İmam Rıza (a.s)'ın Hayatı, Fazileti...

Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

20- Şahadet Haberi

Ebu Selt-i Herevî şöyle diyor:
İmam Rıza (a.s)’ın hizmetinde bulunduğum bir sırada şöyle buyurdular: “Ey Eba Salt! Git, Harun’un kabrinin bulunduğu kubbenin dört tarafından toprak getir.”
Gidip o toprakları getirdiğimde kapı tarafından aldığım toprağı istedi. Onu verdiğimde alıp koklayarak attı ve buyurdu: “Bu toprağı aldığın tarafta benim için bir mezar kazacaklar; kazarken bir taş bulunacak, eğer Horasan’ın bütün kazmalarını getirseler yine de kazılmaz.”
Daha sonra ayak ve baş tarafının toprağı hakkında da aynı şeyleri söyledi. Sonra buyurdu:
“Benim kabrimden getirdiğin toprağı ver. Orada benim için mezar kazdıklarında onlara de ki: Kabri yedi karış aşağı doğru kazsınlar ve ortasını çukurlaştırsınlar. Eğer lahd kazmak istiyorlarsa, de ki, Lahdı iki zıra bir karış yapsınlar. Zira Allah istediği kadar genişletir. Böyle yaptıklarında kabrin baş tarafında bir rutubet göreceksin. O zaman sana öğreteceğim sözü söyle. Onu söyleyince su taşıp lahdı dolduracak ve küçücük balıklar göreceksin. Sana verdiğim bu parça ekmeği ufalayıp onlara ver yesinler. Bittiğinde büyük bir balık ortaya çıkıp onları yutacak; öğle ki onlardan bir şey kalmayacak ve sonra o da yok olacak. İşte o zaman elini ona bırak ve sana söyleyeceğim sözü söyle. O sözü söyler söylemez su tamamen çekilecek. Bu işi, Me’mun’dan başkasının yanında yapma.”
Daha sonra buyurdu:
“Ey Eba Salt! Yarın bu facirin (Me’mun’un) yanına gideceğim. Eğer başı açık dışarı çıkarsam, istediğin her şeyi sor, cevabını veririm. Ama eğer başım örtülü olarak çıkarsam benimle konuşma…”
Ebu Salt sözünün devamında şöyle diyor:
Her şey İmam (a.s)’ın dediği şekilde gerçekleşti. Me’mun kabrin baş tarafındaki rutubeti, balıkları vs. şeyleri görünce şöyle dedi: “İmam Rıza (a.s) hayatı döneminde daima bir takım şeyleri bize gösteriyordu, vefatından sonra da bir takım ilginç şeyleri gösterdi.”

(İsbat’ul-Hudat, c. 6, s. 93)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

21- Veşşa’nın Vakıfilik İnancından Dönmesi

Hasan b. Ali el-Veşşa şöyle diyor:
İmam Rıza (a.s)’ın imametine inanmadan önce, babalarından ve diğerlerinden rivayet edilen birçok meseleleri yazarak bir kitapta topladım. O kitabı elbisemin içine koyarak O hazretin evine doğru hareket ettim. O hazretin işinde tahkik yapmak ve O’nu denemek istiyordum. Onunla yalnız görüşmek ve kitabı kendisine sunmak niyetindeydim. Bir grup adam O’nun kapısında oturmuşlardı. Ben de “İçeri girmek için nasıl izin alabilirim?” diye düşünüyordum. Bu esnada bir hizmetçi elinde bir kağıt olduğu halde dışarı çıkarak şöyle dedi: “Hanginiz Hasan b. Ali el-Veşşa b. Nebet-i İlyas-i Bağdadi’siniz?”
Ben kalkarak: “Hasan b. Ali el-Veşşa benim; ne işiniz var?” diye sordum.
Dedi ki: “Efendim bu kağıdı size vermemi emretti.”
Kağıdı alıp bir kenara giderek onu okudum. Allah’a andolsun ki, aklımdan geçen bütün soruların cevabını yazmıştı. O zaman O’nun imametine iman edip, Vakıfîlik inancından döndüm.

(Uyun-u Ahbar’ir-Rıza, c. 2, s. 228)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

22- Kabrinin Harun’un Kabri Yanında Olmasından Haber Vermesi

Hamza b. Cafer el-Ercani şöyle diyor:

Harun, Mescid’ul-Haram’ın bir kapısından, İmam Rıza (a.s) ise diğer kapısından dışarı çıktılar. Bu esnada İmam (a.s) şöyle buyurdu:
“Vatan ne kadar uzak, mülakat ise ne kadar yakın! Tus! Tus! Tus! Ey Tus! Çok yakında bizim ikimizi bir araya getireceksin.”

