Peygamberimizin Mezhebi !

aleviyyun
Mesajlar: 175
Kayıt: 15 Tem 2009, 21:29

Re: Peygamberimizin Mezhebi !

Mesaj gönderen aleviyyun »

Ne zaman o at gözlüğünü çıkarıp gerçekleri görmek için çaba sarf edeceksiniz? Muaviye gibi bir soysuz zina çocuğunu (Muaviye zina çocuğudur, babası da kız kardeşi ile zina etmiştir.
Nehc’ül Hak ve Keşf’üs Sıdk s.307) savunmanız bile Ne kadar peygamberin sünnetinden uzak olduğunuzu göstermeye yeterlidir. Peygamberin hakkında "Eğer Muaviye'yi benim minberime çıktığını görürseniz, karnını yırtın"

(İbn-i Hacer'in “Tehzib-üt Tehzib” kitabı c. 7 s. 324, Tarih-üt Taberi c. 10 s. 85, Tarih-ül Hatib el-Bağdadi c. 12 s. 181, el-Münavi’nin “Künuz-ül Hakaik” s. 10, İbn-i Ebu-l Hadid'in “Şerh-i Nehc-ül Belağa” kitabı c. 1 s. 348, Belazuri'nin “Tarih-ül Kebir”
dediği birini mi savunup vahiy katibi olduğunu iddia etmektesin? Ne yani peygamberi her göreni sahabi sıfatını veren ehli sünnet, peygamberi gördü diye hz. Ali ye seb ettirip İmam Hasanı zehirletecek ve laneti hak etmeyecek.. Allahın laneti ona ve onu savunanın üzerine olsun... İslam inancının afeti olan beni ümeyye yi mi savunmaktasın Resulullah (saa) şöyle buyurduğunu bilmiyormusun: "Her şeyin bir afeti olur. Bu dinin afeti de Ben-i Ümeyye’dir. "

(el-Müttaki el-Hindi' nin "Kenz' ul Ummal" c.6, s.91 / Tathir’il Cinan s.143
Resulullah (saa) şöyle buyurdu: “İnne Muaviye, fi tabutin min nar fi esfele derek minha, yünadi: ya hannan, ya mennan el-ân ve kad asaytü kablü ve künte minel müfsidin.
“Muaviye ateşin en alt tabakasında bir tabutun içerisindedir ve şöyle nida ediyor: Ey Hannan, ey Mennân, ben önceleri asi oldum ve fesat edenlerle beraberdim.”

(Tarih’üt Tabari C.11, S.357; Kitabu Saffayn S.243)

son olarak resullahın lanetlediğini ben lanetlerim lanetlemeyenide lanetlerim: Resulullah (s.a.a); Ebu Süfyan’ın merkebe bindiğini, Muaviye’nin onu çektiğini, Yezid’in de onu arkadan sürdüğünü görünce şöyle buyurdular:
“Allah; merkeptekine, onu önden çekene ve onu arkadan sürene lanet etsin.”

(Muhammed bin Cerir-i Taberi’nin Tarihi c. 5, s. 357; Tarih’ül Yakubi c.2, s.277
aleviyyun alevi bilgi kaynağı
ali muhsin
Mesajlar: 3121
Kayıt: 24 Nis 2007, 18:41

Re: Peygamberimizin Mezhebi !

Mesaj gönderen ali muhsin »

Zaten bastan belliydi " Muaviye " nikli kisinin Düncesinin bozuk oldugu !! nerde Peygamber ve Ehli Beyt Düsmanlari varsa Sözde " Tövbe " etmislermiste onun icin seviyorlarmis gibi Basit ve ucuz sözlerle ne kadar ahmak olduklarinida gösteriyorlar 40-50 yil Putlara tapanlar, Peygamber ve Ehli Beytine karsi Savasan ve sonrada Korkudan " Müslüman " olup ve Resullulahin Vefatinin ardindan Onun Sünnetlerini hice sayarak Ehli Beyte karsi tekrar Siddetli bir sekilde Savas acan Sarabci üc kagitci kisilere " Sahabedir ne yapsa yeridir " diyen Saskin Yobazlarla neyi tarisabiliriz ki...Birileri Bu Ahmaklara sunu Dese " Israil Eski Baskani Saron son nefesinde Tövbe etmis müslüman olmus " dese, bu kuru kafalilar onada inanacaklar !! Zaten Muaviye gibi Veledi zinayi, Incest aileden gelen Mahluku Savunanin neyi kabul olurki ?! ..Allah, Muaviyeyede onu Tahta Getirenlerede Veledi zina oglunada onlarin izinden gidip " Sahabedir " diyenlerede Lanet etsin !..Müslümanlarin iclerinde Muaviyeye, Nedi-ü Belirsiz Babasina Anasina " Hz " diyenler Islama birer kara lekedir aslinda !! Bugün Dünyada Ehli Beyt mensuplarina karsi Terrör Saldirisi gerceklesiyorsa ,buda Lanetlik Muaviyeye "Hz" diyen Beyinsizlerin yüzündendir !!! Birde Utanmadan Imam Hüseyin ,nin Fotorafini koymasi "Muaviye" nikili kisinin nasil ikiyüzlü bir karektere sahip oldugunu gösteriyor , zira Muaviye denilen Mahluk , Imam Ali (as) Sehid Ettirmis ,Muaviyenin Yez it denilen Veledi zina ogluda ,Peygamber Torunu Imam Hüseyin (as) mi Kerbelada Hunharca Sehid ettirmistir , bunlara Ragmen Birde Alay edercesine Imamin Resmini eklemesi adeta Küstahlik ve Terbiyesizlikten baska birsey degildir !! Muaviye Nikli kisi Böyle bir Siteye üstelik Alevi bir Siteye Bu isimle girmesi acikca Tefrikciliktir !!!
Aleviler, Al-i Muhammedin Yetim ( UNUTULAN ) Evlatlarıdır
Allahume Salli Ala Muhammed ve Al-i Muhammed
------
Insana Secde etmek ,insanlik onurunu ayaklar altina almak demektir !
Insana Secde etmek ise insanlik icin bir Zillettir !
FahriSeyyid
Mesajlar: 3
Kayıt: 30 Ara 2014, 01:31

Re: Peygamberimizin Mezhebi !

