Dersim Katliamı

Ali
Mesajlar: 636
Kayıt: 24 Ara 2006, 08:34

Dersim Katliamı

Mesaj gönderen Ali »

GÖNDERİLMİŞ İLETİDİR...

70 yıl önce Dersim'de yaşananlarla yüzleşmek!

Aşağıdaki yazıyı lütfen sonuna kadar okuyun. "Dersim'38'in üzerinden 70 yıl geçti. Resmi rakamlar sayı olarak 12 bin deseler de, genç-yaşlı-çocuk ayırt edilmeksizin öldürülen insan sayısının 70 binden az olmadığı söylenmektedir.
Katliamdan sağ kurtulan Dersimliler, katliam yıllarında neler olup bittiğinin ayrıntılarını hiçbir zaman tam olarak anlatmadılar, anlatamadılar.
Katliamı ağıtlara konu ettiler.
Ve Dersim '38, 70. yıldönümünde hâlâ kanayan bir yaradır.
Dersimliler, hiçbir zaman bu olaydan dolayı başka halklara, Türk halkına düşman olmadılar. Yüreklerinde tanımsız bir acıyı bütün sıcaklığıyla her zaman yaşasalar da bunu bir kin ve nefret konusu haline getirmediler. Fakat katliamdan sonra da yürütülen bütün sistemli asimilasyon politikalarına rağmen bu olayı asla unutmadılar.
Avrupa Parlamentosu bünyesinde DTP'li bazı milletvekillerinin de katılımıyla bir konferans gerçekleşti ve herkes gibi ben de bu konferansı basından takip ettim. Türkiye basınında yer alan tepkiler, bu ülkede düşünce ve ifade özgürlüğünün ne denli büyük bir tehdit altında bulunduğunu bir kez daha gösterdi.
Avrupa Parlamentosu üyesi olmayı hedefleyen bir Türkiye var ve aynı Türkiye bu çatı altında kendi toprakları üzerinde yaşanmış bu büyük trajedinin gündeme getirilmesine ve tartışılmasına tahammül edebilmeli.
Kendi geçmişini sorgulamayan ve bu sorgulamanın gereğini yapmayan bir ülke, bir halk ve düşünce asla özgür olamaz.
Peki, Dersim’de 1937-38 yıllarında neler yaşandı?
Dersim bu katliama dili, kültürü, inancı nedeniyle uğradı. Bu değerlerini bugün de sahiplenmeye devam ediyor ve varlığının inkâr edilmesine karşı duruyor.
Türkiye’de rejimin Kürt ve Alevi sorunu konusundaki inkârcı zihniyet ve tutumunu sürdürmekteki ısrarı, yüreklerimizdeki Dersim '38 yarasını daha da kanatmaktadır.
Türkiye’deki rejimin Cumhuriyet tarihi boyunca uyguladığı katliamlarla yüzleşmekten kaçınması, bir demokrasi ve özgürlükler çağı olması gereken bu çağda, hâlâ farklı dillere, kültürlere, inançlara düşmanlık yapması sorununu doğurmaktadır.
Türkiye’deki rejimin Dersim '38'le yüzleşememesi,katliama karşı direndiği için asılarak katledilen Seyit Rıza ve arkadaşlarının naaşlarını ne yaptığını dahi açıklamaktan kaçınması, nasıl bir rejim ve zihniyetle karşı karşıya olduğumuzu gözler önüne sermektedir.
Bizler, Türkiye Cumhuriyeti devletinden, Dersim '37-38’ de neler olduğunu bütün açıklığıyla itiraf etmesini istiyoruz, ki bunu istemek bizim hakkımız.
Yine yakılarak külleri havaya savrulan Seyit Rıza ve yedi yoldaşının naaşlarına ne yaptıklarının açıklanmasını istiyoruz. Ancak bu şekilde hayatımızın bu kâbustan kurtulacağına ve rahat bir nefes alabileceğimize inanıyoruz.
Dünyada çağdaş bir demokrasi inşa etmiş bütün ülkeler kendi tarihleriyle yüzleşmişlerdir. Türkiye ’nin tam ve gerçek bir demokrasiye geçebilmesinin olmazsa olmaz şartının kendi gerçekleriyle yüzleşmek olduğunu göstermektedir.
1937-38 yılları arasında Dersim ’de bir insanlık suçu işlenmiştir. Kürt ve Alevi kimliğinden dolayı Dersim, katliama dayalı ve asimilasyoncu politikalarla yok edilmek istenmiştir.
Dolayısıyla hiç kimse bizden bu gerçekleri unutmamızı ve unutturmamızı beklemesin. Bu günün anısına, Seyit Rıza'nın idamı öncesinde söylediği şu sözleriyle bitirmek istiyorum:
'Evlâd-ı Kerbela’yız, bîhatayız. Ayıptır, zulümdür bu, katliamdır.'
Dersim’in 70. yıldönümünde; zulüm ve katliamların olmadığı, kardeşçe barış içinde yaşanılır bir Türkiye dileğimle..."
* * *
Biraz kısaltarak köşeme aldığım bu yazı benim değil.
Ferhat Tunç'un.
İmzasını sanatçı-aktivist diye atan Ferhat Tunç'un 17 Kasım 08 tarihli Taraf gazetesinin 16. sayfasında çıkan bu yazısını okuduktan sonra bir noktayı bir kez daha belirtmek istiyorum.
Tarihimizi, 'resmi tarih'e bırakmadan öğrenmek zorundayız; yoksa bu topraklarda barış ve huzuru, demokrasi, hukuk ve özgürlükler düzenini yakalamak çok zor olacak.
Gerçek tarihi öğrenmeden, birbirimizin acılarına saygı göstermeden, bu acılı tarihi serbestçe tartışıp yerli yerine oturtmadan, "Ya sev ya terket!" zihniyeti, trajediye bir türlü doymayan bu toprakları terketmeyecek çünkü...
meçhul
Mesajlar: 41
Kayıt: 09 Eyl 2008, 12:58