(İsbat’ul-Hudat, c. 6, s. 76)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

23- Ey İbn-i Cehm Aldanma!

Ali b. Muhammed b. Cehm diyor:
Me’mun, zahirde peygamberlerin masumiyetiyle çelişkili olan ayetlerle ilgili bir takım sorular sordu. İmam Rıza (a.s) da en iyi şekilde cevap verdi.
Ali b. Muhammed şöyle diyor:
Me’mun, namaz için kalktığında, Muhammed b. Cafer’in elinden tutarak: “Kardeşin oğlunu nasıl gördün?” diye sordu.
O cevabında şöyle dedi: “O bilgin birisidir; herhangi bir kişinin yanına ilim öğrenmek için gidip geldiğini görmedim.”
Me’mun da şöyle dedi: “Kardeşin oğlu, Peygamber (s.a.a)’in Ehlibeyti’ndendir. Peygamber (s.a.a) onların hakkında şöyle buyurmuştur: “İtretimin iyileri ve neslimin temizleri, çocuklukta halkın en akıllıları, büyüklük çağlarında ise onların en bilginleridirler.”
Ali b. Muhammed ekliyor:
Ertesi gün Hazretin yanına vararak Me’mun’la Muhammed b. Cafer’in sözlerini O’na anlattım. İmam (a.s) gülerek buyurdular: “Ey İbn-i Cehm! Me’mun’un bu sözlerine aldanma. Zira o, çok yakında beni hileyle öldürecek ve Allah da benim intikamımı ondan alacaktır.”[29]

(Uyun-u Ahbar’ir-Rıza, c. 2, s. 195, b. 15)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

24- Di’bil-i Huzai’nin Şiirini Tamamlaması

Ebu Selt-i Herevi diyor:
Di’bil-i Huzaî, Merv’de İmam Rıza (a.s)’ın hizmetine yetişerek şöyle dedi: “Ey Allah Resulünün oğlu! Sizin hakkınızda bir kaside yazdım, sizden önce kimseye okumamaya karar aldım.” İmam (a.s) okumasını istedi ve o da okumaya başladı:
“O evler, Kur’ân ayetlerinin tedris edildiği yerlerdi,
Ama şimdi) Kur’ân tilaveti ve sesinden bir haber yok.
İlahi vahyin iniş yerleri idi,
Ama şimdi ibadet ve hidayetten boş kalıp viraneye dönüşmüşler.”
Di’bil şiirinin devamında şu mısraı okuyor:
“(Zehra’nın evladından) Temiz nefisliye ait bir kabir Bağdat’tadır,
Allah onu, cennetin odalarında sakin kılmayı üstlenmiştir.”
Di’bil bu mısraı okuyunca İmam (a.s) şöyle buyurdu:
“Kasideni kamil etmek için iki beyit de ben ekleyeyim mi?”
Di’bil arzetti: “Evet, ey Resulullah’ın oğlu!”
İmam (a.s) şöyle buyurdu:
“Tus’da bir mezar vardır, musibeti ne de büyüktür!
Kâimimiz kıyam ettiğinde, gam ve kederi bizlerden giderecektir.”
Di’bil arzetti: “Ey Allah Resulünün oğlu! Tus’daki bu kabir kimindir?”
İmam (a.s) cevabında şöyle buyurdu:
“Benim kabrimdir. Çok geçmeden Tus şehri Şiilerimin git gel yeri ve ziyaret mekanı olacaktır. Kim beni Tus’da ziyaret ederse, kıyamet günü bağışlanır ve makamımda benimle birlikte olur.”

(Kemal’ud-Din, c. 2, s. 373)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

