Hz. Peygambere (Saa) Suikast Düzenleyen Sahabeler

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Bekleyen
Mesajlar: 20
Kayıt: 20 Eyl 2007, 08:30

Hz. Peygambere (Saa) Suikast Düzenleyen Sahabeler

Mesaj gönderen Bekleyen »

"Tebük'te Resulullah'a suikast" olayını herhalde duymayan yoktur. Bu suikastçilerin kim olduğunu Sünnî alimleri söylemekten kaçınmış. İsimlerini vermek yerine "yüzleri örtülü olduğundan görülmediler" demişler ancak olayı nakleden tüm Sünnî alimleri onların sahabe olduğunu kabul etmişler. Acaba yüzü örtülü bir kimsenin sahabe olduğunu nasıl anlamışlar? Bunu anlayabildiklerine göre neden o kişilerin kim olduğunu tespit edememişler? Derken shiachat.com'da bu suikast hakkında bir konu açıldı ve sonunda suikastçilerin kim olduğunu söyleyen bir Sünnî tarihçisine ulaşabildik.

İbni Hazm, el Muhalla'sında, Cilt 11, Sayfa 224'te şunları kaydetmiş:
المحلى ج: 11 ص: 224 ( وأما حديث حذيفة فساقط لأنه من طريق الوليد بن جميع وهو هالك ولا نراه يعلم من وضع الحديث فإنه قد روى أخبارا فيها أن أبا بكر وعمر وعثمان وطلحة وسعد بن أبي وقاص رضي الله عنهم أرادوا قتل النبي صلى الله عليه وسلم وإلقاءه من العقبة في تبوك
(Ebubekir, Ömer, Osman, Talha ve Sa'd bin Ebu Vakkas, Tebük'te Rasulullah'ı öldürmeye kalktılar)


İbni Hazm bu rivayeti kaydettikten sonra kaydettiği rivayetin yalan olduğunu söylüyor (وهذا هو الكذب الموضوع). Bunu söylerken rivayetin senedinde yer alan Velid ibni Cemaa'nin güvenilir olmadığını yazıyor. Ravîlerden Velid ibni Cemaa hariç tamamını güvenilir bulmasına rağmen senette bu adamın bulunmasını göz önüne alıp rivayeti mevzu olarak nitelendirmiş.

Ancak bu kişi de İbni Hacer Askalâni'nin Tekrib-i Tehzib'inde sadık olarak anılmış.

Velid ibni Cemaa hakkında İbni Maun ve Uclî "sıka" demişler:
9362 - الوليد بن جميع [ د ، ت ، س ، م ] . هو ابن عبدالله بن جميع الزهري الكوفى
وثقه ابن معين ، والعجلي

Ebu Hatim onu "sulahil hadis" olarak tanıtmış:
وقال أبو حاتم : صالح الحديث

Aynı zamanda Velid ibni Cemaa, İmam Müslim'in de güvendiği ve bazı senetlerinde adını bulundurduğu ravîlerden. Hemen Sahih-i Müslim, Cilt 4, Sayfa 11'den bir örnek:
نا زهير بن حرب، نا أحمد الكوفي، نا الوليد بن جُمَيع، نا أبو الطفيل، قال: كان بين رجل من أهل العقبة وبين حذيفة ما يكون بين الناس، فقال: انشدك الله كم كان أصحاب العقبة؟ فقال له القوم: أخبره إذ سألك. قال ـ يعني حذيفة ـ: كنّا نخبر أنّهم أربعة عشر، فإن كنت فيهم فقد كان القوم خمسة عشر، وأشهد بالله أنّ اثني عشر منهم حرب لله ولرسوله ويوم يقوم الأشهاد، وعذر ثلاثة ; قالوا: ما سمعنا منادي رسول الله صلّى الله عليه [ وآله ] وسلّم ولا علمنا بما أراد القوم

Yine Velid ibni Cemaa için El Mizzi, Tehzibül Kemal, Cilt 7, Sayfa 474'te şunları nakletmiş:
الوليد بن عبـد الله بن جميع الزهري الكوفي، والد ثابت بن عبـد الله بن جميع، وقد ينسـب إلى جدّه أيضاً. ثمّ نقل عن أحمد بن حنبل وأبي داود قولهما فيه: لا بأس. وعن يحيى بن معين: ثقة ـ وزاد مصحّح الكتاب حكاية الدارمي عن يحيى بن معين ذلك عن ابن محرز، وزاد: مأمون مرضي ـ وكذلك عن العجليّ. وقال أبو زرعة: لا بأس به. وقال أبو حاتم: صالح الحديث. وقال عمرو بن علي: كان يحيى بن سعيد لا يحدّثنا عن الوليد بن جميع فلمّا كان قبل موته بقليل حدّثنا عنه. وذكره ابن حبّان في كتاب الثقات، روى له البخاري في الأدب، والباقون سوى ابن ماجة
(Yukarıdaki yazıya göre Ahmed bin Hanbel ve Ebu Davud "onda sorun yoktur" diyor. Yahya ibni Maun "sıkadır" diyor. Ebu Zar'a "sorun yoktur" diyor. İbni Hibban onu sıka ravîler arasında sayıyor ve İmam Buharî ondan bir hadis nakletmiş.)

