İmam Ali Naki'nin Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

8- Hıristiyan Baba Ve Müslüman Oğul

Hibetullah Musili şöyle diyor:
“Rabia” diyarında, “Kefertuta” (Filistin köylerinden) halkından Yusuf b. Yakup adında Hıristiyan bir katip vardı. Babamla dost ve arkadaştılar. Uygun olmayan bir vakitte yolculuktan gelerek babamın evine gitti. Ben ona; “Neden bu vakitte geldiğiniz?” diye sordum.
Dedi ki: “Mütevekkil beni çağırmış, ne iş için çağırdığını da bilemiyorum. Ama ben yüz dinarla kendimi sigorta ettim. Bundan dolayı onu Ali b. Muhammed’e (İmam Hadi’ye) getirmişim.”
Babam: “Bu işte muvaffaksın” dedi.
Adam Mütevekkil’in yanına gitti ve birkaç gün sonra sevinçli bir halde geri döndü. Babam neler olup bittiğini anlatmasını istedi.
Dedi ki: “Şimdiye kadar gitmediğim Samerra kentine gittim, bir ev kiraladım ve kendi kendime; “Mütevekkil’e gitmeden önce ve burada olduğumdan kimsenin haberi yokken Ali b. Muhammed (a.s)’ı bulup, yüz dinarı O’na teslim etmeliyim” diye düşünüyordum.
Sonra Mütevekkil’in, Hazreti evinden çıkmaktan men ettiğini öğrendim. Sormaktan çekindiğim için bir merkebe binerek, belki tesadüfen O Hazretin evini bulabilirim diye, sokakta rasgele gezinmek kalbimden geçti. Dinarları bir kağıda koyup gömleğin kolunda sakladım ve merkebe bindim. Merkep istediği şekilde sokaklarda dolaşıyordu. Nihayet bir kapıya gelip durdu, ne yaptıysam ileri gitmedi. Hizmetçime; “Bu evin kime ait olduğunu sor” dedim.
Dediler ki: “Ali b. Muhammed (a.s)’ın evidir.”
“Allah-u Ekber! Bu yeterli bir alamettir” dedim.
Sonra zenci bir köle evden çıkarak; “Yusuf b. Yakup sen misin?” dedi.
“Evet, benim” dedim.
İnmemi istedi, beni evin avlusuna aldı ve kendisi içeri girdi. “Bu ikinci alamet” dedim.
Kendi kendime; “Bu köle benim ve babamın adını nereden biliyor? Halbuki bu şehirde hiç kimse beni tanımıyor ve şimdiye kadar buralara gelmiş de değilim” dedim
Hizmetçi tekrar gelerek; “Kağıda sarıp gömleğinin kolunda sakladığın yüz dinar nerededir? Onu ver” dedi.
Verdim ve; “Bu üçüncü alamettir” dedim.
Yine dönerek; “İçeri gir” dedi.
İçeri girdiğimde, İmam Hadi’nin kendi yerinde tek başına oturduğunu gördüm. Buyurdular ki:
“Ey Yusuf! Bazıları, bizim velayet ve sevgimizin, senin gibi (gayr-i müslime) faydası olmadığını sanıyorlar. Onlar yalan söylüyorlar. Allah’a andolsun ki, velayetimizin senin gibi kimselere de yararı vardır. Şimdi buraya kendisi için geldiğin işin peşine git. Sevindirici şeylerle karşılaşacaksın ve çok yakında sana mübarek bir evlat nasip olacak.”
Ben Mütevekkil’in yanına gittim, istediğim şeyleri söyleyip döndüm.
Hibetullah diyor: “Onun ölümünden sonra oğlunu gördüm, Müslüman ve Şia inancına sahip idi. Babasının Hıristiyan olarak öldüğünü ve onun ölümünden sonra kendisinin Müslüman olduğunu söyledi. O şöyle diyordu: “Mevlam, benim dünyaya geleceğimden haber vermiştir!”

(Keşf’ul-Ğumme, c. 2, s. 392)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

9- Mütevekkil’in Ölüm Haberi

Muhammed b. Sinan şöyle diyor:

Birisi bir mektupta İmam Hadi (a.s)’dan; “Mütevekkil’in hilafetinden ne kadar kalmış?” diye sordu. Hazret cevap olarak (Yusuf suresindeki) şu ayeti yazdı: “Yedi yıl ekip biçeceksiniz, yedi yıl ondan sonra kurak geçecek bu yıllardan sonraki yıl içinde halka yardım edilecek”
Mütevekkil, hilafetinin on beşinci yılının evvelinde (yani 14 yıl sonra) öldü.”

