Vakayi Hayriye Olayının Kısa Tahlili

Cevapla
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Vakayi Hayriye Olayının Kısa Tahlili

Mesaj gönderen biralevi »

VAKAYİ HAYRİYE OLAYININ KISA TAHLİLİ


Bilindiği gibi 1826 yılında Osmanlı padişahı 2.Mahmut’un girişimleriyle yeniçeri ordusu dağıtıldı ve bu olay tarihe resmi deyimle “Vakayi Hayriye” hayırlı olay diye geçti.

Başlangıçta Müslüman olmayan devşirmelerden kurulu olan yeniçeri ordusu Osmanlının anadoluyu “Denetlemek ve Sünnileştirmek ”amacına hizmet etmesi için bir manevi pir’e yada ocağa bağlanması gerekiyordu.Bu nedenle de Osmanlı bu ordusunu Hacı Bektaşa yani Bektaşiliğe bağlamayı uygun görmüştü.Zira Osmanlıda Bektaşiliğin Sünni bir tarikat olarak kurulduğunu biliyordu ve bu nedenle de özelliklede merkezdeki vurucu güç şeklinde örgütlenmiş olan Yeniçeri ocağını bu tarikata bağlamakta hiçbir sakınca görmedi.Zaten Osmanlı aksini düşünseydi kendi silahlı ve merkezde özel bir güç olan ordusunu muhalif bir tarikata bağlarmıydı?
Yeniçeri ocağı özellikle başkent İstanbulda güçlü bir ordu olarak iktidar üzerinde söz sahibi olacak eylemlere karışıncaya dek Osmanlının baş tacı olarak her Alevi katliamında görevini yaptı.Dikkatle düşünülürse 1826 yılına kadarki süreçte 2.Bayezid,Yavuz selim ve Kanuni üçleminde birçok alevi katliamı yapılmış ve yeniçeri ocağı da bunların hepsinde aktif görevler almıştır.
Yeniçeriler Alevi katliamları yaparken kendilerine 3.Selim Hacı Bektaş köçekleri diye hitap bile ediyordu. Yeniçerilerin Bektaşilik tarikatına bağlı olduklarında bütün tarihçiler hemfikirdir.Hatta bu bağlılıktan dolayı kendilerine TAİFE-İ BEKTAŞİYAN,yeniçeri ağasına da AĞAA-YI BEKTAŞİYAN diyorlardı.Bektaşi babaları da yeniçeri birliklerine vaizler olarak eşlik ediyorlardı.Yeniçeri divanında Hacı Bektaş’ın adı geçtiğinde yeniçeri ağaları saygıdan dolayı ayağa kalkıyorlardı.
Ancak zamanla bu ocak içerde ve merkezdeki derin güç olarak padişah VE sadrazam seçimlerinde de etkili olmaya başladı.Kazan kaynatmak diye tabir edilen olaylarla huzursuzluklarını belli dönemlerde açık etmeye başladılar.Nihayetinde “PADİŞAHTA İNSAN,PADİŞAHIN OSMANLIDAN OLMASI ŞART MI? HERKES PADİŞAH OLABİLİR? Şiarını seslendirmeye başladıklarında o güne kadarki padişahların tutumlarından da tecrübe edinen tahttaki padişah 2.Mahmut bu ordunun varlığına son verecek hamleleri peş peşe yaptı ve orduyu büyük bir katliamla dağıttı.
İstanbul merkezde yeniçeri ve Bektaşi ilişkisi güçlü olduğu için bu katliamlardan Bektaşi dede ve babaları da özellikle İstanbuldakiler paylarını aldılar .
O güne kadar laf söylenmeyen ,baş tacı edilen yeniçeriler İslama aykırı ! davranma suçlarından dolayı suçlanmış ve din alimlerinin fetvalarıyla yok edilmişlerdi.Oysa gerçek onların sadece kimin padişah olacağı konusundaki tavırlarından kaynaklanıyordu.Taht ve taç uğruna kendi öz kardeş ve çocuklarına dahi acımayan Osmanlı doğaldır ki kendi ordusuna da acımayacaktı.
Durum böyle olmasına karşılık son yüzyılda Alevilik ve Bektaşilik aynı cümlede birlikte kullanılmaya başlanınca bu olay daha değişik yorumlanır oldu.
Güya Yeniçeri ordusu Aleviymiş ve bu nedenle Bektaşiliğe bağlıymış ve Osmanlıda bu nedenle orduyu dağıtmışmış !
Oysa Yeniçeri ordusu devşirme bir orduydu,merkezi bir orduydu,Sünni Bektaşiliğe bağlıydı ve 1826 yılına gelinceye tüm alevi katliamların da yer almış,osmanlıya her fethinde! Vurucu güç olarak hizmet etmişti.
İşte bu olaydan sonra yeniçeri ordusu tarih sahnesinden silindi ama katliam İstanbulla sınırlı olduğu için anadoludaki Bektaşi tarikatları varlıklarını sürdürdüler ve başlarına AYNI KÖKTEN GELDİKLERİ İNANCIYLA ve daha iyi denetlenmeleri amacıyla Nakşibendiler atandı.
Bu olay ;
Osmanlı-Bektaşi ilişkisini bozdu.
Bektaşilerin devletten uzaklaşmasına neden oldu.
Bektaşilerin Sünni Osmanlı denetiminden uzaklaşmalarına neden oldu.
Bektaşilerin anadoludaki diğer odaklara yaklaşmalarına neden oldu.
Bektaşilerin sebatayist etkiye daha çok maruz kalmalarına neden oldu.
Bektaşilerin Sünnileşme amacına hizmet etmelerinin kesintiye uğramasına neden oldu.
Diğer tarikatların saltanat nezdinde daha öne geçmelerine neden oldu.
Ancak tüm bunları olağan sonuçlar olarak yazarken önemli bir gelişmeyide görmek zorundayız:
Sultan Abdülaziz döneminde ilişkiler eskisi olmaya Sebatayist-Jön Türk-Bektaşi-İttihatçı ilişkisi gelişmeye başlamıştı ki Saltanat dağıldı,Cumhuriyet kuruldu ,tarikatlar resmi olarak tasfiye oldu.

