Hz Mehdi as'in Elcisi zuhur etti

Tüm güncel konularla ilgili duyurular...
zduran
Mesajlar: 9
Kayıt: 23 Eyl 2013, 02:56

Hz Mehdi as'in Elcisi zuhur etti

Mesaj gönderen zduran »

Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuhu,

Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim

Elhamdulillahi Rabbil Alemin

Allahumme salli ala Muhammed ve Alihi Muhammed el'eyimma ve el Mehdiyin ve sellim teslimen katira

İmam Mehdi as'ın Vasisi ve Elçisi, Hadislerde geçen Yamani as babası Mehdi as'dan (Yamanı as Mehdı as ın 5. Kusaktan ogludur) çağrıyı 1999 senesinde almış ve 3 sene sonra da tüm dünyaya çağrıyı yapmaya başlamış ve tüm insanlığı, Mehdi as'ın şemsiyesi altında birleşmeye çağırmıştır.

VASİYET:

Yamani as insanlığa, Peygamber Efendimiz saas'in vefat gecesi Hz Ali as'a dikte ettirdiği vasiyet ile gelmiştir. Ve bu onun en önemli delilidir:
Allah kendi Peygamberlerini kendi seçtiği gibi, Halifelerini de kendi seçer. Ve Peygamber Efendimiz saas'in söylediği her kelam, Allah'ın kelamı olduğu için, Hz Mehdi as'ın Halifesi'nin de bizlere getirdiği vasiyet, ilahi bir metin olup, Allah'ın seçtiği ve biz insanların uymakla yükümlü olduğu Halifelerinin ismini içermektedir.

İlk olarak bilmemiz gerekir ki; Resulullah salla’llâhu aleyhi ve alihi'den, sadece bir vasiyet mevcuttur. Yani, bu vasiyetle ters düşen başka hiçbir vasiyet yoktur ve eğer olsaydı, şüphe doğururdu. Ancak olmadığı için, şüpheye yer kalmamaktadır. Ve üstelik, Allah’u Teala da, vasiyet bırakmayı vacip kılmıştır.

Bu iki ayete dikkat ediniz: Ey müminler, ölüm vaktiniz geldiğinde vasiyet edeceğiniz esnada kendinizden veya başkalarından adil olan iki kişiyi şahit tutun (Maide:106). Sizlere vaciptir ki, ölmeden önce doğru ve güzel bir şekilde vasiyetinizi hazırlayın…
(Bakara:180)

Bu ayetlere göre, takva sahibi her müminin vefat esnasında vasiyet bırakması vaciptir ve Resulullah (s.a.a.s), muttakilerin ve takva sahiplerinin en önünde gelen bir peygamber olarak, vasiyet bırakmaması mümkün değildir. Şimdi eğer bu vasiyeti, sırf Şii kaynaklarında yer aldığından dolayı inkar edersek, o zaman, İslam peygamberi Hz Muhammed (s.a.a.s) 'i günah işlemekle itham etmiş oluruz. Bu da, vasiyeti kabul etmekten başka şansımızın olmadığını gösterir. Çünkü bu vasiyet, ne Kuran'a, ne de sünnete aykırıdır. Eğer vasiyeti reddedersek, Hz. Muhammed (s.a.a.s) 'e itham etmiş oluruz. Zira, Peygamber Efendimiz (s.a.a.s) müstahap olan bütün amelleri yerine getirmiş iken, vacip olan bir ameli; ki Allahı Teala Kuran'da emretmiştir; yerine getirmemiş, eksik bırakmış olamaz. Halbuki, Ehli sünnetin önde gelen hadis kitaplarında da (Sahih müslim ve Sahih buhari'de ), Resulullah (s.a.a.s)'in, vasiyet bırakmak istediği rivayet edilmiştir.

İbni Abbas dedi ki: O Perşembe günü, öyle bir Perşembe günü oldu ki… Resulullah buyurdu: "Benim için kalem ve kağıt getirin. Size bir kitap yazacağım. Zira bunun sayesinde benden sonra Mahşere kadar, hiç kimse yolundan şaşmamış olacak…" Ve dediler: Peygamber sayıklamaktadır.Sahih müslim vasiyet kitabı. Vasiyet bırakacak bir şeyi olmayanın bölümü hadis numarası 4321

Abdullah b. Abbas’tan rivayet olunmuştur: "Hani o perşembe günü (o ne fena gündü?), o perşembe günü, ne acı gündü? Demişti de sonra (inci tanesi gibi dökülen) göz yaşı ta yerleri ıslatarak ve o günü cereyan eden vakıayı anlatarak şöyle demişti: Bir perşembe günü Resûlullah'ın son hastalığında ağrısı artmıştı da: - Haydi bana kalem kâğıt gibi yazılacak bir şey getiriniz! Size bir vasiyetname yazdırayım ki, ondan sonra yolunuzu şaşırıp hiç helâke düşmeyesiniz! buyurdu. Şimdi Ömer orada bulunanlara: - Nebi 'nin muhakkak ki, hastalığı ağırlaşmıştır. Yanımızda ise Allah'ın kitabı vardır, o bize yetişir! Dedi. Bunun üzerine orada bulunanlar (yazılsın, yazılmasın diye) ihtilâf ettiler. Sözleri birbirine karıştı. Resûlullah 'da: Hiç bir Peygamber'in yanında niza ve ihtilâf etmek doğru değildir, haydi yanımdan kalkıp savulunuz! Buyurdu. İbn Abbas, şöyle dedi: En büyük musibet, peygamberin yazmak istediği vasiyetinin yazılmasına izin vermedikleri musibettir.” Sahih Buharı, HÛRÜ'L-ÎYN VE ONLARIN MÜSTESNA SIFATLARI, 1275.

Burada gördüğümüz şekilde, peygamberden sonra bizim yanlış yoldan sapmamızı engelleyecek bir şey bırakmak istemesi, vasiyetin hassasiyetini beyan etmektedir. Sizce Resulullah (s.a.a.s), ümmetinin yanlış yola girmelerine müsaade eder mi? Bildiğimiz gibi, peygamber efendimizin sözlerinin hepsi vahiydir.

Ve o, hevesinden (kendiliğinden) konuşmaz. Onun sözleri, yalnızca Allah tarafından kendisine iletilen vahiylerdir. NECM-3 – 4

Ve Allah’ın Resulü, vasiyet her yanlışı ve sapmayı düzelteceğini söylediğinde, Allah'ın kelamını arz etmiş demektir. O zaman bu vasiyeti yazdırmak farz ve vaciptir. Yoksa, Allah’ın resulünün risaleti ve görevi tamamlanmış olmayacaktır. Ancak, görmekteyiz ki, sahabelerden bazıları, Allah’ın bu ayetlerini unutarak, peygamberin emirlerini dinlemeleri gereken yerde, bu emire karşı gelip, peygamber efendimizin sayıkladığını söyleyip, kendisine hakaret etmişlerdir. Bir sonraki hadiste, bu konu daha fazla aydınlanmış olup, olayı net bir şekilde öğrenme şansımız olacaktır.

İbn Abbas der ki: Peygamber efendimizin ağrıları yükseldiğinde buyurdu: Benim için kalem ve kâğıt getirin size bir kitap yazacağım ki, bunun sayesinde benden sonra mahşere kadar, hiç kimse yolundan şaşmamış olacak ve Ömer dedi ki: Gördüğünüz gibi ağrılar peygamberi yenmiştir ve elinizde Allah’ın kitabı var ve o bize yeterli olacaktır. O esnada kargaşa çıktı ve ihtilaflar başladı ve sesler yükseldi ve Resulüllah buyurdu benim yanımdan kalkın, benim yanımda iken ihtilaf ve tartışma olmamalıdır. Sahih Buhari İlimden kitap - ilim yazmak Bölümü- hadis numarası 114

Gördüğünüz şekilde, İslam ümmetinin arasındaki ihtilaflar, peygamber efendimiz vefatından önce başlamıştır ve vasiyetini anlatmak için insanları şahit olsunlar diye toplamıştır. Bu vasiyetin, insanları gidecekleri her türlü sapkınlıktan kurtaracak bir vasiyet olması çok vahim ve önemlidir ki, peygamber efendimiz bunu dile getirmiştir. Ancak sahabeler arasındaki bazıları, bu vasiyetin bırakılmasından rahatsız olup, aşikâr bir şekilde Hz Muhammed’e s.a.a.s itiraz etmişlerdir.

İbn Abbas der ki: Allah’ın peygamberi (s.a.a.s) vefat zamanı geldiğinde, evinde bir sürü insan vardı. Onlar arasında, Ömer İbn Hattab da vardı ve Allah'ın Resulü buyurdu: "Ant olsun size bir kitap (yazı) yazacağım ki, benden sonra asla sapmayacaksınız." Ve o esnada Ömer dedi ki: "Gördüğünüz üzere, peygamberin (s.a.a.s) ağrıları onu yenmiştir ve elinizde Kuran var. O zaman bu Kuran bize yeter…" Bunun üzerine, evde bulunanlar arasında ihtilaflar başladı ve tartışıldı, bazılar bırakın Allah’ın peygamberi yazmak istediği mektubu yazsın ki sapkınlığa uğramayalım ve diğer muhalif grup ise Ömer'in dediğini dediler ve bu şekilde sesler yükselince; Allah’ın Peygamberi (s.a.a.s) şöyle buyurdu: "Benim yanımdan gidin ve beni yalnız bırakın." Sahih Buhari sünnete sarılmak kitabı, Bölüm İhtilaf ve Anlaşmazlık. Hadis No: 7454 & Sahih Buhari hasta kitabı hastanın sözü (yanımdan kalkın) bölümü hadis numarası 5731 & Sahih Müslim vasiyet kitabı vasiyet bırakacak bir şeyi olmayanın bölümü hadis numarası 4322

Görünen o ki, vasiyet bırakmak son derece mühim bir mesele olmuş ve Allah'ın Resulü bile buna karşı gelmemiş ve vasiyet bırakmak istemiştir. Ancak, gördüğünüz şekilde, bir takım sahabe tarafından engellenmeye çalışılmıştır. Başka bir yönden olaya baktığımızda, vasiyetin; ihtilafların başlamasına sebep olduğunu ve sahabeyi ikiye böldüğünü görürüz: bir bölümü Ömer İbn Hattabı destekleyenler, diğer bölüm ise, Hz Muhammed'i (s.a.a.s) destekleyenler. Bu şekilde, birinci grup, Allah’ın emrini önemsemeyerek, Allah’ın Resulüne karşı gelerek, Allah'a ve onun Peygamberine teslim olmayarak, peygamberimize sayıklama ithamı atacak kadar ilerlemişlerdir. İkinci grup ise, Allah’ın emrine ve peygamberine teslim olmuş ve vasiyetin bırakılmasını istemişlerdir. Zira, Allah’ın Resulünün kelamını, Allah tarafından vahiy sayarak, yanlış yola gitmemek için bu vasiyetin önemini anlamışlardır.

Bu vasiyetin her ne olursa olsun bırakılması gerektiğini bildiğimizde, bu vasiyet ikinci grup için, yani peygamber efendimizi Hz. Muhammed'i (s.a.a.s) destekleyenlere yazılmış olmalıdır. Ve olaylar aynen devam etmiş, lakin; vasiyet de bırakılmıştır.

Said ibn Cubeyr der ki: İbn Abbas dedi: Hani o perşembe günü (o ne fena gündü?) o perşembe günü… Sonra yerdeki kumları ıslatacak kadar ağladı ve dedi: Perşembe günü Allah’ın Resulünün ağrıları şiddeti yükseldi ve Allah’ın Resulü şöyle buyurdu: Bana kalem kâğıt getirin. Size bir vasiyetname yazdırayım ki, ondan sonra yolunuzu şaşırıp hiç helâke düşmeyesiniz! Ve Allah’ın Peygamberinin yanında tartışma olmaması gerekirken orada bulunanlar (yazılsın, yazılmasın diye) ihtilâf ettiler ve sonra dediler Allah’ın Resulü sayıklıyor. Ve bunun üzerine Allah’ın peygamberi buyurdu: Yalnız kalmak bana attığınız bu iftiralardan daha iyidir ve kalkın gidin. Beni yalnız bırakın ve ölümü esnasında da 3 şeye vasiyet etti birincisi: müşrikleri Arap adalarından kovmak, ikincisi: Kitap ehli olanlardan (Hristiyan ve Yahudiler) ben nasıl vergi alıyorsam sizde öyle alın ve üçüncüsünü unuttum. Sahih Buhari hicret ve Cihat kitabı. İslam çatısı altındaki kâfirlerle alışveriş yapılır mı? Bölümü, hadis no. 3090

Said ibn Cubeyr der ki, ibn Abbas dedi: Hani o perşembe günü (o ne fena gündü?), o perşembe günü… Sonra yerdeki kumları ıslatacak kadar ağladı ve dedi: Perşembe günü Allah’ın Resulünün ağrılarının şiddeti yükseldi ve Allah’ın Resulü şöyle buyurdu; bana kalem kâğıt getirin. Size bir vasiyetname yazdırayım ki, ondan sonra yolunuzu şaşırıp hiç helâke düşmeyesiniz! Ve Allah’ın peygamberinin yanında tartışma olmaması gerekirken orada bulunanlar (yazılsın, yazılmasın diye) ihtilâf ettiler ve sonra dediler; Allah’ın Resulü sayıklıyor. Ve bunun üzerine, Allah’ın peygamberi buyurdu: Yalnız kalmak bana attığınız bu iftiralardan daha iyidir ve kalkın gidin ve beni yalnız bırakın ve ölümü esnasında da 3 şeye vasiyet etti birincisi: Müşrikleri Arap adalarından kovun, İkincisi: Kitap ehli olanlardan (Hristiyan ve Yahudiler) ben nasıl vergi alıyorsam sizde öyle alın ve üçüncüsünü söylemedi ya da söyledi ben unuttum. Sahih Müslim vasiyet kitabı: Vasiyet bırakacak bir şeyi olmayanın bölümü hadis 4319 ve 4320

Bu rivayetlerde gördüğünüz üzere, hadisi nakleden ravi, üçüncü kısmını ya unutmuş ya da nakletmek istemiyor. Zira, bu ehli beyti anlatan vasiyetin son kısmıdır ki, Allah’ın peygamberi'nin, bir çok ehli sünnet kitabında, bu görüşü doğrulayan hadisleri mevcuttur. Bu hadislerde peygamber efendimiz, benden sonra Kur'an ve öz yakınlarımdan olan Ehlibeyt'e sarılın diye buyurmuşlardır. Bu da, Peygamber efendimiz Hz. Muhammed’den (s.a.a.s) sonra sadece Kuran ve Ehli Beyt'e sarılmamız gerektiğini ispatlamaktadır.

Bu hadisler de, sakaleyn, yani Ehlibeyt'e sarılmamız gerektiğini söylemektedir ve bunu peygamber efendimiz vasiyetinde de açıkça belirtmiş ve onları bizlere tanıtmıştır.
Zeyd b. Erkam naklediyor ki: Resulullah salla’llâhu aleyhi ve alih şöyle buyurdu: “Şüphesiz size öyle bir şey bırakıyorum ki eğer ona sarılırsanız, benden sonra asla sapmazsınız. Birisi diğerinden daha yücedir. Allah’ın kitabı gökten yeryüzüne uzanan bir iptir. Ve öz yakınlarımdan olan Ehli Beytim. O ikisi, havuzun başında bana ulaşıncaya dek asla birbirlerinden ayrılmazlar. Benden sonra o ikisine karşı nasıl davranacağınıza dikkat edin. Sahih-i Tirmizi, c. 13, s. 200. Sahih-i Tirmizi fazilet kitabı Ehli beyt faziletleri hadis 3788 & Sahih-i Tirmizi Albani den bu hadisin doğru olduğunu söylemiş & Bu hadis birçok Ehli Sünnet kaynağında Huzeyfe’den nakledilmiştir. Örneğin: “Tarih-i Bağdat”, c. 8, s. 442.

