Bektaşiliğin Temel Kaynakları

Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Bedrettin Noyan Dedebaba'nın Bektaşilik Üzerine Eserleri

Mesaj gönderen Dede-baba »

Alevi Bektaşilik hakkındaki geçmiş vesika ve eserlerin günümüz Türkçesine kazandırılması ve bilinmiyen birçok gerçeğin gün ışığına çıkmasını, 1997 yılında Hakk'a yürüyen, Doç Dr.Salih Bedrettin Noyan Dedebaba'ya borrçluyuz..

Hiç Kuşkusuz Alevi-bektaşilik hakkında yazılan eserlerin vazgeçilmez kaynağı Noyan dede-baba'nın çalışmalarıdır...


Bedrettin Noyan Dede-baba'nın bütün eserleri bir araya toplanmaya başlanmıştır... Sağlığında Onun denetiminde başlayan bu çalışmalar son aşamaya gelmiştir...

BÜTÜN YÖNLERİYLE BEKTAŞİLİK VE ALEVİLİK ADINI taşıyan eser..

13 VEYA 14 CİLT OLAN eser...bu yıl çıkacak olan ciltle 8.ciltlik dev bir eser olacaktır...


Alevi-bektaşilik üzstüne birçok soruya Alevi-bektaşi belgelerinden. birinci elden cevapları içeren bu kitap

Ankara'da Ardıç Yayınevi tarafından yayınlanmaktadır..


Saygı ve Sevgilerimle
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Es- Seyid Ebu'l Vefa Menakıbnamesi (Bir Kıssa)

Mesaj gönderen Dede-baba »

Degerli canlar bugün size...Tacü'l Arifin Es- Seyid Ebu'l Vefa Menakıbnamesi'nden bir bölüm sunmak istedim..

İsmi Şah Bism-i Şah Allah Allah, hayırlar fet ola, şerler def ola Hak-Muhammed-Ali yol göstericimiz ola, Gerçeğin demine hu diyelim...

Evvelden Hakk' a selam getirelim... Peygamber ve nesli al-i abaya salavat getirelim...

Allahümme Salli Ala Seyyid'ina Muhammed-in ve Al'a Ali Muhammed...


"....Vakit tamam oldu...Ol yüceler yücesi Allah küfre sapmış halka acıdı... İçlerinden sıdk ile iman edenlerin.. Dualarına ve salatlarına karşılık verdi .. Gayp alemi Erenlerinden, bir kulunu gönderdi... Ceddi Muhammed... Nesli Ali'den... İmam Zeynel Abidin oğullarından Es-seyid Ebu'l Vefa, batın aleminden zahire doğdu...

Tac-ül arifin derledi Künyesine ... Sene tamam olunca Hakk'tan emroldu geldi fena alemine... Konuşurdu sadece lisanı Kürtçe, bilmezdi hem yoktu nasibi başkada ilimde ...

Bir gece rüyasına girdi ceddi Muhammed.. Ağzından verdi hem nasibini de.. gözünden perdeler kalktı... cümle eşya sırrın O'na açtı... Hakikat ilminde bahri ummana daldı... Bir gece vakti idi Ali sırrı verildiğinde...


Hakk'tan emrolunca cümle sırlar açığa vuruldu... Pek çok kürt, mecusi, dini Muhammedi'yeye girip... Ehli Beyt'e gönül verip etrafında toplandı...Nerde kelam eylese.. Ceddi Ehli Beyt'en söylese, birçokları imana gelip tövbe ederdi...

İşte bu zamanlarda Halife, Kaim bi-Emrillah idi...Çevresinde münkirler vede gerçekleri göremeyen Ehl-i Beyt düşmanı pek çoktu...Ebu'l Vefa'yı kötülediler halifeye... akıllarınca saraya davet edip rezil edeceklerdi Ehli sünnetin en tanımış alimlerince..

Halife Kaim bi-Emrillah'ın huzuruna çıktılar bu gösteriş islamını benimseyen küfr ehli ve dediler ki...


---" Zeynel Âbidin oğlullarından bir kimse zahir oldu.. cümle ahali O'nunla Ehli Beyt'e iman eyledi... ve hilafet dahi benim atalarımın der imiş... Kadınlı erkekli Cem olup...içki içip... sema eylermiş.. Eğer şimdiden buna bir çare bulmazsak. fitne-fucur çıkar.. halifeliğin tehlikeye girer dediler...

Halife merak eyledi.. Es-seyidi görmek diledi.. haberciler gönderdiler.. Davete icabet dilediler...

