"GÖNÜL YOLU " Bektaşi Kitabından Kesitler

[beyazgül12]

TANRI YA GİTMENİN YOLLARI
Tanrı ya gitmenin dört yolu var:
1-Hiç kimseden birşey almadan ,hiç kimseden birşey öğrenmeden ,günah nedir,sevap nedir bilmeden bir kimseye ansızın Tanrı tecelliyetinin erişmesi.
Bu divaneler gerçektir ve evliyadır.Evliyalık rütbeleri ne kadar büyük olursa olsun toplum içerisinde insanların Tanrı ya gitmeleri yolunda bir faydaları olmaz.Ancak kendilerini kurtarırlar ,bir de çok zor durumda kalan bir kimsenin yardımına yetişirler o kadar.
2-Bir gerçeğe bir veliye bağlanıp ,onun öğretileri ile Hak yoluna çalışarak tecelliyete erişmek.
Bu şekilde yetişen kişiler veli ,nebi olurlar.Kendileri gibi birçoıklarını da yetiştirebilirler.
Toplum Tanrı ya gidebilmek için bu kişilerden yeterince faydalanabilir.Bunlar yeryüzünün sahibidirler.Dünyanın içindeki olaylar bile bu zatların onayından geçer.Bunlardan izinsiz ve habersiz hiçbir iş olamaz ve tecelli edemez.Savaş,barış,huzur ,kahir,yaşam ,yönetim,toplumsal olaylar,doğal olaylar,astronomik olayllar ,biyolojik olaylar tümüyle bunların emir ve iradesi içinde olur.Bunun böyle olduğunu da kimse bilemez.Birisi sevindirici bir olayla karşılaştığı zaman en yakınındakini kutlayarak sevincini paylaşır ama onu kimin yaptığını el attığını kesinlikle bilemez.

[beyazgül12]

3-Gerçek veya rüya yolu ile bir kimseye sevdalanıp onun aşk ateşine yanarak tecelliyete ermek.
Bu tür insanlara aşık denir.Çünkü bunlar aşklarının ateşinden öyle güzel sözler,şiirler nefesler yada türküler söylerler ki ,dinleyenleri mest ederler.Bunlar da kendilerini kurtarıp ölümsüzlük diyarına geçmişlerdir.Ancak bunlar da kimseyi yetiştirip irşad edemezler.Çünkü kendileri de uyanıp irşad olamamışlardır.Ancak içlerindeki yangın onları nefes söyleyecek kadar ileri götürmüştür.Örneğin ;Kerem -Aslı,Ferhat-Şirin ,Arzu -Kamber ve benzerleri gibi..
4-Akıl ve ilim yolu ile herkesin birbirine bakarak öğrendiği biçimde ,oruç tutarak ,namaz kılarak ,bildiği bir yolda ibadet ederek Hak yolu na çalışmak.
Bu tür yolculuk halkın sıradan yolculuğudur.Halk genelde oruç tutar,namaz kılar ,ibadet eder.Bildiği kadar hak yönüne uğraş vermeye çalışır.Fakat neyi ne için yaptığını bilmek yerine ya gösteriş olarak,ya gelenek olarak,ya da görev olarak ibadet ettiğinden ,bir yandan yaptığı yolu arkasından başka bir hareketi ile bozar.Bir yapar bir bozar.Bir yazar bir bozar.Böylece ömür tükenir.Anadan gelirken insan olarak gelir fakat giderken kendini kurtaramadığı için hayvan olarak gider.

[beyazgül12]

TANRI YA ERMEK/TANRI YI GÖRMEK (Tanrı nın varlığı ancak onun kudreti ile ispat edilebilir.Bu kainat onun bir kudretidir.)

Bazıları Tanrı ya erebilmek veya görebilmek için daha çok "Tanrı " kavramına sarılarak herkesten fazla hizmet eder görünür.Böylece Tanrı yı görmeyi ve ona ermeyi bekler.Bu çalışma sırasında onu görenler de "filan kişi Tanrı yı görüyormuş " şeklinde yorumlarda bulunur.
Kutsal kitapların ve peygamberlerin ifadesine göre "Tanrı gözle görülmez ,elle tutulmaz ,zamanı mekanı olmayan bir varlıktır."Bu tür bir tanım ancak bir yoku ifade etmektedir.Gerçekten de Tanrı diye bir şey yoktur.O halde inkar mı edelim?
Tanrı nın yokluğu onun sırrı ,varlığı ise O nun kudretidir.Yokta birşey görünmez,çünkü sırdır.Tanrı nın ise kendisi yok fakat kudreti var.Tanrı nın varlığı da ancak onun kudretiyle ifade edilebilir.Bu kainat O nun kudretidir.Her şeyde var olmasına rağmen tüm kudretini ademe verdi.madem ki tüm kudretini ademe verdi,onu kainata halife etti,kendisini de ademe kul etti.O halde aranan nedir ?Bulunmak istenen kimdir ?Tanrı mıdır ?yoksa Adem midir ?Tanrı ademde olduğuna göre asıl olan ve değer kazanan ademin kendisidir.Tanrı nın yolu ademden geçer. Ademe gelmeyen Tanrı ya varamaz.Herkes bir adem olduğuna göre, Herkesin kendisini görebilmesi herşeyi çözümlemez mi ?