Resulullah buyurdu: Şüphesiz size iki halife ve varis bırakıyorum: Allah’ın kitabı; gökten yeryüzüne uzanan bir iptir. Ve itretim; o da, Ehli beytimdir. O ikisi, havuzun başında bana ulaşıncaya dek asla birbirlerinden ayrılmazlar. Müsned Ahmed cilt 5 Zeyd İbn Sabes hadisi hadis no20596 & Mecmeal Zavaed.c 9 fazilet kitabı Ehli Beyt a.s’ın fazileti Hadis no14957 Heysemi senetin sahih olduğunu söyler & Cameül Sagir c3 hadis 2631 Suyuti hadisin sahih olduğunu söyler. Sahihul Camea hadis 2457 Albani hadisin sahih olduğunu söyler-Cameül Sagir ve Ziadete Hadis 4222 Albani doğru olduğunu söyler

Resulüllah (s.a.a.s): Şüphesiz size iki halife bırakıyorum. Allah’ın kitabı ve itretim (Ehlibeyt). O ikisi, havuzun başında bana ulaşıncaya dek asla birbirlerinden ayrılmazlar. Sahih Müslim sahabenin fazilet kitabı Hz. Ali'nin fazileti, hadis 6378(Yezid ibn Hayândan naklediliyor) & El Came Sagir Suyuti hadis 1608 (Yezid ibn Hayândan naklediliyor) & Sahih Elcame Albani hadis 1351(Yezid ibn Hayândan naklediliyor) & Mehna sene ibn Timiye c 7 sayfa318 (Yezid ibn Hayândan naklediliyor) & Ahmed ibn Hanbel Sahabenin Fazileti kitabı Hz. Hasanın (a.s) fazileti hadis 1239 & Macma Kebir Tabarani Z bölümü isimleri Zeyd olanlar hadis 4787 & Yıl (sene) Ebi ibn Asımdan Ehli Beyt fazileti hadis 1328 ve 1329 & Müsned ibn Şeybe Zeyd ibn Sabitten rivayet edilenler bölümü. hadis 135 & Müsned ibn Şeybe zekat kitabı zekan çıkarmak bölümü hadis 30998 & Macme Zevaid c 9 ilim kitabı ve sünnetin ilminde bölümü Heysemi hadisin senedi sahihi olduğunu söyler & Müsned Ahmed c 5 Müsned Ensar Zeyd ibn Sabit hadis numara 20667
Çeşitli tarihlerle, hem Ehl-i Beyt, hem de Ehli Sünnet kaynaklarında nakledilen Sakaleyn hadisi, başta Hz. Ali (a.s) olmak üzere, Ehli Beyt İmamlarının imametini açıkça kanıtlamaktadır.

Ehlisünnet âlimlerinden, Suyuti Hazretlerinden, nakledilen bir rivayete göre şöyle der: Hz. Ali namazda iken bir fakir gelir ve yardım talep eder ve Hz. Ali rükû da iken yüzüğünü ona sadaka olarak verir ve peygamber efendimiz o fakiri görünce bu yüzüğü kimden aldığını sorar, fakir de rükûda olan kişi verdi der ve bu esnada bu ayet indi. Sizin veliniz evvel Allah, sonra Resul’ü, sonra o iman etmiş olanlardır ki, namaza devam ederler ve rükû halinde zekât verirler. Maide 55 (Eldaru Mensever Cilt 2 Sayfa 293- Şeyh Vahidi Ebabul Nuzul Sayfa148- Şeyh Zem Haşeri Tefsir Fehri Razi Cilt 12 Sayfa 26)

Hakikat biziz, ölüleri diriltiriz ve takdim ettikleri şeyleri ve bıraktıkları eserleri kitaba geçiririz ve zaten her şeyi açık bir kütükte bir "İmam-ı Mübin" de ihsan etmişizdir. Yasin 12

Bu hadis gereğince, Hz. Resulüllah kendinden sonra ümmeti içerisinde merci olarak iki paha biçilmez emanet bırakmış ve ümmetine onlardan ayrılmamasını emretmiştir. O iki emanet; Kur’an-ı Kerim ve Peygamber-i Ekrem’in Ehli Beyt'idir. Hz. Resulüllah'ın bu hadisinden, Kur’an-ı Kerim’in, İslam’ın anayasası, Ehi Beyt'in de, onun müfessir ve uygulayıcısı olarak, Müslümanların önderleri olması gerektiği, açık ve net olarak anlaşılmaktadır.

Gerçi burada, Hz. Resulüllah'ın bu açıklamasını nakleden bütün hadislere yer vermemiz imkânsızdır. Ama araştırmacı insanların araştırmalarına kolaylık olsun diye, bu hadislerin bazılarını arz edeceğiz.

Bu hadislerden birinde, (Cabir bin Abdullah’ın hadisi) Hz. Resulüllah şöyle buyuruyor: “Ey insanlar! Aranızda öyle bir şey bırakıyorum ki, ona sarıldığınız takdirde sapmazsınız; o, Allah’ın kitabı ve soyum olan Ehli Beyt'imdir.” Sahih-i Tirmizi c.5 s. 328, hadis no: 2718, Yenabi-ül Meveddet s. 30, 41, 370, Kenz-ül Ümmal c.1 s. 44, Tefsir-i İbn-i Kesir c. 4 s. 113, Mesabih-üs Sünnet Bağavi’nin s. 206, Cami-ül Usul İbn-i Esir’in c.1 s. 187, Mucem-ül Kebir Teberani’nin s. 137, Mişkat-ül Mesabih c. 3 s. 258 vs.

Başka bir hadiste de; (Zeyd bin Erkam’ın hadisi) şöyle buyurmuştur: “Sizin aranızda öyle bir şey bırakıyorum ki, ona sarıldığınız müddetçe sapmazsınız: Allah’ın kitabını, o Allah’ın gökten yere uzanan bir ipidir ve soyum olan Ehli Beytimi. Havuz başında bana dönünceye kadar onlar birbirlerinden ayrılmazlar. Bakın benden sonra onlara nasıl davranacaksınız.” Sahih-i Tirmizi c. 5 s. 329, hadis no: 3721, Müsned-i Ahmet bin Hanbel hadis no: 10681, 10707, 1779, 11135, Dürr-ül Mensur Suyuti’nin c. 6 s. 7, 306, Zehar-ül Ukba s. 16, Sevaik-ül Muhrika s. 149, Yenabi-ül Meveddet s. 30, 36, Üsd-ül Ğabe İbn-i Esir Şafii’nin c. 2 s. 12, Tefsir-i İbn-i Kesir c. 4 s. 113, Kenz-ül Ümmal c. S. 154, Feth-ül Kebir Nebhani’nin c. s. 451, Mesabih-üs Sünnet Bağavi’nin s. 206, Cami-ül Usul İbn-i Esir’in c. 1 s. 187, Mişkat-ül Mesabih Amri’nin c. 3 s. 257, vs.

Ebu Said-i Hudri’nin naklettiği hadiste, Hz Muhammed (s.a.a.s) şöyle buyurmuştur: “Kendimi, çağrılıp icabet etmiş gibi görüyorum; ben sizin aranızda iki paha biçilmez emanet bırakıyorum. Onlar Allah’ın kitabı ve benim soyumdur. Allah’ın kitabı gökle yer arasında çekilmiş olan bir iptir. Soyum da benim Ehl-i Beyt’imdir. Latif ve her şeyden haberdar olan Allah, onların Havz-u Kevser başında, tekrar bana dönünceye kadar, birbirlerinden ayrılmayacaklarını haber vermiştir. Bakın benden sonra onlara nasıl davranacaksınız.” Kenz-ül Ümmal c. 1 s. 165, Menakıb-i Ali bin Ebu Talib İbn-i Meğazili Şafii’nin s. 235, Zehair-ül Ukba s. 16, Yenabi-ül Meveddet s. 31, 36, 191, Mucem-üs Sağir Teberani’nin c. 1 s. 131, Mecme-üz Zevaid c. 9 s. 163, Tebakat-ül Kübra İbn-i Sa’d'in c. 2 s. 194, Cami-ül Usul İbn-i Esir’in c. 1 s. 187, Müsned-i Ahmet bin Hanbel c. 3 s. 17, 26 hadis no: 10707, Sünen-i Tirmizi hadis no: 3720

Veda Haccından döndüklerinde, Gadir-i Hum denilen yerde, Hz. Muhammed (s.a.a.s) şöyle buyurmuştur: “Kendimi çağrılıp icabet etmiş gibi hissediyorum. Ben sizin aranızda iki paha biçilmez emanet bırakıyorum. Onların biri diğerinden daha büyüktür. Allah’ın kitabını ve soyumu. Bakın benden sonra onlara nasıl davranacaksınız. Çünkü onlar havuz (Havuz-u Kevser) başında, bana dönünceye kadar birbirlerinden ayrılmayacaklardır.”
Sonra da şöyle devam eder: “Allah benim Mevlamdır. Ben de her müminin Mevlasıyım.” Sonra da Hz. Ali’nin elinden tutarak: “Ben kimin Mevlası isem, bu Ali de, onun Mevlasıdır. Allah’ım! Ona dost olana dost ol ve ona düşman olana düşman ol…” Hasais-ül Emir-ül Mü’minin Nesai Şafii’nin s. 21, El-Menakıb Harezmi Hanefi’nin s. 93, Sevaik-ül Muhrika İbn-i Hacer’in s. 136, Yenabi-ül Meveddet Kunduzi Hanefi’nin s. 36, Kenz-ül Ümmal c. 1 s. 167, Mecme-üz Zevaid Haysemi Şafii’nin c. 5 s. 195, Müstedrek-üs Sahiheyn Hakim’in c. 3 s. 109, 533 vs.

Yine Abdullah bin Hantep şöyle diyor: Hz. Resulüllah Cuhfe'de bize hitap ederek şöyle buyurdu: “Ben size kendi canınızdan daha evla değil miyim?” Ashap: “Evet, ey Resulüllah, evlasın” dediler. Bunun üzerine, Hazret: “Ben iki şey hakkında sizi sorgulayacağım: Kur’an ve Ehli Beytim” buyurdu. Benzeri başka rivayetler de mevcuttur. Mecme-üz Zevaid c. 5 s. 195, Üsd-ül Ğabe İbn-i Esir’in c. 3 s. 147

Velhasıl, Hz. Resulüllah'ın, Kuran ve Ehli-Beyt ikilisine sarılmayı ve onlardan ayrılmamayı emrettiği hadisler mütevatir olarak, hem Ehli Sünnet, hem de Ehli-Beyt kaynaklarında nakledilmiştir.

Bu hadisi yirmiden fazla sahabe nakletmiştir. Hazret, muhtelif vakit ve yerlerde ashabına bunu vurgulamıştır. Bir defa Gadir-i Hum’da, bir defa Veda Haccı sırasında Arafat’ta, bir defa Taif’ten dönüşünde, bir defa Medine’de minberi üzerinde ve bir defa da mübarek odasında hasta yatağında iken; odanın sahabeler ile dolup taştığı bir sırada konuşur ve: “Ey insanlar! Ben aniden gabzolup gidebilirim. Hüccet olsun diye size daha önce de söylemiştim. Bilin ki, ben sizin aranızda Allah’ın kitabını ve soyum olan Ehli Beytimi bırakıyorum” buyurur.
Sonra da Ali’nin elinden tutup yukarı kaldırarak: “Bu Ali Kuran’ladır. Kur’an da Ali iledir; havuzun (Havuz-u Kevser’in) başında bana dönünceye kadar birbirlerinden ayrılmayacaklardır…” buyuruyor. Sevaik-ül Muhrika s. 124, Yenabi-ül Meveddet s. 285

Ehli Sünnet ulemasının hemen hemen tamamı, Sakaleyn hadisinin doğruluğunu tasdik etmektedir.

Ehli Sünnet ’in önde gelen âlimlerinden olan İbni Hacer, bu hadise değinirken şöyle der: “Bil ki, Sakaleyn hadisi çeşitli yollarla nakledilmiştir. Yirmiden fazla sahabe bu hadisi nakletmişlerdir. Bu hadisin tarihi ile ilgili olarak on birinci şüphede genişçe bahsettik. Bu tarihlerin bazısında bu hadisin Veda Haccı sırasında Arefe’de buyrulduğu, bazısında Medine’de Hazret’in hasta iken odanın sahabeler ile dolu olduğu bir sırada buyurduğu, bazısında Gadir-i Hum’da buyurduğu ve bazısında da Taif’ten dönüşü sırasında okumuş olduğu hutbede buyurduğu geçmektedir. Ancak bunlar arasında hiçbir çelişki yoktur. Zira Hazretin bu hadisi, Kuran ve Ehli-Beytin şanına ihtimam açısından bu ve diğer yerlerde defalarca buyurmuş olmasında hiçbir mahzur görülmemektedir…” Sevaik-ül Muhrika s. 89, 148

Bu şekilde vasiyet hadisinde de, Allah’ın peygamberi saas'in, vasiyet konusunda anlatmak istediği ve bizleri sapkınlıktan korunacak şeylerin Ehli-Beyt olduğunu görmekteyiz.

Bu şekilde bizlere Ehli-Beyt'i (a.s) tanıtmak istemiş olması, yanlış bir görüş olamaz. Ve oradaki konuşmada, insanların yanında Kuran bulunduğuna ve Kuran getirilmiş olduğuna, Ömer ve diğer sahebeler de şahitlik etmişlerdir. Ve elimizdeki Kuran'ın yeterli olduğunu söylemeleri, vasiyette bahsi geçen halifeleri kabul etmediklerini göstermektedir. Zira, Allah’ın peygamberi saas, bu ikisinin (yani Ehli-Beyti ve Kuran'ı), birbirinden ayrılmaz olduğunu söylemiş ve onlar da bunu reddetmişlerdir.

Cabir ibn Abdullah der ki Resulüllah (s.a.a.s) hac esnasında, Arafat gününde, devesinin üstünde oturmuş, insanlara hutbe okurken buyurdu ki: Ben sizin aranızda iki paha biçilmez emanet bırakıyorum. Ona sarıldığınız müddetçe sapmazsınız. Onlar Allah’ın kitabı ve benim itretim olan Ehli-Beyt'imdir. Sahih Müslim fazlul sahabe hadis 6378--Sünen Tirmizi peygamberin ehlibeyt erdemleri bölümü hadis 3786--Sahih-i Tirmizi El albani hadis 3786 hadisin sahih olduğunu söylemiştir El albani Alimi

Bu hadislere göre ki, daha fazlası vardır, Allah’ın resulü saas, sarılmamız gereken iki şeyi bizlere emanet bırakmıştır. Ve mutlaka vasiyet bırakmış olması gerekir ki, vermiş olduğumuz iki ayette de Allahu Teâlâ, vefat esnasında vasiyet bırakılmasını vacip kılmıştır. İkinci olarak, Sahih Müslim ve Buhari'den naklettiğimiz hadisler de bunu doğrulamıştır. Üçüncü olarak da, iki hadiste de, peygamberin saas vasiyet bıraktığı vurgulanmıştır. Her ne kadar da unutmuş veya söylemekten çekilmiş olsa da, ravi vasiyetin bırakıldığını söylemektedir. O zaman bu vasiyetin bırakıldığı kesinleşmiştir. Diğer Ehli Sünnet kaynaklarında, başka hadislerde de, bu vasiyetin bırakıldığı kayda geçmiş ve ispatlanmıştır.

Allah’ın Resulü saas buyurdu: Ya Ali, kalem ve kâğıt getir. Ve Resulullah saas imla etti ve Hz. Ali (a.s) yazdı ve Cebrail (a.s) şahitlik yaptı ve sonra vasiyeti sardı… Keşful hefa el aculi cilt 2 sayfa 383

İbrahim ibn Şibe der ki: Asbag ibn Nebate'nin yanında oturmuştum ve o dedi ki: Hz. Ali ibn Ebu Talib'e imla ettirilen mektubu okuyayım mı? Ve sonra bir mektup çıkardı ve okudu: Bismilahirrrahmanirrahim, bu Hz. Muhammed salla’llâhu aleyhi ve alih’in ümmetinin ve Ehli-Beytinin vasiyetidir ve vasiyet ediyor ki: Ehli-Beyt'e ilahi takva için sarılın ve koruyun. Ümmetine vasiyet ediyor ki, Ehli-Beyti koruyun ve sarılıp ayrılmayın. Kıyamette Ehli-Beyt'i peygamber salla’llâhu aleyhi ve alihi koruyacak ve Ehl-Beyt'in taraftarlarını da, Ehli-Beyt koruyacak. Ant olsun ki, Ehli-Beytim sizi yanlış yola götürmez ve asla hak yolundan ayrılmazlar. Nezm derer mosatin el zarandi sayfa 240—Yenabi el muvade cilt 2 sayfa 365

Ve bizi yanlış yoldan kurtaracak olan vasiyet yazılmış olması artık kesinlik kazanmaktadır ve bunun üzerine Allah’ın peygamberi olan Hz. Muhammed'in (s.a.a.s) vasiyetini uygulamamızın önemli olduğunu anlamış bulunmaktayız. Ya da, Ömer’in dediğini yerini getirerek inkâr da edebiliriz. Yani, Ömer’in taraftarlarının, bu vasiyeti kitaplarına almamalarını da haklı olarak normal göreceğiz. Zira vasiyette, Ömer’in ismi geçmediğinden, ihtilafa düşen sahabeler ve vasiyeti istemeyen sahabeler, Ömer’in fikirlerini takip ederek vasiyeti kitaplarında nakletmezler. Çünkü vasiyet, Hz. Ali ve ondan sonraki imamları görevlendirmiş ve onları halife olarak tayin etmiştir. Ve böylelikle de, Kuran'a ve Ehli-Beyt'e sarılmak yerine, onlar Kuran ve Ömer’e, Ebubekir’e ve Osman’a sarılmış oldular.


