İmam Cafer Sadık'ın Hayatı, Fazileti...

Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

41- Ani Ölümden Kurtuluşun Yolu

Bir gün Abbasi halifesi olan Mensur, bir kimseyi İmam Cafer Sadık (a.s)’ı çağırmak için gönderdi. İmam (a.s) onun yanına geldiğinde, Mensur İmam (a.s)’ı, kendi yanında O’nun için serilen halının üzerinde oturttu.
Daha sonra birkaç defa: “Muhammed ve Mehdi’yi yanıma getiriniz” diye seslendi. “Şimdi gelirler” diye cevap verdiler.
Mehdi geldiğinde Mensur İmam (a.s)’a dönerek şöyle dedi: “Ya Eba Abdullah! Sila-i rahim hakkında naklettiğin hadisi, oğlum Mehdi’nin de duyması için tekrar söyleyiniz.”
İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Evet! Babam babasından, o da dedesinden, o da Ali (a.s)’dan, o da Resulullah (s.a.a)’den şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“Ömründen üç yıl kalan kimse, sıla-i rahim (akrabalara iyilik) ettiğinde, Allah-u Teala onu otuz yıla dönüştürür. Ömründen otuz yıl kalan kimse de sıla-i rahimi (akrabalarla ilişkiyi) kestiğinde, Allah-u Teala, sıla-i rahimi kestiğinden dolayı otuz yıl kalan ömrünü üç yıla dönüştürür.”
İmam (a.s) daha sonra şu ayeti okudu:
“Allah dilediğini siler, (dilediğini de) sabit bırakır. Bütün kitapların aslı onun yanındadır.”
Mensur: “Bu hadis güzeldir ama maksadım bu hadis değildi.”
İmam (a.s): “Evet! Babam babasından, o da dedesinden, o da Ali (a.s)’dan ve o da Resulullah (s.a.a)’den şöyle buyurduğunu nakletti:
“Sıla-i rahim, evleri onanır; iyi adam olmasalar dahi ömürleri çoğaltır.”
Mensur: “Ya Eba Abdullah! Bu da iyidir ama benim istediğim bu hadis değildir.”
İmam (a.s): “Sıla-i rahim, hesabı kolaylaştırır; (insanı) kötü ölümden korur.”
Mensur: “Evet! Bu hadisi istiyordum.”
Mensur’un hedefi, oğlunun bu hadisi duyarak sıla-i rahim yapmak hususunda onu bu amele teşvik etmekti.

(Bihar, c. 47, s. 163; c. 74, s. 93)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

42- Zorluk Ve Sıkıntılardan Şikayet

Mufazzal b. Kays b. Rummane şöyle diyor:
İmam Sadık (a.s)’ın huzuruna vardım. Hayat zorluğu ve geçim sıkıntılarından şikayet ettim ve bana dua etmesini istedim.
İmam (a.s) cariyesine: “Ey cariye! Bize gönderilmiş olan o keseyi getir” dedi.
Cariye istenilen keseyi getirdiğinde İmam (a.s) onu bana vererek: “Bu kesenin içerisinde dört yüz dinar vardır. Onunla geçimini sağla” diye buyurdular.
Arzettim ki: “Canım sana feda olsun! Vallahi halimin perişanlığını anlatmaktan maksadım bu değildi. Sadece bana dua etmenizi istiyordum.
İmam Sadık (a.s) buyurdu ki:
“Dua edeceğim. Ama bütün sorunlarını halka anlatma. Böyle yapmış olur isen, halkın yanında küçülür ve hakir olursun.”

