Alevileri aleviliği pazarlayanları tanıyalım

biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Alevileri aleviliği pazarlayanları tanıyalım

Mesaj gönderen biralevi »

Fetullah ve izzettin efendinin cami-cemevi projesi yıllardan sonra yürürlüğe kondu
bu projenin Aleviliği ve alevileri devletleştirme projesi olduğunu biliyoruz biliyorduk
şimdi bu projeyi araç olarak kullanarak projeye destek veren razı olan kişileri hep birlikte tanıyalım bakın tümünü yazdığımızda ortaya ne çıkacak
internetten bilgileri toplayıp buraya aktaralım
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Re: Alevileri aleviliği pazarlayanları tanıyalım

Mesaj gönderen biralevi »

REHA MUHTAR (VATAN)



Anadolu’da Şii-Sünni çatışmasından medet umanlar!..


Türkiye’ye derin operasyonların nasıl yapıldığını anlamak için, “hangi tip projelere neden karşı çıkıldığına” iyi bakmak gerekiyor...

Bu ülkede Aleviler ve Sünniler bir arada yaşıyorlar...

Yaşadığımız Ortadoğu, Alevi-Sünni çatışmalarının merkezi...

Komşumuz olan bütün ülkelerde, Suriye’de, Irak’ta, İran’da bu ayrılığın çatışmaya sürüklenen izlerinin “derin” bağlantılarını görüyoruz...

Otuz yıl PKK ve derin yapılar aracılığıyla bir Türk-Kürt savaşı çıkarmak için uğraşıldı bu ülkede...

“Barış gelsin” dendiğinde, “başlatılan kirli ve gizli oyunlardan, kimin ne olduğunu deşifre etmeye başladık...”

Bir takım güçler “Anadolu’ya ne olursa olsun barışın gelmesini istemiyor ve bunu engellemek için her oyunu deniyorlardı...”


***


Bu ülkenin “daha fazla vatan evladını şehit vermemesini kim neden istemezdi” bunu anlamak mümkün değildi...

Zaman içinde ipleri elinde tutan dışarıdaki ellerle, oltanın ucunda bulunan içerdekiler; karartılı silüetlerinden kopup, aydınlık projektörlerin önünde beliriverdiler...

İrtibatta ve iştirakte oldukları yabancı merkezler “barış”ı istemiyorlardı Anadolu’da...

Onlar da istemiyorlardı barışı dolayısıyla...


***


O kadar basit ve belli ki aslında oynadıkları oyun...

Anadolu’da etnik ve dini ne kadar farklılık varsa, bunlardan “kendi hesaplarına bir bölünme yaratmaya çalışıyorlar...”

Ankara’da “yan yana Cami ile Cemevi inşa etme” projesi mi var?..

“Emperyalizmin oyunu” deyip buna karşı çıkacaksın!..


Güneydoğu’da “barış” mı gelecek?..

“Büyük devletler böyle istiyor” deyip, antiemperyalist kimliğe bürünüp “barışa hayır” diyeceksin...

Cami ile Cemevinin bir arada olmasına, Sünni Müslümanla, Alevi Müslümanın bu memlekette yan yana oluşturulmuş bir ibadethanede, birkaç adım arayla ibadet etmelerine “kim niye itiraz eder?..”

Nasıl edebilir?..

Bunu emperyalizm istese ne gam istemese ne?..


***


Alevi ve Sünnilerin birkaç metre arayla kendi inançlarının ibadethanelerinde; dostça ve kardeşçe ibadet etmelerine karşı çıkabilecek argümanın, abesliği ve absürdlüğünü

gizleyebilecek bir ideolojik

kılıf var mı?..

Türkiye üzerinde oynanan derin operasyonların kodlarını çözmek istiyorsanız, basit olaylara bir göz şöyle bir bakacaksınız...

O olaylara, kimin ne tepki verdiğine gözlemleyeceksiniz...

