İmam Hüseyin'in Hayatı, Fazileti...

Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: İmam Hüseyin'in Hayatı, Fazileti...

Mesaj gönderen f_altan »

İMAM ZEYN'ÜL-ABİDİN'İN (A.S) AĞLAMASI


Rivayet edilmiştir ki:
İmam Zeyn'ül Abidin (a.s) vasfedilmez o hilm ve sabr makamına sahip olmasına rağmen bu müsibet karşısında çok ağlıyordu, acısı sonsuzdu. İmam Sadık'tan (a.s) şöyle rivayet edilmiştir:
"İmam Zeyn'ül Abidin (a.s) babasının müsibetinde kırk yıl ağladı. Gündüzleri oruç tuttu ve geceler de ibadet ederek uyanık kaldı. İftar vakti geldiğinde hizmetçisi su ve yemek getirirdi önüne ve "Buyurun yeyin efendim" derdi. O hazret de "Resulullah'ın (s.a.a) oğlu aç öldürüldü, Resulullah'ın (s.a.a) oğlu susuz öldürüldü" buyururdu. Hep bunu der ve ağlardı. Önüne gelen su ve yemek gözyaşlarıyla karışırdı. Ölünceye kadar da böyle devam etti."

İmam Zeyn'ül Abidin (a.s) hizmetçisi nakleder:
Bir gün İmam Zeyn'ül Abidin (a.s) sahraya gitti ve ben de ardısıra gittim. Saf olmayan bir taşın üzerine alnını koyduğunu görünce durdum. Ağladığını ve nale ettiğini duyuyordum. "La ilahe illellahu haqqen haqqen, la ilahe illellahu teabbuden ve riqqen, la ilahe illellahu imanen ve tasdiqen ve sidqen" zikrini edince saymaya başladım. Tam bin kez bu zikri tekrarladı. Alnını secdeden kaldırınca yüz ve sakalının gözyaşlarıyla ıslandığını gördüm.
-Dedim: "Efendim, hüznünüzün sonu yok mu, ağlamanız son bulmayacak mı?"
-Buyurdu: "Ne diyorsun sen? Yakub b. İshak b. İbrahim, peygamber ve peygamberzâdeydi ve oniki oğlu vardı. Allah, oğullarından birini gözünden uzaklaştırınca, hüznünden, başının saçları ağardı, beli büküldü, ağlamaktan gözleri görmez oldu. Halbuki oğlu yaşıyordu, ancak ben babamın, kardeşimin ve ehl-i beytimden on yedi kişinin öldürüldüğünü, topraklar üzerinde kaldığını gözlerimle gördüm. Nasıl ağlamıyayım, hüznüm nasıl son bulsun?"

Müellif şöyle der:
"Bu sözlerimi kim götürecek Kerbela şehidlerine:
Siz ayrılığınızla, asla eskimeyecek ve hatta bizi eskitecek hüzün libası giydirdiniz bizlere.
Onların vuslatıyla bizi güldüren felek şimdi firakıyla ağlatmaktadır.
Onları kaybetmekle dünyamız karardı, oysaki karanlık gecelerimiz onların nuruyla aydınlanmıştı."
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: İmam Hüseyin'in Hayatı, Fazileti...

Mesaj gönderen f_altan »

İmam Hüseyin Aleyhisselamın Erbain Ziyareti

Bu ziyaret Sefer ayının yirminci gününde okunur. Şeyh Tusî, "et-Tehzib" ve "Misbah-ul Müteheccid" kitaplarında İmam Hasan Askeri aleyhisselamdan şöyle nakleder: "Müminin alameti beştir:
1- Her gün (on yedisi farz ve otuz dördü sünnet olmak üzere) elli bir rekat namaz kılmak.
2- Erbain ziyareti yapmak.
3- Sağ ele yüzük takmak.
4- Secdede alnı toprağa bırakmak.
5- "Bismillahirrahmanirrahim"i yüksek sesle söylemek.

