Kılık Kıyafet serbestisi doğrumu?

Gündemdeki haber ve konular...
Cevapla
Hasan Akça
Mesajlar: 1745
Kayıt: 05 May 2008, 22:02

Kılık Kıyafet serbestisi doğrumu?

Mesaj gönderen Hasan Akça »

Kılık Kıyafet serbestisi doğrumu?

tektipçiliğin yıkılması adına destekliyorum
Özgürlükçülük adına destekliyorum
kravattan kurtulmak adına destekliyorum
illede ütülü gömlek giymemek adına destekliyorum
bazı sakıncaları olsada bunlar için deyer diye düşünüyorum
derya
Mesajlar: 84
Kayıt: 30 Oca 2012, 01:04

Re: Kılık Kıyafet serbestisi doğrumu?

Mesaj gönderen derya »

Seçmeli Kur'an dersinde başörtüsü takılmasının yasak olması saçmalığın da ilerisi bir şeydi. Hadi Bismillah! Devamını bekliyoruz!
muhtar_sakafi
Mesajlar: 68
Kayıt: 01 Eyl 2012, 13:32

Re: Kılık Kıyafet serbestisi doğrumu?

Mesaj gönderen muhtar_sakafi »

yaptıkları değişiklik çok yanlış. öğretmen öğretmen gibi giyinemli öğrenci dediğinde öğrenci gibi olmalıdır. sizde tayyip gibi özde janjanlı bir kavram olan tektipçiliğe karşıyız lafına kanmayın.
fakir öğrenciyle zengin öğrenci gibi bir durum ortaya çıkacak ve bu öğrencilerin bilinç altına yerleşip ezik bir duruma getirecektir. bunun dışında ortaokulda lisede okula kimin girip çıktığı belli olmayacaktır.bunun gibi birçok kötü sonuç ortaya çıkacak.bu arada seçmeli Kur'an derslerinde zaten öğrenciler başlarını örtüyorlar.
alone_man
Mesajlar: 1769
Kayıt: 13 Oca 2008, 21:28

Re: Kılık Kıyafet serbestisi doğrumu?

Mesaj gönderen alone_man »

muhtar_sakafi yazdı: fakir öğrenciyle zengin öğrenci gibi bir durum ortaya çıkacak ve bu öğrencilerin bilinç altına yerleşip ezik bir duruma getirecektir.

bunun dışında ortaokulda lisede okula kimin girip çıktığı belli olmayacaktır.bunun gibi birçok kötü sonuç ortaya çıkacak..
bu ikisi en önemli iki şeydir
diğer yandada özgürlükçülük var kravat yok ceket yok gömlek yok bakışa göre değişiyor bencede ama bende tektipten yanayım ama biraz daha yumuşatılmalı yani orta yol iyidir ama biz hep uçlarda geziyoruz
derya
Mesajlar: 84
Kayıt: 30 Oca 2012, 01:04

Re: Kılık Kıyafet serbestisi doğrumu?

Mesaj gönderen derya »

Seçmeli Kur'an dersinde baş örttürmediler benim okulumda... Onun dışında diğer söylediklerinize katılıyorum muhtar_sakafi.
Çeri
Mesajlar: 815
Kayıt: 28 May 2009, 10:06

Re: Kılık Kıyafet serbestisi doğrumu?

Mesaj gönderen Çeri »

