Hz. Mehdi (a.f)'in Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

18- İmam Mehdi (a.s)’ın Zuhuru

Seyyid Himyeri şöyle diyor:

Ben önceleri Gali mezhebinden(1) idim, Muhammed b. Hanefiyye’nin İmam olduğuna inanıyordum. Uzun bir müddet bu sapık inanç üzereydim. Nihayet Allah-u Teâla, bana lütufta bulunarak İmam Sadık (a.s) vesilesiyle beni hidayet etti, beni cehennem ateşinden kurtardı ve beni doğru yola hidayet etti. İmam Sadık (a.s)’da, O’nun bütün insanlara Allah’ın hücceti ve itaati herkese farz olan bir imam olduğuna dair yakinen iman etmeme sebep olan bir takım nişaneler gördüm.
Bir güm İmam Sadık (a.s)’a şöyle dedim: “Ey Resulullah’ın oğlu! Yüce babalarınızdan, İmamlardan birisinin gaybetiyle ilgili bazı haberler nakledilmiştir, acaba sizden hanginiz gaybete çekilecektir?”
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurdu:
“Bu gaybet, benim soyumdan altıncı torunum için gerçekleşecektir; O, Peygamber-i Ekrem’den sonra 12. İmamdır; O’nların ilki Emir’ul-Muminin Ali (a.s) ve sonuncusu ise Kâim’un bihak’tır, yeryüzünde Bakiyyetullah’tır, Sahib’uz-Zaman’dır. O, bir gün zuhur edecek ve yeryüzünü, zulüm ve sitemle dolduktan sonra adaletle dolduracaktır.”(2)
_________________
1 - Gali Mezhep, İmamları Allah’ın mertebesine çıkaranlara denir.
2 - Bihar, c. 47, s. 317
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

19- İmam Hasan Askeri (a.s)’ın Vasisi Kimdir?

Ebu’l-Edyan şöyle diyor:

İmam Hasan Askeri (a.s) vefat ettiğinde bir çocuk dışarı çıktı ve O Hazretin cenaze namazını kıldırdı ve O’nu toprağa verdiler. Biz oturmuştuk, bir grup adam Kum’dan gelerek İmam Hasan Askeri’yi sordular. Cevaplarında; “O, dünyadan göçtü” dediler. “Vasisi kimdir, kime baş sağlığı verelim?” dediklerinde halk, İmamın kardeşi Cafer-i Kezzabı gösterdiler. Halk gelerek selam verip onun imamet makamını tebrik ediyorlardı.
Kum’dan gelenler Cafer-i Kezzab’a; “Bizim yanımızda bir miktar emanet mal ve mektuplar var; mektupların kime ait olduklarını ve malların miktarını söyler misiniz?” dediklerinde, Cafer ayağa kalkıp eteğini silkerek; “Bizden gaybı bilmemizi mi bekliyorsunuz?” dedi.
Bu esnada hizmetçi dışarı çıkarak; “Mektuplar filan adamlardandır ve yanınızda on dinarı sahte olmak üzere bin dinar para vardır” dedi.
Mektupları ve malları ona vererek; “Bu haberi senin vasıtanla ileten her kim ise İmam da odur” dediler.

(Kemal’ud-Din, c. 2, s. 475)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

20- Hediyelerin Kimler Tarafından Gönderildiğinden Haber Vermesi

Sa’d b. Abdullah şöyle diyor:

Hz. Sahib’ul-Emr (a.f) için bir takım hediyeler getirmişlerdi. Hediyeleri getiren şahıs bir kese çıkardı. Hazret ona bakarak şöyle buyurdular: “Bu keseyi filan oğlu falan göndermiştir.”
Daha sonra o kesede ne olduğunu beyan etti. Yine diğer keseler çıkardı, İmam (a.s) da onların özelliklerini açıkladı ve bu tür diğer şeylerden de haber verdi. Yine bir takım soruların da onlar sormadan cevaplarını verdi.

(İsbat’ul-Hudat, c. 7, s. 347)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

21- İmam Hakkı

Muhammed b. Ali b. Şazan şöyle diyor:

Benim yanımda dört yüz seksen dirhem İmam hakkı toplanmıştı, beş yüz dirhemden az olmasını istemediğimden yirmi dirhem de kendim üzerine koyup İmam’ın vekili Esedi’ye gönderdim ve kendimden eklediğim miktarı da yazmadım. İmam (a.s) tarafından; “Yirmi dirhemi kendine ait olan beş yüz dirhem yetişti” diye cevap geldi.