Mesaj gönderen meçhul »

dersim katliamı Atatürk'ün bilgisi dahilinde yapılmıştır.Araştırmacı-yazar Uğur Mumcu'nun ''kürt dosyası'' isimli çalışmasında konuyla ilgili bilgi ve belgelere ulaşmak mümkün...
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Re: Dersim İsyanı ve Bilinmiyenler

Mesaj gönderen Dede-baba »

Ali yazdı:[

Dersim bu katliama dili, kültürü, inancı nedeniyle uğradı. Bu değerlerini bugün de sahiplenmeye devam ediyor ve varlığının inkâr edilmesine karşı duruyor.
Türkiye’de rejimin Kürt ve Alevi sorunu konusundaki inkârcı zihniyet ve tutumunu sürdürmekteki ısrarı, yüreklerimizdeki Dersim '38 yarasını daha da kanatmaktadır.
Türkiye’deki rejimin Cumhuriyet tarihi boyunca uyguladığı katliamlarla yüzleşmekten kaçınması, ...

Dersim Olayları Alevileri manupule etmek, ayrılıkçı Kürtlerin, malüm terör örgütlerinin, Alevileri kendi yanlarına çekmek için kullandıkları argümanlardan biridir..

malüm Terör örgütü ve yandaşları Alevileri kandırmak için genellikle dersim olayları konusunda söyle propaganda yapar..

1- Seyid Rıza dersim'in tek hakimi ve lideridir..

2- Dersimliler sırf Alevi oldukları için katledildiler. Atatürk Alevi düşmanıdır... ve Alevileri katleden biridir.

Fakat gerçekler bambaşkadır...

Esasında Dersim olaylarının 1850'li yıllara kadar uzanan bir geçmişi vardır..

3- Seyid Rıza'nın başını çektiği isyan hareketi, Alevilikle alakalı olmayıp, tamamen bağımsız ingiliz mandasında bir devlet kurmayı amaçlayan bir isyan hareketidir..