Mesaj gönderen FahriSeyyid »

Sevgili Şia Arkadaşlar Konuyu okumadan direk geçiyorum

Ben Ehli beytin günümüzdeki torunlarından Bir Ferdim..

Öncelikle bilmenizi istediğim şudurki. Hz Ali r.a. Hz. Hasan. Hz. Hüseyin.. Bizim büyüklerimizdir. biz onları canlarımızdan daha aziz biliriz..
Herhangi birisine herhangi bir yerde yapılan bi hakarette hiç kimse bizden daha önce atılamaz. Biz İMAMI CAFERİN VERMİŞ OLDUGU Fetvalarda Şia yı savunduğunu asla görmedik..

Bilmenizi isterim ki hazreti ömer ve hazreti ebu bekirle ilgili tüm yazılanları ve iddalarınızı ben Ehli Beytin bir ferdi olarak yalanlıyorum ve cevaplıyorum Aşağıda lütfen okuyunuz...!!!
Şia ve Caferiler Tarafından Hz. Ömer’e ve Hz. Ebubekr’e (Radıyallahu Anh) Atılan İftiralar.

Hz. Ömer RA demiştir ki: “Üç şeyde Rabbime muvafakat ettim:
1. (Resûlullah AS’a:) “Ey Allah’ın Resulü! Makâm-ı İbrahim’de bir namaz yeri edinsen!” dedim, arkadan “İbra­him’in makamını namazgâh edinin” (Bakara 125) ayeti nazil oldu.”
2. “(Bir gün) “Ey Allah’ın Rasûlü! Huzurunuza iyiler de facirler de giriyor. Emretseniz de ümmühâtu’l-mü’minin ör­tünseler!” dedim. Bunun üzerine hicab (örtünme) ayeti nazil oldu.”
3. “Resûlullah AS’ın hanımları kıskançlıkta birleştiler. Ben de: “O sizi boşarsa Allah O’na sizden hayırlısını verir” demiştim, bunun üzerine şu ayet indi. (Mealen): “Rabbi O’na sizden daha hayırlı olan, Allah’a teslim olmuş, İman etmiş, ibadet ve itaatte sebat eden, günahlarından tevbe eden, Allah’a kullukta bulunan, orucunu tutan hanımlar nasib eder ki, onlardan dul olanı da bâkire olanı da bulunur” (Tahrim 5).

EMİRUL MU’MİNİN, ALLAHIN ASLANI, ENSANLARIN EN FAZİLETLİLERİNDEN HZ ÖMER’İ (Radıyallahu Anh) faziletlerini hiç anlatmasak yukarıdaki bahis onun ferasetini, faziletini ve Rabbimiz ile olan bağını anlatmaya yeter… Amma Velakin aşağıda vereceğimiz yazıları görünce hayretler içinde kalacaksınız ki bu büyük sahabiye ne büyük iftiralar atmışlar … Kaynaksız mesnedsiz hiç bir ayet ve hadise dayanmayan sözler ancak SAPIK bir fırkaya ithaf edilebilir …. Allah Teala Sahabeye Lanet edenlere Lanet Etsin (Amin) İnşaAllah bir sonraki yazı HZ ÖMER’İN (Radıyallahu Teala Anh) fazileti hakkında olacaktır…














Kuveytli Şii Yasir El-Habib öncülüğünde İngiliz başkentinde gösteri yapan bir grup Şii, Mekke ve Medine’nin Birleşmiş Milletler gözetimine terkedilmesini istedi.
Suudi Arabistan aleyhine sloganlar atan grup, Hz. Ömer’i Şeytan, Firavun ve Nemrud ile aynı kefeye koyan pankartlar açtı.

Pankartta sağ tarafa “Adem, İbrahim, Musa, Muhamed, Fatıma, Ali, Hüseyin, Kazım ve Mehdi” yazan Şii göstericiler, bu isimlerin karşılarına da sırasıyla “İblis, Nemrud, Firavun, Ebu Süfyan, Muaviye, Yezid, Harun ve El-Suud” yazdılar.

Bir başka pankartta ise “Allah katiline lanet etsin ey Fatıma” yazdığı görüldü. Şiiler, Hz. Ömer’in Hz. Fatıma’yı karnındaki cenini düşürene kadar dövdüğünü ve Hz. Fatıma’nın bu nedenle hayatını kaybettiğini öne sürüyor. Iraklı Şii düşünür Ahmed El-Katib gibi bazı Şiiler ise bu tür rivayetlerin asılsız ve hurafe olduğunu söylüyor

İŞTE KENDİ KAYNAKLARINDAKİ UYDURMA BAZI SAPIK İFTİRALARI:

Aişe dedi ki: Hz. Fatma, Ebu Bekre bir risale yazıp babası Resulullah tan mirasını sordu. Ebu Bekir kabul etmeyip bir şey vermedi. Bu yüzden fatıma darıldı ve ölünceye kadar onunla konuşmadı ..

Not: Hz Fâtıma ile Hz Ebû Bekir arasında Hz. Peygamber’den miras kalan Fedek arazisi yüzünden ihtilâf çıktı Hz. Fâtıma’nın mirasın kendisine verilmesi isteğini Hz Ebû Bekir, “Biz miras bırakmayız Bıraktığım sadakadır Ancak Muhammed’in ailesi bu maldan yer” hadis-i şerifini delil göstererek geri çevirir. Daha sonra Hz Ömer bu araziyi Hz. Ali’ye verdi; Olayın aslı budur. Burada Hz. Ebubekr kendi kafasına göre mi davmıştır yoksa Rasulullah efendimiizn sözüne dayanarakmı.