Şimdi tüm bu olanlar çevresinde düşünelim:
1-Bektaşilik söylenildiği gibi alevi örgütlülüğü olsaydı ,Alevi düşmanı Sünni Osmanlı merkezdeki en güçlü ordusunu alevi bir dergaha bağlar mıydı?
2- Bektaşilik söylenildiği gibi alevi örgütlülüğü olsaydı Böyle bir dergaha bağlı ordu Alevi katliamlarında yer alır mıydı?
3- Bektaşilik söylenildiği gibi alevi örgütlülüğü olsaydı ,tarihteki en büyük alevi katliamlarını yapan 2.Bayezid ,Yavuz selim ve Kanuni sultan Süleyman gibi acımasızlıklarıyla ün yapmış padişahlar hem Bektaşiliğe hemde yeniçeriliğe bu kadar sıcak ve yakın olurlarmıydı?
4- Yeniçerilik söylenildiği gibi alevi örgütlülüğü olsaydı,Alevi düşmanı Osmanlı 1826 yılına kadar bekler miydi?
5- Bektaşilik ve yeniçerilik söylenildiği gibi alevi örgütlülüğü olsaydı ,Yeniçeriler Yavuz Sultan selimi padişah olarak seçerler miydi,desteklerler miydi ? (Yoksa Yavuz başta Alevi dostuydu da sonradan düşman oldu diye komik bir iddiada mı bulunacaksınız )
6-Yoksa bazı şaşkınların dediği gibi Yavuz ve kanuni gibi zalim padişahlar korktukları için mi Bektaşilere ve yeniçerilere dokunmadılar? Ordularıyla Anadolu dışında birçok güçle savaşı göze alan bu padişahlar üç beş Bektaşi dervişinden mi korktular yani? Onların döneminde daha zayıf olan yeniçeri ordusundan mı korktular ? Safeviden,memlüklülerden,haçlılardan korkmayanlar bunlardan mı korktular ?

Bütün analiz ve yanıtlar tutarlı biçimde düşünüldüğünde tekbir sonuç çıkıyor:

Bektaşiler ve yeniçeriler Sünni Osmanlının hizmetçileriydi ve yeniçeriler padişahların belirlenmesi konusunda biraz ölçüyü kaçırdılar ve yanıtlarını aldılar ve aradaki bağ nedeniyle Bektaşilerde zarar ve zulüm gördüler.
Osmanlıdan her zulüm göreni Alevi zanneden şaşkınlarda ilişkiyi yorumlayamadıkları için şaşırdılar ve Bektaşi ve yeniçeri ordusunu sahiplenmeye çalıştılar.
Halbuki Osmanlı padişahı saltanat ve iktidar mücadelesinde beşikteki kendi bebeklerine bile acımayacağını taa Fatih döneminde 15.yüzyılda ilan etmişti……….