Sanırım Seyid Rıza'nın Kurtuluş savasındaki, politik duruşu ve Cumhuriyet dönemindeki başta koçgiri, seyh sait, çapanoğlu isyanlarındaki tavrı ve kimin yanında yer aldığı araştırıldığında dersim olaylarının iç yüzü anlaşılacaktır...


*** Seyid Rıza koçgiri , seyh sait ve çapanoğlu isyanlarında, isyancıları korumuş kendilerine sığınanaları Türkiye Cumhuriyeti askerlerine teslim etmemiştir...

*** İngiliz devletiyle gizli yazışmalar içerisinde olmuş, Ayayklanma için silah ve para desteği istemiştir.

*** devlet otoritesini asla tanımamış, vergi vermemiş, askerlik çağına gelen gençleri askere göndermemiştir.

*** isyanın bastırılmasına neden olan son olayda ise, 9 Türk askerinin boğazlarının kesilerek şehit edilmesi olayı vardır ki, bu seyid Rıza ve isyanın doruk noktası olmuştur.

*** Atatürk Cumhuriyetin kuruluş yıllarından itibaren mecliste isyanın silahla bastırılması yönündeki talepleri geri çeviren dersim ve dersimliyi öven konuşmalarıyla bilinir... denebilir ki Atatürk olmasaydı dersim olayları belkide, Cumhuriyetin ilk dönemlerinde daha vahşice bastırılacaktı..

Sonuç Olarak seyid Rıza ve dersim olayları konusunda su sonuca varabiliriz dersim isyanı, bağımsız bir devlet kurma amacı güden bir ayrılıkçı isyan hareketidir. dersim isyanı Alevilikle yada Alevilere karşı yapılmamıştır.. yada bu bölgedeki insanlarımız Alevi diye müdahale edilmemiştir.

** Dersim olaylarında dersimin 60 a aşkın aşiretinden sadece 3-4 tanesi iştirak etmiştir... isyan Tüm dersime ve dersimlilere mal edilemez..

***Bu acı ve vahim hadisede hayatını kaybeden tüm masum insanların aziz hatıraları önünde saygıyla eğilirken,, bu olaylara sebebiyet veren, nedenleri de düşünmek gerekir diyorum...

Bu isyanın başlamasındaki nedenleri sorgulamadan, sadece sonuçlarına bakarsak hata yaparız ve Alevileri bölücü kürt milliyetçilerinin bilinçli propagandalarının kucağına itmiş oluruz..

özellikle dersim isyanın Alevilikle yakından uzaktanm bir ilgisi olmadığını tamamen ingilizlerle bağlantılı bir bağımsız devlet kurma girişimine dayalı, bir isyan hareti olduğu vurgulanmaldır..
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Re: Dersim Katliamı

Mesaj gönderen Dede-baba »

Dersim İsyanının Anlatılmayanları..


Duygusal olarak olayları degerlendirmek, Olayların başlangıç nedenleri üzerine yoğunlaşacağınıza sonuçlarına takılmak.. Dersim olaylarını objektif ele alırsak:

İnsan öldürmenin neresi savunulur ki* hele Bir Alevi iseniz İnsan öldürmeyi nasıl haklı görebilirsiniz* heleki çocukları masum kadınları...

İsyanın Bastırılış şekli yada usulü tartışılır.. fakat dersim isyanını haklı görmek, ve isyanı bastırdığı için devleti suçlamak.. bu çok yanlıştır...

Dersim isyanında hatalar ve yanlışlar objektif olarak ortaya konmalı

Türkiye Cumhuriyeti devletinin isyanı bastırmaktan başka yapabileceği hiçbir şey kalmamıştı.. sizde bunu görmek igörmek gerekir*

Seyid Rıza yanına topladığı 6000 kişi ile isyan hareketi başlatımış en son olarak 9 Türk askerinin boğazlarını keserek meydan okumuştu...

