hz.Hüzeyfe ibnul Yemeni (a.s)

Mevlamız Hz. Ali'nin Dostları, Ehlibeyt Sancaktarları...
Cevapla
Ebu Hasaneyn
Mesajlar: 383
Kayıt: 13 May 2009, 03:47
Konum: Hatay'lıyız Hak Muhammed Ali'ye Can feda'yız

hz.Hüzeyfe ibnul Yemeni (a.s)

Mesaj gönderen Ebu Hasaneyn »

Huzeyfe ibnul yemen a.s evs Kabilesinden olup bir antlaşma gereğince ansar kabilelerinden olan Eşheli’lere katılan bir aileden gelmiştir İbni Abdilber (İstiap) kitabında ve ibni Hacer Askalani (İsabe) kitabında Huzeyfe maddesinde onun büyük sahabeden olduğunu yazıyorlar ve "Hz. Peygamberin sırdaşı" diye kendisine özel bir unvan veriyorlar, bu özel unvan tüm kitaplarda yaygındır, Hz. Peygamberin s.a.a sırdaşı deyince akla Huzeyfe hazretleri a.s gelir...

Zira Peygamber hazretleri kendisine gizli olan çok şeyler söylemiş ve kimsenin bilmediği “münafıkların” isimlerini teker teker kendisine bildirmiştir... Rivayetlere göre ikinci halife “Ömer” kendisine bir seferinde “ Bu gizli isimler arasında benim ismim var mı?” diye sormuş Huzeyfe de “hayır” demiştir…

Bu gibi rivayetler, hayali dokunulmazlıkların kabusu altında olanlar için Elbette çok zor gelir.. fakat gerçek gerçektir. Daha önce dediğimiz gibi gerçekler çok zaman acı olur, Hattabın oğlu Ömer kendini “Ömerci'lerden” daha iyi bilir, Öyleyse Hz. Peygambere karşı yaptıkları hiç unutulur mu??? Elbette hayır, onun için peygamber hz.lerinin sırrını çok iyi bilen Huzeyfe’den a.s çok korkardı.. Bu Acı gerçekler bizzat Ömercilerin rivayetiyle 1400 yıldan beri tazelenip korunmaktadır…


Allah’a hesap vermenin ne kadar zor olduğunu birkaç kez kendisi dile getirmiştir. Örneğin Ölümle karşı karşıya kaldığı zaman, Kuranı Kerimde kıyamet gününde Allaha hesap vermenin ne kadar zor olduğunu bildiren ayetler doğrultusunda yakınarak bazı sözler söylemiştir. Bu Ayetlerden rad suresinin 18. ayetinde: “Allah’ın emirlerine göre hareket edenler ahirette iyi karşılık görürler, itaat etmeyenler ise, yeryüzünde olan malların tamamı ve bir misli daha kendilerinin olsa ahiret azabından kurtulmak için fidye olarak verirler” Ali İmran suresinin 91. ayetiyse; “Kafir olup kafir olarak ölenlerden birisi , kurtulmak için dünya dolusu altını fidye olarak verse bile kendisinden kabul edilmeyecektir” Ömer tehdit edici bu ayetlerin kavramına göre çok sözler söylemiştir. Bu çeşit sözlerden birkaç örnek verelim.: Muhammed bin Sad (Tabakat) kitabında 3/360 da şöyle diyor: “Hattab’ın oğlu Ömer ölmek üzereyken, yanına Abdullah bin Abbas girdi ve kendisini teselli etmek için övücü sözler söylemeye başladı..” Peygamberin sohbetiyle müşerref oldun, hilafet dönemlerinde adaletler yürüttün , iyilikler yaptın, Peygamberden aldığın emaneti hakkıyla yerine getirdin, senin yerin kuşkusuz cennettir”. Gibi sözlerle müjdeledi. Ömer, İbni Abbas’a dedi ki: “beni cennetle müjdeliyorsun ama ; Allah’a yemin ederim ki, bütün bu dünya ve içindeki mallar benim olsa önümdeki zor geçidi geçebilmek için feda ederim, hilafet makamında yaptığım iyiliklere gelince yine Allah’a yemin ederim bu dünyadan başa baş çıkabilsem başka hiçbir sevap istemem”. Yine aynı kitap ve aynı cilt 352 de şöyle bir rivayet yazıyor: Hattab’ın oğlu Ömer ölmeden az önce sahabelerden birisi kendisine “inancım kuşkusuz ki, inşallah vücuduna ateş değmeyecek” dedi. Ömer bu sözleri söyleyen adama biraz baktı ve dedi ki: “senin bundaki bilgilerin çok az, ben ise, bütün dünya malı benim olsa hepsini o günün zorluğundan korunmak için fidye verirdim”.. Ömer’in buna benzer sözleri çeşitli kanallarla rivayet edilir. Yine aynı kitapta 360 ta şöyle bir rivayet var: Başı oğlu Abdullah’ın dizindeydi, oğluna “yanağımı yere koy” dedi, koydu. “Allah beni affetmezse vay halime”dedi. Aynı sayfada; yerden bir saman çöpü aldı ve “Keşke ben böyle çöp olsaydım, keşke doğmasaydım, keşke Annam beni doğurmasaydı, keşke hiçbir şey olmasaydım” dedi. Sayfa 361 de yanına kızı Hafsa girdi ve “ Ey Peygamber sahabesi, Ey Peygamberin kayın pederi, Ey Emirelmüminin” diye özel ünvanlar dizerek babasına ağıtlar söylemeye başladı, oğlu Abdullah’a “Beni oturt” diye emir verdi ve kızına dedi ki: “ senin bu tür sözler söylemeni yasaklıyorum, gözyaşlarına hükmedemem ama,: bir ölünün üzerine kendisinde bulunmayan iyilikler uydurarak ağlanırsa o kimsenin gözünü melekler çarpar” dedi…. Bu gibi sözlerin rivayeti yalnız (Tabakat) kitabında değil, Sünni alimlerin bir çok eserlerinde çeşitli kanal ve ayrı ayrı sözlerle yazılmıştır. Mesela Ebu Naim Asfahani (Hilye) kitabında Ömer’in menkibe ve iyiliklerini sayarken1/52 de< şöyle diyor: “Hattab’ın oğlu Ömer ölürken dedi ki: “ Allah’a yemin ederim, dünya dolusu altınım olsa Allah’ın gazabından kurtulmak için fidye olarak verirdim”…

