İmam Hasan Askeri'nin Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

7- İmam Hasan Askeri (a.s) Ve İşkenceciler

Abbasi halifesi Muhtedi zamanında İmam Hasan Askerî (a.s)’ı zindana attılar. Zindan ban (gardiyan) ise Salih b. Vasif’ti.
Ehl-i Beyt düşmanlarından bazı kimseler, zindan banın yanına giderek ondan, İmam Hadi’ye daha fazla baskı yapılmasını ve işkenceye tabi tutulmasını istediler.
Zindan ban onların cevabında şöyle dedi: Ne yapayım? En kötü insanlardan iki kişiyi, Hasan Askeri’yi işkenceye tabi tutmakla görevlendirdim. O iki kişi, onun ibadet, dua, hal ve hareketlerini görerek etkilenip onlar da namaz ve ibadete koyuldular.
Sonra onları ihzar ederek: “Neden böyle oldunuz? Neden ona işkence yapmıyorsunuz?” diye sordu.
Onlar cevabında şöyle dediler: “Gündüzleri oruç tutan, geceleri ise ibadetle geçiren birisi hakkında ne diyebiliriz? O ne konuşuyor ve ne de ibadetten başka bir işle meşgul oluyor. Bize baktığında bedenimiz titriyor ve kendimize hakim olamayacak bir şekilde bizi korku sarıyor.
Ehl-i Beyt düşmanları bu sözleri duyunca, ümitsiz bir şekilde başlarını öne eğerek geri dönüp gittiler.

(Bihar, c. 50, s. 3089)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

8- İmam Hasan Askeri (a.s)’ın Büyük Âlimlerden Birine Mektub

İmam Hasan Askeri (a.s)’ın, Şia’nın büyük âlimlerinden olan Ali b. Babeveyh-i Kummî’ye yazdığı mektup:
“Bismillahirrahmanirrahim... Ey Ali! Sürekli sabırlı ol, fereci (kurtuluşu) bekle. Nitekim Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ümmetimin en üstün ameli kurtuluşu beklemektir.” Şialarımız, Kâim olan oğlum (Hz. Mehdi) zuhur edene dek sürekli sıkıntı ve üzüntü içerisinde olacaklardır. Nitekim Resulullah (s.a.a) onun zuhur edeceğini müjdeleyerek şöyle buyurmuştur: “O, yeryüzünü, zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi adalet ve kıstla dolduracaktır.” Ey şeyhim! Ey Ebu’l-Hasan! Sabret ve bütün Şialara da sabretmelerini söyle. Şüphesiz, yeryüzü (onun saltanat ve mülkiyeti) Allah’ındır. Onu, İstediğine miras olarak verir. Sonuç da (zafer açısında) Allah’tan çekinenler içindir. Allah’ın selam, rahmet ve bereketi, sana ve bütün Şialarımızın üzerine olsun. Allah’ın salat ve selamı da Muhammed ve Âli’ne olsun.”

(Bihar, c. 50,s. 317. İmam (a.s)’ın bu mektubu, diğer kitaplarda daha geniş nakledilmiştir.)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

9- Dost Ve Düşman Açısından İmam Hasan Askeri (a.s)

