Kırklar Cemi Masalı

aşıktalibi
Mesajlar: 37
Kayıt: 15 Eyl 2011, 22:19

Re: Kırklar Cemi Masalı

Mesaj gönderen aşıktalibi »

Sizin şii fıkıhına göre kıldığınız namazın bana hangi buyrukta olduğunu söylermisiniz hangi 12 imamlar sölemiştir böle kılacaksınız diye kendi amellerinizi bize nüks etmeyin? ama bizim semahımızın kaynakları var nushalarla dolu cemi nasıl yapacağımız buyruklarımızda yazmakta nushalarımızda söylenmekte erenlerin dili var sözleri var ama siz onları batın saymaktasınız yapılmış olan araştırmalarda imam caferi buyruğunun kapsamlı bir tezde alimlerin kimisi vardı dediği ve inkar ettiği gösterilmekte. İmam cafer buyruğumuz var ve orda yazılmakta nushalarımız var ve orda yazılmakta 40 lar cemi sizde olmaması doğal ama nekadarda sizin kendinize göre kaynaklarınız varsada bizim kaynaklarımızda var ozaman sizinkilerde batın?. Hünkar hacı bektaş velinin çok güzel sözleri var öğrencilerinin sözü var hepsi bir kaynağı çağrıştırıyor bizim kervanlarımız aşıretlerimiz türkmenistanlardan gelme iranlardan gelme ve türkmenistanda imam zeynel zorunlu olarak kaldığı söylenir ve ozamanlardada bu nushaların gelişip gelmiş olabilmesi çok yüksek türkmen alevileri bügün semah dönüyorsa ozamanda dönüyordu demektir hali ile ozaman orda yok edilir ve batın sayılırdı türkmenistandan kervanlarımız buraya yani anadoluya geldi size uğramaması normal ve kaynaklar size ulaşmaması normal? ibadetlerini yaptıktan sonra Allah aşkı için dönen o insanları siz kim oluyorsunuzki kaynaklarını batın yaptıklarını hurafe sayıyorsunuz siz üzerinize vazife olmayan işlera kalkışıyorsunuz. Kaynaklarımız sağlam ve yerli yerinde ben size vardır diye kaynak gösteriyorum imam caferi sadık buyruğu ve hacı bektaş veli ve nicelerinin nushaları. Ayrıca Aşiretlerimizin Soy secereleri aşıkar. Tekrarlıyorum sizin kıldığınız namazı bana 12 imamalardan şu imam şu buyruğunda söylemiştir deyin yada semahı ve 40lar'cemi diye birşey yoktur diye hadisi vardır diyin.... Hepimiz hoca ahmed yasevinin amellerinden dem almıyormuyuz? hünkar hacı bektaş velide imam zeynelin oğlu İbrahim san'ın oğlu olarak kayıtlarda yokmu :).

Abdülvahid Hanifa Kadiri’nin Türkçe adıyla “İmam Caferi Buyruğu”ndan sözetmesi, İran’da bu kitabın nüshalarına rastlamış olduğunu gösteriyor. Ancak kitabın içeriği Türkçe olsaydı, yazar bunu açıklamak ve belki Şiilerle karıştırarak Türkiye’deki Alevi inançlı toplumdan da sözetmek zorunda kalacaktı.