Otorite tanımayan vergi vermeyen , devlet yöneticilerini ve idarelerini red eden, bağımsızlık peşinde bir isyan hareketi var karşısınızda

Siz devlet olsaydınız ne yapardınız.. 4 tarafı Türk Toprağı olan, sadece Bir kaç aşiretten ibaret bir bağımsız devlet kurma girişimine karşı nasıl hareket ederdiniz?

buyrun kurun devletinizi ilk tanıyanda biz mi olacağız diyecektiniz?

üstelik bu devlet ingiliz mandasında kuruluyor? silah ve parada ingilizlerden geliyor?

En tesadüf verici olayda, bu dönemde hatay olayları,, İngilizler kerkük ve musulu'n Türklerin eline geçmesini engellemek için Seyh saidi kullandı, ve musul ile kerkük bu dönemde İngilizlerin denetiminde kaldı..

Hatay Türk topraklarına katılması kesinleşeceği dönemde ise, dersim olayları bir anda çıkarılmaya başlandı...

biraz geniş açıdan bakarsanız herşey gayet net ve basit...

kadınların ve bebeklerin öldürülmesi çok kötü, Hiç kimse bunların yapılmasını tasvip ermez.. peki o bebek ve kadınların öldürülmesibe sebeb olan kimseler, sizce onların hiç suçu yok mu?
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Re: Dersim Katliamı

Mesaj gönderen Dede-baba »

Dersim isyanı


1- bağımsız bir kürt devlet. kurmak için yapılan bir isyandır.. Dersim isyanıyla Alevilik arasında hiçbir bağıntı yoktur. seyid Rıza Alevistan kurmak için ayaklanmadı.. artık bu gerçekleri görelim..

2- dersim isyanı 1850'li yıllara kadar uzanan bir geçmişe ve arka plana sahiptir.

3- seyid Rıza Cumhuriyet kurulduğundan beri karşı olmuş.. devlete karşı yapaılan bütün isyanlarda ( koçgiri-çapanoğlu- seyh sait vs9 rol almış ve desteklemiştir.

4- Yukardaki isyanlarda kaçanlara kucak açmış teslim etmemiştir..

5- Hiçbir şekilde devlet otoritesini kabul etmemiş, ve4gi memurlarını cezalandırmöış.. askerlik çağına gelen hiçbir genci göndermemiştir...

6- hatta topraklarından geçen askerleri öldürmüştür.. zaten son eylemi 9 Türk askerinin boğazlarından kesilerek yol kenarına okumak şeklinde bir meydan okumadır..

7-1920'lerden itibaren ingilizlerle gizli yazışmalar para ve silah yardımı talebinde bulunmuştur. İngiliz mandasını ve himayesini kabullenmiştir..

Şimdi El insaf.. siz devlet başkanı olsaydınız ne yapardınız?

ben dersimde ölen masum insanların önünde saygı ile eğiliyorum zaten mağdurlardan biride benim atalarım.. fakat mantığı bir kenara mı atalım.. seyid Rıza'nın hiç suçu yok, bütün bunlar birden bire sebeb yokken sırf Alevi oldukları için oldu Mu* diyelim..

Ancak kendini kandırısın.. ey can... Sen görmek istediğin gibi görmek istiyorsun.. oysa ben her zaman mantık ve akıldan yanayım.. objektif olmak.. bizleri gerçeğe götürecektir.





Savaş ve kan, ve savaşa övgü bizim işimiz değildir elbet, dünyanın neresinde olursa olsun, kimsenin ölmesini öldürülmesini elbette istemeyiz razı olmayız...

geçmiş mesajlarımda dersim olayının evvelini ve nasıl bu noktaya gelindiğini Ata'nın bizzat bu isyanın Sulh yolu hal olması için çabalarını, dersim ve dersimliyi öven sözlerini yazdım..

Dahası seyid Rıza'nın 1938 öncesi, Türkiye Cumhuriyetine karşı tutumunu, diğer isyanlardaki tavrını yansıttım, Seyid Rıza , ingilizlerin desteğinde bağımsız bir devlet kurmak istiyordu...