(Usul-u Kafi, c. 1, s. 347)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

22- İmam (a.s) İçin İsticari Hacc

Mukaddes-i Erdebili (r.a) şöyle naklediyor:

Hz. Hehdi (a.f.)’i gören kişilerden biri de, Ebu Muhammed İclî’dir. Bir gün Şiilerden biri ona bir altın vererek, Sahib’ul-Emr (a.s) için hacca gitmesini istedi. Böyle bir amel, Şiilerin adetlerindendi. Ebu Muhammed, salih bir insandı. Onun iki oğlu vardı; biri abid ve salih, diğeri ise fasıktı. Ebu Muhammed o altından fasık oğluna da bir miktar vermişti.
Kendisi şöyle naklediyor: Arafat’a yetiştiğimde güzel yüzlü, temiz elbiseli ve herkesten daha çok dua ve niyazı ile dikkatimi çeken bir genç gördüm. Halkın hareket etme zamanı bana teveccüh ederek; “Ey şeyh, Allah’tan utanmıyor musun?” dedi.
“Efendim! Ne yaptım ki?” dedim.
Buyurdu: “Sana hac için para veriyorlar, sen ise onu şarap içen ve kötü yola giden birine veriyorsun. Gözünün kör olmasından korkmuyor musun?”
Benim bir gözüme işaret etti. Ben utandığımdan çekip gittim. Kendime geldiğimde her tarafa baktım ama onu göremedim. O günden itibaren o gözümden korkuyordum.
Şeyh’ut-Taife Muhammed b. Numan el-Müfid şöyle rivayet ediyor: Kırk gün geçmeden onun gözünde bir yara çıktı ve o gözü kör oldu ve böylece o gencin İmam Mehdi (a.s) olduğunu anlamış oldu.

(Hadikat’uş-Şia, s. 746)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

23- Muhammed B. Mehziyar

Muhammed b. İbrahim b. Mehziyar diyor:

İmam Hasan Askeri (a.s)’ın vefatından sonra kimin İmam olduğu konusunda şüphe ettim. Babamın yanında da çok miktarda para ve mal birikmişti. Onları alıp gemiye bindi, ben de onunla birlikte gittim. Gemide ateşi yükseldi, kendisini geri çevirmemi ve bunun ölüm alameti olduğunu söyledi ve ekledi: “Bu mallar konusunda Allah’tan kork.” Sonra vasiyetini etti ve dünyadan göçtü.
Ben kendi kendime; “Babam bana yersiz vasiyet edecek biri değildi, bu malları Bağdat’a götüreceğim, Fırat kenarında bir ev kiralayacağım ve hiç kimseye haber vermeyeceğim. Eğer İmam Hasan Askeri (a.s) zamanında olduğu gibi konu açıklık kazanır da İmam’ı tanırsam, malları ona gönderirim, aksi takdirde o malları gereken yerlerde harcarım” dedim.
Bağdat’a gidip bir ev kiraladım ve birkaç gün orada kaldım. Sonra birisi gelerek şu içerikte bir mektup getirdi: “Muhammed! Şu miktarda olan bir malı, falan torbaya koyarak getirmişsin...”
Kendimle birlikte getirdiğim bütün malları, O Hazretin gönderdiği adama verdim. Birkaç gün daha orada kaldım, ama gam ve kederden başım aşağı düşmüştü. Yine şu içerikte bir mektup daha geldi: “Biz seni babanın yerine tayin ettik, Allah’a şükret.”

(Usul-u Kafi, c. 1, s. 518, h. 5)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

24- Ebu Said Ganim-i Hindi

Amiri, uzun bir hadiste Ganim-i Hindi’den şöyle naklediyor:

Hz. Mehdi (a.s)’ı aramak üzere yola koyuldum. Abbasiye’ye yetiştiğimde namaza hazırlandım, bu esnada biri gelerek; “Sen filanca mısın?” diye sordu. Benim Hint dilindeki ismimi söyledi.
Cevabında; “Evet” dedim.
“Mevlana icabet et” dedi.
Ben de onunla gittim. Bazı sokaklardan geçerek bir bağa yetiştik. O Hazretin oturmuş olduğunu gördüm. Hindu’ca buyurdular: “Aferin ey Ganim!”
Sonra benim ve dostlarımdan kırk kişinin halini sordu ve işlerimizin ne halde olduğunu tek tek beyan etti. Bütün bu konuşmalar Hindu’ca idi. Sonra buyurdu: “Kumlularla hacca gitmek mi istiyordun?
Cevaben; “Evet, efendim” dedim.
Buyurdu: “Onlarla gitme, geri dön gelecek yıl git.”
Sonra yanında bulunan bir kese parayı benim önüme bırakarak şöyle buyurdu: “Bunları kendin için harca, Bağdat’ta filan adamın evine gitme, onu bu olaydan haberdar da etme.”
Amiri şöyle diyor: Ganim, Kum’a dönerek bizim yanımıza geldi. Onunla tekrar görüştük. Ganim Horasan’a gitti ve diğer yıl da hacca müşerref oldu. Horasan’dan bize hediyeler gönderdi ve bir müddet orada kaldıktan sonra vefat etti. Allah rahmet etsin.”