"Tehzib" ve "Misbah" kitaplarında kaydedilen Sefvan-ı Cemmal'ın İmam Cafer Sadık aleyhisselamdan rivayet ettiği ziyaret şöyledir: Güneş yükselince İmam Hüseyin aleyhisselamı şöyle ziyaret et:


اَلسَّلامُ عَلى وَلِيِّ اللهِ وَحَبيبِهِ، اَلسَّلامُ عَلى خَليلِ اللهِ وَنَجيبِهِ، اَلسَّلامُ عَلى صَفِيِّ اللهِ وَابْنِ صَفِيِّهِ، اَلسَّلامُ عَلى الْحُسَيْنِ الْمَظْلُومِ الشَّهيدِ، اَلسَّلامُ على اَسيرِ الْكُرُباتِ وَقَتيلِ الْعَبَراتِ.
اَللّـهُمَّ اِنّي اَشْهَدُ اَنَّهُ وَلِيُّكَ وَابْنُ وَلِيِّكَ وَصَفِيُّكَ وَابْنُ صَفِيِّكَ الْفائِزُ بِكَرامَتِكَ، اَكْرَمْتَهُ بِالشَّهادَةِ وَحَبَوْتَهُ بِالسَّعادَةِ، وَاَجْتَبَيْتَهُ بِطيبِ الْوِلادَةِ، وَجَعَلْتَهُ سَيِّداً مِنَ السادَةِ، وَقائِداً مِنَ الْقادَةِ، وَذائِداً مِنْ الْذادَةِ، وَاَعْطَيْتَهُ مَواريثَ الاَْنْبِياءِ، وَجَعَلْتَهُ حُجَّةً عَلى خَلْقِكَ مِنَ الاَْوْصِياءِ، فَاَعْذَرَ فىِ الدُّعاءِ وَمَنَحَ النُّصْحَ، وَبَذَلَ مُهْجَتَهُ فيكَ لِيَسْتَنْقِذَ عِبادَكَ مِنَ الْجَهالَةِ وَحَيْرَةِ الضَّلالَةِ، وَقَدْ تَوازَرَ عَلَيْهِ مَنْ غَرَّتْهُ الدُّنْيا، وَباعَ حَظَّهُ بِالاَْرْذَلِ الاَْدْنى، وَشَرى آخِرَتَهُ بِالَّثمَنِ الاَْوْكَسِ، وَتَغَطْرَسَ وَتَرَدّى فِي هَواهُ، وَاَسْخَطَكَ وَاَسْخَطَ نَبِيَّكَ، وَاَطاعَ مِنْ* عِبادِكَ اَهْلَ الشِّقاقِ وَالنِّفاقِ وَحَمَلَةَ الاَْوْزارِ الْمُسْتَوْجِبينَ النّارَ، فَجاهَدَهُمْ فيكَ صابِراً مُحْتَسِباً حَتّى سُفِكَ فِي طاعَتِكَ دَمُهُ وَاسْتُبيحَ حَريمُهُ.
اَللّـهُمَّ فَالْعَنْهُمْ لَعْناً وَبيلاً وَعَذِّبْهُمْ عَذاباً اَليماً، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يَا بْنَ رَسُولِ اللهِ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يَا بْنَ سَيِّدِ الاَْوْصِياءِ، اَشْهَدُ اَنَّكَ اَمينُ اللهِ وَابْنُ اَمينِهِ، عِشْتَ سَعيداً وَمَضَيْتَ حَميداً وَمُتَّ فَقيداً مَظْلُوماً شَهيداً.
وَاَشْهَدُ اَنَّ اللهَ مُنْجِزٌ ما وَعَدَكَ، وَمُهْلِكٌ مَنْ خَذَلَكَ، وَمُعَذِّبٌ مَنْ قَتَلَكَ، وَاَشْهَدُ اَنَّكَ وَفَيْتَ بِعَهْدِ اللهِ وَجاهَدْتَ فِي سَبيلِهِ حَتّى اَتياكَ الْيَقينُ، فَلَعَنَ اللهُ مَنْ قَتَلَكَ، وَلَعَنَ اللهُ مَنْ ظَلَمَكَ، وَلَعَنَ اللهُ اُمَّةً سَمِعَتْ بِذلِكَ فَرَضِيَتْ بِهِ.
اَللّـهُمَّ اِنّي اُشْهِدُكَ اَنّي وَلِيٌّ لِمَنْ والاهُ وَعَدُوٌّ لِمَنْ عاداهُ بِاَبي اَنْتَ وَاُمّي يَا بْنَ رَسُولِ اللهِ، اَشْهَدُ اَنَّكَ كُنْتَ نُوراً فىِ الاَْصْلابِ الشّامِخَةِ وَالاَْرْحامِ الْمُطَهَّرَةِ، لَمْ تُنَجِّسْكَ الْجاهِلِيَّةُ بِاَنْجاسِها وَلَمْ تُلْبِسْكَ الْمُدْلَهِمّاتُ مِنْ ثِيابِها، وَاَشْهَدُ* اَنَّكَ مِنْ دَعائِمِ الدّينِ وَاَرْكانِ الْمُسْلِمينَ وَمَعْقِلِ الْمُؤْمِنينَ، وَاَشْهَدُ اَنَّكَ الاِْمامُ الْبَرُّ التَّقِيُّ الرَّضِيُّ الزَّكِيُّ الْهادِي الْمَهْدِيُّ، وَاَشْهَدُ اَنَّ الاَْئِمَّةَ مِنْ وُلْدِكَ كَلِمَةُ التَّقْوى وَاَعْلامُ الْهُدى وَالْعُرْوَةُ الْوُثْقى، وَالْحُجَّةُ على اَهْلِ الدُّنْيا، وَاَشْهَدُ اَنّي بِكُمْ مُؤْمِنٌ وَبِاِيابِكُمْ، مُوقِنٌ بِشَرايِعِ ديني وَخَواتيمِ عَمَلي، وَقَلْبي لِقَلْبِكُمْ سِلْمٌ وَاَمْري لاَِمْرِكُمْ مُتَّبِعٌ وَنُصْرَتي لَكُمْ مُعَدَّةٌ حَتّى يَأذَنَ اللهُ لَكُمْ، فَمَعَكُمْ مَعَكُمْ لا مَعَ عَدُوِّكُمْ صَلَواتُ اللهِ عَلَيْكُمْ وَعلى اَرْواحِكُمْ وَاَجْسادِكُمْ وَشاهِدِكُمْ وَغائِبِكُمْ وَظاهِرِكُمْ وَباطِنِكُمْ آمينَ رَبَّ الْعالِمينَ.