Kod: Tümünü seç

Çağları açan,değiştiren,dönüştüren bilgidir.
Alevi aydını doğru bilgiye kavuşma konusunda inatçı olmalıdır.
DOğru bilgiye kavuşan alevi aydını  geleceğin planını bu bilgiye uygun olarak yapmak zorundadır.
Bugün alevi aydınının görevlerinden biriside bektaşilik kamburunu  alevi halkının sırtından atmak olmalıdır.
Bektaşiliğin gerçek yerine yani diyanet ve ilahiyatçıların olduğu yere dönmesi Alevilerin özgürlüğüdür.
Bİze 12 imamların bilgileri yeterlidir.








Bilindiği gibi 1826 yılında Osmanlı padişahı 2.Mahmut’un girişimleriyle yeniçeri ordusu dağıtıldı ve bu olay tarihe resmi deyimle “Vakayi Hayriye” hayırlı olay diye geçti.

Başlangıçta Müslüman olmayan devşirmelerden kurulu olan yeniçeri ordusu Osmanlının anadoluyu “Denetlemek ve Sünnileştirmek ”amacına hizmet etmesi için bir manevi pir’e yada ocağa bağlanması gerekiyordu.Bu nedenle de Osmanlı bu ordusunu Hacı Bektaşa yani Bektaşiliğe bağlamayı uygun görmüştü.Zira Osmanlıda Bektaşiliğin Sünni bir tarikat olarak kurulduğunu biliyordu ve bu nedenle de özelliklede merkezdeki vurucu güç şeklinde örgütlenmiş olan Yeniçeri ocağını bu tarikata bağlamakta hiçbir sakınca görmedi.Zaten Osmanlı aksini düşünseydi kendi silahlı ve merkezde özel bir güç olan ordusunu muhalif bir tarikata bağlarmıydı?
Yeniçeri ocağı özellikle başkent İstanbulda güçlü bir ordu olarak iktidar üzerinde söz sahibi olacak eylemlere karışıncaya dek Osmanlının baş tacı olarak her Alevi katliamında görevini yaptı.Dikkatle düşünülürse 1826 yılına kadarki süreçte 2.Bayezid,Yavuz selim ve Kanuni üçleminde birçok alevi katliamı yapılmış ve yeniçeri ocağı da bunların hepsinde aktif görevler almıştır.
Yeniçeriler Alevi katliamları yaparken kendilerine 3.Selim Hacı Bektaş köçekleri diye hitap bile ediyordu. Yeniçerilerin Bektaşilik tarikatına bağlı olduklarında bütün tarihçiler hemfikirdir.Hatta bu bağlılıktan dolayı kendilerine TAİFE-İ BEKTAŞİYAN,yeniçeri ağasına da AĞAA-YI BEKTAŞİYAN diyorlardı.Bektaşi babaları da yeniçeri birliklerine vaizler olarak eşlik ediyorlardı.Yeniçeri divanında Hacı Bektaş’ın adı geçtiğinde yeniçeri ağaları saygıdan dolayı ayağa kalkıyorlardı.
Ancak zamanla bu ocak içerde ve merkezdeki derin güç olarak padişah,sadrazam seçimlerinde de etkili olmaya başladı.Kazan kaynatmak diye tabir edilen olaylarla huzursuzluklarını belli dönemlerde açık etmeye başladılar.Nihayetinde “PADİŞAHTA İNSAN,PADİŞAHIN OSMANLIDAN OLMASI ŞART MI? HERKES PADİŞAH OLABİLİR? Şiarını seslendirmeye başladıklarında o güne kadarki padişahların tutumlarından da tecrübe edinen tahttaki padişah 2.Mahmut bu ordunun varlığına son verecek hamleleri peş peşe yaptı ve orduyu büyük bir katliamla dağıttı.
İstanbul merkezde yeniçeri ve Bektaşi ilişkisi güçlü olduğu için bu katliamlardan Bektaşi dede ve babaları da özellikle İstanbuldakiler paylarını aldılar .
O güne kadar laf söylenmeyen ,baş tacı edilen yeniçeriler İslama aykırı ! davranma suçlarından dolayı suçlanmış ve din alimlerinin fetvalarıyla yok edilmişlerdi.Oysa gerçek onların sadece kimin padişah olacağı konusundaki tavırlarından kaynaklanıyordu.Taht ve taç uğruna kendi öz kardeş ve çocuklarına dahi acımayan Osmanlı doğaldır ki kendi ordusuna da acımayacaktı.
Durum böyle olmasına karşılık son yüzyılda Alevilik ve Bektaşilik aynı cümlede birlikte kullanılmaya başlanınca bu olay daha değişik yorumlanır oldu.
Güya Yeniçeri ordusu Aleviymiş ve bu nedenle Bektaşiliğe bağlıymış ve Osmanlıda bu nedenle orduyu dağıtmışmış !
Oysa Yeniçeri ordusu devşirme bir orduydu,merkezi bir orduydu,Sünni Bektaşiliğe bağlıydı ve 1826 yılına gelinceye tüm alevi katliamların da yer almış,osmanlıya her fethinde! Vurucu güç olarak hizmet etmişti.
İşte bu olaydan sonra yeniçeri ordusu tarih sahnesinden silindi ama katliam İstanbulla sınırlı olduğu için anadoludaki Bektaşi tarikatları varlıklarını sürdürdüler ve başlarına denetlenmeleri amacıyla Nakşibendiler atandı.
Bu olay ;
Osmanlı-Bektaşi ilişkisini bozdu.
Bektaşilerin devletten uzaklaşmasına neden oldu.
Bektaşilerin Sünni Osmanlı denetiminden uzaklaşmalarına neden oldu.
Bektaşilerin anadoludaki diğer odaklara yaklaşmalarına neden oldu.
Bektaşilerin sebatayist etkiye daha çok maruz kalmalarına neden oldu.
Bektaşilerin Sünnileşme amacına hizmet etmelerinin kesintiye uğramasına neden oldu.
Diğer tarikatların saltanat nezdinde daha öne geçmelerine neden oldu.
Ancak tüm bunları olağan sonuçlar olarak yazarken önemli bir gelişmeyide görmek zorundayız:
Sultan Abdülaziz döneminde ilişkiler eskisi olmaya Sebatayist-Jön Türk-Bektaşi-İttihatçı ilişkisi gelişmeye başlamıştı ki Saltanat dağıldı,Cumhuriyet kuruldu ,tarikatlar resmi olarak tasfiye oldu.