Hazreti Seyid de davete icabet lazımdır diyerek... halifeden gelen bu daveti kabul eylediler.... Bu yolculuğa bir çok kabileden kimse de çıkmak diledi.. Hazret halkı men eyledi ama ne çare, birini men ederdi başka kabile daha gelirdi...


Hazret-i Seyyid Bagdat Şehri'ne girdiğinde... Takip eden taliplerinin sayısı için, kimisi der on bin idi, kimisi der onbinden fazla idi.. . sözün özü peşi sıra pek çok insan cem olmuş Hazretin izindeydi... Rivayet odurki.. Bir o kadar daha büyük bir kalabalık.. karşı geldi... Seyyide bağlılıklarını sundu.. hep birlikte... Şehr-i Bagdat'a girdiler...

Her kim Seyid-i görse... Kelamına nail olsa tövbe eder.... Ehl-i Beyt kervanına dahil olurdu...Seyidi gören Cümle Bağdat halkı fikir birliği ettiler ki.. Hazret-i Seyid.. Evliyaların Büyüklerindendi....Seyid Bagdat sokaklarında bir mescide girdi... Halk o kadar etrafında cem olduki.. yukardan darı saçsalar yere düşmez idi..

Hazret-i Seyyid... Minbere çıktı... Evvel emirde Allah'ı zikretti.. Cedd-i Muhammed'i ve dahi Evlad-ı Resul'ü andı... salat-ı selam getirdi... cümle halkı tövbeye çağırdı... ve Nice Hakk'a kapalı gönüllerin kilidini açtı...Ehl-i beyt aşkına göz yaşı döküldü..


Günlerden Cuma.. vakitlerden Akşam vaktiydi.. Cümle erkan cem olup namaza durdu... Peygamber namazı eda edildi...12 İmam adına göz yaşı döküldü... Ol mescidde zikir hiç bitmedi... Daim-i bir zikir var idi...Durmadan yeni kullar gelir tövbe ederdi... bağlılıklarını sunarlardı...

Durumdan haberdar edilen Halife... Seyidi .. Tebdil-i Kıyafet içinde ziyeret etmek diledi...yanına Said İbni Nasr derlerdi Şafiii ulemanın en ileri gelenlerinden ve pek saygı gösterilenlerindendi. yanına aldı.
Seyid'in buluınduğu mescide girdiler. Ahaliye nazar eyledi. Gördü ki.. Seyid Nurlar içinde oturur... etrafında cümle azizler.. Hakk'ın ismini Okur... halifeye dehşet geldi... kalbine ikilik düştü... yanındaki Ebu Nasr'a dönüp:


----Ben Seyid-i imtihan etmek isterim ne dersin?

Said ibni Ebi Nasr:
---Ya halife! İmtihana ne hacet... Zira Bu Seyid'in Hakk üzre olduğu gün gibi ortadadır... dedi

Halife, Nasr-ı dinlemedi.. cematin arasına karıştı...hatunlar ve er kişiler birlikte cem olmuşlardı...yanlarına vardı... Bir hatunun eline yapışıp sıktı...


Hatun:

---Ya halife! Benden Uzak ol.... ki ben Hakk ile meşkulum.. dedi..
Halife hemen elini çekti.. başka bir yere gitti..Bir kız gördü, onun da yanına varıp elini sıktı...

Kız:
--- Ya Halife utanmaz mısın? ve Allah'tan korkmaz mısın?... evvel eline yapıştığın benim kız kardeşimdi.. seni rüsva eder, halife olduğunu halka bildirirdi... Yürü bizden uzak ol... Biz Allah'tan gayrısıyla meşkul değiliz...
Soyu temiz Seyid'in nuru itişamı, Halife'nin her tarafını sardı... zor durumda kaldı... ve sarayına geri döndü..

Said Halife'ye söyle hitap etti:


--- Ya Emir el mü'minin, ben size tecrübe etmemize gerek yoktur, O'nun nuru herkesi kaplamıştır demedim mi? malumdur ki, bu kişi veliullahtır. Eğer imtihan etmen şartsa ilmi konularda tartışabilecek, bu işin ehli kimseler bulalım, en zor soruları sorsunlar eğer yenilirse yalancı olduğunu anlarız, eğer bilirse O'na bağlanmak gerekir...

Halife'ye bu söz çok hoş geldi.. Bir elçiye yanında yedi tulum dolusu içki ile seyyide bir mesaj gönderdi...

Mesaj söyle yazıldı:

"... Halifenin sizlere selamı var, Duydukki içki içip cem olurmuşssunuz? Kadınlı erkekli toplanıp bu içkiden içesenüz, ol sebeten Bu yedi tulup şarap halifefen hediyedir...Sizler için!!!"

