Zöhre Hanımın Hastalara Şifası!

Musa Özateş
Mesajlar: 1205
Kayıt: 17 Mar 2007, 01:17

Re: Zöhre Hanımın Hastalara Şifası!

Mesaj gönderen Musa Özateş »

can...Ali_34 yazdı:haklısınız.. eğer önceki yazılaımı okuduysanız hatırlarsınız.. konuları yerinde ve kaynağında görmeden tahmini eleştiriler yapmayalım diye yazmıştım.. yani doğru olanı en başında söylemiştik.. eleştiriler olmadan fikirler elekten geçmeden kendimize doğru olanı göremeyiz.. Önemli olan Saygı ve anlayış içerisinde yaklaşalım...
canlar
her türlü tartışma ve eleştiri devam etmelidir önemli olan saygın bir çizgi tutturmaktır saygı anlayış hoşgörü olmalıdır ama karşılıklı eleştiri olmalıdır
kalp kırmadan hakaret etmeden aşağılamadan her türlü karşı eleştiriye hoşgörülü olmayı başarmalıyız çünkü hiçbir durumda fabrikadan çıkan ürünler gibi aynı benzer tipetip insanlar olmayacağız
çünkü hepimiz insanız robot değiliz
alikulu
Mesajlar: 11
Kayıt: 17 Kas 2011, 01:10

Re: Zöhre Hanımın Hastalara Şifası!

Mesaj gönderen alikulu »

ali muhsin yazdı:Anaci Taraftarlara birkac sorum olacak..gördügüm kadariyla Sizler Ehli Beyt Kaynaklarina önem vermiyorsunuz ,hatta Süphe duyorsunuz, hic bir kanit delillere dayanmadan bir Bayani Kutsayip ona Evliyalik gibi Peygamberlik görevini üstlenmis gibi idialarda bulunuyorsunuz , Bilimsel ve ilimsel arastirmalardan uzak oldugunuz gibi kulaktan dolma ve gördügünüz "Sözde" Kerametlere körü körüne inanip Bu Bayana Evliyalik unavni dahi verebiliyorsunuz ,bunu yaparkende Türlü hikayeler öne sürerek hic bir Mantiki aciklamasi olmayan sözlere dayanarak bu aciklamalari savunuyorsunuz..Sorup Sorusturmuyorsunuz ..ne geregi var gibi Es gecip bilimsel yönden olaylara bakmiyorsunuz, zira o Bayni sizler gözünüzde büyütügünüz gibi Ehli Beytende üstün bir varlik görmektesiniz ( Bazi Sözlerle bunu kamufle edemesiniz ) Dediklerini arastirmadan incelemden kabul edenlersiniz ,keramet sahibi diyerek Safca kanmaktasiniz ..Simdi size bir sorum .....Bahsettigimiz ünlü illuziyonist olan David Cpoerfield ,..... Vardir ! Bunlardan biri ise Evliya diye idia ettiginiz Ananizdir ! uzun yillar evel o Bayanin yanina gidenlerin hikayesini dinledigimde kendisinin Miraca ciktigini ve kendisine Vahiy geldigini idia ediyorlardi ve yine kendisinin Özel bir odasi oldugunu ve oraya ceklip karanlikta bir müddet kaldiginda tekrar Toplum icine giridigini anlatiyorlardi..Simdi bu idialari Sizlerde söylüyorsunuz .Madem Sifa dagitiyor . Zaten böyleleri dar gelilri AIDS,E veya Kansere veya bunun gibi Hastaliklara care bulmusmu ?kisileri secerler, sünki onlari kadirmakta kolaydir ...her neyse ..Sünni Haci Bektasa Zöhre ananiza Evliya diyorsaniz bu sizin Sorununuzdur ,Zira Elinize birkere olsun Ehli Beyt Kaynaklari gecmemis ,gecmedigi gibi bazi Tarihi olaylari anlatiginizda söylediklerinizin kulaktan dolma oldugunu anlariz. Kaynak Delil getirin dedigimizde " ne gerek var " diyerek Zöhre Ananizi Kaynak diye sunarsiniz .oysaki bu Mantiksizcadir ! Akliniz varsa Sizde kendi capinizda arastirin diyecegim ama bununda size faydasiz olacagini düsünmüyorum ,zira kaynaklari Red ediyorsunuz ,Kurandan Süphe duyarak bazilarinizin Bunun Degistirildigine inaniyorsunuz ama her nedense uydurma bir kitap olan Kaynagi Delili olmayan ve Ehli Beyt inanciyla bagdasmayan "Caferi Buyrugu" kitabina inaniyorsunuz ..ne hikmetse artik ....Aleviligi ve Ehli Beyt isimlerini kullanarak Laikciligin Probagandasinida yapmanizda ayri bir konudur...simdilik bukadar !
Tartışma amaçlı değil ama merak ettiğim ve açıklama gereği duyduğum için soruyorum,sizin elinizde Ehlibeyt'i anlatan hangi kitap var,1500 yıllık bir olayın 1500.cü kez anlatıldığı,1500 yazar tarafından kaleme alınan gerçekliğinden emin olduğunuz hangi kitap?
İşin ilginç tarafı nedir biliyormusunuz keramet ilimle anlatılmaz ,fenle anlatılmaz,tabi sizin düşündüğünüz ilimle yoksa İlim Allah'ın sırrına ermektir.Allah'ın sırrına erilirse,sırrına da erilmiş olur.Nasıl ki arının bal yapma sırrı çözülemiyorsa, Allah'ın ilmi de çözülemez.

Sizin keramet anlayışınız nasıl mesela, hiç keramet gördüzümü,şahit oldunuz mu.Mesela Kanserden iyileştiniz mi,sara hastalığından kurtuldunuz mu,egzamalarınız verilen bir kolmayla geçtimi,gözleriniz ameliyat olmadan 9 numaradan normale döndümü, 15-20 yıllık evlilikten sonra çocuk sahibi oldunuz mu, nikahınız kıyılırken ismiyele beraber çocuğunuz verildimi ve çocuk doğduktan sonra Pir'in işareti vücudunun herhangi bir yerinde belirdimi..

