Yine İran;Herkes blöf mü yapıyor?

Cevapla
Ali
Mesajlar: 636
Kayıt: 24 Ara 2006, 08:34

Yine İran;Herkes blöf mü yapıyor?

Mesaj gönderen Ali »

Immanuel Wallerstein in yazısı [fbc.binghamton.edu adresindeki İngilizce orijinalinden Umut Şahverdi tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]

Yine İran: Herkes blöf mü yapıyor?


İran, yine diplomasinin ana konusu oldu. ABD Başkanı Obama, İngiltere Başbakanı Gordon Brown ve Fransa Başkanı Nicolas Sarkozy ile birlikte, basın açıklaması yaparken İran’a yine ültimatom veriyormuş gibi görünüyordu: Ya onların isteklerine bu yılın Aralık ayına kadar uyacaktı -ki onların isteklerinin "Uluslararası Topluluğun" da isteği olduğunu belirttiler- ya da yeni yaptırımlar ile karşılaşacaktı. Obama İran’ın "tüm ülkelerin dikkate alması gerekli olan kuralları çiğnediğini" söyledi.

Bu açıklamaların nedeni, İran'ın Kum kenti yakınlarında 3000 tane santrifüj ile donatılmış olan ve uranyum zenginleştirmek için kullanmayı planladığı bir tesisi inşa etmekte olduğunu açıklamasıydı –ya da üç batılı lidere göre itiraf etmesiydi. Obama'ya göre bu görünüşteki amaca, yani elektrik üretmeye yetecek sayıdan çok daha az, ancak nükleer başlık üretmeye tam tamına yetecek kadar. Yani, İran niyetleri hakkında yalan söylüyor.

Öyle görünüyor ki batılı istihbarat servisleri bu tesisin inşasını bir süre önce fark ettiler ve şimdi bilgileri inandırıcı ve doğrulanmış gibi. Batılı bakış açısına göre İran'ın bu inşaatın varlığını açıklamasının tek nedeni batılı istihbarat servislerinin o inşaatları bulduğunu ve dünya ile bu bilgileri paylaşmak üzere olduğunu İran'ın farketmiş olması. İran Başkanı Ahmedinecad'a göre ise, Nükleer Silahları Sınırlandırma Anlaşması gereğince tesisin faaliyete geçmeden altı ay önce bildirilmesi gerektiği için açıklama şimdi yapılmıştır.

Her durumda, Obama bu olayı büyütüp ve üzerinde uzlaşılan gerçeği (santral inşaatını) temel alıp İran'a karşı BM yaptırımları elde etmek istiyor. Belli ki Obama bu yeni olgunun, BM Güvenlik Konseyi'nden geçecek olası yeni yaptırım kararını desteklemek veya en azından karşısında durmamak konusunda Rusya'yı ve Çin'i ikna etmeye yeteceğini umuyor.

ABD sağı ve İsrailliler "biz size demiştik" diyor. Onların görüşüne göre İran hep yalan söyledi, şimdi de yalan söylüyor ve bu yüzden ciddi şekilde cezalandırılması gerekli. Onların asıl istedikleri yeni yaptırımlardan çok, tesisi bombalamak (ve hiç şüphe yok ki diğer bilinen tesisleri de).

Yani daha ileri yaptırımların sınırında mıyız? Yoksa daha fazlası olarak ABD’nin veya ABD onayı ile İsrail'in İran'ı bombalaması mı? Belki, ancak ben öyle olacağını düşünmüyorum. Benim düşüncem istisnasız herkesin büyük bir blöf yapmakta olduğudur.

Önce İran’la başlayalım. Ben ABD sağı ve İsraillilerle İran'ın nükleer güce sahip olmak istediği konusunda her zaman hemfikirdim. Ayrıştığımız nokta ise şu ki; İran'ın bu isteği bana çok basit bir şekilde normal, kaçınılmaz geliyor ve hiç de jeopolitik bir felaket gibi görünmüyor.

İran'ın bakış açısından bakıldığında, çok yakınında üç tane nükleer güç var: Hindistan, Pakistan ve İsrail. Üçü de Nükleer Silahları Sınırlandırma Anlaşmasını hiç imzalamamış olmasının yanı sıra bu üç ülke nükleer silahlara, hem de çok fazlasına, sahip. Ancak, bu ülkeler "uluslararası topluluğun" normlarına uymamakla suçlanmıyorlar. Dolayısıyla İranlılar kendilerine niye yüklenildiğini soruyorlar. Bu üç ülkenin aksine, İran Nükleer Silahları Sınırlandırma Anlaşmasını imzaladı ve şimdiye kadar hiçbir maddesine aykırı davranmadı. Yine de, diğer üç ülkeden kat kat daha az uluslararası normları çiğnemesine rağmen dünya kamuoyu önünde suçlanıyor. Brezilya Başkanı Lula'nın belirttiği gibi Brezilya da uranyumu zenginleştiriyor ve İran'ın zenginleştirmesinde de hiçbir kusur görmüyor.