"Selam olsun Allah'ın velisine ve habibine. Selam olsun Allah'ın dostuna ve seçtiğine. Selam olsun Allah'ın halis kuluna ve halis kulunun oğluna. Selam olsun mazlum ve şehid Hüseyn'e. Selam olsun bela ve hüzünler esirine ve göz yaşlarıyla katledilene.

Allah'ım! Şahadet ederim ki o (Hüseyin) senin lütfün ve ikramınla kurtuluşa eren velin ve velinin oğludur, seçkin kulun ve seçkin kulunun oğludur. Sen kendisine şahadetle lütufta bulundun; saadete has kıldın, soyunun temiz olmasıyla seçtin, onu yüce kişilerden yüce bir kişi, önderlerden bir önder ve -İslam'ı- savunanlardan bir savunucu kıldın, kendisine bütün peygamberlerin mirasını verdin, vasilerden kılıp yaratıklarına hüccet ettin; o da halka hücceti tamamladı ve ümmete mazeret bırakmadı, yumuşaklıkla nasihat etti ve kullarını cehaletten ve dalalet şaşkınlığından kurtarmak için senin yolunda kanını akıttı. Dünyanın aldattığı ve payını (ahiretini) dünyanın değersiz alçak metasına ve ahiretini en değersiz paraya satan, hava ve hevesine dalan ve alçalan kimseler onun aleyhine birleştiler ve ona sitem ettiler.

Onlar öyle kişilerdir ki seni ve peygamberini öfkelendirdiler ve kullarından ateşi (cehennemi) hakkeden omuzlarında ağır günah yükünü taşıyan, şekavet ve nifak ehli kimselere itaat ettiler. O (Hüseyin) da sabır ve tahammül ederek senin yolunda onlarla cihat etti; nihayet sana itaat yolunda kanı döküldü ve saygınlığını çiğne-mek mubah bilindi.

Allah'ım! Onlara şiddetli bir lanetle lanet et ve onları acılı bir azapla azaplandır. Selam olsun sana ey Resulullah'ın oğlu. Selam olsun sana ey vasilerin efendisinin oğlu. Şahadet ederim ki sen Allah'ın emini ve emininin oğlusun. Saadetli yaşadın ve beğenilmiş olarak geçip-gittin, adsız, sansız, mazlum ve şehid olarak dünyadan göçtün.