Türkçe “İmam Cafer ya da Şeyh Safi Buyruğu” adı altında derlenmiş buyruk metinlerinde en azından bazı bölümlerin “Farsçadan Türkçeye çevrildiği ya da anlaşılsın diye Türkçe söylendiğini” belirten cümlelere rastlanmaktadır. Örneğini “İmam Cafer-i Sadık Buyruğu”, (Derleyen: İstanbul, 1989, s. 235): ‘Naadı Ali’ bölümünün son paragrafında, “…Ali Aba’nın silsilenamesidir. Bunu Farisi lisan üzere buyurmuştu. Horasan erenleri Rum’a kadem bastıklarında, Farisiden Türkiye tercüme eylemişlerdir. Ve bunu tarikat erenleri canı gibi aziz saklayalar…” denilmektedir. Buradaki Horasan erenleri nitelemesi, Safevi Kızılbaş yönetiminin Anadolu’ya gönderdiği görevlilerdi, yani hadim dedikleri hizmet sahiplerinden başkası değildir. Buyruk’ta “ Eğer sorsalar, ikrar-ı tercüman nedir?” sorusuna şu yanıt verilmektedir: ‘Cevap: Şah-ı Merdan kuluyum, Al-i aba nesliyim, İmam Cafer Sadık mezhebindenim. Rehberim Muhammed, mürşidim Ali’dir.”( İmam Cafer-i Sadık Buyruğu,s.225) İmam Cafer Buyruğu’nun elde bulunan Farsçasını görmediğimiz için, Türkçe mevcut metinler dikkatlice incelendiğinde, bu kitabın hazırlanmasınıda Abu Cafer Muhammed Kolayni(940-41) ve Abu Cafer Muhammed bin al-Hasan al-Tusi’nin(1067-8) kitaplarından, başta İmam Cafer Sadık olmak üzere İmamların Kuran ayetlerinden yorumları, hadis nakilleri ve kendi sözlerini seçkiler yaparak yararlanıldığı anlaşılır.

Ayrıca erken Türkçe Buyruk metinlerinin içinde Ortodoks Şii ögelere rastlanmaz ve bunlardaki Caferilik de batıni anlamdadır; Caferi Aleviliktir Aşağıda daha ayrıntılı anlatacağımız gibi 17. yüzyılın ortalarından itibaren, İran’da Şii ulemanın usuli ve akhbari tartışmaları sonucunda Ortodoks Caferi Şiilik resmileşmiş. 10.yüzyıldan sonra İmamiye ya da İsna aşariye (Oniki İmamcılık) mezhebi olarak kurumlaşmış olan ortodoks Şiiliğe, Caferilik adı altında dönüş yapılmıştır.
Bu dönemden sonra Anadolu’ya gönderilen Buyruk’larda şeriat ağırlığını hissettirmeye başladı. Ancak Safevi soylu Şahların siyaseti gereği, Anadolulu Kızılbaşları kendilerinden tamamıyla uzaklaştırmamak için kitaptaki batıni ögeler atılmamıştır. Buna karşılık İran içlerinde Horasan’da kızılbaş katliamı ve koğuşturmalar sürdürülmüş. Kızılbaş Türkmenler, İsmaililerle birleşerek yeraltına çekilmiş ve onlar da Caferi Şii takiyesi uygulamak zorunda kalmışlardır.

1501’den 1508’e kadar Şah İsmail’in saltanatı döneminde ve 1524’den 1533/4’e kadar Şah Tahmasp’ın ilk yıllarında, bu devleti kuran Kızılbaş Türkmen boyları dedebeglerinin oluşturduğu Ehli İhtisas kurulu, Şah Vekili (vekil-i nefs-i nefis-i humayun ) başkanlığında bunu başardı.

3. a1 17. Yüzyılın Başlarından İtibaren İran’da Şii Şeriatının Güçlenmesi, Ortodoks Şii Kümeleşmesi ve Her Türlü Sufiliğin Ezilmesi

17. yüzyıl İran’da Ortodoks Şiiliği, İmamiye mezhebinin Caferilik adı altında egemen olmasında etkili olan yetkin bilgin ve din adamları ortaya çıkardı: Şii hukuku (fıkıh) üzerinde birçok kitaplar yazan Mir Damad namıyla tanınmış olan Mulla Muhammad Amin Astrabadi, Akhbari olarak bilinen bir düşünce akımı kurmuştur. Bu akım ictihad doktrinlerine inanan Şii düşüncesine karşıydı. Akhbari Şii grubu sadece Kutsal Kuran, Hadis ve diğer yetkin kaynak olarak Oniki İmamların sözlerine bağlıydılar. Tam tersine Usuli olarak tanınan diğer Şiiler Kuran, Hadis ve Kıyas’a inanmaktaydılar. Birbirleriyle tartışma halindeydiler ve onların bu karşılıklı tartışma (polemik) yazıları İran’da zamanın büyük bir iş alanı oldu.