Hz. Ebu Bekir, Efendimiz’in mirasını “Hz. Fatıma’ya vermem” derken, aynı mirastan ezvâc-ı tahirattan olan kendi kızı Hz. Aişe’yi de mahrum ediyordu. Dolayısıyla ortada Hz. Fatıma’ya karşı takınılan menfî bir tutum yoktu. Mesele, Allah Rasulü’nün konu ile ilgili talimatını, bir anlamda vasiyetini uygulamaktan ibaretti.

———–

Hz. Fatma öldüğünde vasiyeti gereğince Ebu Bekir ve Ömer cenazelerinde bulunmamaları için geceleyin defnedildi.

Not: Tün sahih kitaplarında siyer ve muteber tarih kitaplarında şu yazılıdır..

Fâtıma’nın hastalığının iyice arttığı bir dönemde kendisine gelen ziyaretçiler arasında Hz. Ebû Bekir de vardır ve Fedek arazisi yüzünden aralarında hafif bir kırgınlık devam etmektedir Hz.Fâtıma Ebû Bekir’i kabul eder ve helâlleşirler Fâtıma misafirlerinden izin alarak temizlenmek istediğini söyler, onlar ise şaşırır; çünkü Fâtıma her zaman temizdir, “Betül”dür; Kadınların özel halleri onda yoktur Fatıma temizlenir, kokulanır giyinir ve misafirlerine dönerek; “Ben öleceğim” Ve son vasiyeti: “Ben şimdi öleceğim Kimse yıkamasın beni; yıkandım Kefenlemesinler beni; çünkü temiz elbiselerimi giydim Ancak vasiyetim şu ki, beni kabrime babam Resulullah gibi GECE defnetsinler Bu sözlerinden sonra temiz örtüsünün üzerine, sağ elini kafasının altına koyarak yanı üzeri yatar ve kıbleye döner Hz. Ali’ye de, “Ya Ali, benim üzerime kimsenin eli değmeden sen al götür Bakı mezarlığına göm Ve Hz. Peygamber’in müjdesine kavuşur Fâtıma Vasiyeti gereği gece Hz. Ali tarafından defnedildi (3 Ramazan 1 1/22 Kasım 632) Cenaze namazı Hz. Ali -diğer bir rivâyette ise amcası Hz Abbâs- tarafından kıldırılmıştır. Vasiyeti gereği Hz. Ali’nin gecenin karanlığında defnettiği yer konusunda da üç değişik rivâyet vardır: Bakî mezarlığındadır; Akil’in evinin avlusundadır; amcası Abbas için ileride yapılacak olan türbenin içindedir …

Bu olay sadece Şia kaynaklarında yok !!!




————————

Ebu Bekir, Fatıma’ ya “Fedek Hurmalığı” için bir temlik senedi vermişti.

Ömer, hemen oraya geldi ve “Ne o verdiğin” diye sordu. Ebu bekir: Babasının mirası için belge verdim. Diye cevap verdi. Ömer sen ne yapıyorsun, görüyorsun ki, kimi yörelerde dönme olayları başladı, savaş kaçınılmaz bir duruma geldi, sen orduyu neyle besleyeceksin. diyerek Hz.Fatıma’nın elindeki kağıdı aldı ve yırtıp attı.

Not: BU uydurmaları hiç bir muteber kitapda, siyerde veya tarih kitaplarında yazılı değildir. Sadece Şia kaynağında vardır.. İsnad ettikleri kitapda ise bahsi hadi yoktur..

————————

Şii rivayetlere göre Ömer Fatıma’nın elindeki kağıdı aldıktan sonra önce üzerine tükürdü, sonra yırtıp attı. Bunun üzerine Hz. Fatıma kızdı ve “Benim sayfayı yırttığın gibi inşallah karnın yırtılsın” diye beddua etti. (Haklılık ve Haksızlık s.150-151)

(BU yazı aynen onlara ait, Şia kaynakları diyor. Ne gülünçtür ki kendilerini ehli sünnetiz diyemi yutturmaya çalışıyorlar acaba ? )

————————

Halit bin Velid diyor ki : Ben Uhut Savaşında Ömer’ i kaçarken gördüm ..

( Bu rivayetin Hiç bir kaynağı yok . İsnad ettikleri kaynakta sahih muteber değil ayrıca kitapdada yok zaten, şerhlerinede tarafımızdan bakıldı .. Birde hz. Ömer gibi birine denirse hakaten gülünür. O ki Allahın gözü kara aslanı)

————————-

Ömer diyor ki: Uhut Savaşında peygamberin yanından dağıldık. Ben dağın tepesine çıkıncaya kadar kaçtım, orada bir ceylan gibi sıçradığımı hissediyorum. Aşağıda muhammed öldürüldü nidaları geliyordu bana, ben o zaman her kim muhammed öldürüldü derse onu öldüreceğim dedim. ( Kaynaksız bir iftira)

NOT: Bu savaşta Müslümanlar Okçıların yerlerini terketmesinden ötürü malesef 3 parçaya ayrılmışlardır.. Amma Velakin Rasûlullah (s.a.s.)’in etrâfını çevirip, vücutlarıyla O’na siper olan, O’nu düşman saldırısına karşı koruyanlar. Bu ilk panik esnasında da Hz. Peygamber(a.s.m)’in yanından 30’dan fazla sahabe vardır. Bununla beraber kaynaklarda bunlardan isimleri zikredilen 16 kişi vardır. Bunlardan 8’si Mühacir, 7’si de Ensardandır. Muhacirler şunlardır: Hz. Ebubekir, H.z Ömer, Hz. Ali, Abdurrahman b. Avf, Sad, Talha, Zübeyir, Ebu Ubeyde.