Halife'nin Mesajını taşıyan elçiye Muhammed kadiri derlerdi...Halife'nin en güvendiği ve has adamlarından biri idi...


Muhammed Kadiri, yedi tulum şarabı aldı, Hazret-i Seyid'in huzuruna vardır... korku ve dehşet baskın geldi... Mesajı söyleme kudretini gösteremedi...

Hazret-i Seyyid'e durum malüm oldu... Ve şöyle buyurdu:

-Ya Çaker ( Kul-hizmetçi), Bu tulumlarda baldan ve yağdan gayri nesne yoktur... halife dervişlere selam edip, hediye getirmiştir.. ve sözüne devam etti...

---Ya Dervişler! Çanaklarınızı getirin, Dervişler çanaklarını getirdiler...
Seyyid, Muhammed kadiriye döndü.

---Ya çaker sen kendi elinle taksim eyle! diye buyurdu
.

Muhammed Kadiri, tulumun birini açtıki, şarap değil, bir bal varki.. beraklığından yüzü gözükür... Bir kokusu vardırki, misk-i anber...ve dahi birin dahi açtıki, şarap yağ olmuş.

Hakk'ın kudreti... Hazreti seyyid'in himmetiyle, bal ile yağ taksim edildi... bal-ü yağın kokusundan akıllar durdu, çaker bunu görüp kendinden geçti.. Hazret-i Seyid'in ayağına düştü...tevdi eyledi, pirin hizmetine girmeye destur istedi...

Seyyid, Bir tas getirdi...Bir tafarına, ateş... diğer tarafına pamuk orta yerinede kar koydu... Tasın ağzını kapadı... Çaker ile halifeye gönderdi...
Seyyid demek istediki. " erenler şehveti ateş gibidir, ve hatunların şehveti pamuk gibidir, ateş ile pamuk bir arada bulunmaz... Amma Ayin-i cemimizde seyid'in himmetiyle ateş pamuğu yakmaz..."


Nitekim... halife tası açtığında, ateş pamuğu yakmamıştı...halife anlatılmak isteneni anladı...tası boşalttı.. içine bir yılan yavrusu koydu... ağzını sıkıca kapatıp, içinde ne olduğunu kimsenin söylememesini tembihi ile, seyyide tası geri gönderdi...

Muhammed Kadiri, tası getirdi, Hazret-i Seyyid'in önüne koydu...

Hazret-i Seyyid:
---Ya çaker, utangaç halifeden, getirdiğin nedir?

Çaker;
---Ya Seyyid, Halifemiz, bu tasın içindeki nesneyi söylemenizi istediler...

Seyyid:
---Erenleri, böyle basit birşeyle mi denemek isterler, Bu düşük mertebedekilerin sınanmasıdır... Hemen yanında duran kardeşinin ağlu Seyid Matar vardı ve yaşı çok küçüktü, el ile Ona işaret buyurdu,


--Ya matar, bu tasın içinde ne vardır keşf ile bunlara bildir..

Matar:
---Ya seyyid, Cümle yerleri, gökleri ve cem-i makamları seyrettim, bir yılan yavrusunu anası yanında bulamadım. kaybolmuş,, Meğerki bu tasın içindeki kaybolan yılandır..

Çaker bunu iitince,nara atıp yere düştü, aklı başından gitti, Üzerindeki kıymetli elbiseleri çıkardı, çul ve kötü elbiseler giydi. Şan ve Rütbeyi terk eyledi. Tövbe diledi, Ona bağlandı...


Allah Eyvallah
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Alevi-Bektaşiliğin Sözlü kaynakları

Mesaj gönderen Dede-baba »

Degerli canlar...

Alevi-bektaşi islam anlayışı... Yazılı eserlerin yanında sözlü... yani dilden dile aktarılan.. değişlere.. Düvaz-ı İmam'lara da dayanır.. Bu değişlerin her biri ayrı bir sır.. ve hikmet içerir. birçokları Kur'an dan ayetler aktarır.. 12 İmam'ların sözlerini.. nasihatlarını bizlere aktarır..

Bu eserler edebi açıdan incelendiğin çoşkun... lirik bir yapı göze çarpar.. fakat baskın öge DİDAKTİK yani Din-i Muhammed'iyeninin temel ilkelerini yani islamın özünü yansıtmasıdır..

Bu eserler içinde Düvaz-ı İmamlar' öneli bir yere sahiptir... Bu değiş türü Başta 12 İmam'ların yüceltir.. methiyesini yapar...