(Bihar, c. 47, s. 34)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

43- Dua Ve İnfakın Kabul Olma Şartları

Bir şahıs İmam Sadık (a.s)’ın huzuruna vararak şöyle dedi: Kur’an’ı Kerim’de tevilini bilmediğim iki ayet vardır.
İmam (a.s): “Hangi ayetlerdir?”
- Biri; “Beni çağırın (dua edin) size icabet edeyim”(1) ayetidir. Oysa ben Allah’ı çağırmama rağmen duam kabul olmuyor.
- Allah’ın, vaadine aykırı hareket ettiğini mi sanıyorsun?
- Hayır!
- Öyleyse ne demek istiyorsun?
- Bilmiyorum.
- Diğer ayet hangisidir?
- “Neyi infak ederseniz, Allah onun yerine bir başkasını verir”(2) ayetidir.
- Allah’ı vaadine sadık kalmadığını mı sanıyorsun?
- Hayır!
- Öyleyse ne demek istiyorsun?
- Bilmiyorum.
- İnşaallah bu konuyu sana açıklayacağım. Eğer Allah’ın emrettiği şeye itaat ettikten sonra O’nu çağırsaydın sana icabet ederdi. Ama sen Allah’a muhalefet ve isyan etmektesin, o da sana icabet etmiyor.
İnfak ettiğin şeyin yerini başka bir şeyin doldurmadığı sözüne gelince; eğer helal yolla kazanarak yerinde infak etmiş olsaydın, bir dirhem bile olsaydı Allah onun yerine bir başkasını verirdi. Eğer O’nu dua metoduyla çağırsaydın, günahkâr bile olsaydın yine sana icabet ederdi.
- Dua metodu nedir?
- Farzı edâ ettiğinde Allah’ı ulularsın, ta’zim edersin ve edebildiğin kadar O’nu methedersin, Peygamber (s.a.a)’e salât gönderirsin, O’na çokça salât gönderirsin, risaletini tebliğ ettiğine şehadet edersin, hidayet İmamlarına salât gönderirsin. Allah’a hamd-u sena, hidayet İmamlarına salât ve selamdan sonra Allah’ın sana iyiliklerini, güzel ihsanıyla imtihanlarını, sana verdiği nimetlerini, sana yaptığı güzel işlerini hatırlayarak bunlara karşı Allah’a hamd ve şükredersin. Daha sonra hatırladığın günahlarına bir bir ve hatırlamadığın günahlarına ise genel olarak itiraf edersin. Bütün günahlarından Allah’a tövbe ederek, tekrar günaha dönmeyeceğine karar verirsin. O günahlardan pişmanlık duyarak doğru bir niyet, korku ve ümitle Allah’tan bağışlanma diler ve şunları söylersin:
“Allah’ım! Ben günahlarımdan dolayı senden özür ve bağışlanma diliyorum, sana tövbe ediyorum. Öyleyse beni itaatine yönelt, beni bana farz kıldığın, yani seni hoşnut eden her şeye muvaffak kıl. Şüphesiz ben, kendisini nimetlendirmediğin halde senin itaatinden birine ulaşan, onu yapmaya muvaffak olan hiç kimseyi görmedim. Öyleyse, bana öyle bir nimet ver ki, onunla rızvanına ve cennetine ulaşayım.”(3)
Daha sonra hâcetlerini iste. Ümit ederim ki, Allah seni mahrum etmez inşaallah.
_________________
1 - Mü’min / 60
2 - Sebe’ / 39
3 - Bihar’ul-Envar, c. 93, s. 319; Felah’us-Sâil, s. 38; Uddet-ud Daî, s. 16
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

44- Anneye Karşı Kabalık Yapan

İbrahim b. Mahzem şöyle diyor:
Ben İmam Sadık (a.s)’ın huzurunda idim. Geceleyin Medine’deki evime döndüm. Annem de benimle birlikte idi. Benimle annem arasında bazı sözler oldu ve ben anneme karşı kabalık yaptım. O gecenin sabahı, sabah namazından sonra İmam Sadık (a.s)’ın yanına gittim. Huzuruna varır varmaz, ben henüz bir söz söylemeden İmam (a.s) şöyle buyurdu:
“Ey İbn-i Mahzem! Neden dün gece annenle konuşurken ona karşı sert davrandın. Bilmiyor musun ki, onun karnı senin iskan ettiğin bir evdi; eteği dinlendiğin bir beşikti, göğsü süt içtiğin bir kaptı. O halde ona karşı sert davranma!”

(Bihar, c. 47, s. 349)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

45- İmalı Öğüt

Resulullah (s.a.a)’in hizmetçisi Şekrani şöyle diyor:
Ebu Cafer (Mensur Devanikî) zamanında Beyt’ül-maldan hissemi almak için aracı olacak bir kimsem yoktu. Beyt’ül-malın kapısında şaşkın bir vaziyette durmuştum. Bu esnada gözüm İmam Cafer Sadık (a.s)’a ilişti. Yanına vararak dedim ki: “Allah beni sana feda etsin! Ben sizin hizmetçiniz Şekrani’yim.”
İmam (a.s) bana merhaba dedi ve hal hatırımı sordu. Ben de isteğimi arzettim.
İmam (a.s) bineğinden inerek içeri girdi. Çok geçmeksizin Beyt’ül-maldan bana bir pay alıp getirdi ve torbasını benim torbama boşalttı. Daha sonra şöyle buyurdu:
“Şekranî! Güzel iş herkesten güzeldir ama bize olan nispetinden dolayı bu işin senden (olması) daha güzeldir. Kötü iş herkesten kötüdür ama senden (olması) daha kötüdür!”
İmam (a.s) imalı öğütlerle ona nasihat etti. Çünkü Şekranî şarap içiyordu.