HZ. MUHAMMED S.A.A.S VEFATINDAN ÖNCE BUYURDUĞU VASİYET

İmam Sadık (a.s), babaları İmam Bakır'dan (a.s), o da babaları İmam Zeynel Abidin'den (a.s), o da babaları İmam Hasan'dan (a.s), o da babaları Hz. Ali'den (a.s), kendisine intikal edilmiş vasiyeti şöyle buyuruyorlar: “Peygamber efendimiz saas, vefat ettiği gecede, vefat etmeden önce bana emretti ve dedi ki: "Ey Ali bana bir kağıt ve kalem getir." Ve Resulullah (s.a.a.s) vasiyetini söyledi ve belli bir yere kadar geldi ve sonra şöyle dedi:"

Ya Ali, benden sonra 12 İmam olacak ve onlardan sonra 12 Mehdi olacak. Sen, Ya Ali, 12 İmam'ın birincisisin. Allah (s.v.t) seni semalarda ve göklerde Ali El Murtaza, Müminlerin Emiri, En Düz konuşan (Sıddık'ul Ekber), En Şeffaf ve Aydın karar veren (hükmeden), Hakkla Batıl arasında Hâkim, En Güvenilen ve Hidayetçi (Mehdi) adlarıyla isimlendirmiştir. Bu sıfatlar senden başka hiç kimseye ait değildir. Ya Ali, sen benim ailemin (benden sonra), onların yaşamında ve ölümünde ve kadınlarımın üzerine vasimsin. Kimi sen onaylarsan, yarınki gün beni bulur. Ve kimi de sen reddedersen, ben ondan (kadın cinsiyeti) nefret eder ve o beni göremez olur. Ve sen, benden sonra ümmetime vasisin (halifesin). Ölümünün zamanı geldiğinde; vasiyetimi ve halifeliği oğlum Hasan’a ve onun da vefat zamanı geldiğinde, vasiyet ve halifeliği, oğlum Şehit, Zeki ve Mektul olan Hüseyin’e bıraksın. Onun da vefat zamanı geldiğinde, oğlu Seyit El Abidin Zi Safinatul Ali ‘ye teslim etsin. Onun da vefat zamanı geldiğinde, oğluna Muhammed Bakır’ a teslim etsin. Onun da vefat zamanı geldiğinde, oğluna Cafer Sadık'a teslim etsin. Onun da vefat zamanı geldiğinde, oğlu Musa Kazım‘a teslim etsin. Onun da vefat zamanı geldiğinde, oğlu Ali Rıza ‘ya teslim etsin. Onun da vefat zamanı geldiğinde, Muhammed Sage Tagi’ye teslim etsin.Ve onun da vefat zamanı geldiğinde, oğlu Ali Nasih ‘e teslim etsin. Onun da vefat zamanı geldiğinde, oğlu Hasan Fazıl’a teslim etsin. Onun da vefat zamanı geldiğinde, oğlu Muhammed Mustahfaza ki, Muhammed ve El-Muhammed’dendir, teslim etsin. Bunlar 12 İmamdır ve onlardan sonra 12 Mehdi gelecek. Eğer Hüccet ibnil Hasan’ın (Hz. Mehdi'nin diğer ismi), vefat zamanı gelirse, vasiyetimi oğluna, Mukarreplerin birincisine teslim etsin. (Birinci Mehdi'dir). Ve onun için 3 ismi vardır; Birinci ismi, babamın ismi gibi, ikinci ismi, benim ismim gibi. Ve o Abdullah'tır, Ahmed'tir ve üçüncü ismi de, Mehdi'dir. O'dur ilk iman eden (O'dur müminlerin ilki), (Ondan önceki kişiye ilk iman eden ve müminlerin ilkidir…)

01 Gaybet Şeyh Tusi s.150
02 Bihar'ül Envar c.36 s.260
03 Gayetul Meram c.2 s.241
04 Şeyh El Hür El Ameli İsbaat El Hudaat C.1 S.549 (376)
05 Şeyh El Hür El Ameli Kitap El İgaas El Hacadan s.393-3
06 Şeyh Hasan bin Süleyman El-Hili (Mühtasar El-Basa’er s.159)
07 Şeyh El Meclisi Bihar'ül Envar c.53 s.147 (6) ve cilt 36 s.260 (81)
08 Şeyh Abdullah El-Bahrani kendi kitabı, Kaya El Avaalem c.3 s.236 (227)
09 Seyid Haşim El Bahrani kitabı, Kaya ElMeram c.1 s.370 (59)
10 El-İnsaf s.222 Seyit Haşim El-Bahrani
11 Şeyh Mirza El-Nuri kitabı, El-Necm c.2 s.71
12 El-Sakib c.2 S.71 (Sahih kaynak olarak onaylanmış ve aynı zamanda Şeyh Tusi de, sahih kaynak olduğunu naylamıştır)
13 Seyid Muhammed Sadık El Sadr, bu vasiyeti onaylamış ve kendi kitabında, zuhurdan sonraki tarih s.641
14 Şeyh El Micaanın Mukateeb El-Resul kitabı c.2 s.96.
15 Muhazar Mu'cem El Hadis El İmam El Mehdi, Şeyh El Korani s.301-13

Bu vasiyet ne Kuran'a ters, ne de Sünnete terstir. Ve Kuran ayetleri de, bu durumu teyid etmektedir.

Vasiyet ile ilgili Kuran'dan referanslar:

Allah, içinizden, iman edip de, Salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri halife kıldığı gibi, onları da yeryüzünde mutlaka halife kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir. Nur 55

Bu ayette Allahu Teâlâ der ki, nasıl daha önce Salih amel işleyenleri halife kılmışsam, onlardan sonrakini de, halife kılacağım. Anlamı; ikinci grup halife olacaktır. Ve sonra, ikinci halife olacak grubu da; ilk grubu nasıl halife kıldığıysa; onları da, halife kılacağını arz etmektedir.

Ayetin devamında, ikinci grubun halifeliğinin zamanı vurgulanmamaktadır.

Onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine… Dair vaatte bulunmuştur

Ve Mehdi (a.s) ile ilgili Ehli Sünnet hadislerinde de belirli olan şey, Allah’ın dininin Hz. Mehdi ile yeryüzünde canlanacağı ve dine olan hürmetin, Hz. Mehdi'nin zamanında gerçekleşeceğidir. Ve bu hürmetin, dünya çapında ihrac edileceğini de bilmekteyiz. Ve ayrıca da biliyoruz ki, Hz. Mehdi a.s, Allah’ın halifesi olan halifelerinden biridir.

Sonuç olarak anlıyoruz ki bu ayette sözü geçen ikinci grup halife, Peygamber Efendimiz saas'in vasiyetinde belirttiği, Mehdiler'dir. Ve Allahu Teâlâ, onları daha önce aynı 12 İmamı halife yaptığı gibi, onları da halife kılacaktır. Bu olayın, ahir zamanda olacağı da kesinleşmiştir. Yani, Hz. Mehdi a.s'ın gelişiyle, bu Hürmet ve Saygı, dünya çapında yerleşmeye başlayacaktır. Bu şekilde bu ayet, Hz. Muhammed'in (s.a.a.s) vasiyetini ispatlamaktadır. Üstelik Ehli Sünnet kaynaklarında da buna benzer rivayetler geçmiştir ki, bir rivayette Kabe el Habbar, bu ayeti şu şekilde tefsir etmiştir. Ve bunu Peygamber Efendimiz'den (s.a.a.s) duymuş olması gerek:

Kabe el Habbar der ki: Onlar on iki kişidirler ve ne zaman onların sonuncusu giderse onlara benzer on iki kişi daha gelecektir ve Allahu Teala bu ümmete bu şekilde vadetmiştir. Allah, içinizden, iman edip de Salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri halife kıldığı gibi, onları da yeryüzünde mutlaka halife kılacaktır. Tefsi ibni hatim cilt 8 sayfa 2628 hadis 14769

Bu hadiste geçen konu, Peygamber Efendimiz saas'in sözüyle ilgili olsa gerek. Zira, gayba bağlı bir emir olduğu belli. Çünkü ayeti verdiğinde, 12 kişinin ismini zikretmektedir.

Umdat ElKari Sahih Buhari Yazar: Bader elDin ElAyni ElHanefi dedi ki: "Mehdi'den sonra ahir zamanda 12 kişinin daha olması mümkündür." Ve dedi ki: "Ve ondan sonra onun oğlu hükmedecek ve 12 kral olacak ve her biri İmam Mehdi'dir"

Ve Ka'ab El Ahbar dedi ki: "12 Mehdi olacak ve Allah’ın ruhu da gelip Deccal'i öldürecek."

El Munadi'nin oğlu Ebu El Huseyin dedi ki: "12 Halife olacak ve bu Mehdi'den sonra olacak. Ve ben Danyal kitabında buldum ki, Mehdi öldüğünde onun soyundan oğlunun torununun en büyüğü tarafından 5, sonra da en küçüğü tarafından 5 adam hükmediyor olacak. Sonuncusu olduğunda halifeliği torununun en büyük oğluna verecek ve sonra onun oğlu hükmedecek ve 12 kral devri olacak ve her biri İmam Mehdi'dir." [Fatih El Bari Sahih El Buhari/Ibn Hacar 20/266 #6682]

Abi Salih Ibn Abbas'tan, o da Ibn El Munadi'den nakletmiştir ki: "Mehdi'nin adı Abdullah oğlu Muhammed'tir. Sakalı kırmızı boyalıdır. Halkın bütün sıkıntıları onun gelişiyle son bulacak ve adaletsizliği yok edip her tarafa adaletini yayacak ve ondan sonra da 12 adam olacak."Fitan Ibn Hamad – Seyh El Buhari (1/395) hadis#1186 Rasdin'den, o da Ibn Lahi'den Nafi oğlu El Hakam'dan nakletti ve o da Careh'ten, o da Arta'a'dan nakletmiştir: "Süfyani ona karşı gelenleri 6 ay boyunca öldürecek. Onları satırlarla parçalara bölecek ve kazanlarda pişirecek. Ve sonra 2 doğudan ve 2 batıdan gelen, Peygamber Muhammed (s.a.a.s) soyundan olan halifelerle karşılaşacak." Fitan – Ibn Hamad Al Maruzi (Buhari'nin Seyhi)

Cabir ibn-i Semure'den şöyle dediği nakledilmiştir: "Babamla birlikte Resulüllah'ın (s.a.a.s) huzuruna vardık; buyurdular ki:"Bu din, on iki imam var oldukça aziz ve ayakta duracaktır.""Daha sonra bir şey buyurdular, ama halk işitmeme mani oldu. Babamdan ne buyurduğunu sorduğumda dedi ki: Hepsi Kureyşten'dir." buyurdular. [Sahih Muslim c.3 s.1453]

Kuran'ın diğer ayetlerinde, Allahu Teâlâ, Peygamber Efendimiz saas'den sonra, yeryüzünde halifeler kılacağını söylemektedir.

Ve dilersek sizden olan melekleri yeryüzünde halife tayin ederiz Zuhruf 60

Anlamı; Eğer istersek, Peygamber Efendimiz'den sonra, içinizden Hz. Muhammed'in (s.a.a.s) halifesi olacak bazı kişileri, melekler gibi temiz ve günahsız ve masum olarak tayin edebiliriz. Ancak maalesef birçok âlim bu ayeti tefsir etmek için ya bir kelime eklemişler ya da bir kelime eksiltmişler ve bu eksik ve fazlalık, ayetin tefsir ve manasını tamamen değiştirmiştir. Yani "sizden" olan kelimeyi "sizin yerinizde" olarak değiştirmişlerdir. Bunun sebebi ise, insanların melek mertebesine ulaşabileceğini unutmuş olmaları ve Kuran’ı Kerim'de bazen insan ve cinlere, melekler olarak da hitap edildiğini unutmuş olmalarıdır. Zira insan, takva ve amelleri sayesinde, melek mertebesine ulaşabilir. Zira İblis (lanetullah) de, şeytan ve cin olduğu halde, melek mertebesine ulaşmıştır. Ve sonra Allah’ın emirlerini yerine getirmediğinden makamı alınmış ve Cennet'ten kovulmuştur.

Yine düşün o vakit ki melâikeye Âdem için secde edin demiştik hemen secde ettiler, ancak İblis, Cinden idi de Rabbin’in emrinden çıktı, ya şimdi siz beni bırakıp da onu ve zürriyetini kendinize evliyamı ittihaz ediyorsunuz, onlar size öyle düşman iken? Zalimler için ne fena bedel. Kehf 50

Burada melaikeye secde edin dedik, hepsi ettiler, iblis dışında demekle, Allahu Teâlâ melaikeye secde edin demiştir ve İblis'ten de böyle yapmasını beklemiştir. Ancak o yapmadı ve sonra o cin idi demiş olması da, onun cin olmasına rağmen, melek mertebesine ulaştığını anlatmaktadır. Yani fiziği değişmemiş, ancak makamı yükselmiştir.

Ancak hilafet ve halifelik bir ilahi emirdir ki, Hz. Âdem döneminde başlamıştır ve Hz. Âdem a.s'ın ,Allah tarafından yeryüzünün halifesi olarak seçildiğini Kuran açık bir şekilde beyan etmiştir:

Hani rabbin meleklere, "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" demişti. Onlar, "Biz seni övgü ile tenzih ederken ve senin kutsallığını dile getirip dururken orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?" dediler. Allah "Şüphe yok ki, ben sizin bilmediklerinizi bilirim" buyurdu. Bakara 30

Ve aynı seçim, Hz. Davud (a.s) için de zikr edilmiştir:

Ya Davud! Muhakkak ki biz seni yeryüzünde bir halife kıldık, şimdi insanlar arasında hak ile hükmet de (keyfe) hevaya tabi olma ki, seni Allah yolundan sapıtmasın. Çünkü Allah yolundan sapanlar, hesap gününü unuttukları cihetle, kendilerine pek şiddetli bir azap vardır. Sad 26

Ve eğer ayetleri tertipli okursak, bu emirin, Hz. Âdem ile başlamış olup, Hz. Muhammed ile (s.a.a.s) devam etiğini görürüz.

((Hani rabbin meleklere, "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" demişti))…(( Ya Davud! Muhakkak ki biz seni yeryüzünde bir halife kıldık, şimdi insanlar arasında hak ile hükmet de (keyfe) hevaya tabi olma))…(( Ve dilersek sizden olan melekleri yeryüzünde halife tayin ederiz))…(( Allah, içinizden, iman edip de Salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri halife kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka halife kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur.))

And olsun ki, Allah; Subhan ve Teâlâ; söylediğini ve istediğini yapmıştır. Ve vaat ettiği melekleri, Hz. Muhammed’den (s.a.a.s) sonra yeryüzünde halife kılmıştır.
Ve böylelikle de, halifelerin; melekler gibi temiz ve masum olmaları gerektiğini de; öğrenmiş oluyoruz. Ve Kuran'da, Hz. Muhammed'in (s.a.a.s) halifelerinin ismet ve masumluğuna, açık bir şekilde işaret edilmiştir.

Ey Ehli Beyt! ((Ey peygamber ailesi!)) Allah’ın istediği, sizden kirliliği gidermek ve sizi tertemiz kılmaktan ibarettir.Ahzab33

Halifelerin peyderpey seçimini ve özeliklerini öğrendiğimize göre, Kuranı Kerim'den imamet bakışına bakacağız.

Biz ise, irade ederiz ki, yeryüzünde ezilmekte olanlara lütufta bulunalım. Onları İmamlar ve varisler kılacağız. Kasas 5

Bu ayette, Hz. Muhammed'ten( s.a.a.s) sonra yeryüzünde bir imamın tayin edilmesinden bahsedilmektedir. Eğer bu ayetin, fiil ve zaman ölçülerine bakacak olursak görürüz ki, bu ayette, sürekli geleceğe yönelik vurgulama yapılmış. Bir örnek verecek olursak; şu kelimelerin Arapça'larına bakalım: (Nuriid= irade ederiz), (Namunna = lütufta bulunalım ), (Nacalahum = onları kılacağız). Ve hepsi geleceği ifade eder. Fakat buna rağmen, bütün tercüme ve tefsirlerde, önceki ve sonraki ayetleri göz önünde bulundurursak görürüz ki, bütün bu kelimeler; önceki ve sonraki ayetlerle bağlantılı olsun diye; geçmiş olarak çevrilmiştir. Aslında önceki ve sonraki ayetlere bakmadan, ayeti normal çevirirsek, durum ortaya çıkmaktadır. Ve başka bir ayette de, Allahu Teâlâ, bunu doğrulamaktadır ve tayin ettiği İmamlarını zikretmektedir:

Sabredip ayetlerimize kesin olarak inandıkları zaman, içlerinden emrimizle doğru yola ileten İmamlar çıkardık. Secde 24

Bu ayet El-Muhammed'in (s.a.a.s) İmamları hakkındadır. Çünkü bu ayette; (Yahduna = hidayet ederler) diyerek; ne geleceği, ne de geçmişi değil, Hz. Muhammed'in (s.a.a.s) zamanını beyan etmiştir. Yani, Allahu Teâlâ gereken İmamları tayin etmiş ve seçmiştir.