Aynı sayfada yine övgü ve özel nitelemelere özgü bölümünde adeta utanç dolu şöyle sözler söylediğini yazıyor: “keşki ailemde bir koyun olarak doğsaydım, iyi beslenip semirgen bir duruma gelince onların ziyaretine gelen aziz konuklarına beni boğazlayıp etlerimi yemiş ve yedirmiş olsalar ta ki, dışkı olarak çıksaydım ve insan olmasaydım”…. Sözün kısası. Ömer makamına yakışacak bir güven içinde dünyadan ayrılmadı, tam tersine güvensiz ve korku içinde ayrıldı.. Bu rivayetler Ömercilerin kitaplarında yazılıyor, ancak zavallılar, bu tür sözlerin tevazu türünden olduğunu sanıyorlar.. Biz de alçakgönüllülük diyelim ama , herhalde yaptığı sayısız kötü davranışlarından korkarak onları göz önüne getirmiş ve içgüdü ile bu sözleri söylemiştir…..

Her neyse Ömer'in yaptığı sayısız hatalar kendisini telaşlandırdı ve güvensiz bir duruma getirip böyle enteresan sözler söyletti, O yakışıksız hataların en büyüğü kuşkusuz hz. Peygambere karşı muhalif cephe kurmaktır…

Belirtmek istediği yoldan bile bile kaydı ve başkalarını kaydırdı, sevgili peygamberini susturdu, üzdü üzgün olarak dünyadan ayrılmasına neden oldu….
Bu acı gerçekler, kendisini seven sayan ve zaman zaman beşerüstü bir aşamaya yükselten Sünni alimlerin ifadesine dayanır.. Bu korku ve telaşların en büyük şahidi Huzeyfe’ye “Gizli münafıklar arasında benim ismim var mı?” diye sormasıdır…

Hz. Peygamberin sırküpü olan Huzeyfe hazretleri ileri gelen sahabelerden olmakla beraber de yine ilk Alevilerden sayılır, şöyle: İbnül Esir ( Tarih) kitabında 36 hicri yılına ait özetleme bölümünde diyor ki: “ Bu yılda Huzeyfe ibnül Yemani Osman’ın ölümünden 40 gün sonra vefat etti.

Cemel savaşını görmeye ömrü yetmedi, ancak: Oğulları Sait ve Safvan’a hz.imam Ali a.s_ma biat edip onun yanında olmaları için vasiyet bıraktı Oğullarının ikisi de Ali a.s_mın yanında (Sıffin) savaşında şehit oldular” diyor. Bu ifade olduğu gibi İbni Abdilber (İstiap) kitabında Huzeyfe maddesinde yazılmıştır. Başka bir eserde şöyle yazar: Birisi Huzeyfe ‘ye sormuş “ Bu fitne içinde kimin yanında olmamı tavsiye edersin?” Huzeyfe a.s“ Ammar bin yasir’in a.s bulunduğu grubu tut” demiş, adam: “Ama Ammar bin Yasir Ali’den ayrılmaz” diye cevap verince Huzeyfe gülmüş ve “yemin ederim ki Ali Ammar’dan üstündür” demiş….
Allah bize bu fani dünyada ziyaretlerini ahirettede şefaatlerini nasib etsin inşaallah.
LA İLAHE İLLALLAH (celle celelehu) - MUHAMMEDEN (sallallahu aleyhi ve alihi vesellem) RESULULLAH - ALİYYEN (aleyhisselam) EMİR-EL MÜ'MİNİN VELİYULLAH -(KURTULUŞ YOLU) Allah (c.c) Hz.MUHAMMED (s.a.a.v) Hz.12 HAK İMAMLAR (a.s)
Cevapla

“Hz. Ali'nin Çok Özel Dostları” sayfasına dön