İmam Hüseyin'in Hayatı, Fazileti...

Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: İmam Hüseyin'in Hayatı, Fazileti...

Mesaj gönderen f_altan »

İMAM HÜSEYİN'İN (A.S) SON ANLARI


Hilal İbn-i Nafi şöyle rivayet eder: Ben Ömer b. Sa'd'ın ordusuyla durmuştum. Biri gelip "Ey emir, müjdeler olsun sana! Şimr, Hüseyin'i öldürdü" deyince ordu safından ayrılıp can vermekte olan İmam Hüseyin’in (a.s) karşısında durdum. Andolsun Allah'a ki, bugüne kadar ondan daha güzel yüzlü kanına belenmiş bir şehid görmemiştim. Yüzünün nuru ve görünüm güzelliği karşısında onun şehadetini düşünemedim bile. İmam Hüseyin’in (a.s) bu durumunda su istiyordu. Birinin şöyle dediğini duydum: "Andolsun Allah'a, suyu tadamayacaksın; cehenneme gidip kaynar suyundan içeceksin." İmam Hüseyin (a.s) buyurdu:
"Ben ceddim Resulullah'ın (s.a.a) nezdine ve cennetteki makamına gidecek ve cennetin zülal suyundan içeceğim. Bana yaptığınız zulümleri de ceddime şikayet edeceğim."

Hilal şöyle diyor: Ordu bu sözü duyunca çok hiddetlendi, öyle ki sanki Allah hiçbirinin kalbinde acıma duygusunu karar kılmamıştı. Hüseyin onlarla konuşurken başını bedeninden ayırdılar. Onların bu denli acımasızlığından hayrete düştüm ve andolsun Allah'a, dedim, hiçbir hususta sizinle birlikte olmayacağım. Daha sonra İbn-i Sa'd'ın ordusu Hüseyin'in elbiselerini çıkarmaya giriştiler. Gömleğini İshak b. Harbe-i Hazremi (l.a) götürüp giydi ve çopur hastalığına yakalandı, bedenindeki tüyler döküldü. Rivayete göre; o hazretin gömleğinde yüzondokuza yakın kılıç, ok ve mızrak yarası vardı.

Hz. Sadık (a.s), İmam Hüseyin’in (a.s) bedeninde otuzüç mızrak ve otuz dört kılıç yarası görüldüğünü buyurmuştur. İmam Hüseyin’in (a.s) gömleğinin alt kısmına giydiği giysisini Ebhar b. Ka'b-i Temimi aldı. Onu aldıktan sonra felç olduğu rivayet edilmiştir. Hüseyin'in imâmesini Ahnes b. Mursid b. Alkame (l.a) ve bir rivayete göre de Cabir b. Yezit-i Avdi (l.a) alıp başına bağladı ve deli oldu. Ayakkabılarını Esved b. Halid (l.a) götürdü. Becdel b. Selim-i Kelbi (l.a) de o hazretin parmağını keserek yüzüğünü aldı.

Muhtar Sekafi kıyam ettikten sonra Becdel b. Selim'i tutup her iki el ve ayağını kesti ve öylece ölüme terketti. İmam Hüseyin’in (a.s) kadife giysisini Kays b. Eş'as (l.a), Betra adındaki zırhını da Ömer b. Sa'd (l.a) aldı. Muhtar o zırhı Ömer b.Sa'd'ı öldüren Ebi Ümre'ye bağışladı. İmam Hüseyin’in (a.s) kılıcını ise Cemi b. Hakl-i Avdi ve bir rivayete göre de Beni Temim kabilesinden Esved b. Hanzele aldı. İbn-i Ebi Es'ad'ın rivayetinde ise İmam Hüseyin’in (a.s) kılıcını Felafes-i Nahşeli'nin aldığı söylenmiştir.

Muhammed b. Zekeriyya bu rivayeti naklettikten sonra şöyle der: "O kılıç Nahşeli'den sonra Habib b. Bedil'in kızına intikal etti." Şunu da belirtmek gerekir ki ganimet olarak alınan bu kılıç Zü'l Fikar değildir. Çünkü Zü'l Fikar nübüvvet ve imametin diğer zahireleriyle birlikte mahfuzdur. Bunu rivayet ehli tasdik ve nakletmişlerdir.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: İmam Hüseyin'in Hayatı, Fazileti...

Mesaj gönderen f_altan »

ÇADIRLARIN YAĞMALANIP YAKILMASI


İmam Hüseyin’in (a.s) şehadetinden sonra çadırlardan bir kadın çıktı. Biri ona, "Ey emetellah (Allah'ın cariyesi), efendin Hüseyin öldürüldü" dedi. Bunu duyan kadın, "Ağlayarak kadınların yanına döndüm, beni ağlar gören herkes ağlamaya ve nale etmeye başladı" der. Bundan sonra askerler, Peygamber'in (s.a.a) evlatlarının, Fatıma'nın (a.s) göznurlarının mallarını yağma etmek için süratle çadırlara yöneldiler, kadınların üzerlerindeki örtüleri bile çekip aldılar. Peygamber'in kızları çadırlardan çıkıp, hamilerinin ve dostlarının ayrılığında nale ettiler, ağladılar.