Fakat sonuç binlerce masumun ölümüyle sonuçlandı...

Bizler mazlumların garibanların yetimlerin, ezilenlerin yanındayız... savaşta ölenblerin aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz

Ama malesef Savaşın silahın olduğu her yerde acı, ıstırap, gözyaşı ve keder vardır..

Dersim olaylarında Ata'nın bir suçunun asla olmadığını düşünmekle birlikte, Seyid Rıza'nın Bölge valisi ve yönetilerince kandırıldığı ve belki de oyuna getirildiği kuşkuları da vardır...

Belki de seyid Rıza yaptıklarına Pişman olmuş Problemin sulh (barış) yolu ile çözümlenmesini isteyecekti..

belki de Seyid Rıza, Ata ile anlaşacaktı, Böylece kan dökülmeyecek masum olan kadın, çoluk çocuk kimse ölmeyecekti,

Dersim yöresinde Bu üzücü olaylara tanıklık edenlerden söyle duymuştum...


Seyid Rıza

Türkiye Cumhuriyeti ordusunun dersim Diyarına gireceğini öğrendiğinde, Ata'ya ulaştırılması için söyle bir yazı gönderir...

"..."Şayet hükümet, hizmet ve sadakatimizden şüphe ederse âbâ vü ecdâdımızın (atalarımızın) eskiden gelmiş olduğu Yukarı Türkistan (Horasan) vilayetine bütün mensubi aşiretimizle birlikte hicret etmeğe (geri dönmemize, göçmemize) himmet buyursun...”

kaynak. Seyit RIZA (1938 Dersim Olayı Öncesi,Askeri Tarih Str. Etüd Başk. Arşivi. Doç. Dr. Yaşar Kalafat
Şark Meselesi ve Şeyh Sait Olayı s. 24-25. Doç. Dr. İbrahim Yılmazçelik, Dersim Sancağı s. 19)



"... seni Ata ile görüştüreceğiz diye haber saldılar, seyid Rıza anlaşmak için Atına bindi, şehir merkesine geldi...

Aniden etrafı sarıldı.. yanındaikeri de tutukladılar...

Seyid Rıza oyuna gelmişti, kandırılmıştı...

Oyuna geldiğini anlayan seyid Rıza kendisini kandıran Elçiye döndü şöyle söyledi

"...“senin yalanların, hilelerinle baş edemedim bu bana dert oldu... bende, senin önünde diz çökmeyeceğim bu da sana dert olsun”

Seyid Rıza'nın asılma anını ve son sözlerini ise, olayın tanığı, İhsan Sabri Çağlayangil’in anılarından dinliyelim...




".... Biz Seyyid Rıza'yı aldık. Otomobilde benimle polis müdürü İbrahim'in arasına oturdu. Jeep Jandarma Karakolunun yanında ki meydanda durdu. Seyyid Rıza sehpaları görünce durumu anladı .

- Asacaksınız, dedi ve bana döndü.

- Sen, Ankara'dan beni asmak için mi geldin ?

Bakıştık. İlk kez idam edilecek bir insanla yüz yüze geliyordum. Bana güldü.

Savcı namaz kılıp kılmayacağını sordu. İstemedi. Son sözünü sorduk.

- Kırk liram ve saatim var. Oğluma verirsiniz. Dedi.

Bu sırada Fındık Hafiz asılıyordu. Asarken iki kez ip koptu. Ben, Fındık Hafız asılırken görmesin diye pencerenin önünde durdum. Fındık Hafız'ın idamı bitti...

Seyyid Rıza'yı meydana çıkardık. Hava soğuktu ve etrafta kimseler yoktu. Seyyid Rıza, meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap etti:


“Evladı Kerbelayık! Bîhatayık! Ayıptır,zulümdür, cinayettir!" dedi.

Benim tüylerim diken diken oldu. Bu yaşlı adam rap-rap yürüdü. Çingene'yi itti. İpi boynuna geçirdi. Sandalyeye ayaği ile bir tekme vurdu. İnfazını gerçekleştirdi ..."

