tarafımız tarafından incelenen 66., 17., 25. ve 96. ortalarda Baba bulunmamaktadır.

Devlet Yeniçeri Ocağı'nda bulunan Bektaşilere "serdarlık caizesi" isimli bir ücret de ödemektedir. 1241 yani 1826 tarihli bu belge devletin Bektaşi Yeniçerilere yaptığı belki de en son yardımlardandır ve miktarı 7540 kuruştur.
99. ortanın 1233-1238 (1817-1822) yılları arasındaki ücretlerinin kayıtlı bulunduğu defterde Sersem Ali Baba (29 kuruş), Tahir Baba (25 kuruş), Derviş Ali Baba (25 kuruş), Derviş Baba (16 kuruş) Hisarlı Derviş Sadık Baba (15 kuruş), Derviş Ahmed Baba (10 kuruş), Derviş İbrahim Baba (10 kuruş); ilk üçünün karşısında görev olarak "Baba" yazılı olduğu halde Derviş, Sadık, Ahmed ve İbrahim Babaların isimlerinin karşısı boştur. Bu da muhtemelen bu ikisinin Bektaşilikte Baba unvanı almış olmalarına rağmen Yeniçeri Ocağı'nda "Baba" olarak görevli olmadıkları anlamına gelir. Zaten onların ücretleri de diğerlerinden daha düşüktür. Defterin sonlarına doğru kayıtlı olan Kızıldelili Mehmed Baba ise 76 kuruş ücret almaktadır. Onun da görevi Babalık değildir. Hacı Tahir Baba 120 kuruşla en yüksek ücreti alan Bektaşi durumundadır. Diğer görevlerle en uygun karşılaştırma sanırım "orta imamı"yla olacaktır ve İmam Mustafa Efendi 28 kuruş almaktadır.

Belgenin tarihiyle Yeniçeriliğin ve Bektaşiliğin kapatılış tarihi arasında sadece dört yıl bulunmaktadır. Bu tarih Yeniçerilerin askerlik dışında her işi yapmaya başladıkları bir dönemdir ve 99. Orta "usta"larla doludur.

Elimizde bulunan ve yine 1822 tarihini taşıyan bir başka belge ise, aynı ortadan emekli olmuş bir Bektaşi Babası'na aittir. Abdullah torunu ve Halil oğlu Haydar Baba bu ocaktan emekli olduktan sonra Bursa'ya yerleşmiştir. Dedesinin adının Abdullah oluşu babasının gayrimüslim bir aileden devşirilmiş olabileceği anlamına gelebilir. O tarihte artık Müslüman ailelerin çocukları da Yeniçeri Ocağı'na girebilmektedir. Eğer babası Halil de bir Yeniçeri ise bu durum çok kolay olmaktadır. Ancak babası hakkında elimizde hiçbir bilgi bulunmamaktadır. Belge bir tereke yani miras belgesidir. Haydar Baba "varis ve varise bırakmadan vefat etmiş" olduğundan malları devlete kalmaktadır. Büyük ihtimalle de mücerred (evlenmeme töreni yapılmış) bir Babadır.

Devlet merhum Babanın (ruh-i revanı şad u handan ola) bıraktığı bütün malları kayda alıp satmıştır. Belgeye göre en başta 200 kuruşa satılan bir Kuran-ı Kerim kayıtlıdır. Yanında 50 kuruşa alıcı bulmuş Şeyh Sadi-i Şirazi'nin "Gülistan" adlı kitabı. Kitaplar diğer eşyalarla karşılaştırıldığında oldukça pahalıdır. Bu da onların el yazması oldukları anlamına gelir. Çünkü küçük bir çiçekli entari 5 kuruşa, çuka bir cebe (bir tür savaş giysisi) 46 kuruşa alıcı bulmuştur. Baba Erenlerin başında yıllarca iftiharla taşıdığı tac-ı şerife ise müzayedede biçilen fiyat 3 kuruş, elif lamedininki 4 kuruştur. Hırkasına biçilen ise 15 kuruş olarak görünmektedir. Küçük bıçağı 1 kuruş, feneri ise 2 kuruş kıymet bulmuştur. Üzerinden 67 kuruş nakid para çıkan Baba Erenlerin sim saati tam 100 kuruşa satılmıştır. Kayda göre (vasiyet üzerine) ıskat-ı salat yapılmış, bu iş için 30 kuruş harcanmıştır.

Vefat edenin kılmadığı namazların affı için bir tiyatral durum olan bu işin Baba Erenler tarafından vasiyetine dair bir belge eklenmiş durumda değildir. Kime vasiyet ettiği de meçhul durumdadır. Şahsen fakir de Haydar Baba gibi bir gönül adamının böyle bir şeyi vasiyet edebileceği kanaatinde değilim.



Yılmaz Soyyer
Cevapla

“Osmanlı - Bektaşi İlişkisi” sayfasına dön