Bir Bektaşi Kitabıyla İlgili İnceleme

beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Bir Bektaşi Kitabıyla İlgili İnceleme

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Devamı......



VAR OLUŞ ADEM OLMA

1-İnsanoğlunun var olması iki yönden olur.Birisi sıfatının var oluşu.Bir erkek bir kızı sever ,onunla canı cana katar ondan bir insan doğar.Fakat bu doğan insandır ,insanı kamil değildir.Bu doğuş yetmiş ikinin içindedir.Yetmiş ikinin içinde olanlar birbirine çeşidi bellisiz kötülük ,hile ve tuzak kurarlar.İnsana gerekir ki sıfattan doğduğu gibi bir de zattan doğsun.İnsanın iki babası iki anası vardır.Birincisi Havva Ana ,Adem Babadır.Yani sıfatı Havvayı heves ise bir insandan doğmuştur.İkincisi ise manevi ana babadır.İşte insanoğlu bunu bilemez”ben anadan babadan doğdum “der kalır.Manevi baba iç eridir.Maddi babası ise dış eri dir.Manevi anası Fatime Ana ,maddiyetteki anası ise Havva Ana dır.Havva Ana demek ,havayi anlamdır.Dış eri de maddiyattaki babandır.İç eri Mürşittir.Fatime Ana ise senin iç alemindir.Yani senin aslındır.Bir kişi kendi aslına ermese kendi içerisini bilmese gene insandır,ama insanı kamil değildir.İnsanı kamil olmadan da nasihat dinlemekle kötülükler yok edilmez.Aslına erdiğin zaman ,içerisini bildiğin zaman sana masivanın ötesinde yeni bir duygu bilgi gelir ki ,artık masiva sana bir oyuncak olur.Onun için sıfatın o anadan babadan doğduğu gibi zatın da bu ana ve babadan doğar ki o zaman sıfatın zatınla birleşir. Sıfatını zatına sücut ettirmiş olursun.

Melayık sıfatım zatımdır adem
Sıfatım zatıma eyledi sucut
Zatımla sıfatım heranda hemdem
Arif olmayanlar oldular merdut
Basri Baba

Tarikatçılar bunu çok söylerler fakat uygulamasını bilmezler,sadece lafta kalır.Derler ki “Anadan atadan doğmak zulumet .Mürşitten domak inayet hidayet”Madem böyleyse sende mürşitten doğmadığına göre bir zulümettesin .O halde dünya çare yeridir.Bunu neden yapmıyorsun,dünyadan gittikten sonra mı yapacaksın.Bu zulumetten kendini kurtarsana.Gafillik budur.Söyler söylediği sözü bilmez.Ancak arif olduğu zaman sözün kıymet ve değerini bilir ,ne için söylendiğini anlar ,idrak eyler.Onun için ikinci doğuma giripte zatına ermeyen aslını bilmeyen dünyada boşuna ben adamım demesin kendini aldatmış olur.İşte bunun yolu şeriatta tarikatta olmaz,ancak marifetten başlar.Çünkü şeriat tarikat ezbercilikten öteye gidemez.Marifet ise ezberciliğin bitmesi ,yok olması bir mahaldir.Çünkü orada tecelliyet başlar .Hiç kimse kimseye bu yönden bir çare edemez ve veremez; o cennet vadedenler seni sömürmek için vaad ederler.Cennet sensin ,etinin içinde can vardır..Cemale gelince ,o da bu canın içindeki senin kendini var eylediğin zaman senin manevi cemalindir.

Burada dikkat edilecek şey ;her kapının anlayışı ve görüşünün ortaya çıkmasıdır.İleriki kapıya gittikçe insan daha da olgunlaşıyor.