Onları bizim emrimizle doğru yolu gösteren İmamlar yaptık ve kendilerine hayırlar işlemeyi, namazı dosdoğru kılmayı, zekâtı vermeyi vahiy ettik. Onlar sadece bize ibadet eden kimselerdir. Enbiya 73

Bu ayet de, önceki ayet gibi, tayin edilmiş İmamları vurgulamaktadır.

Günün birinde, her sınıf insanları İmamları ile çağıracağız, o gün her kime kitabı sağ eliyle verilirse işte onlar kitaplarını okuyacaklar ve kıl kadar zulüm edilmeyecekler. İsra 71

Bu ayette, İmamların kıyametteki makamları açıkça arz edilmektedir. Yani Kıyamette en önemli şey, insanların İmamlarıdır ve herkes İmamı ile çağrılır ki, kesin olarak bu İmamlar, Hz. Muhammed'in (s.a.a.s) Ehli-Beyti olan İmamlardır.

Bu şekilde bazı İmamların olduğu gerçeklik kazanmıştır ve onlara itaat etmezsek Kuran'dan ayrılmış ve sapmış olacağız. Ve bunlar peygamber efendimizin hadislerinde buyurduğu şekilde, bizlere bırakılmış paha biçilmez emanetlerdir ve hadislerden de daha önce okuduğumuz şekilde, Kuran ve Ehli-Beyt; birbirinden Kıyamet'e kadar Kevser havuzunun yanında, peygamber'e ulaşıncaya dek, birbirinden ayrılmazlar.

Zeyd b. Erkam naklediyor ki: Resulüllah salla’llâhu aleyhi ve alihi şöyle buyurdu: “Şüphesiz size öyle bir şey bırakıyorum ki, eğer ona sarılırsanız, benden sonra asla sapmazsınız. Birisi diğerinden daha yücedir. Allah’ın kitabı gökten yeryüzüne uzanan bir iptir. Ve öz yakınlarımdan olan Ehli Beytim. O ikisi, havuzun başında bana ulaşıncaya dek asla birbirlerinden ayrılmazlar. Benden sonra o ikisine karşı nasıl davranacağınıza dikkat edin. Sahih-i Tirmizi, c. 13, s. 200-- Tarih-i Bağdat”, c. 8, s. 442.

Bu imamet ve hilafet o kadar önemlidir ki, Allahu Teâlâ, iki ayette de, şiddetli bir şekilde Resulüne, yani Hz. Muhammed'e (s.a.a.s), İmamlarının aydın emirlerini emreder. Ve bu emir, bildiğimiz imamların, kişilikleridir ve bu sebepten; Allah’ın Peygamber'i (s.a.a.s) ömrünün son anlarında, ağrılarına rağmen, vasiyet yazmaya çalışmış ve Allah'a doğru yeryüzünden ayrılmadan önce, kendisinden sonraki imamları tayin etmiştir. Zira böyle yapmamış olması, mümkün değildir.

Akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma! İsra 26

O halde akrabaya da hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. Bu, Allah’ın hoşnutluğunu isteyenler için en iyisidir. İşte gerçek kurtuluşa erenler de onlardır. Rum 38

Ve Hz. Muhammed'in (s.a.a.s) akrabaları, onun aziz Ehli-Beyti'ndeki İmamlardır. Ve onlar aynı zamanda, Allah’ın karşısında kendilerini, en hiç ve yoksul görenlerdir. Ve onlar, Allah ve onun peygamberi'nin yolunda, en öndeki yolculardır (ibni sebil). Ayetteki ibni sebil, yolcunun oğlu demek. Yani, ibni sebil, illallah demek. Yani, Allah’ın yolundaki yolcu demektir. Böylelikle görürüz ki, Hz. Muhammed (s.a.a.s) ve ailesi, Allah yolundaki yolculardır. Ve onların hakkı, insanların herşeyindedir. Bu sebepten, insanlar, Hz. Muhammed'in (s.a.a.s) ailesini tanıyıp, iman etmelidir.

İşte bu Allah'ın, inanıp Salih ameller işleyen kullarına müjdelediği şeydir. De ki: "Ben (Hz Muhammed(s.a.a.s)) buna (yaptığım tebliğ görevine) karşılık olarak sizden, akrabalıktan doğan sevgiden başka bir ücret istemiyorum." Kim güzel bir iş yaparsa, onun iyiliğini artırırız. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir. Şura 23

Evet, bu sevgiyi, Peygamber efendimiz'in yapmış olduğu bunca zahmete karşılık, bizlerin, onun akrabalarına ücret olarak ödemesi gerekir. Ve Allahu Teâlâ bunu, peygamber efendimizin emanetlerine karşı daha duyarlı olmamız için ve peygamber efendimizin ailesini sevmemiz için, Peygamber'e olan bir ücret olarak tayin etmiştir.

Evet, biz o emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik, onlar onu yüklenmeğe yanaşmadılar, ondan korktular, onu insana arz ettik ve alıp kabul etti, cidden o çok zalim ve çok cahildir. Ahzab 72

O zaman eğer, Muhammed (s.a.a.s) ve ailesi olmasaydı, Allah mahlûkatı yaratmazdı. Ve onlar, Allah yolundaki delillerdirler ve onlar öyle bir emanettir ki, hiçbir mahlûkat, insan dışında, bunu taşıyamamıştır. Ve bu emanetler, İmamlardır. Ve bunun bir diğer delili ise, bu ayettir:

Allah size, emanetleri mutlaka ehline (sahiplerine) vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.Nisa58

Bu ayet, Hz. Muhammed'in (s.a.a.s) ailesine delalet eder ve Allahu Teâlâ onlara imamet ve halifeliği, diğer sahiplerine yetiştirmelerini de emretmiştir. Ve bu kişiler de, sonraki İmamlar ve halifelerdirler. Ve hak ve hükümet konusuyla ilgili olarak da, bu ayetin devamında, daha fazla açıklamalar yapacağız.

Ancak insanların vazifesi, bu velayeti ve İmamları tanıyıp, onlara tabi olmaktır. Ve eğer bir İmam vefat ederse, bir sonraki İmam'ı tanıyıp, emrine girmeleri gerekir, zira yeryüzü asla İmamsız kalmaz ve eğer kalırsa da, yeryüzü her şeyi emer ve içine yutar. Ve Allahu Teâlâ, İmamları ile bu konuda sözleştiğinde, insanlara, onların hakkı konusunda ikaz ve uyarılarda bulunmuştur:

Ey iman edenler! Herhangi bir hususta anlaşmazlığa düştüğünüz takdirde Allah'a itaat edin. Peygamber'e itaat edin ve sizden olan Emir sahiplerine de (Ulul-Emre). Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resulüne arz edin. Bu, daha iyidir, sonuç bakımından da daha güzeldir. Nisa59

Kendilerine güvenlik (barış) veya korku (savaş) ile ilgili bir haber geldiğinde onu yayarlar. Hâlbuki onu peygambere ve içlerinden EMİR SAHİPLERİNE götürselerdi, elbette bunlardan, onu değerlendirip sonuç (hüküm) çıkarabilecek nitelikte olanları onu anlayıp bilirlerdi. Allah'ın size lütfu ve merhameti olmasaydı, pek azınız hariç, muhakkak şeytana uyardınız.Nisa83

Anlıyoruz ki, itaat sadece Allahu Teâlâ’ya, sonra peygambere(s.a.a.s) ve emir sahiplerine aittir.

Ey iman edenler! Herhangi bir hususta anlaşmazlığa düştüğünüz takdirde Allah'a itaat edin. Peygamber'e itaat edin ve sizden olan Emir sahiplerine de. And olsun ki, Allahu Teâlâ bizlere, Resulullah'a (s.a.a.s) itaat etmemizi emretmiştir ki, o masumdur ve günah işlemez, ve yine and olsun ki, Allah bizlere, Emir sahiplerine de itaat etmemize emretmiştir, keza, onlar masumdur ve günah işlemezler.

Allahu Teâla, bizlere, batıla itaat etmemizi asla emretmez ve bildiğimiz üzere, Hz. Muhammed (s.a.a.s), bütün hak ve hukuklarda sahih ve doğru olduğu için, Allah bizlere, ona itaat etmemizi vacip kılmıştır. O zaman, emir sahipleri olanların da sahih ve doğru olmaları gerekir ki, keza bizlere, onlara da itaat etmemizi vacip kılmıştır. Ve eğer, onların bir hatası olursa, Allah’ın sözü, haşa, çelişkiye düşer. Sonuç olarak, bu Emir sahipleri, Al-i Muhammed'in ( s.a.a.s), aziz Ehli-Beyti'dir. Sakaleyn hadisinde de işlediğimiz üzere, Peygamber Efendimiz saas'den sonra, hüküm ve hükümet, onun Ehli-Beyti'ne aittir.

O, göklerin ve yeryüzünün mülkü (hükümranlığı) kendisine ait olandır. Çocuk edinmemiştir. Mülkünde (hükümranlığında) hiçbir ortağı da yoktur. O her şeyi yaratmış ve yarattığı O şeyleri bir ölçüye göre takdir etmiştir. Furkan:2

Mülk ve hükümranlık, Subhan olan Allah'a aittir. Ve asla ortağı olmamıştır ve olmayacaktır da... Anlamı, bu âlemin hükümranlığı, tamamen Allah tarafından yönetilir ve herkes onun emri altındadır ki, onun kuralları uygulanabilsin. Bu sebepten de, her zaman için O'nun (cc) seçeceği bir yetkilinin, halifenin de olması gerekmektedir.

Bir sonraki ayette, yeryüzünün halifesini, Allah’ın seçmesi gerektiğini göreceğiz:

De ki: "Ey Hükümranlık sahibi olan Allah'ım! Sen hükümranlığı dilediğine verirsin. Dilediğinden de hükümranlığı çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin." Al-İ İmran 26

Bu ayette Allahu Teâlâ, istediği zamana kadar, istediğini verebileceğini anlatmaktadır. Şimdi bakalım Allahu Teâlâ bu mülk ve hükümranlığı kimlere vereceğini söylemiştir?
Yoksa insanları; Allah'ın lütfundan kendilerine verdiği şey dolayısıyla kıskanıyorlar mı? Şüphesiz biz, İbrahim soyuna da kitap ve hikmet vermişizdir. Onlara büyük bir hükümranlık da verdik. Nisa 54

Ve bu ayette gördüğünüz şekilde, bu saltanat ve hükümranlığı, Allahu Teâlâ, İbrahim a.s'ın ailesi ve soyuna vaat etmiştir. Yani Allah tarafından seçilmiş olan kişiler; Allah’ın Enbiyaları, Vasileri ve son olarak da, Hz. Muhammed ve onun ailesidir. Ve onların hepsi, Hz. İbrahim'in (a.s) soyunu devam ettirenlerdir.


Sonuç

Kuran'da ki ayetler ve Sünnetten gelen hadislerle, bu vasiyetin yerine gelmesi, kesin bir emir olmuştur. Yani kesin olarak Resulüllah (s.a.a.s), bu kadar önem taşıyan bir vasiyeti muhakkak bırakmış olmalıdır. Ve kendisinden sonraki kendi halifelerini de muhakkak tanıtmış olmalıdır. Ve bu vasiyetin ortaya çıkması da doğal olarak, Ehli-Beyt'i sevip itaat edenlerin kaynaklarından olacaktır. Ve Allah'a Hamd olsun bu vasiyet, hem Kuran'la, hem de Sünnet'le uyum içerisindedir. Ve bunun tersini ispat edecek hiçbir sebep ve delil de yoktur. Zira, Hz. Muhammed'in (s.a.a.s) vefatından bu yana intikal edilmiş tek bir vasiyet vardır. Ve Kıyamete kadar da, yanlış yola sapmak istemeyenlerin, bu vasiyete sarılmaları gerekir. Bu şekilde bu vasiyet ispat edilmiş olup, bütün Sünni ve Şia'lar için son ikaz ve uyarı verilmiştir.

O Perşembe gününde, bu vasiyet bırakılmak istediğinde, çıkan kargaşa içerisinde, bu vasiyete sarılıp, onu koruyanları tebrik ederiz. Ve buna karşı çıkanlara da, yazıklar olsun. Zira, Allah’ın emrine karşı gelerek, O'na cc teslim olmaktan vazgeçmişlerdir.

Vasiyetnameyi daha detaylı incelemek için asagidaki linke girebilirsiniz:
http://yamaani.co/index.php/2013-06-27- ... l=&start=1

Hz. Peygamberin saas. mukaddes vasiyetnamesinde yazdıgı gibi; 12 Imamlar'dan sonra 12 Mehdi olacaktır ve birinci Mehdi, Imam Ahmed el Hassan’dır a.s. ve 313′ün ilki ve en yücesidir.

Ve bizler kendisine biat etmeye cagirmaktadir.

Imam Ahmed el Hasan as'ın tüm insanlığa biat çağrısı:
El Yamani İmam Ahmed el Hasan as diyor ki:
El Hasan as'ın oğlu İmam Muhammed Mehdi as'ın ismiyle deklare ediyorum ki, her kim bu çağrıyı izlemez ve 13 Recep 1425'ten sonra, İmam Mehdi as'ın Vasisi'ne biatını deklare etmezse:

1. Ebu Talip oğlu Ali as'ın velayetinden çıkmıştır ve cehennemdedir. Acınacak olanlar esasen, rehberlik ettikleri yerde olacaktır. Ve onun tüm ibadetleri (tamamı ve teferruatıyla), boşa çıkmıştır. Hac yok, namaz yok, oruç yok, zekat yok, velayet yok.

2. Kendilerini, Abdullah'ın oğlu Allah Resulü saas'e tâbi sayanlar ve davaya (çağrıya) girmeyenler ve biatını deklare etmeyenlerden, Peygamber Efendimiz saas beridir.

"Ateşin babasının ellerinde helak olun! Mahvolan odur ki, serveti ve tüm edindikleri ona fayda sağlamaz! Yanmış olan, yakında cayır cayır yanan ateşte olacak! Eşi kendisine yakıt olarak (cazırdayan) odun taşıyor olacak! Hurma ağacı yapraklarından burulmuş ip, eşinin boynunu saracak!"

Ve Hamd olsun Vahid olan Alemlerin Rabbine "O söz, başlarına geldiği zaman, onlara yerden bir Dabbe çıkarırız; o da, insanların bizim ayetlerimize kesin bir bilgiyle inanmadıklarını onlara söyler. (Neml:82)"


Daha fazla bilgi icin lutfen www.yamaani.co sitesini ziyaret ediniz.

Allah'ın rahmeti ve bereketi tüm inananların üzerine olsun.

Allahumme salli ala Muhammed ve alihi Muhammed el eimma vel mehdiyin ve sellim teslimen kesira.
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: "Hz Mehdi as'in Elcisi zuhur etti" İddiası

Mesaj gönderen 3nokta »

Kısaca cevap verin:
1. Dediğiniz kişinin İmam Mehdi'nin (af) elçisi olduğuna dair deliliniz nedir?
2. İddia sahibinin resmini, videosunu vs. paylaşır mısınız?
3. İddia sahibi hangi dilleri bilmektedir?
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
zduran
Mesajlar: 9
Kayıt: 23 Eyl 2013, 02:56

Re: Hz Mehdi as'in Elcisi zuhur etti

Mesaj gönderen zduran »

1. Delil, ilahi metin olan vasiyettir. (lütfen bir önceki postu dikkatlice tekrar okuyunuz)
2. Resmi yoktur, videosu yoktur. Güvenlik sebebi ile görüntü vermemektedir İmam a.s ve ayrıca kendisi şu an gaybattadır. Çok yakın ansarları haricinde ve Mehdi as haricinde kimse görmemektedir kendisini
3. Arapça zaten Anadilidir. Başka diller de bilmektedir Irak Ansarlarından duyduğumuza göre ama hangileri olduğu bilinmemektedir.
Lütfen www.yamaani.co sitemizi araştırıp, babası Mehdi as ile buluşmasını anlatan davanın tarihçesi kısmından İmam as'ın yazısını okuyunuz.
ayrıca,https://www.facebook.com/groups/ahmadalhassan/
facebook grubumuza da uye olunuz
Selametle
Allaha a emanet olunuz
Hüseyni
Mesajlar: 518
Kayıt: 04 Eki 2011, 21:20

Re: Hz Mehdi as'in Elcisi zuhur etti

Mesaj gönderen Hüseyni »

zduran

1_Kaim,in elçisi larak idda ettigin kişi seninle neden çalışıyor?
2_Kaim,in elçisi olarak idda ettigin kişi soru ve sorunlarımızı Kaim,e iletip bizi aydınlatırmı?
3_Kaim,n elçisi olarak idda ettigin kişi seninle nasıl irtibata geçti?
4_Kaim,in elçisi olarak idda ettigin kişi,sdace internet yoluylamı biat topluyor?
5_kaim,in elçisi olarak idda ettigin kişi,biat topladıktan sonra kıyam edecekmi?
6_Kaim,in elçisi olarak idda ettigin kişinin,paraya ihtiyacı varmı,yok deme sitende para topluyosun. paraları ne için kullanacaksın?

bu sorularımı cevaplamanı istiyorum.başka sorularımda olacak.
zduran
Mesajlar: 9
Kayıt: 23 Eyl 2013, 02:56

Re: Hz Mehdi as'in Elcisi zuhur etti

Mesaj gönderen zduran »

1_Kaim,in elçisi larak idda ettigin kişi seninle neden çalışıyor?

