İmam Hasan Askeri'nin Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

2- Şirk’in Gizliliği

Ebu Haşim Caferi şöyle diyor:
İmam Askeri (a.s)’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Affedilmeyecek günahlardan biri de, adam günah işledikten sonra, o günahını küçük görerek “keşke beni yalnızca bu günahımdan dolayı sorgulasalar” dediği günahtır.”
Ben kendi kendime; “Bu ince ve dakik anlamlı bir sözdür. Herkes her şeyde ve her haletinde dikkatli olması gerekir” dedim.
Hazret bana bakarak buyurdu:
“Evet, doğru düşünüyorsun ey Ebu Haşim. Kalbinden geçenleri muhafaza et; çünkü halk arasında şirk, gece karanlığında kayanın veya siyah bir serginin üzerinde yürüyen bir karıncanın hareketinden daha gizlidir.”

(Keşf’ul-Ğumme, c. 2, s. 420)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

3 İmam (a.s)’ın Bütün Dilleri Bilmesi

Hizmetçi Nasır şöyle diyor:
İmam Hasan Askeri (a.s)’ın, defalarca kendi hizmetçilerinin dilleriyle, örneğin; Türkçe, Rumca, Saklebice onlarla konuştuklarını duydum. Kendi kendime; “Hazret Medine’de doğmuş, babasının vefatına kadar da kimseyle temasta bulunmamış ve bir kimse O’nu görmemiş, o halde bu ilim ve dilleri kimden öğrenmiştir?” diye düşünüyordum. Bu esnada Hazret bana dönerek buyurdular:
“Allah Teala, kendi hüccetini, her açıdan diğer kimselerden üstün kılmaktadır. Dil ve nesepler ilmini, ömürlerin süresini, zamanın olaylarını ona öğretmektedir. Böyle olmasaydı, o zaman ilahi hüccet ile diğer insanlar arasında bir fark olmazdı.”

(Usul-u Kafi (Kitab’ul-Hüccet), c. 1, s. 509, h. 11)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

4- Hz. Mehdi (a.f)’in Doğum Haberi

Allame Meclisi Cila’ul-Uyun adlı eserinde şöyle yazıyor:
İmam Cevad (a.s)’ın kızı Hekime Hatun şöyle diyor: “Kardeşim oğlunun (İmam Hasan Askeri -a.s-) yanında oturmuştum. Gün batımında hizmetçime; “Elbiselerimi getir gidelim” dedim.
Hazret buyurdu: “Hala, bu gece gitme! Bu gece değerli bir çocuk dünyaya gelecek, Allah Teala yeryüzünü, küfür ve dalaletin yaygınlaşmasıyla öldükten sonra, O’nun vesilesiyle ilim, iman ve hidayetle diriltecektir.”
Arzettim: “Efendim! Bu çocuk kimden doğacak?”
İmam (a.s); “Nercis’ten” dedi.
Ben hemen kalkıp Nercis’i kontrol ettim, ama onda hamilelikten bir alamet görmedim. Bu durumu Hazrete arzettiğimde, gülümseyerek şöyle buyurdu:
“Sabaha karşı hamilelik alametleri görülecektir. Onun örneği, Hz. Musa’nın annesinin örneği gibidir; doğum zamanına kadar kendisinde hiçbir değişiklik görülmedi ve hiç kimse ondan muttali olmadı. Zira Firavun, Hz. Musa’yı ele geçirmek için hamile kadınların karınlarını yardırıyordu. Bu çocuğun durumu da aynen onun durumu gibidir.”
Hekime Hatun şöyle diyor: Nercis’in yanına giderek bu durumu ona anlattım, o da kendisinde böyle bir şey hissetmediğini söyledi. Velhasıl, gece orada kaldım, iftar ettim ve Nercis’in yanında yattım. Her saat kalkıp ona bakıyordum, o ise çok rahat yatmıştı. Her saat geçtikçe şaşkınlığım artıyordu. Bu gece diğer gecelere oranla daha erken dua ve ibadet etmeye kalktım. Ben gece namazını kıldım. Vetr namazına yetiştiğimde Nergis de uykudan kalkarak gidip abdest aldı ve gece namazını kıldı. Bu esnada Hazret odasından şöyle seslendi: “Şüphe etme, vaktine az kalmış.”
Az sonra Nercis’te ıstırap gördüm. Onu tutarak Allah’ın adını zikrettim. İmam (a.s) bana hitaben; “İnna enzelna suresini ona oku” buyurdu.
O sureyi okumaya başlayınca, anne karnındaki çocuğun da benimle bu sureyi okuduğunu duydum. Sonra bana selam verdi. Ben çok korktum. İmam (a.s) seslenerek: “Allah’ın kudretine şaşırma. Hak Teala bizim çocuklarımızı hikmetle konuşturur, büyüklük çağında ise bizi yeryüzünde kendinin hücceti kılar.”
İmam (a.s)’ın sözü tamamlanınca, Nercis gözümden kayboldu. Sanki aramıza bir perde çekildi. Bu durumu görünce, İmama doğru koştum.
İmam (a.s); “Ey hala, geri dön, onu kendi yerinde bulacaksın” diye buyurdu.
Döndüğümde artık perde kalktı, Nercis’te gözümü kamaştıran bir nur gördüm. Hz. Sahib’uz-Zaman da, kıbleye doğru secdeye kapanıp işaret parmağını göğe kaldırarak şöyle diyordu:
“Eşhedü en lâ ilâhe illellah, vahdehu lâ şerike leh ve enne ceddî Resulullah ve enne ebî Emir’el-Müminine vasiyy-i Resulillah.”(1)
Sonra İmamların isimlerini teker teker saydı; kendisine yetiştiğinde ise şöyle dedi: “Allahumme enciz lî va’dî ve etmim lî, emrî ve sebbit vat’etî ve emle’il-arza bî, adlen ve kısta.”(2)
O günün ümidiyle.(3)
_________________
1 - “Şehadet ederim ki, Allah’tan başka bir ilah yoktur; O tektir, ortağı yoktur ve ceddim Allah’ın elçisidir ve babam Emir’ul-Müminin Resulullah’ın vasisidir.”
2 - “Alah’ım, vademi gerçekleştir; emrimi (işimi) tamamla; ayaklarımı sabit kıl; yeryüzünü benim vesilemle adaletle doldur.”
3 - Cila’ul-Uyun, s. 523
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