Barış projelerine niye karşı çıkıyorlar?..

Ortadoğu’da Şii-Sünni çatışmaları dört bir yanı sarmışken, Cemevi ile Cami’nin birlikteliğine hangi tezle itiraz ediyorlar?..

Bunlar Sivas’ı, Çorum’u, Kahramanmaraş’ı mağdur olarak mı yaşadılar?..

Gizli tetikleyicileri olarak mı?..

Türkiye’de kimin ne yapmak istediğini anlamanın basit bir yolu var...

Basit ve sıradan olaylara, kim nasıl tepki veriyor...

Dikkatlice bakın...

Kimlerin gerçekte ne istediğini şıp diye anlayıverirsiniz...
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Re: Alevileri aleviliği pazarlayanları tanıyalım

Mesaj gönderen biralevi »

Ahmet Hakan - Hürriyet

Cami-cemevi projesine neden karşı çıkılıyor?

Cami ile cemevini aynı kampus
içinde yapma projesi...
“Cemevi, ibadethane sayılamaz”
diyenlere bir yanıttır.
“Tek ibadethane camidir, gayrısını kabul etmeyiz”
diyenlere bir yanıttır.
“Diyanet İşleri cemevine fetva vermiyor”
diyenlere bir yanıttır.
Cami ile cemevini karşı karşıya getirmek
isteyenlere bir yanıttır.
Cemevine ibadethane statüsü vermek
istemeyenlere bir yanıttır.
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Re: Alevileri aleviliği pazarlayanları tanıyalım

Mesaj gönderen biralevi »

Taha Akyol - Hürriyet

Cami-cemevi

Ankara Mamak’ta cami ve cemevinin aynı külliye de yer aldığı sosyal ve kültürel bir merkezin temeli atıldı.

3 bin 264 metrekare alan üzerine inşa edilecek, içinde cami ve cemevi yan yana yer alacak. Dede odası, imam odası, zâkir odası, 350 kişilik konferans salonu, 350 kişilik aşevi, cenaze hizmetleri için gasilhane ve morg, kurban tığlama alanı, fakir aile çocukları için okuma salonu, misafir kabul salonları, çay ve sohbet salonları yer alacak.

Projenin finansmanını Alevi ve Sünni işadamları üstlendi. Bir yılda bitirilmesi, kutsal muharrem ayında açılması hedefleniyor.

Projeye önderlik eden Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan’ı ve Alevi Vakıfları Federasyonu Başkanı Doğan Bermek’i kutluyorum.

Fethullah Gülen Hocaefendi’yi kutluyorum.

Bu büyük manevi açılıma öncülük ettiler. Tarihin büyük bir dostluk çizgisini canlandırdıkları gibi gelecek için de çok iyi bir ‘emsal’ ortaya koydular.
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Re: Alevileri aleviliği pazarlayanları tanıyalım

Mesaj gönderen biralevi »

MUSTAFA CEMİL KILIÇ

Cem Vakfı Genel Başkanı Sayın İzzettin Doğan’ın açıklamasıyla tarihî açıdan son derece önemli bir projeden haberdar olduk.

Fethullah Gülen liderliğindeki cemaatin girişimiyle Ankara’da cami, cemevi ve aşevinin aynı bahçe içinde olacağı bir külliye inşa edilecek. Bu projeye Alevi camiasından Cem Vakfı destek verirken diğer Alevi kurumlarının büyük çoğunluğu ise karşı çıkıyor.

Projeye karşı çıkanlarla destekleyenlerin kaygı ve amaçları ne olabilir?

Yani destekleyenler neden destekliyor, karşı çıkanlar neden karşı çıkıyor?

Öncelikle karşı çıkanların argümanlarına bakalım;

1 - Bu proje Alevileri Sünnileştirmek için yapılıyor.

2 - Fethullah Gülen Cemaati Alevileri devşirmek istiyor.

