Başbakan'ın İsteği ve Alevi Ayaklanması(!)

Gündemdeki haber ve konular...
Cevapla
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Başbakan'ın İsteği ve Alevi Ayaklanması(!)

Mesaj gönderen 3nokta »

Başbakan'ın İsteği ve Alevi Ayaklanması(!)
KEMAL KEMAHLI
Bismillah.

Bir önceki yazımda ülkede ‘Gezi Parkı’ ile başlayan olayların 2014 yılında yapılacak olan seçimlere kadar bazen azaltılıp bazen de artırılarak devam ettirileceği yönündeki tespitimi sizlerle paylaşmıştım . Bu güne kadar yaşanan olaylar ve bazı etkili siyasilerin ve gazetecilerin ortaya attıkları iddialar, bu tahminimizi şu ana kadar doğrular mahiyette. Ülkemizi, bu günleri aratacak çok zor bir siyasi süreç bekliyor gibi. Ortaya atılan iddialardan, 15 Ağustos’ta Alevilerin ayaklanacağı iddiasını ele almadan önce ; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Gezi Parkı’ olaylarıyla ilgili olarak yaptığı, ‘ Tencere tava çalarak sizleri rahatsız eden komşularınızı mahkemeye verin. Alttan alırsanız ensenizde daha çok boza pişirirler ‘ çağrısını değerlendirmek istiyorum.

Kanaatime göre , muhalefet partileri tarafından toplumun kutuplaşmasına ve kaosa sebebiyet vereceği iddia edilen Başbakan’ın bu isteği, önümüzdeki ayların çok fırtınalı geçeceğinin itirafı ve habercisi. Başbakan, kendisini alaşağı etmek üzere tertiplenen bu eylemlerin netice almadan durmayacağını bildiği için, ringde gardını alıp rakibinin yumruklarını savuşturmaya çalışan boksör yerine, sağlı sollu yumruklarla rakibini döven boksör olmayı tercih ediyor. Durumun ciddiyetini gören Erdoğan , ‘ En iyi savunma saldırıdır’ stratejisini izleyerek partililerini/ taraftarlarını daha cesur davranmaya teşvik ve davet ediyor. Başbakan , Ak Parti tabanının söz konusu eylemlerden sonra kendisine sahip çıkmasını takdir ediyor ve fakat bunu yeterli görmüyor. Bu yüzden de son iki iftardır üstüne basa basa bu konuyu gündeme getirip partilileri cesaretlendiriyor. İleriki günlerde Erdoğan’ın çıtayı daha da yükselttiğini ve yeni isteklerde bulunduğunu görürsek hiç şaşırmayalım.

Tabi ki esas önemli olan konu , Başbakan’ın bu isteğine halkın vereceği tepki. Gerçekten eğer Ak Partililer, liderlerinin çağrısına uyup mahkemelerin yolunu tutarsa, ülkemizin nasıl bir sosyolojik ve siyasi bir durumla karşılaşacağını kestirmek hiç te kolay değil. Her halükarda , ilk etapta kazananın siyasiler, kaybedeninse aynı apartmanda oturan komşular olacağını söylemek bir kehanet olmasa gerek. Bu durumda toplumumuzun, hem dini literatürde hem de ata sözlerimizde yer etmiş olan, ‘’ komşuluk hukuku’’ ile ilgili ezberi bozulacak mıdır acaba? Bana kalırsa gelin bu ezber bozulmadan bizler, bu oyunu bozalım. Başbakan’a muhalif olanlar, demokratik tepkilerini komşularını rahatsız etmeyecek ve kamu ve özel mallara zarar vermeyecek bir şekilde gerçekleştirsinler (mesela duran adam eyleminde olduğu gibi.) Başbakanı sevenler de , bırakın komşularını dava etmeyi onlara suratlarını bile ekşitmesinler. Bu sıkıntılı günlerin gelip geçici olduğunu, siyasilerin bugün var yarın yok olduğunu ve önemli olanın çocuklarımıza birlik, beraberlik, kardeşlik ve iyi komşuluk ilişkilerini miras bırakmamız olduğunu telkin etsinler.

Öte yandan Ortadoğu’da halkların, siyasi liderler üzerinden kamplaştırıldığı ve devlet başkanlarının hedef alındığı bir dönem yaşıyoruz. Suriye’de Esad, Irak’ta Maliki, Mısır’da Mursi ve Türkiye’de Erdoğan hedef tahtasında. Bu durumun söz konusu ülkelerin siyasi geleceklerine ve toplumsal istikrarlarına zarar verdiğini görüyoruz ve görmeye de devam edecek gibiyiz. Türkiye’de sokak gösterileriyle Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığının önünün kesilmesini bu açıdan da değerlendirmek gerekir. Bu anlamda sandığı devreden çıkaran formüller , hem ülkemizde hem de Ortadoğu’da büyük sıkıntılara sebep olacaktır.