5- Hz. Mehdi (a.f) Hakkında Soru

Hasan b. Tureyf şöyle diyor:
“Kafama iki soru takıldı. Onları bir mektupla İmam Hasan (a.s)’dan sormak istedim. Sorulardan biri şuydu: “Hz. Mehdi (a.s) kıyam ettiğinde halk içerisinde nasıl hükmedecek ve O’nun hüküm meclisi nerededir?”
Diğer sorum da şuydu: “Rib’ ateşi (bir gün olup iki gün olmayan humma) hastalığının çaresi nedir?” Ama bu soruyu unuttuğumdan yazmamıştım.
Hazretten şöyle bir cevap geldi:
“Kâim (a.f) kıyam ettiğinde Hz. Davut (a.s) gibi kendi ilmiyle halk arasında hükmedecek, şahit de istemeyecek. Ama yazmak isteyip unuttuğun Rib’ ateşi hastalığının çaresi ise, şu ayeti bir kağıda yazıp hastanın üzerine as, inşaallah iyileşir: “Ya naro kuni berden ve selamen.”(1)
Bu ayeti yazıp hastanın üzerine astık, hasta da iyileşti.(2)
_________________
1 - “Ey ateş, İbrahim için soğu ve selametlik ol.” (Enbiya: 69)
2 - Usul-u Kafi, c. 1, s. 509, h. 13
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

6- İmam (a.s) Kendi Şahadetinden Haber Veriyor

Ebu’l-Edyan şöyle diyor:
Ben İmam Hasan Askeri (a.s)’ın hizmetçisi idim. O Hazretin mektuplarını diğer şehirlere götürüyordum. Şahadetine yol açan hastalığı sırasında hizmetine gitmiştim. Hazret bazı mektuplar yazarak bana verdi ve buyurdu:
“Bunları ilçelere ve köylere götür. Yolculuğun on beş gün sürecek, on beşinci gün Samerra’ya döndüğünde evimden ağlama sesleri işitecek ve beni gusül tahtası üzerinde göreceksin.”
Ebu’l-Edyan diyor ki: Mektupları (belirtilen yerlere) götürüp cevaplarını alarak döndüm. On beşinci gün Samerra’ya vardım, şehre girdiğimde O Hazretin evinden ağlama sesleri duydum, yaklaşınca O Hazretin cenazesinin bir tahta üzerinde olduğunu gördüm.”

