İmam Cafer Sadık'ın Hayatı, Fazileti...

Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

51- Amel Defterinin İmama Sunulması

Davud-i Rıkki şöyle diyor:
“Ben İmam Sadık (a.s)’ın huzurunda sessiz oturmuştum, ben daha hiçbir şey söylemeden İmam (a.s) şöyle buyurdular:
“Ey Davud! Perşembe günü amel defterinizi benim yanıma getirdiklerinde, senin, falan amcan oğlu hakkında iyilik yapmış olduğunu gördüm. Senin bu işinden çok hoşnut oldum ve anladım ki senin ona karşı sıla-i rahimde (iyilikte) bulunman (ve onun ise sıla-i rahmi kesmesi) amcan oğlunun çabuk ölmesine sebep olmuştur.”
Davud şöyle devam ediyor:
“Çok kötü ahlaklı ve katı düşmanım olan bir amcam oğlu vardı. Onun ve ailesinin çok fakir olduklarını ve çok zor bir şekilde geçindiklerini duyunca, onun için bir miktar ev eşyası alıp gönderdim ve daha sonra Mekke’ye doğru hareket ettim. Medine’de İmam (a.s)’ın huzuruna vardığımda, ben daha hiçbir söz söylemeden İmam (a.s) olayın neden ibaret olduğunu (yani benim onlara yardımda bulunmamı ve amcam oğlunun ise ölümünü) bana haber verdi.”

(Bihar, c. 74, s. 93)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

52- Tağut Valisi Karşısında Kırıcı Söz

Abdullah b. Süleyman şöyle diyor:
Mensur Devaniki, “Şeybe b. Gaffal” isminde bir şahısı Medine’ye vali tayin etti. Şeybe Cuma günü Mescid’un-Nebi’de minbere çıkıp bir hutbe okuyarak şöyle dedi: “Ali b. Ebi Talib, Müslümanların arasında ihtilaf çıkardı, mümin insanlarla savaştı, hükümeti elinde tutmak istedi ve onu ehline bırakmadı! Ama Allah-u Teâla onu hükümetten mahrum etti ve hilafet arzusu içerisinde dünyadan gitti. Ondan sonra da O’nun oğulları fitne çıkarmada onun yolunu takip ettiler ve liyakatleri olmadan hükümet yapmak istemekteler. İşte bundan dolayı her biri dünyanın bir köşesinde öldürülüp kanlarına bulaşıyorlar!”
Şeybe’nin sözleri halka çok ağır geldi ama kimse cesaret edip de bir söz söyleyemedi. Bu sırada yünlü elbise giymiş olan birsi yerinden kalkarak şöyle dedi: “Biz Allah’a hamdediyor, Hz. Peygambere ve bütün peygamberlere selam gönderiyoruz. İyiliklerden dediğin şeylere bizler layığız, çirkinliklerden dediğin şeylere ise sen ve seni buraya vali tayin eden kimse (yani sizler) layıksınız. Şunu da bil ki, aşağılık ve mahcubiyet, başkasının bineğine binip ekmeğini yiyen senin gibi şahıslara yakışır.”
Daha sonra halka dönerek şöyle buyurdu: “Kıyamet günü, terazide amelleri herkesten daha hafif ve herkesten daha zararlı olan kimseyi size söyleyeyim mi? Bu şahıs ahiretini başkasına satan kimsedir. Bu fasık vali de böyle birisidir. (Zira o ahiretini Mensur’un dünyasına satmıştır.)”
Herkes sessizliğe boğulmuştu, vali de hiçbir şey söylemeksizin camiden dışarı çıktı.
Abdullah b. Süleyman sözünün devamında şöyle diyor: Halka, “valinin karşısında böyle bir cesaretle kırıcı ve ezici olarak konuşan şahıs kimdi?” diye sorduğumda, “O İmam Cafer b. Muhammed Sadık’tır” dediler.

(Bihar, c. 47, s. 165)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

53- Rızk Elde Etmek İçin Çaba Göstermenin Gerekliliği

İmam Cafer Sadık (a.s)’ın yarenlerinden olan Ömer b. Muslim, bir müddet İmam (a.s)’ın yanına gelmedi. İmam (a.s) dostlarından onun ne durumda olduğunu sordu. Şöyle dediler: “O ticareti terk edip ibadete koyulmuştur.”
İmam (a.s) bu sözü duyunca şöyle buyurdular: “Vay olsun ona! Acaba o, rızık kazanmak için çaba göstermeyenin duasının kabul olmayacağını bilmiyor mu?”
Sonra şöyle buyurdular: “Peygamber (s.a.a)’in ashabından bir grup kimse, “Kim Allah’tan korkup sakınırsa, (Allah ona bir çıkış yolu gösterir; ve onu hesaba katmadığı bir yönden de rızıklandırır.”(1) ayeti nazil olduğunda, kapıları yüzlerine kapatarak ibadete yöneldiler ve “Allah bizim rızkımızı üstlenmiştir” dediler.
Peygamber (s.a.a) onların bu durumundan haberdar olunca şöyle buyurdular: “Kim böyle yaparsa, duası kabul olmaz. Bu yüzden siz, yaşamak ve ailenizin geçimini sağlamak için çalışıp çaba göstermelisiniz.” (2)
_________________
1 - Talak / 2-3
2 - Bihar, c. 22, s. 131
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