Şimdi tüm bu olanlar çevresinde düşünelim:
1-Bektaşilik söylenildiği gibi alevi örgütlülüğü olsaydı ,Alevi düşmanı Sünni Osmanlı merkezdeki en güçlü ordusunu alevi bir dergaha bağlar mıydı?
2- Bektaşilik söylenildiği gibi alevi örgütlülüğü olsaydı Böyle bir dergaha bağlı ordu Alevi katliamlarında yer alır mıydı?
3- Bektaşilik söylenildiği gibi alevi örgütlülüğü olsaydı ,tarihteki en büyük alevi katliamlarını yapan 2.Bayezid ,Yavuz selim ve Kanuni sultan Süleyman gibi acımasızlıklarıyla ün yapmış padişahlar hem Bektaşiliğe hemde yeniçeriliğe bu kadar sıcak ve yakın olurlarmıydı?
4- Yeniçerilik söylenildiği gibi alevi örgütlülüğü olsaydı,Alevi düşmanı Osmanlı 1826 yılına kadar bekler miydi?
5- Bektaşilik ve yeniçerilik söylenildiği gibi alevi örgütlülüğü olsaydı ,Yeniçeriler Yavuz Sultan selimi padişah olarak seçerler miydi,desteklerler miydi ? (Yoksa Yavuz başta Alevi dostuydu da sonradan düşman oldu diye komik bir iddiada mı bulunacaksınız )
6-Yoksa bazı şaşkınların dediği gibi Yavuz ve kanuni gibi zalim padişahlar korktukları için mi Bektaşilere ve yeniçerilere dokunmadılar? Ordularıyla Anadolu dışında birçok güçle savaşı göze alan bu padişahlar üç beş Bektaşi dervişinden mi korktular yani? Onların döneminde daha zayıf olan yeniçeri ordusundan mı korktular ? Safeviden,memlüklülerden,haçlılardan korkmayanlar bunlardan mı korktular ?