(Kemal’ud-Din, c. 2, s. 475)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

7- İmamları Tanımak, Allah’ı Tanımaktır

Ebu Haşim Caferi’den şöyle rivayet edilmiştir:
Ben İmam Hasan Askeri (a.s)’ın huzurunda olduğum bir sırada, Muhammed b. Salih Ermeni şu ayetle ilgili soru sordu: “Rabbin bir zaman insan sulbünden soyunu almış ve “Ben sizin Rabbiniz değil miyim” demiş ve buna kendilerini şahit tutmuştu. Onlar da “Evet şahitleriz” demişlerdi.”(1)
Hazret cevabında şöyle buyurdular: “Marifet sabit oldu, ama durağı unuttular. Bu yüzden bir gün onu hatırlayacaklar. Böyle olmasaydı, insan kendini yaratan ve rızkını verenin kim olduğunu bilmezdi.”
Ravi diyor ki: Ben kalbimde, Allah’ın kendi velilerine böylesine büyük bir makam verdiğinden dolayı şaşırdım. O sırada Hazret bana bakarak şöyle buyurdu:
“Ebu Haşim! Bunun şaşırılacak bir yönü yoktur. Bu konuda ne düşünüyorsun? Bir grup kimseler var ki, kim onları tanırsa, Allah’ı tanımış olurlar ve kim onları inkar ederse, Allah’ı inkar etmiş olurlar. Her mümin, onları tasdik eder ve onları tanımakla yakine varır.”(2)
_________________
1 - A’raf: 172
2 - İsbat’ul-Vasiyye, Mesudi, s. 467
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

8- Muhtedi Abasi’nin Ölüm Haberi

Muhammed b. Hasan şöyle rivayet ediyor:
Muhted-i billah tutuklandığında, ben İmam Hasan Askeri’ye şöyle yazdım: “El-hamdü lillah, Allah, Muhtedi’nin şerrini bizden uzaklaştırdı. Zira o, Şiilerinizi tehdit ediyor ve onları bu topraklardan çıkaracağını söylüyordu.”
İmam (a.s) mübarek hattıyla şöyle yazdı:
“Muhted-i billah’ın ömrü, bunu yapmaya yetmeyecek. Sen bugünden itibaren beş gün say, altıncı gün, onun zillet ve aşağılanmayla öldürüleceğini göreceksin.”
Olay, O Hazretin buyurduğu gibi oldu.”

(İsbat’ul-Vasiyye, s. 469)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

9- Velice’nin Anlamı

Süfyan b. Muhammed Zab’î şöyle diyor:
İmam Hasan Askeri (a.s)’a bir mektup yazarak; “Velem yettehizu min dunillahi vela resulihi velel müminine velîceten”(1) ayetindeki “velice”den maksat nedir? diye sordum.
Mektubu gönderdikten sonra kendi kendime; “Keşke ayetteki, müminlerden maksadın da kimler olduğunu sorsaydım” dedim.
İmam (a.s)’dan şöyle bir cevap geldi:
“Velice; veliyy-i emrin yerine nasp ve tayin edilmiş (gerçek dost ve sırdaş olmayan) kimsedir. Kendi kendine de; “Bu ayette geçen müminlerden maksat kimlerdir?” dedin. Bunlar, insanlara Allah’ın azabından aman (güvence) veren İmamlardır ve Allah onların amanını (güvencelerini) imza etmektedir.”(2)
_________________
1 - “Allah, Peygamber ve müminlerden başkasını kendilerine sırdaş edinmeyenleri ortaya çıkarmadan bırakılacağınızı mı sandınız.” (Tevbe: 16)
2 - Usul-u Kafi, c. 1, s. 502, h. 9
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

10- Cennet Kapılarından Bir Kapı

Ebu Haşim’den şöyle dediği rivayet edilmiştir:
İmam Hasan Askeri (a.s)’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Cennette “Maruf” (iyilik) adında bir kapı vardır. İyilik ehlinden başkası o kapıdan girmeyecektir.”
Ben kalbimde Allah’a şükrettim ve halkın ihtiyaçlarını yerine getirdiğimden dolayı da hoşnut oldum. Hazret bana bakıp buyurdu:
“Evet, senin halini bildim; dünyada hayır ehli olanlar, ahrette de hayır ehlidirler. Ey Ebu Haşim! Allah seni onlardan kılsın ve sana merhamet etsin.”

(Keşf’ul-Ğumme, c. 2, s. 420)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

11- Ayetin Ayetle Tefsiri

Ebu Haşim şöyle rivayet ediyor:
Muhammed b. Salih, “İlk ve son emir Allah’a aittir” ayetinin anlamını İmam Hasan Askeri (a.s)’dan sorunca, Hazret şöyle buyurdular: “Emirden önce ve sonra ferman O’nun elindedir.”
Ben kendi kendime; “Bu ayet, şu ayetin tefsiridir: “Bilin ki, yaratma ve emir O’na aittir” dedim.
Ben böyle düşününce İmam (a.s) bana baktı ve gülümseyerek şöyle buyurdular: “Evet, kalbinden geçenin kendisidir. Bilin ki, yaratılış ve ferman Allah’a hastır. Alemlerin Rabbi olan Allah büyüktür.”

(Keşf’ul-Ğumme, c. 2, s. 420)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Cevapla

“Oniki İmamlar'ın Hayatı” sayfasına dön