Imam Ahmed el Hasan as, benimle (ben, ben demekten Allah'a sığınırım) değil, bir günahkar kul olarak ben onunla çalışmaktayım. Elhamdulillah ki, Allah svt beni (ben, ben demekten Allah'a sığınırım), bu aciz ve günahkar kulunu, hak ile tanışık etti ve bizleri Mehdi as'ın Ansarı eyledi. Hamd, sadece Allah'a mahsustur.

2_Kaim,in elçisi olarak idda ettigin kişi soru ve sorunlarımızı Kaim,e iletip bizi aydınlatırmı?

Pek tabi ki kardeşim. Aşağıdaki foruma sormak istediğiniz soruları arapça veya ingilizceye çevirip bırakabilirsiniz.

http://www.hashemstudios-board.com/view ... 205#p57506

3_Kaim,n elçisi olarak idda ettigin kişi seninle nasıl irtibata geçti?

Imam Ahmed el Hasan as kimse ile irtibata geçmedi. Bizler rüyalar yolu ile kendisine iman ettik. Ve dünyanın 4 bir yanında farklı din ve dillerde olan kişiler şu an İmam Ali as'ın bahsettiği Mısır Minberi için, Mısır'da bir araya gelmiş ve Imam as'ı yüz yüze görmeden, gayba inanarak, kendisine iman etmişlerdir. Daha fazla bilgi için lütfen Imam as ile yapılan roportajı okuyunuz.

http://yamaani.co/2013-06-27-02-40-16/sohbetler.html

4_Kaim,in elçisi olarak idda ettigin kişi,sdace internet yoluylamı biat topluyor?

Imam as internete çıkmaz. Güvenlik sebebi ile zaten Allah ın da inayeti ile bir ufacık resmini bile bulamazsınız. Bizler kendisini kitapları ile hutbeleri ile tanıyoruz. Ve az evvel de dediğim gibi, Mehdi as'ın Mısır Minberi olacağını İmam Ali as söylemiştir. Bu demektir ki, Mehdi as'ın ilmi zaten internet aracılığı ile tüm dünyaya ulaşacaktır. Buna delil olarak bir sürü hadis olduğunu emin sizler de bilirsiniz.

5_kaim,in elçisi olarak idda ettigin kişi,biat topladıktan sonra kıyam edecekmi?

Imam Ahmed el Hasan as, yani hadislerde geçen Yamani a.s, inşAllah babası Mehdi as ile birlikte kıyam edeceklerdir.

6_Kaim,in elçisi olarak idda ettigin kişinin,paraya ihtiyacı varmı,yok deme sitende para topluyosun. paraları ne için kullanacaksın?

Site yer alan, Mehdi as'ın beytül mal hesabıdır. Humus'u Mehdi as'ın oğlu ve Elçisi olan Ahmed el Hasan as'a göndermek tüm inananlara farzdır.

Fi Aman Allah
zduran
Mesajlar: 9
Kayıt: 23 Eyl 2013, 02:56

Re: Hz Mehdi as'in Elcisi zuhur etti

Mesaj gönderen zduran »

Imam Ahmed el Hasan as buyurdu: "Mümkün olan herşey ile amel edin. Bu,büyük sayıda insanı cehennem ateşine götürmek isteyen İblis ile olan bir mücadeledir... İnsanlar öldükten sonra dünyayı bir saatmiş gibi göreceklerdir. Öyle ki, hemen hemen hiçbir şeyi bilemeyecekler. İblis, ümmeti yoldan çıkartma vaadini yerine getirmeyi arzulamaktadır; "vaat edilen gün"ü geciktiremezse diye; vaadini, seçilmiş olanların [1] haricinde, herkesi ayartarak gerçekleştirmeyi istemektedir.

Onun son karşılaşmayı geciktirmede olan sonuncu başarısızlığı ve kendi nefisleri üzerinde, 313'ün zaferleri ile, ilahi vaadin yerleştirilmesi, onu hedefinden, her daim insanları ayartmak için verdiği ahdi yerine getirme sözünden döndürmeyecektir.

O zaman sizin zaferiniz, sadece onların üzerine Hüccet'i tamamlamak değil, aynı zamanda insanlara hidayet etmek ile, onlara rehberlik etmek üzerine olacaktır. Onları hidayete erdirmek için mümkün olan herşeyi yapın. Size sadece öğüt veriyorum ki, İblis'e karşı yapabileceğiniz mümkün olan herşey ile cihad ediniz. Onu rezil ediniz ve insanlar ve cinler arasındaki askerlerini de rezil ediniz."

Ve ona (as), İblis'e doğrultulacak en acı verici vuruş ne olmalıdır diye sorduğumda, o as dedi: "Şu hadisi okumadın mı: "Ademoğlu secde ettiğinde, İblis'in yüzü kararır” [2].

Sana uzun zaman önce gördüğüm bir rüyayı anlatacağım. Belki meseleyi sana daha da açık hale getirir: "Büyük bir ordu gördüm. Onu yönetiyordum ve çok büyük çarpışmalar oluyordu. Ve Ansarların ordularından şehit düşenler oluyordu. Ve onların ruhu yükseliyordu ve görünüşleri çok güzeldi. Ve Peygamberler, cennetin kapısının önünde durup onları karşılıyorlardı. Ve hepsi onlardan çok memnundu. Ve bu peygamberlerden biri İbrahim as idi. Ve çok memnundu ve dediler ki: "Allah, Adem'i yarattığından beri bu kadar çok sayıda "BEN"i, "DÜNYAYI", "ARZULARI" ve "ŞEYTANI" mağlup eden olmamıştı." Ve rüya son buldu.

Bu bilginin gerçekliğine istinaden sizden istediğim şey, Allah'ın Hücceti'ni izlemenin, İblis'in yüzünü kararttığını anlamanızdır. İblis'in yüzünü karartan şey, reddettiği secdedir. O, Allah'ın Halifesi'ne secde etmeyi reddetmiş ve insanları baştan çıkarmaya and içmiştir ki bu da, onların Allah'ın Halifesi için secde etmeyi reddetmelerine neden olacaktır. O zaman, onun amacı ve hedefini ihlal etmekten daha fazla, yüzünü karartacak olan şey bundan başka ne olabilir?

Netice itibariyle, bu size ilk söylediğimdir: insanları hidayet etmeye yönelik çalışmalar yapın, onların Meleklerin yaptığı gibi secde etmelerine vesile olun ve Allah'ın Halifesi'ne olan secdenin reddinde, onu takip edenlerden olmanızı isteyen İblis'i rezil edin."

Ve o as'dan, Yüce Allah Teala'nın bizi O'nun Yeryüzünde, O'nun Halifesi'ne secde edenler arasına yazmasını isteyeceğimiz bir dua talep ettim. O a.s şöyle buyurdu:

اللهم أجعلنا جميعاً من الساجدين للساجد الأول والعابد الأول والمسلم الأول والناطق إذا خرست الألسن في عرصات القيامة

"Allahumme Ijaalne Cemiyan min el Segidin lil Segid el Evvel vel habid el Evvel vel Müslim el Evvel vel Natık iza Haruset el elsun fi arasat el Kıyame"

"Allah'ım, bizleri, kim secde ettiyse, ona ilk secde edenlerden ve ilk ibadet edenlerden ve ilk Müslümanlardan ve eğer Kıyamet Günü diller susarsa, ilk konuşanlardan yap"

Ahmed el Hasan a.s (Salih Kul Kitabi)


[1] İblis'e karşı yürüyecek ve Kufe Mescidi'nde onun boynunu vuracak Kaim as'a zafer vermek için seçilmiş olanlardır. Ve onlar azdırlar. Bir çok hadiste, Hz Muhammed saas'in Ehlibeyt'inin bahsettiği gibi, onlar yemekteki tuz ve gözdeki sürme gibi az ve çok nadirdirler. Ve ayrıca onlardan önceki Kutsal Kitaplarda da bahsedilmiştir: "Çünkü çağrılanlar çok, ama seçilenler azdır" – İncil:Matta 22:14.

[2] Usul'ü Kafi c.3 s.264. Seyh Saduk, El Hisal s.616
zduran
Mesajlar: 9
Kayıt: 23 Eyl 2013, 02:56

Re: Hz Mehdi as'in Elcisi zuhur etti

Mesaj gönderen zduran »

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed saas'in Vefat Gecesi Yazdırdığı Vasiyet:

Rahman ve Rahim olan Allah'ın Adıyla;
Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun.
Allah'ın Sekineti ve Salatı, O'nun sevgili Resulü Hz. Muhammed (saas)'in ve onun Ehli Beyt'inin, İmamlar ve Mehdilerin üzerine olsun.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed saas'in vefat gecesinin öncesinde yaşanan olaylara dönersek ve özellikle "Kara Perşembe" diye bilinen, o son Perşembe gününde olan olaya dönersek, ümmetin tamamının, Peygamber Efendimiz saas'in bir vasiyet yazmak istediği hususunda hem fikir olduğunu görürüz. Ve Peygamber Efendimiz saas demiştir ki: "Bana bir kalem ve bir kağıt getirin. Böylece benden sonra yanlış yola sapmayasınız diye size bir yazı yazabileyim." Ve orada bulunan sahabeler bu hususta anlaşmazlığa düşerler. Ve Peygamber Efendimiz saas sinirlenir ve onlara odayı terketmelerini söyler. Kara Perşembe olayı, Sünni kitaplarındaki onlarca hadisin yanı sıra, Şii kitaplarında da bildirilmiştir.

Şu hadis Sahih Buhari'dendir:
İbrahim bin Musa, o da Hişam'dan, o da Muammer'den, o da Abdullah bin Muhammed'ten, O da Abdulrezzak'tan, o da Muammer'den, o da El Zahri'den, o da Ubeydullah bin Abdullah'tan, o da İbni Abbas'tan (Allah onlardan hoşnut olsun) nakletmiştir:
Allah’ın peygamberi (s.a.a.s) vefat zamanı geldiğinde, evinde bir sürü insan vardı. Onlar arasında, Ömer İbn Hattab da vardı ve Allah'ın Resulü buyurdu: "And olsun size bir kitap (yazı) yazacağım ki, benden sonra asla sapmayacaksınız." Ve o esnada Ömer dedi ki: "Gördüğünüz üzere, peygamberin (s.a.a.s) ağrıları onu yenmiştir ve bizim elimizde Kuran vardır. Ve bu bize yeterlidir" Bunun üzerine, evde bulunanlar arasında ihtilaflar başladı ve tartışıldı, bazılar bırakın Allah’ın peygamberi yazmak istediği mektubu yazsın ki sapkınlığa uğramayalım ve diğer muhalif grup ise Ömer'in dediğini dediler ve bu şekilde sesler yükselince; Allah’ın Peygamberi (s.a.a.s) şöyle buyurdu: "Benim yanımdan gidin ve beni yalnız bırakın." Ubeydullah, ibni Abbas'ın şöyle dediğini nakleder: "Allah Resulu'nun, onların anlaşmazlığı ve gürültüsünden dolayı, yazmak istediği yazının engellenmesi çok büyük bir musibettir"
-Buhari, Fasıl: HÛRÜ`L-ÎYN VE ONLARIN MÜSTESNÂ SIFATLARI Hadis No. 1275.

Online Kaynaklar:
Arapça: http://www.islamweb.net/
İngilizce: http://www.sahih-bukhari.com/
Türkçe: http://hadis.ihya.org/buhari/konu/773.html

Şimdi ümmet aşağıdakiler hakkında hem fikirdirler:
1. Peygamber Efendimiz saas bir vasiyet yazmak istedi.
2. Yazacağı yazı içeriği ya da ilahi metin, ümmetin yanlış yola sapmamasını garanti ediyordu.
3. İnsanlar, Peygamber Efendimiz saas önünde bu konu ile ilgili ayrılığa düştüler ve tartıştılar.
4. Peygamber Efendimiz saas onlara evi terk etmelerini emretti.

Ve ümmet aşağıdakiler hakkında anlaşmazlığa düştüler:
1. Vasiyet yazıldı mı, yazılmadı mı? Fakat, vasiyetin yazılmadığı ile ilgili belirli bir hadis, rivayet de yoktur.
2. Ya da vasiyet yazıldı fakat mutlaka bize ulaşmadı.

Hepimiz bu felaketin Perşembe günü olduğunu ve Peygamber Efendimiz saas'in Pazartesi günü vefat ettiğini biliyoruz.

Eğer takva sahibi bir kişi, ümmetin batıla düşmesine korunak olan, bir yazıyı elinde bulunduruyor ve sırf Ömer bin Hattap, bunun insanlara ulaşmasını engellemeye çalıştığı için ve bu yazının insanlara ulaşmasını istemediği için, sizce, ümmetin en dindarı ve en takvalısı olan Peygamber Efendimiz saas, bu yazıyı yazmaktan vazgeçer mi? Hatta önünde koskaca 3 gün olmasına rağmen?

Tabi ki Peygamber Efendimiz saas yazıdan vazgeçmedi. İnsanoğlunun en merhametlisini nasıl bunu yapmakla suçlarız? O Hazret'in (saas), bizi batıla yönelmekten koruyacak olan bu yazıyı yazmadığını ve bizi haktan mahrum ettiğini nasıl söyleriz?

Ayrıca, vasiyet yazmak Kuran'da, Allah Teala tarafından birden fazla ayette, her mümine farz kılınmıştır.

Ve eğer yazdıysa, ümmetin dalaletten korunmasını garanti eden bu yazı var olduğu sürece, Allah svt'nın İlahi Merhameti tarafından bize ulaşması zorunludur.

Bu nedenle, ortaya şu sonuç çıkmaktadır:
1. Vasiyet yazıldı.
2. Ve bu yazı, ümmetin dalalete düşmekten korunması için bir garantidir.
3. Ve bu, hadis kitapları ile bize ulaşmıştır.

Şimdi eğer bir bütün olarak, farklı mezheplere inananlar da dahil olmak üzere, tüm kitapları araştırırsak, sadece Peygamber Efendimiz saas'in vefat gecesi yazmış olduğu, tek bir vasiyet olduğunu görürüz. Ve bu vasiyetin içinde de, ümmetin Halifeleri'nin, 12 İmamlar ve 12 Mehdiler'in isimleri tek tek bizlere bildirilmiştir.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed saas'in vefat gecesi yazdırdığı Vasiyeti:

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed saas, vefat gecesi Ali bin Ebu Talib as'a şöyle buyurdu:
“Ey Hasan'ın babası, bana kalem ve kağıt getir", ve vasiyetini şuraya gelene kadar dikte ettirdi ve sonra; "Ya Ali, benden sonra 12 İmamlar olacak ve onlardan sonra da 12 Mehdiler. Sen, Ya Ali, 12 İmamlar'ın ilkisin. Allah svt seni cennetinde, Ali Murtaza, Müminlerin Emiri, En Doğru konuşan (Sıddık'ul Ekber), Batıl ve Hak arasında en parlak ayrımı yapan, Güvenilir ve Mehdi (Hidayetçi) adlarıyla isimlendirmiştir. Bu isimler gerçek anlamda senden başka kimseye atfedilmemelidir. Ya Ali, sen benim ailem üzerine, onların yaşamlarında ve ölümlerinden sonra ve kadınlarımın üzerine, Vasim'sin. Kimi tasvip edersen, yarın beni bulur ve kimi reddedersen, ben ondan beriyim. Ben onu görmeyeceğim ve o da beni Kıyamet Günü'nde görmeyecektir. Ve sen benim ümmetime, benden sonra, Halifem'sin. Eğer ölüm sana yaklaşırsa, bunu hayırlı olan oğlum Hasan'a teslim et. Sonra ölüm ona yaklaşırsa, o zaman onun da bunu, oğlum Hüseyin'e, Şehit, Tathir ve Maktul olana, teslim etmesini sağla. Sonra ölüm ona yaklaşırsa, bunu oğluna, ibadet edenlerin Mevlası olan Ali'ye teslim etmesini sağla. Sonra ölüm ona yaklaşırsa, bunu oğluna, Muhammed Bakır'a teslim etmesini sağla. Sonra ölüm ona yaklaşırsa, bunu oğluna, Cafer-i Sadık'a teslim etmesini sağla. Sonra ölüm ona yaklaşırsa, bunu oğluna, Musa Kazım'a teslim etmesini sağla. Sonra ölüm ona yaklaşırsa, bunu oğluna, Ali Rıza'ya teslim etmesini sağla. Sonra ölüm ona yaklaşırsa, bunu oğluna, Emin ve Takva Sahibi olan Muhammed'e teslim etmesini sağla. Sonra ölüm ona yaklaşırsa, bunu oğluna, Akıl Hocası olan Ali'ye teslim etmesini sağla. Sonra ölüm ona yaklaşırsa, bunu oğluna, Salih olan Hasan'a teslim etmesini sağla. Sonra ölüm ona yaklaşırsa, bunu oğluna, Hz Muhammed'in Ailesi'nin Emanetçisi (Allah'ın sükunu onların üzerine olsun) olan Muhammed'e teslim etmesini sağla. Böylece, bunlar 12 İmamlar'dır. Onlardan sonra, 12 Mehdiler olacaktır. Böylece, ölüm ona yaklaşırsa, bunu oğluna, yakın olanların ilkine teslim etmesini sağla. Onun üç ismi vardır; biri benim ve babamın ismi gibi Abdullah (Allah'ın kulu), diğeri Ahmed ve üçüncü ismi de, Mehdi (Hidayet eden)'dir. O, inananların ilkidir."