Şahadet ederim ki Allah sana vaadettiği şeyi gerçekleştirecek, sana yardım etmeyip seni alçaltanı helak edecek ve seni katledeni azaplandı-racaktır. Şahadet ederim ki sen Allah'ın ahdine vefa ettin, ölüm gelip seni buluncaya kadar Allah yolunda cihat ettin; seni katledenlere Allah lanet etsin, sana zulmedenlere Allah lanet etsin, bunu duyup da razı olanlara Allah lanet etsin.

Allah'ım! Seni şahit tutuyorum ki ben onun dostuyla dost ve onun düşmanıyla düşmanım. Anam-babam sana feda olsun ey Resulullah'ın oğlu! Şahadet ederim ki sen yüce sülblerde ve tertemiz rahimlerde bir nurdun. Cahiliyet devri tüm necasetleriyle seni kirletemedi ve cahileyetin zifiri karanlıkları sana cahiliyet elbiselerinden giydiremedi.

Şahadet ederim ki sen dinin direklerinden, Müslümanların -dininin- rükünlerinden ve müminlerin sığınaklarındansın. Şahadet ederim ki sen iyi, takvalı, beğenilmiş, arınmış, hidayet edici ve hidayet üzere bir imamsın. Şahadet ederim ki senin evlatlarından olan imamların hepsi takva nişanesi, hidayet bayrakları, sağlam kulp (tutacak) ve dünya ehline Allah'ın hüccetidirler.

Şahadet ederim ki ben size ve sizin dönüşünüze (ric'at edeceğinize) inanıyorum, dinimin ahkamına ve amelimin sonuçlarına yakinim vardır. Kalbim sizin kalbinize teslimdir ve işlerim sizin işlerinize tabidir. Allah izin verdiği an size yardımım hazırdır. O halde ben sizinleyim, sizinle; düşmanlarınızla değil. Allah'ın rahmeti sizin üzerinize, sizin ruhlarınıza, cesetlerinize, hazırınıza, gizlinize, zahirinize ve batınınıza olsun; duamı icabet et ey alemlerin Rabb'i!"



Sonra iki rekat namaz kıl ve istediğin duayı ederek geri dön.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: İmam Hüseyin'in Hayatı, Fazileti...

Mesaj gönderen f_altan »

Ve diğeri Cabir b. Abdullah-i Ensari'den rivayet edilen ziyarettir. Ata der ki:

Sefer ayının yirmisinde Cabir b. Abdullah-i Ensari'yle bir-likteydim. Ğaziriye'ye ulaştığımızda Cabir Fırat suyuyla gusletti ve yanında getirdiği temiz bir gömleği giydi ve bana, "yanında güzel koku var mı?" diye sordu. Ben, "üzerimde kulunç otu var" dedim. Cabir ondan biraz alarak üzerine serpti. Sonra yalın ayak İmam Hüseyin aleyhisselamın mezarına doğru hareket etti. İmam'ın mezarına ulaşınca üç defa "Allah-u Ekber" dedi ve bayılarak yere düştü. Ayıldığında şu ziyareti okuduğunu duydum:

«اَلسَّلامُ عَلَيْكُمْ يا آلَ اللهِ ..»


"Selam olsun size ey Allah'ın ailesi..."


Cabir'in bu ziyareti, daha önce zikrettiğimiz Recep ayının on beşinci gününün ziyaretinin aynısıdır; ancak birkaç cümle farklıdır ki bu da nüsha ihtilafından kaynaklanmış olabilir; nitekim Şeyh de bu ihtimali vermiştir. Bu ziyareti de okumak isteyen Recep ayının on beşinci gününün ziyaretine müracaat etsin.

Zikrettiğimiz bu zamanlar dışındaki mübarek gün ve gecelerde ve özellikle Mübahele günü, İnsan suresinin indiği gün, o hazretin doğum günü, Perşembeyi Cumaya bağlayan geceler gibi o hazrete nispet verilen zamanlarda da İmam Hüseyin aleyhisselamı ziyaret etmenin fazileti vardır. Bir rivayette şöyle geçer:
"Allah Teala her Cuma akşamı o hazrete lütuf gözüyle bakar, bütün peygamberleri ve peygamber-lerin vasilerini o hazretin ziyaretine gönderir."

