ALLAME SEYYİD MUHAMMED HÜSEYİN TABATABAİ

Mevlamız Hz. Ali'nin Dostları, Ehlibeyt Sancaktarları...
Cevapla
ammar alevi
Mesajlar: 153
Kayıt: 31 Oca 2007, 15:21

ALLAME SEYYİD MUHAMMED HÜSEYİN TABATABAİ

Mesaj gönderen ammar alevi »

Allâme Seyyid Muhammed Hüseyin Tabâtabâî, ilim sahibi bir soya mensuptur. On dördüncü büyük babasından itibaren babasına kadar hepsi Tebriz’in meşhur alim ve bilginlerindendir. Allâme ş.1282/m. 1903 yılının sonunda Tebriz’de dünyaya geldi ve ilk tahsilini doğum yerinde yaptı.

Tahsilinin bu ilk aşamasını geride bıraktıktan sonra ş.1304/m.1926 yılında Necef-i Eşref’e gidip Şiiliğin bu büyük ilim merkezinde on yıl ilim tahsil ederek, İslâmî ilimlerin muhtelif dallarında uzmanlaştı. Fıkıh ve Fıkıh Usulü derslerini Nâinî ve Kompanî gibi meşhur üstatlardan aldı. Felsefe’yi Seyyid Ebu’l-Hasan Cilve ve Ağa Ali Müderris Zunuzî’nin öğrencilerinden olan Seyyid Hüseyin Badkubî’den, Riyaziyatı (Matematiği) Seyyid Ebu’l-Kasım Hânsârî’den, Ahlak’ı ise amelî hikmet ve irfanda büyük bir makama sahip olan Hacı Mirzâ Ali Kâzî’den öğrendi. Daha sonra ş.1314/m. 1934 yılında kendi doğum yerine geri döndü.

Allâme Tabâtabâî sadece fikıh dalında değil sarf, nahiv, Arap edebiyatı, fikıh ve usul’ün yanı sıra Eklidus’un “Usul”ünden Betlemyos’un Mecesetasına kadar eski matematik usulleri hakkında ayrıca felsefe, kelam, irfan ve tefsir dalında da ihtisas sahibi olacak derecede derin bir şekilde öğrenim gördü.


Allâme Tabâtabâî bazı siyasî olaylar sonucu ortaya çıkan ve kötü sonuçlar bırakan ikinci dünya savaşından sonra doğum yerini terk edip Kum şehrine giderek, ş.1325/m. 1944 yılından itibaren oraya yerleşti. Siyasetten uzak durarak tefsir ve felsefe dalında ders toplantıları düzenledi. Sık sık Tahran’a giderek felsefe ve İslâmî ilimlere ilgi duyan kimselerle irtibata geçti. Din ve felsefe muhalifleriyle çekinmeden tartışarak doğru yoldan sapan nicelerini akıl ve mantıktan faydalanarak dinî ve felsefî konular hakkında aydınlattı.


Son yirmi yıl zarfında hem alimler arasında hem de Batı’da tahsil görmüş aydın kişiler arasında ilgiyle okunan nefis ve değerli bir eser geride bıraktı. Yıllar yılı her sonbahar mevsiminde Allâme Tabâtabâî, Prof. Henry Corbin ve bir grup bilgin ile toplantı düzenleyerek bu toplantılarda din ve felsefe alanındaki önemli konuları aydınlığa kavuşturdu. Bu toplantılar çok önemli ve olumlu sonuçlar yaratmıştır. Şüphesiz günümüzde İslâm aleminde bu gibi düzeyli ve geniş ufuklu toplantıların bir benzerine rastlamak mümkün olmamaktadır. Hatta İslâm ve Hıristiyanlık arasındaki fikrî ve manevî irtibatın Orta Çağ’da kesintiye uğramasından sonra, İslâm alemiyle Batı dünyası arasında böyle toplantılar düzenlenmemiştir. Bu toplantılar sayesinde Allâme Tabâtabâî sadece Tebriz’de değil Tahran’da ve İran’ın diğer ilmî merkezlerinde de meşhur olmuştur.

Allâme Tabâtabâî’nin büyük hizmet ve himmetiyle Kum şehrinin medreselerinde aklî ilimler ve ayrıca Kur’an-ı Kerim tefsiri tekrar okutulmaya başlanmıştır. Allâme, tedricen felsefenin temeli sayılan “Şifa” ve “Esfâr” gibi kitapları okuturak bu ilim dalınının da medreselerde okutulmasına vesile olmuştur. Allâme’nin yüce şahsiyeti, güzel sıfatlara sahip olması ve talebelerine karşı güzel davranışı gün geçtikçe felsefeye ilgi duyan kabiliyetli öğrencilerin Allâme’nin dersine akın etmesine neden olmuştur. Öyle ki son yıllarda felsefe dersininde yüzlerce öğrencisi vardır. Yirmi yıl zarfında niceleri Allâme’nin kılavuzluğu sayesinde felsefe dalında uzmanlaşmışlardır.