—Şeyh Tusi, Gaybet s.150
—Şeyh Hür El Ameli, Izbat El-Hudat c.1 s.549
— Şeyh Hür El Ameli, El İgaas El Hacadan s.393-3
— Şeyh Hasan bin Süleyman El Hilli, Muhtazar El Besair s.159
—Allame Meclisi, Bihar'ül Envar c.53 s.147
— Allame Meclisi, Bihar'ül Envar c.36 s.260
— Şeyh Abdullah Bahrani, El’evvelim c.3 S.236
—Seyyid Haşim Bahreni, Hayat El-Meram c.1 s.370
—Seyyid Haşim Bahreni, El-Insaf s.222
—Feyz El-Kaçani, Navadir El-Akbar s.294-9
—Şeyh Mirza Annuri, Ennecim El-Zaqib c.2 s.71
—Seyyid Muhammad Muhammad Sadık El Sadr, Tarik Ma Ba’d El-Zuhur s.641-11
—Şeyh Meyancı, Makatib Erresul c.2 s.96
—Şeyh Korani, Muhtazar Müçem Hadis Imam Mehdi s.301-13
zduran
Mesajlar: 9
Kayıt: 23 Eyl 2013, 02:56

Re: Hz Mehdi as'in Elcisi zuhur etti

Mesaj gönderen zduran »

HAC HUTBESİ
Seyyid Ahmed el Hasan a.s

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla,

Hamd olsun Allah'a.

Allah'ın salat ve selamı, Hz Muhammed saas ve O'nun itreti olan İmamlar ve Mehdiler üzerine olsun.

Yüce Allah buyurdu:

"Ve böylece Yusuf'a orada dilediği gibi hareket etmek üzere ülke içinde yetki verdik. Biz dilediğimiz kimseye rahmetimizi eriştiririz. Ve güzel davrananların mükâfatını zayi etmeyiz." ﴾Yusuf:56﴿

Ey İnananlar, herşeye muktedir olan Allah'tan korkun ve herşeye aciz olandan korkmayın. Daha doğrusu, Allah'ın svt (tüm övgüler O'nun üzerine olsun) Kudreti, Gücü ve İsteği dışında, hiçbirşeye gücü yetmeyenden korkmayın. Sizler bu hayatta yayalarsınız ve her bir yaya varmalı. Vardığınız yerin cehennem olmaması için dikkatli olunuz. Ve varacağınız yerin cennet olması için çalışınız. Akıllı her insan, kendisini güvenliğe ulaştıracak olan yolun arayışında olmalı. Çünkü, zamanın ve teçhizatın1 dolmasından sonra, pişmanlık bir fayda sağlamıyor olacaktır.

Ve siz, Ey gerçek İnananlar; sizler doğru yolda yürüyor olduğunuzu ve Allah'ın istediği Hakk Dini'ni (Sizin de bildiğiniz Hakk için; bunun için; sizi Yaratan'ı) hayata geçiriyor olduğunuzu, Ahmed el Hasan'dan değil, Allah'tan öğrendikten sonra; çalışın, çalışın ve nefessiz kalana kadar çalışın. Sizin kurtuluşunuz çalışmaktan geçer. Zira, bilip de uygulamayan kişide bir hayır yoktur. Fakat Doğru ve benim sizin üzerinize söylediğim Doğru/Hakk; İblis'in (la) de bildiği fakat uygulamadığıdır. Zira, o sapkın vaizlerdendir. Korkusuzca ya da hiçbir şey düşünmeden, Allah'tan öğrendiğinizle çalışın. İnsanların gözünde ne kadar muhteşem gözüktüğüne bakmayın. Zira, her kim dünyayı ve maddiyatı düşünüyorsa, Allah'ı düşünmüyor demektir.

Ve ben size hakikati söylüyorum ki, müsterih olun Ey İnananlar. Barış üzerinize olsun Merhametli Rab'den. Allah sizi kurtaracaktır çünkü O svt çok Cömert ve çok Şefkatli'dir ki, her çağda, seçilmiş inananlarını savunur. Ve ben size hakikatı söylüyorum ki, şefkatli bir baba oğullarını ve ev halkını savunur. O zaman nasıl olur da Yüce Yaradan, Kendi seçtiği insanları savunmasın? Evet, sizler Allah'ı desteklemek için seçildiniz ve O svt, O'nun Dinini sizlerin desteklemesini kabul etti. Çünkü O svt çok Cömert'tir ki, ufacık birşeyin karşılığını fazlasıyla verir. O yüzden çalışın, çalışın ve çalışın. Zira, bu Cennet'e giden bir yarıştır ve mübarek o kazananlardır ki, onların isimleri sonsuz yaşam defterinde yazılıdır.
1. Bu kelime, Kaim a.s'ın hurucunu kastetmektedir ki bu da, onun ordusunun hazır olması ve zamanın tamamlanması ile olacaktır.

Ben her zaman ve başından beri diyorum ki, hidayet Allah'tandır, Ahmed el Hasan'dan değil. Allah svt kime hidayet ederse, dağlar devrilir fakat o devrilmez çünkü o Hakk'tan Hakk'ı sormuştur ve Allah'ı Allah ile bilmiştir ve Allah hakkı için, Allah'ın Halifesi'ni izlemiştir. Şu andan itibaren, Gerçeği/Hakkı bilmeniz itibariyle, size diyorum ki, Ahmed el Hasan'ın Ansarı1 olmayın. Zira o, fani ve aciz bir kuldur. Fakat sizler Diri/Hayy olanın, hiçbir zaman Ölmeyen'in ve Herşeye Muktedir olanın Ansarı olun. Allah'ın Ansarı olun çünkü O svt Cömert'tir ki, kim gerçekten O'nu svt desteklerse, O svt Kendisini ona verir. İnsanlar der ki, biz falan filanın Ansarıyız. Size gelince, deyin ki, bizler Allah'ın Ansarıyız.

Ben, zavallı köle, görüyorum ki; sizler hepiniz benden daha iyisiniz ve yine görüyorum ki; Allah'ın sözlerine inananlara ve Allah'ın sözleri ile çalışanlara, hizmet edecek kadar bile uygun nitelikte biri değilim. Ve onlar ki, şerre, baskıya ve Allah'ın Halifesi'ni inkar edenlere karşı sabırlı oldular. Ve ben, Allah'ın gerçek Ansarı'nın ayak bastığı bu toprakla onurlandım ve kutsandım. Ben, kendimi ve ailemi, Allah (svt)'nın elleri arasında hazır bulunan, küçük birşey olarak görüyorum. Paraya gelince, onu hatrı sayılır ya da kayda değer birşey olarak bile görmüyorum. Öyle ki onun için, Allah'ın elleri arasında bulunan küçük birşey bile diyemem.

Ben ölümü beklerdim ve hala da, gece-gündüz bekliyorum. Çünkü bunun içinde Allah'ın düşmanlarından ayrılıp, Allah'a sevgili olanlarla; Hz Muhammed saas, Ehli Beyt, Peygamberler ve Halifeler ile, buluşmak var. O zaman, Hamd olsun Allah'a. Ben, ölümden bir kaçış bulamadım, onu talep edenlerin dışında.. Ve ondan kaçanları da, şiddetle talep ettiğini gördüm.

Ben yalnız kaldım ve hala da yalnızlığı ve insanlardan uzak kalmayı seviyorum ve sevgili Yüce Allah'ın arkadaşlığı ile hoşnut oluyorum. Eğer erdemliliği teşvik etmek, ahlaksızlığı önlemek ya da rehberlik etmek ve onları Allah'a yönlendirmek ve onlara O'nu svt hatırlatmak ve cenneti müjdelemek ve cehennemi uyarmak olmasa, Allah biliyor, insanların arasında bulunmak beni nasıl zorluyor olurdu. Aslında, özellikle beni, inanan kardeşlerin arasında bulunmak zorluyor çünkü bana aralarında, özel bir minnettarlık/takdir ve makam veriyorlar ve ben bunu hakettiğimi düşünmüyorum. Ben ayrıca onlardan gelen bu özel minnettarlıktan/takdirden dolayı, O svt beni yargılar ya da suçlar diye, Allah'tan son derece korkuyorum.

Aslını söylemek gerekirse, sizin bana bağlılık yemini vermenize ben ön ayak olmadım. Esasen, zorba hükümdar Saddam'ın zamanında; Necef-i Eşref'teki2 İlmiye Havza'sından3 bir grup öğrenci; İmam Mehdi a.s'ın Elçisi olduğumu rüyalarında görüp, vahiyler alıp ve mucizelere tanık olduktan sonra; bana bağlılık yemini vermeyi kararlaştırdılar. Onlardan sonra, Necef'teki İlmiye Havza'sının diğer öğrencileri de bana yemin etmeyi talep ettiler. Tabi Allah bilir, onlar böyle söylüyor. Ve bu ilk bağlılık yeminiydi.


1. Destekçi
2. Irak'ta bir şehir
3. Din Bilimleri Okulu


Sonra, Allah'ın yeminine sadık olan bir kaç kişi haricinde, insanlar yeminlerinden dönmeye başladı. Ve bu dönenler, rüyalar ve vahiylerin Cinler'den olduğunu ve mucizlerin ise büyü olduğunu söylemeye başladılar. Dürüst ve güvenilir derlerdi ve sonra büyücü ve yalancı demeye başladılar. Evime döndüm ve gündüz ve gecenin dinginliğinde kalıp, sevgili Yüce Allahu Teala'nın arkadaşlığının keyfine varıp, O'nun (svt) yazgısı, kaderi ve sabrı ile tatmin olup ve Allah'ın, iyiliği mükafatsız bırakmayacağına ikna oldum.

Zorba hükümdarın1 düşmesinden sonra, Allahu Teala istedi ki; o Allah'ın yeminine sadık olanlar; yine benim yönlendirmem olmadan ya da bunu yapmalarını onlardan talep etmeden; insanları çağırmaya karar verdiler. Hatta onlarla o zaman tanışmamış olmama rağmen. Sonra bana geldiler ve yeminlerini yenilediler ve beni evden dışarı çıkardılar. Ve bu da, ikinci bağlılık yeminiydi. Çağrı genişledi ve yayıldı. İnananların sayısı arttı.

Haydar Müşettet'in dönekliğinden sonra ve onun grubu vuku buldu. Böylelikle, bir kaç sadık olanın haricinde, kimse Allah'ın yemininde kalmadı. Böylece, ben yine; Sevgili Yüce Allah'ımın arkadaşlığının tadını çıkarabilmek ve O'nun svt zor durumlardaki Gönlü Zenginliği ile sabırlı olabilmek için, evime döndüm. Ve ben kimseyi bana bağlılık yemini versinler diye çağırmadım. Fakat Allah svt diledi ki; O svt'nın Hz Muhammed saas'in Ehli Beyti'ne olan sadakatleriyle arındırdığı ve bu dünyayı yaratmadan önce Hz Muhammed saas'in Ehli Beyt'inden olan Kaim'i2 destekleyenlerini seçtiği kişiler; bana geldi ve yeminlerini yenilediler. Bu da, iki kere başımdan vurulduktan sonra olan, üçüncü bağlılık yeminiydi.

Hamd olsun Allah'a ki, beni Zülkarneyn'e3 benzer yaratmıştır ve beni Müminlerin Emiri, Ali'ye benzer yaratmıştır. Ve hamd olsun Allah'a ki, beni İmamet'i4 ister yaratmamış fakat onun yerine, onu, beni ister yaratmıştır.

Hamd olsun Allah'a ki, bana bu dünyayı arzu ettirerek, beni aşağılamamış, fakat onun yerine, bu dünyanın beni istemesini sağlamıştır.






1. Saddam Hüseyin'in düşüşü
2. Ehli Beyt a.s'ın Kaim'i (Ayakta duran, Yükselen) olan, İmam Mehdi a.s
3. Zülkarneyn'in hikayesi, hadislerde Ehli Beyt a.s tarafından açıklanmıştır ve en önemlisi, bu zamandaki Zülkarneyn'in, El Kaim a.s olduğudur. Müminlerin Emiri a.s'a Zülkarneyn'in Peygamber ya da Kral olup olmadığı sorulduğunda, O a.s demiştir ki: "Ne Peygamber, ne Kral fakat ibadet eden ve Allah'ı seven bir kimsedir. Böylelikle Allah da onu sevmiştir. Ve o Allah için insanlara öğütler vermiştir. Böylelikle, Allah da insanlara onun için öğütler verdi ve onu insanlara yolladı. İnsanlar da onu başının sağ tarafından vurdu. Böylece, Allah'ın dilediği kadar uzun bir süre insanlardan gaybete çekildi. Sonra tekrar gönderildi ve bu sefer de başının sol tarafından vurdular. Böylece, Allah'ın dilediği kadar uzun bir süre insanlardan gaybete çekildi. Sonra üçüncü kez gönderildi. Böylece, Allah onu yeryüzünde güçlendirdi. Ve sizin aranızda da onun gibi birisi vardır " Bihar'ul Envar c.12 s.178
4. İmamlık makamı


Allah hakkı için ben hükümranlık, sultanlık, rütbe, pozisyon ya da; Allah'ın (svt) emri ve İmam Mehdi a.s'ın emri olmadan; insanların bana itaat etmesini ve emrime boyun eğmelerini istemedim. Ve aslında kalmak için hiçbir gerekçem olmasaydı (ve bu, benim destekçimin mevcudiyeti içindir), Hilafet ipini gerçek sahibinin omuzlarına atardım. Allah hakkı için, bu dünya bana, tıpkı Allah svt'nın gösterdiği gibidir. Ve babam Ali bin Ebu Talib a.s'ın tanımladığı gibi:

...bir cüzzamlının elindeki domuz teri gibi.

Rahmet üzerinize olsun Ey İnananlar, sizler Allah svt'nın hakimiyetini, O'nun Hükümdarlığını ve O'nun Atamasını1 kabul edenlersiniz. Oysa ki, Allah'ın dinini reddetmiş ve Allah'ın Hakimiyetini reddetmiş ve İlahi buluşması'nı reddetmiş o kişiler, o Bidat Ehli vaizleri (sapkın ulemalar) ve onları takip edenlerdendir. Ben size diyorum ki: "Sizi ne hoşnut ediyorsa onu yapın. Şüphesiz, sizler ister istemez Varis'in önünü açıyor, yolunu yapıyorsunuz. Ve hem bu dünyayı, hem de ahireti kaybedeceksiniz ki, bu tam bir kayıptır. İşte buradasınız, gün be gün bu dünyada kaybı deneyimliyorsunuz. Ve sizin yalan hesap ve tahminleriniz, herşeyi hesaplayıp, Allah svt'ı dışında tuttuğunuz gibi, gerçekleştirilecektir. Keza, O svt sizin terazi ve tahminlerinizde nasıl da önemsizdi?"

"Allah'ı gereği gibi tanımadılar." (Enam:91)

Ve bu sapkın din alimlerini takip edenler farkına varmaya başladılar ki, alimler onları, sanki karanlığı garanti olan ölüm gibi, bitki örtüsünün olmadığı ya da suyun ya da ışığın olmadığı, ıssız ve karanlık bir vadiye koydular. Ve bu sapkın din adamları söyledikleri ve yaptıkları şeyleri yalanlamaya başladılar. Ve kötü çoban, kurtlar tarafından yağmalanması için koyunlarını terk eder.

Ve ben onların takipçileri üzerine diyorum ki: "Onları terk edin. Acı ve ağır gerçeği takip edin. Zira kurtuluşunuz buradan geçmektedir. Görmüyor musunuz ki, onlar sizi kurtlara yem etmek üzere terk ettiler?" Orada, bu dünya ve ahirette garanti olan ölümden kendini kurtaracak, makul ve aklı başında biri var mı? Allah'tan korkun. Cehennemde, ruh ve vücudu beraber helak edecek olandan korkun.