(İsbat’ul-Hudat, c. 6, s. 260)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

10- Ordu Komutanının Ölüm Haberi

Ahmed b. Yahya rivayet ediyor:
“Biz Samerra’da Hz. Hadi (a.s) ile komşu idik. Geceleri birlikte oturup sohbet ediyorduk. Komutanlardan biri, diğer komutan ve hizmetçilerle birlikte saltanat konağından çıkıp geliyorlardı. Bize yetiştiklerinde Hazret kalkıp onları selam verdi, geçtiklerinde ise şöyle buyurdu: “Bu komutan kendi durumundan hoşnuttur, ama sabah namazından önce toprağa gidecek.”
Biz O’nun bu sözüne çok şaşırdık. Daha sonra Hazretin huzurundan kalkıp gittiğimizde biz üç kişi; “Bu gaybi ilimdir, eğer bu haber yalan çıkarsa O’nu öldürelim ve böylece elinden rahat olalım” diyerek birbirimizle sözleştik.
Sabah namazından sonra evde idim. Bu sırada halkın feryat seslerini duydum. Evin kapısına çıktığımda ordu ve halktan birçok kimseler gördüm. Filan komutan dün gece sarhoş iken bir yerden diğer bir yere giderken düşüp boynu kırıldı ve öldü diyorlardı. Eşhedu en la ilahe illellah dedim. Sonra gidip yakından baktığımda Hazretin tarif ettiği şekilde ölmüş olduğunu gördüm. Yanımda onu toprağa verdiler ve hepimiz hayretler içinde döndük.”

(İsbat’ul-Hudat, c. 6, s. 260)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

11- Yirmibeş Hurma Tanesi

Ahmed b. İsa şöyle diyor:

Peygamber (s.a.a)’i rüyada gördüm, bana bir avuç hurma verdi, saydığımda yirmi beş tane olduğunu gördüm. Hz. Hadi (a.s) geldiklerinde hizmetine vardım. O da bir avuç hurma verdi ve buyurdu: “Eğer Peygamber (s.a.a) daha fazla vermiş olsaydı ben de o kadar verirdim!.”
Saydığımda bunların da yirmi beş tane olduğunu gördüm.”

(İsbat’ul-Hudat, c. 6, s. 269)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

12- Mütevekkil’in Katledilme Haberi

Şeyh Bahai bazı üstatlarından naklediyor:
Mütevekkil Hz. Hadi (a.s)’a ihanet etmek niyetindeydi. Havanın çok sıcak olduğu bir günde münadi, Mütevekkil’in filan yere gitmek istediğini, Beni Haşim’in de kendisiyle gelmesini ve kendisinden başka hiç kimsenin süvari olmamasını beyan etti. Yol uzak ve hava çok sıcak olduğundan Hazret ter içinde kalmış ve yorgun düşmüştü.
Yol esnasında münafıklardan biri, İmam (a.s)’ı öyle meşakkat ve eziyet içerisinde görünce, Mütevekkil’in İmam’a karşı saygısızlığını yorumlamak istediğinden şöyle dedi: “Ey Hazret! Bu meşakkat ve zorluklar yalnızca size ait değildir ve halifenin size eziyet ve ihanet etme kastı da yoktur. Herkes sizinle aynı durumdadır.”
İmam (a.s) o şâhısa şöyle buyurdu: “Vallahi, Allah katında, Salih (a.s)’ın devesi benden daha aziz ve değerli değildir.”
Sonra şu ayeti okudular: “Yurdunuzda üç gün daha yararlanın. Bu yalanlanmayacak bir vaattir.”(1)
O Hazretin buyurduğu gibi o günden üç gün sonra Mütevekkil mecliste oturduğu bir sırada, hizmetçileri onun üzerine çullanarak kılıçlarla onu param parça ettiler. Mütevekkil tarafından o sözleri söyleyen şahıs, İmam’ın huzuruna gelerek af dileyip günahlarından tövbe etti ve O Hazretin Şiilerinin safına geçti.(2)
_________________
1 - Hud: 65
2 - Miftah’ul-Felah, s. 278
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Cevapla

“Oniki İmamlar'ın Hayatı” sayfasına dön