————————

Uhut savaşında kaçanlardan Osman bin Affan ve Velit bin Ukbe vardı. Ancak üç gün sonra Hz. Peygamberin yanına döndüler.

Not : Hiç bir muteber kaynakta yok. Hz. Osman Bin Affan’a düşman olmalrının sebebi Hz. Ömerin hilafetinde Hz. Ömere ilk biat eden kişi olması hasebiyledir..

————————–

Bir gün Ayşe Resulullaha Sen kendini peygamber mi sanıyorsun? Diye sordu.(el-Gazali’nin “?hya
Ulumiddin” kitabında c.2, s.29)

Buda Aişe validemize iftirasıdır ki neuzubillah hakaten aklı olmayan bile buna inanmaz. Cennet kadınlarını efendisi küçük yaşta iman etmiş ve hanımı oma şerefine nail olmuş annemize ne büyük bir iftiradır.. Verdiği kaynak kitap Ehli Sünnetin muteber kitaplarından ki kesinlikle böyle birşey yazmıyor.

————————

Bir gün sahabelerden birisi halife Ömer’ e gelip dedi ki: Medain şehrini fethettiğimiz zaman İranlılar’ a
ait çok faydalı bir kitap bulduk. Adamcağız kitap hakkında bir şeyler anlatmaya başlamadan halife parladı ve eline bir değnek alıp adamın başına, yüzüne, gözüne rastgele vurmaya başladı. Vururken kurandan bir ayet okuyarak kuran sana yetmez mi sersem? Dedi. (ibni Ebil Hadid’in “erh-u Nehc’ül Belağa” c.3 s.122)

( Kaynak kitap da böyle bir bahis yok, muteber kitaplarda ise hiç yok )

————————

Allah TEALA SAHABEYE SÖVEN BU HAİNLERİ DÜNYA VE AHİRET LANET ETSİN..
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: Peygamberimizin Mezhebi !

Mesaj gönderen 3nokta »

"Peygamber ne dediğini bilmiyor Kuran bize yeter." sözü de ömere aittir. Buna da muteber kaynaklarımızda geçmiyor diyebiliyor musunuz?

bu makale yeterli bir yanıt olur.

Annemin (Hz. Fatıma`nın) şehadeti Bir Efsane Değildir





İslam’ın büyük hanımefendisi Hz. Fatıma (a.s), faziletlerden bir derya ve ahlakta ise örnek bir kadındır ki; Allah Resulü (s.a.a) ve masum Ehlibety (a.s) imamları O’nun faziletlerini Müslümanlara beyan buyurmuşlardır. şüphesiz Allah Resulü (s.a.a) ve Ehlibeyt (a.s) imamları dışında hiçbir kimsenin, âlemlerdeki kadınların serveri ve vahiy evinin hanımefendisinin mukaddes marifetine erişmeleri mümkün değildir. Öyleki Hz. Cafer Sadık (a.s) O’nun hakkında şöyle buyurmaktadır: “Hz. Fatıma, beşer O’nu tanımaktan ve marifetini idrak etmekten aciz oluğu için, Fatıma (a.s) adıyla adlandırılmıştır.” (1)



Faziletler deryasından bir katra: Makalenin ilk bölümünde ehl-i sünnet kardeşlerimizin kaynak eserlerinde bulunan, Allah Resulü’nün (s.a.a), Hz. Fatıma’nın (a.s) faziletleri hakkında buyurmuş olduğu hadislerden bazı örnekler vererek başlamaktayız.



1- Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: “Kemalin tüm güzellikleri bir kişide toplanacaksa eğer, o Fatıma (a.s) olacaktır; belki Fatıma (a.s) kemalin tüm güzelliklerinden daha üstündür. şüphesiz kızım Fatıma (a.s) keramet ve şerafette dünya sakinlerine en üstün olandır.” (2)



2- Allah Resulü (s.a.a) Salman-ı Farisi’ye şöyle buyurdu: “Ey Salman! Her kim kızım Fatıma’yı (a.s) severse, cennette benimledir ve her kim O’na düşman olursa, cehennemdedir. Ey Salman! Fatıma’ya (a.s) muhabbet beslemenin birçok yararı görülecektir ki onlardan bazıları şunlardır: Ölüm anında; kabir âleminde; ameller tartıldığında; ruhlar haşredildiğinde; Sırat köprüsünden geçiş anında ve amellerin muhasebesi yapıldığında. Öyleyse kızım Fatıma (a.s) kimden razı olursa, ben de ondan razı olurum; ben kimden razı olursam, Allah ondan razı olacaktır. Ve Fatıma (a.s) her kime gazab ederse, ben de ona gazaplanırım; ben her kime gazab edersem, Allah ona gazab eder. Ey Salman! Fatıma’ya (a.s), eşi (Hz. Ali a.s) müminlerin emrine, evlatlarına ve Onların şialarına zulmedenlerin vay haline olsun.” (3)



3- Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: “Miraç gecesi cennete girdim, cennet ağacının meyvesinden yedim ve Fatıma (a.s) o meyveden (meydana geldi) mütevellid oldu.” (4)



4- Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: “Ey Ali! şüphesiz Allah, Fatıma’yı (a.s) sana eş ve yeryüzünü ise O’na mihriye karar kıldı; her kim yeryüzünde yürür ve Fatıma’ya (a.s) düşmanlık ederse, onun (adım atması) yol yürümesi haramdır.” (5)



5- Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: “Fatıma (a.s) kalbimin neşat kaynağıdır; iki oğlu (Hz. Hasan -a.s- ve Hz. Hüseyin -a.s-) kalbimin meyvesidir; eşi (Hz. Ali -a.s-) gözümün nurudur ve Onların evlatları (a.s) Rabbimin eminleridirler. Her kim Onlara sarılırsa kurtulur ve her kim de Onlardan ayrılırsa helak olur.” (6)



6- Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: “şüphesiz cennete ilk girecek kişi Hz. Fatıma’dır (a.s).” (7)



7- Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: “Allah Resulü (s.a.a) yolculuğa çıkacağı zaman en son görüştüğü, döndüğünde ise ilk önce görüştüğü kişi Hz. Fatıma (a.s) idi.” (8)



8- Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: “şüphesiz Allah-u Teâlâ kızım Hz. Fatıma’yı (a.s), evlatlarını ve Onları sevenleri cehennem ateşinden ayırmıştır. Bu nedenlede “Fatıma” olarak adlandırılmıştır.” (9)



9- Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: “Cennetin kokusunu özlediğimde Hz. Fatıma’yı (a.s) kokluyorum.” (10)



10- Allah Resulü’nün (s.a.a) eşi Aişe diyor ki: “Hz. Fatıma (a.s) babasının yanına geldiğinde, Allah Resulü (s.a.a) O’na hoşgeldin derdi; Ona hürmetini göstermek için ayağa kalkardı; Onun elinden tutup öper koklardı ve daha sonra da kendi yerine oturturdu.” (11)



Hz. Fatıma’nın (a.s) İsmeti: “İsmet”, Hz. Fatıma’nın (a.s) doğumundan vefatına kadar hatadan ve günahtan korunmuş (masum) olması demektir. Hz. Fatıma’nın (a.s) önemli faziletlerinden biri de, O hazretin İsmeti’dir ki; hakkında Kur’an-ı Kerim’de birçok ayet ve Ehlibeyt (a.s) imamlarından mükerrer rivayetler bulunmaktadır. Burada sadece bir ayete kısaca değinmekteyiz.



Birinci delil: Hz. Fatıma’nın (a.s) ismetini beyan eden birinci delil, şu ayet-i kerime’dir: “Ey ehli beyt! Allah sadece sizden günahları gidermek ve sizi tertemiz temizlemek istiyor.” (Ahzab, 33).



şia ve sünni kaynaklarında mükerrer olarak nakledilen hadislere göre, bu ayet Allah Resulü’ün (s.a.a) eşi Ümmi Seleme’nin (a.s) evinde nazil buyrulmuştur. Bu ayet nazil olduğunda Hz. Fatıma (a.s), Hz. Ali (a.s), Hz. Hasan (a.s), Hz. Hüseyin (a.s) Allah Resulü’nün (s.a.a) yanında ve abasının altındalardı. Ümmi Seleme (a.s), Allah Resulü’ne (s.a.a): “Ben de sizin ceminize dâhil olayım.” dedi. Allah Resulü (s.a.a) ise ona: “Hayır sen giremezsin; çünkü bu tathir ayeti biz beş kişiye has nazil buyrulmuştur.” buyurdu. (12)



şu “Tathir Ayeti” nazil buyrulduktan sonra defalarca Allah Resulü’nden (s.a.a) sordular ki: “şu ayet kimler hakkında nazil buyrulmuştur?” Allah Resulü (s.a.a): “Benim, Ali’nin, Fatıma’nın, Hasan’ın ve Hüseyin’in hakkında nazil buyrulmuştur.” cevabını vermiştir. (13). Ve yine bu ayet nazil olduktan sonra Allah Resulü (s.a.a), her gün “Mescid-i Nebi’ye” namaz kıldırmaya giderken Hz. Fatıma’nın (a.s) kapısının önüne gelerek Onlara şöyle buyururdu: “Selam olsun sizlere! Ey Allah’ın sadece sizden günahları gidermek ve sizi tertemiz temizlemek istiyorum buyurduğu Ehlibeyt’im.” (14). Böylece bilinmelidir ki; Ahzab, 33. ayet (Tathir Ayeti) sadece “Al-i Aba” ehli hakkında nazil buyrulduğu, şia ve sunni âlimlerin görüş birliğiyle ispatlanmıştır.



İkinci delil: Allah Resulü (s.a.a) defalarca şöyle buyurmuştur: “Fatıma (a.s) tenimden bir paredir, her kim O’nu üzer gazaplandırırsa, beni üzmüş ve gazaplandırmış olur ve her kim O’nu hoşnut etmiş olursa beni hoşnut etmiş olur. şüphesiz Allah, Onun üzülüp gazaplanmasından dolayı, gazaplanır ve Onun hoşnutluğundan dolayı ise, hoşnut olur.” (15)



Böylece hadis-i şerifin metninden anlaşıldığı üzere, Hz. Fatıma’nın (a.s) rızası Allah ve Resulü’nün (s.a.a) rızası, üzülüp gazaplanması ise, Allah ve Resulü’nün (s.a.a) gazaplanmasıdır. Her insanın çeşitli halleri vardır. Bir saati diğer saatine uymayan durumlarla karşı karşıya kalmaktadır. Sıradan bir insanın her daim Allah’ın teveccühüne mazhar olması, rızası O’nun rızası, gazabı ise O’nun gazabı olacak derecede alakadar yaşaması pek de makul değildir. Ancak Allah katında ismet makamına sahip olan birisinden başkasının, bu İlahî teveccühe mazhar olması mümkün değildir. Çünkü ismet makamına sahip olmayan birinin mutlak olarak günah veya hatalara mayil olması kaçınılmazdır. Hayatını günah ve hatalar yumağında idame ettiren birinden, her daim Allah ve Resulü’nün (s.a.a) razı olması, özel teveccühlerine mazhar olması olacak şey değildir. Kısacası itiraf etmeliyiz ki, rızası Allah ve Resulü’nün (s.a.a) rızası, gazabı ise, yine Allah ve Resulü’nün (s.a.a) gazabı olan biri muhakkak ismet makamına sahiptir.