Obama, İran'ın nükleer santral yapımını uzun zamandır biliyordu ise, o zaman niye açıklamak için tam bu anı bekledi? Önce istihbarat servisinin bilgilerinin yüz de yüz doğru olduğuna emin olmak istediğini söylüyor. Ancak açık olan bir şey var ki, o da kendi ülkesindeki kamuoyu için bu açıklamayı şimdi yapmasında yarar vardı. Obama, Sağlık Sigortası açılımı ve Afganistan'a daha çok asker göndermek istememesi nedeni ile ABD sağcılarının baskısı altında. Ancak İran hakkında sert konuşmak onun sağ kanadını biraz da olsa koruyacaktır ve diğer konularda da güç kazanmasını sağlayacaktır.

Aynısı İran için de söylenebilir. Ahmedinecad tıpkı Obama gibi iç politikada bazı sorunlar yaşıyor. Batı ile sertleşme yaşanması açık bir şekilde İranlı milliyetçi duyarlılıkların Ahmedinecad rejimi etrafında birleştirilmesini sağlıyor. Özellikle batının sert çıkışları ona bu konuda iyilik ediyor.

Rusya ve Çin her zaman için daha ağır yaptırımların ters tepebileceğini savunmuştu. İkisinin de İran'la iyi ilişkilerinin sürdürülmesinde ekonomik ve jeopolitik menfaatleri söz konusu. Tabii ki, iki ülke de çok aşırıya kaçıp ABD'yi karşılarına almak istemiyorlar. Onun için muhtemelen yavaş adımlarla, dikkatli olup net bir tavır takınmayacaklar. Rusya Başkanı Medvedev Eylül ayında Obama'ya İran'ı eleştiren ve Obama'yı sevindiren bir açıklama yapabilir. Ancak bu Rusya'nın Aralık ayında gerçekten ciddi bir yaptırım kararına onay vereceği anlamına gelmez. Ruslar (ve Çinliler) daha ileri giden yaptırımların İran'ın genel duruşunda bir değişiklik yaratacağına inanmıyorlar. Aynı düşünceyi, çok sayıda ciddi batılı analist de paylaşıyor.

Askeri bir harekât durumunda şunu göz önünde bulunduralım: Obama General Stanley McChrystal'ın Afganistan'daki asker sayısının arttırılması talebi ile karşı karşıya. ABD Savunma Bakanı Robert Gates’in sayıyı ne kadar arttırabileceği hiç belli değil. Demokrat Partili politikacılardan bu konuda büyük bir muhalefet oluşmaya başladı bile. Ve ABD kamuoyu daha çok belirsiz görünüyor. Obama ise uzun süreli stratejiye işaret ediyor.

Bence Obama muhtemelen pes edecek, en azından kısmen ve asker sayısını arttıracak. Bence, aynı zamanda NATO ülkelerinden buna benzer büyük bir asker sayısı arttırma beklenemeyecektir. Aksine NATO ülkelerinin Afganistan'dan askeri güçlerini geri çekmesi daha olası gözükmektedir. Afganistan'daki durum göz önüne alınırsa, İran'a olası bir askeri harekâtı ABD içinde kim destekleyecek? Obama mı? Genelkurmay mı? ABD kamuoyu mu? Bence böyle bir askeri harekat aşırı derecede ihtimal dışı görünüyor. İsrailliler, korkuları ve kaygıları ne olursa olsun, saldırı için gerekli hava sahası iznini alamayacaklardır.

Bunlar bizi nereye götürüyor? Dünyayı pata durumuna götürüyor. Çok konuşulup daha az şey yapılacak. Ahmedinecad'ın istediği bu mu? Belki… ABD sağı ve İsrailliler bunu ifşa edecekler mi? Belki… Obama bu durumu değiştirmek için bir şey yapabilecek mi? Ne yapabileceğini anlayamıyorum. Bu gelecekte tarihçilerin, ABD'nin jeopolitik gücünün düşüşünün başka bir parçası olarak nitelendirilecektir. Tarihçilerin söyleyeceği bir diğer şey ise İran'ın BM Güvenlik Konseyi'nin kararlarına kafa tutarak, son elli senede çok sayıda ülkenin davrandığı gibi hareket ettiği olabilir. Ne fazla ne eksik.

Yanılgı*, gerçekle aynı şey değildir.

* Yanılgı olarak çevirilen İngilizce “hype” sözcüğünün Türkçe’de tam bir karşılığı olmamakla birlikte, abartılı, yanıltıcı, aldatıcı reklam anlamına gelmektedir - Sendika.Org’un notu.
Cevapla

“Dış Siyaset (Politika)” sayfasına dön