İbn Kuluveyh, İmam Cafer Sadık aleyhisselamdan şöyle rivayet etmiştir: "Kim her Cuma günü İmam Hüseyin aleyhisselamın mezarını ziyaret ederse bağışlanır, ölürken dünyadan hasretle gitmez ve cen-nette İmam Hüseyin aleyhisselamın yanında yer alır."

A'meş'in rivayetinde de komşusunun ona şöyle dediği geçmektedir: "Rüya aleminde gök yüzünden üzerine, Cuma gecesi İmam Hüseyin'i (a.s) ziyaret eden kimsenin amanda olduğu yazılan kağıtlar döküldüğünü gördüm. İleride, Kazimeyn amellerinde Hacı Ali Bağdadî'nın kıssasında buna değineceğiz. Diğer zamanlarda da durum böyledir.

Yine İmam Cafer Sadık aleyhisselama, "İmam Hüseyin aleyhisselamı ziyaret etmenin diğer vakitlerden daha faziletli olduğu özel bir vakti var mıdır?" diye sorulduğunda İmam aleyhisselam buyurdu ki: "İmam Hüseyin aleyhisselamı her zaman ziyaret edin; çünkü onu ziyaret etmek sabit kılınmış ve belirlenmiş bir hayırdır; kim o hazreti daha fazla ziyaret ederse daha fazla hayır kazanır; kim de az ziyaret ederse az hayır elde eder. O hazreti, salih amellerin kaç kat fazla hesaplandığı ve meleklerin o hazreti ziyaret etmek için gökten indikleri özel vakitlerde ziyaret etmeye çalışın..."

Bu özel vakitler için rivayet edilen bir ziyaret bulamadık. Evet, İmam Hüseyin aleyhisselamın doğum günü olan Şaban ayının üçüncü gününde İmam Mehdi aleyhisselam tarafından okunan özel dua vardır; bugünde o duanın okunması gerekir; bu dua Şaban ayının amelleri bölümünde zikredilmiştir.

İmam Hüseyin aleyhisselamı Kerbela dışında ondan uzak olan diğer şehirlerden ziyaret etmenin de çok fazileti vardır. Biz bu konuda "Kâfi", "Tehzib" ve "Fakih" kitaplarında nakledilen iki rivayeti zikretmekle yetiniyoruz:

1- İbn-i Ebi Umeyr, Hişam kanalıyla İmam Cafer Sadık aleyhis-selamın şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Sizden yolu uzak olan ve evinin mesafesi bizim mezarlarımıza uzak olanınız evinin damının yüksek olan bölümüne çıkarak iki rekat namaz kılsın ve bizim mezarlarımıza işaret ederek selam versin; bilin ki bu selam bize ulaşır."

2- Hannan b. Sudeyr'den, babasından şöyle rivayet edilmiştir: İmam Cafer Sadık (a.s) bana, "Ey Sudeyr! Her gün İmam Hüseyin'i (a.s) ziyaret ediyor musun?" diye sordu. Ben, "Hayır, fedanız olayım" diye arzettim. İmam Cafer Sadık (a.s), "Siz ne kadar da cefakarsınız!" buyurdu, "Acaba her Cuma günü onu ziyaret ediyor musunuz?" buyurdu. Ben, "Hayır" dedim. İmam (a.s), "Her ayda ziyaret ediyor musunuz peki?" buyurdu. Ben yine, "Hayır" cevabını verdim. İmam (a.s), "Her yılda ziyaret ediyor musunuz?" buyurdu. Ben, "Ziyaret ettiğim bazı yıllar olmuştur" dedim. Bunun üzerine İmam Cafer Sadık (a.s), "Ey Sudeyr!" buyurdu; "Siz İmam Hüseyin'e karşı ne kadar da cefa ediyorsunuz! Allah Teala'nın iki bin bin (iki milyon) meleğinin ("Tehzib ve Men La Yehzuruhu'l-Fakih" kitabındaki rivayete göre bin bin -yani bir milyon- meleğinin) saçları dağınık ve toz-toprak içerisinde İmam Hüseyin'e (a.s) ağlayarak onu ziyaret ettiğini ve bu konuda asla yorulup gevşeklik göstermediklerini bilmiyor musunuz? Ey Sudeyr her Cuma günü beş defa ve her gün bir defa neden Hüse-yin'in (a.s) kabrini ziyaret etmiyorsun?" Ben, "Fedanız olayım; onunla arasında çok uzun bir mesafe var" dedim. İmam (a.s) bunun üzerine, "Evinin damına çıkarak sağ ve sol tarafına bak. Sonra başını gökyüzüne kaldırarak İmam Hüseyin'in (a.s) kabrine taraf yönelerek şöyle de: اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا اَبا عَبْدِاللهِ السَّلامُ عَلَيكَ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكاتُهُ
"Selam olsun sana ya Eba Abdillah, Alklah'ın selamı, rahmeti ve bereketleri senin üzerine olsun."
Böyle yapacak olursan senin hakkında hac ve umre ziyareti yazılır."


