Sesler SÖzlere Dönüştüğü Zaman

Cevapla
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Sesler SÖzlere Dönüştüğü Zaman

Mesaj gönderen biralevi »

SESLER SÖZLERE DÖNÜŞTÜĞÜ ZAMAN


İlk önce ses vardı. Ses kelimelere ve sonra söze dönüştü ve ardından her yeri cümleler kapladı. Cümleler iki büyük sayfa arasında toplanıp kitaba dönüştü.

İnsanın sınavı seslerden sözlere sonrada cümlelerden kitaplara dönüştü. Artık düşüncenin eyleme dönüşmesinin de zamanı gelmiştir. Eylemin hedefi olmalıdır ve o hedef apaçık önümüzdedir. Gidiş yolları farklı olur; çünkü sesler ve sözler ayrı özelliklere sahiptir. Her ses ve her söz asıl hedefe götürmez.

Kitaplar da aynı durumdadır. Ses ve söz ve kitap her yeri kaplamıştır ama ilginçtir ki her kitap insanı başka bir yere taşır.

Doğru seslere ve sözlere kulak verenler ve bunları kalbinden eyleme aktaranlar hedefe varacaktır; ancak yanlış seslere itibar edenler, "Geri döndür beni, döndür de iyi seslere kulak vereyim" erler ama onlara pişmanlıktan başka bir şey yoktur.

Gerçekte artık geri dönmek olmaz. Bu yüzden diller döner haldeyken sesler söylenmeli,sözler aktarılmalıdır. Gün bizimken ve dilimizi her yöne çevirme imkanı varken ses verilmeli değil mi? Bu böyle yapılmadığında/ Rabbin kim... Kitabın hangisi... Resulün kim... İmamın kim...? diye sorulduğunda ses verememe mahcubiyeti bizi beklemez mi? Oysa hepimiz biliyoruz ki; devrilen her şey ses çıkarır ve sesin gürültüsü devrilen şeyin büyüklüğündedir ve en çok gürültü en büyüklerin devrilmesiyle oluşur. Aslında her ses bir şeyleri devirmelidir. Devirmeyen, yıkmayan ses sessizliğin ta kendisidir.

Yaşamı sessiz sedasız geçen bir insanın dağdan taştan farkı ne ki? Hem dağın taşın yükünü üstlenip hem de sessiz kalmak olur mu? Bunu fark eden herkes her aşamada sesini duyurmak için çabalamalıdır ki yazgımız dönüşsün.

Temiz hayat dosdoğru Önlemektir; yani sesle yıkmaktır, yıkarak yapmaktır ve yıkılanın yerine yeni bir ses dikmektir. Dikilen şeyin sesi yoksa anlamı da yoktur; ancak sesler nesnelere tecelli ettiği gün asıl karşılığını bulacaktır. Zira esenliği müjdeleyen sesi duymak için esenliğin sesi olmak gerekir. Bugün hepimizin günüdür ama yarın "din günüdür." 0 halde O'nun "oku" sesine kulak verip, O'nun kitabını okumalı değil miyiz? Ve Onun kitabıyla alemlere rahmet olan kişinin sesini dinlemeli değil miyiz?

Hiçbir şifre yok, hiçbir gizem yok. Her şey apaçık. Hatta rahmet elçisinin kendisi paroladır ve işareti de, "B NİN ALTINDAKİ NOKTA BENİM" diyendir.

Teoman Şahin
not:Aşkın e hali edebiyat dergisi son sayısında yayınlanmıştır.
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Mesaj gönderen 3nokta »

Çok güzel bir deneme olmuş. Allah razı olsun. Ama anlayana....!
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
Cevapla

“Araştırma ve Makaleler” sayfasına dön