Evet, bu kaygılara tümden geçersiz denilemez. Alevilerin Sünnileşmesi yani asimile edilmesi tehlikesi mevcuttur. Lakin bu süreç zaten işliyor. Yani Aleviler hali hazırda yavaş yavaş da olsa Sünnileşiyorlar. Gülen’in projesinin bu süreci hızlandırması mümkün müdür?

Gülen, Sünnileşen Aleviler gerçeğini, “Fethullahçılaşan Aleviler” sürecine mi sokmak istiyor? Cemaatine yeni eleman kazandırmak için Alevileri mümbit bir alan olarak mı görüyor?

Bu sorular, üzerinde ciddi ciddi düşünülmesi gereken sorulardır. Ancak ben yine de yukarıda dile getirmeye çalıştığım tehlikeleri tümüyle yersiz görmemekle birlikte abartılı bulduğumu belirtmeliyim.

Peki, Cem Vakfı bu projeye neden destek oluyor?

Sanırım gerekçeler şunlardır;

1 - Cami ve cemevinin aynı bahçede olması ve Sünni bir cemaat tarafından bir cemevinin yapılması, cemevlerinin devletçe ve Sünni camia açısından meşrulaşmasına emsalsiz bir katkı sağlayacaktır.

2 - Cami ve cemevi birlikteliği ile Alevi Sünni karşıtlığının gerginliğe ve çatışmaya sebep olmasının önüne geçilecektir.

Açıkçası ben, Fethullah Gülen Cemaatine karşı menfi his ve düşüncelere sahip biri olmama rağmen bu projenin Türkiye’nin barışına katkı sağlayacağını umut edenlerdenim.

Evet, bu proje hayata geçerse Sünni camia açısından da cemevleri meşruiyet kazanacaktır. Cemevlerinin de ibadethane olduğu gerçeği karşısında bütün Sünni camia boyun eğmek zorunda kalacaktır. Zira artık ortada kendi elleriyle yaptıkları bir cemevi olacaktır.

Bu projeden sonra devletin Diyanet İşleri Başkanlığı adlı kurumu da Alevilere ve cemevlerine yönelik retçi ve inkârcı inadından vazgeçecektir.

Böylece Sünninin namazı ile Alevinin cemi teolojik açıdan eşitlenecektir. Cami ile cemevi de ibadethane olmak bakımından en azından toplum nezdinde eşitlenmiş olacaktır.

Öte yandan “Cem evleri, camilerin alternatifi olamaz!” şeklindeki itiraz cümleleri de anlamını yitirecektir. Meselenin alternatif olma meselesi değil var olma ve meşru addedilme meselesi olduğu gün gibi açığa çıkacaktır.

Camiden yükselen ezan sesi ile cem evinden yükselen Telli Kur’an’ın sesi kardeşçe birbirine karışacak, Alevinin Aleviliğinden Sünniler, Sünninin Sünniliğinden de Aleviler herhangi bir rahatsızlık duymayacaktır.

Camide okunan ilahiler ve mevlitlerden yayılan muhteşem müzikal ve mistik atmosfer cem evinde Hak aşkına dönülen semahların olağanüstü coşkusuyla buluşup Alevi Sünnî kardeşliğini takviye edecektir.

Mezhep temelinde bölünmek istenen milletimiz, ibadethanelerini birbirine yaklaştırarak gönüllerini de yaklaştırmış olacaklar, Allah’ın vedûd ismi şerifiyle birbirlerini daha çok sevmeye başlayacaklardır.

Şimdi buradan geleceğe, gelecekte inşa edilecek o cami ve cemevindeki mümin kardeşlerime seslenmek istiyorum:

Ey camideki kardeşim,

Senin namazın Allah rızası için ifa edilen mukaddes ve muazzez bir ibadettir. Saygımız hudutsuzdur. Allah kabul buyursun…

Bil ki cemevindeki cem de en az senin namazın kadar mukaddes ve muazzezdir. Lütfen sen de ceme saygı duy ve sakın ibadet olup olmadığını sorgulama. Zira yürütülen cemler de Allah rızası içindir. Kabul mercii de tıpkı senin namazın gibi cenab – ı hakkın katıdır.