ALEVİ AYAKLANMASI (!)

Son günlerde gündeme sıklıkla getirilen konulardan biri de, ‘ Alevi Ayaklanması(!)’ iddiası. Bu konu İran, Suriye ve Almanya ile de irtibatlandırılarak, Alevilerin 15 Ağustos’ta Türkiye genelinde ayaklanacağı öne sürülüyor.

Hatırlanacağı üzere ‘ Gezi Parkı’ olayları devam ederken 19 Haziran tarihli Zaman Gazetesi’nde Ankara Türkmen Alevi Bektaşi Derneği Başkanı Özdemir Özdemir’in , ‘ İran’ın Alevi dedelerini bu ülkeye götürerek onları Türkiye’ye karşı kışkırttığı , 700 Alevi dedesinin Meşhed ve Kum’a götürüldüğü, bu dedelerin hem Devrim Muhafızları komutanlarıyla ve hem de Ayetullah Hamenei ile görüştürüldüğü …’ yönündeki iddiası ve iftirası yer almıştı.

Bendeniz o zamanlar bu iddiaları çok ciddiye almamakla birlikte ortada meşum bir plan olduğunu ve Türkiye kamuoyunun bu haberle bir yerlere sürüklenmek istendiğini hissetmiştim . Son birkaç gündür piyasaya sürülen , ‘Aleviler 15 Ağustos’ta İran’ın kışkırtmasıyla ayaklanacak ‘ haberleriyle bu meşum planın ( komplonun) yeni bir aşaması sahnelenmeye başladı.

Bu ahlaksız planı çözebilmek için kamuoyunun şunları çok iyi bilmesi gerekiyor :

1) Ülkemizde her ne hikmetse on yıllardan beri değişmeyen tek düşman İran İslam Cumhuriyeti’dir. Ergenekoncular ve onların ülkemizi sömüren büyük ağabeyleri, başta rahmetli Uğur Mumcu olmak üzere gerçekleştirdikleri tüm siyasi cinayetleri İran’ın üzerine yıkarak halkın gözünü boyamayı başarmıştır . Özellikle Alevileri ve solcuları sokaklara dökerek ‘’ Kahrolsun İran , Mollalar İran’a ‘’ sloganları attırmışlardır. Alevilerin , İran’a yaklaşmasından ödleri kopan Ergenekoncular ve onları maşa olarak kullanan ABD-AB ve İSRAİL, İran’a karşı her türlü komployu kurmaktan ve iftirayı atmaktan geri durmamıştır.

2) Günümüzde ise bu misyonu akılları hala Çaldıran’da kalanlar üstlenmiştir. Zihinleri 1514’te takılı kalmış olan bu çevrelerin İran korkusu (!) ve düşmanlığı paranoya düzeyindedir. Televizyonlarında yayınlamış oldukları dizilerde bile bu durum tüm çıplaklığıyla görülmektedir. 19 Haziran’da yayınladıkları bu haberle de , belden aşağı vurarak iki büyük İslam ülkesinin halkları arasında düşmanlık oluşturma hedefini gütmüşlerdir. Ergenekoncular , İran’a ‘laiklik’ kılıfı altında vururken , bunlar da ‘Sünnilik ve Osmanlıcılık’ perdesi altından vurmaktadır.

3)Aleviler dün İran’a karşı hazır kıta asker olarak kullanılmaya çalışılırken, bugün İran’ın dümen suyuna girmeye hazır bir topluluk olarak lanse edilmektedir. Her iki durumda da hedef Alevilerin İran’a karşı soğuk durmasını sağlamaktır.

4) Peki derin güçler, onların büyük ağabeyleri ve mezhep taassubu olan Sünni gruplar, Alevilerin İran’dan uzak durması için neden bu kadar büyük bir gayret sarf etmektedirler?! Bilindiği gibi Anadolu Alevilerinin yazılı bir kaynağı hemen hemen hiç yoktur. Aleviler inançlarını saz ve sözle bu güne kadar taşıyabilmişlerdir. Derin güçler ve dünya müstekbirleri, Alevilerin İran’la diyalog kurması halinde Ehl-i Beyt kanalıyla gelen yazılı dini kaynaklara ulaşarak dindarlaşmasından, mezhep taassubu olan Sünni gruplar ise Şiileşmelerinden korkmaktadırlar.