Talep üstüne bu karar alındı diyorlar ama hemen hemen herkes karşı.Iddia ediyorum refarandum yapılsa çoğunluk HAYlR der.
Ben siyah önlük ve beyaz yakamı geri istiyorum.Mavi önlük bile hataydı.
Bir kaç sene bir arkadaşla konuşurken "ben ilerde zengin olur ve bir özel okul açarsam ilkokul kısmının kıyafetini siyah önlük yapacağım." demiştim.
Zaten liselerin önü serserilerle dolu.Şimdi kimin öğrenci kimin öğrenci olmadığıda belli olmuyacak.
Dünya ülkelerinin çoğun`da tek tip kıyafet uygulaması var.Pekçok Avrupa ülkesin de de var.
Özel OKullar`da velilerin %60`ı onay verirse tek tip kıyafet mecburiyeti olabilirmiş.Acaba bu velileri çocuklarını cemaat okullarına yolllamaya teşvik etmek içinmi kondu?
Seçmeli Kuran dersi ise zaten şimdi ki ortam`da liseler`de böyle bir dersin olması bile hata.Öğreci isterse örter diyor ama bu dersi kız ve erkek öğrenciler karışıkmı görecekler?Kız öğrenciler özel durumların`da Kuran okuyabilirlermi yoksa okuyamazlarmı?Nasıl ve nerede abdest alacaklar?.Hem Kuran- Kerim öğrenmek artık o kadar zor değil.Televizyon dan, internetten öğrenme imkanları var.Kuran-ı Kerim öğrenme CDleri var.Akil bağli olmamış kız çocukları için`de Kuran-ı Kerim dersin`de bile başörtüsü şart değil.
Asıl önemli olam Imam-Hatip liselerin`de BÜTÜN DERSLER`DE başörtsünün serbest bırakılmasıdır.28 Şubattan önce bile bazen imam-hatip liselerin`de bu sorun oluyordu.Örneğin matematik dersin`de öğretmen başınızı açın diyebiliyordu.Bayrak törenlerin`de kız öğrenciler başlarını açıyorlardı.
4+4+4 uygulamasıyla liseler mecburi oldu ve Açık öğretim liselerin`den başka böyle bir alternatifte mutlaka gerekliydi.

Ilkokul kısmı yine eski`den olduğu gibi 5 sene olmalıydı.Liselerin 4 sene olmasının pek bir faydası olmadı.Mecburi Sanat Tarihi dersimi kondu ya da Medya Okuryazarlığı dersi mecburimi oldu.Yani eğitime pek bir faydası yok.Öğrenmenler bile "Öğrencilerin bir senesi boşu boşuna gidiyor." diyorlar.
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Re: Kılık Kıyafet serbestisi doğrumu?

Mesaj gönderen biralevi »

Araştırmacı yazar Zeki Sarıhan'ın bugün gönderdiği iletiyi aşağıda aktarıyorum

OKUL FORMASI

Geçenlerde bir gazeteden, okul formalarının ne zamandan beri kullanıldığını sordular. Aklımda kalan bir tarih yoktu. Kendilerine üç eğitim tarihçisinin telefonunu vererek onlara sormalarını istedim. Ertesi gün gazetede formaların Öğretim Birliği Yasası’nın çıktığı 1924’ten beri kullanılmakta olduğu bilgisi yer aldı. Bunun doğru olduğundan emin değilim. 1930’lu, 40’lı yılların köy okullarından çekilmiş fotoğraflarda başları açık olmakla birlikte basmalı entarileriler giyinmiş köy kızları ve önlüksüz, yakalıksız erkek çocukları görülüyor.

Ben ilkokula 1953 yılında bir nahiye ilkokulunda başladım. Bana bir yıl önce ilkokulu bitirmiş bir akrabamın önlüğünü giydirdiler. Rengi iyice solmuş bu siyah önlüğün ön sol tarafında bir yama da vardı! Bu akraba çocuğu 1948’de ilkokula başlamış olmalıdır.




Millî Eğitim Bakanlığı, her öğrencinin günlük kıyafetleriyle değil de tek tip bir giyimle okula gitmesini neden gerekli görmüştür? Belli ki, bunun temelinde Türkiye halkını Avrupai (modern) bir giyim tarzına alıştırma anlayışı yatmaktadır. Böylece çeşitli yerel kılıklar da zamanla ortadan kalkacak ve ulus, modern bir giyimle birbirine benzeyecektir. Bu kılık benzerliği, anlayışta ve ülküde birliğin dış görünüşüdür.



Okulun amacı, öğrencileri yalnız belli bir kılıkta birleştirmek değil, aynı zamanda onların günlük temizliklerine ve de alıştırmaktır. 1950’li yıllarda köy okullarında bit yoklaması da yapılırdı. Çamaşırından bit çıkan ve bunun için evlerine gönderilen öğrenciler (hele kızlar) bundan utanç duyarlardı. Her sabah, mendillerimizi masaya koyar ellerimizi de onun üstüne uzatırdık. Tırnaklarımızın temiz ve uzamamış olması gerekirdi.