Sudeyr diyor ki, "Ben çoğu zaman bu ameli bir ayda yirmiden fazla yaptım."
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: İmam Hüseyin'in Hayatı, Fazileti...

Mesaj gönderen f_altan »

KERBELA DESTANI


Yıl, hicri atmis birdi Muharremin ikisi
günes o gün büyük bir faciaya gebeydi
peygamberin gülünü o gün solduracaklar
Korkmadan yaprakları bir bir koparacaklar.


Kerbela üzgündü o gün, Kerbela kederli...
Dil verseydi o an Allah, konuşurdu belki.
“Durun gelmeyin” diyecekti “ey kafile'
Ama ses çıkamıyor Kerbela’dan nafile


En önde imam Hüseyin şehitler serveri,
Dünyada yoktur esi, yoktur onun benzeri.
Muhammed Mustafa`nın gözünün nuru,
Hasan-ül Müctebanın kardeşi, Ali´nin oğlu.


Bir yanında Ebul Fazl Kerbela’nın sekkası.
Digeri Ali ekber Hüseynin balasi
nurla dolu yüzü, Resule benzer camali
ögle bir yigittki o tipki dedesi Ali


Arkasında yarenler, Kerbela yiğitleri
Korkudan eser yok, ölümsüzlük niyetleri
Biliyorlar birazdan olacaklar şüheda
Verecek cenneti sorgusuz onlara Huda


Vardılar Kerbela’ya, vardılar Neyneva’ya.
Baktılar karşıda duran kinle dolu orduya,
Hic bir asik korkmadi bir an telas sarmadi
Yüreklerde sadece ebedi vuslat vardı.


Haykırdı imam Hüseyn 120 bin kişiye,
Son defa uyarayım belki kar eder diye.
Ey insanlar dinleyin! Söyleyin ben kimim? '
Peygamber’in torunu Hüseyin degil miyim?


Nasihatlari Hür`den başkası dinlemedi.
Onun güzel sözleri kalplerde yer etmedi.
Zira onların kalbi artık taşa dönmüştü,
Duygular körelip, merhametler ölmüştü.


Ömer bin sad kormadan atti ilk hain oku
Seytan girmis icine yoktu kalbinde korku
Böyle başladı,savaş bir süre devam etti,
Rabbimin huzuruna elli sevdalı gitti.


Ehlibeyt’ten ilk önce Aliekber meydanda,
Allah’ım bu ne haşmet, bu ne güzellik eda
Savaştı kahramanca yetmiş kişi öldürdü,
Yaklaştı babasına susuzluğun bildirdi.


Hüseyn yavrusuna şahadet müjdesi verdi,
“Deden Muhammed sana su verecek” simdi
Şehit düştü Aliekber, Hüseynin yavrusu,
Nasıl kıydılar ona yok mu Allah korkusu.


Sırayle tüm asiklar şahadeti seçtiler,
Hakkaniyet yolunda dünyadan vazgeçtiler.
Sonra kardeş yadigarı Kasım izin istedi,
Hüseyin ağlayarak “git ve şehit ol” dedi.


Kasimda savaşırken kendinden geçmişti,
Bir çoğunu öldürüp şahadete ermişti.
Abdullah, Cafer, Osman onlar da şehit oldu.
Huseyin’in yüreği hüzün ve kederle doldu.