25- Bütün Dilleri Bilmesi, Geçmiş Ve Gelecekten Haberdar Olması

Kutb-u Ravendi şöyle naklediyor:
Bir adam İmam Rıza (a.s)’a arzetti ki: Muhammed b. Fazl, sizin, Allah’ın nazil ettiği her şeyi ve her dili bildiğinizi söylüyor?”
İmam (a.s; “Doğru söylemiştir” buyurdu.
Arzetti: “O halde emin olmak için sizi diller hususunda imtihan etmek istiyorum.”
Ravi diyor ki, İmam (a.s) Rumca, Hintçe, Türkçe ve Farsça konuştular ve her birine kendi diliyle cevap verdi. Hepsi İmamın, kendilerinden daha fasih konuştuklarını itiraf ettiler.
Ravi şöyle diyor: Sonra İmam (a.s), İbn-i Hizab’a bakarak buyurdu: “Eğer sana; şu yakınlarda akrabalarından birinin kanına bulaşacaksın dersem, kabul eder misin?”
İbn-i Hizab; “Hayır! Zira Allah’tan başka kimse gaybı bilemez” dedi.
İmam (a.s) buyurdu: “Allah buyurmuyor mu ki: “Gaybı bilir ve kimseye gaybını bildirmez ancak elçileri (peygamberleri) içinde razı olduğu kimseler hariç.”[1] Peygamber Allah’ın razı olduğu kimsedir ve biz de O’nun varisleriyiz. Allah O’nu gaipten istediğine muttali kıldı. Bizler geçmişin ve kıyamete kadar geleceğin ilmine sahibiz. Sana haber verdiğim şey, beş güne kadar gerçekleşecektir. Eğer gerçekleşmezse, ben yalancıyım. Eğer gerçekleşirse, o zaman bil ki, sen Allah ve Resulünü reddetmişsin. Diğer bir nişane de şu ki, sen kör olacaksın; bu da birkaç gün sonra vaki olacaktır. Diğer bir alamet de şu ki, yalan yere yemin ettiğinden dolayı abraş hastalığına yakalanacaksın.”
Muhammed b. Fazl diyor ki: “Allah’a andolsun ki, bu belaların hepsi o adamın başına geldi.”
Daha sonra şöyle diyor: “İmam (a.s), Hıristiyan ve Yahudi alimlerinden bir grup toplayıp Tevrat, İncil ve Zebur’dan onlara deliller getirdi. Öğle vakti olduğunda onlara buyurdu: “Şimdi namaz kılacağım, daha sonra da Medine valisi ile -verdiğim söz üzere- mektubun cevabını yazmak için Medine’ye gideceğim. Yarın sabah İnşaallah buradayım.”
İmam (a.s) namaz kıldıktan sonra gitti ve ertesi gün meclisine döndü. Meclise hizmetçi bir Rum kızı getirdiler. Hazret onunla kendi diliyle konuştu. Hıristiyan alimi ise onları dinliyordu...
Ravi sonra şöyle diyor: İmam (a.s) sonra bir Sindiyle (Çinliyle) Çince konuştu ve o da İslam dinini kabul etti...
Ravi daha sonra şöyle diyor: Konuşma sona erdikten sonra, mecliste bulunanlardan biri şöyle dedi: Muhammed b. Fazl, “Sizi Horasan’a götüreceklerdir!” diyor.
İmam (a.s); “Evet, ihtiram ve tazim ile götürecekler” buyurdu.
Muhammed b. Fazl diyor: O grup, Hazretin imametine şahadette bulundular. Hazret geceyi bizim yanımızda geçirdi, sabahleyin ise onlarla vedalaştı. Bana bir takım siparişlerden sonra gitti, biz de onunla gittik. Köyün ortalarına yetiştiğinde yolun kenarına çıkıp dört rekat namaz kıldı ve bana buyurdu: “Ey Muhammed! Seni Allah’a ısmarlıyorum artık dön.”
Sonra gözümü kapatıp açmamı emretti. Gözlerimi açtığımda, Basra’da evimin kapısının önünde olduğumu gördüm.[2]
_________________
[1] - Cin: 26-27
[2] - İsbat’ul-Hudat, c. 6, s. 129
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

26- Hz. Peygamber (s.a.a)’in Kılıcı

Muhammed b. Fazl şöyle diyor:

İmam Rıza (a.s)’ın yanına vararak bir şeyler sordum. Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in kılıcı hakkında da soru sormak istiyordum, ama unuttum. Daha sonra dışarı çıkıp Hüseyin b. Beşşar’ın evine gittim. O sırada Hazretin hizmetçisi şu içerikte bir mektup getirdi:
“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Ben babamın mesabesinde ve O’nun varisiyim. Peygamber (s.a.a)’in yanında olan kılıç şimdi benim yanımdadır.”

(İsbat’ul-Hudat, c. 6, s. 135)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

27- Havariç'ten Bir Kişi

Muhammed b. Zübeyd-i Razi şöyle diyor:
İmam Rıza (a.s)’ın veliahtlığından sonra, yanında olduğum bir sırada, Haricilerden biri, gömleğinin kolunda zehirli bir bıçak saklamış olduğu halde içeri girdi. Gelirken dostlarına demiş ki: “Vallahi şimdi, kendisini Peygamber’in oğlu ve varisi diye tanıtan, sonra da şu zalimin (Memun’un) veliahtlığını kabul eden bu adamın (İmam Rıza (a.s)) yanına gidiyorum, eğer ikna edici bir delili olursa hiç, aksi takdirde halkı ondan rahatlatacağım.”
O adam gelerek izin alıp içeri girdi. Hazret buyurdu: “Bir şartla soruna cevap veririm, acaba bu şarta vefa edecek misin?”
“Nedir?” diye sordu.
Buyurdular: “Cevabım ikna edici olursa, gömleğinin kolunda sakladığını kırıp atacaksın.”
Harici adam, İmam (a.s)’ın bu sözünden şaşkınlığa uğradı ve sonra bıçağı çıkarıp kırdı.