Düvaz-ı İmam

Düşününce Şah-ı Merdan Ali’yi
Dertleri üst üste katarsın gönül
Onu tanıyınca bütün alemi
Bir avuç amele satarsın gönül


Ol İmam Hasan’ı bir düşün hele
Edilemez sözler geldi hep dile
Revamı yapılan böyle bir kula
Üzüntüyle dertle bitersin gönül


Kerbela denilen yere gidince
Hazret-i Hüseyn’e selam edince
Yezit’e, münkire nefret güdünce
Doğrulup küffara çatarsın gönül


Bir başka hengame yaşanan orda
İmam Zeynel aba kalınca darda
Hep gelir acılar dertler artarda
Kurtulup toprağa yatarsın gönül


Kanıyor yaram, bin yıldır kanar
Zindana atarlar yüreğim yanar
İmam Bakır derler bir ulu çınar
Yanında ot gibi bitersin gönül


Münkiri, yeziti her dem bozarak
Yalnız İmam Cafer ile gezerek
Ol aldığın ilmi her an yazarak
Yazdığın ilmi tutarsın gönül


İmam Kazım derler o nasıl erdi
Ali bin Yakteyn’e bir aba verdi
Zalime yardım hep yasak derdi
Zulmetin işini atarsın gönül


Horasan’a düşer elbet yolumuz
İmam Ali Rıza bizim ulumuz
Hep Ona uzanır biat elimiz
Ardında niyaza gidersin gönül


Susturursun artık cümle alemi
Bırakmaz olursun elden kalemi
Muhammet Taki’nin bir tek elemi
Olura dertlere batarsın gönül


Samirra’nın yolu uzundur, ince
Yolarına düşüp ele gidince
İmam-ı Naki şiir okuyunca
Kadehi elinden atarsın gönül


Bir imam Askeri geldi cihana
Ona da buldular bin bir bahane
Attılar zindana gayrı daha ne
Zora ki kendini tutarsın gönül


Çünkü gelecektir Muhammet Mehdi
Boş çıkmaz elbette Allah’ın ahdi
Bilinmez zamanın Aşura vakti
Sakladığın oku atarsın gönül


Bozuk bu dünyanın düzeni bozuk
Zalimin altında mazlum hep ezik
Der Aşık Esiri canlara yazık
Orduna milyarlar katarsın gönül

(Aşık Esiri)

Allah Eyvallah
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Velayetname'den Bir Bölüm

Mesaj gönderen Dede-baba »

Degerli canlar...

Bugün alevi-bektaşiliğin klasiklerinden olan Velayetnameden bir Bölüm sunmak istedim...




"…….Sarı İsmail ağlamaya başladı: “Tanrı bana bu günleri göstermesin” dedi. Hünkar “Biz ölmeyiz suret değiştirirz”. diyerek O’nu teselli etti. Sonra Tanrı’ya niyazda bulundu. Peygambere dua etti. Kendisi kendisine yasin okudu. Tanrı’ya can verdi.

Sarı İsmail vasiyetine uyup hırkasıyla yüzünü örttü Hünkar’ın .Kapıyı örttü,dışarı çıktı. Bütün erenler atlı yaya gelip toplandılar. Yanıp ağlaştılar.

Derken bir de baktılar ki Çile dağı tarafından bir toz koptu. Bir anda yaklaştı. Hünkar’ın dediği gibi bu zatın elinde bir mızrak vardı, yüzüne yeşil nikap(örtü) örtmüştü, altında da boz bir at vardı. Erenlere selam verdi. Atından indi. Kendisiyle sadece Sarı İsmail içeri girdi. Diğerleri kapıda durdu. Sarı İsmail su döktü, yeşil nikaplı er yıkadı. Kefenlediler. Tabuta koydular.

Alıp musalla taşına götürdüler. Boz atlı er topluluğun öününe geçti imamlık etti. Namazı kılındı, götürüp mezara gömdüler. Boz atlı, erenlerle vedalaşıp atına bindi, yürüdü. Sarı İsmail “acaba kim? Eğer Hızırsa görmüştüm . Mutlaka tanırım” dedi kendi kendine. Koştu arkasından. Yetişti: “Namazını kıldığın, yüzünü gördüğün er hakkı için kimsin sen?” diye sordu.

Boz atlı er dayanamadı. Nikabını açtı. Birden karşısında Hünkar Bektaş-ı Veli belirdi. Sarı İsmail, atının ayağına düşüp hayranlığını bildirdi. “Lütfet Erenler Şahı otuz üç yıl hizmetinizdeyim, kusurum var. Seni bilememişim. Suçumu bağışla.”dedi . Hünkar “Er O’dur ki ölmeden ölür, kendi cenazesini kendi yıkar. Sen de var buna gayret et.” dedi. Bu sözleri de söyledikten sonra gözden kayboldu..”