Hamid b. Müslim rivayet eder: Beni Bekr b. Vâil kabilesinden bir kadın kocasıyla birlikte Ömer b. Sa'd'ın ordusundaydı. Ordunun kadınlara ve çadırlara saldırdığını, yağma ettiğini görünce eline bir kılıç alarak çadırlara geldi ve "Ey Berk b.Vâil kabilesi, sizin gözünüzün önünde Peygamber'in kızlarının giysileri yağma ediliyor; nerde gayretiniz, nerde yiğitliğiniz?" diye bağırdı. Kocası gelip kolundan tuttu ve çadırına götürdü.

Çadırlar yağmalandıktan sonra ateşle yakıldı. Peygamberin kızları ve ailesi, giysileri yağmalandığından ötürü başı açık ve yalın ayak, ağlayarak ve nale ederek çadırlardan çıkarıldı ve horlanarak esir edildiler. Esirler "Sizi Allah'a ant veriyoruz, bizi Hüseyin'e (a.s) götürün" dediler. İmam Hüseyin’in (a.s) öldürüldüğü yere geldiklerinde şehidleri gördüler ve sızlamalar, yakınmalar, dövünmeler ve ağlamalar başladı.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: İmam Hüseyin'in Hayatı, Fazileti...

Mesaj gönderen f_altan »

HÜSEYİN'İN (A.S) NA’ŞI YANINDA ZEYNEB (S.A)


Ravi diyor ki:

Emir'ül Müminin Ali (a.s) kızı Zeyneb'in, kardeşi İmam Hüseyin’in (a.s) başı ucunda ağlamasını, hazin bir ses ve acı dolu yürekle, "Ya Muhammed, ey meleklerin selam gönderdiği yüce ceddim, bu Hüseyin'dir, kana belenmiş ve azaları kesilmiş. Bunlar da senin kızlarındır, esir edilmiş. Bu zulümleri Allah'a, Muhammed Mustafa'ya (s.a.a), Aliyy-i Murtaza'ya (a.s) , Fatimet'üz Zehra'ya (a.s) ve Seyyid'üş Şüheda Hamza'ya şikayet ediyorum. Ya Muhammed! Bu senin Hüseyin'indir, Kerbela'da üryan bırakılmış ve seher yeli toprak serpiyor üzerine. Bu senin Hüseyin'indir, zinazâdelerin zulmüyle öldürülmüş. Aman bu hüzünden, aman bu beladan! Bu gün ceddim Resulullah'ın (s.a.a) dünyadan göçtüğü gündür. Ey Muhammed'in (s.a.a) yarenleri, bu esirler gibi götürdüğünüz insanlar sizin Peygamberinizin evlatlarıdır" dediğini hiç unutamıyorum.

Başka bir rivayet de Zeyneb'in şöyle dediğini belirtir: "Ey Muhammed! Kızların esir edildi ve oğulların öldürüldü. Seher yeli o bedenlerin üzerine toprak savurmaktadır şimdi. Bu senin Hüseyin'indir; başını boynundan kestiler, imâme ve abasını yağmaladılar. Babam feda olsun ona ki, ordusu pazartesi katledildi ve yağmalandı. Babam feda olsun ona ki, çadıları yıkıldı. Babam feda olsun ona ki, gittiği yolculuktan dönmeyecek ve yaralarına merhem sürülmeyecek. Canım feda olsun ona ki, seve seve uğruna feda olmak isterdim. Babam feda olsun, acı dolu bir kalple ve susuz olarak dünyadan göçene. Babam feda olsun ona ki, Allah'ın peygamberinin oğluna, Muhammed Mustafa (s.a.a) onun ceddidir. Babam feda olsun hidayet peygamberinin oğluna, Muhammed Mustafa'ya, Hatice-i Kübra'ya, Aliyy-i Murtaza'ya, Seyyidet'ün Nisa Fatimet'üz Zehra'ya ve ona ki namaz kılması için güneş geri döndürüldü."