Okul kılığının temelinde, sıkıntı yaratan ve tartışmaları günümüze de uzanmış olan, kız çocuklarının başlarının açık olması vardır. Muhafazakâr çevreler, sırf bu nedenle kız çocuklarını okula göndermek istemezdi. Hadi ilkokul onların çocukluk yaşlarına geliyordu ama 12-13 yaşında ortaokula, ardından liseye gönderilmeleri, bir tabunun, geleneğin ve inancın yıkılması anlamına geliyordu. Toplum bunun için az sıkıntı çekmemiştir.




Köyümüze ilk öğretmen, geç bir tarihte (1955) geldiği için kız kardeşim, diğer bazı arkadaşları gibi ilkokula 13 yaşında ikinci sınıfta başlamış, 1958’de benimle birlikte ilkokuldan mezun olunca gitmek istediği öğretmen okuluna sırf orada başını açma zorunluluğu olduğu için gönderilmemişti! O da birkaç yıl sonra, öğretmenin çabasıyla aileden kaçak olarak ebe okuluna başvurmuştu. Eh, bir köy ebesinin başını açma zorunluluğu olamaz diye aile bu emrivakiye ses çıkarmamıştı. Kız kardeşim, kılık kıyafet yönetmeliğine değil, kendisinin öğretmen olmasını engelleyen ailenin o zamanki tutumuna ömrü boyunca lanet okumuştur. Gerçi kız çocuklarının okutulmayışının tek nedeni başlarını açma zorunluluğu değildi. Bunun herkesçe bilinen başka nedenleri de vardır.




1950’lerden beri köprülerin altından çok sular aktı. Öğrenimin değerini takdir eden ve bunun kızlar için de gerekli olduğunu öğrenen toplum, öğrenci kılığındaki devlet emrine itaat etti. Başlarını örtmeyen kadınlar çoğaldı. Geleneksel olarak örten kadınların çoğu da kızlarının okul kılığını yadırgamaz oldular.




Ta ki Türkiye taşrasının ekonomik ve siyasi olarak hareketlenip güçlenerek iktidarı merkez burjuvazisinin elinden almasına kadar. Daha bu teslim alma süreci tamamlanmadan önce üniversitelerde bir türban direnişi başladı ve uzun sürdü. İmam hatipli kızlar ise başlarını kerhen açıyorlardı. Fakat iktidar tamamen teslim alındıktan sonra sıra eğitim düzeninin yeniden biçimlenmesine geldi. Yeni eğitim düzeninin temel amacı, eğitimi dinselleştirmektir. Bunun için daha fazla öğrencinin imam hatip okullarına devam etmesi ve diğer okullarda da dinî derslerinin ağırlığının artmasıdır.




Yeni kılık kıyafet yönetmeliği bu programın bir parçasıdır. Bu yönetmelikle, okullarda kılık kıyafet bir yana bırakılmıyor. Kız öğrencilerin giyimleri biraz daha zaptu rapt altına alınıyor. Yeni yönetmeliğe göre imam hatip okullarında ve dinle ilgili derslerde kızlar başlarını örtebileceklerdir. (Bu fiilen örteceklerdir anlamına geliyor). Hükümetin asıl amacı, okullu kızların ve bütün kadınların başlarını örtmesi ise de toplumun bir kesimdeki itirazları hafifletmek için şimdilik bu zorunluluğu getiremiyor.




Okullardaki başörtüsü ile ilgili olarak şu gerçeklerin altını çizmek gerekiyor:


1. Başörtüsünün dinsel bir zorunluluk olup olmadığı tartışmalıdır. İslam’ın kitabında buna ilişkin açık bir hüküm olmamakla birlikte uygulamada İslam ülkelerinde kadınların çoğunlukla başlarını örttükleri, burada gelenekle dinin iç içe girdiği görülmektedir. Ancak, Hükümetlerin görevi, dini inançları veya dogmaları yurttaşlara dayatmak, toplumsal hayatı din hükümlerine göre düzenlemek diye bir görevleri ve hakları yoktur.




2. Başörtüsü bir dini zorunluluk ve hükümet de bunun gereğini yerine getiriyorsa, dinin veya din olarak inanılmış diğer gelenekleri dayatamayışı anlamlıdır. Namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek gibi temel şartlar konusunda hükümet vatandaşları niçin zorlayamıyor? Kadınların saçlarının bir telinin görünmesi büyük günah ise, seslerinin duyulması da aynı inanış içinde değil midir? Dört kadınla evliliği hükümet neden serbest bırakamıyor? Faizi neden yasaklayamıyor?