[beyazgül12]

Adem Tanrı nın timsalidir.Adem Kur an ı Natık tır.Adem Ümmül Kitap tır.Adem Vahdeti Veçhullah tır.Adem nazargahı hudadır.Tanrı bile Adem e aşık olmuş,onu sevmiştir.
Ne yazık ki ,insanoğlu bu külliyatın içerisinde iken kendini bilip ,bulamadığı için gidip,tekkeden ,türbeden ,ağaçtan ,taştan birşeyler bekliyor.
Kürecikli Gerçeker Çolak Dede der ki ;
"Biz adem perestiz puta tapmayız,
Hacere ,secere secde etmeyiz."

Edip Harabi der ki ;
"Hak kendini halka bildirmek için
İnsanı kendine timsal eylemiş
Kur anı Natık ın tasviri için
Kur an ı samidi irsal eylemiş."

[beyazgül12]

İNAYET -HİDAYET
Muhammed in şefaatına erişebilmek için insanlar deli divane olurlar.
Birçoğu da Hz Muhammed in Ahirette kendilerine şefaat edeceği umudu ile kendilerini aldatır.Şefaat öyle Hz Muhammed den beklenecek kadar zor birşey değil.Her hangi bir konuda bir kimse bildiği birşeyi başkasına öğretebiliyorsa ona şefaat etmiş demektir.Ancak bu tür şefaatlar kendi içerisinde bir tür özellik taşır.
Gerçek şefaat ise ;bir gerçek er bir irfan ehli ile karşılaşıldığında onun sözlerini can kulağı ile dinleyip çözümleyerek kendini uyarmayı başarmaktır.
İşte böyle bir durumda yol gösterici olan Gerçeker o kişinin Muhammed i olup şefaat etmiştir.Aynı zamanda şefaatı da ona erişmiştir.Artık başka bir yerden şefaat beklemek ,bir başka Muhammed aramak gereksizdir.
Herkesin Muhammed i kendisine şefaat eden Gerçekerdir.

[beyazgül12]

Bir de kainatın Muhammed i var o da ayrı.
Şimdi hazırda senin Muhammed in olan gerçeker dururken ,onu dinlemek ve gösterdiği istikamette yol almak yerine yeni bir yola yönelip Tanrı dan ve Muhammed den şefaat beklemek çok gülünçtür.Kendini aldatmış olursun.1400 sene önce dünyayı terkeden Muhammed i nereden bulup da şefaaat alacaksın.
Biz hazırda bulunup şefaat eden gerçek erler bu yolda Hz Muhammed in vekilleri ,varisleridir.O nun bıraktığı yolu bunlar devam ettirmektedirler.Bu nedenle de Muhammed in şefaatını ancak onlardan almak mümkün olur.
Zahiri alimler de kendilerini Muhammed in vekili ,varisi sayarlar.Bu kesinlikle doğru olamaz.Kendisini uyaramayan ,farkı farkullaha geçemeyen ,ak ile karayı ayırt edemeyen ,ham ile hası bilemeyen bir kimsenin Hz Muhammed in varisi olmasını beklemek sizce ne derece doğrudur.

[beyazgül12]

Gelelim "KEREM "e ;

şah Ali ye "kerem kanı "dediler."Kelamı Veçhi "de diyorlar .Demek ki burada bu sözlerde bir hikmet var.
Şefaat erdikten ,yani eski yolunu ve yönünü terk ederekyeni bir yola ve yöne girdikten sonra bu yolda insanın yürümesini sağlayacak araç "kerem "dir.
Eğer bu yolu devam ettiriyorsan kerem e ermişsin demektir.Yok şefaata erdikten sonra tamam ben aradığımı buldum der orada kalırsan ne yazık ki kerem e de erememiş olursun.Kerem den uzak,Kerem i bilmeyen ,anlamayan biri olursun.
Şefaattan sonra Kerem i de kabullenip yoluna devam eden sonunda inayete ve hidayete çıkar.İşte bu varlık Tanrı nın ulu bir ihsanıdır.Bu varlığa eren artık yetmişikiden ayrılır.Burdan daha geri dönüş olamaz. Artık ismi hasların arasına geçilmiştir.Hiçbir fırtına ,tufan geriye götüremez.,çünkü buna gücü yetmez.Her zorluğu yenecek duruma gelmiştir.İnayet hidayet vardır.Bunları insana verecek olan Hz Muhammed veya Hz Ali değildir.Onlar artık yok .Bunları veren insanın o an yanında olan mürşididir.Bu mürşid önce usdaz oldu insanı yönlendirdi,sonra da mürşid oldu inayet hidayet verdi.
Şimdi mürşit sana nazar eder.Ettiği nazar hidayettir,seni mesdi hayran eder,sarhoş olursun.Bu duruma geldiğin zaman sana tecelliyet erişir. İşte bu bir hidayettir.Bunu da sana mürşit verir.
İnsanoğlu anadan,atadan,arkadaştan,yoldaştan,toplumdan ,hacıdan ,hocadan aldığı kültür ile ayık olamaz.Bunlar maneviyat için gafil olmayı pekiştirmekten ileri gitmez.Bunlarla kafa uyarılamaz.Kafayı uyarmak için bir Gerçeker in eteğinden tutup onun sözlerini dikkatle dinleyip çözümlemek gerekir.