Ravi diyor: Andolsun Allah'a, Zeyneb ağlayarak konuşmasıyla hem dostlarını hem de düşmanlarını ağlattı. Daha sonra Sakine babasının bedenini kucakladı. Birkaç kişi gelip Sakine'yi babasından ayırdı. Sonra da Ömer b. Sa'd ordusundan aşağıda isimleri belirtilmiş on kişi atlarına binerek İmam Hüseyin’in (a.s) naaşı üzerinde at koşturdular, göğüs ve sırt kemiklerini kırdılar:
1- İshak b. Harbe, (İmam Hüseyin’in (a.s) gömleğini alan)
2- Ahnes b. Mursid
3- Hekim b. Tufeyl-i Sanbesi
4- Amr b. Sabih-i Seydavi
5- Recâ b. Münkiz-i Abdi
6- Salim b. Hasime-i Cufi
7- Vahiz b. Naim
8- Salih b. Vahab-i Cufi
9- Hani b. Şebs-i Hazremi
10- Üseyd b. Malik

Daha sonra bu on kişi Küfe'de İbn-i ziyad'ın yanına geldiler. İbn-i Ziyad "Siz kimsiniz?" dedi. Bunlardan biri olan Üseyd b.Malik şu cevabı verdi, "Biz sıkıca denetlenen atlarla Hüseyin'in göğüs ve sırt (kemiklerini) ufalayanlarız." İbn-i Ziyad hiç itina göstermeden çok az bir ödül verdi onlara. Ebu Amr-i Zahid şöyle diyor: "Bu on kişinin kimler olduğunu bilince hepsinin zinazade olduğunu gördük." Muhtar kıyamını gerçekleştirdikten sonra bu on kişiyi yakaladı, el ve ayaklarını yere çiviledi ve ölünceye kadar üzerlerinde at koşturuldu.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: İmam Hüseyin'in Hayatı, Fazileti...

Mesaj gönderen f_altan »

KERBELA KERVANININ KÜFE VE ŞAM'A HAREKETİ VE MEDİNE'YE DÖNÜŞÜ


Ömer b. Sa'd (l.a) Aşûra günü ikindi vakti İmam Hüseyin’in (a.s) mukaddes başını Havli b. Yezit-i Asbehi (l.a) ve Hamid b. Müslim-i Azdi (l.a) ile İbn-i Ziyad'a (l.a) gönderdi. Diğer Beni Haşim gençlerinin ve esir dostlarının da başlarının kesilmesini emretti ve onları Şimr b. Zi'l Cuşen (l.a), Kays b. Eş'as (l.a) ve Amr b. Haccac (l.a) ile birlikte Küfe'ye gönderdi. Kesilen başları İbn-i Ziyad'a götürdüler. Ömer b. Sa'd (l.a) Aşûra günü ve ondan bir gün sonra öğleye kadar Kerbela'da kaldı.

Daha sonra İmam Hüseyin’in (a.s) kalan ehl-i beytini alıp Küfe'ye hareket etti. Kadınları düşmanları arasında yüzü açık bir halde ve çıplak develer üzerinde götürdü. Halbuki onlar enbiyanın emanetleriydi. Onları da Türk ve Rum esirleri gibi en kötü şartlar altında esir götürdüler. Bir Arap şairi bunu şöyle dile getirmiştir: "Ne ilginçtir?! Beni Haşim'den seçilen Peygambere salat ederler ve onun evlatlarıyla da savaşırlar."

Başka bir şair de şöyle demiştir:
"Hüseyin'i öldüren güruh, kıyamet günü ceddinin şefaatine nail olacaklarını nasıl ümid ederler."
İmam Hüseyin’in (a.s) ashabının kesilen başlarının yetmiş sekiz tane olduğu rivayet edilmiştir. Kerbela'ya katılan kabileler İbn-i Ziyad (l.a) ve Yezit b. Muaviye'ye (l.a) yakınlaşmak için kesilen başları aralarında taksim ettiler. Kinde tayfası Kays b. Eş'as (l.a) liderliğinde onüç, Şimr b. Zi'l Cuşen (l.a) riyasetinde Hevazin kabilesi on iki, Beni Temim tayfası on yedi, Beni Esed kabilesi on altı, Mazhec kabilesi yedi ve diğerleri de on üç kesik başı alıp Küfe'ye götürdüler.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: İmam Hüseyin'in Hayatı, Fazileti...

Mesaj gönderen f_altan »

ŞEHİDLERİN DEFNEDİLİŞİ VE ESİRLERİN KÜFE'YE GİRİŞİ


Şöyle rivayet edilmiştir:
Ömer b. Sa'd (l.a) Kerbela'dan uzaklaştıktan sonra Beni Esed tayfasından bazıları gelip o kanlı bedenlere namaz kıldılar ve bugün meşhur olan yere defnettiler. İbn-i Sa'd âl-i Peygamber esirleriyle Küfe'ye yaklaşınca, Küfe halkı onları seyretmek için toplandılar. Küfe kadınlarından biri "Siz hangi esirlerdensiniz?" diye seslendi. "Biz âl-i Muhammed esirleriyiz" dediler. Kadın evin çatısından inerek örtünmeleri için evinden giysi götürüp ehl-i beyte verdi. Esirler arasında Ali b. Hüseyin (a.s) hastalığından dolayı çok zayıflamıştı. Esirler arasında Hasan b. Hasan-i Müsenna da vardı. -İmam ve
amcası Hüseyin'e yardım etmek için Kerbela'da savaşmış, ancak almış olduğu kılıç ve mızrak yaralarına rağmen yaşıyordu.