2-Adem ile Havva “çocuk senden mi oluyor ,benden mi oluyor “diye birbirleri ile münakaşa yapmışlar.Bunu denemek için ,her biri bir küp yapmışlar ,tutunmuşlar.Bir müddet durunca Havva “belki çocuk Adem den olur benden olmaz”diye onun küpünü sallamış.Neticede ikisi de küpü açmışlar ki Havva nın küpünde bir şey yok.Ademin küpünde bir oğlan çocuğu var ve bir ayağı topal.Bu mealdir.Manasına gelince;kadın erkeğin küpü ,erkek de kadının küpüdür.Çocuk kadından olur ,yani erkeğin küpünden olur,kadının küpünden bir şey olmaz.Ayağının topal olması insanların iki ayağı vardır.Biri dünyevi ,birisi de manevi,Maneviyattan kimsenin haberi olmadığından bir ayak topaldır.Eğer kendi özünü bilse iki ayağı da sağlam olacaktır
Cebrail in ustaza ermesi :Cebrail Hz Muhammed e vahi getirdiği zaman ,cemaata sırtını ,Hz Muhammed e de yüzünü dönerek vahiyi verirdi.Bir gün Cebrail geldiğinde Hz Ali de oradaydı.Cebrail onu görünce ona kıyam ettikten sonra Hz Muhammed e vahiyi verdi.Hz Muhammed merak ederek Cebrail e sordu :
-Cebrail kardeş bu hal nedir,sana ne oldu bana anlatır mısın?
-Ya Resulallah ,Cenabı Rabbil alemin beni yaratmadan önce üç melek daha yaratmıştı,İlk yarattığı meleğe,”sen kimsin ,ben kimim”diye sormuş.Melek de :”ben benim ,sen de sensin “diye cevap vermiş.Bunun üzerine Tanrı ona “sen pervaz eyle “diyerek göndermiş.Melek dönmüş dolaşmış Tanrı dan başka konacak bir yer bulamadığı için uça uça yanmış.İkinci meleği yaratmış,ona da aynı şeyi sormuş.Ondan da aynı cevabı almış.Üçüncü meleği yaratmış,ondan da aynısı olunca sonradan beni yaratmış.Bana da aynı şeyi sordu,bende aynısını söyldim.Bana da pervaz eyle diye buyurdu.Bende tam yetmiş iki yıl pervaz eyledim,yanacağım sırada arşı alada bir kubbe gördüm.Ve oraya kendimi zor attım.Kubbenin içinden bana bir ses geldi.”Tanrı ya böyle cevap verirsen yanarsın”dedi bir daha gittiğinde sana sorarsa “sen yaratıcısın,ben yaratılmışım ;sen haliksin ben mahlukum ;sen gani cabbarsın,ben ise aciz bir kulum”dersin…Pervaz edip Tanrı ya gittim,yine sorunca aynı cevapları verdim.Tanrı bana”ustazına rahmet olsun”dedi ve beni bağışladı.O zaman o kubbede gördüğüm Nuru şimdi Hz Ali de gördüm,onun için kıyam ettim.Çünkü o benim ustazımdır.
Hz Muhammed “Cebrail kardeş,bende sana Hz Ali nin bir mucizesini anlatayım.”Cenabı Zülcelal Hazretleri beni miraca davet ettiklerinde gittim .Kapının yanında baktım ki bir aslan bana saldırmaya çalışıyor.Korkup geriledim.O sırada Tanrı bana “O benim aslanım,ondan korkma;O senden bir nişan istiyor”dedi.Verecek başka bir şey bulamadığım için parmağımdaki hatem mührünü verdim. O sakin oldu ,bende geçtim.Tanrı yı ziyaret eyledikten sonra yolun kırklar meclisine uğradı.Ben de onlara katıldığımda Hz Selman Şeydullah geldi,bir üzüm tanesi getirdi. Keşküle koydu,baktım ki kudretten bir el geldi.Bu üzümü ezdi engür eyledi.Baktım ki benim hatem mühürü o eli parmağındaydı.Hayret eyledim ve eve geldim.Akşam Hz Ali beni tavaf eylemeye geldi ve hatemi önüme attı.”Buyur verdiğin nişan “dedi.

Bazı insanlar Tanrı yı onaylar,peygamberini onaylamazlar,Bazı kişiler Tanrı yı peygamberi onaylar Ali yi ,Veli yi onaylamazlar.Bazı kişiler bunları kabul eder,fakat on iki imamları ve gerçek erleri onaylamazlar.Böylesi kimseler yürüse divan kapısına varmış olsa bile ,girecekleri kapının anahtarı geride bıraktıkları noksanlarında kalmış olduğundan onlara kapı açılmaz,içeri giremeden geri dönerler.Bu duruma gelenler de artık her çare bitmiştir.Başka bir çare bulamazlar.Çare bu dünyada olar ,bu geniş dünyada her çare vardır.Ben benim ,sen de sensin,demese de ,sen gerçeksin ,ben aciz gafilim diyerek bir gerçeğe ikarı iman eylese,müşküllerini mutlaka halledecektir.Gittiği kapı kendisine açılacaktır.Bunu yapmayanlar,yapamayanlar için bir ömür tükenerek heder olacaktır.Kendisi de nefsinin azabından kurtulamayacaktır.Her çare varken bu geniş dünyada davanı halletse olmaz mı ?