(Velayetname’den-Abdulbaki Gölpınarlı)

Horasan'dan Rum'a zuhur eyleyen
Pirim Hacı Bektaş Veli değil mi
Binip cansız duvarları yürüten
Pirim Hacı Bektaş Veli değil mi?

Doksan altı bin Horasan Pirleri
Elli yedi bin de Rum erenleri
Cümlesinin servirazı serveri
Pirim Hacı Bektaş Veli değil mi?

Balım Sultan arkadaşı, yoldaşı
Kızıldeli Sultan dürür hem eşi
Abdal Musa Sultan dersen ne kişi
Pirim Hacı Bektaş Veli değil mi?


saygı ve sevgilerimle
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Anadoluda Alevilik ve Ahmet Yesevi Hazretleri

Mesaj gönderen Dede-baba »

XIV—XV yüzyıl ozanı Kaygusuz Abdal ın nefeslerinden 12 İmam zikrine iki tane örnek verelim....

Behey kardaş yolumuza giremezsin demedimmi
Bizim gizli sırrımıza eremezsin demedimmi

Bu sırrı değmeler bilmez bilenler de haber vermez
Bu sırrı gayrı göz görmez,göremezsin demedimmi

Ulaş bir mürşide ulaş,akıt gözünden kanlı yaş
Yezitden kaç behey kardeş,kaçamazsın demedimmi

Erenlerden bu bir name,ne gidersin Halep,şama
Gel uy On iki imama,uyamazsın demedimmi

Üçler yediler erkanın,bilirler sürer devranın
Kırklar ceminde devranın,kesemezsin demedimmi

Ali ye ismullah derler,yüzüne secde ederler
Taş yerine baş koyarlar,koyamazsın demedimmi

Bu KAZGUSUZ ezeliden,himmet almış ol veliden
Oku duy ilm-i Ali den,duyamazsın demedimmi.


Şimdi aleviliği islamdan ve 12 imam'dan hz. Ali'den ayıranlara sorulur?

Alevilerin uluları pirleri bunlar bundan önce anadoluda ne alevilik vardı.. nede böyle bir inanç

şimdi var diyorasnız.. 12 İmam isminin geçmediği.. Hz. Ali'nin isminin anılmadığı...

duları gülbanları ve değişlkeri getirin.. sizin gibi hz. Ali'yi.. 12 İmam 'ı red eden kanıtları getirin..


Gördüğünüz gibi alevilik Pir Sultanla anadolıuya gelmedi ondan çok öncede Alevilik vardı.. ve hep aynıydı..

sizin Alisiz aleviliğinizi savunan bir tek ulu Pir varsa meydana çıkın.. Yok getiremiyorsanız.. bırakın bu saçmalıkları..

Alevilik anadoluya 9-10 yüzyılda geldi ve bu tarihten başlayarak Kırklar inancını, Hz. Ali ve 12 İmam inancını belgeleriyle değişlerle bulabilirsiniz
..
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Tarihi Belgelerde Alevi İnancı

Mesaj gönderen Dede-baba »

Degerli canlar... Alevi-Bektaşi inancı... Horasan diyarından.. Ahmet Yesevi halifeleriyle anadoluya taşınmış ve buradaki halk... böylece Hakk-Muhammed-Ali dinine yani islama dahil olmuştur..

10. yüzyıldan başlayan bu sürecten önce anadoluda böyle bir inanç yoktur.. anadolu halkının bir kısmı yahudi.. hıristiyan..bir kısmı ise mecusi ve zerdüş idi....


Anadolunun uygarlıklar tarihi incelendiğinde ise.. "1000 tanrılı uygarlık olarak " adlandırılır. yani tarih öncesi dönemler da (Hitit ve sümer) anadolu da tek bir tanrı inancı yoktur.. 1500 tanrıya varan putperest pagan bir inanış vardır..

Alevilik inancını şii ve sünni islam ekollerinden ayıran en önemli inanç ve kabul KIRKLAR İNANCIDIR.. " Bugün bu inancı kabul eden hiçbir sünni ve şii yoktur..

Peki kırklar inancı ilk olarak nerde karşımıza çıkar..

Hemen söyleyelim ki kırklar inancı'nı ilk olarak Pir-i Horasan Ahmet Yesevi'nin Divan-ı Hikmetinde görmekteyiz..


Bir yaşında ruhlar bana nasip verdi;
İki yaşta peygamberler gelip gördü;
Üç yaşımda Kırklar gelip halimi sordu;
O sebepten altmış üçte girdim yere.

On sekizde kırklar ile şarap içtim;
Zikrini deyip,hazır durup göğsümü deştim;
Nasip kıldı,cennet gezip hûriler kucakladım;
Hak Mustafa cemalini gördüm işte.