"Mesabih" kitabının yazarı şöyle rivayet eder: "Hasan b. Hasan-i Müsenna Aşûra günü İmam Hüseyin’in (a.s) huzurunda onyedi kişiyi öldürdü ve on sekiz yara alarak atından düştü. Esma b. Harice onu alıp Küfe'ye ve iyileştikten sonra da Medine'ye götürdü. Ayrıca İmam Hasan-ı Mücteba'nın (a.s) oğulları Zeyd ve Amr da esirler arasındaydı.
Küfe halkı âl-i Muhammed (s.a.a) esirlerini görünce ağlama ve sızlamaya başladılar. Ali b. Hüseyin (a.s) buyurdu ki: "Bizim için mi ağlıyor ve yakınıyorsunuz? Peki bizi katleden kimdi?"
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: İmam Hüseyin'in Hayatı, Fazileti...

Mesaj gönderen f_altan »

HZ. ZEYNEB'İN (S.A) HUTBESİ


Beşir b. Hüzeym-i Esedi şöyle diyor: Emir'ul Müminin Hz. Ali'nin kızı Zeyneb'e baktım, andolsun ki ondan daha güzel nutkeden bir kadın görmemiştim. Ali'nin (a.s) sözleri dökülüyordu dilinden. Halka, susmaları için işaret etti. Nefesler tutuldu, develerin boynundaki çıngıraklar durdu. Sonra konuşmaya başladı:

"Hamd Allah'a mahsustur ve salat olsun babam Muhammed'e, tertemiz kılınmış ve seçilmiş âline. Ey Küfe halkı, ey hile ve düzen ehli bize mi ağlıyorsunuz? Gözyaşlarınız dinmesin ve naleleriniz susmasın! Siz, iplerini iyice ve sıkıca dokuyan ve sonra da (dokuduğunu) söken bir kadın gibisiniz. Yeminlerinizi hile ve hiyanetinize siper edindiniz, iman bağı kurup sonra kopardınız. Kendinizi övmekten ve fesattan başka birşey bilmezsiniz. Cariyeler gibisiniz, içiniz kin ve yağcılık dolu ve düşmanlara gammazlık edersiniz. Siz pisliklerde yeşeren bitkiler gibisiniz, yenmez; kabirleri süsleyen gümüş gibisiniz, kullanılmaz. Öbür dünyanız için öylesine kötü bir yol zarihesi aldınız ki, Allah'ın gazabına sebep oldu ve ebedi azap hazırlandı sizler için. Bizi öldürdükten sonra bir de kalkıp bize ağlıyor ve kendinizi zemmediyorsunuz öyle mi? Evet, andolsun Allah'a, çok ağlayın ve az gülün. Çünkü siz öyle bir leke ve zilleti kabullendiniz ki hiç bir suyla yıkanmaz. Cennet gençlerinin efendisi olan Peygamber evladının, savaşlarda ve sıkıntılarda sığındığınız insanın, düşmanlar karşısında hüccet ve kılavuzunuz, din ve şeriatı kendisinden öğrendiğiniz insanın öldürülmesi ve bu leke bir suyla nasıl temizlenebilir?

Bilmiş olun, büyük bir günah işlediniz ve vebaliniz çok büyüktür. Allah'ın rahmetinden uzak olun, kahrolun. Çabalamanız sizi meyus etti, elleriniz ziyankar oldu, muameleniz de hüsranınıza sebep oldu. Şüphesiz Allah'ın gazabına döndünüz, zillet ve meskenet çevreledi sizi. Eyvahlar olsun size ey Küfe ehli! Resulullah'ın (s.a.a) ciğerini parelediniz, haberiniz var mı? Hicab ardında bulunan ismet ailesini perdenin dışına çıkardınız. Onun nasıl bir kanını akıttınız, bilir misiniz? Hürmetini ayak altına aldınız! Ne kadar da kötü yaptınız, ne de
büyük bir müsibet çıkardınız! Yer ve gök büyüklüğünde bir zulüm işlediniz! Gökyüzünün kan yağmasına hayret mi ettiniz? Şüphesiz kıyametin azabı daha çetin ve aşağılayıcıdır, o gün size yardım edecek olmayacaktır. Allah'ın size vermiş olduğu bu mühlet sizi hafifletmesin, haddinizi aştırmasın, çünkü Allah intikam almada acele etmez ve intikam hakkını kaybetmekten de korkmaz. Şüphesiz ki Rabbiniz pusudadır."


