PROVOKASYONUN ALÂSI

Cevapla
helindem
Mesajlar: 331
Kayıt: 03 Ağu 2007, 15:06

PROVOKASYONUN ALÂSI

Mesaj gönderen helindem »

PROVOKASYONUN ALÂSI

Etnik ayrımcılığa yer vermeyen, gelişen demokrasisiyle bulunduğu bölgede örnek bir yapı oluşturan Türkiye’de PKK, bugüne kadar sürdürdüğü katı ideolojik yapısı ve silahlı mücadele yöntemleri ile varlık sebebini hızla kaybetmektedir. Gerçekleştirdiği katliamlar ve terör eylemleriyle Türk kamuoyunda haklı bir nefret uyandıran ve terör örgütü niteliği birçok yabancı ülke tarafından resmi düzeyde kabul edilen PKK, vazgeçmediği şiddet kullanma tehdidi ve ırkçı görüşleri ile her geçen gün biraz daha taban kaybetmektedir.
Zaman gazetesi yazarlarından Ekrem Dumanlı’ya göre, Kürt meselesinde önemli adımlar atıldıkça, PKK ve yandaşları hırçınlaşıyor. Örgüt, elinden oyuncağı alınmış mızıkçı çocuk psikolojisiyle kavga yolları arıyor! Kürtçe dil kursu yok denilirken şimdi açılan kurslara öğrenci bulunamıyor.
Kürtçe şarkı söylenemiyor deniyordu; yasak kalktı, isteyen rahatlıkla dinliyor. Ekonomik sıkıntı çok büyük, insanlar mağdur deniyordu; sosyal projeler sayesinde halka hizmet götürülüyor...
Problemlerin kökten çözülmediği aşikâr; ancak iyileştirme yolunda adımlar atıldı, atılıyor. Bu nedenle 22 Temmuz seçimlerinde Güneydoğu’nun, PKK'nın işaret ettiği partiye boyun eğmeyerek iradesini hizmetten yana kullandığı görülüyor. Demokratikleşme adına atılan adımlardan mutlu olması gerekenler, durum iyileştikçe hezeyana kapılıyor. Deniyordu ki; "Baraj sistemi sebebiyle Kürt halkı Meclis'te temsil edil(e)miyor". Şimdi DTP Meclis'te. Ancak PKK'ya terör örgütü diyemeyen DTP'nin tahrik edici açıklamaları hâlâ sürüyor. Seçime birkaç gün kala Leyla Zana, küstah konuşmalar yaparak kışkırtıcı beyanlarda bulunabiliyor. Şimdi de Hasip Kaplan üst perdeden atıp tutuyor. Silopi Parti Teşkilatı'nda yaptığı konuşmaya bakınca, "Buradan sesleniyorum; sınırı geçmeyin. Türkiye, Irak topraklarına girerse bu, sınır ötesi operasyon değil halkların savaşı olacak." şeklindeki ifadelerin siyasetin şiddet baskısı altında nasıl da kirletildiği göze çarpıyor.
"Bizim arkamızda Cudi var" ne demek? Bu pervasız lafların amacı nedir? Niçin her kritik dönemde bazı DTP'liler anormal açıklamalar yapıyor? Belli ki bu zihniyet, tezkere görüşülürken de tahrik edici beyanda bulunacak. Ve maalesef çok insan "aman bu oyuna gelmeyin" uyarısını idrak edemeden planlı bir kavganın içinde yer alacak. Oysa bu, bir provokasyondur; açık bir provokasyon. PKK, terörün dozunu her geçen gün artırıyor. Bu kadar şehit verildiğinde bilmiyorlar mı ki sınır ötesi operasyon kaçınılmaz hale gelir?
PKK dağda-bayırda saldırılar düzenleyip Türkiye'yi kışkırtmak isterken, onun siyasetteki uzantısı da toplum tepkisinin kar topu gibi büyümesini bekliyor. Şu anki manzaraya göre şöyle demek bile mümkün: DTP, kendini kapattırmak için düğmeye basıyor.. Yıllar sonra Meclis'e girdiler, ancak yeni bir proje üretemiyorlar, halka sempatik gelecek en küçük bir davranış sergileyemiyorlar. Ekonomiden kültür-sanata, spordan dış politikaya kadar DTP'nin bir görüşü olduğunu kim söyleyebilir? Varsa yoksa etnik milliyetçilik. Yönettikleri şehirlerde pek çok belediyenin sınıfta kaldığı izleniyor. Bölge halkının bu durumdan muzdarip olduğunu hiç kimse dikkate almıyor. O yüzden seçmen başka partilere kayıyor. Vatandaş artık iş istiyor, hizmet istiyor, örgüt propagandası istemiyor.
Terörle mücadele edilirken yöre insanını küstürmemek gerekiyor. Hatta halkı kazanmak için tahriklere boyun eğmemek, daha çok hizmet götürmek, insanları örgüt baskısından kurtaracak süreci desteklemek gerekiyor. Örgütün pususu belli; o yüzden "halkların savaşı"ndan bahsediyor birileri. Oysa halkların kardeşliği, bunca senedir süren ayrılıkçı propagandaya rağmen devam ediyor. edecek de. Ekrem Dumanlı’nın da dediği gibi yeter ki önümüzdeki günlerde daha da artacağa benzeyen provokasyonlara boyun eğilmesin!

Helin Demir
helindem@mynet.com
Cevapla

“DTP, PKK Yazıları...” sayfasına dön