“1501’de Safevi Devletinin kuruluşundan, 1588 yılında Şah Abbas I’in tahta çıkışına kadarki dönemin bir değişim ve deneyim olduğunu görmüş olduk; Safevi düzeninin özgün Sufi örgütünü devlet yönetimi yapılanmasında birleştirmek için bir girişimde bulunuldu, deneme yapıldı”diye yazmaktadır

Başından beri Kızılbaş Safevi yönetimi yapılanmasında birleştirilmek, daha doğrusu devletin yaşamına geçirilmek istenen ya da denenmiş olan Ortodoks Şii Sufizmi ve onun örgütü değildi. Alevi inanç ve felsefesi, Alevi-Bektaşi Görgü Cemlerinde uygulanan kurumları ( Sorgulama, Dar’a, Musahiblik, Sitemden geçirme vb.) tümüyle devletin yaşamına geçirilerek bir Kızılbaş yönetim düzeni oluşturulması denendi. KISA BIR NOT: Şah İsmail Hatayininde Horasan erenlerini ve Hünkar hacı bektaş veliyi örnek aldığını biliyoruz ve türkçe eserlerininde olduğunu biliyoruz.

1501’den 1508’e kadar Şah İsmail’in saltanatı döneminde ve 1524’den 1533/4’e kadar Şah Tahmasp’ın ilk yıllarında, bu devleti kuran Kızılbaş Türkmen boyları dedebeglerinin oluşturduğu Ehli İhtisas kurulu, Şah Vekili (vekil-i nefs-i nefis-i humayun ) başkanlığında bunu başardı.

“Kızılbaşlık bir halk dinsel inancı olarak, başkaldırıcı oluşuyla Anadolu’dan İran’a geçmiştir...Onların başlarında bulunan, yüksek ayrıcalıklı Kızılbaş Sufilerin her lokması şefaat etme özelliğine sahipti. Ehli İhtisas Kurulundan Halifeler Halifesi, genel toplantılarda-cemlerde günahlarını itiraf edip pişmanlık duyanları, Anadolu Kızılbaşları ve Bektaşilerin ibadetleri ve geleneklerine uygun biçimde (tarık) çubuğuyla vurarak, (yani sitem çektirerek İ.K.) bağışlıyordu. Günahkarların bağışlanmaları için yalvaranların secdeye kapanmaları tarikat-yol usülünce yapıldığı açıktı.”

Tahta çıkarıldığından bir yıl sonra 1589’da, kendisine yardımcı olan Kızılbaş önderlerini öldürten Şah Abbas I, Kızılbaş güçleriyle birlikte yönetimdeki Alevi-Kızılbaş inanç örgütlenmesini de uzaklaştırmış ve onlar hakkında korkunç bir koğuşturma başlamış bulunuyordu. Onun yeni hayat verdiği ve yönetimle birleştirmeyi denediği ılımlı olarak nitelenen Ortodoks Şii sufizmi örgütlenmesiydi. Onu sufi ögeleri yönetim yapısı içine eklemlemesi ve koğuşturmaların sonucu olarak, Anadolu’ya dönmeyip İran’da kalan bir kısım Kızılbaşlar bu ılımlı Sufizmin içinde göründüler. Hatta İsmaili dailer sufi hırkası içinde dolaşarak vaızlarını vermeye başlamışlardı. Ayrıca çoğu Kızılbaşların, İsmaili İmam Nizar II(ö.1628) zamanında gizlice İsmaililiğe geçmiş olduklarına ilişkin birçok kanıt bulunmaktadır. Hatta İmam Nizar’ın oğlu ve ardılı İmam Sayed Ali’ye (1628-1660) de onlar kendi aralarında Sayed Abul Hasan Beg diye çağırıyorlardı. Sayed Ali Şah’a, “Seyid Hasan Beyin Babası” diye oğlunun adıyla seslenmelerinden anlaşılıyor ki; Safevi yönetiminden dışlanıp koğuşturulmakta olan Kızılbaş Türkmenler, İmam Hasan Ali Şah’ın (1660-1694) İmamlık döneminde de, kendi inançlarından farklı olmayan İsmaililikle yoğun bir biçimde buluşmuş ve birlikte hareket etmeyi sürdürmüşlerdi. Bu durumun Anadolu’ya yansımamış ve İsmaili dai’lerin Alevi-Bektaşilerle buluşmamış olduğu elbette düşünülemez.