Vahiy evine hücum edilmesi ve ateşe verilmesi: Belki bazıları İslam tarihinde vuku bulmuş olan, Hz. Fatıma’nın (a.s) evine hücüm etme, ateşe verme ve şehadetiyle neticelen üzücü hadisenin sadece şia âlimleri tarafından kaleme alındığı ve denildiği sanılabilir. Fakat iyi bilinmelidir ki, sünni âlimler tarafından da bu üzücü hadise mükerrer kereler kaleme alınmış ve denilmiştir ki, onlardan bazılarını sizler için nakletmekteyiz.



1- ‘Hicri 235 senesinde vefat eden İbn Ebi şeybe Beyrut çapı, “El Musnef”, c.7,s.432, kitabında şöyle rivayet etmektedir’: “Ömer Hz. Fatıma’nın (a.s) evine gitti ve şöyle dedi: Ey Peygamberin kızı! Allah’a andolsun ki, bizim yanımızda senin babandan daha çok sevilecek başka hiç bir kimse yoktur; Ondan sonra ise senden başka daha çok sevilecek hiç bir kimse yoktur. Fakat Allah’a andolsun ki, bu sevgi etrafına toplananlarla birlikte oturduğunuz evi emir verip yaktırmama engel olamaz.”



2- ‘Hicri 276 senesinde vefat eden İbn Guteybe Mısır çapı, “El İmametu ve’s Siyase”,c.1,s.12, kitabında şöyle rivayet etmektedir’: “(Ebubekire biat etmeyenler Hz. Ali’nin (a.s) evinde toplanmışlardı) Ebubekir, Ömeri Hz. Ali’nin (a.s) evine gönderdi. İçeridekiler Ömer’in eve girmesine engel oldular. Ömer odun getirmelerini emretti ve daha sonrada içeridekilere: ‘Ömer’in hayatı elinde olan Allah’a andolsun ki; eğer dışarı çıkmaz iseniz evi içeride bulunanlarla birlikte yakacağım’ dedi.” İçlerinden biri Ömere, Hz. Fatıma’nın (a.s) da bu evde olduğunu biliyorsun değil mi? ‘Ömer: ‘Evet biliyorum; ona rağmen yine de yakacağım.’ dedi.



3- ‘Hicri 279 senesinde vefat eden Belazeri Mısır çapı, “Ensabu’l Eşraf”, c.1,s.586, kitabında şöyle rivayet etmektedir’: “Ebubekir, Ömeri Hz. Ali’den (a.s) biat almak için O hazretin evine gönderdi. Hz. Ali (a.s) biat etmeyeceğini buyurdu. Daha sonra Ömer elinde alevli meşaleyle tekrar Hz. Ali’nin (a.s) kapısına geldi. Hz. Fatıma (a.s) kapının ardındaydı ve Ömer’e şöyle buyurdu: ‘Ey Hattabın oğlu (Ömer)! Benim evimi yakmak mı istiyorsun?’ Ömer: ‘Evet, benim yapacağım bu iş (evi yakma işi) senin babanın dininden daha güçlüdür.”



4- ‘Hicri 310 senesinde vefat eden Teberi Beyrut çapı, “Tarihu’l Umemu’l Muluk”,c.2,s.443, kitabında şöyle rivayet etmektedir’: “Talha, Zübeyr ve bir grup muhacirlerden Hz. Ali’nin (a.s) evine toplanmışlardı. Ömer onlara giderek; biat etmek için oradan (evden) dışarı çıkın; yoksa Allah’a andolsun ki; evi yakar başınıza yıkarım, dedi.”



5- ‘Hicri 310 senesinde vefat eden Mes’udî Beyrut çapı,”İsbatu’l Vesiye”,s.142, kitabında şöyle rivayet etmektedir’: “Hz. Ali (a.s) bir grup şia’sıyla birlikte evinde oturuyordu. Ömerin öncülüğünde bir grup evine hücum edip ardından kapıyı yaktılar ve Hz. Ali’yi (a.s) zorla dışarı çıkardılar. Kapıyla duvar arkasında sıkışan, kadınların seyyidi Hz. Fatıma (a.s) yaralandı ve Muhsin adındaki (altı aylık) bebeğini düşük yaptı.”



6- ‘Hicri 328 senesinde vefat eden İbn Ebid Rebih Mısır çapı, “Ekdu’l Ferid”,c.3,s.64, kitabında şöyle rivayet etmektedir’: “Ebu bekir Ömer’e emretti ki: “(Hz. Ali -a.s- ve taraftarları) evden çıkmamaya direnirlerse, onlarla savaş.” Ömer de elinde ateş meşalesiyle evi yakmak için Hz. Fatıma’nın (a.s) evine geldi; Hz. Fatıma’yla (a.s) karşılaştı ve Hz. Fatıma (a.s) ona: ‘Ey Hattab’ın oğlu! Bizim evimizi yakmak için mi geldin?’ buyurdu. Ömer ise, ‘Evet Ebubekir’e biat etmezseniz yakacağım.’ dedi.”



7- ‘Hicri 505 senesinde vefat eden Mugatil bin Atiye-i Henefi Beyrut çapı, “el İmemet-u vel Hilafet”,s.160, kitabında şöyle rivayet etmektedir’: “Ebubekir tehdit ve kılıç zoruyla halktan biat aldığı zaman (Hz. Ali -a.s- biat etmediği için) Ömer’i, Gunfez’i ve ashabtan bir grubu Hz. Ali’nin (a.s) evine gönderdi. Ömer de odun hazırlatıp Hz. Ali’nin (a.s) evinin kapısını yaktı.”



8- ‘Hicri 548 senesinde vefat eden şehristanî Beyrut çapı, “el Melel-u vel Nehl”,c.1,s.57, kitabında şöyle rivayet etmektedir’: “Ömer, ev ve ev halkını yakacağım diye bağırarak Hz. Fatıma’nın (a.s) evine hücum etti. Evde Hz. Fatıma’dan (a.s), Hz. Ali’den (a.s), Hz. Hasan’dan (a.s) ve Hz. Hüseyin’den (a.s) başka hiç kimseler yoktu.”