Sizin bahsettiğinz kişi kim bilmiyorum ama 20 yıldır Zöhre Ana'ya giden biri olarak ,Karanlık odaya çekilme,sonra toplum içine çıkma,vahiy gelme,miraca çıkma vs vs ben hiçbir zaman görmedim görmemde mümkün olmayacaktır.Zira Zöhre Ana sabahlara kadar,Allah'ın hergünü,30 yıldır insanlarla O'nu sevenlerle oturur.Güneş ışır,gün doğar ondan sonra yatabilirse yatmaya çıkar.
Sofrası her daim açık,insanlarla içiçe yaşar.
Dar gelirlileri kandırmak kolaydır da madem art niyet aranılacak,dar gelirlinin zaten parası yok,neden kandırılsın,ne çıkar sağlanacak.Haşa haşa Zöhre Ana yaptığı hiçbir şeyden para almamıştır,yukarıda değindiğim tüm hastalıkları iyileştirdiği halde.O saydığım hastalardan biri de bendim.Yukarıda Allah şahidim olarak söylüyorum.

Ehlibeyt için delile gerek yok,bizler yüzünüze ayna tutuyoruz.

Siz görmediğiniz için nasıl bir yer olduğu ,nasıl bir şekilde insanların iyileştiği,umman nedir,ummanda nefesler nasıl alınır,Ehlibeyt için neden tarihi kaynak değil de Zöhre Ana'yı gösteriyoruz bunu anlamanızı gerçekten beklemiyorum.Yaşamayan bilemez diye bir deyim vardır,aynen öyle.

Kısaca Zöhre Ana bu ülkede 30 yıldır varolan, Ehlibeyt,Muhammed-ALi yolu,12 İmamlar öğretisini,ibadetini yaşatan,Mustafa Kemal sancağı çekmiş,72 millete aynı nazarda bakan,kapısı hangi dinden,mezhepten olursa olsun herkse açık,insanlık yolunun şanını vareden yaşayan Pir Zöhre Ana'dır.

siz ister inanırsınız ister inanmazsınız,bu bizi bağlamaz çünkü hiç kimse inandığı varlık adına başkasını küçümsemek,eleştirmek,aşağılamak hakkına sahip değildir...
Yunus Emre'nin dediği gibi; Yaradılanı sevdik yaratandan ötürü....

Zöhre Ana'nın onursal Başkanı olduğu Derneğimizin simgesi Açık Kapı Dernegi'dir,neden ,çünkü sevgi kapımız açık....Girene aşk olsun...
adoga
Mesajlar: 8
Kayıt: 17 Kas 2011, 00:38

Re: Zöhre Hanımın Hastalara Şifası!

Mesaj gönderen adoga »

Sevgili Ehl-i beyt Forum yöneticileri bunu yapabilirlerse gerçekte hem Alevilik yoluna yakışır, hem de diğer Alevi sitelerine örnek teşkil edebilecek çok güzel bir davranışta bulunmuş olacaklardır. Bunun için şimdiden hakkımızda hayırlısını diler, İnşallah sonucu birlik ve beraberlik içinde oluşabilecek bir yol açar da bir türlü bir araya gelemeyen Alevi toplumu bir kere olsun yol için tek vücut olurlar...

Ancak tek istediğim kimse bu yola girerken önyargılı ve birbirinden şüphe duyarak, bir artniyet içerisinde ilerlemesin. Tek amaç bir ortak noktada buluşabilmek ve anlaşabilmek olmalıdır. Muhammed Ali, Ehlibeyt Oniki İmamlar yardımcımız olsun diyorum...
Kullanıcı avatarı
Big Boss
Mesajlar: 260
Kayıt: 25 May 2009, 20:43

Re: Zöhre Hanımın Hastalara Şifası!

Mesaj gönderen Big Boss »

alikulu yazdı: Tartışma amaçlı değil ama merak ettiğim ve açıklama gereği duyduğum için soruyorum,sizin elinizde Ehlibeyt'i anlatan hangi kitap var,1500 yıllık bir olayın 1500.cü kez anlatıldığı,1500 yazar tarafından kaleme alınan gerçekliğinden emin olduğunuz hangi kitap?

Sizin keramet anlayışınız nasıl mesela, hiç keramet gördüzümü,şahit oldunuz mu.Mesela Kanserden iyileştiniz mi,sara hastalığından kurtuldunuz mu,egzamalarınız verilen bir kolmayla geçtimi,gözleriniz ameliyat olmadan 9 numaradan normale döndümü, 15-20 yıllık evlilikten sonra çocuk sahibi oldunuz mu, nikahınız kıyılırken ismiyele beraber çocuğunuz verildimi ve çocuk doğduktan sonra Pir'in işareti vücudunun herhangi bir yerinde belirdimi..
Ehlibeyt için delile gerek yok,bizler yüzünüze ayna tutuyoruz.

Siz görmediğiniz için nasıl bir yer olduğu ,nasıl bir şekilde insanların iyileştiği,umman nedir,ummanda nefesler nasıl alınır,Ehlibeyt için neden tarihi kaynak değil de Zöhre Ana'yı gösteriyoruz bunu anlamanızı gerçekten beklemiyorum.Yaşamayan bilemez diye bir deyim vardır,aynen öyle.

Kısaca Zöhre Ana bu ülkede 30 yıldır varolan, Ehlibeyt,Muhammed-ALi yolu,12 İmamlar öğretisini,ibadetini yaşatan,Mustafa Kemal sancağı çekmiş,72 millete aynı nazarda bakan,kapısı hangi dinden,mezhepten olursa olsun herkse açık,insanlık yolunun şanını vareden yaşayan Pir Zöhre Ana'dır.

siz ister inanırsınız ister inanmazsınız,bu bizi bağlamaz çünkü hiç kimse inandığı varlık adına başkasını küçümsemek,eleştirmek,aşağılamak hakkına sahip değildir...
Yunus Emre'nin dediği gibi; Yaradılanı sevdik yaratandan ötürü....