Ey cemevindeki kardeşim,

Camideki temiz müminlerin de kalbinde Hz. Ali sevgisi vardır. Onların da İmam Hüseyin için akmaya hazır gözyaşları vardır. Onlar da en az senin kadar Yezit’ten nefret eder. Onların da yürekleri Kerbela mersiyeleri ile yanar, tevhidlerle ve düvaz imamlarla yunup yıkanır. Öyleyse bil ki senin düşmanın Sünniler değil ehlibeyte düşmanlık edenlerdir.

Camiden çıkan müminlerle cemevinden çıkan canlar aynı bahçedeki aşevinde lokmalarını paylaşarak tanışıp kaynaşacak, sevecek ve sevileceklerdir. İnançlara saygı temelinde kurulacak Alevi Sünni evlilikleri de artacak, millî bütünleşme ve kaynaşma güç kazanacaktır.

Yüzyıllardır izolasyona uğrayan Alevilerin tecridi etkisini kaybedecek, asimilasyon denilen menfi süreç, entegrasyon dediğimiz müspet bir mecraya dönecektir.

Keşke bu projeyi bir cemaat değil de doğrudan doğruya devletin kendisi yapabilseydi.
Devletin teşebbüs etmekten çekindiği ya da imtina ettiği böylesi bir projeyi bir cemaatin deruhte etmeye yönelmesi de ayrı bir tefekkür konusudur.

Fethullah Gülen cemaatine yönelik çekincelerime rağmen bu teşebbüsü son derece önemsediğimi bir kez daha dile getirmek istiyorum. Ayrıca Cem Vakfı’nı ve Sayın İzzettin Doğan’ı da yürekli duruşundan ötürü içtenlikle tebrik ediyorum.


Bu noktada bir hakkı teslim etmek adına belirtmeliyim ki, birkaç ay önce seçmenlerinin neredeyse tamamına yakını Sünni muhafazakâr yurttaşlarımızdan oluşan MHP, Bodrum’da bir beldede ve yine MHP’nin sarsılmaz kalesi olan Tarsus’ta masraflarının tümü belediye tarafından karşılanacak olan iki cem evi yaptırmaya başlamıştır.

Ayrıca MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin talimatıyla yakın zamanda Osmaniye’de de belediye tarafından bir cemevinin yapımına başlanacaktır. Sayın Bahçeli bu konuda birkaç ay evvel basına bir açıklama yapmıştı. Yine Sayın Bahçeli’nin Çamlıca’ya yapılması planlanan caminin yanına bir de cem evinin yapılması gerektiğini dile getirmesi de hatırlanmalıdır.

Umarım bir gün cami ve cemevinin yan yana yapılacağı o bahçeye Türk Hristiyanlarının kilisesi ve Türk Musevilerinin sinagogu da eklenir.

Umarım artık Türk Milletinin inançlar, dinler, mezhepler ve ibadethaneler yoluyla bölünüp parçalanması faaliyetleri geride kalır.


Nedir Sünni, ne Kızılbaş,

Değil miyiz hep bir kardeş,

Bizi yakar bizim ateş,

Söndürmektir çaresi…
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Re: Alevileri aleviliği pazarlayanları tanıyalım

Mesaj gönderen biralevi »

Reha Muhtar
Ahmet Hakan
Taha akyol
Mustafa Cemil kılıç

bütüne baktığınıza ana fotoğrafı yani fotoğrafın tamamını görebiliyormusunuz?
alone_man
Mesajlar: 1769
Kayıt: 13 Oca 2008, 21:28