9- ‘Hicri 732 senesinde vefat eden İsmail İmadu’d-Din Mısır çapı, “el Muhteser-u fi Ehbari’l Beşer”,c.2,s.156, kitabında şöyle rivayet etmektedir’: “Ebubekir, Ömer’e Hz. Ali (a.s) ve beraberindekileri Hz. Fatıma’nın (a.s) evinden çıkarıp getirmesini, ve evden çıkmaya direndikleri durumda ise onlarla savaşmasını emretti. Ömer de elinde ateş Hz. Fatıma’nın (a.s) evinin yolunu tuttu. Hz. Fatıma (a.s), “ey Hattabın oğlu! Bizim evimizi yakmak mı istiyorsun?” dedi. Ömer ise cevabında: “Evet Ebubekir’e biat edenlere katılmazsanız yakacağım” dedi.



10- Ömer Rıza Kehale “E’elamu’n-Nisa” Beyrut çapı, kitabının ‘Muhammed’in (s.a.a) kızı Fatıma (a.s)’ babında, şöyle rivayet etmektedir’: “Ömer (biat almak için) Hz. Fatıma’nın (a.s) evine gitti; içeride bulunanların dışarı çıkmalarını istedi, içeridekiler dışarıya çıkmayınca, Ömer yanındakilerden odun getirmelerini istedi ve dedi: “Ömerin canını elinde bulunduran Allah’a andolsun ki, içeridekiler dışarı çıkmazlarsa eğer, evi ve içerisindekileri yakacağım.” İçlerinden biri dedi; ey Ömer! Bu evde Fatıma’nın’da bulunduğunu biliyor musun? Ömer, ‘evet Fatıma olsa dahi yakacağım’ dedi.



Muhsin bin Ali’nin (a.s) şehadeti: Vahiy evine hücüm edenlerin cinayetlerinden biri de, Hz. Fatıma’nın (a.s) ciyer paresi Hz. Muhsin’in şehid edilmesidir ki, bu cinayet hilafeti gasbedenlerin hanesine kara bir leke olarak yazılmıştır.



1- ‘Mes’udî “İsbatu’l Vesiye”,s.142, adlı kitabında diyor ki:’ “Onlar (Ömer ve beraberindekiler) Hz. Fatıma’nın (a.s) evine hücüm ettiler; kadınların seyyidi Hz. Fatıma’yı (a.s) kapıyla duvar arasında öyle sıkıştırdılar ki, Hz. Fatıma (a.s) (altı aylık bebeği) Muhsin’i düşük yaptı.”



2- şehristanî Beyrut çapı, “el Melel-u vel Nehl”,c.1,s.57, adlı kitabında diyor ki:’ “Ömer biat günü Hz. Fatıma’ya (a.s) öyle şiddetli bir darb vurdu ki; Hz. Fatıma (a.s) darbin şiddetinden bebeğini düşürdü.”



3- ‘Sefedî “el Vafi fil Vefayat”,c.6,s.17, adlı kitabında diyor ki:’ “Nizam Mutezilî, Ömer’in biat günü Hz. Fatıma’ya (a.s) vurduğu darbın şiddetinden bebeğini düşürdüğüne inanmaktadır.”



4- ‘Zehebî “Mizanu’l İtidal”, c.1,s.139, kitabında diyor ki:’ “Ömer Hz. Fatıma’nın sinesine öyle bir tekme vurdu ki, O Bebeğini düşürdü.”



5- ‘Hamuî Cuyeni’ş şafi-i “Feraidu’l Mustetin”,c.2,s.35, adlı kitabında diyor ki:’ “Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu: “Benden sonra kızım Fatıma’nın (a.s) evine gam, keder ve hüzün çökecektir; O’nun hurmeti ortadan kaldırılacak, hakkı gasbedilecek ve kaburgaları kırılacaktır.”



6- ‘İbn Ebi’l Hedid Mutezilî “şerh’i Nehcu’l Belaga”,c.14,s.92, adlı kitabında diyor ki:’ Başta Hebar bin Esved olmak üzere müşriklerden bir grup eziyet etmek kastıyla, Mekke’den Medine istikametine gitmekte olan Zeyneb Rabibe’nin devesini takip ettiler. (Zeyneb Rabibe, Allah Resulü’nün (s.a.a) eşi Hz. Hatice’nin (a.s) kız kardeşiydi ki; babası vefat ettikten sonra Hz. Hatice’nin (a.s) evinde yaşıyordu) Hamile olan Zeyneb Rabibe’nin devesine yetiştiklerinde, Hebar bin Esved, Zeyneb Rabibe’nin Mahfel’ine (oturak yerine) doğru ok fırlattı ve Zeyneb Rabibe çok korktuğu için bebeğini düşürdü. Bunun üzerine Allah Resulü (s.a.a) Hebar bin Esved’in kanını helal kıldı ve onu buldukları yerde oldürmelerini emretti.



Buna göre, Zeyneb Rabibe’nin bebeğini düşürmesine neden olduğu için, Hebar bin Esved’in kanını helal kılan Allah Resulü (s.a.a), Hz. Fatıma’nın (a.s) döneminde yaşamış olsaydı eğer, acaba Hz. Fatıma’nın (a.s) bebeğinin düşürülmesine neden olanların kanını helal kılmaz mıydı?



Ebukekrin kendi hatalarını itiraf etmesi: Ehl-i sünnet âlimlerinin nakletmiş oldukları bir kaç rivayeti açıklayarak konuyu tamamlamaktayız.