Zöhre Ana'nın onursal Başkanı olduğu Derneğimizin simgesi Açık Kapı Dernegi'dir,neden ,çünkü sevgi kapımız açık....Girene aşk olsun...

can
biz keramet peşinde hiç koşmadık gerekte görmedik bizlerin insan olarak yaratılışını bile yeterli gördük biz hep 12 imamların ilimlerinin peşinde koştuk bu ilimleri bir kişiye bağlamakta doğru değildir çünkü mesela zöhre ananın doğum tarihinden önceki insanlar ehli beyti tanımıyormuydu sanıyorsun ve ondan sonrada insanlar tanıyacaktır
kişiler bizi ehli beyt yoluna götürüyorsa götürecek ise değerlidir dostumuzdur biz böyle bakıyoruz ehli beyt bir kişinin bir grubun tapulu malı değil tüm insanlığa Allahın yol gösteren hediyesidir biz böyle görüyoruz
her iyiliğin de karşılığı vardır ama Allah için yapılan iyiliklerin karşılığını sadece Allah verebilir
ali muhsin
Mesajlar: 3121
Kayıt: 24 Nis 2007, 18:41

Re: Zöhre Hanımın Hastalara Şifası!

Mesaj gönderen ali muhsin »

alikulu arkadas

Burda herkes Görüslerini fikirlerini özgürce yazabilir ,tartismalar ,münazaralar Elestiriler gayet dogaldir ...Ama sunuda Samimi olarak itiraf ediyorum, bugüne kadar yazismalarimizda gerek Bizlerin gerekse Sizlerin Agir ve Tahrik edici Hakaretler (agiza alinmayacak küfürler ) olmadi bunu taktir ediyorum ..Elestiriler ve özgür düsüncesini ortaya koyan herkes Hürdür .Elestiriler Tartismalar orta noktayi bulmamizi saglar.Ancak sizleri Elestirdigimiz konulardan biri ,Sizlerin Beser insanlara Evliyalik üvani vermenizdir ,oysaki 14 Masum Beser degildir ,Masumdurlar..Sizler her nedense ve her defasinda Kaynaga gerek yok diyerek Ehli Beyt kaynaklarinida hice sayorsunuz. Bizim En Büyük kaynagimiz Kurani kerim ve ondan sonra Basta Hz. Ali (as) min Nechul Belagasidir ,Imam Zeynelabidin (as) minda Sahifeyi Seccadiye kitabida vardir ve Imamlarimizin Sahih Hadisleridir ,Bizler onlarin Hadis ve Kaynagindan Faydalanip Feyz aliyoruz ,ortaya atilan her duyudugumuz her isittigimiz Hadisede körü körüne inanmiyoruz. Yüce Peygamberimiz bu konuda Ümmetini, kendisinden sonra gelen uydurma hadislerin ortaya cikacagi konusunda Bizleri uyarmistir. her hadisi Kuranla bagdastirmamizi Kuranla Bagdasirsa Haktir ,Bagdasmadiginda önemsemeyiniz Hadisi vardir .örnek veriyim Sözde Peygamber (saa) diyesiymis " Benden sonra Peygamber gelmis olsaydi ,bu Ömer olurdu " Simdi bu hadisin gercek olup olmadigina kanaat getirmek icin öncelikle Kurana ve Sahih Hadislere ve Tarihe bakmak gerekir ,arastirip inceledigimizde bu hadisin sonucta bir Emevi uydurmasi oldugunuda hemen anlariz.. yüce Peygamberimiz ve Masum Imamlarimizi kiyamet gününü bilen Yüce Sahsiyetlerdi...demek istedigim Madem Sizin Ananiz yüce bir "Evliya" ise ozaman Imam Mehdi (af) nin ne zaman zuhur edecegini Bilebilirmi ? ayrica dar gelirli kisiler Dünyaya baska bir Umudla bakar,arayis icindedirler, tabiki bunlarin Safligindan faydalananlarda coktur..Bir insan bir kisiyi önder secmeden evel arastirmasi gerekir ,tipki bahsettimiz o uydurma Hadis gibi ..Sahsen Almanyada kendilerini Pir Dede hatta Evliya diyen kisileri cok gördüm, yapilan incelemelerde arastirma ve sorusturma sonucunda kendilerini sözde " Alevi Lideriyim" diyen kisilerin ya Diyanet yetkilisi,ya fetocu veyahutta Örgüt menuplari oldugunu ortaya cikardik ..Keramet gördünüzmü sorusuna gelince.. Bugün Dünya capina baktigimzda Hindular kizgin ates üzerinde yürüyebiliyorlar .bazilari orasini burasini sisliyor,digeri vucuduna sisler sokarak sallaniyor ve digeri ise cisimler yok ediyor vs... simdi böyle olaylara baktigimizda her görüdügümüz gösteriye dayanarak bir kisiye veya bir sahsa "Evliya" ünvani vermemizmi gerekir ? sizlere ünlü illuziyonist olan David Coperfiel,den örneklerde vermistim ..yani demek istedigim bu yasadigimiz dönem Safca inama dönemi degil, arastirma inceleme sorusturma vede Mantik dönemdir..sizin idia ettiklerinizi kücüken cok duymustum..bugün anlatilanlari arastirdigimizda, bir Beser insanin keramet göstermeside elbet sorgulanir heleki kendisine Vahiy geldigini idia edenler ....yine yaziyorum Elestiriler sorgulamalar dogaldir,herkes düsüncelerini özgürce yazmalarinda Hürdür.
Aleviler, Al-i Muhammedin Yetim ( UNUTULAN ) Evlatlarıdır
Allahume Salli Ala Muhammed ve Al-i Muhammed
------
Insana Secde etmek ,insanlik onurunu ayaklar altina almak demektir !
Insana Secde etmek ise insanlik icin bir Zillettir !
alikulu
Mesajlar: 11
Kayıt: 17 Kas 2011, 01:10

Re: Zöhre Hanımın Hastalara Şifası!