Sa’d b. Abdullah şöyle diyor:
Bir gün, Samirra’da bulunan Âl-i Ebi Talib’lerden, onların mezheplerinden ve sultanın yanındaki makam ve değerlerinden söz edilince, Ehl-i Beyt (a.s)’ın katı düşmanlarından olan Ahmed b. Ubeydullah b. Hakan(1) şöyle dedi:
Samirra’da, vakar, züht, yücelik, keramet ve iffetlilikte Hasan Askeri gibi birisini görmedim. O herkesin yanında saygın ve herkesten önde idi.
Bir gün babamın meclisinde oturmuştum, babam da halkın sorunlarıyla ilgileniyordu, bu esnada kapıcı gelerek şöyle dedi: “İbn’ur-Rıza(2) kapıda bekliyor.” Babam yüksek sesle şöyle dedi: “Müsaade edin gelsin.”
Bu sırada güzel simalı bir genç, özel bir heybet ve vakarla içeri girdi. Babam yerinden kalkarak onu karşıladı, onu bağrına bastı, yüzünü ve omuzlarını öptü, namaz halısının üzerine oturttu, kendisi de onun yanında oturdu, onunla konuşmaya daldı ve sürekli şöyle diyordu: “Babam anam sana feda olsun ve canım sana kurban olsun!”
Ben bu olayı görmekle çok şaşırdım, kendi kendime; “acaba bu kimdir ki babam ona bu kadar ihtiram ediyor ve ona saygı gösteriyor” dedim. Bu esnada kapıcı gelerek: “Muvaffak(3) geliyor” dedi.
Muvaffak babamın yanına geldiğinde, bekçi ve komutanlar, o babamın yanından ayrılana dek kapıyla babamın oturduğu yer arasında sıraya geçip duruyorlardı. Babam Muvaffak’ın geldiğini (İmam) Hasan Askeri’ye bildirerek şöyle dedi: “Fedan olayım! İstiyorsanız siz dışarıya çıkın.”
Sonra hizmetçilerine şöyle dedi: “Muvaffak’ın onu görmemesi için, onu sıranın arkasından götürünüz.”
Hasan Askeri kalkıp gitmek istediğinde babam yerinden kalkarak onu bağrına bastı ve yüzünden öptü. Daha sonra Hasan Askeri gitti. Ben bekçi ve hizmetçilere: “Babamın kendisine bu kadar ihtiram edip saygı gösterdiği bu adam kimdir?” diye sordum. Onlar cevaben: “Alevilerden biridir; ismi Hasan b. Ali’dir ama İbn’ur-Rıza olarak meşhurdur” dediler.
Benim şaşkınlığım daha çok arttı. O gün akşama kadar rahatsız bir şekilde onun ve babamın ona karşı davranışı hakkında düşünüp durdum. Akşam olunca, babam adeti gereği her gece yatsı namazından sonra oturup halkın işlerine yetişiyordu. Ben babamın yanına giderek onun karşısında oturdum. Babam bana bakarak: “Ahmed! Bir işin mi vardır?” diye sordu.
Ben de cevaben: “Evet, müsaade ederseniz size bir sorum olacaktır” dedim.
Babam: “İstediğin şeyi sorabilirsin.”
Ben: “Babacığım, bugün kendisine böyle davrandığın ve sürekli; “canım sana feda olsun” dediğin ve o kadar saygı gösterdiğin şahıs kimdi?”
Babam: “Oğlum! İbn’ur-Rıza diye meşhur olan Rafizi’lerin (Şia’ların) önderiydi.”
Babam biraz sustuktan sonra şöyle dedi: “Oğlum! Eğer hilafet Beni Abbas’ın elinden çıkmış olursa, Beni Haşim’den iffet, vakar, takva, zühd, ibadet ve güzel ahlâkından dolayı onun kadar hilafete layık olacak bir kimse yoktur. Keşke babasını görseydin! Babası yüce, azametli, fazıl ve hayır ehli bir şahıs idi.”
Ben onun hakkında bu sözleri duyunca babama oldukça kızdım ve daha çok düşünceye daldım. Artık ondan sonra sürekli onun hakkında araştırma yapıyor ve daha çok bilgi edinmek istiyordum. Onun hakkında dost veya düşman her kimden soru sordumsa, herkes onun fazilet, makam ve yüceliğinden söz ediyor ve onu Rafizilerin önderi biliyorlardı. İşte bundan dolayı onun kadri ve değeri benim yanımda oldukça yükseldi. Çünkü dost ve düşman herkes onu övüyor ve methediyordu.”(4)
_________________
1 - Ahmed b. Ubeydullah, O zamanın halifesi tarafından, Kum halkından maliyet toplamakla görevli idi.
2 - İmam Cevad, İmam Hadi ve İmam Hasan Askeri’ye İbn’ür-Rıza diyorlardı.
3 - Muvaffak, Mutemid alallah’ın kardeşi, aynı zamanda onun ordu komutanı idi.
4 - Bihar, c. 50, s. 325
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

10- Yumuşak Elbisenin Altındaki Kaba Elbise

Bazı sorular sormak için İmam Hasan Askeri (a.s)’ın yanına varan Kamil-i Medeni şöyle diyor:
İmam Hasan Askeri (a.s)’ın huzuruna vardığımda, O’nun beyaz ve yumuşak elbise giydiğini gördüm. Kendi kendime dedim ki; “Allah’ın hüccet ve velisi yumuşak elbise giyiyor ama bize, kardeşlerle eşitliği sağlamayı ve onların halini gözetmeyi ve böyle elbiseler giymekten sakınmayı emrediyor.”
Bu esnada İmam (a.s) yenlerini yukarı çemredi. İmam (a.s)’ın yumuşak elbisenin altından siyah renkli kaba bir elbise giymiş olduğunu gördüm. İmam (a.s) tebessüm ederek şöyle buyurdu: “Ey Kamil! Bu kaba elbise Allah içindir ve üzerinden giymiş olduğum bu yumuşak elbise ise sizin içindir.”
Evet, bütün işlerde Allah’ın rızayetini göz önünde bulundurmak ve zahiri şahsiyeti de korumak gerekir.

(Bihar, c. 50, s. 253; c. 70, s. 117; c. 72; s. 163; c. 79, s. 302)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Cevapla

“Oniki İmamlar'ın Hayatı” sayfasına dön