5) Ayrıca Alevilerin tarih boyunca ‘muhalif( protest)’ duruşlarından çekinen Batı dünyası ve İsrail, Alevilerin İran’la birlikte hareket etmesi halinde Türkiye’nin NATO ekseninden çıkarak sömürgeci güçlere kafa tutacağı korkusunu yaşamaktadır. Bu yüzden de Almanya öncülüğünde Avrupa başta olmak üzere Aleviler üzerinde çalışmalar yapmaktadırlar. ‘ Ali’siz Alevilik’ bu projelerden biridir. Şu anda ABD’nin Türkiye’deki iki grupla işbirliği yaparak Aleviler üzerinde yeni bir proje yürüttüğü de tahmin edilmektedir.

6) Ehl-i Beyt Mektebi’ne bağlı müçtehidler, Alevileri bu ümmetin yetimleri olarak zikretmektedirler. Bu yüzden de hem Irak ve hem de İran’da yaşayan İslam alimleri ve müçtehidleri, Alevilerle yakın diyalog kurmayı kendilerine hem insani ve hem de şer’i bir vazife olarak görmektedir.

7) Bu noktada hem Zaman çevresine ve hem de Sayın Özdemir’e sormak gerekir : İmam Cafer buyruğunu okuyan bir Alevinin İmam Cafer-i Sadık’ın fıkhını taklit etmesinden yani Caferi olmasından daha doğal ne olabilir ki? Ayrıca Alevilerin ve tabi ki Alevi dedelerinin, Ehl-i Beyt imamlarının 8. olan ve mübarek kabri İran’ın Horasan eyaletinin Meşhed şehrinde bulunan İmam Rıza (sa)’yı ve türbesi Kum’da bulunan onun alime ve fazıla bacısı Hz. Fatıma Masume’yi ziyarete gitmesinin ne sakıncası olabilir. Yine Alevi dedelerinin eğer iddialar doğruysa İslam Dünyası’nda tanınan, sevilen ve kendisine iftiharla tabi olunan Ayetullah Hamanei ile görüştürülmelerinde nasıl bir beis olabilir ki? Sizin gibi, Papa’dan tutun da ABD Dışişleri bakanlarıyla bile görüşen bir hareketin , Alevilerin ve İran’ın başına bunu bir suçmuş gibi kakması ayıp olmuyor mu? Dedelerin , Devrim Muhafızları komutanları ile görüştürüldüğü iddiasını da bir iftira olarak değerlendiriyor ve bu ziyaretleri karalama amaçlı bir ekleme olarak görüyorum.

İran devleti de tıpkı diğer devletler gibi bir ulus devlettir. Bu anlamda diğer devletler gibi kendi ulusal çıkarları doğrultusunda çalışmalar yaparken hataya düşebilir . Bu hataları da ne biz ne de başkaları savunabilir. Fakat elde hiçbir somut delil olmadan , yakalanan maceraperest ve İran devletinin İslami yapısına da muhalif olan 5 üniversite öğrencisi İranlı gence bakarak İran’ın gezi olaylarında parmağı olduğunu iddia etmek insafsızlıktır. Aynı şekilde 15 Ağustos’ta gerçekleşeceği iddia edilen ‘ Alevi Ayaklanmasını’ İran’ın kışkırtacağını öne sürmek de çok büyük bir vebal ve ayıptır.

Daha önce yaptığım bir çağrıyı tekrarlayarak yazımı bitirmek istiyorum : İslam ülkelerinin özellikle de İran, Türkiye ve Mısır’ın birbirleriyle uğraşıp enerjilerini bitirmek yerine, yeni bir dünyanın kurulması için işbirliği yapmaları zaruridir. Bu işbirliği sadece siyasileri ve devlet adamlarını değil cemaatleri de kapsamaktadır. Özellikle Hizmet Hareketi’nin(Nurcuların) İran’ı bir hasım ve düşman gibi görmekten vazgeçmesi gerekmektedir. Çünkü bu durum hem İran’a hem de Türkiye’ye zarar vermektedir. Yok illa da biz İran’la ve Şiilerle refik değil rakibiz diyorlarsa kendileri bilir. Fakat bu rekabetin belden aşağı vuruşlarla devam etmesinin, İslam ahlakına sığmadığını kendilerine hatırlatmak isterim.

KEMAL KEMAHLI
http://www.rasthaber.com/yazar_16442_12 ... nmasi.html
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
Cevapla

“Güncel” sayfasına dön