Mesaj gönderen alikulu »

ali muhsin yazdı:alikulu arkadas

....Ancak sizleri Elestirdigimiz konulardan biri ,Sizlerin Beser insanlara Evliyalik üvani vermenizdir ,oysaki 14 Masum Beser degildir ,Masumdurlar..Sizler her nedense ve her defasinda Kaynaga gerek yok diyerek Ehli Beyt kaynaklarinida hice sayorsunuz. Bizim En Büyük kaynagimiz Kurani kerim ve ondan sonra Basta Hz. Ali (as) min Nechul Belagasidir ,Imam Zeynelabidin (as) minda Sahifeyi Seccadiye kitabida vardir ve Imamlarimizin Sahih Hadisleridir ,Bizler onlarin Hadis ve Kaynagindan Faydalanip Feyz aliyoruz ,ortaya atilan her duyudugumuz her isittigimiz Hadisede körü körüne inanmiyoruz. ... her hadisi Kuranla bagdastirmamizi Kuranla Bagdasirsa Haktir ,Bagdasmadiginda önemsemeyiniz Hadisi vardir .örnek veriyim Sözde Peygamber (saa) diyesiymis " Benden sonra Peygamber gelmis olsaydi ,bu Ömer olurdu " Simdi bu hadisin gercek olup olmadigina kanaat getirmek icin öncelikle Kurana ve Sahih Hadislere ve Tarihe bakmak gerekir ,arastirip inceledigimizde bu hadisin sonucta bir Emevi uydurmasi oldugunuda hemen anlariz.. yüce Peygamberimiz ve Masum Imamlarimizi kiyamet gününü bilen Yüce Sahsiyetlerdi...demek istedigim Madem Sizin Ananiz yüce bir "Evliya" ise ozaman Imam Mehdi (af) nin ne zaman zuhur edecegini Bilebilirmi ? ayrica dar gelirli kisiler Dünyaya baska bir Umudla bakar,arayis icindedirler, tabiki bunlarin Safligindan faydalananlarda coktur..Bir insan bir kisiyi önder secmeden evel arastirmasi gerekir ,tipki bahsettimiz o uydurma Hadis gibi ..Sahsen Almanyada kendilerini Pir Dede hatta Evliya diyen kisileri cok gördüm, yapilan incelemelerde arastirma ve sorusturma sonucunda kendilerini sözde " Alevi Lideriyim" diyen kisilerin ya Diyanet yetkilisi,ya fetocu veyahutta Örgüt menuplari oldugunu ortaya cikardik ..Keramet gördünüzmü sorusuna gelince.. Bugün Dünya capina baktigimzda Hindular kizgin ates üzerinde yürüyebiliyorlar .bazilari orasini burasini sisliyor,digeri vucuduna sisler sokarak sallaniyor ve digeri ise cisimler yok ediyor vs... simdi böyle olaylara baktigimizda her görüdügümüz gösteriye dayanarak bir kisiye veya bir sahsa "Evliya" ünvani vermemizmi gerekir ? sizlere ünlü illuziyonist olan David Coperfiel,den örneklerde vermistim ..yani demek istedigim bu yasadigimiz dönem Safca inama dönemi degil, arastirma inceleme sorusturma vede Mantik dönemdir..sizin idia ettiklerinizi kücüken cok duymustum..bugün anlatilanlari arastirdigimizda, bir Beser insanin keramet göstermeside elbet sorgulanir heleki kendisine Vahiy geldigini idia edenler ....yine yaziyorum Elestiriler sorgulamalar dogaldir,herkes düsüncelerini özgürce yazmalarinda Hürdür.
Ali muhsin can,beşer derken ,ölen,bu dünyadan göçen anlamında mı kullanıyorsunuz . İnsanoğlu beşerdir yani ölür gider,bir daha geriye de dönemez.Oysaki evliyalar beşer değildir,bu dünyadan göçseler bile başka bir sıfatta dünyaya tekrar gelirler.
Nasıl ki dünyaya ilk gelmesinin üzerinden 1500 yıl geçtiği halde Hızır'ı her çağırdığımızda yetişiyorsa,demekki ölmemiştir.
14 masum elbetteki beşer değildir,onlar Muhammed-Ali yolunun evlatlarıdır.
Masum olanlar sadece onlar da değildir,Şam sokaklarında mızrak başlarında kafaları dolaştırılan Hz.Ali'nin torunları, yine Şam sokaklarında çıplatıplıp deveye bindirilen Ali evlatları, Ehlibeyt'in kuzuları,yavruları,Muhammed-Ali yolundan gelen Ali diyenlerin taş zindanlarda hapsedilmeleri,türlü işkenceler çekmeleri,kiminin kolu,kiminin başı kesilerek şehit edilmeleri bunlarında sadece suçu Ehlibet'e biat etmeleridir.
Japonyadaki Tsunami'yi, yanardağın patlayacağını,bugün olan depremlerin olacağını bu olaylar olmadan birkaç gün önce bizlere bildirmiştir Zöhre Ana.Nitekim Mehdi'nin ne zaman geleceğini,dünyanın nasıl batacağını da bilmektedir.
Ne vardır sadece, her olacağı söylemek HAK sırrıdır,insanoğlu bu sırra akıl erdiremez.
Biz bunları buraya yazarken illa inanın diye yazmıyoruz,yanlış anlamayın,konu açılmıştı Zöhre Ana ile ilgili,ona müteakip sitenize girip yazmak zorunda kaldık.
Siz nasıl yaşadığınız şeyleri biliyorsanız bizlerde yaşadıklarımızı biliyoruz.Hepimiz üniversite mezunu insanlarız,yani iyiyi kötüden ayırabilecek kapasitedeyiz çok şükür.

Bizler gördüğümüz kerametleri yaşıyoruz,bu kerametler araştırmayla ulaşılacak şeyler değildir,ama sizler görmediğiniz halde sadece yorum getiriyorsunuz.Benim size önerim siz araştırın.
1500 yılda Kur'an da çok değişti,her mealini yazan ilahiyatçı ayet ve sureleri kendi yorumuna göre farklı farklı yazdı.
Biraz uzun olacak ama kopyala yapıştır yaptım okuyunuz.isterseniz aynı konuları siz de google'da araştırınız.