İhsan Sabri Çağlayangil’in anıları, Güneş gazetesi, 19.8.1989
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Dersim Olayları ve Sürgün

Mesaj gönderen Dede-baba »

Dersim isyanı sonunda inönü Hükümeti'nin almış olduğu kararla bir çok Alevi sürgün edildi.. evlerini arazilarini bırakarak bir bilinmeze yol yol aldılar..

Şimdi bu Sürgün süreci ile ilgili bilgiler sunalım..



Dersim İsyanı'yla ilgili tarihi belgeler

Tarihe ’1938 Dersim İsyanı’ olarak geçen olayların ardından İsmet İnönü Hükümeti’nce başlatılan ’zorunlu iskán’ uygulamasının tarihi belgeleri ilk kez yayımlandı.

Yazar Hüseyin Aygün’ün kaleme aldığı "Dersim 1938 ve Zorunlu İskán" adlı kitapta yayımlanan ve dönemin İskan Müdürü Dr. Reşat Tanyeri’nin kişisel arşivinden alınan belgelere göre Batı’ya yaklaşık 12 bin kişinin göç ettirildiği görülüyor.

BUGÜNE kadar tarihi belgeleri bulunamayan ’1938 Dersim İsyanı’ ile ilgili bir kitap, dönemin İsmet İnönü Hükümeti’nin aldığı ’zorunlu iskán’ uygulamasıyla ilgili bilgileri günışığına çıkardı.

Kitap, İsmet İnönü, Celal Bayar, 1938 Dersim Askeri Harekátı’nın Komutanı General Abdullah Alpdoğan’ın yanı sıra, diğer tüm Dersim raporlarına da yer veriyor. Kitapta yer verilen, dönemin İskan Müdürü Dr. Reşat Tanyeri’nin kişisel arşivinden çıkan 80 ayrı belge, ’zorunlu iskán’ uygulamasının nasıl yaşama geçirildiğini gözler önüne seriyor.

Sürgünden sayılar

Belgelere göre, 1935 yılında adı Tunceli olarak değiştirilen Dersim’den ilk etapta

5 bin kişi, Denizli, Aydın, Bilecik, Bursa, Balıkesir, Isparta, Zonguldak, Kütahya, Burdur, Muğla, Eskişehir, Çanakkale, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ illerine gönderilerek iskánları sağlandı.

Sürgün cetveline göre, Elazığ Tren İstasyonu’nda Dersimli bin 246 evden, adı geçen illerin 50 kazasına bağlı 922 köye yerleştirme yapıldı.

Seydo kurtuldu mu

Belgeler arasında yer alan ve Tanyeri imzasıyla Şişli Çocuk Hastanesi Başhekimliği’ne yollanan bir yazı ise, yürek burkan bir akıbeti gözler önüne seriyor.

Tanyeri’nin, 3 yaşındaki Mehmet oğlu Seydo, 8 yaşındaki Ali oğlu Veli ve 5 yaşındaki İsmail oğlu Kamerin’in hastanede tedavisini talep eden yazısına, bir gün sonra, "Veli ve Kamerin vefat etmiş Mehmet oğlu Seydo hastaneye yatırılmıştır" yanıtı geliyor.

Şükrü’nün yalvarışı

Yine kitapta, ’İsmail oğlu Şükrü’nün İstanbul Valiliği’ne yazdığı bir arzu hale de yer veriliyor. Şükrü, bu dilekçesinde, ’terhisinin ardından yol inşaatlarında çalışa çalışa Pülümür’e geldiğini, ancak ailesinin sürgün edildiğini, kendisinin de Tekirdağ’a sürgün kararının çıkarıldığını’ vurguluyor.

Dilekçe, "Ailem Araca’da. Bu fakir halimle aile yuvama hasret kalarak mahvolacağımdan, kardeşimin bulunduğu Araca’ya benim de gönderilmekliğim hususuna yüksek müsaade ve delaletinizi derin saygı ile yalvararak dilerim. 4/10/938. Sirkeci’de iskán misafirhanesinde. İsmail oğlu Şükrü" cümleleriyle son buluyor.