(Usul-u Kafi, c. 1, s. 518, h. 3)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

25- Amca Oğulları’nın Hakkını Eda Et

Ali b. Muhammed şöyle rivayet ediyor:

Irak ehlinden bir kişi, Irak’tan İmam Zaman (a.s)’a bir miktar mal gönderdi. Hazret malları geri çevirerek şöyle buyurdu: “Dört yüz dirhem olan amcaoğullarının hakkını bu mallardan çıkar.”
Onun elinde amcaoğullarının ortak oldukları bir tarlası vardı, ama onların hakkını vermiyordu. Hesap edince onların taleplerinin tam dört yüz dirhem olduğunu gördü. Onların haklarını ödedikten sonra, kalan miktarı İmam (a.s)’a gönderdi ve kabul gördü.

(Usul-u Kafi, c. 1, s. 519, h. 8)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

26- Komplodan Haber

Hüseyin b. Hasan-i Alevi şöyle rivayet ediyor:

Samerra hâkimi Ruz Hasenî’nin hizmetçilerinden biri, arkadaşıyla birlikte hâkimin yanına giderek şöyle dediler: “Sahib’uz- Zaman (İmam Mehdi –a.s-) için mal topluyorlar, O’nun bu iş için bir takım vekilleri vardır.”
Daha sonra Hazretin çeşitli yörelerde bulunan vekillerinin adlarını zikrettiler. Sonra bu olayı, Ubeydullah b. Süleyman’a -zamanın veziri- haber verdiler. Vezir onları tutuklatmak isteyince, halife şöyle dedi: “İlk önce o şahsın (Mehdi -a.s-) kendisini bulun. Zira asıl önemli olan O’dur.”
Ubeydullah: “Önce vekilleri yakalayalım?”
Halife: “Hayır! Bir grup tanınmayan kişileri, onlara bir miktar mal götürmeleri için gönderin. Hangisi kabul ederse, onu tutuklayın.”
Derken İmam Zaman (a.s)’dan şöyle bir mektup yetişti:
“Vekillere haber verin ki, kimseden bir şey kabul etmesinler ve bu konuda bir şey bilmediklerini izhar etsinler.”
Alınan karar üzere tanınmayan bir kişi, Muhammed b. Ahmed’in (Hazretin vekillerinden biri) yanına gitti, onunla baş başa kalınca; “Benim bir miktar malım var, Hz. Sahib’uz-Zaman (a.s)’a vermek istiyorum” dedi.
Muhammed cevabında; “Benim, sizin bahsettiğiniz konuda bir bilgim yok” dedi.
O her ne kadar ısrar ettiyse de Muhammed bu konuda bir bilgisi olmadığını söyleyince çekip gitti. Casuslar diğer vekillerin yanlarına gittiklerinde, aynı şeyle karşılaştılar. Çünkü hepsine aynı talimat verilmişti.

(Usul-u Kafi, c. 1, s. 525, h. 30)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

27- Muhammed B. İsmail’in Ölüm Haberi

Hasan b. Yahya Alevî şöyle diyor:

Ali b. Ahmed Akikî, tarlası ile ilgili bir konu hakkında Bağdat’a gelerek vezir Ali b. Cerrah’a müracaat etti. Cerrah şöyle dedi: “Bu şehirde senin akraban çoktur. Eğer birinize bir şey verecek olursak arkası kesilmez.”
Akiki diyor: “Ben eli boş geri döndüm. Sonra Hüseyin b. Ruh’un (İmamın vekili) elçisi yanıma geldi. Olayı ona anlattım, o da giderek benim sözümü Hüseyin b. Ruh’a beyan etti. Elçi, bana yüz dirhem, bir miktar kafur ve birkaç parça da kefen getirdi ve dedi ki: Mevlan (İmam Mehdi)’ın selamı var. Buyurdular ki:
“Bir şeyden rahatsız olduğunda mevlanın şu mendilini yüzüne sür ve şu dirhem, kafur ve kefeni al, bu gece isteğin de yerine gelecek. Mısır’a yetiştiğinde, Muhammed b. İsmail’in senden on gün önce ölmüş olduğunu göreceksin ve sen de (çok geçmeksizin) ondan sonra öleceksin. Bunlar, senin defin-kefen malzemendir.”
Akikî ekliyor: Ben onları alıp sakladım, elçi ise geri döndü.

(İsbat’ul-Hudat, c. 7, s. 315)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Cevapla

“Oniki İmamlar'ın Hayatı” sayfasına dön