MEAL TAHRİFATLARI

Posted on 10/11/2009


Bir ayeti birkaç çeşit mealden kontrol ettiğinizde farklılıklara rastlayabilirsiniz. Bu duruma özellikle tartışmalı ayetlerde yoğun rastlanır.
Bu farklılıkların nedeni mealcinin Arapça düzeyi ile ilişkilendirilse de, tahrifat düzeyindeki farklılıkların nedeni çok çeşitlidir.


Bunlar;
1- Bağlı olduğu mezhep ve tarikat doğrultusunda meal yapmak,
2- Ayetleri günümüze ve bilime uygun hale getirmeye çalışmak,
3- Ayetlerden mucize çıkarmaya çalışmak,
4- Çelişkili, akıl ve bilimdışı görülen ayetleri farklı yansıtmaya çalışmak,
5- Reformist düşünceler nedeniyle ayetleri farklı yansıtmak,
6- Ayetleri şiddet dışı ve hoşgörülü göstermeye çalışmak,
7- Ayetleri şiddete yönelik ve hoşgörüsüz göstermeye çalışmak,


Gelenekçilerden Mehmet şevki eygi yazısında müslümanlara bakın ne tavsiye ediyor:

Müslümanlar Müslümanlar Müslümanlar!… Kur’ân ve meâl ve tefsiri alırken şu hususlara dikkat ediniz:

(1) İcazetli bir din alimi tarafından yazılmış olsun,

(2) Bu âlim, müfessirlik ehliyetine sahip bulunsun,

(3) Ehl-i Sünnet ve Cemaat yolunda ve çizgisinde bulunsun,

(4) Mezhepsiz ve reformcu olmasın,

(5) Diyalogcu ve hoşgörücü olmasın.

(6) Mason Afganîci olmasın.

(7) Tefsire ve meâle kendi kafasından, heva ve re’y mahsulü fikir ve görüşler koymasın.


http://www.zehirli.org/konu/m.-esed-in- … islar.html

Yaşar Nuri öztürk’den tahrifat örnekleri:


Diyanet Vakfı ve Diyanet İşleri dahil olmak üzere birçok mealde, Nebe Suresi 32 ve 33. ayetler şu şekilde geçer ;

31. Şüphesiz takvâ sahipleri için de başarı ödülü vardır.
32. Bahçeler,bağlar,
33. Göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar,

Elmalılı Hamdi Yazır gibi, bir çok eski meal yazarı da aynı ayetleri şu şekilde çevirmiştir ;
32. Bahçeler var, bağlar var.
33. Memeleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar var.

“Memeleri henüz tomurcuklanmış kızlar” ifadelerinden anlaşılan, günümüzün 12-13 yaşlarında kızlarıdır. O dönem Arabistan’da, kızların erken geliştiği iddiası göz önünde bulundurulursa, bu yaş sınırı daha da aşağılarda düşünülebilir. 9-10 gibi.
Haliyle burada bir çok kişinin aklına gelecek soru, Allah’ın bu kadar ufak kızları cennetinde erkeklere vermesi ile yüceliğinin çelişmesi olacaktır. Bu çelişki ise, İslam inancını yaralayıcı bir olgudur, çünkü kişi sorgulamaya başlarsa, bu sorgulama zincirleme devam edebilir ve çelişkiler artabilir.
Yaşar Nuri Öztürk, bunun farkındadır ve mealinde 33. ayetin gerçek ifadesinden dışarı çıkarak ayeti şu şekilde verip geçiştirir;

31. Takva sahipleri için bir kurtuluş ve bir zafer vardır.
32. Sulak bahçeler, bağlar, üzümler,
33. Göğüsleri turunç gibi yaşıtlar,
34. Dopdolu kadehler vardır.

Ne demektir “göğüsleri turunç gibi yaşıtlar”? Bu yaşıtlar erkek midirler, ne yaparlar ?
Neden göğüsleri turunç gibidir, cennet bahçelerinde çok mu spor yapmışlardır?
Turunç gibi olmasının önemi nedir ki, ayet bunu özellikle belirtmiştir?

Daha önceki meallerde, memeleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar, ifadesi açık bir şekilde, takva sahibi için sexsüel bir sunuş sunmaktayken, Yaşar Nuri Öztürk, bu anlamın anlaşılamaması için, ifadeyi bulandırmaktadır. Çünkü bu ayet tek başına, Kuran’ın Allah kelamı olup olmadığının sorgulanması için yeterli bir etkendir.

Yaşar Nuri Öztürk’ün ayet saptırmalarının bir başka örneği arz’ı “yerküre” diye çevirmesidir.
Arz sözcüğü Arapça’da yer anlamına gelirken, dünyanın yuvarlak olduğunu Kur’an’a sokabilme gayretkeşliği ile yer yerine “yerküre” sözcüğü kullanmaktadır.

Rad-41. Görmüyorlar mı ki biz o yerküreye geliyor, onu uçlarından eksiltiyoruz. Allah hükmeder; O’nun hükmünü denetleyecek de yoktur. Hesabı çok çabuk görür O.

Bu ayette yer’i yerküre yaptığı gibi, ayetten mucize çıkarmayı da ihmal etmiyor. “Yerin etrafından eksiltmekteyiz” ifadesini, “uçlarından eksiltme” diyerek kutupları ima ediyor ve küresel ısınmanın, kutuplardaki buz erimelerinin işaret edildiğini iddia ediyor.

Köktendinci şiddet yanlısı örgüt ve toplulukların, Kur’an’daki şiddet içeren ayetleri evrensel görüp bugün de bu ayetler doğrultusunda hareket etmeleri karşısında elbette ılımlı, barışçı, insancıl yorumlar tercih ve teşvik edilebilir.
Fakat bu tahrifatlar sadece bu amaçla yapılmıyor. Propaganda amaçlı, mucize amaçlı tahrifatlar var.