Bütün analiz ve yanıtlar tutarlı biçimde düşünüldüğünde tekbir sonuç çıkıyor:

Bektaşiler ve yeniçeriler Sünni Osmanlının hizmetçileriydi ve yeniçeriler padişahların belirlenmesi konusunda biraz ölçüyü kaçırdılar ve yanıtlarını aldılar ve aradaki bağ nedeniyle Bektaşilerde zarar ve zulüm gördüler.
Osmanlıdan her zulüm göreni Alevi zanneden şaşkınlarda ilişkiyi yorumlayamadıkları için şaşırdılar ve Bektaşi ve yeniçeri ordusunu sahiplenmeye çalıştılar.
Halbuki Osmanlı padişahı saltanat ve iktidar mücadelesinde beşikteki bebeklere bile acımayacağını taa 15.yüzyılda ilan etmişti……….
Yesevi
Mesajlar: 56
Kayıt: 20 Nis 2009, 01:16

Re: Vakayi Hayriye Olayının Kısa Tahlili

Mesaj gönderen Yesevi »

Vakayi Hayriye`den önce Yeniçeriler Sultan 2.Mahmudu devirmek için ayaklandıkları zaman Osmanlı Hanedanında Sultan 2.Mahmuttan başka erkek üye yokmuş.Yani 2.Mahmutu devirseler Osmanlı Hanedanında Padişah yapacak erkek yok.Tarihimizde pek bilinmeyen ama çok önemli bir ayrıntı Sayın Ergün Hiçyılmaz yıllar önce Sabah Gazetesinin pazar eki olan Star Dergisindeki köşesinde 2.Mahmudun ablası Esma Sultan için yazdığı bir yazıda Yeniçerilerin o zaman "BİZDE ESMA SULTANI PADİŞAH YAPARIZ" diye bağırdıklarını.Osmanlı Tarihi boyunca Padişah olması söz konusu olan tek kadının Esma Sultan olduğunu yazmıştı.Ayrıca 2.Mahmut ablası Esma Sultana "Abla sen erkek olsaydın padişahlık bana nasip olmazdı." dediği bilinmektedir.
Ayrıca Osmanlı Tarihi boyunca pek çok Osmanlı Padişahı yozlaşan Yeniçeri Ocağını kaldırıp yerine yeni disiplinli bir ordu kurmak istemiş.Ama güçleri yetmemiş.Bunlardan en önemlisi bu amacını gerçekleştirme uğruna şehit edilen Genç Osman olarak bilinen Sultan 2.Osmandır.
alone_man
Mesajlar: 1769
Kayıt: 13 Oca 2008, 21:28

Re: Vakayi Hayriye Olayının Kısa Tahlili

Mesaj gönderen alone_man »

Biralevi can
Resmicilerden cemal şener kitabında

2.Mahmut tarafından (1826) yeniçeri ocağının kaldırılması sırasında yıkılan Alevi-Bektaşi dergahlarının listesini veriyor

Romanyada 6
Arnavutlukta 65
Yugoslavyada 2
giritte 7
Bulgaristanda 27
Trakyada 41
İstanbulda 23
Mısırda 4
suriye ve arabistanda 13
Mekkede 78
anadoluda 400 civarı tekke ismi veriyor

bu bilgileri yorumlarmısın?
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Re: Vakayi Hayriye Olayının Kısa Tahlili

Mesaj gönderen biralevi »

alone_man yazdı:Biralevi can
Resmicilerden cemal şener kitabında

2.Mahmut tarafından (1826) yeniçeri ocağının kaldırılması sırasında yıkılan Alevi-Bektaşi dergahlarının listesini veriyor

Romanyada 6
Arnavutlukta 65
Yugoslavyada 2
giritte 7
Bulgaristanda 27
Trakyada 41
İstanbulda 23
Mısırda 4
suriye ve arabistanda 13
Mekkede 78
anadoluda 400 civarı tekke ismi veriyor

bu bilgileri yorumlarmısın?

Alone can
1-Bahsettiğin yazar resmi tarihçilerden olup güvenilmez birisidir
birazda makyevelist olsa gerekki çarpıtır uydurur
ciddi konulara kaynak vermeden dalar kendi isteği doğrultusundaki görüşleri doğruymuş gibi verir

2-Dikkat edersen alevi-Bektaşi diye sunmuş oysa 1826 dan önceki tekkeler anlatılırken hiçbir kaynak alevi kelimesini kullanmaz çünkü bu kelime yol anlaımnda değil soy anlamında kullanılıyordu osmanlının son döneminde bu geleneği ittihatçılar değiştirerek bektaşi kelimesi yanına aleviyide eklediler
ama yazarımız yönlendirmek için bektaşi tekkelerini alevi-bektaşi tekkesi diye sunmuş hatta birçok tekke baba yada dede diye anılır falan baba tekkesi filan dede tekkesi falan sultan tekkesi diye ...bu türk kökenli bir duruşa işaret eder ve mutlaka bektaşi tekkesi olmasıda gerekmez rufai kadiri nakşi de olabilir yesevi bağı bu nedenle kurulmuştur