(İsbat’ul-Hudat, c. 6, s. 136)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

28- İmam Mehdi (a.s)’dan Haber

Reyyan b. Salt diyor:
İmam (a.s)’a; “Sahib’ul-Emr (Mehdi) siz misiniz?” sordum.
Buyurdular ki:
“Ben, emir (imamet) sahibiyim, ama ahir zamanda gelecek olan ve zulümden sonra cihanı adaletle dolduracak olan Sahib’ul-emr ben değilim; bedenimdeki olan bu zaaf ve güçsüzlükle ben nasıl O (Mehdi) olabilirim? Halbuki Kâim (Mehdi), zuhur ettiğinde, yaş açısından ihtiyar, ama genç yüzlüdür. Öylesine güçlüdür ki, yeryüzündeki en güçlü ağaca el atacak olursa, onu kökünden sökebilir. Eğer iki dağ arasında seslenirse, dağların taşları parçalanır. Musa (a.s)’ın asası, Süleyman (a.s)’ın yüzüğü O’nun yanında olacaktır. O benim dördüncü göbekten oğlumdur. Allah O’nu, istediği zamana kadar gayıp perdesi arkasında saklı tutacak, daha sonra açığa çıkaracak ve yeryüzünü zulüm ve fesatla dolduğu gibi adaletle dolduracaktır.”[35]

(Kemal’ud-Din, c. 1, s. 376, h. 7)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
alevisesi
Mesajlar: 241
Kayıt: 22 Ara 2006, 16:06
Konum: 12 İmam Yolcusu
İletişim:

Mesaj gönderen alevisesi »

MÜCAHİD'den Alıntıdır

İMAM RIZA (A.S)’IN YAŞANTISIYLA İLGİLİ HADİS VE RİVAYETLER

Birinci Bölüm: İmam (a.s)’ın İbadî Siresi

1- Allah’ı Anması

Reca bin Ebî Zehhak diyor ki:
“Allah’a and olsun ki, İmam Rıza (a.s)’dan daha takvalı, bütün vakitlerinde Allah’ı daha çok anan ve onun kadar Allah’tan daha çok korkan bir kimse görmedim.” [1]

2- Gece İbadetleri

Meşhur şair olan Di’bil’in kardeşi İsmail bin Ali diyor ki:
İmam Rıza (a.s) Di’bil’e yünlü kumaştan bir gömlek hediye ederek şöyle buyurdu:
“Bu gömleği koru (onun kadrini bil); ben bin gece ve her gece bin rekat namaz onda kıldım ve Kur’ân’ı bin defa o gömlekte (onu giydiğim halde) hatmettim.” [2]

3- Gece Namazı

Reca bin Ebî Zehhak diyor ki:
“İmam Rıza (a.s) seferde ve vatanda gece namazını, şef’ namazını, vitr namazını ve iki rekat da sabah namazının nafilesini terk etmiyordu.” [3]

4- Çoğu Geceleri Yatmaması

İbrahim bin Abbas diyor ki:
“İmam Rıza (a.s) geceleri çok az uyurdu ve çoğu geceleri sabaha kadar (ibadet için) uyumazdı.” [4]

5- Yolculuktaki İbadeti

İmam Rıza (a.s)’ı Medine’den Horasan’a götürmekle görevli olan Memun’un memurlarının komutanı Reca bin Ebî Zehhak, İmam Rıza (a.s)’ın yolculuk esnasındaki gece gündüz yaptığı ibadetlerini anlatırken şöyle diyor:
“İmam Rıza (a.s) geceyi sabahladığında sabah namazını kılıyordu ve namazın selamını verdikten sonra namaz kıldığı yerde oturup güneş doğuncaya dek tespih, hamd, tekbir ve tehlil zikirleri ve Peygamber (s.a.a)’e salavat göndermekle meşgul oluyordu...” [5]

6- Zindandaki İbadeti

Abdusselam bin Hirevi (el-Heratî) şöyle diyor:
“İmam Rıza (a.s)’ın Serahs’da hapsedildiği evin kapısına giderek hapishane bekçisinden İmam’la görüşmek için izin istedim. Bekçi cevaben: “Senin ona ulaşmana bir yol yoktur” dedi. “Neden?” dediğimde şöyle dedi: “Çünkü O birçok zaman, bir günde (gecesi de dahil olmak üzere) bin rekat namaz kılmaktadır...” [6]