Ravi diyor: Andolsun Allah'a, bu sözler karşısında halkın hayrete düştüğünü gördüm, ağlıyor ve ellerini ısırıyorlardı. Yanımdaki yaşlı adam o kadar ağlamıştı ki yüzü ıslanmıştı ve "Babam ve anam size feda olsun. Yaşlılarınız yaşlıların en hayırlısı, gençleriniz gençlerin en hayırlısı, kadınlarınız kadınların en hayırlısı ve hanedanınız da hanedanların en hayırlısıdır ki ne zelil olur ne de mağlub" diyordu.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: İmam Hüseyin'in Hayatı, Fazileti...

Mesaj gönderen f_altan »

HÜSEYİN KIZI FATIMA'NIN HUTBESİ


Zeyd b. Musa b. Cafer (a.s) babalarından rivayet eder: Fatıma-ı Suğra Küfe'ye gelince şu hutbeyi okudu:

"Hamdediyorum Allah'a, kum ve çakıl taneleri adedince, yerden arşa kadar olan şeylerin ağırlığınca. O'na hamd ve iman ediyorum ve tevekkülüm O'nadır. Allah'ın birliğine ve şeriki olmadığına şehadet ediyorum. Şehadet ediyorum ki Muhammed (s.a.a) O'nun kulu ve Peygamberidir ve Peygamber'in evlatları suçsuz oldukları halde Fırat kenarında öldürüldü, başları kesildi. Allah'ım, Sana yalan isnadından ve iftiradan Sana sığınırım. Peygamberine 'Kendi vasin Ali b. Ebi Talib için halktan biat al' buyurduğunun hilafına bir şey söylemekten Sana sığınırım.

O Ali b. Ebi Talib ki hakkını gasbettiler ve suçsuz yere öldürdüler. Dün de onun oğlunu Kerbela'da, dilde müslüman ve kalpde kafir olan bir topluluk öldürdü. Ona yönelen zulümleri, canlarını vererek defetmeleri gereken insanlar bunu yapmadılar. Eyvahlar olsun onlara ve büyüklerine. Nitekim Sen yüce menkıbeleri ve pak tabiatıyla, mezkur maarif ve meşhud menakibiyle kendi yanına aldın onu.

Allah'ım, hiçbir zemmedicinin yermesi onu Senin ubudiyet ve kulluğundan alıkoymadı. Sen onu çocukluğunda İslam'a yönelttin ve büyüdüğünde de menkıbelerini methettin. O hep Senin yolunda ve Peygamberinin hoşnutluğu için ümmete nasihat etti ve (zamanı geldiğinde de) onun ruhunu kabzettin. O, dünyaya itina etmedi ve ahirete rağbet gösterdi. Senin yolunda düşmanlarınla savaştı, cihad etti. Sen ondan razı olup seçkin kıldın ve doğru yola hidayet ettin.

Ey Küfe halkı, ey hile ve düzen ehli! Allah bizi sizinle ve sizi de biz ehl-i beytle imtihan etti. Bizim karşılaştığımız belayı güzel kıldı, ilim ve idrakını bizde karar kıldı. Biz ilim, idrak ve hikmetinin mahzeniyiz, yeryüzünde Allah'ın hüccetiyiz; şehirlerinde ve kulları arasında Allah kendi lütfuyla bize ikramda bulundu ve peygamberi Muhammed (s.a.a) ile de bizi yarattıklarının bir çoğundan açık bir şekilde üstün kıldı. Siz ise bizi yalanladınız, tekfir ettiniz. Bizimle savaşmayı helal saydınız, mallarımızı yağmalamayı câiz gördünüz. Türkistan ve Kâbul esirlerine gösterdiğiniz muameleyi bize gösterdiniz. Dün de ceddimizi öldürmüştünüz. Biz ehl-i beytin kanı kılıçlarınızdan halen damlamaktadır. Allah'a iftira ettiniz ve yaptığınız hile ile gözleriniz parladı ve kalpleriniz ferahladı. Ancak Allah hileleri en güzel şekilde bozandır.
Kanımızı akıttığınızdan ve mallarımızı yağmaladığınızdan dolayı sevinmeyin. Çünkü bu müsibetler daha önceden Allah'ın kitabında yazılmıştı. "Öyle ki, elinizden çıkana karşı üzüntü duymayasınız ve size (Allah'ın) verdikleri dolayısıyla sevinip-şımarmayasınız. Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez." (Hadid-23)

Ey Küfe ehli, eyvahlar olsun size! Şimdi Allah'ın çok yakında gökten inecek lanet ve azabını bekleyedurun. Yaptığınız işlerden dolayı azap edileceksiniz. Birilerinizi diğerlerine müptela ederek intikamını alacaktır. Bizim hakkımızda yapmış olduğunuz zulümlerden dolayı da kıyamet günü cehennemin elim azabında ebediyen kalacaksınız. Bilmiş olun Allah'ın laneti zalimler kavminin üzerinedir. Eyvahlar olsun size, ey Küfe halkı! Bilir misiniz hangi elle bize ok atıp kılıç salladınız, hangi nefesle bizimle savaştınız ve bizimle savaşmak için hangi ayakla geldiniz? Andolsun Allah'a, kalpleriniz kasavete bürünmüş, yüreğiniz katılaşmış, kalpleriniz ilimden nasibini almamış, göz ve kulaklarınız görmez ve duymaz olmuş.