TANRI NIN DOĞUŞU

Gel zahit Kur ‘anı çıkar koynundan
Hidayet vermemiş o kitap sana
Zemini vaz etmiş ulu yaradan
Gelmemiş içinden bir hitap sana
Rıza TEVFİK

ZATI HAKDA İFNA EYLEYEN VARIN
Çıkarır gönlünden gamı ağ yarın
Her nazarda görür veçhini yarın
Sema veçullahta sücudu mescit



İyi düşündüğün zaman çözümlersin.Sen var ,Tanrı da var .Bu ikilik değil midir ?İnsanın Tanrı ile bütünleşmesi,yani birliğe gitmesi gereklidir.İki olunca birlik kayıp olmuyor mu ?İşte Cebrail in havada uçup gittiği bizim aklımızdır.Havadadır,benlikten aşağı inip yokluğa giremiyor.Böyle de olduğu müddetçe senin için Tanrı yoktur.Çünkü sen varsın,onun var olmasına gerek kalmaz.Sen yok olduğun zaman Tanrı var olur ve senin vücudundan kendi kudretinden tecelliler gösterir.Şimdi bu durumda Tanrı dan bir ihsan da istiyorsun.Fakat Tanrı yı hanene bırakmıyorsun,yer vermiyorsun.Tanrı sana nasıl ihsan edip bir şey versin ?Çünkü sen varsın .Hele bir yok olda gör bakalım.


Dünyanın meyi (şerbeti )insanları o kadar sarhoş eylemiştir ki ;en önce düşünülmesi gereken bu kendi hesabının ne üstüne gidiyor ,ne de düşünüyor.Yazık oldu Tanrı nın verdiği nur gibi ömüre.Bunca gerçek Er ler gelmiş ,insanları uyarmak için ,kudret kelamı gibi sözler,nefesler söylemişler.Bu insanlar kendilerinin ebedi hayatını kurtaracak bu sözleri neden duyup dinlemiyorlar acaba ?Bunun nedeni ;insanlar kendi bildiklerinin içinden çıkamamalarıdır.Bunların görüşüne göre dünya ahiret hepsi kendi bilgilerinin içindedir.Oysa senin bildiğinin ötesinde bir bilgi var.Senin duyduğunun ötesinde bir duygu var.Bunlara geçmek için kendi bilginden geçmen lazımdır.Duyduğun ,bildiğin ,bellediğin hepsi yalandır.Bunun gerçeği bilmediğin,duymadığın şimdiye kadar bellemediğinin içinde bir ebedi hayat vardır.Senin erişmek istediğin bahtiyarlık ahdiyarlık bunun içindedir.Dışarda değildir.Buna kimsenin eli yetmez,ancak senin elin yeter.Yeter ki sen elini bu yöne uzatasın.Sana cennet vaadi yapan sömürücülerin kendileri cehennemin içindedir.Kişi gittiği bir yeri sana tarif eder,gitmediği bir yeri sana tarif ederse yalan ve yanlış olur.
İnsanoğlu varmak istediği menzile mutlak kendisi gitmelidir.Hiç bir menzil insana gelmez.Eğer Tanrı dan öğrenmek isteniliyorsa onu bulmalı ,ona sormalıdır.Ağızdan ağza ,kulaktan kulağa söylenenler her zaman anlamayı bilmeyenlere gerçeği anlatmaktan çok uzaktır.Bunları ezberlemeyi kendilerine iş edinirler.Böylelikle daha ileriki menzillerin önünü tıkamış olurlar.Her şeyi başkası yapar ,o da bu yapılanları ezberlemekten başka bir şey yapamaz.Böylece başkasının inayetiyle var olur.Bu kendini aldatmaktır.
Cebrail Hz Muhammed in ustasıdır .O nu miraca götürdüğü zaman bir mevkiye geldiler ,Cebrail “Ya Muhammed ,buradan öteye ben gidemem,bundan öteye sen kendin gideceksin”dedi.Bu yalnız Hz Muhammed için değil ,herkes için geçerlidir.İnsanı bir yere kadar götürür.Fakat menzile yetiremez.Ne zaman sen o bilgileri ,o akılı orada bırakırda kendin gidersen yol ve kapılar sana açıktır.Menzil de sana hazırdır.Miraca gitmek isteyen ,Tanrı nın doğuşunu kendisinde gerçekleştirmek isteyen böyle bir hevesi olan kendi başına ona koşmalıdır.
İnsanlar Tanrı nın ve peygamberlerin işlek ve sırlarını arayarak bunların yoluna çalıştığını zannederler.Oysa bu çalışmayı kendini aramaya sarf etse hem kendi sırrına erecektir,hem de Tanrı nın peygamberin sırrına erecektir.