Edip Yüksel tahrifatları:




Özellikle Edip Yüksel bu yönde en çok çaba içinde olanlardan. Ilımlılığı, modern bakışı, barışçı ve reformist oluşu gerici-yobaz zihniyetler karşısında takdir edilebilir. Ancak bu takdirle kalmıyor, bir bedeli var. Yaşar Nuri takdiri görünce mehdilik iması ile çıplak uyarıcı iddiası ile ortaya çıkıyor. Gazeteciler uyanık olup biraz sabretseler devamı gelecek iddialarının ama üzerine gidilince geri adım atıyor ve susuyor.
Edip Yüksel de Reşat Halife’nin peygamber olduğunu savunuyordu ve O’nun Yahya’sı olma yolunda 19 mucizeciliğine soyunmuştu.

Tahrifatlarla mucize kanıtlama gayretini inatla sürdürüyor.Edip Yüksel’den bir örnek:
Adiyat suresi atlardan bahseder. Normal meali şöyledir:

1. Andolsun soluk soluğa koşanlara
2. Kıvılcım saçanlara
3. Sabah vakti baskın yapanlara
4. Tozu dumana katanlara


Edip Yüksel ise bu ayetlerin jet uçaklarından bahsettiğini iddia eder ve mealine de bu parantezi düşer:

1. Andolsun soluyarak aşanlara. (Geçmiş kuşaklar bu ayetlerden atları anlamışlardır. Oysa ayetteki ifadeler havadaki oksijeni yutarak ve arkasından ateş fışkırtarak giden jet uçaklarının tarifi olarak da anlaşılabilir. Bu ayetleri yüzlerce yıl önce yaşamış insanlar gibi anlamak zorunda değiliz kuşkusuz.)

Edip Yüksel’e göre ayetler, Muhammed dönemindeki anlamlarında kalmamalı, döneme göre anlam kazanmalı. Ne kadar etik değil mi?

Edip yüksel’den bir örnek daha:

Yoğun şekilde eleştirildiğini gördüğü ve kendisinin de kabullenemediği Tebbet suresini bakın nasıl çevirmiş:

1. Ateş kürükleyenin elleri kahrolsun, zaten kendisi kahroldu.
2. Ne parası, ne de bir kazancı ona yaramadı.
3. O, alev sahibi bir ateşe girecektir.
4. Odun taşıyan (zulmun ateşine yakıt hazırlayan) karısı da.

1. ayette Ebu Leheb’i “ateşi körükleyen” e çevirmiş ama son ayette “karısı” na bir çare bulamamış.

Edip Yüksel, meşhur Zülkarneyn ayetlerinde güneşin kara balçık bir gözeye batmasını ise şöyle tahrif etmiş:



Kehf/ 86. Uzak batıya varınca güneşi büyük bir okyanusta batar buldu ve orada bir topluluk ile karşılaştı. “Ey İki Nesil Sahibi, dilersen onları cezalandır, dilersen onlara iyi davran,” dedik.



Halbuki ayette okyanus geçmiyor. Ayetin doğrusu şöyle:


Kehf-86. Nihayet güneşin battığı yere vardığı zaman, güneşi, kara bir balçıkta batıyor buldu. (…)

Bu tahrifatları yaparken bu kadar rahat olan biri 19 mucizesini kanıtlamaya çalışırken rahat olmaz mı?
Üstelik de sırf 19′u tutturabilmek için Tevbe suresinin son 2 ayetinin Kur’an’a sonradan eklendiğini öne sürebilecek kadar rahattır. Ama diğer yandan ısrarla “Kur’an tahrif edilmemiştir” diyecek kadar da perhizcidir.

Tüm eleştirilerimize rağmen onu gerici-yobazlardan ayrı tutup “İslam’da reform” yazısından bir alıntı verelim:

Gunumuz “Muslumanlarinin” bildigi ve uygulamaya calistigi Islam, yuzyillar boyu, din adamlarinin uydurduklari kurallarla oylesine bozulmustur ki Muhammed’in bildirdigi islam diniyle ilgisi kalmamistir. “Ulema” gecinen din adamlari, o kadar cok seriatlar, haramlar, carsaflar, peceler, gidasal yasaklar, sakallar, sariklar, istincalar, istibralar, misvaklar, sag ayaklar, sol ayaklar, hadisler, sunnetler, sefaatler, hazretler, efendiler, kerametler, melanetler, evliyalar, serifler, seyyitler, hirka-i serifler, kil-i serifler, takiyyeler, takkeler, tespihler, tekkeler, mezhepler, tarikatlar, satahatlar, muskalar, istihareler, hulleler, hileler, turbeler, nafileler, mekruhlar, menduplar, sevaplar, mustehaplar, fetvalar ve palavralar uydurmuslardir ki Islam dinini Allah’in dogadaki ayetleriyle celisen, karmasik ve yasanmaz bir dine cevirmislerdir. Musluman halklarin dunyanin bu kadar gerisinde kalmalarinin en onemli sorumlulari bu musrik dinadamlari ve onlari kullanan politikacilardir. Tanri bu durumu duzeltmek ve mesajini hurafe ve bidatlerden arindirmak icin “buyuklerden biri” diye niteledigi mesaji gonderdi bize (74:30-35).

http://www.yuksel.org/t/

Muhammed Esed tahrifatları:




Kur’an’ı çarpıtıp, kelimelerle oynayarak tahrif edenlerin başında Esed gelir.
Tek bir örnek yeter tahrifatçılığını göstermeye;

Aşağıdaki ayet Elmalılı’nın çevirisi:

Maide/33-34. Allah ve Resulüne karşı savaşan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları yahut ayak ve ellerinin çaprazlama kesilmesi, ya da yeryüzünde başka bir yere sürgün edilmeleridir. Bu, dünyada onlar için bir zillettir. Ahirette ise onlar için büyük bir azab vardır. Ancak kendilerini yakalamanızdan önce tevbe edenler başka. Bilin ki Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.