7- Üç Günde Bir Kur’ân’ı Hatmetmesi

İbrahim bin Abbas diyor ki:
“İmam Rıza (a.s) her üç günde bir defa Kur’ân’ı hatmediyor ve buyuruyordu ki:
“Eğer üç günden daha kısa bir zamanda hatmetmek istesem edebilirim ama, her bir ayetin hangi şey hakkında ve ne zaman nazil olduğunu düşünmeden geçmiyorum. İşte bundan dolayı üç günde hatmediyorum.” [7]

8- Kur’ân Okuması

Reca bin Ebî Zehhak diyor ki:
“İmam Rıza (a.s) geceleri yatmak istediğinde çok Kur’ân okuyordu. Cennet ve cehennemden bahseden bir ayete ulaştığında ağlayarak Allah’tan cenneti isteyip cehennem ateşinden de O’na sığınıyordu.” [8]

9- Sözlerine Kur’ân’dan Şahit Getirmesi

İbrahim bin Abbas diyor ki:
“...Memun, İmam Rıza (a.s)’a her şeyden soru sorarak O’nu imtihan ediyordu; İmam Rıza (a.s)’ın da bütün sözleri, cevapları ve şahit getirmeleri Kur’an’dan idi.”[9]

10- Oruç Tutması

İbrahim bin Abbas diyor ki:
“İmam Rıza (a.s) çok (müstahap) oruç tutuyordu ve her ay üç gün (ayın evvelinde, ortasında ve sonunda) oruç tutmayı kesinlikle kaçırmazdı.” [10]

İkinci Bölüm: İmam (a.s)’ın Duaları

11- Salavât Getirmesi

Reca bin Ebî Zehhak diyor ki:
“İmam Rıza (a.s) dualarına Peygamber (s.a.a)’e ve Ehl-i Beyti’ne salavat getirmekle başlıyordu. Namazda ve diğer zamanlarda da çok salavat getiriyordu.”[11]

12- Peygamberlerin Silahınâ Sarılmayı Tavsiye Etmesi

Ravi diyor ki:
“İmam Rıza (a.s) sürekli ashabına: “Peygamberlerin silahına sarılın” diye buyuruyordu. “Peygamberlerin silahı nedir?” diye sorduklarında: “Duadır” buyuruyorlardı.”[12]

13- Hz. Mehdi’ye Dua Etmeyi Emretmesi

Yunus bin Abdurrahman diyor ki:
“Ali bin Musa er-Rıza (a.s) bize sürekli olarak Allah’ın hücceti olan Sahib’uz- Zaman’a (Hz. Mehdi’ye) dua etmemizi emrediyordu.”[13]

14- Evden Çıktığında Okuduğu Dua

İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
“İmam Bakır (a.s) evinden çıktığında şöyle diyordu: “Allah’ın adıyla çıktım; Allah’ın adıyla giriyorum, Allah’a tevekkül ettim; güç ve kudret ancak ulu ve yüce olan Allah’tandır.”
Muhammed bin Sinan diyor ki:
“İmam Rıza (a.s) da evinden çıktığında aynı duayı okuyordu.”[14]

15- Cuma Namazından Sonraki Duası

Ali bin İbrahim bin Haşim diyor ki:
Yasir bana şöyle dedi: “İmam Rıza (a.s) cuma günü (Horasan’da Memun’un arkasında kıldığı) cemaat namazından toz-toprak ve terli bir vaziyette evine döndüğünde ellerini kaldırarak şöyle dedi:
“Allah’ım, eğer içinde bulunduğum bu sıkıntıdan kurtulmak ölümümleyse, o halde onu bana çok çabuk ulaştır.”
İmam Rıza (a.s) vefat edinceye dek sürekli gamlı ve kederliydi.”[15]

16- Kunutta Okuduğu Dua

Reca bin Ebî Zehhak diyor ki:
İmam Rıza (a.s) bütün namazlarının kunutunda şu duayı okuyordu:
“Rebbiğfir ve’rham ve tecavez amma ta’lemu inneke ente’l- eazz’ul- ecell’ul- ekrem.”
“Rabbim, beni bağışla; bana merhamet et; bildiğin hatalarımdan geç; şüphesiz sen en aziz, en yüce ve en değerlisin.”[16]