Re: Alevileri aleviliği pazarlayanları tanıyalım

Mesaj gönderen alone_man »

biralevi yazdı:Reha Muhtar
Ahmet Hakan
Taha akyol
Mustafa Cemil kılıç

bütüne baktığınıza ana fotoğrafı yani fotoğrafın tamamını görebiliyormusunuz?
bir isimde benden DENİZ BAYKAL
BUGÜNKÜ 11.9.2013 ZAMAN GAZETESİNDE DEMECİ VAR
Esneme olarak olumlu bulmuş başlıklta memnuniyet verici diye atılmış
cemevi caminin yanındada havranıunda kiliseninde yanında olabilir demiş
yani cemaatin dinlerarası dialoğuna alevileride katmışl
Hasan Akça
Mesajlar: 1745
Kayıt: 05 May 2008, 22:02

Re: Alevileri aleviliği pazarlayanları tanıyalım

Mesaj gönderen Hasan Akça »

Zamandan Mümtazer Türköne yide ben ekliyorum


Marjinalleşen parazitler
Cami-cemevi projesi, Alevîlerin “eşit haklar” talebini karşılayan dev gibi bir adım. Alevilik, dışlanmak veya yok sayılmak yerine, Sünnî inanç ile eşit statüde saygın bir mevkiye yerleştiriliyor.

Birlikte, yan yana ve aynı avlu içinde. Yanında da aşevi. Selamlaşmak, konuşmak, birbirini tanımak ve duvarları yıkmak için ne kadar ideal bir vasat. İnançlar sembollerle yaşar. Aynı mekânda caminin ve cemevinin birlikte yer alması, sembollerin ötesine geçerek Alevî sorununun somut bir mekâna yansıyan çözümü demek. Bu projeye, Sünnî kesimden herhangi bir itirazın gelmemesi bile tek başına Türkiye’de kat ettiğimiz uzun mesafenin önemli işaretlerinden biri. Ama yine de karşı gelenler çıkıyor. Varlıklarını, Alevîliğe değil, Alevî sorununun çözümsüzlüğüne bağlayanlar bu güçlü çözüm adımını durdurmak için şiddet yüklü protesto eylemlerine girişiyor. “Bu projenin nesine karşısınız?” sorusuna verdikleri hiçbir cevap yok.

Sekiz aydır, PKK’nın döktüğü kan durdu. Çözüm denilen şey, kendi mecrasında emin adımlarla ilerliyor. Kürtler rahat bir nefes alıyor; Güneydoğu yaşanacak bir yer haline geliyor. BDP’nin oyları artıyor. BDP’li politikacılar da, özellikle bölge halkı da durumdan memnun. Ama şiddetin durmasından rahatsız olanlar var. Neden? Çünkü varlık sebepleri ortadan kalkıyor. Mide sancıları içinde kıvranıyorlar. Zaten durmuş olan geri çekilmeyi durduruyorlar. Büyük kentlerde kitlesel şiddet çağrıları yapıyorlar. Küçük gruplar sokaklara dökülüyor. Kitlesel şiddet başlıyor.

Düşmanlıkla, şiddetle ve kanla var olabilen parazitler bunlar. Varlıkları düşmanlığın, şiddetin devam etmesine bağlı. Başka bir dünyaları, bağımsız bir hayatları yok. Başka bedenlerle, başka hayatlarla nefes alıp verebiliyorlar. Sorunlar çözüldükçe iyot gibi açığa çıkıyorlar. Açığa çıktıkça marjinalleşiyorlar.