Bir insanın gerçeklik makamına erişmesi için şu veya bu ülke,şu veya bu millet ,şu veya bu din diye hiçbir engel olmaz. İnsanların hepsi biri birine eşittir.Ayrımı Tanrı değil insanlar yapmıştır.İnsanoğlunun hepsi asildir,saftır, temizdir.Ne var ki her insan bulunduğu ülkenin ve mıntıkanın iklim ve şeraitinden kültür aldığı için birbirlerinden hem farklı oluyorlar hem de birbirlerini taşlıyorlar.Oysa hepsi birdir.Dil değişik olur ,amma söz değişmez.Her millette gerçekleri şeriatçılar çekemez.Çünkü gerçekler doğruyu ortaya sürdükleri zaman ,o avam kesiminin çıkarı ,menfaatı ve saltanatı alt üst oluyor.Kendi başının çaresine düşmesi gerekiyor.Bu bakımdan bunca çıkar ve menfaatlardan kendine göre kurduğu saltanattan geçip bir derviş olmak ,dünyada en zor bir iştir.Bunu kimse yapamaz;bunu yapan Gerçek olur.Örneğin sen elindeki paranı birine verir ,kendini perişanlık ve sefalete iter misin ?İşin en zor noktası buradadır.Bunu yapan kazanıp ebedi hayat buluyor.Ondan sonra sen yok olursun .Fakat varlık elindeyken varlığını sen seve seve hak aşkına feda edersen,bu defa yok olursun ,amma yokluktan yeniden var olursun ki bu hayat ölümsüz hayattır.(Fena fillah-Bakabillah )Yani kendini Tanrı da fani eden zattan baki olur.
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Bir Bektaşi Kitabıyla İlgili İnceleme

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Kitabın son sayfalarını aktarıyorum Hocam...Selamlar .....

Allah ( ac ) hepimizi kendi kafasından geçenleri yazıp, kitap haline getirenlerin şerrinden korusun......



Sayfa :157 /158/159


SON SÖZ

Dünyada şunlar insanlar için en çok zor olan şeydir,bunları asla yapamazlar.
1-Kendinin kurtarıcısı kişiye sensin diyememek.
2-Söylemesi çok kolay olan sözü tutmamak dinlememek
3-İnsanların kazancı edindiği bilgilerdir.Bundan geçmemek.
4-İşlediği bir noksan işi üzerine almayarak karşıya yüklemek
(Ben etmedim sen ettin )deme .Aslında ben ettim dese dava biter.

İşte bu dört şeyi yapan bu aşamadan geçenler için gerçeklik kendisi için dikilmiş elbisedir hemen giyebilir.
Örneğin bu kitabı okuyup inceleyen bir insan kendisinin ney ,nerede ve nasıl bir gafil olduğunu rahatlıkla öğrenir.Fakat “vay ber bir gafil imişim”diyerek elini kolunu sıvazlayıp buna bir çare bulmak istemez,kitabı bir yana atar.İşte bu söz tutmaması ve söz dinlememesidir.[/color

]Dikkat edilecek bir başka konu da şudur:Görülüyor ki insanlık ,kemalete adım adım ilerlemektedir.Çalışmayla ,önceleri azıcık şeriat bilgisiyle …ondan sonra tarikata geçip bilgisiyle ,kendini tamamlamak için orada da kalmayıp Marifete geçmektir.Marifette sana senden gerçek hizmetler başlar .Çalıştıkça seni menzile mutlaka yetirir.Oysa insanlar bir yerde ömrünü körü körüne tüketmektedirler.Hiç kimse demez ki hele az ileriye gideyim,bakayım ki hele orada ne vardır ?gitmediği gibi bir de orayı taşlar ,aleyhine konuşur ve küfür eder.Böylelikle insanlar guruplaşarak birbirine düşman kesilirler.Oysa bu açılan kapılar kurulan yollar şakacık değildir.İnsanoğlunun menzil kat eylemesi için Tanrı nın verdiği insanlar için büyük birer nimet ve lütuftur.Hem de önemlidirler.Fakat insanlar bunun aksine bu kapıları biri birine cephe almak için kullandıkları için birbirlerine düşman kesiliyorlar.
Bir diğer konu ;Kişinin Marifet e geçebilmesi için giderek Şeriat tan başlayarak gelmesine gerek yoktur. Bizim söylemek istediğimiz o kapılarda çalışanların daha ileriye gitmesi içindir.Yoksa kim olursa olsun hatta hangi millet olursa olsun.Marifete başlayıp onun hizmetlerini isteyerek zevkle yaparsa hak tecelliyeti ona hazırdır.