Cemal Süreya ve sürgün

YAZAR Hüseyin Aygün’ün kaleme aldığı "Dersim 1938 ve Zorunlu İskán" adlı kitapta,

1931 Tunceli- Pülümür doğumlu ünlü şair Cemal Süreya’nın ailesinin sürgününü anlattığı, "Bizi kamyona doldurdular/Tüfekli iki erin nezaretinde/Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular/Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar/Tarih öncesi k öpekler havlıyordu..." dizeleri de epigraf olarak yer alıyor.

Haber: Hürriyet [/B]
Ebu Hasaneyn
Mesajlar: 383
Kayıt: 13 May 2009, 03:47
Konum: Hatay'lıyız Hak Muhammed Ali'ye Can feda'yız

Re: Dersim Katliamı

Mesaj gönderen Ebu Hasaneyn »

$IMDIDE BILDIK $EYLERDEN MI BAHSETMEYE KOYULDUN SARHO$ BAKALIM MASARIN NE OLACAK BUNDAN SONRA :wink:
LA İLAHE İLLALLAH (celle celelehu) - MUHAMMEDEN (sallallahu aleyhi ve alihi vesellem) RESULULLAH - ALİYYEN (aleyhisselam) EMİR-EL MÜ'MİNİN VELİYULLAH -(KURTULUŞ YOLU) Allah (c.c) Hz.MUHAMMED (s.a.a.v) Hz.12 HAK İMAMLAR (a.s)
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Re: Dersim Katliamı

Mesaj gönderen Dede-baba »

Ebu Hasaneyn yazdı:$IMDIDE BILDIK $EYLERDEN MI BAHSETMEYE KOYULDUN SARHO$ BAKALIM MASARIN NE OLACAK BUNDAN SONRA :wink:

belge ve kanıtlarıyla herşeyi olduğu gibi anlattık..

yalancı ve düzenbazların insanları nasıl kandırdıklarını deşifre ettik o kadar..
Ebu Hasaneyn
Mesajlar: 383
Kayıt: 13 May 2009, 03:47
Konum: Hatay'lıyız Hak Muhammed Ali'ye Can feda'yız

Re: Dersim Katliamı

Mesaj gönderen Ebu Hasaneyn »

dede-baba sarhos yazmis:
belge ve kanıtlarıyla herşeyi olduğu gibi anlattık..

yalancı ve düzenbazların insanları nasıl kandırdıklarını deşifre ettik o kadar..
bizim konumuz nerde sen nerdesin gel soyle asimile oldugun konulara zaten bu konuda ayrisikligimiz yok bektas sarhos
LA İLAHE İLLALLAH (celle celelehu) - MUHAMMEDEN (sallallahu aleyhi ve alihi vesellem) RESULULLAH - ALİYYEN (aleyhisselam) EMİR-EL MÜ'MİNİN VELİYULLAH -(KURTULUŞ YOLU) Allah (c.c) Hz.MUHAMMED (s.a.a.v) Hz.12 HAK İMAMLAR (a.s)
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Re: Dersim Katliamı

Mesaj gönderen Dede-baba »

Ebu Hasaneyn yazdı:d

yalancı ve düzenbazların insanları nasıl kandırdıklarını deşifre ettik o kadar..
bizim konumuz nerde sen nerdesin gel soyle asimile oldugun konulara zaten bu konuda ayrisikligimiz yok bektas sarhos[/quote]

Yav ilk yazııyı okumamışssın

ben aynı fikirde değilim samalığın doruğu olmuşş

yanlış olan yerleri düzelttim..

şimdi sende ya ilk yazıya katılrısın yada benim yazılarıma çünkü ikisinin sonuda.. anlatmaya çalıştığıda anafikirleride çok farklı
Cevapla

“Alevi Katliamları” sayfasına dön