Siyasal alanda, bir tür toplumsal patolojinin yansımalarının olması doğal. Bireyler başkalarına zarar verecek derecede ruhsal hastalığa düçar olduğu zaman, kliniklerde demir parmaklıklı koğuşlara konuluyor. Kendilerine zarar verecek durumda olanlara, onu hareketsiz bırakan deli gömleği giydiriliyor. Bir de tek başına gayet sakin olan insanların, bir araya geldiklerinde birbirlerinden cesaret alarak başkalarına toplu halde zarar verme eğilimleri var. Toplumsal patoloji dediğim bu. Sosyal psikoloji veya kitle psikoloji bu tür sapkınlıkları konu edinip, sebeplerini anlamaya ve doğal olarak bu psikolojinin ürettiği kitle şiddetini engelleyecek yollar bulmaya çalışıyor. Tek başına gayet normal bir kişiliğe sahip bir birey, bir grubun içinde bambaşka bir kişilik düzeyine geçiyor. Yakıyor, yıkıyor ve öldürüyor. Linç hadiseleri bu durumun tipik örneği. Kitle galeyana geliyor ve ne olduğunu doğru dürüst anlamadan birinin “vurun, öldürün” çığlığı ile bir insanı paramparça ediyorlar. Sakinleştikleri zaman yaptıklarını sanki seyrettikleri bir film gibi hatırlıyorlar. Bu toplumsal hastalığın önüne geçecek, tedavi edecek bir yöntem henüz geliştirilmedi. Kimseyi, on dakika sonra bir kitlesel şiddet eylemi içinde yer alıp başkalarına zarar vereceği için psikiyatri servisine yatıramazsınız. Elinizde iki araç var. Birincisi, sebeplere eğilip eğitim veya medya politikaları ile kitlesel şiddeti besleyen dinamikleri kontrol altına almak. Toplumda biriken öfkeyi veya nefreti boşaltacak politikalar geliştirmek. İkincisi ise, son dakikada başlayacak olan şiddet fırtınasının önüne dikilen polis şefinin becerisine ve birikimine güvenmek. Aldığınız tedbirler, bulduğunuz çareler toplumsal patolojiyi, sizinle çıkarları çatışan yabancıların istismarına engel olamıyor.

Bir canlının bedeninde açılan yara parazitlere bir hayat alanı açar. Parazit yaraya yerleşip, kan emmeye başlar ve orada bir koloni oluşturur. Bizim hâlâ kanayan yaralarımız var; ve onları tedavi etmek için uzun süreli tedaviler lazım. Tedavi ilerledikçe parazitler açığa çıkıyor ve marjinalleşiyor. Demek biraz daha zaman ve sabır gerekiyor.
Hasan Akça
Mesajlar: 1745
Kayıt: 05 May 2008, 22:02

Re: Alevileri aleviliği pazarlayanları tanıyalım

Mesaj gönderen Hasan Akça »

bu yazıda zamandan Şahin Alpay dan


Aleviler ve Sunniler eşittir
Fethullah Gülen Hocaefendi yaz başında yaptığı bir açıklamada “Cami ile cemevi yan yana olsun. Sema ile semahı beraber görelim...” çağrısında bulundu. (20.06.2013)

Hocaefendi, bu çağrıyla cami ile cemevinin, yani Sünniler ile Alevilerin eşit olduğunu vurguluyordu. Sayın Gülen’in bu yılın başında yaptığı olağanüstü önemli açıklama herhalde akıllardadır: “Hangi çerçevede olursa olsun barışı temine çalışmak; inançlı, inançsız, yani dindar, ateist, deist, hepsinin beraber yaşayabileceğini ortaya koymak gerekir. Alevi-Sünni, Kürt-Türk, Laz-Çerkez, hepsi arasında barışı temin etmek gerekir... Osmanlı’yı dört yüzyıl ayakta tutan, farklılığa saygı esasıydı. Son yüzyıllarda problemler yaşandı, çünkü o anlayış yaşatılamadı. ‘Herkes bize benzeyecek’ dendi. Herkes kendi anlayışında serbest bırakılmadı. ‘Bize uyacaksın dendi’…” (08.01.2013)