17- İhlas Suresini Okuduğunda Söylediği Söz

Reca bin Ebî Zehhak diyor ki:
“İmam Rıza (a.s) İhlas suresini okuduğunda yavaşça: “Allah’u ehad” (Allah tektir) buyuruyordu. İhlas suresini okuyup bitirdiğinde ise üç defa: “Kezalikellahu rebbuna” (Rabbimiz böyledir) buyuruyordu.”[17]

Üçüncü Bölüm: İmam (a.s)’ın Ruhî Özellikleri

18- Edebi

İbrahim bin Abbas diyor ki:
“Ben, İmam Rıza (a.s)’ın, köle ve hizmetçilerinden birine sövdüğünü, bir kimseye tükürdüğünü ve kahkahayla güldüğünü kesinlikle görmedim; onun gülüşü tebessüm idi...”[18]

19- Ahlakı

Ehl-i Sünnetin büyük alimlerinden olan İbn-i Ebî’l- Hadid-i Mutezilî diyor ki:
“İmam Rıza (a.s), insanların en bilgini, en yücesi (üstünü) ve ahlak açısından da en değerlisi idi.”[19]

20- Zühdü

İbn-i Şehraşub diyor ki:
“Süfyan-i Sevrî İmam Rıza (a.s)’ın yünlü bir kumaş giydiğini görünce: “Ey Resulullah’ın evladı! Bundan daha düşük bir elbise giyseydiniz daha iyi olurdu” dediğinde İmam (a.s): “Elini getir” diye buyurdu.
Sonra onun elini, elbisesinin yenine (kol ağzına) sokarak iç elbisesinin nasıl olduğunu ona bildirmek istedi. Böylece Süfyan-i Sevri, İmam (a.s)’ın iç elbisesinin telisten (yumuşak olmayan sert bir elbiseden) olduğunu görüp anlamış oldu. Sonra İmam (a.s) şöyle buyurdular:
“Ey Süfyan! Yünlü kumaş, halk içindir; telis (bu sert elbise) ise, Hak (Allah) içindir.”[20]

Dördüncü Bölüm: İmam (a.s)’ın Şahsî Siresi

21- Fazileti

İmam Musa Kazım (a.s) buyurdular ki:
“Oğlum Ali (İmam Rıza) benim en büyük oğlum, sözümü en çok dinleyen ve emrime en çok itaat edendir; O, benimle “Cefr” ve “Camia” kitabına bakıyor. Peygamber ve Peygamber’in vasisinden başkası o kitaba bakamaz.”[21]

22- Sade Yaşayışı

Ebu Ubbad diyor ki:
İmam Rıza (a.s), yazın hasırın üzerinde, kışın ise kilimin (veya çulun) üzerinde oturuyordu; elbisesi sertti; halkın huzuruna çıkmak isteriğinde ise onlar için süsleniyordu (kendisine çeki-düzen veriyordu).”[22]

23- Namaz Misvakı

İmam Rıza (a.s)’ın içerisinde beş misvak bulunan bir çantası vardı. Onlardan her birinin üzerine beş namazdan birinin ismi yazılmıştı. Her namaz vakti, o namaz için tahsis edilen misvakla dişlerini misvaklıyordu.”[23]

24- Misk ve Gül Suyu Kullanması

Sûlî diyor ki:
Büyük annemden İmam Rıza (a.s)’la ilgili soru sorduklarında şöyle diyordu:
“Ondan bir şey hatırlamıyorum. Sadece Hindistan uduyla (bir çeşit koku) tütsülendiğini ve daha sonra misk ve gül suyu kullandığını görüyordum.”[24]

25- Hacamat Ettirmesi

Ensarî diyor ki:
“İmam Rıza (a.s)’ın kanı bazen taşkınlık ettiğinde (tansiyonu yükseldiğinde) gece yarısı hacamat ettiriyordu (iki omuzu arasından kan aldırıyordu).”[25]

26- Yüzüğünün Nakşı

Yunus bin Abdurrahman diyor ki:
“İmam Rıza (a.s)’dan kendi yüzüğüyle babasının yüzünün nakşı hakkında sordum. Buyurdular ki:
“Yüzüğümün kaşının nakşı (yazısı) şudur:
“Mâşâallah, lâ kuvvete illa billah” (Allah’ın istediği olur; bütün güçler Allah’tandır.) Babamın yüzüğünün nakşı (yazısı) ise şu idi:
“Hasbiyellah” (Allah bana yeter.) O, (mektupları) onunla mühürlediğim yüzüktür.”[26]

27- Üzümü Sevmesi

Muhammed bin Cehm diyor ki:
“İmam Rıza (a.s) (meyveler içerisinde) üzümü çok severdi.”[27]