İslam'ın değerlerini Türk kültürünün değerleri ile kaynaştıran Yesevi öğretisi, özellikle bozkırlarda yaşayan Türk boylarının İslamiyet'i benimsemesini kolaylaştırmıştır. dinsel törenlerde de kadın-erkek (alevi cemlerindeki gibi)birliktedir. Kazakistan'da "Yesevi Zikri" adı verilen törenlerde, geleneğin islami değerlerle kaynaştırılarak bu gün bile sürdürüldüğü görülebilir...

Üstelik bu uygulamalar, Ahmet Yesevi'nin izinden gidenlerce Anadolu'ya ve Balkanlar'a da taşınmıştır.

Ahmet Yesevi, öğretisini "Dört Kapı" olarak bilinen şu ilkeler üzerine kurmuştur: Şeriat, Tarikat, Marifet ve Hakikat'tir(Bu gün aleviler tarafından uygulanan aşamalar). Dört Kapı ilkesi Hacı Bektaş Veli'nin öğretisine de temel oluşturur. Hacı Bektaş Veli her bir kapıya onar makam ekler ve "Dört Kapı, Kırk Makam" olarak adlandırılan ilkeler bütününü ortaya koyar.


Divan-ı Hikmet adlı şiir kitabında bile Ahmet Yesevi'nin Hikmetlerin de, şeriat-tarikat-hakikat aşamalarından söz edildiğini görüyoruz...

Aleviliğin temel olgularından olan Kırklar Meclisi ve şarap içme olgusunu bu hikmetlerde değişik yerlerde görüyoruz:


“On sekizde, Kırklar ile şarap içtim.”

Hoca Ahmet'in içki içtiği pek çok dörtlürkte yer alır:

“Otuz üçte saki olup mey dağıttım”

“Kırklar ile şarap içtim, yoldaş oldum”

“Pir-i mugan nazar kıldı, şarap içtim”

“Aşksızların hem canı yok, imanı yok”

Şarabı reddetmeyen, aşkı öne geçiren ve öze yönelen bir düşünceyi


Yesevi'nin divan-ı hikmetinde bol bol buluyoruz.
ali muhsin
Mesajlar: 3121
Kayıt: 24 Nis 2007, 18:41

Re: Bedrettin Noyan Dedebaba'nın Bektaşilik Üzerine Eserleri

Mesaj gönderen ali muhsin »

Dede-baba yazdı:Alevi Bektaşilik hakkındaki geçmiş vesika ve eserlerin günümüz Türkçesine kazandırılması ve bilinmiyen birçok gerçeğin gün ışığına çıkmasını, 1997 yılında Hakk'a yürüyen, Doç Dr.Salih Bedrettin Noyan Dedebaba'ya borrçluyuz..


Dede Baba Denilen Sahis

Önderinizin kim oldugunu acikca yazip Maskenizinde böylece Düsürmüs oldunuz !!! Bektasi Dede Babasi olan Bedri Noyan Masondur !! ve Siz o Masonlarin izinden giden Alevilik kisvesine bürünen ve Aleviligi Carpitan Sebatayist usaklarindan baska birsey degilsiniz !!! ...Aleviler,Mason üstadi Bedri Noyana hic bir sey borclu degilidir.. Yazmis oldugu eserler Tam manasi ile Aleviligi Yozlastirmak ve Bektasilik Mikrobunu Alevilere asilamak ve 12 Imam Düsüncesinden Alevileri uzaklastirmak idi ..onun icindirki Yazmis oldugunuz onca yazinin kimden esenlendiginizi ve nik adinizin neden Dede Baba oldugunu anlamis olduk ..Sizin Aslinda Alevilik adina Dini Carpitarak Aleviligi carpitarak Alevilik adina Aslinda Mason önderi olan Noyani Met edip Din Düsmanligi yapmaktir.. iste Sinsiliginizde burdadir !!!..Sizin yazilarinizi inceledigmizde sizin aslinda bir Ehli Beyt Düsmani oldugunu fakat Alevileri kandirabilmek icin sadece onlarin isimlerinden faydalandiginizi görmekteyiz ,zira Hadis ve Kaynaklarimiza karsi Yani Ehli Beyt kaynaklarini gözardi ederek Devamli inatci bir sekilde Sebatayist Bektasligi ve Sünni Haci Bektasi öne sürüp , Ehli Beyt isimlerinide sadece dilinizde dolastirarak Alevileri gafil Avlamaya calisiyorsunuz ...Alevilik Adina Masonlarin izinden giden ikiyüzlüler Ancak sizin gibi olur !!! Bektasiler , Alevileri sadece cikarlari icin kulanmak ve Ehli Beyt adina Ehli Beyt mektebine Düsman olmalarini istemektedirler... bunlari tertipleyenlerin basini ise Masonlar Ceker..Önderinizde Mason Bedri Noyan olduguna göre amacinizinda ne oldugu ortaya cikmis oldu !! Bence daha yazmayin.. Sünki Masken Düstü, buraya kadarmis ..Efendilerin maasini keserler artik !!
Aleviler, Al-i Muhammedin Yetim ( UNUTULAN ) Evlatlarıdır
Allahume Salli Ala Muhammed ve Al-i Muhammed
------
Insana Secde etmek ,insanlik onurunu ayaklar altina almak demektir !
Insana Secde etmek ise insanlik icin bir Zillettir !
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Re: Bedrettin Noyan Dedebaba'nın Bektaşilik Üzerine Eserleri