Ey Küfe ehli, şeytan sizi aldatmış, doğru yoldan saptırmış ve gözlerinizin önüne cehalet perdesi çekmiştir ve siz artık hidayet olmazsınız. Kahrolasınız, ey Küfe ehli! Resulullah'ın (s.a.a) hangi kanının sizin boynunuzda olduğunu biliyor musunuz? Onu sizden isteyecektir. Kardeşi Ali b. Ebi Talib'e (a.s) , evlatlarına ve ıtretine yapmış olduğunuz düşmanlıkların hesabını soracaktır sizden. Oysa ki bazılarınız bu cinayetle iftihar ederek diyorsunuz: "Ali'yi ve evlatlarını Hint kılıçlarıyla ve mızraklarla biz öldürdük, Türk esirleri gibi esir aldık kadınlarını ve öyle bir tosladık ki meydanın dışına attık."

Allah'ın her türlü pislikten arındırdığı insanları öldürmekle iftihar edenler, ağızlarınız taşla ve toprakla dolsun. Ey habis, öfkenle patlayasın! Baban nasıl yerinde oturduysa, sen de köpek gibi yerinde otur. Şüphesiz herkes yaptıklarına ve önceden (ahirete) gönderdiklerine sahiptir. Vay olsun size! Allah'ın bizi üstün kıldığı şeye hased mi ediyorsunuz? "Bu Allah'ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah büyük fazl sahibidir." (Hadid-21) "Allah kime nur vermemişse, artık onun için nur yoktur." (Nur- 40)


Fatıma'nın (a.s) hitabesi buraya varınca halk yüksek sesle ağlayıp dediler: "Ey pak ve atharların kızı, kalp ve sinemizi ateşledin. Ciğerlerimizi hüzün ve ıstırap ateşiyle yaktın. Yeter artık." Fatıma da sustu.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: İmam Hüseyin'in Hayatı, Fazileti...

Mesaj gönderen f_altan »

ÜMMÜ KÜLSÜM'ÜN HİTABESİ


Ravi şöyle diyor:
Emir'ul Müminin'in Ali'nin (a.s) kızı Ümmü Külsüm yüksek sesle ağladığı halde tahtrevanın perdesi ardından o gün şu hutbeyi irad etti:

"Vay halinize Küfe halkı! Neden Hüseyin'i (a.s) aşağılayarak öldürdünüz, mallarını yağmaladınız, kadınlarını esir aldınız ki şimdi de kalkıp ağlayasınız? Vay olsun size, kahrolun, bedbaht olun? Nasıl bir felakete sebep oldunuz, nasıl bir facia çıkardınız, biliyor musunuz? Nasıl bir cinayetin sorumluluğunu yüklendiniz, hangi kanları haksız yere akıttınız, hicab ardındaki hangi kadınları dışarı çıkardınız, hangi hanedanın ziynet ve süslerine el koydunuz ve hangi malları yağmaladınız, haberiniz var mı?

Öyle birini öldürdünüz ki Resulullah'tan (s.a.a) sonra kimse onun makamında değildi. Merhamet kalbinizden alındı sizin. Bilmiş olun ki kurtuluşa erecek olanlar Allah'ın hizbidir, hüsrana uğrayacaklar ise şeytanın. Daha sonra şu şiiri okudu:
"Zecirle öldürdünüz kardeşimi. Vay olsun analarınıza! Öyle bir ateşle azaplanacaksınız ki alevi her an yükselecek. Allah'ın, Kur'an'ın ve Muhammed'in (s.a.a) haram kıldığı kanları akıttınız. Bilmiş olun, ateşle müjdelenmişsiniz. Şüphesiz ki, yarın siz ateşte ebediyen kalacaksınız. Yakinim var buna. Ben ise hayatım boyunca Peygamberden sonraki en hayırlı insan kardeşime ağlayacağım. Gözlerime batacak gözyaşlarım ve yanaklarım asla kurumayacak."


Bu esnada milletin feryadı koptu, ağlayışlar coştu. Kadınlar saçlarını yolarak başlarına toprak serptiler, yüzlerini yırttılar, dövündüler. Erkekler ağladı ve sakallarını yoldular. Halkın o gün ağladığı gibi ağladığı hiç görülmemişti.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: İmam Hüseyin'in Hayatı, Fazileti...