3-Kapatılan derken kaynak verdiğini sanmıyorum olamazda çünkü kapatılan tekkelerle ilgili isim isim belirtilen osmanlının bir kararı henüz ortada yok yazılı bir belge henüz yok yani yazar bunuda uydurmuş yok eğer kaynak verdiyse de kaynağı incelemek gerekir bu yazara güvenilmez kaynağı bile çarpıtabilir

4-Son olarak şöyle düşünmenide öneriyorum
Osmanlı saltanatı sünni bir saltanattır ve şiilikten (alevilikten) nefret etmekteydi 1500 lü yıllarda yavuz kanuni dönemlerindeki alevi katliamlarını artık herkes biliyor
şimdi şöyle düşünün 1826 yılına kadar bu kadar çok bektaşi tekkesi varsa alevilerden bu kadar nefret eden katliam yapan osmanlı bu kadar çok tekkeye tekkelerin varlığına ve faaliyetine neden izin verdi?
Yavuzlar kanuniler kuyucu muratlar neden bunlara ses çıkarmadı?
ÇÜNKÜ BEKTAŞİ TEKKELERİNİN SÜNNİ TEKKELERİ OLDUĞUNU OSMANLIUDA YAVUZDA KANUNİDE BİLİYORDU
RİVAYETLERE GÖRE GÜL babanın cenaze törenine kanuninin katıldığı namazını alevi düşmanı ebu suudun EFENDİNİN kıldırdığı dahi söylenir

5-yine bektaşi dedebabası işgal döneminde istanbulda faaliyet gösteren bektaşi tekkelerinin isimlerini vermişti çünkü sultan abdülaziz dönemi, barışma çabaları dönemiyde ve faaliyetlere tekrar başlanmıştı yani yeniçeri-bektaşi bağı tesadüf değildir ve osmanlının 1826 ya kadar bektaşilere dokunmayışıda anlaşılmaz değildir
AMA ANLAMAK İSTEYENLERE TABİ
alone_man
Mesajlar: 1769
Kayıt: 13 Oca 2008, 21:28

Re: Vakayi Hayriye Olayının Kısa Tahlili

Mesaj gönderen alone_man »

biralevi yazdı:
3-Kapatılan derken kaynak verdiğini sanmıyorum olamazda çünkü kapatılan tekkelerle ilgili isim isim belirtilen osmanlının bir kararı henüz ortada yok yazılı bir belge henüz yok yani yazar bunuda uydurmuş yok eğer kaynak verdiyse de kaynağı incelemek gerekir bu yazara güvenilmez kaynağı bile çarpıtabilir

yok abi kaynak vermeden yazmış ve dediğin gibi tekke isimlerinde alevi kelimesi yok daha çok
bektaşi
dede
baba yada sultan diye isimlerini yazmış

şimdi dikkatimi çekti arabistan alevi-bektaşi tekkeleri başlığı altında

Hz.Ali mescidi medinede
İmam Ali naki samnira
İmam hasan kabri medine
İmam muhammet taki samira
İmam musa kazım kazimiye bağdat
Kerbelada Hz.Hüseyin ve abbasın şehitlikleri
mekkede 78 dergah

diyede yazmış

hakketen adam iyi çarpıtmış bizim imamların kabirlerinide bektaşi tekkesi diye sunuyor )))))daha garibi bu tür adamlar namazı camiyi inkar ediyorlar sonra utanmadan Hz.Ali mescidi diye yazıyor)))))
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Re: Vakayi Hayriye Olayının Kısa Tahlili

Mesaj gönderen biralevi »

alone_man yazdı:
biralevi yazdı:
3-Kapatılan derken kaynak verdiğini sanmıyorum olamazda çünkü kapatılan tekkelerle ilgili isim isim belirtilen osmanlının bir kararı henüz ortada yok yazılı bir belge henüz yok yani yazar bunuda uydurmuş yok eğer kaynak verdiyse de kaynağı incelemek gerekir bu yazara güvenilmez kaynağı bile çarpıtabilir

yok abi kaynak vermeden yazmış ve dediğin gibi tekke isimlerinde alevi kelimesi yok daha çok
bektaşi
dede
baba yada sultan diye isimlerini yazmış