Mesaj gönderen Dede-baba »

ali muhsin yazdı:

Dede Baba Denilen Sahis

Önderinizin kim oldugunu acikca yazip Maskenizinde böylece Düsürmüs oldunuz !!! Bektasi Dede Babasi olan Bedri Noyan Masondur !! ve Siz o Masonlarin izinden giden Alevilik kisvesine bürünen ve Aleviligi Carpitan Sebatayist usaklarindan baska birsey degilsiniz !!! ...Aleviler,Mason üstadi Bedri Noyana hic bir sey borclu degilidir. !!
böyle saçma sapan ipe sapa gelmez hayalleri nerden ediniyorsunuz doğrusu şaşırıyorum..

mason, kafir, maviye, sizin gibi camiye koşup yezit namazı kılmayan ömerin orucu ramazan orucunu tutmayan. karısının başına çuval geçrimeyen herkes mason mu yada başka şeyler mi?

iftira heralde sizin imanınız olmuş dininiz olmuş

Bir insan kendini nasıl tanımlıyorsa onu öyle kabul etmek gerek, aksini iddia ediyorsanız ispatlamanız gerekir...

ben sizin hakkınızda sizi ne birşeyle itham ettim nede söylmediğinizikabul etmediğinizi siz söylemiş yada kabul etmiş gibi gösterdim..

sizde artık su iftira ve yalancılık huyunuzdan vazgeçin...

başkalrını da damgalama haklarında yalan ve iftira uydurmaktan kurtulun artık.

Eğer bir düşünceye katılmıyorsanız o düşünceyi dile getiren insanın kişililiği yada şahsı ile uğraşmaktansa ne söylediği ile ilgilenin.. kişilerle değil düşüncelerle mücadele edin..

ama görüyorum ki bunu yapamıyorsunuz.. ne bilgi var.. nede inanç.. doğrusu Kur2an danda peygamber'dende bihabersiniz..

size sunulan hiçbir belgeye ve bilgiye karşı çıkamıyor küfür ve hakaretten başka elinizden birşey gelmiyor..tabi acizliğinizn ve zavallığınızın göstergesi kanatimce..

size ne sinirleniyor.. ne kızıyorum sadece üzülüyorum. bilgisiliğinize .. ve bilgisilik nedeniyle bu kadar kaba, ve yobaz olmanıza..

bari kennize müslümanım demenyin peygamber olarak hz muhamd2e tabiyim demeyin Kur'an kitabım demeyin..

inanın bu İnancımıza hakaret... haşa İnancımız sizin gibi insanlar asla yetiştirmek ve ortaya çıkarmak istemedi

Bizim İnancımız yalandan iftiradan ve hakaretten uzaktır.. saf iyilik ve güzellik üstüne ahlak ve erdem üzerinedir..

Görüyorum ki sizde bundan eser yok..
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Pir Sultan Abdal öncesi Anadolu Pirlerinde 12 İmam zikri

Mesaj gönderen Dede-baba »

Degerli canlar.. gerek şii ve gerekse ateistleşmiş alevilere göre.. alevilik Pir Sultan aracılıyla Şah İsmail tarafından dejenere edildi.. alevilik yozlaştırıldı.. Pir Sultan'dan önce 12 İmam zikrinin ve Ehl-i Beyt'in isimlerinin olduğu değişlerin olmadığını ileri sürerler...

Hatta o kadar ileri giderler ki hz. Ali isminin bile değişlerde ve cemlerde geçmediğini söyleyebilmekteler..

Şimdi Seyit Ebul Vefa nın ,Ahmet Yesevi’nin Hacı Bektaş velinin Yunusun takipçisi olan ve XVI yüzyıl öncesinde (Pir Sultan'dan önce) yaşamış ve 12 imam isimlerinin geçtiği şiirleri yani duazları yazan diğer ozanlarımızdan örnekler verelim.