[beyazgül12]

"Allah ,Peygamber kimseye birşey veremez "dememizdeki amaç ,herşeyi yapan ,yaratan,varedenin onlar olmadığından değil .Dışarıda gezen ,kendini uyaramayan insana inayet,hidayet vermek için güvenilir değildir.

Ancak insan bir ustaza erdiği zaman olgunlaşır ve güvenilir olur.İşte o zaman da Tanrı varlığını o ustazdan insana gösterir ve inayete ermek mümkün olur.
Tanrı diye arayanlar Tanrı yı bulanlar değildir.Adem de Tanrı yı arayanlar hem ademi farkeder,hem de Tanrı yı bulabilir.Zaten Tanrı o gerçeğin varlığındadır.Gerçek olmayan da Tanrı ne en aranır ,ne de bulunur.
Ne yazık ki insanların hiç önem vermediği de ademdir.Tanrı derler derler ama kimsecikler Tanrı nın yanına gidemez.Tanrı nın yolunun adem den geçtiğini bilmeden nasıl gidilsin.Muhammed in yolu Ali den geçer .Çünkü Ali kapıdır içerisi Muhammed dir.

[beyazgül12]

"Allah ,Peygamber kimseye birşey veremez "dememizdeki amaç ,herşeyi yapan ,yaratan,varedenin onlar olmadığından değil .Dışarıda gezen ,kendini uyaramayan insana inayet,hidayet vermek için güvenilir değildir.



NOT :Bu düşüncelerle nefsini yenmekten bahseden insan ancak ve ancak imanını yener ve nefsiyle başbaşa kalır.Çünkü Allah ı (cc),Peygamberi (saa) ,kulluk arz eden farz ibadetleri,çaktırmadan inkar eden bir insan imanını aradan çıkarıp ,nefsiyle başbaşa kalmıştır bence .Nerde kaldı nefsini yenmek.

Allah ı (cc) inkar et,Peygamberi ni (saa) inkar et,şefaatı küçümseyip inkar et,ibadetleri hiçe say,ondan sonra da bu düşüncelerini kitap haline getirip ,kitabın kapağına da fötr şapkalı resmini koy, soyunun da Hz Ali nin (as)oğlu Celal Abbas(as) tan geldiğini yaz olsun bitsin .Al sana bir kitap..Ondan sonra da nefsini yenmekten bahset,ermişlikten bahset .Sizin gibi kendini yazar zannedip zırvalayan insanlar ancak kendileri ile beraber şeytana ererler ki ,yardımcıları da şeytandır....

Karşıma çıkan ,12 İmamlara (onlara selam olsun ) zıt düşüncelerinizi tek tek ortaya çıkarmazsam bana da gülbeyaz demesinler...

[beyazgül12]

DEVAMI..

Şefaat ;yanlış yolu terkederek yeni ve doğru bir yol bulmaktı.Kerem bu yolda yürümeyi sürdürmekti.İnayet mürşit nazarı idi,hidayet ise mürşidin salikine verdiği tecelliyetti.

OLGUNLUK VE GERÇEKLİK

Aldı sattı,aldı sattı "arasat meydanı oldu.Arasat meydanını öldükten sonra toplanılacak yer olarak bekleyenler boşuna bekliyorlar.Çünkü herkes arasat meydanında duruyor zaten.
Öldükten sonra sorgu sual edilecek deniyor,soranın adı da "Zebani "deniyor.Zebani demek mana aleminde zamanı demektir.Zamanı gelirse insanlığımız aklımıza gelir ve neden doğru yolda olmadığımızı düşünürüz.Sonra gider bir gerçek ere sorarız.Sonra da sorduğumuzu kendimiz tutmayız.İşte sorgu sual böyle yapılır.Öldükten sonra sorgu sual bekleyenler çok bekler.