Akıllı ve Kurnaz

Cevapla
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Akıllı ve Kurnaz

Mesaj gönderen biralevi »

Akıllı ve Kurnaz



Nesnel ya da cismani kavramları tanımlama konusunda becerikli olan insan bunun dışındaki soyut niteliği ağır basan kavramları tanıma da zorlanmaktadır. Özellikle birbirine benzeyen kavramlar büyük sıkıntılara neden olurlar. Örneğin kurnazları ve akıllıları ele alalım.

Kurnaz da hayal kurabilir, plan ve analiz yapabilir, hedef belirleyebilir, kurnaz da beyninden faydalanır, nöronlardan, kimyasal tepkimelerden etkilenir. Kurnaz da, öğrenir, bilgiyi depolar, işler ve kullanır. Kurnaz da sorunu tespit eder, analiz ve çözümlemelere girer. Kurnaz da gerektiği kadar bilgili, kültürlü, eğitimli olabilir. Kurnaz da merak eder, soru sormayı bilir, yanıtları değerlendirebilir sosyal davranabilir ama kendisine tuzak kurduğunun farkına varamayacak kadar da kördür.

Akıllı ve kurnaz aynı giysilerle karşımızda duran ikiz kardeşlere benzer ama yaşam onların ayırt edilmesini zorunlu kılar. Ayırt etmek gerekir çünkü ilahi ses sürekli akıllı olmaya çağırır. Bunca benzerliklerine karşın bu ikisini ayırt etmeye yarayacak veriler de vardır. Bunların ayırt edilebilmesinin ön şartı hareketliliktir. Hareketsizken ayrılamayan ikiz kardeşler hareket ettiklerinde ayrım ipuçlarını da vermeye başlar. Gülüşler, sesler, tavırlar onların ayırt edilmesi konusunda fikir verir. Hareketle birlikte temel bilgilere sahip iyi bir gözlemci bir süre sonra bu hareket edenin akıllı mı kurnaz mı olduğunu anlayabilir.

Akıllı iman ile birlikte hareket ederken, kurnaz doğru olmayanla birlikte gezip onu doğruymuş gibi sunar. Kurnaz yanıltma çabasından asla vazgeçmez. Kurnaz potansiyel bir tehdit içerdiği için hareket ettiğinde çevresi için de tehdit oluşturur. Kurnaz özünde potansiyel olarak barındırdığı özelliklerini hareket ettirir kibirli, merhametsiz, bedbaht, hayadan uzak, hile ve fitneye yakın, ihtiraslı, haksızlığa meyilli haller ortaya koyar.

Kurnazın kanaatkarlık, şükür, takva ya da tövbe diye sorunu yoktur ve üst düzeyde nankörlüğü barındırır. Sürekli fazileti küçümseyen, fitneden kaçmayan, bencil kendine ait unsurları yücelten bir ruh haletinde bulunur.

Mümin akıl olmadan iman olmayacağını vahiy beyanıyla bilir ve imansızlığın kurnazlık olduğunu anlar.

Kurnaz sürekli çıkar hesabıyla meşgul olurken ve hatta büyük çıkarları için küçük ödünler de dahi bulunabilirken, akıllı; fedakarlık, merhamet, hoşgörü konusunda hiçbir hesap yapmaz. Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez diyen atamızın kurnaz olduğunu herhalde anlarız. Akıllı insan, ilişkilerinde güven esasına göre hareket ederken; kurnaz şüphe esasını çıkar hesabından ayırmaz. Akıllı bilgi olayına hakka varmak, itaat ve ibadet için araç olarak bakarken, kurnaz hak ya da batıl olmuş önemsemez. Bilim birisi için iyiliğin aracıyken, diğeri için sömürü aracıdır. Akıllı her zaman ilahi sesi yol gösterici olarak kabul ederken, kurnaz kendi görüşüne değer verir.

Akıllı ve kurnazın hareketleri farklı yönlere doğru olur. Temelde gidilecek yönün ne olduğunu bilmeyenler bu ikisini hareket halindeyken bile ayırt edemez. Bu nedenle kurnazların yanındaki kalabalıklar daha çok olur. Onlar nesnel dünyadan pek çok örnek taşırlar yanlarında. Kurnazların yolları yanlış yöne gitmesine karşın daha süslüdür ve göz alıcı sunumları onların çekicilik yönünü bilmeyenleri aldatır. Bu nedenle Hz. Ali(as) dostlarına Hak ile batılın ayırt edilmesinde kişilere bakılarak hareket edilmesini eleştirir ve :"Hakkı tanıyın hak ehlini de tanırsınız" der. Böylece önceliğin hak yöne verilmesini, hakkın yönünü bildiğimizde kimin o yöne gittiğini de görebileceğimize işaret eder.

Tarihi nakiller de bize bu noktada yön gösterir. Hz. Ali(as)den nakledilen bir rivayette Cebrail Adem(as)'in yanına indi ve dedi ki:

Ey Adem! üç şeyden birisini seçmeni önermekle emrolundum. Birini seç, diğer ikisini bırak. Adem ona:

Ey Cebrail! Bu üç şey nedir? diye sordu.

Cebrail: Akıl haya ve dindir dedi. Adem:'Ben aklı seçtim'dedi. Bunun üzerine Cebrail haya ve dine: 'Haydin dönelim, onu bırakın" dedi. Haya ve din dedi ki: Ey Cebrail! Bize "akıl neredeyse siz de orada olun1 diye emredildi.

Bunun üzerine Cebrail:

"Öyleyse size emredildiği gibi hareket edin." dedi ve geldiği yere doğru yükseldi.

Yine On iki İmamların altıncısı İmam Sadık(as)'dan gelen bir rivayette; Ravi diyor ki:

İmama sordum: Akıl nedir? Buyurdu ki: Rahman'a kulluk sunmanın aracı ve cennetleri kazanmanın aleti olan bir yetenektir.'Dedim ki:

Peki öyleyse Muaviye'nin sahip olduğu yetenek nedir? Buyurdu ki:

Onunkine kurnazlık denir. Kaynağı şeytandandır.Akla benzer; ama kesinlikle akıl değildir.

Elimizdeki İslami ölçülerle aradaki farkı anlayabiliriz. Kişinin gidiş yönü ondaki yeteneğin ne olduğunu gösterir. Diktatörlerin, zalimlerin, belamların, tağutlann, dolandırıcıların, hırsızların taşıdıkları akıl gibi görünen şey aslında akıl değil akıl benzeridir, onların hedefleri dünya ile sınırlıdır; çünkü iman boyutunda sorunları vardır.

Zeka özü itibarıyla nötr bir özellik barındırmasına karşın zekaya doğru yön verilmezse tehlikeli bir şekilde kurnazlığa hizmet eder. Kurnazınki de zeka benzeridir ama zeka değildir çünkü eğitilmiş ve imanlı aklın kontrolündeki zeka hakka hizmet etmenin ve hakka yönelmenin aracısıdır.

Kurnazlık geri zekalılığın değişik bir versiyonu olarak karşımıza çıkar; ama o kendisini hem akıllı hem de zeki sanır, zannına uyar, gider.
Cevapla

“Serbest Kürsü” sayfasına dön