Geriye sadace Ebul Fazl Abbas kalmıştı,
Susuz çocuk sesleri yüreğini yakmıştı.
İstedi su getirsin bindi korkmadan ata,
Oklara aldırmadan yaklaşmıştı Fırat’a


Tuluma su doldurdu, biraz içmek istedi,
Huseyin’im “susuzken ben nasıl içerim” dedi.
Varamadı çadırlara kollarını kestiler,
Hüseyin’i, sancaktarı, Abbas’ından ettiler.


Hüseyin “benim artik belim kırıldı” dedi.
Zeyneb’in feryadına yerler gökler inledi.
Hasta Seccad dayanamadı savaşmak istedi,
Fakat imam ona bir türlü müsaade etmedi.


İmam buyurdu “yeryüzü hüccetsiz kalmasın”
Seccad dursun yerinde o da şehit olmasın.
Peygamber’in gülü biliyordu artık ayrılmalı,
Haremdeki kadınlarla birer birer vedalaşmalı.


Aldı öptü Alieskerin güzel yüzünü,
Sonra orduya tutup söyledi son sözünü.
“Bir damla su verin su suçsuz bebeğe”
Fakat kana boyandı elleri su yerine.


Okladılar yavruyu, bir parçacık bebeği,
Nasıl dayandı buna Hüseyin`in yüreği.
İnsan değildi bunlar adeta canavardılar,
Minicik bir bebeği nasıl da okladılar.


Yalnız kaldı Hüseyin bela çölü Kerbela’da,
Görseydi o halini, dayanmazdı anası Zehra.
Fırat kana boyanmış, yerlerde başlar vardı.
Yürekler acı dolu, gözlerde yaşlar vardı.


Hüseyin bir aslan gibi çıktı meydana,
Haykırdı “katiller korkmayın çıkın karşıma”.
Öyle bir savaştı ki görenleri şaşırttı,
Bu hali Ömer b. Sad’ın sabrını taşırdı.


Bağırdı “durmayın sarın etrafını hep birden”
Geliyordu mızraklar bedenine her yerden.
Üç ok birden gelip isabet etti kalbine,
Kıydılar Abdullah’a, kıydılar Hüseyin’e.


Hüseyin’in atı Zülcenah, kanlı gelince çadırlara,
Anlaşıldı Hüseyin kavuşmuştu Rahman’a.
“Hüseyin” feryatları çadırları sarmıştı,
Kardeş acısı Zeyneb’in yüreğini yakmıştı.


Fırladı çadırdan dışarı, haykırdı “Hüseyin” diye,
Gördü Hüseyin’in kesik başını Şimr’in elinde.
Ne yaptınız katiller acımadınız mı bize,
Peygamber Ehlibeyt’i emanet etmedi mi size?


Söyleyin emanete böyle mi sahip çıktınız?
Bedenleri oklayıp çadırları yaktınız.
Rabbim soracak elbet, bunun hesabını,
Acımadan kestiniz âl-inin pak evladını.


Taktılar başları birer birer mızraklara,
Dolaştırdılar caniler utanmadan sokaklarda.
Zeynep dayanamadı, halka meramını anlattı,
Onun bu haykırışı yürekleri dağlattı.


Taşıdı Kerbela’yı tam 1400 sene ileri
Hüseyin`’n sevgisi kaplamış gönülleri,
Yezid, Şimr ölmedi, bugün de yaşıyorlar,
Busch, Saddam, Blair isimleri taşıyorlar.


A.Çetinkaya/Almanya
28/1/2006
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Musa Özateş
Mesajlar: 1205
Kayıt: 17 Mar 2007, 01:17

Re: İmam Hüseyin'in Hayatı, Fazileti...

Mesaj gönderen Musa Özateş »

MÜCAHİD yazdı:
Taşıdı Kerbela’yı tam 1400 sene ileri
Hüseyin`’n sevgisi kaplamış gönülleri,
Yezid, Şimr ölmedi, bugün de yaşıyorlar,
Busch, Saddam, Blair isimleri taşıyorlar.


A.Çetinkaya/Almanya
28/1/2006

şiir eksik
çağın Hüseyninin ismide olmalıydı
yazar bir dörtlük daha eklemeli şiirine
tanıyan varsa bildirsin de eksiklik tamamlansın
Cevapla

“Oniki İmamlar'ın Hayatı” sayfasına dön