1-Abdal Musa Sultan 1300-???)

Anadolu'nun ünlü erenlerinden ve ermişlerinden olan Abdal Musa Sultan, Aslen Horasan'lı dır. Azerbaycan'ın Hoy kasabasına gelmiş ve bir süre orada yaşamış olduğundan, "Hoylu'' olarak tanınmıştır. Hacı Bektaş Veli'nin amcası Haydar Ata'nın oğlu, Hasan Gazi'nin oğludur

Talip olan gaziler yola gidelim,
Ululardan ulu yol Allah Allah.
Muhammed Ali’ye niyaz edelim,
Gerçekler demine hü Allah Allah.


Hasan Hüseyin’dir İmamlar Şahı,
Zeynel Abidin’dir İmamlar mahı,
Muhammed Bakır cümlenin şahı,
Balkıya balkıya nur Allah Allah.


Sahibim İmam Cafer’i Sadık,
Ana nazar kıldı Muhammed Habib,
Musa Kazım Rıza yareme tabib,
Derdimin dermanın ver Allah Allah.


Şah Taki Naki bu yolu açan,
Hasan al Askeri müşküller seçen,
Muhammed Mehdi’den bir dolu içen,
Müminin kalbidir nur Allah Allah.


Abdal Musa’m derdime derman,
Sen mürvet kanisin ey Şahı merdan,
Cesedim içinde çağıra canan,
Muhabbetli nazlı yar Allah Allah

Abdal Musa Sultan
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Abdal Musa'da 12 İmam sevgisi

Mesaj gönderen Dede-baba »

Abdal musa değişlerinde 12 İmam zikrine devam edelim...

yukardaki dizelerin ozanı gönül eri Abdal Musa Nasihatnamesinde ne diyor bir okuyalım
.

“....Serveri kâinat efendimizi ve Ali eshabı ve dahi imameyn efendilerimizi daima selavat ile yad etki,Seyyidi kainat efendimizin şefaatına mazhar olasın. Ehlullah ile muhbbetde iken,’ eyvallah kerem ettiniz’ deyip niyaz etmeli. Muhammed ve Aliye düşmanlık arzusunda bulunan kefere ile sohbet etme. Zira dostlukları zahirdedir. Onlara iyilik demek olmaz..... kallaş pirsiz adamlarla yoldaş olma,zira yol erkan bozulur.”



Muhammed Ali’nin kıldığı dava
Yok meydanı değil var meydanıdır
Muhammed Kırklara niyaz eyledi
Ar meydanı değil er meydanıdır

Kırklar özün bir araya kodular
Erenler ölüyü susuz yudular
Deveyi gördün mü gördüm dediler
Ört elin eteğini sır meydanıdır

Gezdiğin yerlerde ara bulasın
Sahba olup daim kevser dolasın
Sakla sırrınıkim settar olasın
Çek çevir kendini kâr meydanıdır

Ne diyeyim şu erkânı kurana
Yuf çekerler bu meydanda yalana
Üç yüz altmış merdiveni bilene
Kör meydanı değil gör meydanıdır

ABDAL MUSA aydur gerçek er ise
Ali’yi sevenler muhib yar ise
Hakk’ın didarını görem der ise
Urganı boynunda dar meydanıdır

Abdal Musadan Hazretlerinden devam edelim.


Gözlerin kör olsun ey kanlı yezit
Bu meydanda kim var Ali den gayrı
On iki imamın kapısın açan
İmamlar değildir Ali den gayrı

Güvercin donuyla Urum’a uçan
İmamlar evinin kapısın açan
Cümle evliyalar üstünden geçen
Var mıdır hiç bir er Ali den gayrı

Muhammed miracın yoluna girdi
Bu sır gayet sır içinde sır idi
Şir donunu hatem mührünü verdi
Bu sırrı kim eder Ali den gayrı

Cümle evliyalar imamlar bunda
İkrar alan kimse düşermi derde
Yek nefesle durma meydanı erde
Kimdir baba,rehber Ali den gayrı

Her kimin rehperin yaksa hak yakar
Rızaya baş koyup teslimin takar
Aslımız on iki imama çıkar
Babamız her kim var Ali den gayrı

Selman bir deste gül şaha uzattı
Kendi tabutuna kendisi yattı
Cem-i mushaftan nikabın attı
Kur’an yok gördüler Ali den gayrı

Erenler erkanı gerçek bellüdür
Abdal Musa fakir onun kuludur
İmamlar sırrıyla gönlü doludur
Varmıdır hiç bir er Ali den gayrı
Cevapla

“Bektaşi Kaynakları” sayfasına dön