(Bihar, c. 47, s. 349)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

46- Doğru İnanç

Amr b. Harîs şöyle diyor:
İmam Cafer-i Sadık (a.s)’ın huzuruna vardım. İmam (a.s) kardeşi Abdullah’ın evinde idi...
Arzettim ki: “Fedan olayım! İnandığım inancı (doğru olup olmadığını öğrenmek için) sana anlatayım mı?”
İmam (a.s): “Anlat ey Amr!” dedi.
Arzettim ki: Şu inanç üzereyim:
Şehadet ediyorum ki, Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed (s.a.a) O’nun kulu ve elçisidir. Kıyamet günü gelecektir. Namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan ayının orucunu tutmak, müstetî’ olduğunda hacca gitmek, Resulullah (s.a.a)’den sonra Hz. Ali (a.s)’ın, İmam Hasan’ın, İmam Hüseyin’in, İmam Zeyn’ul-Abidin’in, İmam Muhammed Bakır’ın ve ondan sonra da sizin velayetiniz farzdır ve sizler benim İmamlarımsınız. Bu inanç üzerine yaşıyorum, bu inanç üzerine öleceğim ve bu itikat üzerine de Allah’a itaat ve ibadet edeceğim.”
İmam (a.s) buyurdu ki: “Ey Amr! Allah’a andolsun ki, benim ve babalarımın dini de -gizlide ve açıkta- böyledir. O halde Allah’tan kork! Hayır dışında dilini koru. Ben kendi kendimi hidayet ettim, deme. Hayır! Allah seni hidayet etmiştir. Öyleyse Allah’ın sana vermiş olduğu nimet karşısında O’na şükret. Geldiğinde yüzüne karşı kınanılan, arkasında yerilen kimselerden olma. Halkı boynuna bindirme (kendine musallat etme). Boynuna bindirmiş olur isen, boynunun kemiklerini kırarlar.”

(Bihar, c. 69, s. 5)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

47- Cennet Kokusunun Kendilerine Ulaşmayacağı Kimseler

İmam Cafer Sadık (a.s)’ın hizmetçilerinden olan Salime şöyle diyor:
İmam Cafer Sadık (a.s)’ın vefat anında O Hazretin yanında idim. İmam (a.s) bir ara bayıldı. Kendisine gelince şöyle buyurdular: “Hasan b. Ali b. Hüseyin-i Eftas’a yetmiş dinar ver, falan adama bu kadar ver ve falan adama da bu kadar ver.”
Arzettim ki: “Kılıç çekerek seni öldürmek isteyen adama bağışta bulunmak mı istiyorsun?”
Buyurdu ki: “Allah Teala haklarında şöyle buyurduğu kimselerden olmamı istemiyor musun?: “Onlar Allah’ın gözetlemesini emrettiği şeyleri gözeten, Rablerinden sakınan ve kötü hesaptan korkan kimselerdir.”(1)
Evet, ey Salime! Allah Teala cenneti yarattı; kendisini ve kokusunu güzel kıldı. Cennetin kokusu iki bin yıllık bir mesafeden alınmaktadır. Onun bu güzel kokusunu, anne ve babaya karşı gelen, akrabalarla ilişkiyi kesen ve onlara iyilikte bulunmayan bir kimse alamaz.”(2)
_________________
1 - Ra’d / 21
2 - Bihar, c. 74, s. 96
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

48- İmam Sadık (a.s)’dan Bir Keramet

Cemil b. Derrac şöyle diyor:
İmam Sadık (a.s)’ın huzurunda idim, aniden bir kadın gelerek şöyle dedi: “Ey Resulullah’ın oğlu! Çocuğum öldü! Onun üzerine bir örtü çekerek yardımda bulunmanız için huzurunuza geldim.”
İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Belki de çocuğun ölmemiş, şimdi kalk evine git, guslet, iki rekat namaz kıl ve Allah’a: “Ey bu çocuğu yoktan var edip bana bağışlayan! Bağışını bana yenile” diye dua et ve çocuğunu hareket ettir ve bu olayı kimseye söyleme.”
Kadın hemen eve dönüp İmam (a.s)’ın emrine uygun olarak amel edince aniden çocuk dirildi ve ağlamaya başladı.

(Bihar, c. 47, s. 79)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

49- İstişarenin Sınırı

İstişarenin riayet edilmesi gereken bir takım sınırları vardır. Kim sınırlarını tanımazsa, zararı istişare edene yararından daha çok olur:
1- Kendisiyle istişare edilen kimse akıllı olmalıdır.
2- Dindar ve hür olmalıdır.
3- Gerçek bir dost olmalıdır.
4- İstişare ettiğin kimseye, iyice anlayabilmesi için konuyu tüm açıklığıyla açıp söylemelisin.
Akıllı olursa, onunla istişare etmekten yararlanırsın; dindar ve hür olursa, sana nasihat etmede (sana yol göstermede) gayret sarfeder; gerçek dost olursa, kendisine açtığın sırrı saklar; konuyu tam açıp söylediğinde de onun konu hakkındaki bilgisi senin bilgin kadar olur; istişare ve nasihatte tam ve kamil olur.”

(Bihar, c. 75, s. 102; c. 61, s. 253)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

50- Muhtaç Olmamak İçin Çaba

Abdula’la şöyle diyor:

Medine yolu üzerinde İmam Sadık (a.s)’la karşılaştım. Çok sıcak bir gündü. İmam (a.s)’a arzettim ki: “Fedan olayım! Allah nezdindeki o yüce makamına ve Resulullah (s.a.a)’le olan yakınlığına rağmen neden bu sıcakta kendini böyle zahmete düşürüyorsun?”
İmam (a.s) cevaben şöyle buyurdular:
“Abdula’la! Ben senin gibilere muhtaç olmamak ve rızk elde etmek için (günün bu saatinde) dışarıya çıktım.”

(Bihar, c. 47, s. 55)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Cevapla

“Oniki İmamlar'ın Hayatı” sayfasına dön