28- Bir Şey Yazarken Allah’ın Adını Anması

Hasan bin Şu’be el-Harranî diyor ki:
“İmam Rıza (a.s), ihtiyaçlarını not etmek istediğinde şöyle yazıyordu: “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla; hatırlarım inşaAllah.”
Daha sonra istediği şeyi yazardı.”[28]

29- Çoğu Zaman Okuduğu Şiir

İbrahim bin Abbas diyor ki:
İmam Rıza (a.s) çoğu zaman şu şiiri zemzeme ediyordu:
Naz-u nimet içerisinde olduğunda onunla mağrur olma.
Fakat, ‘Allah’ım, esenlik ver ve nimetini tamamla’ söyle.[29]

Beşinci Bölüm: İmam (a.s)’ın Toplumsal Siresi

30- Oğluna Karşı Davranışı

İmam Rıza (a.s)’ın katibi Ebu’l- Hüseyin bin Muhammed diyor ki:
İmam Rıza (a.s), oğlu Muhammed Takî (a.s)’ı künyesiyle anar ve şöyle buyururdu:
“Ebu Muhammed bana yazdı.”
Oysa o Medine’de henüz çocuktu ama bununla birlikte saygıyla onu yad eder ve mektuplarının cevabını çok fasih ve güzel bir şekilde verirdi.”[30]

31- İhsan ve Sadakası

İbrahim bin Abbas diyor ki:
“İmam Rıza (a.s) gizlide çok ihsanda bulunur ve sadaka verirdi. Bu amelleri daha çok karanlık gecelerde yapardı. Kim, fazilette onun mislini gördüğünü zannederse, onu tasdik etmeyin.”[31]

32- İnfak ve Bağışı

Muammer bin Hallad diyor ki:
“İmam Rıza (a.s) yemek istediği zaman, bir tepsi getirerek sofranın kenarına bırakırlardı. İmam (a.s) kendisi için getirilen yemeklerin en iyisinden bir miktarını alıp o tepsiye bırakırdı. Daha sonra onu fakirlere götürmelerini emrederdi.”[32]

33- Halka İhtiramı

İbrahim bin Abbas diyor ki:
“İmam Rıza (a.s)’ın, her hangi bir kimseyi incittiğini, herhangi bir kimsenin sözünü kestiğini veya ihtiyacını karşılamaya kadir olduğu herhangi bir muhtacı eli boş geri çevirdiğini görmedim.”[33]

34- Namazı İlk Vakitte Kılması ve Halkın İşlerine Yetişmesi

Sûlî diyor ki:
(Bir müddet İmam Rıza (a.s)’a hizmet etme iftiharına nail olan) büyük annem bana şöyle dedi:
“İmam Rıza (a.s), sabah namazını ilk vaktinde kıldıktan sonra secdeye kapanıp güneş yükselinceye dek başını secdeden kaldırmazdı. Daha sonra kalkıp halk için oturuyordu (onların işleriyle ilgilenip ihtiyaçlarını gideriyordu) ve (daha sonra) bineğine binerek işinin peşine gidiyordu.”[34]

35- Misafiri Ağırlaması

Ubeyd bin Ebî Abdullah el-Bağdadî bir şahıstan şöyle dediğini naklediyor:
“İmam Rıza (a.s)’a bir misafir geldi. İmam (a.s) onun yanında oturarak onunla sohbet ettiği bir sırada lambanın ışığı bozuldu. Misafir elini uzatıp onu düzeltmek istediğinde İmam (a.s) onu bu işten menetti ve kendisi ileri gelerek onu düzeltti. Sonra buyurdular ki:
“Biz öyle bir kavimiz ki, konuğumuzu işletmeyiz.”[35]

36- Memun’a Nasihat Etmesi

Şeyh Mufid (r.a) diyor ki:
“İmam Rıza (a.s), Memun’la baş başa kaldığında ona öğüt veriyor, onu Allah’tan sakındırıyor ve yaptığı çirkin işlerinden dolayı onu kınıyordu. Memun ise bu tavsiye ve nasihatleri İmamdan kabul ettiğini izhâr ediyor ama bu sözlerin kendisine ağır geldiğini ve bu çeşit nasihatlerden hoşlanmadığını açığa vurmuyordu.”[36]

Altıncı Bölüm: İmam (a.s)’ın Hizmetçilere Karşı Davranışı


37- Hizmetçisine Şefkati

İmam Rıza (a.s)’ın hizmetçisi Nadır şöyle diyor:
“Ebu’l- Hasan’ir- Rıza (a.s), cevizli helvayı dürüm yaparak bana veriyordu.”[37]