Görüldüğü gibi rivayetin senetleri sağlam, Sünnî rical alimleri İbni Hazm'ın güvenilmez olduğu söylediği adama güvenmiş ve en büyük muhaddisleri ondan hadis nakletmiş. Diğer ravîlerin de güvenilir olduğunu İbni Hazm'ın kendisi söylüyor. İlgi çekici olduğunu düşündüğüm bir konu, Ramazan'dan sonra gerektiğinde bu konuyu açabiliriz. Bir de suikast olayını isim vermeden açıklayan bir kaç rivayet yazayım da yazı tam olsun:

El Beyhakî, Sünen-i Kübra, Cilt 8, Sayfa 198
Megaziyi Vakidî, Cilt 3, Sayfa 1042-1043
Sire-i Halebî, Cilt 3, Sayfa 16
İbn Kesîr, El Bidaye Ve'n-Nihaye, Cilt 5, Sayfa 86-91.





Hz. Peygamber (s.a.a) ve Müslümanlar Tebük'te on küsur gün kaldıktan sonra Medine'ye dönmek üzere yola çıktılar. Bu yolculuk sırasında Allah'a ve Peygamber'e inanmamış olan bir grup, şeytanın tahrikine kapılarak Resulullah'a (s.a.a) suikast düzenlemeyi kararlaştırdı. Bu menfur eylemi Peygamber'in devesi yanlarından geçerken onu ürküterek Resulullah'ı yakınlardaki bir vadiden aşağı atmasını sağlamak suretiyle gerçekleştirmeyi plânladılar.

Ordu Şam ile Medine arasında yer alan bir geçide vardığında Hz. Peygamber askerlerine: "İçinizde vadinin tabanı boyunca yol almak isteyenler varsa, orası sizin için daha geniştir." dedi. Bunun üzerine askerler vadi tabanı boyunca yol almayı tercih ederlerken, Resulullah'ın kendisi geçit yolundan gitmeyi uygun gördü. Devesini önden Ammar b. Yasir çekerken, arkadan onu Huzeyfe b. Yeman güdüyordu. Hz. Peygamber (s.a.a) bu sırada ay ışığında yüzleri örtülü ve kuşku uyandırıcı bir hareket tarzı ile peşinden gelen birkaç atlıyı fark etti. Onlara kızarak kendilerine yüksek sesle bağırdı ve Huzeyfe'ye binek hayvanlarının yüzlerine elindeki kamçı ile vurmasını emretti. Bunun üzerine adamlar korkuya kapıldılar, Hz. Peygamber'in (s.a.a) içlerinde gizledikleri hain plânı sezdiğini anladılar. Bu korku ile insanlar arasına karışarak kimliklerinin ortaya çıkmamasını sağlamak için geçit yolundan ayrılıp hızla gözlerden kayboldular.

Huzeyfe bu canilerin binek hayvanları aracılığı ile kim oldukları belirlendikten sonra üzerlerine gönderilecek kişiler eli ile öldürülmelerini Resulullah'tan (s.a.a) istedi. Fakat rahmet peygamberi olan Resulullah onları affetti ve işlerini yüce Allah'a havale etti.

Eğer Ehl-i Sünnet Kur’ân’ın muhkem ayetlerinde biraz düşünecek olsalardı onu, münafıkların zikri ve Peygamber (s.a.a)’in onlardan eziyet görmesiyle dolu bulurlardı. Tevbe suresinde onların (münafıkların) rezaletleri hakkında nazil olan ve Ahzab suresinde olanlardan söz edilen ayetler, bu konunun anlaşılması için yeterlidir:
“Münafıklar sana geldiklerinde: Şahitlik ederiz ki sen Allah’ın Peygamberisin derler. Allah da bilir ki, sen elbette O’nun Peygamberisin. Allah, münafıkların kesinlikle yalancı olduklarını bilmektedir.”[1]
“Ve o zaman, münafıklar ve kalplerinde hastalık (iman zayıflığı) bulunanlar: ‘Meğer Allah ve Resulü bize sadece kuru vaatlerde bulunmuşlar’ diyorlardı.”[2]
Ashabın nifak ölçüsünü bilmek için şu ayete bakmamız yeterlidir. Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“Medine halkından bir takım münafıklar vardır ki, münafıklıkta maharet kazanmışlardır. Sen onları bilmezsin, biz biliriz onları.”[3]
“And olsun onlar önceden bir fitne çıkarmak istemişler ve sana nice işler çevirmişlerdi. Nihayet hak geldi ve onlar istemedikleri halde Allah’ın emri yerini buldu.”[4]
“Başaramadıkları bir şeye (Peygambere suikast yapmaya) da yeltendiler. Ve sırf Allah ve Resulü kendi lütuflarından onları zenginleştirdiği için öç almaya kalkıştılar.”[5]
Kim bu ve buna benzer ayetler üzerinde biraz düşünecek olursa, o zamanda münafık ve vaziyetleri belli olmayan bir takım insanların olduğunu az çok anlayacaktır. Bu durum şüpheli olduğundan, adil oldukları bir bir ispatlanıncaya kadar tüm sahabenin hadisinden uzak durmak gerekir.


<!--[if !supportLineBreakNewLine]-->
<!--[endif]-->

[1] - Münafikun / 1.



[2] - Ahzab / 12.



[3] - Tevbe / 101.



[4] - Tevbe / 48.



[5] - Tevbe / 74.
Cevapla

“Peygamberimizi (s.a.a) Tanıyalım” sayfasına dön