54- Takva Üzere Olan Amelin Üstünlüğü

Mufazzal şöyle diyor:
İmam Sadık (a.s)’ın huzurunda olduğum bir sırada amellerin niteliği hakkında söz açıldı.
Ben dedim ki: “Amelim ne kadar da azdır!”
İmam (a.s) buyurdu ki: “Sus! Allah’tan mağfiret dile!”
Sonra buyurdu ki: “Takva üzere olan az amel, takva üzere olmayan çok amelden daha üstündür.”
Arzettim ki: “Takvalı olmayan amel nasıldır?”
İmam (a.s) buyurdu ki: “O kimsenin ameli gibidir ki, halka yemek veriyor, komşularına şefkatli davranıyor, evinin kapısını herkesin yüzüne açıyor, ama haram bir işle karşılaşınca ondan uzaklaşmıyor; haram ve günaha duçar oluyor. Evet, takvasız amelin örneği işte budur. Diğer bir kimse de vardır ki, (yemek vermek, komşuya şefkatli davranmak gibi) iyi işler yapmıyor ama haram bir şeyle karşılaşınca kendisini koruyor, haram ve günaha duçar olmuyor. Elbette bu şahıs birici şahıstan daha üstündür.”

(Bihar, c. 70, s. 104)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

55- Hikmetli Öğütler

İnvan-i Besrî şöyle diyor:
“…İmam Cafer Sadık (a.s)’dan bana öğüt vermesini istedim. Buyurdular ki:
“Dokuz şeyi yapmanı tavsiye ediyorum. Bu tavsiyeler sadece senin için değildir; Allah yolunda adım atmak isteyen herkes içindir. Allah’tan dileyim, bunları yapmakta sana yardımcı olmasıdır. Onlardan üç tanesi riyazet (nefsi kötü şeylerden arındırıp eğitmek) hakkındadır; diğer üç tanesi ise sabır ve tahammül hakkındadır; geri kalan üç tanesi ise ilim ve bilgi hakkındadır. Bunları koru ve gevşeklik yapma.”
İnvan-i Besri diyor ki: “Ben kalp ve canımla onları algılamaya hazırlandım. Sonra İmam (a.s) şöyle buyurdular:
“Rızayet ve nefis tezkiyesi hakkında olan o üç şey şunlardır:
a) İstemediğin bir şeyi yemekten sakın. Zira bu iş ahmaklık ve aptallığa sebep olur.
b) Sadece aç olduğunda yemek ye.
c) Yemek yediğinde ise helal yemek ye; yediğinde de Allah’ın ismini an (bismillah söyle). Sürekli Resulullah (s.a.a)’in hadisini hatırla. Zira Resulullah (s.a.a) çok yemek yeme hakkında şöyle buyurmuştur: “İnsan karnından daha kötü olan bir kap doldurmamıştır. Eğer yemesi gerekiyorsa, (midesinin) üçte birini yemeğe, üçte birini de içilecek şeylere, diğer üçte birini ise soluk almaya tahsis etmelidir.”
Hilim ve tahammül hakkında olan şeyler ise şunlardır:
a) Bir adam sana: “Eğer bir şey dersen, on şey duyarsın” derse, cevabında şöyle de: “Eğer on şey dersen, bir şey de duymazsın”
b) Eğer bir adam sana söver ve kötü laf ederse, cevabında şöyle de: “Eğer dediğin şeyler doğru ise, Allah’tan beni affetmesini diliyorum; eğer yalan ise, Allah’tan seni bağışlamasını diliyorum.
c) Eğer bir kimse sana çirkin söz vaadinde bulunursa, sen ona nasihat ve saygı gözetme vaadinde bulun.
İlim ve bilgi hakkındaki olan üç şey ise şunlardır:
a) Bilmediğin şeyleri bilginlerden sor; sakın eziyet etmek ve denemek için sorma.
b) Sakın (sadece) kendi görüşünle amel etme; bütün işlerde mümkün olduğu kadar ihtiyat et.
c) Aslandan kaçtığın gibi fetva vermekten kaç ve boynunu halk için köprü yapma.”
İmam (a.s) bu hikmetli öğüt ve nasihatlerden sonra şöyle buyurdu: “Ey İnvan-i Besri! Artık kalk git. Şüphesiz sana nasihatte bulundum, zikrimi bozma (ibadet vaktidir, vaktimi alma). Zira ben kendi nefsime cimriyim (vaktimi öldürmek ve boşa geçirmek istemiyorum. Allah’ın salat ve selamı hidayete tabi olan kimseye olsun.”