Ey İnsanlar, bu sapkın ulemalar, batılı hakka benzeterek sizleri şeytana uydurttu. Zira bu benzetme, onun ismi ile isimlenmiştir çünkü hakka benzemektedir. Müminlerin Emiri a.s demiştir ki:

Benzeme hakka benzediği için şüphe ismi ile çağrılır. Oysa ki, Allah dostlarının şüphelerdeki aydınlığı, iman ve yakinleridir. Yolları hidayet-kurtuluş yollarıdır. Ama Allah'ın düşmanlarını şüphelerde, dalalet ve sapıklık davet eder. Kılavuzları da körlüktür.



1. O svt'nın Halife Atamasını, Tayinini.
Sizi küçük seçimlere (şura'ya) çağırdılar ve Allah'ın kanunlarını, tıpkı Sakife'de1 yapıldığı gibi, değiştirdiler. Ve büyük şura yapıldı. Tıpkı dün Medine'de, Ali bin Ebu Talib as'a yaptıklarını, bugün kutsanmış Mehdi ülkesinin başkenti olan Irak'ta, İmam Mehdi as'a yapmaktalar.

Huzeyfe bin Yaman ve Cabir bin Abdullah Ansari, Rasullullah saas'in şöyle dediğini aktardılar:

"Benden sonra, Büyük ve Küçük şura yapan ümmetime yazıklar olsun."

Daha sonra Rasullullah saas'e ne olacak diye sordular ve O Hazret saas dedi ki:

"Büyük şura; ben vefat ettikten sonra şehrimde; hilafeti kardeşim Ali'den (a.s) gasp etmek ve kızım Fatima'nın (a.s.) da, hakkını gasp etmek için yapacaklar. Küçük şura ise; Zevra'da (Bağdat), büyük gaybet döneminde, sünnetimi ve emirlerimi değiştirmek için yapılacak."

Ve Müminleri Emiri Ali a.s uzun bir konuşmadan sonra;

"Hilafet, Zevra'ya geri dönecek ve o şura olacak. O zaman Süfyani çıkacak ve 9 ay hüküm sürecek ve milleti rezil edecek." dedi sonra ekledi: "Sonra, sancağı İsa bin Meryem’in (a.s.) elinden teslim alan Mehdi (a.s.) zuhur edecek."

Size sesleniyorum ey İnsanlar! Kendinizi o sapkın, bidat ehli, aldatıcı ulemaların fitnelerinden kurtarmanız için. Sizden önceki nesillerin durumunu düşünün. Hiç sapkın ulemaların peygamberlerden herhangi birini ya da Halifelerden herhangi bir Halifeyi desteklediğini gördünüz mü? O yüzden yine aynı şeyi, o sapkın ulemaları takip ederek ve İmam Mehdi a.s'ın Halifesi ile savaşarak, tıpkı sizden önceki nesillerin sapkın ulemaları takip edip, Halifeler ve gönderilmiş Peygamberlerle savaştığı gibi, tekrarlamayın.

Kendinize bir kez olsun adil olun ve şu soruyu sorun: "Hz. Mehdi (a.s)’ın Elçisi'ni, ahir zaman ulemalarından sormak yerine; ahir zaman ulemalarını, Peygamber Efendimiz (s.a.a.s) ve İmamlar'dan (a.s) sordunuz mu?" Eğer bir peygamber veya Enbiya gönderilirse, ulemaların daimi/değişmez tutumlarının ne olacağını, Kur'an-ı Kerim'den sordunuz mu? Hz. İbrahim a.s için ateşi kimin tutuşturduğunu, Hz. İsa a.s'ı kimin öldürmek istediğini ve Hz. Nuh as, Hz. Hud as, Hz. Salih as, Hz. Şuayib as, Hz. Musa as ve Hz. Yunus as ile kimlerin savaştığını, Kuran-ı Kerim'den sordunuz mu?


1. Müslümanların, Hz Muhammed saas'in vefatından sonra Beni Saide Sakife’sinde halifeliği İmam Ali a.s'dan başkasına vermeyi kararlaştırdıkları toplantı.


Eğer kendinize adil olamıyorsanız, o zaman bu soruyu şimdi cevaplamayın. Kuşkusuz daha sonra, şu cevap ile cehennem ateşinde cevaplayacaksınız:

"Ya Rabbena, demektedirler: doğrusu bizler beylerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yanlış yola götürdüler." ﴾Ahzab:67﴿

Ve eğer Miraç hadisi'ni, Allahu Teala'ya sorarsanız, cevabı bulursunuz. Peygamber Efendimiz saas, Miraç'ta, Allahu Teala ile yaptığı uzun konuşmada, bir yere kadar geldi ve şöyle dedi:

Rasullullah saas dedi: “Ya Rabbim, bu ne zaman olacak (Kaim as'ın yükselmesi)" Allahu Teala buyurdu: "İlim kaybolup, cahillik belirdiğinde, vaizler çoğalıp, amel edenler azaldığında, cinayetler artıp, hidayet alimleri azaldığında ve hain bidat ehli alimleri çoğaldığında."

Rasullullah saas buyurdu:
"Ümmetime öyle bir zaman gelecek ki, Kuran'dan sadece yazılar, İslam'dan da sadece isim kalacak. Kendilerini Müslüman sayacaklar ancak İslam'dan en uzak insanlar onlar olacaklar. Camileri döşenmiş ancak hidayetten yoksun olacak. O zamanın müçtehitleri, gökkubbenin altındaki en şerli müçtehitleri olacak. Fitne onlardan çıkacak ve kendilerine dönecek."

Size sesleniyorum Ey İnsanlar; Allah'ın haram kıldığını helal, helal kıldığını da haram yapan bu putlara tapmayın. Eğer onlara itaat ettiyseniz, o zaman Allah'tan başkasına kulluk etmişsiniz demektir.

Ebi Basir, İmam Caferi Sadık a.s'dan nakletmiştir:

İmam a.s'a bu ayetin anlamını sordum: "Allah'ı bırakıp, ulemalarını, keşişlerini Rabler edindiler." Tevbe:31 İmam a.s buyurdu: "Hayır. Allah hakkı için, ulemalar ve keşişler, insanları kendilerine tapsınlar diye davet etmediler. Eğer bunu yapmış olsalardı, kimse onlara uymayacaktı. Ancak, helali haram ve haramları da helal yaptılar ve insanlar da anlamadan onlara kulluk etmiş oldu."

Sizi, Allah'ın hakimiyetini kabul etmeye ve insanların hakimiyetini reddetmeye çağırıyorum. Sizi, Allah'a itaate, Şeytan'a ve onun emsali olan sapkın ulemalara uymayı reddetmeye çağırıyorum. Sizi, Allah'tan korkmaya, O'nun (svt)1 Hakimiyetini tanımaya ve bunun dışında kalan herşeyi; Amerika'nın dayattığı siyasi gerçekliğe itibar etmeden; reddetmeye çağırıyorum. Sizi, arzularınıza hitap etse de, batılı reddetmeye çağırıyorum. Bu dünya insanları mevkice aşağı arzulara sahip olup, bundan yoksun olsa bile; Sizi, hakkı kabul etmeye ve izlemeye çağırıyorum.

1. Subhan ve Teala
zduran
Mesajlar: 9
Kayıt: 23 Eyl 2013, 02:56

Re: Hz Mehdi as'in Elcisi zuhur etti

Mesaj gönderen zduran »

Hakkın acılığına doğru yol alın. Zira, kronik hastalığın iyileşmesi, acı devadadır. Sizi arkadaşsız bırakacak olan, hakka doğru yol alın. Allah'tan (svt) ve ahiretten başka hiçbir şey istemez ve dünyanın bütün süsünden ve karanlığından uzakta kalır iken, Hakka ve Nur'a doğru yol alın. Ebu Zer Gafari demiştir ki: "Sevgili Rasullullah saas bana şöyle buyurdu":

"Hakkı konuş, Ey Ebu Zer"

"Ben de hakkı konuştum. Hak da beni arkadaşsız bıraktı."

Ve Kuran-ı Kerim'de okuduğunuz gibi;
De ki: "Ey mülkün sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin." ﴾Ali İmran:26﴿

Ve Hac'da telbiye getirdiğiniz gibi;
“Lebbeyk Allâhümme lebbeyk, lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk, innel hamde venni’mete leke vel mülk, lâ şerîke lek.1

Bu ayet ile amel ediniz ve bu telbiye ile icabet ediniz. O zaman, atamanın (Halife ile olan), insanların değil, Allah'ın elinde olduğunu göreceksiniz. O zaman sizin derdiniz nedir? Ve bu verdiğiniz hükmünüz nedir?

Hizmetine geldim.Ey Allah’ım! Hizmetine geldim. Evvel zamanda ve Ahir zamanda, Senin (svt) Mülk'üne ve Egemenliğine iman etmeyenlere rağmen; Mülk senindir, ortağın yoktur. Ve o Allah'ın atamasına (Halifesi'nin) iman etmeyenler ve onların takipçileri bir zaman gelecek, bilecekler ki, neyin tersini yapıp da, alaşağı edilmiş olduklarını. Ve bu akıbet, o Allah'tan korkanlara, Allah'ın Ataması'ndaki (Halifesi'ndeki) herhangi bir yeniliği kabul etmeyenlere ve Allah için, O'nun Egemenliğinde hiçbir şeyi ortak koşmayanlaradır. Bu nedenle, bu telbiye, onlar amel etmez iken, ya da Allah'ın atamasını (Halife'sini) ya da Mülk'ünü tanımaz iken, onu hacda tekrar edenler için bir utanç olacaktır. Sanki sığırlar gibi, ne dediklerinin farkında bile değillerdir. Esasen, kendi yollarında daha da çok şaşırmışlardır çünkü ne söylüyor olduklarını idrak etmek için yaratıldılar lakin kendilerini geriletip/alçaltıp durmuşlardır.

Hacc-ı ekber (en büyük hac) gününde Allah ve Resûlünden insanlara bir bildiridir: Allah ve Resûlü müşriklerden uzaktır. Eğer tevbe ederseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. Ve eğer yüz çevirirseniz bilin ki, siz Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz. (Ey Muhammed)! o kâfirlere elem verici bir azabı müjdele! ﴾Tevbe:3﴿

1. Anlamı: Hizmetine geldim.Ey Allah’ım! Hizmetine geldim. Senin ortağın yoktur, hizmetine geldim. Hamd ve nimet senindir. Mülk senindir, ortağın yoktur.

Ve size hakkı söylüyorum Ey İnananlar, Yezid (Allah'ın laneti üzerine olsun), Hz. Hüseyin a.s'ı öldüremedi çünkü Hz. Hüseyin a.s, Sekife'de ve Büyük Şura'da inkar edilen, Allah'ın (svt) Egemenliğini kabul ettirmek amacı ile kıyam etti. Hz. Hüseyin a.s, Allahu Teala'nın Egemenliğini yerleştirmede, Hükümdarlığın ve Atama'nın insanlardan değil, Allahu Teala'dan olduğunu ve insanların elinde değil ama Allah'ın elinde olduğunu tanıtmada başarılı oldu.

Meyve (Hz. Hüseyin a.s'ın kanının meyvesi, onun Ehlibeyti ve Şii'leri), inançlı/imanlı bir nesildi ki, ulusu etkisiz hale getiren zorbaların yüzüne karşı kıyam etti. Ve bu imanlı nesil, Allah'ın Ataması (Halifesi) yerine geçen kimseden, bin yılı aşkın bir süredir hoşnut değildi.

Fakat sonra, Hz. Hüseyin a.s, kurban edilmiş pürü pak kanı ile ne inşa ettiyse, ahir zamanın sapkın ulemaları onu yok etmeye geldi. Onlar, insanların egemenliğini kurmak ve Allah'ın Egemenliğini reddetmek için geldiler. Ve bu ucuz dünyevi hesaplarla, milletin dünyevi çıkarlarını kendi noksan akılları ile teşhis edebilmeye muktedir olduklarını varsayarak ve milletin ahiret çıkarlarını hiçbir suretle hesaba bile katmadan, Allah'ın dinini sattılar.

Sizin üzerinize söylediğim hak şudur ki Ey İnananlar, onlar Hz. Hüseyin a.s'ı öldüremeyecekler çünkü Hz. Hüseyin a.s ve onun ilahi devrimi (ilahi Atama için direnişi), sizlerin sebebiyle devam etmektedir Ey İnananlar. Onlara gelince, ne zaman Hz. Hüseyin a.s'a ağlamada ısrar etseler ya da Hz. Hüseyin a.s'ı ziyaret etseler, Hz. Hüseyin a.s onlara lanet okur çünkü onlar O a.s'ın şu andaki katilleridir. Onlar Hüseyni devrimi ve onun mütevazi amacını yok etmeyi denediler fakat başarısız oldular. Ve sizler, temiz ellerinizle Hüseyni devrimi'nin meşalesini kavradıktan ve bu mübarek amacı yani Allah'ın Egemenliği'ni O svt'nın toprağında, temiz kanınızla, muhafaza etmeyi kararlaştırdıktan sonra, Şeytan utanmış olarak geri dönmüştür.

Ahmed el Hasan, inancı (yani Allah'tan başka güç yoktur) haricinde başka bir şeyi olmayan zayıf bir kuldur. Ve fakat onun inancı öyle bir inançtır ki, onunla dağları karşısına alsa, onları yok eder. Bilirim ki onlar, Allah'tan başkasına kulluk edenlerin üzerinde toplanan, muazzam miktarlarda paralara sahiptirler. Bilirim ki onlar, kitle iletişim araçlarına, onları şevkle öven, tanıtımını yapan bir ülkeye ve güce sahiptirler ki, bu da Amerika'dır. Amerika onları, onlar da Amerika'yı hoşnut ederler. Bilirim ki, onlar bu materyalistik dünyada bir çok şeye sahiptirler fakat ben onlarla bu inançla ve Allah'tan başka bir güç yoktur ifadesi ile karşı karşıya geleceğim. Ve ben onlarla, Hz. Hüseyin a.s'ın itretinin yüzleştiği şekilde yüzleşeceğim.

Ve tüm dünya bu yeryüzünde yeni bir Kerbela görecek. Bir Kerbela ki, Hz. Hüseyin a.s ve onun az sayıdaki Şii'lerinin bulunduğu, Allah'ın Egemenliği ve insanların egemenliğini inkar etmeye, Amerikan Demokrasisi'ni ve Sakife'nin sapkın ulemalarını reddetmeye çağırdığı bir Kerbela. Bir Kerbela ki, Hz. Hüseyin a.s'ın ölüm emrini veren sapkın ulemalar olan; Kadı Şureyh, Şimr bin Zilcevşen ve Şeys bin Rebia'nın bulunduğu bir Kerbela. Bir Kerbela ki, Yezid, bin Ziyad, Husayn bin Numeyr (Sir Jon) ve Amerika'nın arkasında olduğu Romalılar'ın olduğu bir Kerbela.

Ve dünya, kutsal topraklar üzerinde, Meryem oğlu İsa a.s'ın yeni mesajının destansı savaşını görecek. Ve bu İsa a.s ve insanların inançlarına zarar vermelerinden korkan, baskı görmüş birkaç havarisinin bulunduğu, kutsal topraklarda olacaktır. Hz. İsa a.s'ı öldürmede ısrar eden Musevi alimlerin ve onların bu ısrarına boyun eğen ve Hz İsa a.s'ı öldürmeye çalışan Romalıların (Amerikalılar) da bulunduğu kutsal topraklarda olacaktır. Hz. İsa a.s demiştir ki:

Ey sapkın alimler, Allah'ın (svt) işi, sizin dileğinize veya seçiminize uygun değildir. Sizler ölüm için türüyor, harap olmak için yapıyor, bayındır kılıyor ve varisler için de yolu açıyorsunuz.

Tüm destansı savaşlar burada oldu ve bu toprakta da olmaya devam edecek. Bu Rab'bin isteğidir. O zaman siz de, Rab'bin isteğinin gerçekleşmesine izin verin. O'dur (svt) destekçileri, peygamber ve elçileri için zafer alacak olan:

Andolsun ki elçi olarak gönderdiğimiz kullarımıza geçmişte söz vermiştik: Zafere mutlaka onlar ulaşacaklar. Galip gelenler kesinlikle bizim ordumuz olacak. ﴾Saffat: 171-173﴿

Hz. Muhammed saas'in Rab'bi (svt), bu toprakta, zalimler üzerine zafere ulaşacaktır. O svt, Hz. Hüseyin a.s'ın neslinin katilleri üzerine muzaffer olacaktır çünkü onlar babalarının yaptığı eylemlerle tatmin olmuşlardı.