Şah Abbas I’nin 1629’da ölümüyle birlikte ılımlı Sufiler de koğuşturulmaya ve öldürülmeye başlandı, Hankah’larının (tekkeleri) tamamı yıktırıldı. Roger Savory aynı yapıtında (Iran under the Safavids, New York, 1980, s. 237) şu kısa bilgiyi geçmektedir:

“Şah Abbas I’nin ölümünden sonra Sufilerin toplumsal itibarı düşmeye devam etti. Oysa Sufi coşkusu/gayreti ve inancı (aslında Kızılbaşlık, yani batıni sufiliği demesi gerekiyordu İ.K.) Safevileri iktidara taşımıştı. Sufilik, 17. yüzyılda müctehid (ayet ve hadisten kıyas yoluyla hüküm çıkaran) Muhammed Bakır Maclisi tarafından, murdarlık ve cehennem kötülüğünün büyümesi olarak suçlandı.”

Şah Safi (1629-1642) ve Şah Abbas II’ın (1642-1666) saltanat yıllarında sufiler her köşede araştırılıp ortaya çıkarıldı ve (devlet) din servislerinin bir eylemi olarak ölümle cezalandırdı. Nimetullahçı Sufiler dahi bağışlanmadı ve Horasan ve Kirman’da Ataullahiler adıyla tanınan İsmaililerin katliamından önce, İmamları Sayed Ali Şah (1628-1660) onlara, kıyım belasından uzak kalsınlar diye krallık ordusuna katılmalarını buyurdu. Böylece Horasan ve Kirman’da oluşturulmuş olan İsmaili birliği Safevi ordusu içinde küçük bir Ataullahi alayı olarak tanındı.

İmam Hasan Ali (1660-1694) İsmaili davasını, İran’ın değişen durumuna göre yönlendirdi. Örneğin, İsmaili dailerinin Pir Mihrab Beg, Pir Ali Asghar Beg ve Pir Ali Akbar Beg gibi yerel ad taşıdıkları bilinmesine rağmen, haklarında fazla bilgi yoktur. Bununla birlikte Dai adlarının sonlarındaki Türkçe “beg” sözcüğü gösteriyor ki, onların İran’ın Türkmenler tarafından iskan edilmiş bölgelerinde inançsal hizmet vermekteydiler; İran’daki Kızılbaş çevre ile çok yakın ilişki içinde bulunuyorlardı.

Günümüze ulaşan İsmaili kaynakları aracılığıyla bu kırık-dökük bilgilerin temelindeki gerçek şudur: Kızılbaş Safevi Devletinin kuruluşundan, İranlı feodal aristokratların Şahların çevresinde kümeleşip, ortodoks Şiiliği devlet dini yaparak sufiliği yönetimden uzaklaştırıncaya kadar Kızılbaşlar, İsmaililerle birlikte hareket ettikleri gibi, Şah Abbas I’nin ölümünden sonra başlayan Kızılbaş ve sufi kıyımlarında da yaşamları biribirine karışmıştır. Aynı ilişkinin Anadolu’da da sürmüş olması, olasılılıkların ve kuşkuların ötesindedir.
En son aşıktalibi tarafından 16 Eyl 2011, 21:27 tarihinde düzenlendi, toplamda 3 kere düzenlendi.
alone_man
Mesajlar: 1769
Kayıt: 13 Oca 2008, 21:28