3. Şurası kesin bir gerçektir ki, 1400 yıl önce Arabistan toplumunun o günkü ihtiyaçları ve toplumsal yaşamına yanıt vermek için ortaya çıkan İslamiyet, daha sonra bu inancın dairesine giren toplumlarda, ihtiyaçlara ve geleneklere göre biçimlenmiş olmakla birlikte, hükümet, akıl ve mantığa yer vermeyen, metinlerin lafzına bağlı kalan, İslamiyet’in Arabistan’da geçerli Selefi yorumuna bağlı kalmaktadır. Türk kadınlarının baş bağlama biçimi de içinde olmak üzere hükümet millî kültürün takipçisi de değildir.




4. Tek tip önlüğün kaldırılması velilerin okul masrafını artırır mı? Yoksul çocuklarını zengin çocukları karşısında mahcup eder mi? Bunların doğruluğu tartışılabilir. Hatta tek tip formanın okul giderlerini artırdığı bile söylenebilir. Maarif Vekillerinden Mehmet Vehbi Bey, 2 Nisan 1922 tarihli bir genelgesinde, öğrencilerin aynı biçimde giyinmesi için, “Memleketin genel servetinin artması ve lüzumuna ve başarılmasına meclisçe kanaat getirilmesi” şartını gösteriyor “şimdilik mutlaka nezafet (temizlik, paklık) ve temizliğe dikkat olunacak, yoklamalar yapılacak ve şayet öğrencilerde, okulda nezafetsizlik görülürse öğretmenin temiz olmadığına yorulacaktır” diyordu.(Tercümanı Hakikat, 2 Nisan 1922.) Günümüz Türkiyesinde büyüklerin de, çocukların da giyecek bulma sorunu olduğu söylenemez. Yırtık ve yamalı elbise giyen kalmamıştır. Aksine, gençler arasında giysilerine eski, yıpranmış bir biçim verme modası vardır. Okul formasının öğrencileri okulda eşitlediği de doğru değildir.




5. Bir Türk kimliğinin bulunmasına rağmen, bu kimlik artık inanışta, giyimde ve siyasette yeknesaklık göstermekten uzaktır. Eğitim de bunu sağlayamamıştır. Bu gerçek, aynı zamanda muhafazakâr, selefi iktidarların da kendi arzuladığı tek tip insanı yaratamayacağının kanıtıdır. İktidarı bu yolda önlemler almaya cesaretlendiren olgu, toplumun yarısının oyunu almış olmasıdır. Bu oyları da, esas olarak ekonomik göstergelerden almıştır. Bundan sonra Türkiye’yi yönetmeye talip olanlar, öncelikle halkın geçim sorunlarıyla ilgilenmek, bu konuda plan ve projeler üretmek, iktidara geldiklerinde de halkı bu bakımdan memnun etmek zorundadırlar.



6. Türkiye’de kapitalizm hızla gelişmekte ve toplumun her kesimini kucaklamaktadır. Daha çok insan (kadın ve erkek), üretim, ticaret, hizmet ve eğitim sektörünün içinde yer almakta, bu da insanları özgürleştirmektedir. Bireysel tercihler insanların hayatlarında daha çok belirleyici olacaktır. Kadın özgürlüğü artacaktır. (İki yıl önce Beypazarı’nda dükkân işleten kadınlardan biri şöyle demişti: “On yıl önce biz kadınlar bu sokaklardan geçemiyorduk bile, şimdi işyeri açmış ve işleten birçok kadın varız”)




7. Toplumda ulusal gelirden alınan payda büyük bir uçurum vardır. Siyasetin yürüteceği mücadele, bu korkunç adaletsizliğe dikkat çekerek ezilenleri toparlamak ve ezilenlere karşı geniş kapsamlı ve sürekli bir mücadeleyi başlatmaktır. Yaşam tarzı üzerinden yapılacak bir mücadelede ilerici muhalefetin toplumun çoğunluğunu kazanması mümkün görünmüyor. Ezilenler çoğunluktadır. Bu çoğunluğu iktidar mücadelesinin temel öznesi yapmak şarttır. Oyun halkçılık temeli üzerine kurulduğunda iktidarın etekleri tutuşacak ve elbette oyunu kaybedecektir. (13.12.2012)
Cevapla

“Güncel” sayfasına dön