şimdi dikkatimi çekti arabistan alevi-bektaşi tekkeleri başlığı altında

Hz.Ali mescidi medinede
İmam Ali naki samnira
İmam hasan kabri medine
İmam muhammet taki samira
İmam musa kazım kazimiye bağdat
Kerbelada Hz.Hüseyin ve abbasın şehitlikleri
mekkede 78 dergah

diyede yazmış

hakketen adam iyi çarpıtmış bizim imamların kabirlerinide bektaşi tekkesi diye sunuyor )))))daha garibi bu tür adamlar namazı camiyi inkar ediyorlar sonra utanmadan Hz.Ali mescidi diye yazıyor)))))
Hakkın yayılması için batıla ihtiyacı yok iken ,
batılın hakka ihtiyacı vardır bu tür adamlar kendi yalan ve çarpıtmalarına haktan unsurlar eklemek zorundadır
düşün mesela cem yapıp semah döndürenler olaya 12 imamların isimlerini katmasalar kim giderdi?
Emeviler İslamla savaştılar ama İslami kavramları kullanarak ta savaştılar iblisin çirkin bir fikri süslemesi gibi
bu mücadeledir sonuna kadar sürecektir biz çabalayalım inş hidayet Allahtandır....
Çeri
Mesajlar: 815
Kayıt: 28 May 2009, 10:06

Re: Vakayi Hayriye Olayının Kısa Tahlili

Mesaj gönderen Çeri »

Bektaşi Tarikatı beğenirsiniz veya beğenmezsiniz ama Macaristan`dan Mısır`a kadar çok geniş bir coğrafya`da yayılmış bir tarikattır.Bütün Tarikatlar Mekke`de, Medine`de dergah, tekke yani bir temsilcilik açar.Hatta günümüz`de bile bütün tarikatların temsilciliği vardır.Bektaşilik konusunda uzman olan şimdi ismini hatırlamadığım bir Diyanet yetkilisi Medine`de şimdi bile Bektaşi olduğunu söylemişti.
Kaygusuz Abdalın bir mağara içinde olan mezarı Mısırlılar tarafından ziyaret edilmeye devam ediyor.Ben bunları övmek veya eleştirmek için yazmıyorum.Sadece gerçekler böyle.
Peki sizce Derin Devlet Bektaşilik ilişkisi ne olabilir?
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Re: Vakayi Hayriye Olayının Kısa Tahlili

Mesaj gönderen biralevi »

Çeri yazdı:Bektaşi Tarikatı beğenirsiniz veya beğenmezsiniz ama Macaristan`dan Mısır`a kadar çok geniş bir coğrafya`da yayılmış bir tarikattır.Bütün Tarikatlar Mekke`de, Medine`de dergah, tekke yani bir temsilcilik açar.Hatta günümüz`de bile bütün tarikatların temsilciliği vardır.Bektaşilik konusunda uzman olan şimdi ismini hatırlamadığım bir Diyanet yetkilisi Medine`de şimdi bile Bektaşi olduğunu söylemişti.
Kaygusuz Abdalın bir mağara içinde olan mezarı Mısırlılar tarafından ziyaret edilmeye devam ediyor.Ben bunları övmek veya eleştirmek için yazmıyorum.Sadece gerçekler böyle.
Peki sizce Derin Devlet Bektaşilik ilişkisi ne olabilir?
Osmanlı döneminde osmanlının eliyle çok geniş bir coğrafyaya yayılan tarikatın mantık gereği osmanlının dini anlayışından olduğu açıktır yani bu tespitler bektaşiliğin rakip yada alternatif değil yandaş yada taraftar bir dini oluşum olduğunun diğer kanıtıdır yani yüksek düzeyde bilgi olmasa dahi osmanlı bektaşi ilşkisini mantıkla dahi çözmek birşeyler tespit edebilmek mümkün
yaygınlığı bu yüzdendir yoksa şii yada alevi dedğimiz türden bir anlayış olsaydı 1826 yılına kadar bu kadar hoşgörülü davranılırmıydı? Şii yada alevi rafişzi diye binlerce insanı katleden osmanlı nın bu yayılıma sessiz kalması helede desteklemesi mümkünmüydü ?
bu akıl yürütme dahi bektaşiliğin sünni bir tarikat olduğunun kanıtlarından birisidir
DERİN DEVLET OLGUSUNA GELİRSEK
İstanbulda yeniçerilerin merkezi vardı ve bu grubun padişah değişimlerinde zaman zaman etkili olduklarını biliyoruz mesela en büyük alevi kıyımlarından birini yapan YAvuz selim yeniçerilerin desteğiyle tahta oturmuştu,
dolayısıyla osmanlı iç çekişmesinde yeniçerilerin bir derinliği olduğu açık yine yeniçerilerin bektaşiliğe bağlı oluşları da ister istemez bektaşileride bu derinliğe çekmiş oluyor
nitekim ittihatçılar-masonlar ve bektaşileri bir dönem yani osmanlının sonuna doğru iktidarda görüyoruz
sosyal bir olgu
yeniçeriler başlangıçta müslüman olmayan devşirmelerden kurulu bir orduydu güçtü evlenmeleri başta yasaktı sonra fetihler azalıp devşirme krizine girilince yeniçerilerin içine yerli unsurlar da girmeye başladı ve bunlar aynı zamanda bektaşiliğinde içine girmiş oluyordu
son tahlilde sebatayistler yabancı ve yerli unsurlardan karma bir yeniçeri oluşumu ve bektaşilik oluştu ve her gelen grup kendi kültür yada inançsal katkılarınıda sundu getirdi bir sentez oluştu
Cumhuriyet aynı zamanda sebatayist ,ittihatçı ve jön türk lerin katkısıyla oluşmuş M.Kemal önderliğini yapmıştır
karakol cemiyetini yeniçeriliğin bektaşiliğin kardeş kuruluşu olarakta sayabilirsiniz ve bu cemiyet zamanla MİT e dönüşmüş zaman zaman etkili unsurlar değişmiştir ama derin devlet analizlerinden bunların uzantıları kırılmalar yaşansada halen devam etmektedir
1994 lü yıllarda başlatılan cemevi yapalım şiiliği önleyelim formülü derişn devler teorisyenlerinin buluşudur ve fetullah hoca bizzat çiller ve erbakan koalisyonundan destek istemiş ecevit koalisyonundan da dedelere maaş bağlanmasını tavsiye etmiştir