Allâme Tabâtabâî’nin birçok talebeyi eğitmekle ve felsefî kitaplar yayınlamakla felsefeye yapmış olduğu hizmetten daha da önemlisi, öğrencilerinin ahlakî terbiyesine ve nefis tezkiyesine göstermiş olduğu titizliktir Allâme, hakikatte ilim ve ahlakı beraberce öğrenip yaymak isteyen şahısları terbiye etmek için yepyeni bir ekol geliştirerek topluma çok değerli bireyler kazandırmıştır.


ALLÂME TABÂTABÂÎ’NİN ESERLERİ
TÜRKÇE’YE TERCÜME EDİLMİŞ OLANLAR

1- El-Mizan Tefsiri: Allâmenin Arapça yazmış olduğu yirmi ciltlik çok nefis bir Kur’an tefsiridir (İlk yedi cildi Kevser Yayınları tarafından Türkçe’ye tercüme edilmiştir).

2- İnsanın Tarihte Tekamülü, M. Mutaharri-A. Tabâtabâî, Seçkin Yay., Çev.: Ubeyd Küçüker, 1989-İstanbul.

3-İslâm ve Toplum, Objektif Yay., 1991-İstanbul

4-Söyleşiler, Çev.: İsmail Bendiderya, İnsan Yay., 1996-İstanbul

5- İslâm’da Şia, Çev.: Kadir Akaras- Abbas Kazimi, Kevser Yay., 1993-İstanbul

6-İslâm’da Kur’an, Çev.: Bahri Akyol, Ensariyan Yay., 1997-İran



TERCÜME EDİLMEMİŞ OLANLAR
1- Realizm Felsefesi Usulü: Ayetullah Şehit Murtaza Mutahhari’nin dipnotlarıyla beş cilt olarak yayımlanmıştır.

2- Sadruddin-i Şirazî’nin “Esfâr”ının şerhi: Allâme Tabâtabâî’nin nezaretinde yayınlanmakta olan Esfar’ın yeni baskısına yazılmış olup şimdiye kadar altı cildi yayınlanmıştır.

3- İslâmî Hükümet Hakkında Risâle: Farsça, Arapça ve Almanca olarak basılmıştır.

4- Haşiye-i Kifaye.

5- Risâle der Kuvve ve Fiil

6- Risâle der İsbât-ı Zat

7- Risâle der Sıfat

8- Risâle der Ef’al

9- Risâle der Vesait

10- El-İnsan Gabi-ed Dünya

11- El-İnsan fi’d-Dünya

12- El-İnsan be’d-ed Dünya

13- Risâle der Nübüvvet

14- Risâle der Velayet

15- Risâle der Müştakkat

16- Risâle der Burhan

17- Risâle der Müğalata

18- Risâle der Tahlil

19- Risâle der Terkib

20- Risâle der İtibarat

21- Risâle der Nübüvvet ve Menamât

22- Manzume der Resm-i Hatt-ı Nestalik

23- Aliyyün ve’l-Felsefet-ül İlahiyye

Bunların yanı sıra Allâme Tabâtabâî’nin “Mekteb-i Teşeyyü”, “İslâm Mektebinden Dersler” ve “Kitap Kılavuzu” gibi dergilerde birçok makalesi de yayınlanmıştır.

Allâme Tabâtabâî’nin en önemli eseri kesinlikle “el-Mizân Tefsiri”dir Bu kitap yirmi cilt olup Kur’an-ı Kerim’in tümünün tefsirini içermektedir. Bu nefis eser, çağımızın en büyük tefsirlerindendir. Eski büyük tefsirlerin kendi zamanlarındaki Kur’an anlayışına yönelik ilim ve felsefeyi gözönünde bulundurarak yapmış oldukları hizmeti günümüz araştırmacıları için de bu tefsir yerine getirmektedir. Ayrıca Allâme tefsir hususunda hadislere dayalı yeni bir yöntem seçmiştir. Bu yöntem Kur’an-ı Kerim’in bir ayetinin diğer ayetlerle tefsir edilmesidir.

Allâme Tabâtabâî olanca metanetiyle hiçbir kargaşalığa kapılmadan, zahire aldırmadan sade ve mütevazi yaşamını ilme, dine hizmet etmekle, öğrencilerini terbiye etmekle ve değer biçilmez kitaplar telif etmekle sürdürmüştür.

Allâme’nin yüce şahsiyetini tanıtmak için kalem yetersiz ve söz ise onun kemal, fazilet ve ruhanî makamını tasvir etmekte naçizdir. Bu sayfalar yıllar boyu huzur ve sükunetle İslâm ve İran toplumuna temel hizmetlerde bulunmuş denizden bir damladır. Allâme’nin kendisi hakikata kavuşma mertebesine vardığından dolayı aynen kendi etrafinı aydınlatan bir meşale gibi öğrencilerinin ve uzaktan yakından kendi eserlerine ilgi duyan okuyucularının yoluna ışık tutmaktadır. Okuyucularının düşünce ve manevî hayatlarına ruh, yön ve mana bahşetmektedir.
Cevapla

“Hz. Ali'nin Çok Özel Dostları” sayfasına dön