Bakalım Esed nasıl çevirmiş:

Allah’a ve Elçisine karşı savaş açanların ve yeryüzünde fesadı yaymaya çalışanların büyük kısmının öldürülmeleri veya asılmaları veya döneklikleri yüzünden büyük kısmının ellerinin ve ayaklarının kesilmesi yahut yeryüzünden [tamamıyla] sürülmeleri, yalnızca bir karşılıktan ibarettir. İşte bu, onların bu dünyada uğradıkları zillettir. Öteki dünyada ise [daha] korkunç bir azap bekler onları, ancak [ey müminler] siz onlardan daha güçlü hale gelmeden önce tövbe edenler hariç: çünkü bilmelisiniz ki Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır.

Bu ayetin esbab-ı nuzulü ise şöyle anlatılır.

Peygamberin yaptırdığı işkence:

Olayın özeti:

Ukl, Ureyne kabilelerinden birkaç kişi (kimilerinin yazdığına göre 7-8 kişi) Peygambere gelirler. Müslüman olduklarını bildirirler. renkleri sararmıştır, hasta oldukları anlaşılmaktadır. Peygamber deve sütü ve deve sidiği içirerek bunları tedavi etme yoluna gider. Bir süre sonra iyileşmişlerdir. medine’nin havasınuın kendlerine iyi gelmediğini ve havası uygun bir kesime çıkmak istediklerini Peygambere söylerler. Peygamber de gereksinimlerini karşılasın diye bir deve sürüsünü, başlarındaki çobanıylea birlikte bunların buyruğuna verir. Ve develerin bulundukları yere giderler. Bir süre, develerin sütüyle beslendikten sonra çobanı öldürürler, develeri de alıp götürürler. Olay öğrenilir. Medine’ye peygamber’e iletilir. Peygamber öfkelenmiştir. Adamların yakalanması için buyruğunu veriri. Tümünü yakalattırır. Suçlular, Peygamberin huzuruna getirilirler. Ve peygamberin kararı:

“Elleri ayakları çapraz olarak kesilsin, gözleri oyulup çıkarılsın!..”

Peygamberin buyruğu uygulanır. Peygamberin buyruğu ile, suçluların elleri ayakları çapraz olarak kesilir, gözleri oyulur, Medine dışında güneşin altında ateş gibi yandığı için harre adı verilen yere götürülüp konurlar. Suçlular su ister, su verilmez. Zavallılar, taşları kemirirler, ağızlarıyla, dişleriyle torağı kazarlar. Ölünceye dek orada bırakılırlar.

Buhari, bu hadisi, yedi yerde ve dokuz yolla; Müslim bir yerde ve yedi yolla, Ebu Davud bir yerde beş yolla, Nesei bir yerde dört yolla aktarıp yazmıştır. Bunu göz önünde tutan Ahmed Naim, hadisin sağlamlığı konusunda şöyle diyor:

“Altı kitaptan sağlamlık derecelerine göre en sağlamları sayılan dördünde böyle yirmibeş yolla belirlenen, ayrıca Ebu Âvâne, İnb Sa’d, Taheri, Taberanî, Abdurrezzak, Ibnü’t-Talla, Ibn Ishak ve Vâkidî gibi birçokları tarafından başka birçok yoldan aktarılagelen bu hadis hakkında (gerçek midir, değil midir diyerek) kuşkuya kapılmak hiçbir müslüman için düşünülemez”. (Bkz. Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih tercemesi, c.1, hadis no:172, not:2).

Hadisi kaynaklatrın bir kesiminde görmek için bkz. Buhari, Zekât/68, Cihad/152, Tecrîd/Vudû hadis no:172; Müslim, Kesâme/9-14, hadis no: 1671; Ebû Davûd, Hudûd/3, hadis no:72-73; Neseî, Tahrimü’d-Dem/7; İbn Mace, Hudûd/20, hadis no: 2578-2579.

Serdar Kaangil

Musa Özateş
Mesajlar: 1205
Kayıt: 17 Mar 2007, 01:17

Re: Zöhre Hanımın Hastalara Şifası!

Mesaj gönderen Musa Özateş »

alikulu yazdı:
Hadisi kaynaklatrın bir kesiminde görmek için bkz. Buhari, Zekât/68, Cihad/152, Tecrîd/Vudû hadis no:172; Müslim, Kesâme/9-14, hadis no: 1671; Ebû Davûd, Hudûd/3, hadis no:72-73; Neseî, Tahrimü’d-Dem/7; İbn Mace, Hudûd/20, hadis no: 2578-2579.

Serdar Kaangil

[/b]
sünnilerin tefsir yorumlarından vazgeçsenizde
12 imam dostlarının kuran tefsirlerine bir göz atsanız ne olur?
her birşeyi maşallah inceliyor araştırıyorsunuzda
ne hikmetse 12 imam dostlarının eserlerini hiç merak etmiyorsunuz? neden
En son Musa Özateş tarafından 23 Kas 2011, 23:18 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
ali muhsin
Mesajlar: 3121
Kayıt: 24 Nis 2007, 18:41

Re: Zöhre Hanımın Hastalara Şifası!

Mesaj gönderen ali muhsin »