Re: Kırklar Cemi Masalı

Mesaj gönderen alone_man »

aşıktalibi yazdı:Sizin Şİİ fıkıhına göre kıldığınız namazın bana hangi buyrukta olduğunu söylermisiniz hangi 12 imamlar sölemiştir böle kılacaksınız diye kendi amellerinizi bize nüks etmeyin? ama bizim semahımızın kaynakları var nushalarla dolu erenlerin dili var sözleri var ama siz onları batın saymaktasınız alevi akedemisinin yapmış olduğu imam caferi buyruğunun kapsamlı bir tezde alimlerin kimisi vardı dediği ve inkar ettiği gösterilmekte. İmam cafer buyruğumuz var ve orda yazılmakta nushalarımız var ve orda yazılmakta 40 lar cemi sizde olmaması doğal ama nekadarda sizin kendinize göre kaynaklarınız varsada bizim kaynaklarımızda var ozaman sizinkilerde batın?. Hünkar hacı bektaş velinin çok güzel sözü var öğrencilerinin sözü varki kervanlarımız aşıretlerimiz türkmenistanlardan gelme iranlardan gelme ve türkmenistanda imama zeynel zorunlu olarak kaldığı söylenir ve ozamanlardada bu nushalar gelmiş olabilir eklenmiş olabilir türkmenistandan kervanlarımız buraya geldi size uğramaması normal? ibadetlerini yaptıktan sonra Allah aşkı için dönen o insanları siz kim oluyorsunuzki kaynaklarını batın yaptıklarını hurafe sayıyorsunuz siz üzerinize vazife olmayan işlera kalkışıyorsunuz Kaynaklarımız sağlam ve yerli yerinde soy secerelerimzi aşıkar tekrarlıyorum sizin kıldığınız namazı bana 12 imamalardan şu imam şu buyruğunda söylemiştir deyin yada semahı ve 40lar'cemi diye birşey yoktur diye hadisi vardır diyin ama ben size vardır diye kaynak gösteriyorum imam caferi sadık buyruğu ve hacı bektaş veli ve nicelerinin nushaları :).

bir tane aklı başında bektaşi bulayım kafamı kıracam )))))
sorduğun her kanıt forumda ilgili bölümde var zahmet edip bakacana laf salatasıyla uğraşıyorsun
hoş baksanda anlamayacaksın bektaşi mikrobunu yemişsin çare yok yazık olmuş sanada
aşıktalibi
Mesajlar: 37
Kayıt: 15 Eyl 2011, 22:19

Re: Kırklar Cemi Masalı

Mesaj gönderen aşıktalibi »