Gülen’in çağrısına cevap veren, her iki inanç grubundan sivil toplum kuruluşları, 8 Eylül günü Ankara-Tuzluçayır’da, bir cami ile bir cemevini birlikte barındıracak Cami-Cemevi Kültür Merkezi’nin temelini attılar. Böylelikle, toplumu “herkes çoğunluğa uyacak” zihniyetiyle kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı, yani devlet ve hükümet tarafından ibadethane olarak tanınmayan cemevi, sivil toplum tarafından camiye eşit değerde bir ibadethane olarak tanınmış oluyor. Hiç kuşku yok ki bu Merkez, Türkiye’yi Müslüman-gayrimüslim, Sünni-Alevi, inançlı-inançsız, ateist-deist herkesin birlikte yaşayabileceği bir ülke kılmak için atılmış olağanüstü değerde bir adımdır. Osmanlı’da camiyi ve kiliseyi aynı çatı altında barındıran ibadethaneler geleneğinin devamı olarak da görülebilir.

Temel atma töreni bazı gruplar tarafından protesto edilmiş. Yüzü maskeli kişiler, taş ve sopalarla polise saldırıp, temel atma töreninin yapıldığı alana yürümek istemiş. Aralarında CHP milletvekili Hüseyin Aygün’ün de bulunduğu bildirilen eylemcilerin itirazlarının ne olduğunu anlamak güç. Bu herhalde ancak bir Alevi dedesinin yaptığı şekilde açıklanabilir: “Ne yaparsanız yapın, iyilik ya da kötülük yapın, bu insanlar yine sokağa çıkıp eleştirecekler...” Ne var ki, bu konuda dedeler arasında da görüş ayrılıkları olduğu anlaşılıyor. Bir kısmı projeyi “Alevi–Sünni kardeşliğini pekiştiren” bir girişim olarak görüyor; başkaları ise bunun “asimilasyona yönelik” olduğunu söylemekte. (Taraf, 10.09.2013) Asimilasyon (kültürel eritme) ancak yok saymayı, inkarı öngördüğüne göre, bu iddianın ciddiye alınacak bir yanı yok. Yok eğer Alevilik İslam dışı bir inanç olarak görülüyor ise, herhalde Aleviliği bir İslam mezhebi olarak anlayanların inanışına da (inançlarının saygı görmediğinden yakınanlar başta olmak üzere) herkesin saygı göstermesi gerekir.

Geçen günlerde, yine inanç özgürlüğü ve eşitliği idealleri açısından dikkate değer iki zıt gelişme yaşandı. Trabzon’da müze olarak kullanılan Ayasofya Kilisesi camiye dönüştürüldü. Öte yandan Van’daki Akdamar Kilisesi’nde açılışından 4 yıl sonra ilk vaftiz töreni icra edildi. Olimpiyatları İstanbul’a getirmek için harcanan çabalar sırasında Türkiye’yi uygarlıkların, kültürlerin, inançların buluştuğu diyar olarak tanıtan bir hükümetin, bir kiliseyi camiye dönüştürmesi hangi “ikiyüzlülük” ile açıklanır, onu işin erbabına bırakacağım.

ODTÜ’de yaşanan rezalet ile ilgili de birkaç kelime: Başörtülü-başörtüsüz eşit değerdedir ve eşit haklara sahip olmalıdır, olacaktır. Başörtülüyü ya da başörtüsüzü “benden,” diğerini “bana karşı” olarak ayıran, kutuplaştıran her anlayış, kimden gelirse gelsin mahkum edilmelidir.
Hasan Akça
Mesajlar: 1745
Kayıt: 05 May 2008, 22:02

Re: Alevileri aleviliği pazarlayanları tanıyalım

Mesaj gönderen Hasan Akça »

Son durum


Reha Muhtar
Ahmet Hakan
Taha akyol
Mustafa Cemil kılıç
Deniz baykal
Mümtazer türköne
şahin alpay


yani bu insanlar biz alevilerin kötülüğünü düşünecek değiller ya ))))))
Cevapla

“Aleviliği Çarpıtan Yazılar” sayfasına dön