Arkadasim

ne demisler "Hatasiz Kul olmaz " diye bu söz anlam olarak dogrudur..yani demek istedigim her insan hata yapabilir Peygamberler ve Imamlarimiz Haric ..bunun disinda bizler Beseriz hatada isleyebilir günahada girebiliriz sünki biz Masum degiliz .Masum Günahsiz ve hatasiz olan Peygamberler ve Ehli Beyttir...diger konu ise..Sayet dediginiz gibi Zöhre Ananiz Kiyamet gününü vede Hz. Imam Mehdi (af) nin ne zaman gelecegini bildigini idia ediyorsa Inanin O Bayan Yalan söylüyor ve Sizde bu yalana ortak oluyorsunuz demektir !! Kiyametin ne zaman kopacagini ancak ve ancak Allah ,Peygamberler ve Ehli Beyt Imamlarimiz bilir..Am siz öyle kounuyu astinizki ona hem Vahiy geldigini idia ettiniz hemde Kiyametin ne zaman kopacagini ve Imam Mehdi (af) nin ne zaman gelecegini bildigini idia ettiniz...bunlari idia ederken ne kadar büyük bir hata yaptiginizin farkindamisiniz ? Kuran Degistirlmistir konusuna katilmiyorum ,zira Allah "Kurani Biz indirdik ve yine Biz koruyacagiz " diye bir Ayet vardir, Simdi sizler Degistirlidi diyerek Allahin Sözünde,demi Süphe duyorsunuz ? Kurani degistirmek kimsenin haddi degildir ..Kuran Meallerinin anlamlari bazi Emevi Düsüncesi tasiyan kisilerce baska yorumlanabiir ama Bu demek degildirki Arabcasi degistirilmistir ..1400-500 sene Kuran nasilsa bugünde öyledir ! Hem degistirlmis olsaydi Ehli Beyt sözü önce degistirilirdi...Diger konularda ise görüslermi daha evel bildirdigim acin benzer yorumlar yazmak istemedim . sünki hep ayni görüsü yaziyorsunuz yani soguk bir corbayi tekrar tekrar isitarak önümüze sunuyorsunuz .Ayrica Musa Özates Abimizin dediklerinede katiliyorum Sünni Tevsirlerini hic üsenmeden arastip inceleyip karsimiza cikariyorsunuz ama nedense Ehli Beyt kaynaklarinida hice sayip Süphe etmektesiniz ...artik bu nasil mantiksa ...
Aleviler, Al-i Muhammedin Yetim ( UNUTULAN ) Evlatlarıdır
Allahume Salli Ala Muhammed ve Al-i Muhammed
------
Insana Secde etmek ,insanlik onurunu ayaklar altina almak demektir !
Insana Secde etmek ise insanlik icin bir Zillettir !
alikulu
Mesajlar: 11
Kayıt: 17 Kas 2011, 01:10

Re: Zöhre Hanımın Hastalara Şifası!

Mesaj gönderen alikulu »

Musa Özateş yazdı:
alikulu yazdı:
Hadisi kaynaklatrın bir kesiminde görmek için bkz. Buhari, Zekât/68, Cihad/152, Tecrîd/Vudû hadis no:172; Müslim, Kesâme/9-14, hadis no: 1671; Ebû Davûd, Hudûd/3, hadis no:72-73; Neseî, Tahrimü’d-Dem/7; İbn Mace, Hudûd/20, hadis no: 2578-2579.

Serdar Kaangil

[/b]
sünnilerin tefsir yorumlarından vazgeçsenizde
12 imam dostlarının kuran tefsirlerine bir göz atsanız ne olur?
her birşeyi maşallah inceliyor araştırıyorsunuzda
ne hikmetse 12 imam dostlarının eserlerini hiç merak etmiyorsunuz? neden

ben size o kaynakları belge olarak göstermedim,siz sadece kaynak bölümünü almışsınız,bu araştırmayı serdar kaangil diye bir vatandaş yapmıştır,orada hepsini okusaydınız eğer,anlatmak istediğimin mealler yazılırken türlü türlü yorumlanacağı ve bu şekilde kitaplara geçirileceğiydi anlatılıyordu.
yoksa ben kaynak olarak Yaşayan tek Alevi Pir'i Zöhre Ana'yı gösteririm başka da kaynak tanımam.

Ali muhsin can'ın yazdığı kaynak yani " Basta Hz. Ali (as) min Nechul Belagasidir ,Imam Zeynelabidin (as) minda Sahifeyi Seccadiye kitabida vardir ve Imamlarimizin Sahih Hadisleridir ,Bizler onlarin Hadis ve Kaynagindan Faydalanip Feyz aliyoruz ,ortaya atilan her duyudugumuz her isittigimiz Hadisede körü körüne inanmiyoruz. "diye verdiği kaynak sünni Abdulbaki Gölpınarlı tarafından yazılmış bir kitaptır.

Eğer o kitaba göre bilgi sahibiyim diyorsanız çok üzügünüm ama bu bilgiyle karşımıza çıkmasanız iyi olur.

Bana 12 İmamları sayın, görevlerini belirtin,neden sadece 12 imam olarak geçtiğini,diğer evliyaların neden belirtilmediğini,12 İmamların semahından bahsedin,cem'de görevleri nedir,cem'i hangisi dönderir,hangisi HÜ demine der,başta kim oturur,semah dönenler bunlardan hangileridir,hangileri coçtukça dökülen terleri yere dökülmesin diye süpürür,lokmanın piri kimdir,12 hizmet nedir ben sizden kaynak istemiyorum yalnız,bana bunların cevabını verirseniz iyi olur.
Musa Özateş
Mesajlar: 1205
Kayıt: 17 Mar 2007, 01:17

Re: Zöhre Hanımın Hastalara Şifası!

Mesaj gönderen Musa Özateş »

alikulu yazdı: sünni Abdulbaki Gölpınarlı tarafından yazılmış bir kitaptır.

Eğer o kitaba göre bilgi sahibiyim diyorsanız çok üzügünüm ama bu bilgiyle karşımıza çıkmasanız iyi olur.

12 İmamların semahından bahsedin,cem'de görevleri nedir,cem'i hangisi dönderir,hangisi HÜ demine der,başta kim oturur,semah dönenler bunlardan hangileridir,hangileri coçtukça dökülen terleri yere dökülmesin diye süpürür,lokmanın piri kimdir,12 hizmet nedir ben sizden kaynak istemiyorum yalnız,bana bunların cevabını verirseniz iyi olur.
[/b]

1- Gölpınarlı azeri kökenli şii alimidir
12 imam kaynaklarını ilk çevirenlerdendir
bizim onu tek eleştirdiğimiz nokta sufizmin içine çok dalmış alevi bektaşi ferkını gözden kaçırmıştır

2-12 imamlar hayatlarında hiç semah dönmediler
Cevapla

“Aleviliği Çarpıtan Yazılar” sayfasına dön