alone_man yazdı:
aşıktalibi yazdı:Sizin Şİİ fıkıhına göre kıldığınız namazın bana hangi buyrukta olduğunu söylermisiniz hangi 12 imamlar sölemiştir böle kılacaksınız diye kendi amellerinizi bize nüks etmeyin? ama bizim semahımızın kaynakları var nushalarla dolu erenlerin dili var sözleri var ama siz onları batın saymaktasınız alevi akedemisinin yapmış olduğu imam caferi buyruğunun kapsamlı bir tezde alimlerin kimisi vardı dediği ve inkar ettiği gösterilmekte. İmam cafer buyruğumuz var ve orda yazılmakta nushalarımız var ve orda yazılmakta 40 lar cemi sizde olmaması doğal ama nekadarda sizin kendinize göre kaynaklarınız varsada bizim kaynaklarımızda var ozaman sizinkilerde batın?. Hünkar hacı bektaş velinin çok güzel sözü var öğrencilerinin sözü varki kervanlarımız aşıretlerimiz türkmenistanlardan gelme iranlardan gelme ve türkmenistanda imama zeynel zorunlu olarak kaldığı söylenir ve ozamanlardada bu nushalar gelmiş olabilir eklenmiş olabilir türkmenistandan kervanlarımız buraya geldi size uğramaması normal? ibadetlerini yaptıktan sonra Allah aşkı için dönen o insanları siz kim oluyorsunuzki kaynaklarını batın yaptıklarını hurafe sayıyorsunuz siz üzerinize vazife olmayan işlera kalkışıyorsunuz Kaynaklarımız sağlam ve yerli yerinde soy secerelerimzi aşıkar tekrarlıyorum sizin kıldığınız namazı bana 12 imamalardan şu imam şu buyruğunda söylemiştir deyin yada semahı ve 40lar'cemi diye birşey yoktur diye hadisi vardır diyin ama ben size vardır diye kaynak gösteriyorum imam caferi sadık buyruğu ve hacı bektaş veli ve nicelerinin nushaları :).

bir tane aklı başında bektaşi bulayım kafamı kıracam )))))
sorduğun her kanıt forumda ilgili bölümde var zahmet edip bakacana laf salatasıyla uğraşıyorsun
hoş baksanda anlamayacaksın bektaşi mikrobunu yemişsin çare yok yazık olmuş sanada
Tarih herşeyi açıklıyor kendi amellerinizi insanlara nüks etmeye çalışmayın kendi içinizdede grub grubsunuz ve farklı yorumlara sahipsiniz ve gösterdiğiniz farklı kaynaklarda cabası, Bizim ise tek bir yoldur şeriatı tarikatı,mağrifeti,hakikati ile ve tek bir yorumdur tek bir kaynaktır "ilki kuran diğeri ise buyruklar ve nushalardır". Hoca ahmed yasevinin amellerinden dem aliyoruz hepimiz safevininde alevi bektaşiliğini şiddetle savunmuş ve korumuştur aynı zamanda osmanlı da yavuz sultan selimden önçe korumuştur. Kaynaklarımız sağlam nushalarımız iyi korunmuştur.Siz ise binlerce hadisten işinize geleni alıp insanlara üstünlük davasından kaçının ve Sizin gibi insanları horgörmedikleri ahşalamadıkları allahın verdiği cana hüküm giydirmedikleri hadisler üzerinden birbirlerinize üstünlük davalarına girişmedikleri için zekasızlardır normal. :)
Hasan Akça
Mesajlar: 1745
Kayıt: 05 May 2008, 22:02

Re: Kırklar Cemi Masalı

Mesaj gönderen Hasan Akça »

aşıktalibi yazdı: Tarih herşeyi açıklıyor kendi amellerinizi insanlara nüks etmeye çalışmayın kendi içinizdede grub grubsunuz ve farklı yorumlarınız var ve gösterdiğiniz farklı kaynaklarınız, Bizim ise tek bir yoldur şeriatı tarikatı,mağrifeti,hakikati ile ve tek bir yorumdur tek bir kaynaktır "ilki kuran diğeri ise buyruklar ve nushalardır". Hoca ahmed yasevinin amellerinden dem aliyoruz hepimiz safevininde alevi bektaşiliğini şiddetle savunmuş ve korumuştur aynı zamanda osmanlı da yavuz sultan selimden önçe korumuştur. Kaynaklarımız sağlam nushalarımız iyi korunmuştur. siz ise binlerce hadisten işinize geleni alıp insanlara üstünlük davasından kaçının:)
bak arkadaşım konuyu iyice araştır seni mahşerde bektaş yesevi mesevi kurtaramaz
kurtarıcı iki kaynak var
Biri Kuran diğeri Ehli Beyttir bu ikisine birlikte sarılırsan kurtulursun
tarihe meraklıysan tarihte Hz.Ali dostları var onların yaşamlarına göz at
Ammar,bilal ,veysel karani,ebu zerr ,malik ejder
bunların hayatlarını araştır bak bakalım hiç tarikat çılıkla cemle semahla sazla uğraşmışlarmı?
bak bakalım namaz oruç hac hakkında neler yapmış neler söylemişler
mademki 12 imam kaynaklarıyla ilgilenmek istemiyorsun o zaman tarihe Hz.Ali dostluğu net olan kişilerle Hz.Aliyi tanımaya çalış
aşıktalibi
Mesajlar: 37
Kayıt: 15 Eyl 2011, 22:19