izzettin doğanın(galatasaray mezunu ve mason) anadoludan iki üç bin dede tespiti keyfi değildir
dün yapılan açılım toplantısı iş olsun diye değildir
ittihatçıların derin devleti çerkezlerden masonlardan sebatayistlerden oluşuyordu ve bektaşiler 1826 dan sonra bu etkinin tam göbeğindedir
cumhuriyet dönemindede benzer derinlikler devam ediyor isimleri ve yapmaya çalıştıklarını biliyoruz karşı hamle olarakta aleviyim diyen halkımızı uyarıyoruz
tarih süreçtir zaman belirleyecektir bu toplumsal mimariden kim kazançlı kim zararlı çıkacak göreceğiz
muaviye açılımı dediğimiz projenin akp döneminde uygulamaya konulması tesadüfi değildir zira olayın sünni boyutu etkiside hesaplanmıştır
herneyse yeniçerilik kaldırıldı belki ama düşüncesi hep canlıydı askeri darbeler yeniçeri düşüncesinin izdüşümüdür ve her düşünce kendi derinliğini içinde taşır bunlar doğaldır.
Çeri
Mesajlar: 815
Kayıt: 28 May 2009, 10:06

Re: Vakayi Hayriye Olayının Kısa Tahlili

Mesaj gönderen Çeri »

Çaldıran Şavaşın`da Osmanlı askerlerinin genelde isteksiz oldukları biliniyor.Hatta sefer sırasın da Padişahın Otağına bile ok atılmış.Askerin biri padişahın atının önüne yatmış.
Bunlardan bunalan Yavuz Sultan Selim "Ben tek başımada giderim." demiş.
Hasan Akça
Mesajlar: 1745
Kayıt: 05 May 2008, 22:02

Re: Vakayi Hayriye Olayının Kısa Tahlili

Mesaj gönderen Hasan Akça »

Çeri yazdı:Çaldıran Şavaşın`da Osmanlı askerlerinin genelde isteksiz oldukları biliniyor.Hatta sefer sırasın da Padişahın Otağına bile ok atılmış.Askerin biri padişahın atının önüne yatmış.
Bunlardan bunalan Yavuz Sultan Selim "Ben tek başımada giderim." demiş.
belki bu anlatım yavuzun cesaretini ve kararlılığını anlatmak için resmi osmanlı tarihçinin uydurduğu bir durumndur
ama doğruda olabilir
çünkü bazı insanlar türklerin ve müslümanların birbiriyle savaşmasının anlamsız olduğunu görmüş olabilirler
hatta bazı şiirler bunu doğruluyor (tam hatırlamıyorum ama sanki şöyleydi)

kardeş kardeşe salındı
ciğerim dağlandı gibi
Cevapla

“Vakai Hayriye Olayı” sayfasına dön