(Bihar, c. 1, s. 226)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

56- Müminle Görüşmenin Sevabı

İshak b. Ammar şöyle diyor:
Ben Kufe’de zengin olmuştum, dinî kardeşlerden birçok kimseler benim yanıma geliyorlardı. Halkın arasında meşhur olmaktan korktuğum için köleme dedim ki: “Dini kardeşlerden biri gelip beni sorduğunda, burada yoktur” de.
Aynı yıl içerisinde Mekke’ye gittim, İmam Sadık (a.s)’ın huzuruna varıp selam verdim. İmam (a.s) ağır ve değişik (rahatsız) bir şekilde selamımın cevabını verdi.
Arzettim ki: “Fedan olayım! Beni senin yanında değiştiren şey nedir? (Bana eskisi gibi ilgi göstermemenin sebebi nedir?)
Buyurdu ki: “Seni müminlere karşı değiştiren şeydir (müminlere karşı takındığın tavır ve harekettir).”
Arzettim ki: “Fedan olayım! Çok meşhur olmaktan korktuğum için böyle yaptım. Allah biliyor ki onları çok seviyor ve onlara oldukça ilgi duyuyorum.”
İmam (a.s) buyurdu ki: “Ey İshak! Mümin kardeşlerinin çok olmasından (sana çok müracaat etmelerinden) usanıp sıkılma. Zira mümin, mümin kardeşiyle karşılaştığında ona “merhaba” derse, kıyamet gününe kadar ona merhaba yazılır. Onunla musafaha ederse, Allah-u Teâla onların parmakları arasına yüz rahmet indirir; bunlardan doksan dokuzu, din kardeşini daha çok seven kimse içindir. Sonra Allah yüzüyle (tam rahmetiyle) onlara yönelir, arkadaşına daha çok şefkatli davranan kimse, Allah’ın rahmetine daha çok mahzar olur. Eğer Allah’ın rızası için kucaklaşırsa, Allah’ın rahmeti onları sarar. Eğer Allah’ın rızası için durup konuşurlarsa, onlara şöyle denilir: “Siz bağışlandınız; o halde yeniden amele koyulunuz.” Bir şey sormak istediklerinde melekler birbirlerine şöyle derler: “Onlardan uzaklaşalım, onların sırları vardır, Allah onların sırlarının üzerini örtmüştür (kimsenin haberdar olmasını istemiyor).”
İshak devamında şöyle diyor:
Arzettim ki: Sözlerimiz yazılmıyor mu? Oysa Allah-u Teâla şöyle buyuruyor:
“O, söz olarak ne söylerse, mutlaka yanında rakîb ve atîd (amelleri yazan hazır ve gözetleyici iki melek) vardır.”
İmam (a.s) bu sözü duymakla dertliler gibi bir ah çekti ve sonra öyle şiddetli bir şekilde ağladı ki, göz yaşları Hazretin mübarek sakalını ıslattı. Sonra şöyle buyurdu:
“Ey İshak! Allah-u Teâla müminleri yüceltmek için meleklerin onlardan uzaklaşmasını emretmektedir. Melekler onların sözlerini yazmasalar ve duymasalar da, gizlilikleri ve sırları bilen alim ve hafız (Allah) onlardan haberdardır.
Ey İshak! Allah’tan, O’nu görürcesine kork; sen O’nu görmesen de O seni görüyor. O’nun seni görmediğini zannedersinse, kafir olursun. Eğer Allah’ın seni gördüğüne yakinin olduğu halde yine de günah işlersinse, bu durumda O’nu, kendisinden hâyâ etmediğin bakıcıların en aşağısı kılmış olursun.”