1- ‘İbn Cerir Teberi “Tarihu’l Umemu’l Muluk”,c.2,s.619, adlı kitabında şöyle rivayet etmektedir:’ “Ebubekir, dünyada yapmış olduklarım içerisinde üç şey dışında, hiçbir şeyden pişman değilim ve keşke o üçünü de yapmasaydım diyordu; o üç şeyden biri; keşke... Hz. Fatıma’nın (a.s) evine hürmetsizlik yapmasaydım...”



2- ‘Me’udî “Murucu’z Zeheb”,c.2,s.194, adlı kitabında şöyle rivayet etmektedir:’ “Ebubekir, üç şey dışında yaptıklarımdan dolayı hiç bir korkum yoktur ve keşke onlarıda yapmasaydım, diyordu; o üç şeyden biri; keşke... Hz. Fatıma’yı (a.s) eziyet altına almasaydım.”



3- ‘Teberanî “el Mu’cemu’l Kebir”,c.1,s.62, adlı kitabında şöyle rivayet etmektedir:’ “Ebubekir, keşke... Hz. Fatıma’nın (a.s) evine (saldırı emrini vererek) hücum etmeseydim diyordu...”



4- ‘İbn Ebi’l Hadid “şerh’i Nehcü’l Belaga”,c.2,s.46, adlı kitabında şöyle rivayet etmektedir:’ “Ebubekir, keşke... Hz. Fatıma’nın (a.s) evine saldırmasaydım ve onları kendi hallerine bıraksaydım diyordu.”



Fizze diyor ki: Ebubekir’in halife olduğunu ve bazılarının da ondan biat ettiğini duydum. Hz. Ali’nin (a.s) de ondan biat etmesini istiyorlardı. Hz. Ali (a.s) ise evde oturup Kur’an-ı Kerim’i toplamakla meşguldu. Nübüvvet evinin kapısı çalındı. Ben kapıya vardım; kapıyı açtığımda ise, karşımda Ömer’i, Halid bin Velid’i, Gunfez’i ve diğer birkaç kişiyi gördüm. O sırada Hz. Fatıma (a.s) da gelerek kapının arkasında durdu. Onlara ne istiyorsunuz, diye sorunca Ömer, Ali’ye söyle gelip Ebubekir’in halifeliğine biat etsin, dedi. Hz. Fatıma (a.s), Hz. Ali’nin (a.s) Kur’an’ı hiçe sayanlardan ve Allah’ın peygamberine ihanet edenlerden biat etmeyeceğini buyurdu ve Ömer, Ali kendi rızasıyla gelip biat etmezse, ben onu zorla götürmesini biliyorum, dedi. Hz. Fatıma (a.s), bir kez daha Hz. Ali’nin (a.s) biat etmeyeceğini ve onların da nübuvvet evinin kapısından gitmelerini buyurdu. Hz. Fatıma (a.s), kapıyı kapatıyordu ki, Ömer, Onun yüzüne, yani Hz. Peygamber’in (s.a.a) busegahına bir sille vurdu ve Gunfez’in elinden kamçıyı alarak Onun başına vurmaya başladı, O ise, başına vurulan kamçı darplarini kollarıyla engellemeye çalışıyordu. Zorla eve girmek isteyen Ömer’in yüzüne kapıyı kapattık ve Hz. Fatıma’yla (a.s) kapının arkasında durarak onların içeri girmelerine mani olmaya gayret ediyorduk. O an aklıma Hz. Peygamber’in (s.a.a) Ehlibeyt’ine (a.s) yüzünü dönerek buyurmuş olduğu şu hadisler hutur etti: “Size itaat, Allah’a itaattir, size düşmanlık ise Allah’a düşmanlıktır.” “Sizi sevenler Allah’ı sevmiş olurlar, size düşmanlık edenler ise Allah’a düşmanlık etmiş olurlar.”



Ömerin, Halit bin Velid’e odun ve yakacak getirip kapıyı yakın dediğini duydum, az bir zaman sonra vahyin nuzul mahalli, meleklerin uğradığı rahmet mahalli, kerem, cömertlik ve saadet mahalli, Hz. Peygamber’in (s.a.a) risalet hanesinin kapısı alevler içerisinde kalmış, artık nur evine nar düşmüştü. Ömer, tekmeyle kapıya vurdu, tekmenin şiddetiyle açılan kapıyla duvarın arasında Hz. Fatıma’nın (a.s) sıkıştığına yaşlı gözlerimle şahit oldum. Hanımım, yürek dağlayan bir nale ile bana dönerek, karnındaki sekiz aylık bebeği Muhsin’in şehit olduğunu buyurdu, eşkiya yapacağını yapmış ve geri durmuştu, Hz. Fatıma’nın (a.s) Muhsin’in şehadetine, baş ve kollarından aldığı kamçı izlerine, kapıyla duvar arasında sıkıştığında kırılan kaburgalarına ve arşı titreten nalesine ben ve hane-i saadet şahittir.



-------------------------------------------

(1) Tefsir-i Ferat-ı Kufî, S.581.

(2) Feraidu’s Semteyn, c.2,s.68.

(3) Feraidu’s Semteyn, c.2,s.68.

(4) Mizanu’l İtidal, c.2,s.518.

(5) Feraidu’s Semteyn, c.1,s.95.

(6) Feraidu’s Semteyn, c.2,s.66.

(7) Mizanu’l İtidal, c.2,s.131.

(8) Mektel-i Harzumi, c.1,s.56.

(9) Zehairu’l Ukba, s.26.

(10) Maktel-i Harzumi, c.1,s.64.

(11) Müstedrek-i Hakim, c.3,s.154.

(12) Sahih-i Muslim, c.7,s.130.

(13) Tefsir-i Teberi, c.22,s.5.

(14) Müsned-i Ahmed, c.3,s.295.

(15) Sahih-i Buhari, c.5,s.92.
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
Cevapla

“Peygamberimizi (s.a.a) Tanıyalım” sayfasına dön