Re: Kırklar Cemi Masalı

Mesaj gönderen aşıktalibi »

Hasan Akça yazdı:
aşıktalibi yazdı: Tarih herşeyi açıklıyor kendi amellerinizi insanlara nüks etmeye çalışmayın kendi içinizdede grub grubsunuz ve farklı yorumlarınız var ve gösterdiğiniz farklı kaynaklarınız, Bizim ise tek bir yoldur şeriatı tarikatı,mağrifeti,hakikati ile ve tek bir yorumdur tek bir kaynaktır "ilki kuran diğeri ise buyruklar ve nushalardır". Hoca ahmed yasevinin amellerinden dem aliyoruz hepimiz safevininde alevi bektaşiliğini şiddetle savunmuş ve korumuştur aynı zamanda osmanlı da yavuz sultan selimden önçe korumuştur. Kaynaklarımız sağlam nushalarımız iyi korunmuştur. siz ise binlerce hadisten işinize geleni alıp insanlara üstünlük davasından kaçının:)
bak arkadaşım konuyu iyice araştır seni mahşerde bektaş yesevi mesevi kurtaramaz
kurtarıcı iki kaynak var
Biri Kuran diğeri Ehli Beyttir bu ikisine birlikte sarılırsan kurtulursun
tarihe meraklıysan tarihte Hz.Ali dostları var onların yaşamlarına göz at
Ammar,bilal ,veysel karani,ebu zerr ,malik ejder
bunların hayatlarını araştır bak bakalım hiç tarikat çılıkla cemle semahla sazla uğraşmışlarmı?
bak bakalım namaz oruç hac hakkında neler yapmış neler söylemişler
mademki 12 imam kaynaklarıyla ilgilenmek istemiyorsun o zaman tarihe Hz.Ali dostluğu net olan kişilerle Hz.Aliyi tanımaya çalış
Arkadaşım benim namazla oruçla alıp veremediğim yok alevi bektaşiliğinde yılda 4 kez oruç tutulur cemlerdede sıksık ruku ve seccde edilir. Saz dediğin ilahi okunurken sen nasıl bendir calıyorsan oda saz çalışıyor sen nasıl kafa sallıyorsan oda semah dönüyor imam cafer buyruğunda bu yazıyor bukadar bitti cemde 17 usul vardır 12 tanesini yapacaksın bitti bukadar lokmacın varmı kurbancın varmı ilahicin varmı sazendarın varmı semahcın varmı namazcın varmı vb gibi birçok görevlin varmı Musahibin varmı. Ahirette önce Allah sonra kuran ve en aşikarı "senin yapacağın insanlık kuratarır seni" sen insan olamamışın neye fayda yaptığın ettiğinin kabulu olurmu? Görüyorumki ölmüş insanların arkasından fatiha okuyacağınıza hakaret ediyorsunuz hatta mikrop diyecek kadar çirkinleşiyorsunuz siz şialar bunu hep yapiyorsunuz biz bu yolda can veririz bu yola baş koyduk nice kıyımlara uğradık sizemi gebe kalacağız? Kendi amellerinizi kendinize saklayın ve kabulunu dileyin.
Mekzun
Mesajlar: 259
Kayıt: 09 Ağu 2010, 15:35

Re: Kırklar Cemi Masalı

Mesaj gönderen Mekzun »