Kitabın sonundaki çelişkili Tasavvuf tarzı şiirlerinden birkaç tanesi……

Sayfa 227

Melayık sıfatım ,zatımdır Adem
Sıfatım zatıma eyledi sücut
Zatımla sıfatım ,her anda hemdem
Arif olmayanlar ,oldular merdut

Kesrette zatıma eyledim seyran
Tavamdır buyurdu,ademle Kur ‘an
Anlamaz bu remzi sureti hayvan
Çünkü onlar kendine verdiler vücut

Zatı hakta ifna eyleyen varın
Çıkarır gönlünden kamu ağyarın
Her nazar da görür veçhini yarın
Semaveçhullahta sücudu mescit

Basri terkeyleyip ,girdim meydane
Çıraklar uyandı ikrara geldi
Attım inkarımı ,geldim imana
Okundu ayetim ,Kur ‘ana geldim
Basri Baba

Gel Zait Kur ‘anı çıkar koynundan
Hidayet vermemiş o kitap sana
Semini vaaz etmiş ulu yaradan
Gelmemiş içinden bir hitap sana

Allah eve girmez sırrı mutlaktır
Taş duvara secde eden ahmaktır
Hac etmekten maksat,gönül yapmaktır
Behey laden sen de gönül yapsana


Ey Rıza yorulma gurbet ellerde
Hayreti cehli ile kalma yollarda
Beyhude dolaştın kumlu çöllerde
Gönül semtine biraz sapsana…

Rıza Tevhik

Gönül gözü görür hak didarımı
Didarı Hak Hak kı didar tamamlar
Sevgi muhabbettir umum efkarım
Sevgiyi Hak Hak kı sevgi tamamlar

Yazımıdır ,ismi Azam yüzünde
Gülüstan bahçesi senin özünde
Dört kitabı oku kendi özünde
Öz kitabı ,Kitap özü tamamlar

Yedillah ayetin bilene kurban
Didarı tanıyıp görene kurban
Hak Ademde bilip ,gelene kurban
Ademi Hak Hakkı Adem tamamlar

Üç isimden oldu yedi noktası
Kef ile nun rumuz engirin tası
Yedi açık ,yedi sır hak sıvası
Sıfatı zat,zatı sıfat tamamlar

Adil Ali eyle insana nazar
Üç Huruf ,beş nokta çok şeyler yazar
Ten insana ,insan hakka çok benzer
İnsanı Hak Hak kı insan tamamlar

Adil Ali ATALAY
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: Bir Bektaşi Kitabıyla İlgili İnceleme

Mesaj gönderen 3nokta »

Fırsat buldukça üzerinde konuşabiliriz. Ama zaten sizin kırmızı olarak yazdığınız kısımlar ortada. Yani tek tek eleştirilemeyecek kadar çok çelişkiler var. Ehlibeyt (as) ile uyumlu değil yazılanlar. Evvela kaynaksızdır. Deliller yok, 12 İmamlardan ispat yok.
Önüne gelen şiir yazıyor sonra da şiirleri delil diye kakalıyor.
Neyse bu çalışma bir bakıma iyi oldu. İnşallah fırsat buldukça bölüm bölüm ilerlemeye devam ederiz. Size de çok teşekkür ederim.Zahmet çekip tek tek yazıyorsunuz. Ama zorlanıyorsanız her şeyi aktarmayın. Sadece çok aleni olan çelişkileri aktarın yeter.
Allah razı olsun.
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Bir Bektaşi Kitabıyla İlgili İnceleme

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Zahmet mi ? Bu bir cihattır hocam ..Her önüne gelen kafasından ne geçtiyse yazacak,kitap haline getirecek ,bilgisiz ,alimsiz kalmış Alevi köyüne gidecek kitaplarını dağıtacak insanları yıllarca her şeyi içinizde arayın diye uyutacak biz de seyredeceğiz.Bunları ortaya çıkarmak bence bizim görevimiz..Allah (a c )bize bu elleri sadece günlük yaşantımızı sürdürelim diye vermedi herhalde.İşallah okuyan çok olurda boşuna yazmamış oluruz...Teşekürler..
Cevapla

“Bektaşi Kaynakları” sayfasına dön