38- Sofra Başında Hizmetçiye Karşı Davranışı

İmam (a.s)’ın Hizmetçisi Nadır diyor ki:
“İmam Rıza (a.s), hizmetçilerden biri yemek yediğinde, yemekten kalkmadıkça ona bir iş yaptırmazdı.”[38]

39- Elinin Altındakilere Karşı Tavrı

İmam Rıza (a.s)’ın hizmetçisi Yasır diyor ki:
“İmam Rıza (a.s), boş vakit bulduğunda küçük-büyük bütün hizmetçilerini toplayıp onlarla karşılıklı konuşarak muhabbet ediyorlardı. Sofra başına oturduğunda, onlardan büyük-küçük hiç kimseyi, hatta hayvan bakıcılarıyla hacamat yapanı bile terk etmez, hepsini kendisiyle birlikte sofranın başına oturturdu.”[39]

40- İşçinin Ücretini Belirlemeyi Tavsiye Etmesi

Süleyman bin Cafer el-Caferî diyor ki:
“Ben bir iş için İmam Rıza (a.s)’ın yanına gitmiştim... O, Muatteb (veya Muğayyeb) ile evine girdi. Bu sırada kölelerinin çamur işiyle çalıştıklarını ve onlardan olmayan bir zencinin de onlarla birlikte çalıştığını gördü. Bunun üzerine: “Onun ücretini belirlemiş misiniz?” diye sordu. Cevaben: “Hayır” dediler...
Bunun üzerine İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Ben defalarca sizi, bir işçinin ücretini belirlemeden onu kendinizle çalıştırmaktan sakındırmışım...”[40]
_________________
Kaynaklar:
[1] - Mişkat’ul- Envar, S. 62.
[2] - Bihar, C. 83, S. 222, H. 7.
[3] - Bihar, C. 49, S. 94.
[4] - Bihar, C. 49, S. 91.
[5] - Bihar, C. 49, S. 92.
[6] - Uyun, C. 2, S. 197, H. 6.
[7] - Bihar, C. 92, S. 204, H. 1.
[8] - Uyun, C. 2, S. 196; Bihar, C. 49, S. 94.
[9] - Uyun, C. 2, S. 193, H. 4.
[10] - Uyun, C. 2, S. 184.
[11] - Uyun, C. 2, S. 194, H. 5.
[12] - Mekarim’ul- Ahlak, S. 270.
13] - Bihar, C. 95, S. 33, H. 4; S. 332, H. 5.
[14] - Mehasin-i Berkî, C. 2, S. 90, H. 1238.
[15] - Uyun, C. 2, S. 18, H. 34.
[16] - Bihar, C. 85, S. 200, H. 10.
[17] - Bihar, C. 92, S. 347, H. 9.
[18] - Uyun, C. 2, S. 197, h.7.
[19] - Şerh-i Nehc’ul- Belağa, C. 15, S. 291.
[20] - Menakıb-i İbn-i Şehraşub, C. 4, S. 360.
[21] - Cefr; Hz. Ali ve diğer İmamlar vasıtasıyla yazılan olay ve vakıaları içermektedir. Camia ise, bütün ilimlerin remzi olan Hz. Ali (a.s)’ın kitabıdır. Her iki kitap, imamet emanetlerindendir. (Bihar, C. 49, S. 20, H. 25.)
[22] - Uyun, C. 2, S. 192, H. 1.
[23] - Mekarim’ul- Ahlak, S. 50.
[24] - Mekarim’ul- Ahlak, S. 40.
[25] - Mekarim’ul- Ahlak, S. 73.
[26] - Vesail’uş- Şia, C. 3, S. 410, H. 3.
[27] - Bihar’ul- Envar, C. 49, S. 308.
[28] - Tuhaf’ul- Ukul, S. 923, H. 12.
[29] - Uyun, C. 2, S. 191, H. 9.
[30] - Uyun, C. 2, s.266, H. 1.
[31] - Bihar, C. 49, S. 91.
[32] - Bihar, C. 49, S. 97, H. 11.
[33] - Uyun, C. 2, S. 197, H. 7; Bihar, C. 49, S. 90, H. 4.
[34] - Bihar, C. 49, S. 90, H. 2.
[35] - Bihar, C. 2, S. 102, H. 20.
[36] - Bihar, C. 49, S. 308, H. 18.
[37] - Mehasin-i Berkî, C. 2, S. 200, H. 1584.
[38] - Kâfî, C. 6, S. 298, H. 11.
[39] - Uyan, C. 2, S. 170 ve 190, H. 24; Bihar, C. 66, S. 351, H. 1.
[40] - Kâfî, C. 5, S. 288, H. 1.
Cevapla

“Oniki İmamlar'ın Hayatı” sayfasına dön