İmam Hz. Muhammed Bâkır (a.s.) bakın ne güzel buyurmuştur:
“İslam beş şey üzerine kurulmuştur. Namazı dosdoğru kılmak, hacca gitmek, Ramazan ayında oruç tutmak, zekât vermek ve biz Ehlibeytin velayeti. Bunlardan ilk dördünün ruhsatı vardır; ama velayette ruhsat yoktur. Çünkü malı olmayana zekât ve hac farz olmaz, hasta olan namazını oturarak kılar ve orucunu bozabilir. Ancak velayet; sağlıklı, hasta, fakir ve zengin herkese farzdır.” (Vesailüş-Şia c:1 s:14)
"İlmin cevherini ehlinden men etmeyin, ilmin cevherinin ehline zulmetmiş olursunuz. İlmin cevherini ehlinden olmayanlara vermeyiniz, aksi takdirde ilmin cevherine zulmetmiş olursunuz."

İmam Hz. Cafer-i Sadık (a.s)
hdstmrsn
Mesajlar: 6
Kayıt: 06 Oca 2012, 01:26

Re: Kırklar Cemi Masalı

Mesaj gönderen hdstmrsn »

bence daha fazla cevap verme musa kardeş arkadaş art niyetli gibi geldi ana mevlana hazretlerinin dediği gii
önce lafa bakarım laf mı die
sonra söyleyene bakarım adam mı diye ...
webmas19
Mesajlar: 8
Kayıt: 25 Şub 2012, 21:49

Re: Kırklar Cemi Masalı

Mesaj gönderen webmas19 »

ben bu masala iananıp anlataan birisiyim
el ele el hakka diyen birisi yani sizin de bahsettiğiniz gibi cem eski türklerde şaman inancına dayanır yani bu benim türk olduğumun ve böyle devam etmem gerektiğininde bir kanıtıdır.
Din insanları böler inanç onları biraraya getirir.
inanmassanız sizin bahsettiğiniz herşey benim için boş ve anlamsız şeyler olur.
pamuk pirenses masalına inanmaktansa kırklar masalına inanırım zira o daha eski ve hala günümüzde konuşuluyorsa değerli olsa gerek.
Hasan Akça
Mesajlar: 1745
Kayıt: 05 May 2008, 22:02

Re: Kırklar Cemi Masalı

Mesaj gönderen Hasan Akça »

webmas19 yazdı:
pamuk pirenses masalına inanmaktansa kırklar masalına inanırım zira o daha eski ve hala günümüzde konuşuluyorsa değerli olsa gerek.
bizim için mahsuru yok istediğin masala inanabilirsin bektaşilere herşey serbesttir yolunuz açık ola yeterki alevilerden uzak durun
umitaktas
Mesajlar: 167
Kayıt: 05 Tem 2011, 18:18

Re: Kırklar Cemi Masalı

Mesaj gönderen umitaktas »

Hasan Akça yazdı:
webmas19 yazdı:
pamuk pirenses masalına inanmaktansa kırklar masalına inanırım zira o daha eski ve hala günümüzde konuşuluyorsa değerli olsa gerek.
bizim için mahsuru yok istediğin masala inanabilirsin bektaşilere herşey serbesttir yolunuz açık ola yeterki alevilerden uzak durun
hasan akça, malesef cevap vermek yerine demogoji yapmayı tercih ediyorsun, yani sazla ilahiler ve nefesler okunmasında ne mahsur var. bana bunu anlatırmısın. yani sazla imamlar anılınca cehennemlik suç mu işleniyor. anladığım kadarıyla ilmi bir birikimin ve derinliğin yok. tarih bilmiyorsun ama insanlara da hakaret etmekten, sen şucusun bucusun demekten de geri durmuyorsun. senin ve senin gibi düşünen arkadaşların için inan çok üzülüyorum.
Cevapla

“Kırklar Cemi Masalı” sayfasına dön