Mesaj gönderen f_altan »

DÖRDÜNCÜ İMAM'IN (A.S) HUTBESİ


Ümmü Külsüm hitabesini bitirdikten sonra İmam Zeyn'ül Abidin (a.s) işaret ederek halkı susturdu. İnsanlar susunca İmam (a.s) kalkarak Allah'a hamd-u senâ ve Resulüne salat ve selamdan sonra şöyle buyurdu:

"Ey insanlar! Beni tanıyan, tanıyor; tanımayanlara ise kendimi tanıtacağım. Ben Ali b. Ebi Talib oğlu Hüseyin oğlu Ali'yim. Ben, hürmeti ayak altına alınan, nimeti zorla alınan, malı yağmalanan ve ehl-i beyti esir edilenin oğluyum. Ben, Fırat nehri yanında zibhedilen (boğazı kesilen)in oğluyum. Oysa ki kimsenin (onun boynunda) kan alacağı yoktu. Zecr ve eziyetle öldürülenin oğluyum. Bu iftihar bizim için kâfidir.

Ey insanlar! Sizi Allah'a ant veriyorum, babama yazmış olduğunuz mektuplardan haberiniz yok mı? Size doğru geldiğinde de hile yaptınız. Babam herhangi bir istekte bulunmadan siz kendiniz ahid ve peymanda bulundunuz, biat ettiniz sonra da kalkıp savaştınız. Kahrolasıcalar, ne de kötü bir zahire gönderdiniz (ahiretinize), ne de çirkin ve habis görüşleriniz (ve düşünceleriniz) var sizin. Resulullah (s.a.a) "Itretimi öldürdünüz ve hürmetimi ayak altına aldınız siz benim ümmetimden değilsiniz" dediğinde hangi gözle bakacaksınız ona?"

Her yandan ağlama sesleri yükseldi, birileri diğerlerine "Helak oldunuz ve bilmediniz" dediler. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) buyurdu: "Benim nasihatimi kabul eden, Allah, Resulü ve Ehl-i Beyt'i uğruna vaziyetimi riayet eden kula Allah merhamet buyursun. Çünkü bizim için Resulullah'ta (s.a.a) güzel bir örnek vardır."

Herkes bir ağızdan dedi: "Ey Peygamberin evladı, biz emrini dinliyoruz. Sana itaat edeceğiz, ahid ve peymanını koruyacağız, senden yüz çevirmeyecek ve emrettiğin her şeye itaat edeceğiz. Seninle savaşan herkesle savaşacak ve barışta olduğun insanlarla barışta olacağız ki Yezit'ten intikam alalım, sana ve bize zulüm edenlerden beri olalım."

İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) buyurdu: "Heyhat! Heytah! Ey düzenbaz ve hilekarlar, sizde hile ve düzenden başka bir şey yoktur. Babalarıma yaptıklarınızı bana da mı yapmak istiyorsunuz? Andolsun bunun imkanı yok. Babamın ehl-i beytinden dolayı kalbimde açılan yaralar henüz iyileşmemiştir. Ceddim Resulullah'ın (s.a.a), babamın ve kardeşlerimin müsibeti unutulmamıştır, acısı halen boğazımdadır, göğüs ve boğazımı tıkamıştır. Derdini sinemde taşımaktayım. Ben sizden şunu istiyorum ki ne bize yardım edin ve ne de bizimle savaşın."

Daha sonra şu beytleri okudu: "İmam Hüseyin’in (a.s) öldürülmesi şaşırtıcı değildir. Çünkü Hüseyin'den daha yüce ve daha kerim babası da öldürülmüştür. Ey Küfe halkı, Hüseyin'e (a.s) isabet eden müsibetler sizi sevindirmesin, onun müsibeti herşeyden büyüktür. Canım feda olsun Fırat yanında öldürülene, onu öldürenlerin cezası cehennem ateşidir."

Daha sonra da şu beyti okudu: "Sizden razı olmamız başabaştır ne bizimle olun, ne de aleyhimize. Ne bize yardım edin, ne de bizi katledin.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: İmam Hüseyin'in Hayatı, Fazileti...

Mesaj gönderen f_altan »

ESİRLERİN DAR'UL İMAREYE GİRİŞİ


Ravi şöyle devam ediyor:

"Bundan sonra İbn-i Ziyad dar'ul imaredeki tahtına oturup halkın gelmesi için genel bir izin verdi. İmam Hüseyin’in (a.s) mukaddes başını getirip onun önüne bıraktılar. İmam Hüseyin’in (a.s) ehl-i beytini ve evlatlarını da meclise getirdiler. Emir'ul Müminin'in Ali'nin (a.s) kızı Zeyneb (a.s) tanınmayacak şekilde girip bir köşeye oturdu.
-İbn-i Ziyad: "Kimdir bu kadın?"
-Dediler: "Ali kızı Zeyneb."
-İbn-i Ziyad: -Zeyneb'e dönerek- Hamdolsun Allah'a ki sizi rezil etti ve yalanlarınızı ortaya çıkardı.
-Zeyneb: "Ancak fasık rezil olur, facir yalan söyler ve onlar da bizler değiliz."
-İbn-i Ziyad: Allah'ın senin kardeşine yaptığını nasıl buldun?
-Zeyneb: "Hayır ve güzellikten başka birşey görmedim. Çünkü Peygamberin evlatları o kimselerdir ki, Allah onlara şehadeti takdir buyurmuştur ve onlar da ebedi yataklarına koştular. Ancak Allah'ın sizleri hesaba çekmek için bir araya getirmesi çok yakındır. Onlar seninle (orada) hesaplaşacaklar ve o zaman felah ve akibetin kime ait olduğunu göreceksin. Ey Mercane'nin oğlu, anan sana ağlasın."

İbn-i Ziyad bu söze öfkelenerek Zeyneb'i öldürmeye karar verdi. Mecliste bulunan Amr b. Haris İbn-i Ziyad'a dedi: O bir kadındır ve kimse de kadını sözlerinden dolayı cezalandırmaz.

-İbn-i Ziyad -kararından dönüp Zeyneb'e dedi-: Allah Hüseyin'in ve günahkar ehl-i beytinin öldürülmesiyle kalbime şifa verdi.
-Zeyneb: "Canıma andolsun, yaşlılarımızı öldürdün, kök ve dalımızı kestin. Eğer kalbinin şifası buysa, elbete şifa buldun."
-İbn-i Ziyad: Zeyneb uyumlu ve kafiyeli konuşan bir kadındır. Canıma andolsun ki, babası Ali de şair ve uyumlu söz söyleyen biriydi.
-Zeyneb: "Ey İbn-i Ziyad, kadın kafiyeyi ve uyumlu söz söylemeyi ne etsin?"
-İbn-i Ziyad -Ali b. Hüseyin'i görünce-: Bu genç kimdir?
-Dediler: Ali b. Hüseyin'dir.
-İbn-i Ziyad: Ali b. Hüseyin'i Allah öldürmedi mi?
-Zeyn'ül Abidin (a.s): "Ali b. Hüseyin adında bir kardeşim vardı ve insanlar onu öldürdü."
-İbn-i Ziyad: Hayır, Allah öldürdü.
-Zeyn'ül Abidin (a.s): "Allah, ölecekleri zaman canlarını alır; ölmeyeni de uykusunda." (Zumer-42)
-İbn-i Ziyad: Bana cevap vermeye nasıl cüret edersin? Çıkarın dışarı boynunu vurun!
Zeyneb bunu duyunca perişan bir halde İbn-i Ziyad'a: "Ey İbn-i Ziyad, bizden kimseyi bırakmadın, eğer bunu öldürmek istiyorsan beni de öldürmelisin."
Ali b. Hüseyin, halası Zeyneb'e dedi: "Halacığım, sus ki İbn-i Ziyad'la konuşayım."
Daha sonra İbn-i Ziyad'a dönerek dedi: "Ey İbn-i Ziyad, ölümle mi tehdit ediyorsun beni? Bilmez misin öldürülmek bizim adetimiz ve şehadet bizim yüceliğimizdir?"

Bundan sonra İbn-i Ziyad'ın emriyle Ali b. Hüseyin (a.s) ve ehl-i beyt, Küfe'nin büyük camisinin yanındaki eve yerleştirildi. Zeyneb buyurdu: "Ümmü veled -efendisinin kendisiyle ilişkiye geçerek çocuk taşıyan cariye- ve cariyeler dışında hiçbir kadın evimize gelmesin. Çünkü onlar da bizim gibi esirdirler."

Daha sonra İbn-i Ziyad'ın emriyle İmam Hüseyin’in (a.s) mukaddes başı Küfe sokaklarında dolaştırıldı. Burada, düşmanlardan birinin İmam Hüseyin’in (a.s) mersiyesinde okuduğu şiiri nakletmek yerinde olur:

"Muhammed'in (s.a.a) kızının oğlunun ve kendi vasiyyinin başı mızraklar ucunda seyre gelenlere gösterilir, bunu gören ve duyan müslümanlar da tepki göstermez, kalpleri yanmaz. Bu durumu görüp de karşı çıkmayan göz kör olsun, müsbetini duyup da engel olmayan kulak sağır olsun. Ey Hüseyin! Senin himayen altında uyuyan gözleri şehadetinle uyandırdın ve senin korkunla uyuyamayan gözleri de uyuttun. Ey Hüseyin! Yeryüzünde hiçbir bahçe yoktur ki senin mezarının ve ebedi istirahatgahının kendisinde olmasını arzu etmesin."
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Cevapla

“Oniki İmamlar'ın Hayatı” sayfasına dön