Sizden her kim inanmak istiyorsa, inansın ve temiz olan daha da temiz olsun. Ve aziz olan, daha da aziz olsun ve sizden her kim inanmak istemiyorsa da, inanmasın. Daha çok zalim olsun ve daha çok murdar olsun. Sapkın ulemalarınızı izleyin, Hz. İbrahim as'ın ateşini tutuşturmak için odun toplayın, Hz. Nuh as ile dalga geçin, Hz. Ali a.s'ın kellesi için zehirli kılıç hazırlayın ve Hz. Hüseyin as'ın göğsünü ezmek için atlarınızı hazırlayın. Fakat ben asla ödün vermeyecek, asla pazarlık etmeyecek, asla Osman'a zıt düşmekten ve onu halka ifşa etmekten geri durmayacağım.

Evet benim meydan okumam şu an, dedem Rasullullah saas'in Kureyş putlarına meydan okumasından daha şiddetlidir. Çünkü onlar taştan yapılmış putlar idi, halbuki benim şu an meydan okuduğum putlar, Allah'ın Elçisi Hz. Muhammed saas'in elbisesini giyen, Kuran'ın hamilini taklit eden ve İmamlar'ın vekilleri olduğunu iddia edenlerdir. Bunlar öyle putlardır ki; Peygamber ve Elçi düşmanlarının mirasını taşıyan ve Hz. Ali a.s'ın ordusunu paramparça etmek için, Kuran'ı mızraklar üzerinde taşıttıranlardır.

Fakat onlar Allah'tan başka bir güç olmadığını kavrayamazlar, tüm övgüler Allah'adır. Ben yalnız değilim bilakis benimle birlikte hepsine hizmet etmekten onur duyduğum bir küçük inançlı grup vardır. Onlar, hakkı kalplerinde taşıdılar ve aydınlığa, Allah'a yürüdüler. Ve aydınlık haricinde, içlerinde hiçbir karanlık kalmayana kadar da, hoşnut olmayacaklardır.

Onlara Nûh’un kıssasını da oku! O, kavmine şöyle demişti: "Ey kavmim! Eğer benim aranızda bulunmam ve Allah’ın âyetlerini bildirmem zorunuza gidiyorsa, bilin ki ben yalnız Allah’a dayanıp güveniyorum; siz de ortaklarınızı toplayıp ne yapacağınızı kararlaştırın, yapacağınız iş içinizde niyet olarak kalmasın ve bana mühlet de vermeden yapacağınızı yapın. (Yunus:71)

Rabbinizin (svt) isteğinin, böyle olmasına izin verin. Her zaman olduğu gibi; zorbaların zafer kazandığı, Elçileri ve inananları öldürdüğü gibi... Ve bu dünya için değil fakat ahiret için yaratıldığımız gibi... Ey Allah'ım, eğer bu Seni (svt) memnun edecekse, o zaman memnun olana kadar devam et ya da bu sefer Rabbim, isteği'nin değişmesine izin ver ki, böylelikle tüm dünya, inancından başka elinde hiçbir şeyi olmayan, Allah'tan başka hiçbir güç yoktur ile zafer kazanacak olan ve bu dünyanın daha önce hiç görmediği en kötü zorbaları mağlup edecek olan, bir kaç zalim insan görsün.

Bu sapkın ulemalar diyecektir ki; aslında bazıları çoktan demiştir: "Ahmed el Hasan'ı öldürün. O ulemalar hakkında konuşuyor." Evet, o ulemalar hakkında konuşur çünkü o Allah'ın Elçisi'nin yolunu yeniden yürürlüğe koymak ister. Ve hangi ulemalardır onlar? Onlar bir kısım hakka çağıranlarla kavga edenlerdir. O zaman, ben onları bugün tamamen hakka çağırırken, Peygamberler ve Elçiler tarihi'ne, İmamlar ve Halifeler tarihi'ne, Muhammed saas ve Ali a.s tarihi'ne, Hz. Hüseyin as tarihi'ne, İmam Mehdi a.s tarihi'ne, İsa a.s tarihi'ne çağırırken, bu nasıl olacaktır? Hz. İsa a.s demiştir ki:

Hizmetçim iki elim, bineğim iki ayağım, yeryüzü yatağım, taşlar yastığımdır. Isınmam kışın güneşin doğması ile, ışığım gece ay ile olur. Azığım açlık, sloganım korku, kıyafetim palas, meyvem ve sebzem, yaban ve sığırlar için biten şeylerdir. Geceleyin fakirlik içinde ve gündüz de yokluk içinde yaşarım. Buna rağmen yeryüzünde benden daha zengin birisi yoktur.

Ben Allah'tan kolaylaştırma ve hazırlık olmadan, tamamen ve mutlak olan Hakka çağırmaya gelmedim. Allah svt sizlere o sapkın ulemaların gerçeğini bilinir kıldı. O svt, bir kısım hakka çağıran alimleri gönderdiğinde, sapkın ulemalar onları öldürerek ve sınır dışı ederek onlara zulmetti. Onların kimliklerini yok ettiler, öldürmek ve sınır dışı etmek için zorbaların yolunu açtılar. Ve onlar, yanı başınızda idi; Seyyid Humeyni, Seyyid Muhammed Bakır Sadr ve Seyyid Muhammed Sadık Sadr.

Basiretsizlik, hakkı görmeyen ya da bakmayan bir gözdür. Sizi içine düşürdükleri bu tuzak nedir Ey İnsanlar? Her daim bir Peygamber, Halife ya da hak yolunda amel eden bir alimi öldürmeye kastetmeniz ve yanlış yola götüren sapkın ulemaların tarafında yürümeniz hangi mantığa uyar? Ve sonra onlar onu bertaraf edince de, bağrınıza vurur, göz yaşı döker, menfur ve kerih olan pişmanlığınızı sergilersiniz.

Sonra yine aynı şeyi ardı ardına tekrarlar durur ve batıl olan sapkın ulemaları izlersiniz. Ve aynı yılan sizi her seferinde aynı yerden sokuyor olur.

Uyanın Ey Uyuyanlar. Uyanın Ey Ölüler.

Benim konumumu ve Hz. İsa as'ın bahsettiği sapkın alimlerin konumlarını biliyor musunuz? O zaman gelin bu örneği İsa as'dan dinleyelim:

Üzüm bağı sahibi olan biri vardı. Bağını bağcılara kiralayıp yolculuğa çıktı. Bağbozumu yaklaşınca, üründen kendisine düşeni almaları için yardımcılarını bağcılara yolladı. Bağcılar adamın yardımcılarını yakalayıp, öldürdüler. Daha sonra bağ sahibi, 'Oğlumu sayarlar.' diyerek bağcılara onu yolladı. Ama bağcılar adamın oğlunu görünce birbirlerine, 'Mirasçı bu; gelin, onu öldürüp mirasına konalım.' dediler.

Ve o bağa el koyanlar, sapkın ulemalar ve bağın sahibi de, İmam Mehdi a.s'dır. Ve O as'ın gönderdiği yardımcılar da, öldürülen ve sürgün edilen, hakk ile amel eden alimlerdir. Esasen, onun oğlu da, size seslenendir:


Uyanın Ey Uyuyanlar. Uyanın Ey Ölüler.

Diriler ile ölüler de bir olmaz. Allah dilediğine işittirir. Sen kabirde bulunanlara işittirecek değilsin. (Fatır:22)

Uyanın Ey Uyuyanlar. Uyanın Ey Ölüler, bu sapkın ulemaların dünyası hakkına uyanın. Hz. Musa bin Cafer el Kazım as'ı zindana atarak öldüren, Harun'un dünyası hakkına uyanın.

Uyanın Ey Uyuyanlar. Uyanın Ey Ölüler.

Onları takip etmeyin ve onlarla birlikte cehennemin derin kuyularına düşmeyin. Allah svt'ya dönün, bilcümle ne yaptıysa, Irak'ta ve dünyada da ne yapacaksa, yeryüzündeki insanların buna kulak vermesini ister ki, belki hakka hidayet olunurlar. Allahu Teala buyurmuştur ki:

İnsanların kendi ellerinin (irade ve ihtiyarlarıyla) yaptıkları işler (günahlar) yüzünden, karada ve denizde fesad meydana çıktı ki, Allah, işledikleri günahlardan bir kısmının cezasını (dünyada) onlara taddırsın. Olur ki (küfürden ve işledikleri günahlardan tevbe ederek) dönerler. (Rum:41)


Ve Allahu Teala buyurdu:

Andolsun, dönsünler diye biz onlara (ahiretteki) en büyük azaptan önce (dünyadaki) yakın azabı elbette tattıracağız. ﴾Secde:21﴿

Ve Allahu Teala buyurdu:

Onlara gösterdiğimiz her bir âyet (mucize) diğerinden daha büyüktü. Doğru yola dönsünler diye onları azaba uğrattık. ﴾Zuhruf:48﴿

Ve Allahu Teala buyurdu:

Andolsun biz, çevrenizdeki memleketleri de yok ettik. Belki doğru yola dönerler diye âyetleri tekrar tekrar açıkladık. ﴾Ahkaf:27﴿

Allah'a dönün, Hakka dönün, Allah'ın Kitabına ve Kitap ehli'ne dönün. Zira, hakka dönüşünüz; bu dünya ve ahiretiniz için; bu dünyanın ve ahiretin azabından selametiniz için en hayırlısıdır. Ve kurtuluşunuz için başka seçeneğiniz yoktur, zira bu, O svt'nın destekçilerinin muzaffer olacağı, Allah'ın günüdür.


Bu sözü, ardından geleceklere devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı ki, insanlar (onun dinine) dönsünler. (Zuhruf:28﴿

Müminlerin Emiri a.s dedi:

Benden sonra öyle bir zaman gelecek ki, o zamanda haktan daha gizli, batıldan daha aşikar bir şey olmayacak. Allah ve Resulüne yalan söylemekten daha fazla artıp yayı¬lan bir şey olmayacak. O zaman halkına hakkıyla okundu¬ğunda Kur'an'dan daha rağbetsiz ve tahrif edildiğinde ise ondan daha rağbetli şey olmayacaktır.
Ülkelerde maruftan daha münker ve münkerden daha maruf şey olmayacaktır. Kur'an'ı yüklenenler onu atmış ve hıfzedenler onu unutmuş olacaktır. O günde Kur'an ve ehli kovulmuş iki sürgün, beraber yolculuk eden iki yoldaş olacak; fakat hiç bir kimse onlara yer vermeyecektir. O zaman da Kur'an ve ehli insanlar içindedir; fakat onlarla değil; insanlarla beraberdir, fakat birlikte değil... Çünkü bir araya gelseler bile dalalet hidayete uymaz. Bu halk ayrı¬lık üzere birleştiler ve birlikten ayrıldılar Sanki kitabın önderleri onlar da, kitap onların önderi değildir. Onların ya¬nında kitabın ancak adı vardır; sadece yazısını tanırlar, Bundan önce de salihlere her türlü zulmü reva görenler onlardı. Salihlerin Allah'a karşı doğruluklarına yalandır de¬diler, iyiliklerine kötülükle mukabele ettiler. (Nehc'ül Belağa\Hutbe:147)

Ey inananlar, bu günler Hac günleridir. O zaman Haccınız mübarek olsun. Kabe'ye gitmiş olsanız da, ya da evlerinizde oturuyor olsanız da, eşit şekilde, Haccınız mübarek olsun. Zira evlerinizde de olsanız, sizler hacılarsınız çünkü Allah'ın evi sizin kalplerinizdedir. Esasen, Allahu Teala haccı insanlar üzerine, biatlarını arz etsinler ve Hz. Muhammed saas'in Ehlibeyt'inin Kaim'ini desteklesinler diye farz kılmıştır.

Peki, Hz. Muhammed saas'in Ehlibeyt'inin Kaim'ine yüz çevirenler, kime biatlerini ve desteklerini takdim edeceklerdir?

Size söylediğim hakikat şudur ki; onlar ölüdür ve yaşamıyorlardır. Ve ne zaman dirileceklerini de bilmezler. Ve Cahiliye insanları da Hac'ca giderdi:

Onların, Kâ'be'nin yanında duaları ıslık çalıp el çırpmaktan ibarettir. Öyle ise (ey müşrikler) inkar etmekte olduğunuzdan dolayı tadın azabı. ﴾Enfal:35﴿

Ve bugünküler, dünküler gibibir:

Şüphesiz zulmedenler için (önceki müşrik) arkadaşlarının azap payı gibi payları vardır. Artık azabımı acele istemesinler. ﴾Zariyat:59﴿

Şüphesiz, Allah, azaptan yüz çevirenleri ve o uyaran kişinin de suçsuz olduğunu ihtar etti:

Andolsun, biz onlardan azabı belirli bir süreye kadar geciktirsek, o zaman da mutlaka "Onu ne alıkoyuyor?" derler. İyi bilin ki, azap onlara geleceği gün, kendilerinden bir daha uzaklaştırılmaz ve alay etmekte oldukları şey, kendilerini çepeçevre kuşatmış olur. ﴾Hud:8﴿

Hamd sadece, sadece ve sadece Allah'a mahsustur.
Ya Rabbim, Hamd ve Şükran Senin üzerine olsun.
Ya Rabbim, ben Kitap veya İnanç bilmezdim, Sen öğrettin.
Ya Rabbim, ben yanlış yola yönelmiştim, Sen rehberlik ettin.
Ya Rabbim, ben yolumu kaybetmiştim, Sen yolu gösterdin.
Ya Rabbim, ben hastaydım, Sen tedavi ettin.
Ya Rabbim, ben çıplaktım, Sen giydirdin.
Ya Rabbim, ben açtım, Sen besledin.
Ya Rabbim, ben susuzdum, Sen su verdin.
Ya Rabbim, ben fakirdim, Sen zenginleştirdin.
Ya Rabbim, ben yetimdim, Sen korumana aldın.

Sana teşekkür etmede dermansız kalırım çünkü Sen haricinde başıma gelen başka bir hayır yoktur.

Senin haricinde kimse şerri benden defetmedi.

O zaman, hamd olsun Sana svt, bu Senin cemalinin cömertliği, Görkeminin İhtişamıdır.

Ya Rab, Muhammed ve Muhammed'in Ehlibeyt'ine salat et ve kalbimin duyularını senin zikrine aç ki, Senin ilhamını anlayabileyim ve Senin emrini takip edebileyim ve men ettiğin şeylerden sakınabileyim.

Ya Rab, Muhammed ve Muhammed'in Ehlibeyt'ine salat et ve benden yüz çevirme ve beni lütfundan esirgeme ve beni mağfiretinden mahrum etme. Beni, Senin destekçilerinin destekçisi, düşmanlarının savaşçısı yap.

Bana Senden korkmayı bahşet, Seni istemeyi, meselene ve Kitap inancına teslim olmayı ve Peygamberi'nin saas yolunu izlemeyi ihsan et.

Ya Rab, adımlarımı sabit, Senden öğrenir ve sessizliğimi tefekkür, konuşmamı zikir yap. Ve beni, büyük günahlarımı bağışla ve beni Hak ehli olan babalarıma kat. Ve evvelden, ezele, zahirde ve batında tüm övgüler Sana mahsustur, Ya Rab. Ve selamımı, Senin desteklenmiş, muzaffer, toplayıcı, uyarıcı olan Peygamberin, Hz. Muhammed saas'e gönder.

Ve ben Sen'den ve Senin Elçi'nden (saas) ve onun mazlum oğlu Muhammed bin Hasan as'dan, risaleti tebliğ etmede gösterdiğim kusurlar için özür ve mağfiret diler ve Sana tövbe ederim. Duaların, o as'ın ve onun tathir babalarının üzerine olsun.

Selamet, yeryüzünün doğu ve batısındaki inanan erkekler ile inanan kadınların üzerine olsun. Ve Allah'ın merhameti ve rahmeti (onların üzerine olsun).

Ahmed el Hasan


Hazret'in kendi sesinden, bu hutbesini dinlemek için lütfen aşağıdaki linke tıklayınız:

http://yamaani.co/2013-06-27-02-40-16/h ... l=&start=2
zduran
Mesajlar: 9
Kayıt: 23 Eyl 2013, 02:56

Re: Hz Mehdi as'in Elcisi zuhur etti

Mesaj gönderen zduran »

Imam Ahmed el Hasan as'ın Mehdi as'ın Halifesi olduğunu öğrenmek için Allah'a danışmanız en doğrusu olacaktır:

Imam as'a sorulan bir soru:
Hz Mehdi as'in Elcisi Imam Ahmet el Hasan as'a inanmanin en kisa yolu nedir?
Zainab al Mossawy, 16/Safar/1426 H

Cevap:
Rahman ve Rahim olan Allah'ın Adıyla; Hamd olsun bütün alemlerin Rabbi olan Allah'a.

Gayb'a inanmanin en kisa yolu yine Gayb'a sormaktir. 3 gun oruc tutup, Peygamber'imiz Hz Muhammed sav'in kizi Hz Fatima as hatrina yalvarip, Allah'tan ruyanizda veya kesf (uyanik halde) iken isaretlerle size gercegi gostermesini isteyebilirsiniz.

Ahmet ElHasan
Cevapla

“Duyurular” sayfasına dön