(Bihar, c. 76, s. 21)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

57- İbn-i Ebi’l-Avca’nın Şüphesi

Ebu Cafer Ahvel şöyle diyor:
Bir gün İbn-i Ebi’l-Avca dedi ki: “Acaba birisi bir şeyi yapıp icat etse, öyle ki onu yapanın kim olduğu belli olsa, o, o şeyin yaratıcısı olmaz mı?”
Ben; “Evet” dedim.
Dedi ki: “Bir veya iki ay mühlet ver, sonra gel sana bir şey göstereyim.”
Sonra ben hacca gittim. İmam Sadık (a.s)’ın yanına vardığımda buyurdular: “İbn-i Ebi’l-Avca, senin için iki koyun hazırlamış ve arkadaş ve dostlarından bir grup ile senin yanına gelecek ve bedenleri kurtlanmış ölü koyunları getirerek diyecek ki: Bu kurtçukları ben yarattım ve bunlar benim yaratıklarımdırlar.” Sen de cevaben de ki: “Eğer bunlar senin yaratıkların ise, o halde onların erkek ve dişilerini birbirinden ayır.”
İbn-i Ebi’l-Avca, (vaat edilen gün) kurtçukları getirdi. Ben ona; “Onların erkek ve dişilerini birbirlerinden ayır” dedim.
O bu sözü işitince; “Allah’a yemin ederim ki, bu senin sözün değildir. Zira bu hediyeleri develer Hicaz’dan getirmişlerdir” dedi.

(Rical-i Keşşi, s. 189, h. 332)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

58- Ebu Hamza Somali’nin Ölüm Haberi

Ebu Besir diyor:
İmam Sadık (a.s)’ın hizmetine vardığımda şöyle buyurdular: “Ey Eba Muhammed! Ebu Hamza Somali ne yapıyordu?”
Arzettim: “Ben geldiğimde durumu iyiydi.”
Buyurdu: “Döndüğünde ona selamımı ilet ve de ki: Günlerden filan günde öleceksin.”
Arzettim: “O hoş sohbet birisidir ve sizin Şiilerinizdendir.”
Hazret buyurdular: “Doğru söyledin Ya Eba Muhammed! Bizim yanımızda olan onun için daha hayırlıdır.”
Arzettim: “Fedan olayım, sizin Şiileriniz böyle midir?”
Buyurdular: “Evet, bizim Şiilerimiz Allah’tan korktuğunda, O’nu göz önünde bulundurur ve günahtan sakınırlar. Böyle yaparlarsa bizim derecemizde, (cennette) bizimle birlikte olurlar.”
Ebu Besir diyor: “Ben döndüğümde Ebu Hazma aynı gün ve aynı saatte vefat etti.”

(Keşf’ul-Ğumme, c. 2, s. 190)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

59- Hazreti Masume (s.a)’dan Haber Vermesi

Kadı Nurullah, İmam Sadık (a.s)’dan şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

“Şüphesiz Allah’ın bir haremi vardır, o, Kabe’dir. Resulullah (s.a.a)’in bir haremi vardır, o, Medine’dir. Müminlerin emiri Ali (a.s)’ın bir haremi vardır, o da Kufe’dir. Bilin ki, Kum şehri küçük Kufe’dir. Bilin ki, cennetin sekiz kapısı vardır ve onlardan üçü Kum şehrine açılacaktır. Benim soyumdan Musa kızı Fatıma adında bir hanım, o şehirde vefat edecek ve onun şefaatiyle bütün Şiilerim cennete girecekler.”

(Sefinet’ül-Bihar c. 2, s. 376, Fetame maddesi)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

60- İslam, İmandan Öncedir

Yunus b. Yakup şöyle diyor:
Şamlı bir adam, Hişam b. Hakem’e; “Bugün Allah’ın insanlara hücceti kimdir?” diye sordu.
Hişam: “Orada oturmuş olan bu büyük insandır. Etraftan O’nu ziyarete geliyorlar, O da babasından ve ceddinden miras olarak aldığı ilmiyle semavi haberleri bizlere iletiyor.”
Şamlı: “Ben sözünün doğruluğunu nereden bilebilirim?”
Hişam: İstediğin şeyi O’ndan sorabilirsin!”
Şamlı: “Şimdi benim için mazeret yolu bırakmadın, O’ndan bir şey sormalıyım.”
İmam Sadık (a.s) buyurdular: “Ey Şamlı adam! Yolculuk olayını ve yolunun niteliğini beyan etmemi istiyor musun?”
Sonra İmam (a.s) onları tek tek beyan buyurdular. Şamlı adam tasdik etti ve dedi: “Şimdi Allah’a teslim oldum ve İslam’a girdim.”
Hazret buyurdu: “Şimdi Allah’a iman ettin. Zira İslam, imandan öncedir.”
Adam dedi: “Doğru söyledin. Ben şehadet ediyorum ki, Allah birdir ve Muhammed (s.a.a) O’nun elçisi ve sen de vasilerin vasisisin.”

(İsbat’ul-Hudat, c. 5, s. 336)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Cevapla

“Oniki İmamlar'ın Hayatı” sayfasına dön